Ortadoğu
İsrail’in İran saldırısı BMGK’de görüşüldü: “ABD suç ortağıdır ve sonuçlarına katlanacaktır”

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), İran’ın başvurusu üzerine toplanarak İsrail’in 26 Ekim’de İran’a düzenlediği saldırıları görüştü.
Acil oturum, İran’ın BM Daimî Temsilcisi Amir Said İravani’nin BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve BMGK üyelerine gönderdiği mektubun ardından Rusya, Cezayir ve Çin’in talebiyle yapıldı. Burada üye ülkeleri bilgilendiren BM Orta Doğu, Asya ve Pasifikten Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Khaled Khiari, “İki taraf da birbirinin sınırını test etmeyi bırakmalı” diyerek, bunun bölgenin barış ve istikrarı için gerekli olduğunu söyledi.
“BMGK sorumluluklarını yerine getirmeli”
Cezayir’in BM Daimî Temsilcisi Amar Bendjama birçok BMGK üyesinin İsrail’in Gazze’deki saldırganlığının Orta Doğu’da yayılma riskine karşı uyardığını anımsatarak, “Bugün bu risk maalesef gerçeğe dönüşmüştür. Bugün sonuçları öngörülemez bir bölgesel çatışmayla karşı karşıyayız” dedi. Buna rağmen bazı BMGK üyelerinin bu durumu uluslararası barışa karşı tehdit olarak görmediğini belirten Bendjama, “İsrail’in saldırıları inkâr edilemez bir şekilde uluslararası barışın ihlalidir ve bu Konsey tekrar uluslararası barış ve güvenliği muhafaza etmek için harekete geçmelidir” ifadesini kullandı.
Bendajama, BMGK’nın sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğinin altını çizerek, Gazze ve Lübnan’da acilen ateşkes sağlaması, bağımsız Filistin devletinin kurulması ve İsrail’in Arap topraklarındaki işgalinin sonlandırılması için çaba sarf etmesi gerektiğini vurguladı.
“İsrail, ABD desteğiyle saldırılarını sürdürüyor”
Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vassily Nebenzia da İsrail’in saldıracağını gizlemediğini ve bu nedenle gerginlik artışının beklendiğini dile getirdi. ABD ile bazı diğer müttefiklerin İsrail’i vazgeçirmeye çalışmadığını kaydeden Nebenzia, “Aksine, doğrudan ya da dolaylı bir şekilde bu saldırıları düzenlemeye hakkı olduğunu söylediler” dedi.
Nebenzia, bu ülkelerin sorumsuzca davrandığını ve Orta Doğu’da yeni bir şiddet sarmalını tetiklediklerini kaydetti. ABD’nin İsrail’e aynı zamanda istihbarat desteği de sağladığını söyleyen Nebenzia, bunun uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve uçurumun eşiğinde olan bölgede daha fazla istikrarsızlığa neden olduğunu dile getirdi.
Nebenzia, İran ve İsrail arasında artan gerginlikten derin endişe duyduklarını belirterek, tarafların akıllıca hareket etmelerinin şart olduğunu söyledi. İsrail’in bölgede ateşi daha fazla körüklemesinin kabul edilemez olduğunu dile getiren Nebenzia, İsrail’in ABD’nin desteği sayesinde saldırılarını sürdürdüğüne işaret etti.
“BMGK kararlarının uygulanması için her yola başvurmalı”
Çin’in BM Daimî Temsilcisi Fu Cong da İran’ın egemenlik ve toprak bütünlüğünü ihlal eden İsrail saldırılarını kınadığını, İsrail’in davranışları nedeniyle artan gerginlikten derin endişe duyduklarını belirterek, tüm taraflara itidal çağrısında bulundu.
Fu, Orta Doğu’da durumun kötüleşmesinin en temel nedeninin Gazze’de ateşkes sağlanamaması olduğunu ifade ederek, BMGK’nın bu yöndeki kararlarının uygulanmamasının Konsey’in de otoritesini sarstığını dile getirdi. “BMGK, BM Şartı uyarınca kararlarının uygulanması için her yola başvurmalı” diyen Fu, ABD’nin adını vermeden İsrail üzerinde etkisi olan “ülkeye” de nüfuzunu kullanma çağrısı yaptı.
ABD’den İsrail’e destek, İran’a tehdit
ABD’nin BM Daimî Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield ise uluslararası toplumda İran’ın saldırgan faaliyetleri ve “terörist gruplara” desteğinin kabul edilemez olduğu konusunda mutabakat bulunduğunu savundu. İsrail’in meşru müdafaa hakkı olduğuna dair de “uluslararası fikir birliği” bulunduğunu iddia eden Greenfield, İsrail’in de 26 Ekim’de “tam olarak bunu” yaptığını dile getirdi.
Greenfield, İsrail’in hedefli, orantılı ve askeri tesislere yönelik saldırısının hiçbir sivil ölüme sebep olmadığını savunarak, ABD’nin ise bu “askeri operasyona” katılmadığını bildirdi. ABD’nin İsrail’e mesajının açık olduğunu belirten Greenfield, “İsrail toprakları ve halkını İran ve terörist vekillerinden her zaman korumaya destek olacağız” ifadesini kullandı. Greenfield, ABD’nin İran’a da mesajının açık olduğunu kaydederek, “Eğer İran, İsrail ya da bölgedeki ABD personeline yönelik saldırgan bir faaliyette bulunursa çok ciddi sonuçları olur. Meşru müdafaa için harekete geçmekten kaçınmayız” şeklinde konuştu.
Diğer taraftan ABD’nin bölgede gerginliğin artmasını istemediğini savunan Greenfield, “Artık İsrail ve İran arasındaki doğrudan çatışmanın son bulması lazım” dedi.
Greenfield, İsrail’in “operasyonlarını” sonlandırdığını duyurduğunu kaydederek, İran üzerinde nüfuzu olan ülkelere de Tahran’ın ateşe körükle gitmemesini telkin etmelerini istedi. İran’ın bugün acil oturum toplantısını istemesinin “kurban rolünü” üstlenmeyi amaçladığını, aynı zamanda Rusya’nın İran silahlarına olan artan bağlılığını gölgelemeyi hedeflediğini dile getirdi.
“ABD suç ortağı olmuştur ve sonuçlarına katlanacaktır”
İran’ın BM Daimî Temsilcisi İravani de “sabıkalı İsrail rejiminin” İran’ın egemenlik ve toprak bütünlüğüne yönelik kasıtlı bir saldırıyla uluslararası hukuk ve BM Şartı’nı ihlal ettiğini kaydetti.
İsrail’in İran’a yönelik saldırganlığının “tek başına” ele alınamayacağını belirten İravani, “Bu saldırı daha geniş ve süregelen bir saldırganlık ile cezasız kalmanın bir parçası. İsrail bu şekilde tüm bölgeyi istikrarsızlaştırmıştır. Özellikle de Filistin ve Lübnan halkına karşı yürüttüğü etnik temizlik, savaş suçları ve saldırgınlıkla bunu yapmaktadır” dedi.
İravani, İsrail’in saldırganlığını en güçlü şekilde kınadıklarını, İsrail’in ABD’nin sarsılmaz ve koşulsuz desteği sayesinde uluslararası barış ve güvenliği baltaladığını ifade etti. BMGK’nın güçlü bir şekilde İsrail’i kınaması ve kararlı adım atması gerektiğini savunan İravani, bazı ülkelerin İsrail’i kınamaktan kaçındığını kaydetti.
İravani, “Bu çifte standartlar tüm uluslararası toplumun malumu. Barış ve istikrar için endişeleriniz boş laftan öteye gitmiyor” diye konuştu.
Bu ülkelerin bir yıldan uzun süredir İsrail’in Filistin’deki soykırımını ve şimdi Lübnan halkına saldırılarını siyasi, maddi ve lojistik olarak desteklediğini aktaran İravani, “ABD, İsrail’in saldırganlığına suç ortağı olmuştur ve sonuçlarına katlanacaktır” ifadesini kullandı. İravani, ABD’nin aynı zamanda Gazze’deki soykırım ve Lübnan’daki savaş suçlarının da ortağı olduğunu, Gazze ve Lübnan’a atılan bombaların çoğunun ABD yapımı olduğunu söyledi. İran’ın BM Daimi Temsilcisi, “İran, istediği zaman bu saldırganlığa cevap verme hakkını muhafaza etmektedir” dedi.
Ortadoğu
Uzmanlar Harici’ye değerlendirdi: Hürmüz’ün kapanma ihtimali ‘sıfır’

İsrail’in İran’a saldırılarıyla başlayan çatışma ve ABD’nin İran’daki nükleer tesislere yönelik saldırıları sonrası ateşkes ilan edilse de, kırılgan süreçle birlikte İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatabileceği endişeleri, küresel ekonomi ve piyasaların gündeminde yer almaya devam ediyor. Eski BOTAŞ Gaz Alım Dairesi Başkanı Ali Arif Aktürk ve bölgeyi yakından takip eden gazeteci Yakup Aslan Hürmüz Boğazı’nın önemini ve ‘kapatılma’ tartışmalarını Harici’ye değerlendirdi: Hürmüz’ün kapanma ihtimali ‘sıfır’.
İran’ın ABD’ye misilleme olarak Katar’daki üssü hedef alması sonrası Donald Trump tarafından İran-İsrail arasında ateşkes ilan edildiği duyurulsa da, iki ülke arasında gerginlik ve yer yer saldırılar devam ediyor.
Kırılgan ateşkesin geleceği belirsizliğini korurken, Hürmüz Boğazı’nın kapanma ya da akışın sekteye uğrama riski piyasalarda ve şirketlerde endişe yaratıyor.
Öte yandan birçok enerji uzmanı, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı tamamen kapatmasının pek olası olmadığını düşünüyor. İran bu tehdidi daha önce de yapmıştı, ancak böyle bir hamlenin en başta en büyük petrol alıcısı olan Çin’i rahatsız edebileceğini hesaba katıyor.
ABD’nin İran’daki nükleer tesislere saldırılarının ardından İran Meclisi Ulusal Güvenlik Komisyonu Üyesi İsmail Kevseri, Meclisin, Hürmüz Boğazı’nın kapatılması gerektiği sonucuna vardığını ancak nihai kararın Milli Güvenlik Yüksek Konseyi uhdesinde olduğunu açıklasa da bu ihtimalin oldukça düşük olduğu değerlendiriliyor. Ki bu tartışmalar da ateşkes duyurusu öncesinde öne çıkmıştı.
Ancak, yapay zeka tabanlı denizcilik takip şirketi Windward’ın paylaştığı bilgilere göre, hafta sonu ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine saldırılarının ardından Hürmüz Boğazı’ndaki ticareti gemi taşımacılığı son 20 yılın en yüksek tehdit seviyesi altında faaliyet gösteriyor.
Jeopolitik belirsizlikler ve güvenlik endişeleri nedeniyle Hürmüz Boğazı’na giren gemi sayısında hafif bir düşüş gözlenirken, Windward’a göre bu düşüş gemi sahiplerinin jeopolitik belirsizlikler karşısında artan temkinliliğini ortaya koyuyor ve algılanan risklerin deniz taşımacılığı üzerindeki gerçek zamanlı etkisinin giderek büyüdüğünü gösteriyor.
Basra Körfezi’nin ağzında yer alan dar su yolu Hürmüz Boğazı, Orta Doğu’daki petrol ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) üretiminin Umman Denizi ve Hint Okyanusu üzerinden dünya pazarlarına taşınmasını sağlıyor.
Deniz yoluyla taşınan ham petrolün yaklaşık 3’te 1’inin ulaştırılması için kullanılan bu stratejik geçit, başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Orta Doğu’daki üreticilerin ham petrol ve kondensat sevkiyatında kritik bir rol üstleniyor. Hürmüz Boğazı’ndaki petrol ticareti, dünyadaki toplam petrol tüketiminin de 5’te 1’ini karşılıyor.
Hürmüz Boğazı’ndan geçen günlük yaklaşık 20 milyon varil petrol ve petrol ürününün büyük kısmı Çin başta olmak üzere Asya piyasalarına ulaşıyor. Küresel doğal gaz ticaretinin yüzde 20’si de bu boğazdan geçiyor.
Eski BOTAŞ Gaz Alım Dairesi Başkanı Ali Arif Aktürk ve bölgeyi yakından takip eden gazeteci Yakup Aslan Hürmüz Boğazı’nın önemini ve ‘kapatılma’ tartışmalarını Harici’ye değerlendirdi.
‘Hürmüz’ün kapanma ihtimali – hukuki anlamda – sıfır’
Hürmüz’ün kapanma ihtimalini hukuki boyutuyla değerlendiren Ali Arif Aktürk, şunları söyledi:
“Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku sözleşmesine göre kıyıdaş ülkeler ortadan ikiye çizilmiş çizgi ile eşit şekilde bölünüyor. Münhasırlıkları, egemenlikleri var. En dar kısmında mesela İran, Umman ile paylaşıyor. Yine BAE ile paylaştığı kısım var. Hatta İran’ın işgal ettiği (sanırım iki tanesi BAE tarafında) 3 tane de ada var ve bununla ilgili anlaşmazlık devam ediyor. İran onları işgal etmiş durumda.
Dolayısıyla İran’ın tek taraflı ben kapattım deme şansı hukuken ve fiilen yok. Eğer İnsansız Deniz Araçları ile Sihalarla, roketlerle tankerleri vurabilirler. Vurdukları eğer Umman tarafında olursa o da ayrı diplomatik ve uluslararası sorun olur. BM üyesi başka bir ülkeye saldırmış olur. Yapabilir mi? Yapar bir iki tankere. ABD’nin 5. Filo orada, Katar, Suudi Arabistan üsleri de var. Burada sıcak çatışmalar olur. Dolayısıyla bunu tümden kapatmak ve sürdürmek imkansız.”
Hürmüz’ün bir savaş ya da çatışma sonucu fiilen kapanma ihtimalini de değerlendiren Aktürk, şöyle devam etti:
“Eğer Hürmüz’de ABD donanması ile bir deniz savaşı çıkarsa o zaman Hürmüz fiilen kapanmış olur. Bu bir risk. Uzun sürer mi? İste cevaplanması gereken asıl soru bu. Eğer ABD ve İsrail, İran’da bir rejim değişikliğini hedefliyorlarsa bu 90 milyonluk İran’da kolay değildir. Bu işin lideri ve sürükleyicisi de yok şu anda öne çıkan. Sonuç olarak ben fiilen ve uzun süreli Hürmüz’ün kapanacağını beklemiyorum.”
‘Hürmüz’ü kapatmak gemileri yakmak olur’
Hürmüz’ün kapatılması tartışmalarını politik açından ve İran yönetiminin geleceği açısından değerlendiren gazeteci Yakup Aslan şunları söyledi:
ABD’nin İran’a yönelik son saldırısının ardından, Tahran yönetimi açısından Hürmüz “Boğazı’nı kapatmak olası bir misilleme adımı olarak sıkça tartışılsa da, bu hamle İran için adeta gemilerin yakıldığı bir son seçenek olacaktır. Çünkü Hürmüz Boğazı sadece İran için değil, aynı zamanda tüm Basra Körfezi ülkeleri ve küresel enerji güvenliği açısından kritik bir geçiş noktasıdır. Dünya petrol ticaretinin yaklaşık %20’si günlük yaklaşık 17 milyon varil ham petrol bu boğazdan geçmektedir. Bu oran, küresel enerji piyasalarında yaşanacak en ufak bir tıkanıklığın dahi fiyatları fırlatmasına ve tedarik zincirlerinde büyük kırılmalara yol açmasına neden olur. İran’ın petrol ihracatının büyük bölümü de bu güzergâha bağlıdır; dolayısıyla boğazın kapanması İran ekonomisini de doğrudan vuracaktır.
Hürmüz Boğaz kapatıldığı takdirde olası askeri sonuçları da değerlendiren Aslan, şöyle devam etti:
“Hürmüz Boğazı’nın kapatılması yalnızca ekonomik değil, askeri sonuçlar da doğuracaktır. Böyle bir girişim, başta ABD, İngiltere ve Fransa olmak üzere NATO üyesi ülkelerin öncülüğünde oluşturulacak bir deniz gücü koalisyonunun İran’a karşı konuşlanmasına yol açabilir. Halihazırda ABD’nin Bahreyn’de konuşlu Beşinci Filosu, bölgede 20’den fazla savaş gemisiyle sürekli görev yapmaktadır. Çin gibi enerji ihtiyacının %40’ını Ortadoğu’dan karşılayan ülkeler açısından da Hürmüz’ün açık kalması hayati önemdedir. Bu nedenle İran’ın böyle bir adımı, yalnızca Batı ile değil, Doğu’daki stratejik ortaklarıyla da gerilim yaşamasına yol açabilir. Hürmüz’ün kapatılması, stratejik caydırıcılık amacıyla masada tutulsa da, pratikte İran için geri dönüşü olmayan bir yol anlamına gelir.”
Ortadoğu
Eski Pentagon analisti: İran, ABD’ye misilleme mesajını net bir şekilde verdi

Eski ABD Savunma Bakanlığı analisti Karen Kwiatkowski, İran’ın Katar’daki ABD üssüne düzenlediği füze saldırısının, Fordo’daki nükleer tesisine atılan bombalara karşı ‘ayni hasar’ amacı taşıdığını belirtti. Kwiatkowski, bu misillemenin İran’ın söylediğini yapacağını gösterdiğini ve İsrail’in kendi hedefleri için gerilimi tırmandırmak istediğini ifade etti.
Eski ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) analisti Karen Kwiatkowski, İran’ın Katar’daki ABD hava üssüne fırlattığı altı füzenin, ABD’nin Fordo’daki İran nükleer tesisine atılan altı bombaya karşı “ayni hasar” amacı taşıdığını belirtti.
Sputnik‘e konuşan Kwiatkowski, bu hamlenin Washington’a net bir mesaj gönderdiğini ifade etti.
Kwiatkowski, İran’ın bu misillemeyle verdiği mesajı, “İran, ne yapacağını söylediyse onu yapar. Bu durum, Trump ve yönetiminin müzakereleri sürpriz bir saldırı amacıyla aldatıcı bir şekilde kullanmasının tam tersidir,” sözleriyle açıkladı.
‘İran’ın savunma kapasitesi faal durumda’
İran’ın İsrail’e yönelik istikrarlı ve maksatlı füze ve insansız hava aracı saldırılarında da görüldüğü gibi, bu misillemenin aynı zamanda Tahran’ın savunma kapasitesinin faal durumda olduğu mesajını da gönderdiğini vurgulayan Kwiatkowski, ABD yönetiminin bu durumu doğru okuması gerektiğini belirtti.
Eski analist, “ABD liderliği, bu bire bir sembolik karşı ateşi, düşmanlığı genişletmek için değil, denge kurmak için yapılmış olarak görmelidir,” dedi.
‘İsrail gerilimin tırmanmasına ihtiyaç duyuyor’
Buna karşın İsrail’in bölgedeki kendi hedeflerine ulaşmak ve Başbakan Netanyahu’nun siyasi bekasını sağlamak için gerilimin daha da tırmanmasına ihtiyaç duyduğunu öne süren Kwiatkowski, bu durumun bölgedeki tansiyonu düşürme çabalarını olumsuz etkileyebileceği konusunda uyardı.
Kwiatkowski, “Bu nedenle, ABD’nin İran’ı doğru okuyabileceğinden ve gerilimi düşürmeye çalışacağından emin değilim,” ifadelerini kullandı.
İsrail, ateşkesi ihlal ettiğini öne sürerek Tahran’ı vuracağını duyurdu
Ortadoğu
İsrail, ateşkesi ihlal ettiğini öne sürerek Tahran’ı vuracağını duyurdu

İsrail Savunma Bakanı İsrael Katz, İran’ın ateşkesi ihlal ettiğini öne sürerek İsrail ordusuna Tahran’daki hedefleri yoğun şekilde vurma emri verdiğini duyurdu. Ancak İran ateşkesten sonra füze fırlatıldığına dair haberleri yalanladı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın duyurduğu ateşkes sonrası İsrail ordusu, İran’dan füze atıldığını iddia etti. İsrail basını ülkenin kuzeybatı bölgesi, Hafya ile çevresi ve Golan için sirenlerin çaldığını ve hava savunma sistemlerinin faaliyete geçirildiğini duyurdu.
Daha sonraki haberlerde İran’dan 2 füze fırlatıldığı ve bunların hava savunma sistemlerince ima edildiği ileri sürüldü. Haberlerde ayrıca İsrail’in kuzeyinde herhangi bir isabet olmadığı kaydedildi.
Gelişmeler üzerine açıklama yapan Savunma Bakanı İsrael Katz, İsrail ordusuna Tahran’daki hedeflere şiddetli hava saldırıları düzenleme talimatı verdiğini belirtti.
Trump’ın duyurduğu ateşkesi İran’ın füze ateşleyerek ihlal ettiğini öne süren Katz, İsrail hükümetinin ateşkesin her türlü ihlaline karşı sert biçimde karşılık verme politikası kapsamında, Başbakan Binyamin Netenyahu ile koordinasyon içinde İsrail ordusuna söz konusu emri verdiğini ifade etti.
Aynı şekilde, İsrail’de iktidar ve muhalefetten de İran’a yönelik saldırılara karşılık verilmesi çağrıları geldi.
Maliye Bakanı aşırı sağcı Bezalel Smotrich, İran’dan füze atıldığı iddiaları üzerine, sosyal medya hesabından, “Tahran titreyecek” paylaşımı yaptı.
Muhalefetteki Evimiz İsrail Partisi lideri Avigdor Liberman da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “ABD Başkanı ateşkes ilan ettikten 3 buçuk saat sonra İran’dan ateş açıldı. Sineye çekmemeli, geri durmamalıyız, anında karşılık vermeliyiz” ifadesini kullandı.
Ancak İran devlet radyo televizyon kurumu IRIB, “Ateşkesin ardından İran’dan füze fırlatıldığına dair haberler asılsızdır” dedi:
“İran Silahlı Kuvvetleri’nin son füzeyi fırlattığını doğrulayan resmi bir kanıt yok; tersine, anlaşmayı ihlal etmeye doğru ilerleyen Siyonist düşman, bunun sonuçlarından tamamen sorumlu olacak.”
İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi de “Siyonist düşmana ve onun alçak destekçilerine savaşı durdurma kararının ulusal düzeyde alındığını” belirten bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, İran silahlı kuvvetlerinin “düşmanın zulmüne aşağılayıcı ve ibretlik bir yanıt verdiği” ifade edilerek, bu sürecin Katar’daki ABD üssüne yönelik saldırı ve İsrail’e sabaha karşı düzenlenen füze saldırılarıyla doruğa ulaştığı belirtildi.
Konsey, Tahran’ın topraklarına yönelik saldırılara orantılı ve zamanında yanıt verdiğini, böylece “düşmanı pişmanlığa ve saldırganlığını tek taraflı olarak sona erdirmeye mecbur bıraktığını” vurguladı.
Açıklamanın sonunda şu ifadeye yer verildi: “İran İslam Cumhuriyeti’nin silahlı kuvvetleri, düşmanın sözlerine güvenmeden, parmağı tetikte bir şekilde, her türlü ihlale karşı kararlı ve caydırıcı bir yanıt vermeye hazırdır.”
ABD Başkanı Donald Trump, gece saatlerinde İsrail ve İran arasında ateşkese gidileceğini duyurmuş, İsrail ateşkesi kabul ettiğini açıklamıştı.
-
Görüş1 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Asya2 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Ortadoğu6 gün önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi1 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Avrupa6 gün önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Amerika2 hafta önce
ABD’de göçmen isyanı büyüyor: Deniz piyadeleri Los Angeles’ta
-
Görüş1 hafta önce
İsrail’in ‘Bildiği Şeytan” ile İşi Bitti mi?
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?