Bizi Takip Edin

Diplomasi

Birliğini güçlendiren ŞİÖ, başka hiçbir devlete karşı olmadığını vurguladı

Yayınlanma

Hindistan’ın ev sahipliğinde video konferans yöntemiyle düzenlenen Şangay İşbirliği Örgütü (SCO) Liderler Zirvesinin sonunda yayınlanan Yeni Delhi Bildirgesi’nde, Avrasya güvenlik ve siyasi gruplaşmasının başka hiçbir devlete karşı olmadığı ve herkesle geniş işbirliğine açık olduğu vurgulandı.

Gündeminde terörizm, bölgesel güvenlik ve refah konularının yer aldığı zirvenin ortak bildirisinde, ŞİÖ’nün uluslararası ve bölgesel sorunların “kolektivizasyon, ideoloji ve çatışmacı düşünce” yoluyla çözülmesine karşı olduğu belirtildi.

ŞİÖ’yü bir “aile” olarak niteleyen Modi, örgütün vizyonunun “güvenlik, ekonomik kalkınma, bağlantısallık, birlik, egemenliğe saygı, bölgesel bütünlük, çevrenin korunması” olduğu söyledi.

Ev sahibi Hindistan Başbakanı Modi açılış konuşmasında, “Geçtiğimiz yirmi yıl içerisinde ŞİÖ, tüm Avrasya bölgesinde barış, refah ve kalkınma için önemli bir platform olmuştur. Hindistan’ın Avrasya’yla olan binlerce yıllık kültürel ve insanlar arası bağları, ortak mirasımızın canlı bir kanıtıdır” dedi.

Terörle mücadelenin önemine de değinen Modi, bazı ülkelerin “sınır ötesi terörizmi kendi politikaları için kullandığını ve teröristlere sığınak sağladığını” savundu ve ŞİÖ üyelerine söz konusu durumu “kınama” çağrısında bulundu.

İran resmen üye oldu

2001 yılında Pekin ve Moskova tarafından kurulan Örgüt, Hindistan, Pakistan, Kazakistan, Kırgız Cumhuriyeti, Tacikistan ve Özbekistan’ı da içeriyor.

İran ise bugünkü toplantıda gruba resmen katılan dokuzuncu üye oldu. Bunun üzerine Pekin’deki Şanghay İşbirliği Örgütü Sekreterliğinde İran için bir bayrak çekme töreni düzenlendi.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi zirvede yaptığı konuşmada, “İran, Şanghay İşbirliği Örgütünün, önemli göstergeler, kapasiteler ve ayrıcalıklı bir konumla büyüyen bir örgüt olduğuna ve İran’ın bu resmi üyeliğinin faydalarının tarihte yer bulacağına inanıyor” dedi.

Reisi, İran’ın örgütteki varlığının üye ülkeler arasında kolektif güvenliğin gelişmesine, sürdürülebilir kalkınmaya ve ilişkilerin genişletilmesine yol açacağını umduğunu belirtti.

İran’ın “komşuluk ve yakınlaşma” politikasını dış siyasetinin temeli haline getirdiğini ve bunu bölgesel barış ve istikrarı sağlamanın en iyi yolu olarak gördüğünü söyleyen Reisi, “İran, uzun yıllar bölgedeki güvenliği sağlama ve hegemonyayla mücadele etme taahhüdünü kanıtlamıştır. Terörizmden, aşırılıktan ve bölücülükten arınmış bir bölgeye doğru ilerlemek için bu tecrübelerini Şangay İşbirliği Örgütü çerçevesinde paylaşmaya hazırdır” diye konuştu.

Reisi ayrıca, “hegemonya aracı haline gelen doların hakimiyetini kırmak için” ŞİÖ üyesi ülkeler arasında ticaretin ulusal para birimleriyle yapılması gerektiğini söyledi.

Xi’den dayanışma ve güveni güçlendirme vurgusu

Zirvede konuşan, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, örgütün üyelerinin dayanışma ve karşılıklı güveni güçlendirmesine işaret etti.

Üyelerin dayanışması ve karşılıklı güveniyle bölgesel barış ortamı oluşturulmasının gerekliliğinden bahseden Xi, ekonomik iyileşmenin hızlanması için üye ülkeler arasında “pragmatik işbirliğinin” önemine değindi.

Xi barış, kalkınma ve işbirliği trendinin geçmişten bu yana sürdüğünü ve devam edeceğini belirtti.

Putin: Dış güçlerce Rusya’ya karşı hibrit savaş yürütülüyor

Wagner isyanı sonrası katıldığı ilk etkinlik olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dış güçlerce Rusya’ya karşı hibrit savaş yürütüldüğünü ve benzeri görülmemiş ölçekte gayrimeşru yaptırımlar uygulandığını söyleyerek “Rusya, dış baskılara, yaptırımlara ve provokasyonlara güvenle direniyor ve direnecek” dedi.

ŞİÖ’nün yapıcı bir temel üzerinde kurulu olduğunu dile getiren Putin, örgütün uluslararası ilişkilerde giderek daha önemli bir rol oynadığını, barış ve istikrarın korunmasına, üye devletlerin sürdürülebilir ekonomik büyümesinin sağlanmasına ve halklar arasındaki bağların güçlendirilmesine gerçek katkılar sunduğunu belirtti.

Putin, dünyada jeopolitik çelişkilerin şiddetlendiğini, uluslararası güvenlik sisteminin bozulmaya devam ettiğini, gelişmiş ülkelerdeki kontrolsüz borç birikimi nedeniyle küresel ekonomik ve mali kriz risklerinin, sosyal tabakalaşma ve yoksulluğun arttığını, gıda ve çevre güvenliğinin kötüye gittiğini vurgulayarak “Tüm bu sorunlar çatışma potansiyelinde gözle görülür bir artışa yol açtı. Rusya tüm bunları doğrudan kendi üzerinde hissediyor” şeklinde konuştu.

Dış güçlerin komşu ülke Ukrayna’da uzun süredir “Rusya karşıtı” bir devlet oluşturma projesini hayata geçirdiğini anlatan Putin, “Tüm bunlar Rusya’nın güvenliğini tehlikeye atmak ve kalkınmasını engellemek için yapılıyor. Rusya’ya karşı hibrit savaş yürütülüyor. Rusya’ya karşı benzeri görülmemiş ölçekte gayrimeşru yaptırımlar uygulanıyor. Rusya, dış baskılara, yaptırımlara ve provokasyonlara güvenle direniyor ve direnecek” ifadelerini kullandı.

“İsyan girişimine karşı birlik olduk”

Putin, Rusya’nın istikrarlı şekilde gelişmeye devam ettiğini, Rus halkının daha önce hiç olmadığı kadar birlik içerisinde olduğunu söyleyerek siyasi çevreler ve toplumun (Wagner’in) isyan girişimine karşı birlik sergilediğinin altını çizdi.

ŞİÖ ülkelerinin Rusya yönetimine verdiği destekler için teşekkür eden Putin, “ŞİÖ üyeleriyle bağlarımızı daha da derinleştirmeyi amaçlıyoruz. Rusya’nın ŞİÖ üyesi devletlerle geçen yıl ticaret yüzde 37 artarak 263 milyar dolarlık rekor seviyeye ulaştı” diye konuştu.

ŞİÖ-Afganistan Temas Grubu

Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev konuşmasında, Afganistan’ın yakın komşuları olan Şanghay İşbirliği Örgütü ülkelerinin, Afgan sorununa uzun vadeli bir siyasi çözümün bulunmasını en çok isteyenlerden olduğunu belirterek “Bu çerçevede ŞİÖ-Afganistan Temas Grubu formatında ortak çalışma ve istişarelerin yeniden başlatılmasının uygun olacağını umuyoruz” dedi.

Üye sayısı 9’a çıktı

Türkiye’nin “diyalog ortağı” olarak yer aldığı ŞİÖ, ilk olarak Şanghay Beşlisi adıyla 1996’da Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan temsilcilerinin Çin’in Şanghay kentinde bir araya gelerek Sınır Bölgelerinde Askeri Güvenin Derinleştirilmesi Anlaşması’nı imzalamasıyla kuruldu.

2001’de Özbekistan’ın katılımıyla üye sayısı 6’ya çıkan Şanghay Beşlisi’nin adı Şanghay İşbirliği Örgütü olarak değişti. Pakistan ve Hindistan da daha sonra tam üye olarak örgüte kabul edildi.

2005’te ŞİÖ’ye gözlemci olarak kabul edilen İran’ın tam üyelik süreci 2021’de başlamıştı. İran’ın üyeliğinin resmileşmesiyle örgütün üye sayısı 9’a çıktı. Afganistan, Moğolistan ve Belarus ise ŞİÖ’de gözlemci üyeler olarak yer alıyor.

Diplomasi

Soykırım sanığı, soykırım sponsorunu Nobel’e aday gösterdi

Yayınlanma

Gazze’de işlenen savaş suçları ve soykırım nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nce hakkında yakalama kararı bulunan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Trump ise Netanyahu’ya verdiği destekle, Filistinlilerin başka ülkelere sürülmesini ve iki devletli çözümün reddini savundu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdiğini açıklayarak adaylık mektubunu Trump’a Beyaz Saray’daki görüşmeleri sırasında teslim etti. Trump, bu jestten memnun olduğunu belirtti.

Trump ise görüşmede Ukrayna’ya daha fazla silah göndereceklerini ifade etti: “Göndermek zorundayız. Kendilerini savunabilmeleri gerekiyor. Çok ağır saldırı altındalar.”

Filistinlilerin “gönüllü” göçü masada

Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump, Netanyahu’yu Beyaz Saray’da ağırlarken, ABD’nin İran ile yeni görüşmeler planladığını duyurdu ve Gazze’den Filistinlilerin başka ülkelere yerleştirilmesi yönündeki tartışmalı girişimde ilerleme sağlandığını söyledi.

Görüşme öncesi gazetecilere konuşan Netanyahu, ABD ve İsrail’in, Filistinlilere “daha iyi bir gelecek” sunacak ülkelerle birlikte çalıştığını belirtti.
“Kalmak isteyen kalabilir ama ayrılmak isteyenler de ayrılabilmeli” diyen Netanyahu, “ABD ile çok yakın çalışıyoruz. Bence birkaç ülkeye ulaşmak üzereyiz” ifadesini kullandı.

Trump ise sorulara önce yanıt vermekten kaçındı, ardından şunları söyledi:
“Çevredeki ülkelerden harika bir işbirliği gördük. Her birinden. Yani iyi bir şey olacak.”

Trump, yılın başlarında Gazze’den Filistinlilerin gönderilmesi ve bölgenin kontrolünün alınması fikrini gündeme getirmişti. Gazze halkı bu öneriyi “toplu sürgün” olarak nitelemiş ve evlerini terk etmeyeceklerini açıklamıştı.

‘Filistin devleti, yok etme platformu olur’

Trump’a görüşmede iki devletli çözümün mümkün olup olmadığı da soruldu. Trump, “Bilmiyorum” diyerek soruyu Netanyahu’ya yönlendirdi.

Netanyahu ise şunları söyledi: “Filistinlilerin kendilerini yönetme konusunda tüm yetkilere sahip olması gerektiğini düşünüyorum ama bizi tehdit etme yetkisine asla. Bu da demektir ki güvenlik gibi egemen yetkiler her zaman bizim elimizde kalacaktır.”

Netanyahu, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın saldırılarını örnek göstererek, “Bakın ne yaptılar. Yer altına tüneller kazdılar, katliam yaptılar, kadınlarımıza tecavüz ettiler, erkeklerimizin kafasını kestiler… Bu, İsrail’i yok etmek için bir platform olur” dedi.

“Bizi yok etmek istemeyen Filistinli komşularımızla bir barış tesis edeceğiz. Ama bu barışta güvenlik kontrolü her zaman bizim elimizde olacak. İnsanlar şimdi diyecek ki ‘Bu bir devlet değil’. Umurumuzda değil. ‘Bir daha asla’ dedik. Ve o ‘bir daha asla’ şu an. Bu bir daha olmayacak.”

‘İran artık farklı, görüşmeye hazır’

Trump görüşmede İran’la yapılması planlanan temaslara da değindi:
“İran ile görüşmeleri planladık ve onlar da görüşmek istiyor. Büyük darbe aldılar. Artık farklılar. İki hafta önce olduklarından çok farklılar.”

Yeni bir saldırı planı olup olmadığı sorusuna “Umarım yapmak zorunda kalmayız” yanıtını veren Trump, “İran’a yeniden inşa etme şansı vermek isterim. ‘ABD’ye ölüm’ demiyorlar artık. Ortadoğu’nun zorbasıydı, artık değil” diye konuştu.

Trump ayrıca, Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırdıklarını belirtti ve Şam yönetimine “şans vermek” istediklerini söyledi. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’dan “çok etkilendiğini” dile getiren Trump, Şara’nın “sert bir geçmişten ve coğrafyadan geldiğini” belirtti.

Netanyahu da Suriye’de artık istikrar ve barış için yeni fırsatlar doğduğunu ifade etti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Savaş Sonrası Adalet’ Konferansı

Yayınlanma

Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi, “Savaş Sonrası Toplumlarda Adalet ve Yeniden İnşa” temasıyla Uluslararası Hukuk Konferansı’nın (BILC 2025) ikincisini düzenledi.

5-6 Temmuz 2025 tarihli konferans, Princeton Üniversitesi’nden Emeritüs Prof. Richard Falk, Leiden Üniversitesi’nden Prof. Carsten Stahn, King’s College London’dan Prof. Satvinder Juss, Xi’an Jiaotong-Liverpool University’den Prof. Mohsen Al Attar, Peking University’den Dr. Yi Lu ve Omran Center for Strategic Studies’ten Dr. Yaser Tabbara gibi dünyanın önde gelen hukuk akademisyenlerini bir araya getirdi.

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, Konferansın açılışında yaptığı konuşmada, “Gazze’den Suriye’ye, Ukrayna’dan Myanmar ve Sudan’a kadar birçok coğrafya çatışmalarla sarsılmakta; bu durum fiziksel ve psikolojik yıkımın yanı sıra, toplumsal gelişimde derin yaralar açmaktadır. Adalet ve yeniden yapılanma, günümüzün en kritik küresel meselelerinden biridir” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. İnci,  “İnanıyorum ki bu konferans, umutları artıracak ve adaletin yeniden inşası yolunda anlamlı bir adım olacaktır” dedi.

“Uluslararası hukuk sorumluluk üstlenmeli”

Eski Birleşmiş Milletler Filistin Raportörü Prof. Richard Falk, konuşmasında, “Uluslararası hukukun, sadece çatışmaların çözümünde değil, aynı zamanda bu süreçlerin adil ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesinde de kritik bir rol oynadığını,” vurguladı.

Prof. Satvinder Juss da “Uluslararası hukuk, çatışma sonrası toplumların yeniden inşasında, özellikle mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönüşlerini sağlamada daha fazla sorumluluk üstlenmelidir” ifadelerini kullandı.

“Batı’da Filistinlilerin sesi kısılıyor”

Cornell Üniversitesi’nden Prof. Siba N’Zatioula Grovogui ise Batı merkezli yaklaşımları eleştirerek “Uluslararası hukuk evrensel bir mirastır ancak içinde birden fazla gelenek barındırır. Buna rağmen biz yalnızca tek bir geleneği başlangıç, ‘alfa ve omega uluslararası hukuku’ olarak aldık. Bu büyük bir hatadır” diye konuştu.

Grovogui,  “Filistinliler, Birleşmiş Milletler nezdinde meşru müdafaa hakkına sahiptir. İyi insanlar bunu bilirler. Ancak bugün, ABD’deki üniversitelerde Filistinlilerin haklarından dahi söz edemezsiniz” dedi.

“Toplumsal uzlaşı sağlanmalı”

Konferansın düzenleyici komitesinde yer alan Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Hasan Basri Bülbül konferansın amacına ilişkin şunları kaydetti:

“Biz en yakın coğrafyamızdan özellikle Suriye ve Ukrayna’dan yola çıkarak böyle bir konferans gerçekleştirmeyi hedefledik. Hesap verilebilirlik mekanizmalarının kurulabilmesi bunun aynı zamanda toplumsal bir uzlaşı ile gerçekleştirilebilmesi çok önemli. Geçmişte işlenen suçların hesabı sorulurken toplumsal yapıyı bozmadan bu süreçlerin işletilmesi gerekir.”

Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesinde dersler veren Dr. M. Beheşti Aydoğan da yerel unsurların çözüm arayışlarında dışlanmaması gerektiğine vurgu yaptı:

“Bölgesel ya da uluslararası aktörlerin yerel olanla barışık kalması gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla yerel olanın temsil kabiliyetini gözetmeyi ve onun aktör niteliğini dışlamamayı esas kabul etmek gerekir.”

Geri dönüş ve yeniden inşa süreçleri hakkında Suriyeliler üzerinden örnek veren Aydoğan, Suriyelerin bu süreçlere aktif olarak katılımının önemli olduğunu kaydetti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Rusya ile Azerbaycan arasında tansiyon yükseldi: Neler oldu?

Yayınlanma

Rusya’nın Yekaterinburg kentinde iki Azerbaycan vatandaşının gözaltında hayatını kaybetmesi, Moskova ile Bakü arasında yeni bir krize yol açtı. Azerbaycan, misilleme olarak yaklaşık 10 Rusya vatandaşını gözaltına alırken, yayınlanan görüntülerde bu kişilerin bazılarının ağır şekilde darbedildiği görüldü.

Rusya’nın Yekaterinburg kentinde iki Azerbaycan vatandaşının polis operasyonu sırasında hayatını kaybetmesiyle başlayan gerilim, Azerbaycan’ın yaklaşık 10 Rus vatandaşını gözaltına almasıyla diplomatik bir krize dönüştü.

Bakü, vatandaşlarının işkenceyle öldürüldüğünü iddia ederken, gözaltına alınan Ruslardan bazılarının ağır şekilde darbedildiğini gösteren videolar yayınlandı.

Rus makamları, Azerbaycan’da gözaltına alınan vatandaşları hakkında resmi bir açıklama yapmadı. Ancak Rus medyası, gözaltındaki bazı kişilerin isimlerini duyurdu.

Bakü’de gözaltına alınan Ruslar kim?

Agentstvo haber sitesi, videolarda görülen kişilerden birinin, ev hizmetleri sunan çevrim içi servis Airo’nun kurucu ortağı Anton Draçev olduğunu bildirdi. Haberde, Draçev’in annesinin gözaltı olayını doğruladığı ve sınır kapısı kayıtlarına göre Draçev’in 2022’den bu yana defalarca Azerbaycan’a gittiği belirtildi.

Yekaterinburg merkezli E1.ru sitesi ise yakınlarına dayandırdığı haberinde, gözaltına alınan bir diğer kişinin tatil için Azerbaycan’a giden Aleksandr Vaysero olduğunu yazdı.

Baza Telegram kanalı da gözaltındaki bir diğer ismin Çerepovets şehrinden Sergey Sofronov olduğunu iddia etti. Habere göre Sofronov, 2022 sonbaharında ilan edilen seferberliğin ardından Rusya’dan ayrılmıştı.

Azerbaycan resmi haber ajansı APA, önceki hafta salı akşamı Bakü’deki mahkemelerin, İran’dan uyuşturucu kaçakçılığı ve siber dolandırıcılıkla suçlanan sekiz Rusya vatandaşından oluşan bir grubu dört ay süreyle tutukladığını duyurdu.

Azerbaycan’dan ‘işkence’ iddiası ve adli tıp raporu

Azerbaycan Başsavcılığı, iki vatandaşının Rus kolluk kuvvetleri tarafından kasten öldürülmesiyle ilgili ceza davası başlattı.

Azerbaycan tarafının yaptığı otopsi, Ziyaddin ve Hüseyin Seferov kardeşlerin, aldıkları bedensel yaralanmalar sonrası travmatik şoktan öldüğünü ortaya koydu.

Pazartesi akşamı Bakü’ye getirilen Seferov kardeşlerin cenazeleri, salı günü Ağcabedi ilindeki bir köy mezarlığında toprağa verildi.

Azerbaycanlı adli tıp uzmanları, cenazeler üzerinde yaptıkları incelemede ölüm nedeninin travmalar olduğu sonucuna vardı.

Başsavcılığa göre, küçük bir işletme sahibi olan 60 yaşındaki Hüseyin Seferov, Yekaterinburg’daki bir polis merkezinde, taksi şoförlüğü yapan 55 yaşındaki kardeşi Ziyaddin Seferov ise sabah saatlerinde bir polis aracında öldürüldü.

Azerbaycan Sağlık Bakanlığı Adli Tıp Uzmanları Birliği Başkanı Adalet Hasanov, gazetecilere yaptığı açıklamada, Hüseyin Seferov’un göğüs kafesinin deforme ve asimetrik olduğunu, otopside kafa dokularında kanama ve akciğerlerine zarar veren yedi-sekiz kaburga kırığı tespit edildiğini söyledi.

Diaspora liderine çekiçli gözaltı

Yekaterinburg’da ise güvenlik güçleri, yerel Azerbaycan diasporası başkanı ve Azerbaycan-Ural örgütünün lideri Şahin Şıhlinskiy’i sert bir şekilde gözaltına aldı. Şıhlinskiy’in aracı sokakta durduruldu, güvenlik güçleri aracın camlarını çekiçlerle kırarak Şıhlinskiy’i dışarı çıkardı ve kelepçeledi.

Baza Telegram kanalı, diaspora liderinin birkaç gün önce Seferov kardeşlerin öldüğü baskın sırasında sorgulandığını iddia etti. Şıhlinskiy’in oğlu, babasının gözaltına alındıktan sonra Soruşturma Komitesi’ne sorguya götürüldüğünü söyledi.

Azerbaycan haber ajansı Trend de Azerbaycan Diaspora İşleri Devlet Komitesi’ne dayanarak gözaltı haberini doğruladı. Akşam saatlerinde RBK gazetesi, Şıhlinskiy’in tanık sıfatıyla serbest bırakıldığını oğlu Mutvalı’ya dayandırarak bildirdi.

Rusya iddiaları reddediyor

Rusya Soruşturma Komitesi ise kardeşlerin öldürülmediğini, öldüğünü savundu. Komite Sözcüsü Svetlana Petrenko, “Ön verilere göre, şüphelilerden biri kalp yetmezliği sonucu öldü, ikincisinin ölüm nedeni ise araştırılıyor,” açıklamasını yapmıştı.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Azerbaycan’ın Rus kültürel etkinliklerini ve parlamento heyetinin Moskova ziyaretini iptal etmesini kınadı.

Peskov, “Bu tür kararlardan içtenlikle üzüntü duyuyoruz. Yaşananların kolluk kuvvetlerinin çalışmasıyla ilgili olduğunu ve bu tür bir tepkiye neden olmaması gerektiğini düşünüyoruz,” dedi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Yekaterinburg’daki gözaltılarla ilgili Bakü’ye “gerekli açıklamaların” yapıldığını belirtmişti.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Bakü’den Sputnik Azerbaycan ajansının gözaltındaki çalışanları İgor Kartavıh ve Yevgeniy Belousov’un serbest bırakılmasını talep etti. Bu nedenle Azerbaycan’ın Moskova Büyükelçisi Rahman Mustafayev’e bir protesto notası verildi.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Galuzin de büyükelçiye, “Bakü’nün son hasmane eylemleri ve Azerbaycan tarafının ikili ilişkileri bozmaya yönelik bilinçli adımları” nedeniyle protesto bildirdi.

Bakanlık, Yekaterinburg’daki gözaltılar sırasında Rus makamlarının yetkilerini aşmadığını savundu.

Rusya’nın protesto notasından birkaç saat sonra Bakü’deki bir mahkeme, İgor Kartavıh ve Yevgeniy Belousov’un dört ay süreyle tutuklanmasına karar verdi.

Bu kişilere karşı dolandırıcılık, yasa dışı girişimcilik ve suç gelirlerini aklama suçlamalarıyla dava açıldı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English