Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD, Filipinler’in Tayvan’a bakan adalarına liman inşa edecek

Yayınlanma

Yerel vali ve diğer iki yetkilinin Reuters’e verdiği bilgiye göre, ABD ordusu Filipinler’in en ücra kuzey adalarında ‘sivil’ bir liman geliştirmek için görüşmeler yürütüyor ve bu hamle Tayvan’a bakan stratejik konumdaki adalara Amerikan erişimini artıracak.

Tayvan’a 200 kilometreden daha az mesafedeki Batanes adalarında önerilen limana ABD’nin askeri müdahalesi, Çin’le sürtüşmelerin arttığı ve Washington’un Filipinler’le uzun süredir devam eden savunma anlaşması angajmanını yoğunlaştırmaya çalıştığı bir dönemde gerilimi tırmandırabilir.

Bu adalar ile Tayvan arasındaki Bashi Kanalı, Batı Pasifik ile tartışmalı Güney Çin Denizi arasında hareket eden gemiler için bir ‘tıkama noktası’ ve Çin’in Tayvan’la birleşmek için müdahale etmesi durumunda kilit bir su yolu olarak kabul ediliyor. Tayvan savunma bakanlığı, Çin ordusunun kanaldan düzenli olarak gemi ve uçak gönderdiğini söyledi.

Batanes adalarının valisi Marilou Cayco, gönderdiği bir mesajda, muson mevsimindeki dalgalı denizlerde başkent Manila’dan gelen yüklerin boşaltılmasına yardımcı olması amaçlanan “alternatif bir liman” inşası için ABD’den fon istediğini söyledi.

Vali, yerel yetkililerin yüksek dalgaların mevcut limanı sık sık erişilmez hale getirdiğini söylediği Basco adasında bir liman inşa edilmesinin planlandığını ve ekim ayında bir karar verilebileceğini söyledi.

ABD askerleri kısa süre önce Batanes’i ziyaret etti

Filipinler geçtiğimiz yıl ABD güçlerinin görünüşte insani yardım için erişebildiği askeri üslerinin sayısını neredeyse iki katına çıkardı. Ayrıca herhangi bir zamanda ortak eğitim tatbikatları için ülkeye girip çıkan binlerce ABD askeri bulunuyor. Çin, ABD’nin bu hamlelerinin bölgesel gerilimleri “körüklediğini” söyledi.

Manila’daki Çin Büyükelçiliği, Basco’da önerilen limanla ilgili yorum talebine hemen yanıt vermedi.

Medyaya konuşma yetkileri olmadığı için isimlerinin açıklanmasını istemeyen diğer iki Filipinli yetkili, ABD askerlerinin liman konusunu görüşmek üzere kısa süre önce Batanes’i ziyaret ettiğini söyledi.

Üst düzey bir askeri yetkili, Filipin silahlı kuvvetlerinin radar ve bölgedeki izleme kabiliyetlerini geliştirmekle ilgilendiğini söyledi.

Cayco ziyareti doğrulayarak, önerilen alternatif limanı  “değerlendirmek için” geldiklerini söyledi.

Bu hamle, Washington’un Asya-Pasifik bölgesinde Çin’e karşı koymak için eski kolonisi ve anlaşma müttefiki Filipinler de dahil olmak üzere Asya ülkeleriyle daha yakın ilişkiler kurmaya çalıştığı bir dönemde geldi.

ABD’nin Manila Büyükelçiliği sözcüsü Kanishka Gangopadhyay, ABD Büyükelçiliği ve ABD Pasifik Ordusu (USARPAC) uzmanlarının “eyaletteki mühendislik, tıbbi ve tarımsal kalkınma projelerini nasıl destekleyebileceğini görüşmek için onların talepleri üzerine” vali ve yerel hükümetle temaslarda bulunduğunu söyledi. Limandan ise söz etmedi.

Çin’le ilişkiler

Önceki Devlet Başkanı Rodrigo Duterte’nin aksine, Çin ile Filipinler arasındaki ilişkiler mevcut başkan Ferdinand Marcos Jr. döneminde gerginleşti.

Marcos, Washington ile daha yakın ilişkiler arayışına girerek Tayvan’a yakın dört askeri üsse daha erişim izni verdi ve Güney Çin Denizi’nde ABD donanması ile ortak devriye gezileceğini duyurdu.

Marcos, Geliştirilmiş Savunma İşbirliği Anlaşması (EDCA) kapsamındaki üslerin “Çin’in Tayvan’a saldırması halinde faydalı olabileceğini” öne sürdü.

Manila’daki güvenlik yetkilileri, Tayvan’a coğrafi yakınlığı ve demokratik olarak yönetilen adadaki 150,000’den fazla Filipinlinin varlığı göz önüne alındığında, Tayvan Boğazı’ndaki herhangi bir askeri çatışmanın kaçınılmaz olarak Filipinler’i etkileyeceğini düşünüyor. Ülkede kamuoyu ise, bu Filipinler’in olası bir çatışmadan etkilenmemesi için tarafsız kalması gerektiğini düşünüyor.

Batanes ayrıca bu yıl Balikatan olarak bilinen ve 17,000’den fazla Filipinli ve Amerikalı askerin katıldığı ortak askeri tatbikat sırasında eğitim alanlarından biri olarak görev yaptı.

Tatbikat sırasında Cayco, 18,000 kişinin yaşadığı ada eyaletinde liman ve havaalanı inşa etmek için yatırım arayışında olduğunu söyledi. Yerel hükümet yetkililerine göre eyalet, Tayvan’da çatışma çıkması halinde kaçan Filipinlileri barındırabilir. Bölge sakinleri ise artan gerilimden endişe duyuyor.

Filipinler ve Çin son aylarda Güney Çin Denizi’ndeki ihtilaflı sular nedeniyle de çatışmış, Çin gemileri bir karakola malzeme göndermeye çalışan Filipinli bir gemiye tazyikli su sıkmıştı. Bunun üzerine ABD Savunma Bakanı Austin, EDCA kapsamında herhangi bir müdahale olduğu takdirde Filipinler’i savunma sözü vermişti.

Vali Cayco ayrıca ABD’nin önerilen limana erişiminin ne olacağı konusunda henüz bir görüşme yapılmadığını, ancak askerlerin Balikatan gibi düzenli askeri tatbikatlar için bölgedeki tüm limanları kullanabileceğini söyledi.

AMERİKA

ABD’li senatörlerden Pentagon’a: Musk’ın Putin ile ilişkileri soruşturulsun

Yayınlanma

ABD’li Demokrat Senatörler Shaheen ve Reed, Elon Musk’ın Putin ve diğer Rus yetkililerle temaslarının ulusal güvenlik açısından incelenmesi gerektiğini öne sürerek Pentagon ve Adalet Bakanlığı’na çağrıda bulundu.

Reuters’ın haberine göre, ABD’li Demokrat Senatörler Jeanne Shaheen ve Jack Reed, Savunma Bakanlığı (Pentagon) ve Adalet Bakanlığı’ndan milyarder Elon Musk’ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dahil Rus yetkililerle temaslarını incelemesini talep etti.

Bu talep, Adalet Bakanı Merrick Garland ve Pentagon Genel Müfettişi Robert Storch’a gönderilen dilekçede iletildi.

Dilekçede, SpaceX CEO’su olan Musk’ın milyarlarca dolar değerinde savunma ve istihbarat sözleşmelerini elinde tuttuğu vurgulandı.

Senatörler, Musk’ın Putin ile temaslarının ulusal güvenliğe zarar verebileceğini öne sürdü.

Senatörler, “ABD’nin tanınmış bir düşmanı ile, hükümetten milyarlarca dolarlık fon alan Musk arasındaki bu ilişki, Musk’ın bir hükümet yüklenicisi ve güvenlik izni sahibi olarak güvenilirliği hakkında ciddi soru işaretleri yaratıyor,” ifadelerini kullandı.

Shaheen ve Reed, iddiaların doğrulanması halinde iş insanının devlet ihalelerinden menedilmesini talep etmeyi planladıklarını belirtti.

Bu iddialara karşılık Musk, senatörleri “kukla” ve “moron” olarak nitelendirdi. Musk, “Bu suçlamaların kaynağını bulup onları yok edeceğim,” ifadesini kullandı.

The Wall Street Journal’ın ekim ayında yayımladığı habere göre, ismi belirtilmeyen Rus ve Batılı yetkililer Musk’ın son iki yılda Putin ve Moskova’daki diğer üst düzey yetkililerle birkaç kez görüştüğünü iddia etmişti.

Öte yandan Kremlin, Putin ile Musk arasında düzenli temas olduğu iddialarını yalanladı. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Putin ve Amerikalı milyarderin 2022’den önce yalnızca bir kez telefonla görüştüğünü, bu görüşmenin “tanışma” niteliğinde olduğunu ve konusunun “gelecekteki teknolojik çözümler” olduğunu ifade etti.

Kremlin, WSJ’nin haberini seçim kampanyasının bir parçası olarak “yeni bir atraksiyon” şeklinde nitelendirdi. Musk ise bu habere iki gülme ifadesi ile tepki gösterdi ve Amerikan medyasının “solcu propagandanın” sözcüsüne dönüştüğünü savundu.

Yeniden yapılanma başlıyor: Trump ve yandaşları milyarlar kazanacak

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Biden’dan Ukrayna’ya kritik hamle: ATACMS füzeleri için onay çıktı

Yayınlanma

The New York Times gazetesinin konuya aşina yetkililere dayandırdığı haberine göre Joe Biden yönetimi, aylarca süren görüşmelerin ardından Ukrayna’ya uzun menzilli ATACMS füzeleriyle Rusya toprakları içindeki hedefleri vurma yetkisi verdi.

Yetkililerin aktardığına göre, ilk saldırıların hedefinde Kursk oblastındaki Rusya ordusu birlikleri yer alacak.

Ukrayna ordusunun ağustos başından bu yana bölgenin bir kısmını kontrolünde tutması üzerine Rusya, yaklaşık 50 bin kişilik bir güç oluşturarak bin kilometrekarelik alanı elinde tutan Ukrayna birliklerini bölgeden çıkarmaya çalışıyor.

Gazetenin kaynaklarına göre, ATACMS saldırılarının kapsamı ilerleyen dönemde genişleyebilir.

Reuters haber ajansının kaynaklarının aktardığına göre, Rusya’ya yönelik ilk ATACMS saldırıları önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek.

300 kilometre menzilli füzelerin özel bir versiyonunun kullanılması planlanıyor.

Kiev yönetimi, eylül ayında Washington’a sunduğu hedef listesinde, sınırdan yüzlerce kilometre içerideki depolar, yakıt üsleri ve askeri havaalanlarını içeren stratejik noktaları belirlemişti.

Amerikan Savaş Araştırmaları Enstitüsü (ISW) verilerine göre, 300 kilometre menzile sahip ATACMS füzeleri, Rusya’nın toplam nüfusu 4,7 milyon olan dokuz büyük şehrini hedef alabilme kapasitesine sahip.

Bu şehirler arasında Rostov-na-Donu (1,14 milyon nüfus), Voronej (1,046 milyon nüfus) gibi metropoller ile Kursk (436 bin), Orel (296 bin), Bryansk (373 bin), Lipetsk (486 bin), Smolensk (312 bin) ve Kaluga (329 bin) gibi oblastlar da bulunuyor.

ISW’nin analizine göre, Batı’nın uzun menzilli silahlarının etki alanında en az 245 Rus askeri tesisi yer alıyor. Bu tesisler arasında Rusya’nın askeri havacılığına ait 16 havaalanının yanı sıra birlik üsleri, karargahlar, komuta merkezleri ve yakıt depoları da bulunuyor.

Fransa ve İngiltere’den de izin geldi

Öte yandan Le Figaro gazetesi, Fransa ve İngiltere’nin Ukrayna’ya uzun menzilli SCALP/Storm Shadow füzeleri ile Rus topraklarına saldırı izni verdiğini bildirdi.

Hedefler arasında, “Kursk oblastındaki Ukrayna güçlerini tehdit eden” Rus birliklerinin yer alabileceği belirtiliyor. Ancak Biden, Kiev’e başka bölgelerde de uzun menzilli silahlar kullanma yetkisi verebilir.

Trump yönetimi, kararı yeniden değerlendirebilir

Bunun yanı sıra ekibinden bir temsilci, TASS’a yaptığı açıklamada, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın, Biden’ın söz konusu kararını yeniden gözden geçirebileceğini belirtti.

İsmi belirtilmeyen temsilci, “Hemen hemen her şey yeniden değerlendirilecek. Ancak ABD’de her zaman yalnızca bir başkan vardır ve bu kişi, 20 Ocak 2025 günü öğlene kadar (Trump’ın yemin törenine kadar) Joe Biden’dır. Bu füzelerin kullanım kararı ona aittir,” dedi.

Bu arada, Trump’ın geçiş ekibinin bir temsilcisi olan İletişim Direktörü Stephen Cheung, Biden’ın kararını doğrudan yorumlamadı.

CNN’e yaptığı açıklamada Cheung, Trump’ın Moskova ile Kiev arasında müzakereler düzenlenmesine yönelik çağrılarını bir kez daha hatırlattı.

Cheung, “Başkan Trump’ın kampanya sırasında söylediği gibi, iki tarafı bir araya getirip barışı müzakere edebilecek, savaşı ve ölümleri sona erdirmek için çalışabilecek tek kişi kendisidir,” ifadelerini kullandı.

Ayrıca Cheung, Trump’ın veya danışmanlarının Biden yönetiminden bu konuda bir bilgilendirme alıp almadığına dair soruyu yanıtlamaktan kaçındı.

Trump’ın ekibindeki önemli isimlerden milyarder Elon Musk, Ukrayna’nın Batı silahlarını Rusya topraklarına karşı kullanmasının Batı açısından risk oluşturacağını söylemişti. Musk’a göre Moskova, bu tür saldırılara “ayni karşılık verecek.”

Trump’ın zaferinden sonra: Ukrayna’da savaş sona mı eriyor?

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Joseph Nye, Çin’e karşı ABD-Japonya ittifakını güçlendirmeyi önerdi

Yayınlanma

Eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler teorilerinde neoliberal kurumsalcılığın temsilcilerinden Joseph Nye, cuma günü yaptığı açıklamada, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın ikinci döneminde gümrük tarifeleri konusundaki öngörülemezliğini uluslararası müzakerelerde bir pazarlık taktiği olarak kullanacağını söyledi.

Nye, Nikkei ve ABD Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi tarafından düzenlenen bir güvenlik sempozyumunda konuştu.

Nye, Trump’ın “öngörülemezliği pazarlıktaki en önemli silahı olarak gördüğünü” söyledi.

Oturumda konuşan eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage da “‘Transaksiyonel’ bir başkan bekleyebilirsiniz” dedi.

Trump seçim kampanyası sırasında Çin’den yapılan ithalata %60, diğer ülkelerden yapılan ithalata ise %10 ila %20 oranında gümrük vergisi getirme sözü vermişti. Armitage, “[Trump] bunu çok sık ve çok yüksek sesle söylediği için göreceğimiz ilk şey gümrük tarifeleri olacak” dedi ve ekledi: “Trump’ın gümrük tarifeleri ve bunların gerçekte ne anlama geldiği konusunda hiçbir fikri yok.”

Aynı zamanda Harvard Üniversitesi John F. Kennedy School eski dekanı olan Nye, ticaret hukukunun bir başkana ulusal güvenlik gerekçesiyle gümrük vergisi uygulama yetkisi verdiğini ancak bunun çelik ya da otomobilin ötesinde kozmetik gibi ürünlere nasıl uygulanabileceğinin belirsiz olduğunu belirtti.

“Bence %60 gümrük vergisi ilan edecekleri bir şey görmeniz muhtemel,” dedi ve ekledi: “Ancak [Çin Devlet Başkanı] Xi Jinping ile bir anlaşma yapmaya çalışması da ihtimal dışı değil.”

Nye, örneğin ABD’de yatırım yapma sözü karşılığında belirli malları ya da alanları muaf tutan bir anlaşma yapılabileceğini söyledi.

“[Trump] hem pastayı yemeyi hem de pastadan yemeyi seviyor. ‘X’e %60 gümrük vergisi koydum’ diyecek ama sonra Y ve Z’nin pazarlık konusu yapılmadığını ve %5’in üzerinde gümrük vergisi olmadığını göreceksiniz.”

Trump’ın “Önce Amerika” şeklindeki diplomatik tutumu sorulduğunda Armitage, “Bay Trump’ın dünya genelinde başka herhangi bir ilişki için gerçek duygular beslediğini sanmıyorum” dedi.

“Yönetiminde dost ve müttefiklerle daha iyi ilişkiler geliştirmek isteyen insanlar olacaktır, ama bunu çözmek biraz zaman alacak. En az ilk altı ay içinde retorik dışında büyük değişiklikler beklemiyorum” diye devam etti.

Çin’e karşı Japonya kartı

Bu arada Nye, “ABD’de Çin’e karşı durma konusunda iki partiden de çok güçlü bir destek var ve bu da Japonya’nın kesinlikle kilit bir müttefik olduğu anlamına geliyor” dedi.

Bununla birlikte Nye, “Trump [Japonya’dan] örneğin daha fazla katkı ve ev sahibi ülke desteği isteyebilir ya da belirli ticaret alanlarında bazı tavizler talep edebilir” diye ekledi.

Nye ayrıca Japon yumuşak gücünün rolünü de vurguladı. Japonya’nın özellikle altyapı projelerine odaklanan uluslararası yardımlarına atıfta bulunarak, Güney Pasifik adaları da dahil olmak üzere Çin’in bölgedeki Kuşak ve Yol Girişimine meydan okumak için “Japonya’nın ABD’den daha uygun olduğunu” söyledi.

Armitage, Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba’ya bir öneri olarak şunları söyledi: “Bay Trump’ın dostu olmaya çalışmayın. Sadece uygun bir ilişki kurmaya çalışın. … Anladığım kadarıyla uluslararası alanda hiç kimse Trump’ın dostu değil.”

Nye, Çin’in Japonya ve ABD için zorluklar teşkil ettiğini, bu nedenle Washington ve Tokyo’nun “kaderlerinin birlikte kalmak olduğunu” söyledi. “Temel olarak, daha geniş jeopolitik durum, ABD-Japonya ittifakının dünyadaki en önemli ittifak olarak kalacağı anlamına geliyor” dedi.

ABD-Çin ilişkileri üzerine bir başka oturumda, yakın zamana kadar Başkan Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Konseyi’ndeki öne çıkan Çin uzmanlarından biri olan Rush Doshi, Trump’ın Çin politikası ile Trump’ın ekibinin politikasının “tam olarak aynı şey olmadığına” dikkat çekti.

Doshi, Trump’ın ilk döneminde ekibinin iki partili uzlaşıya dayalı “rekabetçi bir yaklaşım” benimsediğini, Trump’ın kendisinin ise “daha işlemsel, daha çok kendi bireysel öngörülemezliğine dayalı” bir yaklaşım benimsediğini ve bunun da bazen ekibinin yaklaşımını baltaladığını söyledi.

Asya güvenliği alanında kıdemli araştırmacı ve Çin Güç Projesi direktörü Bonny Lin ise, ikinci Trump yönetiminin “çok daha keskin bir çerçeveye ve Çin’e daha keskin bir odaklanmaya” sahip olmasını beklediğini belirtti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English