Diplomasi
ABD, son 3 yılda Ukrayna’ya ne kadar askeri yardım sundu?

ABD, Ukrayna’ya yaptığı askeri yardımı askıya aldı ve bu yardımı yeniden değerlendirme kararı aldı. Bu karar, Ukrayna ile Rusya arasındaki çatışmanın diplomatik yollarla çözülmesine yönelik bir çağrı ile birlikte geldi. 2022’den 2024’e kadar ABD’nin Ukrayna’ya yaptığı askeri yardımın toplam değeri 65,9 milyar doları bulurken, çeşitli silah sistemleri ve askeri teçhizat sağlandı.
4 Mart tarihinde ABD Dışişleri Bakanlığı, 20 Ocak tarihli bir yayınını güncelledi ve Ukrayna’ya sağlanan askeri yardımın askıya alındığı açıklandı.
20 Ocak, aynı zamanda yeni başkan Donald Trump’ın göreve başlama töreninin yapıldığı gündü.
Açıklamada, ilk iki paragrafında Kiev, “kilit bölgesel stratejik ortak” olarak nitelendirilirken, Ukrayna’ya verilen askeri yardım “güvenliğin sağlanmasında acil bir öncelik” olarak vurgulanıyordu. Ancak bu bölümler silindi ve yerine, “Ukrayna ile Rusya arasındaki çatışmanın” sona erdirilmesi çağrısında bulunan ve diplomatik çözümün gerekliliğini vurgulayan üç yeni paragraf eklendi.
Açıklamada, “3 Mart 2025 itibarıyla, sorunun çözümüne katkıda bulunduğundan emin olmak için yardımımızı askıya alıyor ve yeniden gözden geçiriyoruz,” ifadelerine yer verildi.
ABD, Ukrayna’ya ne kadar yardım sundu?
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın aynı yayınında yer alan bilgilere göre, Washington yönetiminin 24 Şubat 2022 ile Aralık 2024 tarihleri arasındaki toplam askeri yardımı 65,9 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ocak ve şubat aylarında yeni bir sevkiyat bildirilmedi. 2014 yılından itibaren yapılan toplam askeri yardım ise 69,2 milyar doları buldu.
Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü’nün hesaplamalarına göre, ABD’nin Ukrayna’ya 24 Şubat 2022 ile 31 Aralık 2024 tarihleri arasında sağladığı toplam yardım 114,15 milyar avro, yani güncel kurla 122,06 milyar dolar olarak belirlendi.
Bu miktarın 67,5 milyar doları askeri yardım, 49,04 milyar doları finansal yardım ve 3,6 milyar doları ise insani yardım olarak dağıtıldı.
Aynı dönemde Avrupa ülkelerinin sağladığı toplam destek ise 141,15 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.
ABD, Ukrayna’yı destekleyen tüm ülkeler arasında sağladığı toplam yardım miktarıyla ilk sırada yer alıyor.
Ancak, mali yardımın GSYİH’ye oranı açısından ABD, yüzde 0,2 ile ikinci sırada bulunuyor. Askeri yardımın GSYİH’ye oranı açısından ise yüzde 0,3 ile 17. sırada yer alıyor.
Bu alanda ilk üç sırayı Danimarka (GSYİH’nin yüzde 2,04’ü), Estonya (yüzde 2,02) ve Litvanya (yüzde 1,5) oluşturuyor.
Donald Trump, Washington’ın Kiev’e destek için 350 milyar dolar harcadığını defalarca dile getirdi. Dün Kongre’de yaptığı açıklamada ise Trump, ABD’nin Ukrayna’nın savunmasını desteklemek için “herhangi bir teminat olmaksızın” “yüz milyarlarca dolar” ayırdığını belirtti.
Askeri yardımın boyutu
ABD Dışişleri Bakanlığı, 20 Ocak’ta yaptığı açıklamada, 24 Şubat 2022’den itibaren Kiev’e gönderilen pek çok silah türünü de listeledi. Ancak, bakanlık yalnızca bazı sevkiyatlar için nicel veriler sağladı. Hava savunma sistemleri, topçu ve füze sistemleri ile zırhlı araçlar hakkında ayrıntılı bilgi verildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı verilerine göre, ABD toplamda 76 tank ve 300’den fazla Bradley zırhlı muharebe aracı teslim etti. Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü, ABD’nin toplamda 352 adet bu tip zırhlı muharebe aracı teslim ettiğini belirtiyor.
Tank sevkiyatı sayısında ise ABD, Polonya (354 adet) ve Hollanda’nın (104 adet) gerisinde kaldı. Zırhlı muharebe aracı sevkiyatında ise ABD şu anda lider konumda bulunuyor. Kiel Enstitüsü analistleri, ABD’nin tank ve zırhlı muharebe aracı sevkiyatlarının maliyetini sırasıyla 634 milyon dolar (Polonya’nınki 682 milyon dolar) ve 669 milyon dolar olarak tahmin ediyor.
Kiev’in ABD’den aldığı tüm hava savunma sistemlerinin (17 adet) maliyeti ise 1,5 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Bu rakam, Almanya’nın (4,8 milyar dolar değerinde 27 adet) sevkiyatlarının oldukça altında.
ABD, Ukrayna’ya en çok obüs (977 milyon dolar değerinde 201 adet) ve topçu füze sistemi (Dışişleri Bakanlığı’na göre 588 milyon dolar değerinde 39 adet HIMARS, 40’tan fazla) sağlayan ülke oldu.
Kiel Enstitüsü’nün tahminlerine göre, Ukrayna 24 Şubat 2022 ile 31 Aralık 2024 tarihleri arasında ortaklarından toplam 922 tank, 1294 zırhlı muharebe aracı, 704 obüs, 82 topçu füze sistemi ve 77 hava savunma sistemi aldı.
ABD, son büyük askeri yardım paketini 30 Aralık 2024 tarihinde Joe Biden yönetimi döneminde Ukrayna’ya gönderdi.
Başkanlık yetkisiyle sağlanan ve 1,22 milyar dolar değerindeki bu paket, hava savunma sistemleri için mühimmat ve Stinger füzeleri gibi bazı gelişmiş silahları içeriyordu. O tarihten bu yana yeni bir sevkiyat bildirilmedi.
Karar, Beyaz Saray’daki tartışmanın beraberinde geldi
ABD ve Ukrayna yönetimleri arasındaki ilişkiler, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin 28 Şubat’ta Beyaz Saray’a yaptığı ziyaretin ardından gerginleşti.
Liderler, görüşmelerde Ukrayna topraklarında maden geliştirme anlaşmasının detaylarını ele almayı planlıyorlardı.
Fakat kameralar önündeki görüşme, Zelenskiy ile Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance arasında bir tartışmaya dönüştü.
Trump ve Vance, Zelenskiy’yi Rusya ile barış görüşmelerine hazır olmamakla suçladı. Ukrayna Devlet Başkanı ABD’den erken ayrıldı ve maden kaynakları anlaşması sonuçlandırılamadı.
Trump, Kongre’de yaptığı konuşmada, 4 Mart’ta Zelenskiy’den barış görüşmelerine geçme arzusunu dile getirdiği bir mektup aldığını söyledi.
Diplomasi
Ermenistan’da iş insanı Karapetyan hakkında ‘darbe çağrısı’ soruşturması başlatıldı

Ermenistan’da Başbakan Nikol Paşinyan ile Rusyalı iş insanı Samvel Karapetyan arasında başlayan kilise tartışması, adli bir krize dönüştü. Paşinyan’ı eleştiren Karapetyan’ın evine baskın düzenlenirken, iş insanı hakkında ‘iktidarı ele geçirme çağrısı’ suçlamasıyla ceza davası açıldı ve tutuklanması talep edildi.
Ermenistan’da, Taşir Grubu’nun sahibi Rusyalı iş insanı Samvel Karapetyan hakkında, evinde arama yapılmasından bir gün sonra ceza davası açıldı.
News.am ajansının haberine göre, Karapetyan’a “iktidarı ele geçirmeye yönelik aleni çağrılar yapma” suçlaması yöneltildi.
İş insanının avukatlarından Armen Feroyan, Sputnik Armenia‘ya yaptığı açıklamada, Ermenistan Soruşturma Komitesi’nin Karapetyan’ın tutuklanması talebiyle mahkemeye başvurduğunu belirtti. Karapetyan ise suçlamaları reddediyor.
Kriz, Karapetyan’ın, Başbakan Nikol Paşinyan hükümetinin üst düzey din adamlarına yönelik sert eleştirilerinin ardından Ermeni Apostolik Kilisesi’ni (EAK) savunmasıyla patlak verdi.
Kilise savunması gerilimi tırmandırdı
Gerilim, 17 Haziran’da Karapetyan’ın kiliseye destek veren bir açıklama yapmasıyla zirveye ulaştı. Karapetyan, “Ermenistan’ın ve kilisenin bin yıllık tarihini unutan küçük bir grup insanın, EAK’ye ve Ermeni halkına saldırdığını” ifade etti.
Bu açıklamaya sert tepki gösteren Başbakan Paşinyan, iş insanını “sefih hayırsever” olarak nitelendirdi.
Paşinyan, din adamlarını ve onların hayırseverlerini “dizginleme” tehdidinde bulundu.
Karapetyan’ın evine baskın ve gözaltılar
Aynı günün akşamı Ermenistan İçişleri Bakanlığı, Karapetyan’ın evinde arama yaptı. Bu sırada binanın önünde toplanan iş insanının destekçilerinden 45 kişi gözaltına alındı.
Karapetyan’ın kardeşi Karen Karapetyan, güvenlik güçlerinin “evin kapısında yakaladıkları herkesi” gözaltına aldığını ve bazı kişilerin kollarının kırılarak yaralandığını söyledi.
Sputnik Armenia, Karapetyan’ın evinin yakınındaki gözaltıların “yasa dışı silah bulundurma” gerekçesiyle yapıldığını bildirdi. Haberde, bu suçlamanın ülkede eski siyasetçi ve yetkililere karşı sıkça kullanılan “popüler” bir madde haline geldiği yorumuna yer verildi.
18 Haziran gecesi Samvel Karapetyan, iki güvenlik görevlisi eşliğinde Erivan’daki evinden ayrıldı ve kardeşiyle birlikte bir polis aracına bindi.
Karapetyan, basına yaptığı kısa açıklamada, ne kadar karalanmaya çalışılırsa çalışılsın kilisenin ve Ermeni halkının yanında olacağını söyledi.
Paşinyan’dan kamulaştırma ve görevden alma hamlesi
İş insanıyla yaşanan skandalın ortasında Paşinyan, Karapetyan’a ait olan Ermenistan Elektrik Şebekeleri şirketini kamulaştırma zamanının geldiğini duyurdu.
Ermenistan Başbakanı ayrıca, Ulusal Güvenlik Teşkilatı Direktörü Armen Abazyan’ı görevden alan bir kararname imzaladı. Ulusal Güvenlik Teşkilatı direktörlüğü görevini geçici olarak direktör yardımcısı Andranik Simonyan yürütecek.
Karapetyan: Hükümet tam bir fiyasko
Sputnik Armenia tarafından 18 Haziran’da yayımlanan bir başka açıklamada Karapetyan, ilkelerinden vazgeçmeyeceğini vurgulayarak mevcut zor durumdan çıkmak için birleşme çağrısı yaptı.
İş insanına göre yaşananlar, “mevcut hükümetin tam fiyaskosunu” ortaya koydu. Karapetyan, hükümetin nitelikleri arasında EAK’ye karşı nefret, ulusal değerlere kayıtsızlık, sağlıklı eleştiriye tahammülsüzlük ve her türlü muhalif düşünceyi acımasızca bastırma arzusunu saydı.
Tartışmanın fitilini Paşinyan ateşledi
Hükümet ile Karapetyan arasındaki çatışma, Paşinyan’ın kiliseye yönelik eleştirileriyle başladı. 29 Mayıs’ta bir hükümet toplantısında kiliselerin durumunu eleştiren Paşinyan, ibadethanelerin “kilerlere” dönüştüğünü iddia etti.
Ertesi gün sosyal medya hesaplarından din adamlarını hedef alan Paşinyan, üst düzey ruhban sınıfından kaç kişinin bekaret yeminine sadık kaldığı konusunun araştırılmasını önerdi ve yemini bozan din adamlarının görevlerini bırakması gerektiğini belirtti.
Paşinyan, 9 Haziran’da ise Tüm Ermeniler Katolikosu II. Garegin’i doğrudan bekaret yeminini bozmakla suçlayarak bir çocuğu olduğunu öne sürdü.
Başbakan, Katolikos’un görevini bırakması gerektiğini söyleyerek inananları birleşmeye ve “patriklik konutunu özgürleştirmeye” çağırdı.
Taşir Grubu’nun kurucusu ve başkanı olan Samvel Karapetyan, aynı zamanda Taşir yardım vakfının da başkanlığını yürütüyor.
Forbes‘a göre, bu yılın şubat itibarıyla 3,2 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin 1102’nci, Rusya’nın ise 44’üncü zengini konumunda bulunuyor.
Diplomasi
Çin Devlet Başkanı Xi: İsrail’in gerginliği tırmandıran eylemlerinden endişeliyiz

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, devlet haber ajansı Xinhua’ya göre, daha fazla gerginliği önlemek için İsrail-İran çatışmasında gerginliğin azaltılması çağrısında bulunurken, Pekin’in barışın yeniden tesis edilmesinde “yapıcı bir rol oynamaya” hazır olduğunu vurguladı.
Xinhua, Xi’nin salı günü yaptığı açıklamada, “Tüm taraflar, çatışmayı mümkün olan en kısa sürede yatıştırmak ve gerginliğin daha da tırmanmasını önlemek için çalışmalıdır” dediğini bildirdi: “Çin, Orta Doğu’da barış ve istikrarın yeniden tesis edilmesinde yapıcı bir rol oynamak için tüm taraflarla işbirliği yapmaya hazırdır.”
Çin Devlet Başkanı Xi, Kazakistan’ın Astana kentinde düzenlenen Çin-Orta Asya Zirvesi’nin arasında, Özbekistan’ın Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev ile yaptığı görüşmede, “İsrail’in İran’a yönelik askeri eylemleri Orta Doğu’da gerginliğin aniden tırmanmasına yol açtı ve bu durum Çin’i derinden endişelendiriyor” dedi.
Çin lideri, “Diğer ülkelerin egemenliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne tecavüz eden her türlü eyleme karşıyız. Askeri çatışma sorunların çözümü değildir ve artan bölgesel gerginlikler uluslararası toplumun ortak çıkarlarına uygun değildir” dedi.
Bu arada, Çin Dışişleri Bakanlığı’na göre, Pekin, daha geniş bir bölgesel çatışma endişesinin artmasıyla İran ve İsrail’de yaşayan Çin vatandaşlarını tahliye etmeye başladı.
Bakanlık sözcüsü Guo Jiakun salı günü yaptığı açıklamada, bazı Çin vatandaşlarının komşu ülkelere tahliye edildiğini belirtti ancak ayrıntıları vermedi.
Guo, günlük basın brifinginde, “Bakanlık ve büyükelçilikler, İran ve İsrail’deki Çin vatandaşlarının güvenliğini korumak ve Çin vatandaşlarının tahliyesini hızla organize etmek için her türlü çabayı gösteriyor” dedi.
“Her iki hükümetten de Çin vatandaşlarının ve kurumlarının güvenliğini etkili bir şekilde sağlamalarını, zamanında uyarılar ve yönergeler yayınlamalarını, Çin vatandaşlarıyla yakın temas halinde olmalarını, önlem almaları için onlara rehberlik etmelerini ve tahliye edilenlere aktif olarak yardım etmelerini istedik” ifadelerini kullandı.
Trump’ın İran’ı ABD ile nükleer anlaşma imzalamaya çağıran paylaşımı sorulduğunda Guo, “Ateşi körüklemek, tehditler savurmak ve baskı yapmak durumun yatışmasına yardımcı olmayacak, sadece çatışmayı şiddetlendirecek ve genişletecektir. Çin, tüm ilgili tarafları, özellikle İsrail üzerinde özel etkisi olan ülkeleri, sorumluluklarını üstlenmeye, gerilimi azaltmak ve çatışmanın genişlemesini ve yayılmasını önlemek için acil önlemler almaya çağırıyor” dedi.
Geçen hafta her iki tarafın dışişleri bakanlarıyla telefon görüşmeleri yapan Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, İsrail’in İran’a yönelik saldırısını “kabul edilemez” bir uluslararası hukuk ihlali olarak nitelendirdi ve iki ülkeye gerilimi azaltma çağrısında bulundu.
Çin Dışişleri Bakanlığı da bu tutumunu defalarca dile getirerek İsrail ve İran’ı “farklılıklarını diyalog yoluyla çözmeye ve barış içinde bir arada yaşamanın yolunu aramaya” çağırdı.
Salı günü, Çin’in İsrail Büyükelçiliği, Çin vatandaşlarına mümkün olan en kısa sürede kara sınır kapılarından ülkeyi terk etmeleri çağrısında bulundu. Büyükelçilik, kişisel güvenliğin sağlanmasının önemini vurgulayarak Ürdün üzerinden seyahat edilmesini tavsiye etti.
İsrail makamlarına atıfta bulunarak, Ürdün ve Mısır sınır kapılarının açık olduğunu da ekledi.
Büyükelçilik, sosyal medyada yayınladığı güvenlik duyurusunda, “Son günlerde, İsrail’deki birçok Çin vatandaşı, havaalanının ne zaman yeniden açılacağı ve [Çin’in] Hainan Havayolları’nın uçuşlarının ne zaman yeniden başlayacağı hakkında bilgi almak için büyükelçiliğimize telefon veya e-posta yoluyla başvurdu” dedi.
“İsrail hava sahası kapalıdır ve hükümet olağanüstü halin süresini 30 Haziran’a kadar uzattı.
Büyükelçiliğimiz, evlerine dönmek veya ülkeyi terk etmek isteyen Çin vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılamak için konsolosluk hizmetlerinin sorunsuz bir şekilde yürütülmesi için her türlü çabayı gösterecektir” ifadeleri kullanıldı.
Bu arada, İran’daki büyükelçilik, Çin vatandaşlarına Türkiye, Ermenistan veya Türkmenistan ile kara sınırlarından mümkün olan en kısa sürede ülkeyi terk etmeleri çağrısında bulundu.
İsrail-İran savaşı, Çin’in enerji güvenliği ve diplomasisi için bir sınav olabilir
Diplomasi
Fransa, Paris fuarına İsrailli silah üreticilerinin katılımını engelledi

Fransa, İsrailli dört silah üreticisinin Paris Havacılık Fuarına katılımını engelledi.
Bu karar, İsrail’in Gazze’ye yönelik işgali ve ablukası nedeniyle iki ülke arasında artan gerginliğin son göstergesi oldu.
Elbit Systems, Rafael, Israel Aerospace Industries (IAI) ve Uvision’un stantları, Fransız hükümetinin saldırı silahlarının sergilenmemesi yönündeki talimatına uymayı reddettikten sonra pazartesi günü siyah bariyerlerle kapatıldı.
İsrail Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, “Bu çirkin ve eşi görülmemiş karar, politik ve ticari kaygıların ürünü” diyerek Fransa’yı “Fransız sanayisine rakip olan silahları” fuardan çıkarmaya çalışmakla suçladı.
Açıklamada, “Bu karar, İsrail’in Orta Doğu, Avrupa ve tüm dünyayı tehdit eden nükleer ve balistik tehdidi ortadan kaldırmak için gerekli ve adil bir savaş verdiği bir dönemde alındı,” denildi.
İsrail ile Fransa arasındaki diplomatik ilişkiler, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Gazze’de süren savaşa yönelik eleştirilerini sertleştirmesi nedeniyle son aylarda kötüleşti.
Macron, İsrail’in sağcı hükümetinin engellemeye kararlı olduğu Filistin devletinin tanınması için uluslararası bir girişimde de öncülük ediyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bu girişimi kınadı.
Öte yandan Macron, İran’ın nükleer tehdidinden kendini savunma hakkı olduğunu söyleyerek İsrail’in İran’a saldırısını destekledi.
Fransız yetkililere göre, Fransız hükümeti son birkaç hafta içinde İsrail’e temel kuralları defalarca bildirdi. Paris Havacılık Fuarına katılan dokuz İsrail şirketinden dördü, saldırı silahlarını sergilememe emrine uydu ve stantları açık kaldı. İsrail Savunma Bakanlığının standları da pazartesi günü açıktı.
Fransız yetkili, insansız hava araçlarından hava savunma sistemlerine, füzelerden uçaklara kadar her şeyi üreten ve tasarlayan İsrail şirketlerinin sergilerini değiştirirlerse yeniden açılmalarına izin verileceğini söyledi.
IAI’ın CEO’su Boaz Levy, şirketin organizatörlerle müzakere etmeye çalıştığını ama pazartesi sabahı standının “gece boyunca inşa edilen siyah duvarlarla kapatıldığını” gördüğünü söyledi.
Levy, “Bu tür davranışlar kabul edilemez ve bu hava gösterisine katılan diğer tüm katılımcılar bu kısıtlamalara tabi tutulmadığı için İsrailliler ve Yahudiler olarak bize ayrımcılık yapmaktadır,” diye ekledi.
7 Ekim 2023 Aksa Tufanı operasyonundan bu yana Fransa ve İsrail, havacılık ve savunma fuarları konusunda ilk kez çatışmıyor. Fransız hükümeti, İsrail şirketlerinin saldırı amaçlı silahları sergilememesi kararını aldıktan sonra, Haziran 2024’teki Eurosatory fuarından ve Kasım 2024’teki Euronaval fuarından onlarca İsrail şirketi dışlandı.
Fuarın organizatörleri, “duruma uygun bir çözüm bulmak” için çeşitli taraflarla görüşmelerin sürdüğünü açıkladı.
Fuarı düzenleyen Fransız Havacılık ve Uzay Sanayii Derneğinin iştiraki SIAE, yaptığı açıklamada, etkinlik öncesinde “İsrail stantlarında sergilenen belirli ekipmanların kaldırılmasına ilişkin ilgili Fransız makamlarının talimatına” uyduğunu belirtti.
SIAE, söz konusu şirketlerin “yine de fuarda sergi açma izni aldığını” ekledi.
-
Dünya Basını1 hafta önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Asya1 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Görüş2 gün önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Dünya Basını1 hafta önce
Mevcut jeopolitik değişiklikleri anlamak: Sergey Karaganov ile mülakat
-
Görüş1 hafta önce
Avrupa’nın savunma özerkliği ve Almanya’nın askerî rolü dönüm noktasında
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 3
-
Diplomasi3 gün önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Amerika1 hafta önce
ABD’de göçmen isyanı büyüyor: Deniz piyadeleri Los Angeles’ta