Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD ticaret şefi: ABD ve AB ekonomik sistemi Çin karşısında ayakta kalma mücadelesi veriyor

Yayınlanma

ABD Ticaret Temsilcisi Katherine Tai, 4 Nisan Perşembe günü yaptığı açıklamada, ABD ve Avrupa’nın piyasa temelli ekonomilerinin Çin’in alternatif ekonomik modeli karşısında ‘ayakta kalma mücadelesi’ verdiği uyarısında bulundu.

İki gün sürecek olan AB-ABD Ticaret ve Teknoloji Konseyinin (TTC) Belçika’da başlamasından birkaç saat önce Brüksel’de bir brifing veren Tai, Pekin’in ‘piyasa dışı’ politikalarının, uygun ‘karşı önlemler’ yoluyla mücadele edilmediği takdirde iki bloğa ciddi ekonomik ve siyasi zarar vereceğini söyledi.

Tai, Euractiv’in bir sorusuna verdiği yanıtta, “Bence Çin’den gördüğümüz zorluk… firmalarımızın çok etkili bir ekonomik sistemle rekabette ayakta kalabilme becerisidir,” dedi.

Tai, Çin’i, ‘piyasa temelli olmadığını, temelde farklı bir şekilde beslendiğini ifade ettiğimiz ve bizimki gibi piyasa temelli bir sistemin rekabet etmekte ve ayakta kalmakta zorlanacağı bir sistem’ olarak tanımladı.

“Ekonomilerimizin çalışma şeklini savunmak için farklı bir yol bulmazsak, ne olacağını biliyoruz,” diyen Tai, bunun zarar verici ekonomik ve siyasi sonuçları olacağını savundu.

Tai, Çin’in çelik, alüminyum, güneş panelleri ve elektrikli araçlar (EV) söz konusu olduğundaki ‘aşırı’ üretimini spesifik endişe nedenleri olarak gösterdi fakat özellikle ülkenin EV üretiminin ‘Avrupa için çok motive edici’ hale geldiğini vurguladı.

Tai, ABD-AB karşı tedbirlerinin gümrük vergileri gibi ‘savunmacı’ politikaların yanı sıra ‘lehimize işlemeyen bir piyasa dinamiğini düzeltmek için teşvik tedbirleri’ de dahil olmak üzere ‘daha çok hücuma yönelik’ tedbirleri içermesi çağrısında bulundu.

Euractiv tarafından görülen ve 5 Nisan Cuma günü ikili görüşmelerin sonunda kamuoyuna açıklanacak olan bu haftaki TTC ortak bildirisinin taslağında, üçüncü ülkeler tarafından izlenen ‘piyasa dışı politika ve uygulamaların’ kınanması dikkat çekiyor.

Metin aynı zamanda, bu tür önlemlerin Avrupa ve ABD’nin ekonomik güvenliğine yönelik oluşturduğu tehdide karşı koymak amacıyla ihracat kontrolleri ve yatırım taraması konusunda AB-ABD işbirliğinin derinleştirilmesinin önemini vurguluyor.

Geçtiğimiz ay ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo da benzer şekilde ABD’nin Pekin’in ’en sofistike Amerikan teknolojisine’ erişimini engellemek için ne gerekiyorsa yapacağını belirtmişti.

Tai ise Çin’in ekonomik gelişimini yavaşlatmanın ABD’nin resmi bir politika hedefi olup olmadığı konusuna açıklık getirmeyi reddetti. “Bakan Raimondo adına konuşmayacağım,” diyen Tai, çok sık işbirliği yapmalarına rağmen ABD Ticaret ve Sanayi Bakanlıklarının ayrı dosyalar takip ettiklerini de sözlerine ekledi.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English