Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

ABD ve Japonya güvenlik ittifaklarında 60 yılın en büyük güncellemesini planlıyor

Yayınlanma

ABD ve Japonya, Çin’e karşı koymak amacıyla 1960 yılında imzaladıkları karşılıklı savunma anlaşmasından bu yana güvenlik ittifaklarındaki en büyük güncellemeyi planlıyor.

Pazartesi günü basında yer alan haberlere göre Washington ve Tokyo, Başbakan Fumio Kishida’nın önümüzdeki ay Beyaz Saray’ı ziyareti sırasında ABD ordusunun Japonya’daki komuta kademesinin yeniden yapılandırılmasına yönelik bir anlaşmayı duyurmaya hazırlanıyor.

Financial Times ve yerel medyanın pazartesi günü bildirdiğine göre, müttefikler Çin’e karşı -özellikle Tayvan’la ilgili bir kriz durumunda- ortak müdahale kabiliyetlerini geliştirmeye çalışırken, anlaşma iki ülke arasındaki operasyonel planlama ve tatbikatların güçlendirilmesine yardımcı olacak.

Kishida ve ABD Başkanı Joe Biden’ın, Japon liderin 10 Nisan’da Washington’a yapacağı devlet ziyareti sırasında yayınlanması planlanan ortak bir bildiride ilgili değişiklikleri açıklamaları bekleniyor.

Bu arada, zirve ABD Başkanı’nın Japon grup Nippon Steel’in US Steel’i satın almasına karşı olduğunu ifade etmesinden sadece haftalar sonra gerçekleşecek. Bu müdahalenin, kasım ayındaki seçimler öncesinde sendikanın desteğini artırmak için tasarlandığı söylense de Japonya’yı rahatsız ettiği düşünülüyor.

Japon ordusu ortak operasyonlar komutanlığı kuruyor

Savunma kaynakları The Japan Times’a konuyla ilgili görüşmelerin yapıldığını doğruladı, ancak hiçbir şeye karar verilmediğini vurguladı.

Tokyo’da hükümetin en üst düzey sözcüsü de görüşmelerin devam ettiğini belirterek, Japonya’nın Mart 2025’ten önce Kara, Deniz ve Hava Öz Savunma Kuvvetlerini komuta edecek ortak bir karargâh kurmaya hazırlandığını kaydetti. Bu ortak karargâhın, Japonya’da yeniden yapılandırılacak herhangi bir ABD komutanlığı ile yakın bir şekilde çalışacağı belirtildi.

Kabine Baş Sekreteri Yoshimasa Hayashi olağan basın toplantısında yaptığı açıklamada “Japonya ve ABD arasında birlikte çalışabilirliği ve müdahale hazırlığını artırmak amacıyla komuta ve kontrol için işbirliği kılavuzlarının güçlendirilmesine ilişkin görüşmeler devam ediyor” dedi.

Önümüzdeki ay yapılacak Biden-Kishida zirvesinde değişimle ilgili geniş kapsamlı bir duyuru yapılabilecek olsa da, ayrıntıların müttefiklerin savunma bakanları ve üst düzey diplomatları arasında yılsonuna kadar yapılacak “iki artı iki” görüşmeleri öncesinde ele alınması bekleniyor.

ABD’ye bağlı yeni görev gücü

FT’nin haberine göre Washington’un üzerinde durduğu modellerden biri, Hawaii merkezli Hint-Pasifik Komutanlığı’nın bileşen komutanlıklarından biri olan ABD Pasifik Filosu’na bağlı olacak yeni bir ABD askeri ortak görev gücü oluşturmak. Bu senaryoya göre filonun dört yıldızlı komutanı Japonya’da daha fazla zaman geçirecek ve ülkede güçlendirilmiş bir destek yapısına sahip olacak. Nihayetinde, ABD ordusunun farklı bölümlerinden oluşacak görev gücü Japonya’ya kaydırılacak.

Tokyo uzun zamandır dört yıldızlı bir komutanın ülkede bulunmasını talep ediyordu ve ABD Japonya Kuvvetleri’nin yükseltilmesi de söz konusu olabilir. Eski bir üst düzey Pentagon ve CIA yetkilisi olan Christopher Johnstone, ABD komutasını yükseltmenin “daha güvenilir bir ikili askeri ittifak inşa etmek için büyük bir adım” olacağını söyledi.

Gelişmeyi FT’ye değerlendiren ABD Sasakawa Barış Vakfı’nda ABD-Japonya ittifakı uzmanı olan James Schoff da, “ABD liderliği barış zamanında Hawaii’den Japonya’ya gidip gelebilir, ancak pratik bir dizi ikili görev için Japon mevkidaşlarıyla planlama yapmak, kolaylaştırmak ve güven inşa etmek için Japonya’da bulunan bir tür tam zamanlı ortak personele ihtiyaçları olacak” dedi.

Japonya, Aralık 2022’deki son Ulusal Güvenlik Stratejisi ve Ulusal Savunma Stratejisi kapsamında özetlenen tarihi savunma reformlarını takip etmeyi taahhüt etti. Sözde karşı saldırı kabiliyetini güvence altına almak ve 2027 yılına kadar gayrisafi yurtiçi hasılanın %2’sine eşit bir savunma bütçesi hedefi belirlemek manşetlere taşınırken, Japonya savunma stratejisinde “ABD ile rolleri, misyonları ve kabiliyetleri konusundaki tartışmaları daha da derinleştirmeyi ve her iki ülkenin ortak caydırıcılık kabiliyetlerini entegre bir şekilde daha da güçlendirmeyi” taahhüt etti.

Japonya’nın SDF ortak kurmay başkanı olan Ryoichi Oriki, FT’ye verdiği demeçte, Tokyo, “Çin ve Kuzey Kore’ye güçlü bir stratejik sinyal gönderiyor ve ABD’nin Japonya’daki komuta yapısını güçlendireceğini söylemek caydırıcılık açısından anlamlı” dedi.

ABD-Japonya kuvvetleri arasında koordinasyon sıkıntısı

Ancak müttefiklerin yakınlaşan çıkarlarına rağmen – özellikle Pentagon’un “hızlanan tehdit” olarak tanımladığı Çin konusunda – ABD Japonya Kuvvetleri’nin çok az komuta ve kontrol yetkisine sahip olmaya devam etmesi ve Tokyo’yu yaklaşık 6,200 kilometre uzaklıktaki Hawaii’deki Hint-Pasifik Komutanlığı ile daha fazla ilgilenmeye zorlaması nedeniyle koordinasyon bir zorluk olmaya devam ediyor.

The Japan Times’a göre, bu zorluk Mart 2011’de Tohoku bölgesinde meydana gelen deprem, tsunami ve ardından yaşanan nükleer felaketin ardından daha da belirgin hale gelmiş, SDF komutanları ortak kurtarma ve yardım operasyonu olan Tomodachi Operasyonu’nu yürütürken kendilerini sık sık 6,000 km’den daha uzaktaki ABD’li meslektaşlarıyla koordine olmak zorunda bulmuşlardı.

2021 yılında Hint-Pasifik komutanlığından emekli olan Philip Davidson FT’ye verdiği demeçte bu konuda şunları söyledi: “Japonya’nın yeni ulusal güvenlik politikası bu yüzyılda Doğu Asya’da yaşanan en olumlu güvenlik gelişmesidir. İki ülkenin savunma stratejilerinin birbirine yakınlaştığının kabul edilmesi, günlük komuta ve kontrolümüzün iyileştirilmesini mantıklı bir sonraki adım haline getiriyor.”

Tayvan endişesi

Hem Tokyo hem de Washington, Çin’in Tayvan’la yeniden birleşme iddiasının ciddi endişelere yol açtığını ifade ederken, Biden bir çatışma durumunda ABD’nin Tayvan’a askeri olarak yardım edeceğini defalarca kez dile getirdi. Üst düzey Japon yetkililer ise ada üzerindeki herhangi bir savaşın Japonya’yı da içine sürükleyebileceğinden endişe ediyor.

Tayvan’ın kuzeydoğusunda yer alan ve Japonya’da konuşlu ABD kuvvetlerinin büyük bir kısmına ev sahipliği yapan Okinawa eyaleti, böyle bir savaş durumunda muhtemelen hedef alınacak kilit Amerikan askeri üslerine ev sahipliği yapıyor.

Pekin ise ABD’nin bölgedeki Asyalı müttefikleri aracılığıyla Çin’i çevreleme stratejisi yürüttüğünü savunuyor. Asya ülkelerinin ABD ile geliştirdikleri Çin’i hedef alan askeri ittifakların bölgeyi ‘ateşe atacağını’, Asya-Pasifik’teki barış ve istikrarı bozacağını ifade ediyor.

DİPLOMASİ

NATO, Trump’ın savunma harcamalarını yüzde 5’e çıkarma önerisini reddetti

Yayınlanma

NATO temsilcileri, savunma harcamalarının artırılması gerektiği konusunda hemfikir olurken, Donald Trump’ın GSYİH’nin yüzde 5’ini savunma bütçesine ayırma önerisini desteklemedi. Uzmanlara göre bu oran, çoğu NATO ülkesi için siyasi ve ekonomik olarak imkânsız. Ancak, haziran ayında yapılacak NATO zirvesinde yüzde 2 hedefinin üstüne çıkılması bekleniyor.

NATO ülkelerinin temsilcileri, savunma harcamalarının artırılması gerektiği konusunda hemfikir olsa da ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın, bu oranı yüzde 2’den yüzde 5’e çıkarma önerisine destek vermedi.

Reuters ajansının haberine göre göre, Trump, 7 Ocak’ta NATO üyelerinin savunmaya gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYİH) yüzde 5’ini ayırması gerektiğini dile getirdi. Ancak bu oran, şu anda ABD dahil hiçbir NATO ülkesinin ulaşamadığı bir seviyeyi temsil ediyor.

Uzmanlar, yüzde 5 oranının NATO ülkelerinin büyük çoğunluğu için hem siyasi hem de ekonomik olarak mümkün olmadığını, böyle bir hedefin yüzlerce milyar dolarlık ek finansman gerektireceğini ifade ediyor.

Yeni hedef değerlendiriliyor

Buna rağmen, yetkililer ve uzmanların açıklamalarına göre NATO, mevcut yüzde 2 hedefinin ötesine geçmeyi değerlendirecek. Yeni bir hedefin haziran ayında Hollanda’nın Lahey kentinde düzenlenecek NATO zirvesinde kabul edilmesi bekleniyor.

Bazı analistler, NATO ülkelerinin GSYİH’nin yaklaşık yüzde 3’ünü savunmaya ayırma hedefinde uzlaşabileceğini öne sürüyor.

Fakat bu oran bile, mevcut yüzde 2 hedefini zorlayan veya henüz bu hedefe ulaşamayan ülkeler için oldukça yüksek bir seviye olacak.

Trump’ın yüzde 5 önerisinin ise uzun sürecek müzakerelere zemin hazırlamak amacıyla başlangıçta kasıtlı olarak yüksek tutulmuş bir teklif olabileceği ve nihayetinde yüzde 3’e yakın bir oran üzerinde mutabakata varılabileceği belirtiliyor.

Geçen ay Financial Times, Trump’ın NATO ülkelerinden savunma harcamalarını GSYİH’nin yüzde 5’ine çıkarma talebinde bulunacağını duyurmuştu. Seçilmiş başkanın danışmanları, Trump’ın Ukrayna’ya askeri yardımı sürdürme niyetinde olduğunu belirtmişti.

Haberde, Trump’ın Avrupa ve Rusya-Ukrayna çatışması konusundaki politikasını şekillendirmeye devam ettiği, Ukrayna’nın NATO üyesi olmaması gerektiğine inanmaya devam ettiği, ancak Kiev’e silah tedarik edilmesinin “güç yoluyla barış” sağlayacağı görüşünü savunduğu vurgulanmıştı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Xi, Trump’ın yemin törenine üst düzey Çin elçisi gönderecek

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, yeni yönetim döneminde iki ülke arasındaki sürtüşmeyi azaltmak için düşünülmüş benzeri görülmemiş bir hareketle Donald Trump’ın yemin törenine üst düzey bir elçi gönderecek.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan birkaç kişiye göre Pekin, Trump’ın geçiş ekibine Xi yerine üst düzey bir yetkilinin katılacağını söyledi. Birkaç kişi, elçinin Trump’ın ekibiyle de görüşmeler yapacağını söyledi.

Trump, 20 Ocak’taki yemin törenine katılması için Xi’ye alışılmadık bir davette bulunarak, Beyaz Saray’daki ilk döneminde Çin lideriyle yürüttüğü üst düzey temasları sürdürme niyetinde olduğunun bir işaretini verdi.

Financial Times’a göre, birçok kişi Xi’nin bazen törensel görevlerde kendisine vekâlet eden başkan yardımcısı Han Zheng’i gönderebileceğini söyledi. Bir diğer seçenek ise Dışişleri Bakanı Wang Yi.

Konuya aşina olan bir kişi Trump’ın bazı danışmanlarının Xi’nin sağ kolu olarak Han ya da Wang’dan çok daha fazla güce sahip olan Politbüro Daimi Komitesi üyesi Cai Qi’yi istediklerini söyledi.

Geçiş ekibi içindeki görüşlere aşina olan bir başka kişi ise Trump’ın Çin liderini davet ettiği için elçinin sadece Wang ya da Han seviyesinde olması halinde mutsuz olacağından endişe edildiğini söyledi.

Söz konusu kişi Financial Times’a, “Çinlilerin ilişkilere doğru bir başlangıç yapmak için uygun düzeyde bir yetkili göndermesi gerekiyor” dedi.

Bir Çin uzmanı, Wang’ın Cai ve Han’ın altında yer aldığı ve kariyer diplomatı olduğu için yeterince üst düzey olarak görülmeyeceğini söyledi.

Çin’in Washington Büyükelçiliği konuyla ilgili yorum yapmadı. Trump ekibi de yorum taleplerine yanıt vermedi.

Çin’in daha önce Washington’daki büyükelçisi tarafından temsil edildiği göz önüne alındığında, yetkililerden herhangi birinin katılımı benzeri görülmemiş bir durum olacaktır.

Beyaz Saray’ın eski üst düzey Çin danışmanlarından Dennis Wilder, “Trump muhtemelen Xi’nin şahsen katılma riskini göze alamayacak kadar öngörülemez biri olarak görülüyor” dedi. “Xi, Trump ve kabinesiyle görüşmesi için önemli bir özel elçi göndererek, Trump yönetimiyle doğru bir başlangıç yapmak istediğini, eve eli boş dönme ya da kamuoyu önünde mahcup olma riskine girmeden gösterebilir” değerlendirmesini yaptı.

Birçok kişi Çin elçisinin törensel unsurların ötesinde Trump’ın yeni ekibiyle esaslı görüşmeler de yapacağını söyledi.

Pekin, özellikle Trump’ın bir dizi Çin şahinini üst düzey ulusal güvenlik pozisyonlarına atamasının ardından Washington ile türbülansa hazırlanıyor.

Trump’ın yeni ulusal güvenlik danışmanı Mike Waltz ve yardımcısı Alex Wong, Çin’e karşı çok sert olarak görülüyor. Trump ayrıca Kongre’nin Çin’e karşı en sert tutum sergileyen isimlerinden biri olan Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio’yu da dışişleri bakanı olarak atadı.

Trump bu hafta yaptığı açıklamada ekibinin halihazırda Pekin ile temas halinde olduğunu söyledi. Hugh Hewitt radyo programına verdiği röportajda “Temsilcileri aracılığıyla konuşuyoruz” diyen Trump, 2020’deki Covid-19 salgını için de Çin’i suçladı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Türkiye ve Fransa arasında PYD gerginliği

Yayınlanma

Hakan Fidan

Ankara, PYD’nin Türkiye ile arasında tampon olması için bölgeye asker göndermesi talebine “Onlara borcumuz var” diye yanıt veren Fransa sert tepki gösterdi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan “Amerika’nın gücünü kullanarak, arkasına saklanarak (Suriye’de) kendi menfaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkeleri (Fransa) açıkçası dikkate almıyoruz” dedi.

PYD’nin liderlerinden ve PYD’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye’nin kuzeyindeki sözde özerk yönetimin eş başkanı İlham Ahmed, Türkiye-Suriye sınırının Fransa ve ABD güçlerince korunabileceğini söyledi.

Euronews’in aktardığına göre Fransa kamu medyası TV 5 Monde’a verdiği demeçte Ahmed, Fransa ve ABD birliklerinin Türkiye sınırındaki durumu güvence altına almaları için iki ülke yetkilileriyle görüşmeler yaptıklarını söyledi. Ahmed ”ABD ve Fransa gerçekten tüm sınırı güvence altına alabilir. Bu askeri koalisyonla ilgili sorumluluğu üstlenmeye hazırız” dedi. Ahmed ayrıca “Fransızlardan sınırı korumak, bölgeyi savunmamıza yardımcı olmak ve Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak için askeri birliklerini bu bölgeye göndermelerini istiyoruz” ifadelerini kullandı. Ahmed, “Fransa, Türkiye’yi sınırdaki varlığını kabule ikna eder etmez, barış sürecine başlayabiliriz” dedi.

Konu Fransa Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Christophe Lemoine’un haftalık basın toplantısında gündeme geldi. Anadolu Ajansı (AA) muhabirinin “Fransa, PKK’yı terör örgütü olarak tanımlıyor mu? Suriye’de SDG adını verdiğiniz oluşumun PKK ile ilişkisi olduğunu kabul ediyor musunuz? Suriye’deki bu yapılanmanın Türkiye’ye karşı konuşlanmak üzere Fransız askeri istemesine yanıtınız nedir” sorusu üzerine Lemoin “Bizim için prensipte önemli olan, şu anda Suriye topraklarında faaliyet gösteren grupların geçiş sürecine dahil edilmesidir. Benim bildiğim kadarıyla SDG güçleri ile Şam yönetimi yetkilileri arasında yapılmak istenen budur” dedi.

Lemoine, Macron’un açıklamalarına atıf yaparak “Suriye Demokratik Güçleri’ne ve özgürlük savaşçılarına borcumuzun bilincindeyiz. Onlar terörle mücadelenin zorlu yıllarında yanımızda oldular” ifadelerini kullandı.  Lemoine, PKK ile ilgili sözlerine açıklık getirilmesinin istenildiği bir diğer soruya karşılık da “PKK’nin doğasına ilişkin yorum yapmayacağım” dedi.

ABD ve Fransa dışişleri bakanları da çarşamba günü Paris’te düzenledikleri ortak basın toplantısında Suriye Demokratik Güçleri’nin IŞİD ile mücadeledeki rolünü öne çıkarmışlardı.

Fransa Dışişleri Bakanı Barrot, “Suriye’deki Kürtlerin, hem Amerika Birleşik Devletleri hem de Fransa için İslami terörizme karşı mücadelede güvenilir ve kararlı müttefikler olduklarını” söylemişti. Barrot, “Elbette, Türkiye’nin meşru güvenlik garantilerinin karşılanabileceğinden ancak aynı zamanda Kürtlerin güvenlik çıkarlarının ve ülkelerinin geleceğine tam anlamıyla katkıda bulunma haklarının korunabileceğinden de emin olmak istiyoruz” demişti.

“Muhatap almıyoruz”

Konu Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Türkiye’de yerleşik ulusal ve uluslararası medya kuruluşlarının temsilcileriyle İstanbul’da bir araya geldiği toplantıda da gündeme geldi.

Fidan, “Avrupa’daki bazı küçük ülkelerin Amerika’nın şemsiyesi altında söz söylemeye dönük politikalarının kendilerine hiçbir katkısı yok. Amerika’nın gücünü kullanarak, arkasına saklanarak (Suriye’de) kendi menfaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkeleri (Fransa) açıkçası dikkate almıyoruz. Amerikalılar yokken bölgeye gelebiliyorlarsa görelim” dedi.

Fidan, “Bizim muhatabımız ABD’dir. Diğerlerini muhatap almıyoruz. Fransa’nın yapacağı bir şey varsa, kendi vatandaşı olan teröristleri yargılayıp kendi ülkesinde hapse atmaktır. Sen kendi tutuklunu kabul etmeyip bunu hapiste tutan teröristi destekliyorsun. Bunun izahı yok.” ifadelerini kullandı.

“Suriye konusunda hikayemiz yeni başlıyor”

Fidan açıklamasında “Son 13 yıldır Suriye konusunda yoğun mesai harcayan biri olarak bu sonucu görmek tabii ki hepimizi memnun etmiştir. Suriye konusunda hikayemiz yeni başlıyor diyebilirim. Suriye halkı bu aşamada ülkenin yeniden imarı başta olmak üzere çeşitli büyük sınamalarla karşı karşıya” ifadelerini kullandı.

Fidan ayrıca şunları söyledi: “Suriye sahasının terörden arındırılması 2025’in temel önceliklerinden biri olacaktır. Dikkat ederseniz bu bölgede faaliyet gösteren tüm terör örgütlerinin ilk hedefi her zaman Türkiye olmakta. Terörle en etkin mücadeleyi de tabiatıyla yine ülkemiz yapmakta. Şunu açık ve net bir şekilde ifade edeyim, Türkiye, bekasına yönelik tüm tehditleri kaynağında yok etme gücüne, kapasitesine ve her şeyden önemlisi de kararlılığına sahiptir. Bugün geldiğimiz noktada bölücü örgüt ve Suriye’deki uzantıları için artık yolun sonu görünmekte. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Eski düzen devam etmeyecek. Suriye’deki yeni düzende artık hiç kimsenin ‘ama’lı, ‘fakat’lı ifadeler kullanma lüksü yoktur.”

“Defaatle söyledik. Böyle bir tehditle (PKK/YPG’yle) yaşama şansımız yok. (Adımı) Ya başkası atacak ya biz atacağız.”

Terörle mücadelede ikircikli tavır sergileyen ülkelerin, son dönemde vuku bulan terör saldırılarından da bir ders çıkartması gerektiğini aktaran Fidan, terörün dini ve milliyetinin olmadığını, terör örgütleri için Avrupa, Amerika veya Türkiye’nin bir farkının bulunmadığını artık herkesin görmesi gerektiğini dile getirdi.

Fidan, gelecek dönemde DEAŞ ve PKK terör örgütlerine karşı ayrım yapmaksızın aynı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceklerini belirterek, “Terörsüz Türkiye hedefimizi öyle veya böyle ama mutlaka Allah’ın izniyle gerçekleştireceğiz” diye konuştu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English