Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Almanya, oturma izni olmayan Türk vatandaşlarını topluca sınır dışı mı edecek?

Yayınlanma

Geçen hafta ilk olarak Frankfurter Allgemeine Zeitung (faz), oturma izni olmayan Türk vatandaşlarının Almanya’dan büyük çapta sınır dışı edileceğini bildirmişti. Habere göre, Berlin ve Ankara arasında aylar süren müzakerelerin ardından bir anlaşmaya varmıştı.

faz’ın hükümet çevrelerinden öğrendiğine göre ilk etapta toplam 200 Türk, birkaç tarifeli seferle Türkiye’ye getirilecekti. Fakat bu sadece başlangıç olacaktı.

Türkiye, Almanya’da iltica başvuruları reddedilen haftada 500 kişiyi geri almayı teklif etti. Türkiye hâlâ sınır dışı işlemlerinin charter uçaklarla yapılmasına izin vermiyor. Fakat gelecekte “özel uçuş” olarak adlandırılması halinde bu tür uçuşları kabul etmeye hazır görünüyor.

2023 yılında yaklaşık 1.300 Türk vatandaşı Almanya’dan sınır dışı edildi. Nisan 2024 sonunda Almanya’daki yaklaşık 14.500 Türk vatandaşının ülkeyi terk etmesi gerekiyordu.

Ankara’dan “toplu sınır dışılara” yalanlama

Daha sonra cuma günü Funke medya grubuna konuşan Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, “Artık Türkiye’ye sınır dışı işlemlerinin daha hızlı ve etkili bir şekilde gerçekleştirilebilmesini ve Türkiye’nin Almanya’da kalmasına izin verilmeyen vatandaşlarını daha hızlı bir şekilde geri almasını elde ettik,” dedi.

İlk etapta ülkeyi terk etmesi gereken 200 Türk vatandaşının Türkiye’ye gönderileceğini ve bu sayının her hafta 500’e çıkacağını belirten Faeser, “büyük bir ilerleme” ve “düzensiz göçün sınırlandırılmasına yönelik yeni bir adım”dan söz etti.

Fakat Ankara bu sözleri yalanladı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının X hesabından yapılan açıklamada, “Vatandaşlarımızın toplu olarak sınır dışı edilmesine yönelik herhangi bir tedbire onay verilmemiştir,” denildi.

Federal İçişleri: Görüşmelerin ayrıntıları gizli

Berlin ve Ankara’dan gelen ve başlangıçta çelişkili görünen açıklamaların ardından Alman hükümeti hafta sonunda daha düşük bir profil sergiledi.

Federal İçişleri Bakanlığından bir sözcü WELT’e yaptığı açıklamada görüşmelerin ayrıntılarının gizli olduğunu söyledi.

Fakat sözcü, Alman hükümetinin Türkiye ile göç politikası konularında ve “geri dönüş işbirliği alanında da” görüşmelere devam ettiğini vurguladı. Sözcü, Türkiye’nin “tüm bu konularda Almanya için çok önemli bir ortak” olduğuna işaret etti.

WELT’te yer alan değerlendirmede, “Görünen o ki, göç ve geri dönüşler konusu Türkiye’de duygusal olarak tartışıldığı için Ankara daha fazla küçümsenmek istemiyor,” iddiası yer aldı.

AfD’nin seçim başarıları, Berlin üzerinde yeni baskı yarattı

WELT’e göre, AfD’nin eyalet seçimlerindeki başarısının ardından, Alman hükümeti düzensiz göçe daha fazla kısıtlama getirmesi için baskı altında.

Türk vatandaşları iltica konusunda önemli bir rol oynuyor. Türk vatandaşları şu anda iltica başvurusu sayısı bakımından Suriyeliler ve Afganlardan sonra üçüncü sırada yer alıyorlar.

WELT’e göre bu yılın ilk aylarında ilk kez yapılan toplam 160.140 başvurunun 20.426’sı Türk vatandaşları tarafından yapıldı ve bunların çoğu Kürtlerden geldi.

Bununla birlikte iltica hakkı verilme oranı hayli düşük. Bu yıl şimdiye kadar sadece 2557 Türk vatandaşı mülteci olarak tanındı. Koruma oranı son yıllarda sürekli olarak düşüyor. 2019’da iltica başvurularının yüzde 47,4’ü onaylanırken, bu rakam 2024’te sadece yüzde 9,6 oldu.

2023 yazında, Türkiye’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden kısa bir süre sonra, Federal Şansölye Olaf Scholz Ankara ile işbirliğinin “yeniden başlatılması” lehinde konuşmuştu.

SPD ve Yeşiller’den tepki

Faeser de o dönemde, “Göç konusunda Türkiye ile işbirliğimizde ilerleme kaydetmemiz çok önemli,” demişti.

Yeşiller ve SPD’li politikacılar, Alman ve Türk hükümetleri arasında varıldığı öne sürülen anlaşmayı eleştirdi.

Yeşiller’in iç politika sözcüsü Lamya Kaddor faz’a yaptığı açıklamada, “Kürtlerin haftada yüzlerce kez Türkiye’ye sınır dışı edilecek olması iç politika açısından motive edici olabilir, ancak dış politika açısından yüksek bir bedele mal olur. Federal Şansölye’nin burada bir sorumluluğu var,” dedi.

Berlin Senato İdaresi’nde Sosyal İşlerden Sorumlu Devlet Sekreteri ve SPD’nin Göç ve Çeşitlilik Çalışma Grubu Başkanı Aziz Bozkurt, “Despotlarla ve hukukun üstünlüğünün söz konusu olduğu ülkelerle yapılan anlaşmaların doğal bir mesele olarak ele alınmasından endişe duyuyoruz. Hedef ülkede hiç kimsenin tehlikede olmamasını sağlamakla yükümlüyüz ve Türkiye’de bu garanti edilmiyor,” dedi.

Bozkurt, Şansölye Olaf Scholz’a, hükümetin sıkılaştırılmış göç politikasını eleştiren bir açık mektubun da eş girişimcisi. Mektubu şu ana kadar yaklaşık 12.000 yetkili ve SPD üyesi imzaladı.

DİPLOMASİ

AB ve Ukrayna, Biden’ı 2022’de Kiev’in ‘zaferine’ engel olmakla suçluyor

Yayınlanma

Joe Biden’ın başkanlık süresi sona yaklaşırken, ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’ya 90 milyar doları aşan yardım sağlamasına rağmen, Avrupa Birliği (AB) ve Ukrayna, Amerikan başkanını kararsız davranmakla suçluyor.

Bazı Avrupalı liderlere göre bu kararsızlık, Ukrayna’nın 2022 sonbaharında Rusya ordusunu Harkov ve Herson’dan püskürtmesine rağmen savaşı kendi lehine çevirememesine neden oldu.

‘Çok az, çok geç’

Bloomberg‘in haberine göre, Biden yönetimi Ukrayna’ya yoğun bir şekilde askeri yardım sağlama konusunda çaba gösterdi ve hatta Batı menşeli uzun menzilli füzelerle Rusya topraklarına saldırılara izin verdi.

Fakat Ukraynalı yetkililer, savaş boyunca defalarca dile getirdikleri bir şikâyeti yineledi: “Çok az, çok geç.”

Bir yılı aşkın süredir devam eden savaş ve Donald Trump’ın başkanlık yarışında yükselişi, Ukrayna’yı işgal altındaki topraklardan vazgeçme veya NATO üyeliğinden yoksun bir barış anlaşmasını kabullenme gibi ihtimallerle karşı karşıya bıraktı.

Bloomberg’e konuşan Ukraynalı yetkililer, böyle bir sonucun büyük ölçüde Biden’ın aldığı ya da almadığı kararlardan kaynaklanacağını savundu.

Avrupa ne ediyor?

Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Brazhe, ABD’nin daha erken ve daha güçlü bir şekilde silah sağlaması durumunda bunun “geniş kapsamlı sonuçları” olabileceğini, ancak “olan oldu” diyerek konuyu değerlendirdi.

2022 sonbaharında Ukrayna ordusu, Harkov ve Herson’da hızlı bir taarruz gerçekleştirerek bazı bölgeleri geri aldı. Fakat Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy, bu zaferlerin sürdürülebilmesi için daha fazla silah talep etti. Biden ise bu konuda tereddütlü davrandı.

Biden’ın bu temkinli yaklaşımı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından doğrulandı. Sullivan, ABD’nin nükleer bir tırmanış riskini dikkate aldığını belirtti.

Eski İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, Biden’ın Ukrayna’ya desteği konusunda genelde temkinli ve kararsız bir tutum sergilediğini, bu yüzden gerekli desteğin cephe dengelerini değiştirecek şekilde verilmediğini söyledi.

Diğer bazı Amerikalı yetkililer ise, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemek ve yaptırım uygulamak konusunda yavaş davrandığını belirtti.

Örneğin, Almanya ve diğer AB ülkeleri, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki Amerikan tavrının yumuşamasına rağmen şiddetle karşı çıkmaya devam etti.

Biden’ın bir Soğuk Savaş gazisi olarak nükleer tırmanma tehdidine takıntılı hale geldiği belirtilirken, Avrupa’daki bazı liderler Biden’ın stratejisinin Ukrayna’nın yenilmesini önlemeye odaklandığını ancak zafer için gerekli yolu sunmadığını savundu.

Bu stratejinin, Ukrayna’yı uzun ve maliyetli bir çatışmanın içine çektiği iddia edildi.

Ukrayna’da kamuoyu yoklamaları: Halk, Rusya ile müzakereler hakkında ne düşünüyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’tan AB’ye gümrük tarifesi tehdidi

Yayınlanma

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, AB’yi “büyük ölçekli” miktarlarda ABD petrol ve doğalgazını satın almayı taahhüt etmemesi halinde gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacağı konusunda uyardı.

Trump cuma günü Truth Social platformunda yayınladığı mesajda, “Avrupa Birliği’ne, ABD ile aralarındaki muazzam açığı petrol ve doğalgazımızı büyük ölçekte satın alarak kapatmaları gerektiğini söyledim. Aksi takdirde, her şekilde TARİFELER!!!” diye yazdı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen kasım ayında yaptığı açıklamada AB’nin ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) almayı değerlendirebileceğini söylemişti.

Leyen gazetecilere verdiği demeçte, “Rusya’dan hâlâ çok miktarda LNG alıyoruz ve neden bunu bizim için daha ucuz olan ve enerji fiyatlarımızı düşüren Amerikan LNG’si ile değiştirmeyelim?” diye sormuştu.

Financial Times’a (FT) konuşan bir AB yetkilisi, “Leyen’in tam da bunu yapma olasılığını ima ettiği göz önüne alındığında, bu bir ‘tehdit’ olarak tuhaf görünüyor,” dedi.

ABD halihazırda Avrupa’nın en büyük LNG tedarikçisi konumunda, fakat Rusya’dan yapılan ithalat ikinci sıradaki yerini koruyor.

Trump, Çin menşeli olmayan tüm ithalata yüzde 20’ye varan genel bir gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulunuyor.

Geçtiğimiz ay Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Avrupa’nın siyasi liderlerini gümrük vergileri konusunda Trump ile işbirliği yapmaya ve ABD’de üretilen daha fazla ürünü satın almaya çağırmıştı.

Trump’ın ilk başkanlığı sırasında, dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, ticaret savaşı tehditlerini engellemek için daha fazla ABD gazı satın almayı teklif etmişti.

Uluslararası petrol göstergesi Brent ham petrol fiyatları cuma günü yüzde 0,4 düşüşle varil başına 72,61 dolar oldu. West Texas Intermediate vadeli işlemleri de yüzde 0,4 düşüşle varil başına 69,14 dolardan işlem gördü.

ABD dünyanın en büyük ham petrol üreticisi ve en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı. Aralarında AB ve Vietnam’ın da bulunduğu LNG alıcıları, kısmen gümrük vergisi tehdidini caydırmak için ABD’den daha fazla yakıt satın almayı şimdiden konuşmaya başladılar.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD’den Türkiye Gazprombank yaptırımlarında özel muafiyet

Yayınlanma

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank yaptırımlarında Türkiye’ye muafiyet tanıdığını belirterek, doğalgaz ödemelerinin sorunsuz devam edeceğini duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank’a uyguladığı yaptırımlar konusunda Türkiye’ye özel bir muafiyet tanıdığını duyurdu.

Bakan Bayraktar, bu sayede Türkiye’nin doğalgaz borcu ödemelerini Gazprombank üzerinden yapmaya devam edebileceğini belirtti.

Bloomberg’e yaptığı açıklamada Bayraktar, bu kararın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’li yetkililerle yürüttüğü yoğun görüşmelerin ardından alındığını ifade etti.

Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği muafiyetin, Rusya ile doğal gaz ticaretinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Gazprombank’ın ABD tarafından yaptırım listesine alınması, Türkiye açısından ciddi endişelere yol açmıştı.

Bakan Bayraktar, yaptırımların Türkiye’yi de hedef alması durumunda bunun ekonomik ve stratejik sonuçlarının büyük olabileceğine dikkat çekmişti.

Türkiye’nin geçmişte İran yaptırımları sürecinde de benzer bir muafiyet elde ettiğini hatırlatan Bayraktar, bu kararın iki ülke arasındaki iş birliğini destekleyeceğini söyledi.

Muafiyetin sağlanmasına rağmen Türkiye, Rusya ile alternatif ödeme yöntemleri üzerinde de görüşmeler gerçekleştirdi.

Geçen ay Ankara’da yapılan toplantılarda, her iki tarafın bürokratları olası senaryoları masaya yatırdı. Ancak Bayraktar, alternatif çözümlerle ilgili detaylı bir değerlendirme yapmaktan kaçındı.

Türkiye, Gazprombank yaptırımında ABD’den muafiyet istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English