Avrupa
AP seçim anketi: ‘Merkez sağ’da hafif küçülme, ‘sol’ ve ‘sağ’ yükselişte

Euractiv’in son tahminlerine göre Alman Hıristiyan Demokratların ve İtalyan Forza Italia’nın baskın olduğu Avrupa Halk Partisi (EPP) 3 sandalye kaybederken, Sol Grup 7, sağcı Kimlik ve Demokrasi (ID) ise 3 sandalye artırıyor.
‘Merkez sağ’ Avrupa Halk Partisi (EPP), mevcut 176 sandalyesinden üçünü kaybetmesine rağmen, Ağustos projeksiyonundaki 16 sandalye kaybını telafi ederek Avrupa Parlamentosu (AP) sandalye projeksiyonuna hakim olmaya devam ediyor.
EPP siyasi grubunu oluşturan ulusal partiler geçtiğimiz ay Estonya, Slovenya ve Almanya gibi ülkelerde anketlerde yükselişe geçti.
Seçimlerin henüz gerçekleştiği ülkelerde, İspanya’nın Partido Popular’ı (Halk Partisi – PP) ülkenin mevcut istikrarsız siyasi ortamı ve Katalan ayrılıkçı partilerle yapılan tartışmalı hükümet müzakereleri nedeniyle 21 olan tahmini sandalye sayısını 23’e yükseltti. Bu arada, Polonya’nın Sivil Koalisyonu (KO) ve Polskie Stronnictwo Ludowe seçim başarısından faydalanıyor.
EPP’nin aksine, ‘merkez sol’ Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı (S&D), mevcut 141 sandalye sayısına kıyasla 5 sandalye geriledi.
Liberal merkezci Avrupa’yı Yenile (Renew) grubu ise Ağustos tahminine göre 3 sandalye kazanmış olsa da AP’deki mevcut sandalye sayısına göre 8 sandalye kaybedecek.
Bu sonuçlarla birlikte EPP, S&D ve Renew’den oluşan geleneksel ana akım çoğunluk, 720 sandalyenin toplam 404’üne sahip olmaya devam ediyor.
Merkezin solu ve sağı AP’de güçleniyor
Bununla birlikte, en fazla kazanım elde eden AP siyasi grubu, 7 sandalye daha kazanarak sandalye sayısını 45’e yükselten Sol grup gibi görünüyor.
En dikkat çekici olanı ise Fransa Komünist Partisi’nin (PCF) 4 yeni sandalye ile tahminlere girmesi ve Jean-Luc Mélenchon’un partisi La France Insoumise’in (Boyun eğmeyen Fransa) 1 sandalye daha kazanarak sandalye sayısını sekize çıkarmasıdır. Sinistra Italia 1 yeni sandalye ile projeksiyonlara katılırken, Kıbrıs’ın AKEL partisi de 1 sandalye daha kazanmış görünüyor.
Sağda ise ulusal-muhafazakâr Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri (ECR) 15 sandalye daha kazanarak toplamda 80 sandalyeye ulaşırken, Marine Le Pen’in Ulusal Birlik’inin de dahil olduğu sağcı Kimlik ve Demokrasi (ID) grubu 16 sandalye daha kazanarak toplamda 76 sandalyeye erişiyor.
ID’nin yanı sıra Almanya için Alternatif (AfD) de Ağustos’tan bu yana 2 sandalye daha kazanarak toplamda 23, Hollanda’nın PVV’si 2 sandalye kazanarak toplamda 5 ve Fransa’nın Ulusal Birlik’i de 1 sandalye daha kazanarak toplamda 24 sandalye elde ediyor.
İtalya’da ise ID üyesi Lega, Meloni’nin ECR üyesi Fratelli d’Italia’sına (İtalya’nın kardeşleri) seçmen kaybetmeye devam ediyor.
Aynı zamanda Yeşiller/EFA da düşüşünü sürdürerek bu projeksiyonda 1 sandalye daha kaybederek net 21 sandalye kaybına uğramış görünüyor.
Avrupa
Alman Şansölyesi’nden Ukrayna’ya güvenlik garantisi açıklaması

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, olası bir ateşkesin ardından Ukrayna’ya verilecek güvenlik garantilerinin Avrupa ve ABD’nin orduya desteği şeklinde olabileceğini belirtti. Merz, Almanya’nın Ukrayna’ya asker göndermesinin söz konusu olmadığını vurguladı.
Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Ukrayna’da olası bir ateşkesin ardından Kiev’e verilecek güvenlik garantilerinin Avrupa ve ABD’nin Ukrayna ordusuna desteği şeklinde olabileceğini açıkladı.
Merz, Welt gazetesine verdiği mülakatta, Almanya’nın Ukrayna’ya asker göndermesinin söz konusu olmadığını vurguladı.
Merz, Kiev’in bu durumda ne tür güvenlik garantileri alabileceği sorusuna yanıt olarak, Almanya’nın Avrupa’nın ortak çabaları çerçevesinde ABD’nin desteğiyle “Ukrayna ordusunu kayda değer ölçüde desteklemeye, ona silah tedarik etmeye” devam edebileceğini belirtti.
Alman Şansölyesi, “Böyle bir ateşkes anlaşmasının ve gelecekteki bir barış anlaşmasının nasıl uygulanabileceğine dair birçok olasılık var,” ifadelerini kullandı.
Reuters ajansının haberine göre, 23 Nisan’da Londra’da yapılan görüşmelerde Ukrayna ve Avrupa temsilcileri, ABD tarafına Kiev için güvenlik garantileri öngören bir plan sundu.
Bu planın detayları arasında şunlar yer alıyor:
— NATO Antlaşması’nın 5. maddesindekilere benzer, ABD dahil olmak üzere güvenilir garantiler. Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunda müttefikler arasında bir fikir birliği bulunmuyor ve Rusya buna karşı çıkıyor.
— Ukrayna ordusu için herhangi bir kısıtlama olmaması. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ordunun 800 bin kişilik bir güce sahip olması gerektiğini ve bunun finansmanına yardım edileceğini söylemişti.
— Garantör devletlerin, özel bir Avrupa ülkeleri grubundan ve istekli Avrupa dışı ülkelerden oluşması. Ukrayna topraklarında yabancı güçlerin varlığı ve operasyonları için herhangi bir kısıtlama öngörülmemesi.
— Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne katılma hedefinin korunması.
Rusya, Ukrayna’da yabancı askerlerin bulunmasını kabul edilemez buluyor çünkü bu birliklerin NATO ülkelerinden geleceğini, ancak zorunlu olarak ittifak bayrağı altında olmayacağını belirtiyor.
Ancak Moskova, Kiev’e güvenlik garantilerini görüşmeye hazır olduğunu ifade etmişti.
Zelenskiy, ABD’ye İsrail’inkine benzer güvenlik garantileri vermesi çağrısında bulunmuş, NATO ülkelerinin İsrail’e saldırıları püskürtmede yardım ettiğini belirtmişti.
Washington ise, Rusya’nın misilleme riski nedeniyle Batı’nın Ukrayna üzerinde Rus füzelerini düşüremeyeceğini açıklamıştı.
7 Mayıs’ta ABD Başkanı’nın Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg, tarafların 30 günlük bir ateşkes anlaşmasına varmaya yakın olduğunu söylemişti.
Rusya tarafından Zafer Günü’nün 80. yıl dönümü münasebetiyle ilan edilen ve 8 Mayıs gece yarısı başlayan ateşkes, 11 Mayıs gece yarısına kadar sürdü. Moskova, Kiev’i ateşkes rejimine uymaya çağırmış, aksi takdirde “etkili bir yanıt” vereceğini belirtmişti.
Zelenskiy ise bu girişimi reddetmiş ve yerine 30 günlük bir ateşkes önerisinde bulunmuştu.
Moskova, uzun süreli bir ateşkesi engelleyen “incelikler” olduğunu belirtmişti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu incelikler arasında Ukrayna’nın bu süreyi nasıl kullanacağı gibi konuları saymıştı.
Avrupa
Avrupa Barış Projesi 9 Mayıs’ta kıtayı barışa çağırıyor

Akademisyen, sanatçı ve iş insanlarından oluşan bir grup, Avrupa Barış Projesi’ni başlattı. Proje, 9 Mayıs 2025’te tüm Avrupa’da eş zamanlı olarak barış çağrısı yapmayı hedefliyor. Katılımcılar, pencerelerinden ve meydanlardan barış çağrısı yapacak.
Başta Almanya’nın önde gelen Avrupa uzmanlarından siyaset bilimci Prof. Dr. Ulrike Guérot, aktrist Isabelle Casel ve gazeteci Peter van Stigt olmak üzere akademisyen, sanatçı ve iş insanlarından oluşan bağımsız bir grup, Avrupa Barış Projesi adıyla yeni bir girişim başlattı.
Proje, Avrupa’nın geleceğini vatandaşların ellerine almayı ve kıtada sürdürülebilir barışı teşvik etmeyi amaçlıyor.
Projenin duyurusunu yapan Guérot, X (eski adıyla Twitter) hesabından yaptığı paylaşımda, girişimin bir sanat projesi kapsamında performatif bir söz eylemi olduğunu belirtti.
Guérot, projenin herhangi bir kuruluş veya sivil toplum kuruluşu olmadığını, tamamen bağımsız bireylerden oluştuğunu vurguladı.
Siyaset bilimci, projenin arkasında yatan tek nedenin sürdürülebilir barış, halkların karşılıklı anlayışı, diyalog ve çatışma nedenlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik samimi bir arzu olduğunu ifade etti.
Wir sind überwältigt von der Unterstützung unseres https://t.co/iPs2a0yBPf
Wenn es mehr als 1000 Besucher zeitgleich gibt, kann es auf der Webseite bei Einträgen zu Problemen kommen, wir arbeiten dran und bitten um Nachsicht!— Ulrike Guérot (@ulrikeguerot) May 8, 2025
Projenin ana etkinliği 9 Mayıs 2025 tarihinde saat 17.00’de gerçekleştirilecek. Bu tarihte, Avrupa kıtasındaki tüm ülkelerde ve tüm Avrupa dillerinde vatandaşlar pencerelerinden, balkonlarından ve meydanlardan eş zamanlı olarak barış sloganı atılacak.
Proje organizatörleri, Avrupa Birliği ve ulusal hükümetlerin Avrupa’yı Rusya’ya karşı savaşa sürükleme çabalarının barış, demokrasi, özgürlük ve halkların karşılıklı anlayışı gibi temel Avrupa ilkelerine ihanet anlamına geldiğini vurguluyor.
Proje, katılımcıların eylemlerini filme alıp fotoğraflamasını ve bunları proje web sitesinde oluşturulacak dijital bir galeride yayımlanmak üzere göndermesini istiyor. Bu şekilde, Avrupa vatandaşlarının savaşa değil, barışa taraf olduğu belgelenmiş olacak.
Projeye bireysel veya kuruluş olarak katılım mümkün. Katılan herkesin, önümüzdeki haftalarda interaktif bir Avrupa haritasında yer alacak bir barış güvercini simgesiyle temsil edileceği belirtildi.
Proje, Dublin’den Selanik’e, Lizbon’dan Helsinki’ye ve hatta Moskova’ya kadar tüm Avrupa’yı kapsayan geniş bir katılım hedefliyor.
Alman siyaset bilimci Guérot’tan 9 Mayıs çağrısı: Avrupa barış için ses versin
Projenin web sitesinde, katılımcıların kendi yerlerindeki etkinlikleri girebileceği ve yakındaki diğer katılımcıları bulabileceği bir özellik de bulunacak.
Ayrıca, proje tanıtımı için poster, tişört, çıkartma gibi materyaller için sanatsal şablonlar sunulacak. Proje, bu büyük etkinliğin gerçekleştirilmesi için coşku, bağlılık, yaratıcılık ve finansal desteğe ihtiyaç duyduğunu belirterek, kaydolan her katılımcıdan en az 1 avro bağış yapmasını rica ediyor.
Avrupa Barış Projesi’nin “Avrupa olarak barışa dair söyleyeceklerimiz var” başlıklı çağrı metninde şu ifadelere yer verildi:
“9 Mayıs saat 17.00’de: Avrupa’nın barışçıl geleceği için bir işaret verme zamanı!
Eğer AB ve ulusal hükümetleri bizi Rusya’ya karşı savaşa sürüklemek istiyorsa, barış, demokrasi, özgürlük ve halkların karşılıklı anlayışı gibi tüm temel Avrupa ilkelerine ihanet ediyorlar demektir! Bu nedenle biz, Avrupa vatandaşları olarak, bu harika kıtanın geleceğini kendi ellerimize alıyoruz! Avrupa Barış Projesi’ni başlatıyoruz. 9 Mayıs 2025 saat 17.00’de hep birlikte, Avrupa kıtasındaki tüm ülkelerde ve tüm Avrupa dillerinde, pencerelerimizden, balkonlarımızdan ve meydanlarımızdan performatif bir söz eylemiyle BARIŞI haykıralım! Sonrasında da kutlayalım!
Çağrı metnini pek çok dilde burada bulabilirsiniz. Eğer sizin ülkenizin dili veya yerel diliniz (Katalanca, Galce, Alsasça vb.) eksikse, lütfen çevirisini bize gönderin! Çağrı metnini dilediğiniz gibi değiştirebilirsiniz (bir şeyler çıkarabilir veya ekleyebilirsiniz). Bu durumda, lütfen metnin altına kendi künye (VisdP) bilgilerinizi ekleyin.
Barış eylemimize katılın ve iletişim formunu doldurun; böylece sizi tüm planlamalar ve etkinlikler hakkında bilgilendirebiliriz.
Lütfen bu projeyi büyük ve anlamlı hale getirmemize yardımcı olun!
Bunun için coşku, bağlılık ve yaratıcılığın yanı sıra biraz da paraya ihtiyaç var. Bu nedenle, buraya kaydolan ve katılan herkesten en az 1 avro bağış yapmasını rica ediyoruz.
Avrupa Barış Projesi’ne birey olarak katılabileceğiniz gibi kuruluş olarak da katılabilirsiniz. Kaydolan herkes, önümüzdeki haftalarda interaktif bir Avrupa haritasında, sizin, şehrinizin ve köyünüzün de bu eyleme katıldığını gösteren bir barış güvercini alacak; Dublin’den Selanik’e, Lizbon’dan Helsinki’ye, tüm Avrupa’yı ve kıtayı baştan başa katederek Moskova’ya ve daha da ötesine uzanan bir katılımla!
Ayrıca sitede, bulunduğunuz yerdeki planlanmış etkinlikleri girebileceğiniz veya yakınınızdaki diğer katılımcıları bulabileceğiniz bir özellik olacak; böylece bu eylem için bir araya gelebilirsiniz!
Web sitemizdeki Sanat Çalışmaları (Art Work) bölümümüzde, önümüzdeki haftalarda Avrupa Barış Projesi’ni tanıtmak için posterler, tişörtler, çıkartmalar, rozetler veya bayraklar için sanatsal şablonlar sunuyoruz. Bunları kendiniz bir fotokopicide veya çevrimiçi siparişle —otobüs duraklarında, ağaçlarda, ilan panolarında, duvarlarda veya iş yerinizde poster olarak— bastırabilirsiniz.
9 Mayıs saat 17.00’de pencereyi açıp barış manifestosunu okuma temel fikrini, yaratıcı bir şekilde eylemler, sanat, performanslar, happening’ler veya flashmob’larla genişletebilirsiniz: Avrupa Barış Projesi’nin aktörleri sizsiniz ve bu fikri kendi hayal gücünüze göre şekillendiriyorsunuz!
Lütfen çağrıyı yaparken, pencerede veya meydanınızda kendinizi filme alın ya da fotoğraflayın ve ardından bu resimleri/videoları bize gönderin. Avrupa vatandaşlarının savaşa değil, barışa taraf olduğunu belgelemek için bunları 9 Mayıs 2025’ten sonra bu web sitesinde dijital bir galeride yayınlayacağız!”
Avrupa
BfV, AfD hakkındaki ‘aşırı sağcı’ kararını askıya aldı

Federal Anayasa Koruma Dairesi (BfV), Almanya İçin Alternatif’i (AfD) “kesin olarak aşırı sağcı” olarak sınıflandırmaktan şimdilik vazgeçti.
İdare mahkemesinin AfD’nin açtığı davayla ilgili kararını verene kadar, sınıflandırmanın yükseltilmesi askıya alınmış durumda, fakat geri alınmayacak.
BfV, mahkemeye yaptığı açıklamada, karar merciinin bu davada karar verene kadar AfD’yi sadece “şüpheli vaka” olarak kayda alacağını belirtti. AfD’nin sınıflandırmasının yükseltilmesine ilişkin basın açıklaması, BfV’nin internet sitesinden kaldırıldı fakat bu, kararın geri alınması anlamına gelmiyor.
Parti, BfV’nin bu adımını yine de bir başarı olarak yorumladı. AfD eş başkanları Alice Weidel ve Tino Chrupalla, “Federal Anayasa Koruma Dairesi’nin sınıflandırmasını tüm yasal yollarla savunacağız ve Federal Daire, mahkeme kararının kesinleşmesine kadar, Almanya için Alternatif’i ‘sağcı aşırı’ olarak nitelendirmemeyi taahhüt etti,” dedi.
Aşağı Saksonya AfD eyalet başkanı Ansgar Schledde, “Böylece AfD’nin haksız ve siyasi saiklerle yapılan sınıflandırması nihayet düzeltilmiş oldu. Bu, partimizin adil ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir muamele görmesi için önemli bir adımdır,” dedi.
Schledde’ye göre sınıflandırmanın askıya alınması, “AfD’nin argümanlarının dikkate alındığını ve Almanya’da hukukun üstünlüğünün hâlâ işlediğini” gösterdi.
Aslında BfV’nin kararının arka planında, acil yargılama usulünde sıkça başvurulan bir yöntem yatıyor: Yetkili makamların aldığı bir önlemle gerçeklerin ortaya çıkmasını önlemek için –örneğin AfD milletvekillerinin yeni sınıflandırmaya göre dinlenmeye başlanması gibi– ilgili makamlar genellikle mahkeme kararı çıkana kadar önlem almamayı gönüllü olarak kabul ediyor.
BfV, mahkemeye “uygun bir özet inceleme” için zaman tanımak istediğini bildirdi ve sınıflandırmanın askıya alınmasının “yasal bir yükümlülüğün kabulü olmadan”, fakat mahkemeye saygıdan kaynaklandığını vurguladı. BfV, “Basın açıklamasının zaten belli bir etkisi olduğu için, şimdilik tekrar çevrimdışı hale getirildi,” dedi.
Sınıflandırma ile ilgili ilk hukuki karar Köln İdare Mahkemesine ait. Acil yargılama kararının alınacağı bir zaman dilimi şu anda öngörülemiyor; uzmanların tahminlerine göre yargılama süreci uzun sürebilir.
AfD, 2021 yılında “şüpheli vaka” olarak sınıflandırılmasına itiraz ettiğinde, Köln İdare Mahkemesinin partinin acil başvurusuna ilişkin nihai kararını vermesi 14 ay sürmüştü.
-
Avrupa2 hafta önce
Almanya’da tren fabrikası tank üretimine başlıyor
-
Görüş2 hafta önce
Pahalgam terör saldırısı, Hindistan ve Pakistan yine kavgalı…
-
Görüş2 hafta önce
Dönüşümün gereklilikleri ve ulusal ortaklığın ihtiyaçları arasında Hamas
-
Avrasya Günlüğü2 hafta önce
ABD’li ekonomist: Çin’in “e-ticaret + altyapı” sinerjisi bölgesel ekonomik dönüşümü hızlandırıyor
-
Görüş6 gün önce
Hindistan ve Pakistan savaşır mı?
-
Görüş1 hafta önce
ABD, Ukrayna’ya ihanet etti
-
Dünya Basını2 hafta önce
Jeffrey Sachs: ABD’nin Asya’daki askeri üslerini kapatın
-
Avrasya Günlüğü2 hafta önce
Francis Acquah Amaning ile Çin-Afrika dijital işbirliğinin ilerlemesi ve potansiyeli üzerine röportaj