Bizi Takip Edin

Diplomasi

Avrupa’dan Rusya’ya İstanbul görüşmesi öncesi ültimatom

Yayınlanma

Avrupalı dışişleri bakanları, İstanbul’da yapılması planlanan görüşmeler öncesinde Ukrayna’ya desteklerini ve Rusya’ya ateşkes çağrılarını yineledi. Moskova ise “ültimatom dilini” kabul etmediğini belirterek ön koşulsuz doğrudan müzakere önerdi.

Avrupa ülkelerinin dışişleri bakanları, 12 Mayıs’ta Londra’da bir araya gelerek Ukrayna’ya verilecek desteği ve İstanbul’da yapılması planlanan görüşmeler öncesindeki durumu ele aldı.

İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya ve Polonya dışişleri bakanlarının yanı sıra Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın katıldığı toplantıya, Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrey Sibiga video konferans yoluyla iştirak etti. “Weimar Üçgeni artı” formatında düzenlenen görüşmenin amacı, Kiev’e verilecek desteğin artırılması ve kıtadaki güvenlik sorunlarının ele alınması olarak tanımlandı.

Avrupalı bakanların toplantısı, “gönüllüler koalisyonu” olarak adlandırılan bir grup ülkenin “en az 30 gün süreyle tam ve koşulsuz ateşkes” önermesinden iki gün sonra gerçekleşti.

Avrupa ülkelerinin liderleri, 10 Mayıs’ta Kiev’de yaptıkları açıklamada bu öneriyi duyurmuş ve müzakerelerin gidişatı hakkında ABD Başkanı Donald Trump’a bilgi vermişlerdi.

Koalisyon katılımcılarının planına göre, Rusya-Ukrayna temas hattında 12 Mayıs’ta ateşkesin sağlanması ve tarafların 30 gün içinde barış koşulları üzerinde anlaşması hedefleniyordu.

Ateşkesin havada, denizde ve karada ABD ile yakın koordinasyon içinde izlenmesi ve Ukrayna için temel güvenlik garantisi unsurunun barış gücü olması öngörülüyordu.

Moskova daha önce defalarca Rusya’nın Ukrayna’da NATO askeri birliklerinin varlığına müsamaha göstermeyeceğini belirtmişti.

Aynı gün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna ile herhangi bir ön koşul olmaksızın doğrudan müzakerelerin yeniden başlatılması yönünde karşı bir teklif sundu.

Putin, Rus ve Ukrayna heyetlerinin Mart 2022’de son kez bir araya geldiği ve sonrasında Kiev’in diyaloğu kestiği İstanbul’da 15 Mayıs’ta doğrudan temasların yeniden başlatılmasını teklif etti.

Putin’e göre ateşkes de orada tartışılabilecekti. Böylece Putin, Ukrayna ve Avrupa ülkelerinin girişimini fiilen reddetmiş ve Rusya’nın 12 Mayıs’ta ateşi kesmeyeceğini açıkça ortaya koymuş oldu. Moskova, Kiev ve ortaklarının söylemini “ültimatom dili” olarak değerlendirdi ve “Rusya ile bu dille konuşulamaz,” mesajını verdi.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 12 Mayıs’ta olası yeni yaptırımlar konusundaki bir soruyu yanıtlarken, “Bu uyarıdan önce, hatırlarsanız evvelsi gün de bir uyarı duymuştuk. Onlar da oldukça ültimatomvari bir üslupla dile getirilmişti,” dedi. Peskov, “Ancak bu tür bir ültimatom dili Rusya için kabul edilemez, uygun değildir. Rusya ile bu dille konuşulamaz,” diye ekledi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova da aynı gün basından gelen bir soruya cevaben, “2022 yılında eski Almanya şansölyesi A. Merkel ve eski Fransa cumhurbaşkanı F. Hollande, Minsk anlaşmalarını kimsenin uygulamayı planlamadığını, anlaşmaların Ukrayna’nın ‘Donbass sorununu’ güç kullanarak çözmeye hazırlanması için zaman kazanmak amacıyla yapıldığını belirtmişlerdi,” dedi.

Zaharova, “Bugün aynı ülkeler, Kiev’e askeri potansiyelini yeniden tesis etmesi ve Rusya ile çatışmaya devam etmesi için bir mola vermek amacıyla 30 günlük ateşkes sağlamaya çalışıyorlar,” diye konuştu.

Putin’in girişimine ABD Başkanı Trump’tan destek geldi. Trump, 11 Mayıs’ta Ukrayna makamlarını İstanbul’daki görüşmeyi derhal kabul etmeye çağırdı ve ertesi gün bu görüşmenin organize edilmesi için “çok güçlü bir şekilde ısrar ettiğini” bildirdi, hatta görüşmeye gelebileceğini bile söyledi.

Müzakerelerin yeniden başlamasını Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da destekledi. Erdoğan ve Putin, 11 Mayıs’ta bu konuyu telefonla görüştü. Kremlin’den yapılan açıklamada, “Türk tarafı, kalıcı barışın sağlanmasına yönelik müzakerelerin organize edilmesi ve yürütülmesinde mümkün olan her türlü yardımı sağlayacaktır,” denildi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Rusya’nın 12 Mayıs’ta ateşkese uymaya başlaması konusunda ısrar etti ancak İstanbul’daki görüşmeyi reddetmedi. Zelenskiy, 11 Mayıs’ta yayınladığı video mesajında, “Ukrayna’da müzakere etme konusunda hiçbir sorunumuz yok, her türlü formata hazırız. Bu perşembe, 15 Mayıs’ta Türkiye’de olacağım ve Putin’i Türkiye’de bekliyorum. Şahsen. Ve umarım Putin bu kez bir şeyi neden yapamayacağına dair bahaneler aramaz. Savaşı bitirmek için konuşmaya hazırız,” ifadelerini kullandı.

Zelenskiy, İstanbul müzakerelerine bizzat katılacağını vaat ederken, Putin kendi katılımı hakkında bir açıklamada bulunmadı. Rus heyetinde kimlerin yer alacağı henüz bilinmiyor. Üç yıl önce Rusya’yı Devlet Başkanı Yardımcısı Vladimir Medinskiy, Dışişleri Bakan Yardımcısı Andrey Rudenko, Belarus Büyükelçisi Boris Grizlov, Savunma Bakan Yardımcısı Aleksandr Fomin ve Duma Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Leonid Slutskiy temsil etmişti. Kremlin, heyette kimlerin yer alacağını daha sonra açıklayacağını bildirdi.

Trump, 12 Mayıs’ta Beyaz Saray’da gazetecilere yaptığı açıklamada, İstanbul’da yapılacak görüşmeyi “çok önemli” olarak nitelendirdi. Amerikalı lider, “Bence bu görüşmeden iyi şeyler çıkabilir,” ifadelerini kullandı. Trump ayrıca bu müzakerelere katılma olasılığını değerlendirdiğini söyledi.

Trump, “Anladığım kadarıyla her iki lider de orada olacak. Oraya uçmayı düşünüyordum. Bilmiyorum, birkaç toplantım olacak ama eğer bir şeyler olacağını düşünürsem oraya uçma olasılığını düşünüyordum,” diye ekledi.

Avrupalıların Londra’daki toplantısının tüm katılımcıları, Rusya’nın ön koşulsuz ateşkes rejimini reddetmesi halinde üzerindeki baskının devam etmesinden yana tavır aldı.

“Weimar+” görüşmeleri sonucunda yayımlanan ortak bildiride, Rusya’ya Ukrayna’da adil, kapsamlı ve kalıcı bir barış için müzakereler yolunda “derhal ilerleme kaydetmesi” çağrısı yapıldı. Belgede, “Şu ana kadar Rusya, ilerleme kaydetme konusunda ciddi bir niyet göstermemiştir,” denildi.

Açıklamada, “Barış, ancak BM Şartı da dahil olmak üzere uluslararası hukuka dayanması ve Ukrayna’nın gelecekteki herhangi bir Rus saldırısını caydırabilmesi ve kendini savunabilmesi durumunda uzun ömürlü olacaktır. Ukrayna’nın Rus saldırganlığına karşı devam eden savunmasında Avrupa desteğini nasıl daha da artıracağımızı tartıştık,” ifadelerine yer verildi.

Toplantı öncesinde İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, Zelenskiy’nin müzakerelere hazır olmasını överek, Putin’in artık ateşkesi ve istişarelere katılımı “ciddiye alması” gerektiğini belirtti.

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Berlin’in Moskova’nın ateşkese rıza göstermesini beklediğini kaydetti.

Wadephul, “Öncelikle ateşkesin sağlanması gerektiği açıkça belirtildi. Ukrayna buna hazır. Almanya şimdi Rusya’nın ateşkese rıza göstermesini ve ardından müzakerelere hazır olmasını bekliyor,” dedi. Eğer Rusya “barışa doğru ilerlemeyi engellerse” yeni yaptırımlarla karşılaşacağını belirten Wadephul, ABD Senatosu’nun da ek kısıtlamalar getirmeye hazır olduğunu vurguladı.

Almanya hükümet sözcüsü Stefan Cornelius ise, Rusya’nın 12 Mayıs’ta ateşkesi reddetmesi halinde yaptırım hazırlıklarının başlatılacağı tehdidinde bulunarak, “Saat işliyor,” dedi.

Wadephul ayrıca Ukrayna ordusuna ek askeri yardım sağlanabileceğini de belirtti. The New York Times‘ın haberine göre, Almanya geçtiğimiz günlerde ABD’den Ukrayna’ya Patriot hava savunma sistemleri için 100 füze ve 125 uzun menzilli füze tedariki için onay aldı (bu füzeler ABD topraklarında üretiliyor ve başka bir devlete ait olsalar bile Amerikan hükümetinin izni olmadan ihraç edilemiyor).

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da 11 Mayıs’ta düşünmek için fazla zaman kalmadığını belirterek, Rusya’ya yönelik 30 günlük ateşkes teklifinin sadece pazartesi akşamına kadar geçerli olduğunu kaydetti.

Macron gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bugün Vladimir Zelenskiy ve Avrupalı meslektaşlarımla konuşacağım. Çerçeve belirlendi. Her şey açık,” değerlendirmesini yaptı.

Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Benjamin Haddad da Londra’da yaptığı açıklamada, “müzakerelerin önünü açmak” için karada, havada ve denizde 30 gün boyunca koşulsuz ateşkes gerektiğini söyledi.

Haddad, “Başkan Zelenskiy defalarca müzakerelere açık olduğunu, diplomasi istediğini, barış istediğini gösterdi,” diyerek, Rusya’nın ateşkes rejimini kurmayı kabul etmemesi halinde kapsamlı yaptırım çağrısını yineleyeceğini belirtti.

Polonya Dışişleri Bakanı Radosław Sikorski, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Batı’nın Kremlin’e “Ukrayna’daki hedeflerinden vazgeçmesi” için baskı yapmaya devam etmesi gerektiğini söyledi, ancak tarafların ateşi kesmenin ve askeri faaliyetlerin durdurulması ile “uluslararası hukuka saygının yeniden tesis edilmesi” konusunda “verimli, gerçek müzakereler” yapmanın bir yolunu bulacağını umduğunu ifade etti.

İspanyol mevkidaşı José Manuel Albares de benzer bir görüş dile getirerek, Avrupa ve Ukrayna’nın barış istediğini ve “şimdi sıranın Rusya’da olduğunu” belirtti. Alman mevkidaşı gibi o da ülkesinin Ukrayna’ya gerektiği sürece askeri destek vermeye devam etmeye hazır olduğunu teyit etti. Son olarak Albares, İstanbul’da yapılacak görüşmenin sadece “sorunun çözümünü ertelemenin bir yolu” olmaması gerektiğini kaydetti.

Ukraynalı bakan Sibiga, gazetecilere yaptığı açıklamada, Londra’daki görüşmelerin barışın tesisi için çabaların koordinasyonuna ve ABD ile ortak çalışmaya odaklandığını söyledi. Ukrayinska Pravda gazetesinin aktardığına göre Sibiha, “Bu hafta için barış ve sorumluluk açısından belirleyici olacak eylem stratejilerimizi koordine ettik,” dedi.

Toplantı sonunda yayınlanan bildiride, Avrupa ülkelerinin, “Rusya saldırganlığını durdurana ve verdiği zararı ödeyene kadar” kendi yetki alanlarındaki dondurulan Rus varlıklarını tutma konusunda anlaştıkları belirtildi.

AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Rusya’yı ateşkesle “oyun oynamakla” suçladı. Kallas ayrıca, AB ile İngiltere arasında savunma ve güvenlik alanında yeni bir işbirliği anlaşması olasılığına dikkat çekti. Bu anlaşmanın, Brexit sonrası 19 Mayıs’ta yapılması planlanan ilk ortak zirvelerinde imzalanabileceği belirtildi.

İngiltere’de başbakanlık görevini üstlenen Keir Starmer, askeri alan da dahil olmak üzere Avrupalı müttefiklerle ilişkileri düzeltme yoluna girdi.

Ekim 2024’te İngiltere, Almanya ile NATO’nun doğu kanadında ortak tatbikatlar, Ukrayna’ya ortak destek programı, Kuzey Denizi’nin korunması için deniz işbirliği ve uzun menzilli füzelerin geliştirilmesini öngören “Trinity House Anlaşması”nı imzaladı. Bu yılın ocak ayında Polonya ile de benzer bir anlaşma yapılmasına karar verildi.

AB şu anda Rusya’ya karşı 17. yaptırım paketi üzerinde çalışıyor. Önlemlerin önümüzdeki hafta alınması bekleniyor. Ancak Kallas, Rus petrolüne yönelik olanlar da dahil olmak üzere ikincil yaptırımların yakın günlerde üzerinde anlaşmaya varılmasının pek olası olmadığını kabul etti.

Reuters haber ajansının daha önce aktardığına göre, yeni kısıtlama paketi çift kullanımlı mallar üzerinde daha sıkı ihracat kontrollerinin yanı sıra Rusya’nın petrol ihracatı için kullandığı yaptırım uygulanan gölge filonun genişletilmesini de içeriyor.

Ajansın kaynağı, aralarında Çin’den beşinin de bulunduğu yaklaşık 50 gerçek ve tüzel kişinin yaptırımlara maruz kalacağını belirtti.

Diplomasi

Ukrayna, Rusya’ya yönelik uzun menzilli saldırıları artıracak

Yayınlanma

Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umerov, Rusya’ya yönelik uzun menzilli insansız hava aracı saldırılarının sayısını ve ölçeğini ‘birkaç kat’ artırma kararı aldıklarını açıkladı. Umerov, on binlerce yeni İHA için sözleşme hazırlığı yapıldığını ve hedefin Rus askeri tesisleri olacağını belirtti.

Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umerov, ülkesinin uzun menzilli insansız hava araçları (İHA) kullanarak Rusya’ya yönelik saldırıların sayısını keskin bir şekilde artırmaya hazırlandığını bildirdi.

İnterfaks ajansının aktardığına göre Umerov, komutanlığın iki hafta önce uzun menzilli İHA operasyonlarının sayısını ve ölçeğini “birkaç kat” artırma kararı aldığını ifade etti.

Gazetecilerle bir araya gelen Umerov, Rus askeri tesislerini hedef alacak on binlerce yeni İHA için sözleşme hazırlıklarının sürdüğünü kaydetti.

Bu yıl 4 milyondan fazla İHA tedarik edilecek

Bakan Umerov, bu yıl içinde Ukrayna ordusuna toplamda 4 milyondan fazla İHA’nın teslim edileceğini açıkladı. Ukraynalı işletmelerin üretim hacimlerini yılda 4 milyondan fazla İHA üretebilecek seviyeye çıkardığını belirten Umerov, yılın başından bu yana Ukrayna ordusunun hem devlet tedarikleri hem de tugayların doğrudan alımları yoluyla 1,5 milyon İHA teslim aldığını söyledi.

Die Welt: Zelenskiy, NATO zirvesinde figüran rolündeydi

Saldırılar onaylanmış planlara göre yapılıyor

Umerov, Ukrayna ordusuna İHA tedarikinin takvime uygun şekilde ilerlediğini ve Rus tesislerine yönelik saldırıların onaylanmış planlar doğrultusunda her gün gerçekleştirildiğini vurguladı.

Habere göre Kiev, geçen yıl sistematik uzun menzilli operasyonlar için bir plan geliştirmiş ve on binlerce “derin darbe” (deepstrike) kapasiteli İHA için sözleşme imzalamıştı.

Bu tedbir sayesinde Ukrayna ordusu, Rusya Federasyonu topraklarının derinliklerindeki kritik hedeflere düzenli olarak yüksek hassasiyetli saldırılar düzenleme imkânı buldu.

Ukrayna müttefikleriyle ‘avcı İHA’ üretiyor

Öte yandan, Ukrayna’nın artan Rus İHA saldırılarına karşı savunmasını güçlendirmek amacıyla müttefikleriyle birlikte önleyici İHA’lar (avcı İHA) üretmeye başladığı da daha önce açıklanmıştı.

Kiev’den yapılan açıklamada, “Şahid avcısı” olarak nitelendirilen bu İHA’ların üç Ukraynalı şirket tarafından üretildiği belirtilmişti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Ermenistan’da polis, başpiskoposu gözaltına almak isteyince arbede çıktı

Yayınlanma

Ermenistan’da Ulusal Güvenlik Teşkilatı’nın Başpiskopos Mikael Acapahyan’ı gözaltına alması, din adamları ve halkın direnişiyle karşılaştı. Eçmiadzin Ana Makamı önünde yaşanan arbedenin ardından güvenlik güçleri geri çekilmek zorunda kaldı.

Ermenistan’da Ulusal Güvenlik Teşkilatı mensuplarının, Başpiskopos Mikael Acapahyan’ı gözaltına almak üzere Eçmiadzin Ana Makamı’na düzenlediği operasyon, halkın ve din adamlarının direnişiyle karşılaştı.

Bugün yaşanan olayda, güvenlik güçleri ile halk arasında arbede çıkarken, muhalefetin çağrısıyla bölgeye gelen destekçiler başpiskoposun gözaltına alınmasını engelledi.

Halk özel kuvvetlerle çatıştı

Sputnik Ermenistan‘ın haberine göre, Ulusal Güvenlik Teşkilatı görevlileri sabah saatlerinde Şirak Piskoposluğu’nda arama başlattıktan sonra Başpiskopos Mikael Acapahyan’ı gözaltına almak amacıyla Tüm Ermeniler Katolikosu’nun Eçmiadzin’deki konutuna geldi.

GFakat güvenlik güçleri geldiği sırada Acapahyan, din adamları toplantısı için Eçmiadzin’de bulunuyordu.

Bu gelişme üzerine din adamları ve halk, özel kuvvetlerin yolunu fiziksel olarak keserek Acapahyan’ın gözaltına alınmasına izin vermedi. Yerel saatle 11.39’da toplanan kalabalık ile güvenlik güçleri arasında arbede başladı.

Gerilimin tırmanmasıyla Eçmiadzin’e ek polis, özel kuvvetler ve Ulusal Güvenlik Teşkilatı personeli sevk edildi. Eş zamanlı olarak, Taşnaksutyun partisinin de aralarında bulunduğu Ermeni muhalefeti, destekçilerine kilise liderlerinin gözaltına alınmasını engellemek için kente gelme çağrısı yaptı.

Paşinyan, Rusya vatandaşı milyarder Karapetyan’a karşı neden silaha sarıldı?

Katolikos ve başpiskoposun çıkışı engellendi

Yerel saatle 11.48’de Tüm Ermeniler Katolikosu Karekin II, yanında başpiskopos ve bir avukatla birlikte kalabalığın karşısına çıktı.

Ancak halk, katolikos ve başpiskoposun bölgeden ayrılmasına izin vermedi. Kapıları kilitleyen kalabalık, “patrik” sloganları atarak maskeli güvenlik güçlerine “Sizler deccalsınız,” diye bağırdı.

Ulusal Güvenlik Teşkilatı, yaptığı resmi açıklamada başpiskoposu gönüllü olarak soruşturma makamlarına teslim olmaya çağırdı ve toplanan kalabalığı kolluk kuvvetlerinin faaliyetlerini engellememeleri konusunda uyardı.

Paşinyan yönetimine ‘kimliği yok etme’ suçlaması

Yaşananlar üzerine Rusya Ermenileri Birliği, Ermenistan hükümetinin eylemlerini sert bir dille eleştiren bir açıklama yayımladı.

Birlik, Başbakan Nikol Paşinyan’ı, 2026 seçimleri öncesinde muhalefetin kalesi olarak görülen kiliseye zulmetmek ve Ermeni kimliğinin temellerini yıkmaya çalışmakla suçladı.

Yerel saatle 14.21 sularında güvenlik güçleri ve toplanan halk dağılmaya başladı. Kolluk kuvvetleri, daha önce konuşlandıkları bölgeyi geldikleri gibi aniden terk etti.

Ulusal Güvenlik Teşkilatı ve polis, Eçmiadzin Ana Makamı’nı terk etme kararını güvenlik gerekçelerine dayandırdı.

Kurumlar, Başpiskopos Mikael Acapahyan’a “kolluk kuvvetlerinden saklanmaması ve kendisini bekleyen Ulusal Güvenlik Teşkilatı operasyon grubuna teslim olması” çağrısını yineledi.

Paşinyan: Din adamlarının darbe planını engelledik

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Hürmüz’de gemiler saldırıdan korunmak için ‘İsrail ile bağlantımız yok’ diyor

Yayınlanma

Reuters’ın analiz şirketi Windward’a dayandırdığı haberine göre, Hürmüz Boğazı’ndaki gemiler, İran ve İsrail arasındaki savaş nedeniyle olası saldırılardan kaçınmak için ‘Rus petrolü’ veya ‘Çin’e ait gibi olağan dışı mesajlar yayınlıyor.

İran ile İsrail arasındaki savaş, küresel deniz ticaretinin en kritik geçiş noktalarından biri olan Hürmüz Boğazı‘nda yeni bir güvenlik önlemini tetikledi.

Reuters‘ın haberine göre, bölgedeki gemiler olası saldırılardan korunmak amacıyla “Rus petrolü” veya “Çin’e ait” gibi daha önce görülmemiş mesajlar yayınlamaya başladı.

Analiz şirketi Windward’ın verilerine dayandırılan haber, gemilerin bu yönteme başvurarak kendilerini potansiyel hedeflerden uzak tutmaya çalıştığını ortaya koydu.

‘Olağan dışı’ 101 mesaj tespit edildi

Windward tarafından yapılan analize göre, 12-24 Haziran tarihleri arasında 55 farklı gemi, aidiyetlerine ilişkin toplam 101 “olağan dışı mesaj” gönderdi.

Bu mesajlar arasında “Rus petrolü” ve “Çin’e ait” ifadeleri öne çıktı.

Örneğin, Panama bayraklı Yuan Xiang Fa Zhan adlı konteyner gemisi, 26 Haziran’da Pakistan’a giderken Hürmüz Boğazı’nı geçtiği sırada telsizle geminin “Çin’e ait olduğunu” bildirdi.

Benzer şekilde, Suudi Arabistan’dan Çin’e ham petrol taşıyan süper tanker Yuan Yang Hu da aynı mesajı yayınladı ve boğazdan ayrılır ayrılmaz sinyali değiştirdi.

Singapur bayraklı Kota Cabar adlı konteyner gemisi ise Kızıldeniz’den geçerken “geminin İsrail ile bağlantısı olmadığı” yönünde bir sinyal verdi.

Normal şartlarda gemiler, varış noktaları veya taşıdıkları yüke ilişkin bilgiler aktarır. Bazı durumlarda ise korsanları ve diğer olası saldırıları caydırmak için gemide silahlı muhafızların bulunduğuna dair mesajlar verilebiliyor.

Uzmanlar Harici’ye değerlendirdi: Hürmüz’ün kapanma ihtimali ‘sıfır’

‘Bazı ülkeler daha yüksek tehdit altında’

Windward CEO’su Ami Daniel, gemiciliğin karmaşık yapısı nedeniyle bir geminin sahibi olan devleti net bir şekilde belirlemenin zor olduğu yönünde gemi sahipleri arasında bir görüş birliği oluştuğunu belirtti.

Daniel, buna karşın İngiltere, ABD ve İsrail gibi bazı ülkelerle bağlantılı gemilerin “daha yüksek bir tehdide maruz kalabileceğini” ifade etti.

İran’dan ‘boğazı kapatırız’ tehdidi

İran ve Umman’ın karasularında yer alan Hürmüz Boğazı, dünya petrol ve sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) sevkiyatının yaklaşık beşte birinin yapıldığı stratejik bir konumda bulunuyor.

İran, İsrail ile yaşadığı savaş ve ABD’nin ülkedeki nükleer tesislere yönelik saldırıları sonrasında, “egemenliğine yönelik saldırganlığın” devam etmesi halinde boğazı kapatma tehdidinde bulunmuştu.

İranlı uzmanların değerlendirmelerine göre, boğazın kapatılması piyasaya petrol arzında keskin bir düşüşe yol açabilir ve petrol fiyatlarının varil başına 250 dolara kadar yükselmesine neden olabilir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English