Bizi Takip Edin

Asya

Çin, DeepSeek ile yapay zekâ yarışında ABD’yi sollayacak mı?

Yayınlanma

Çinli şirket DeepSeek’in geliştirdiği yeni yapay zekâ modeli DeepSeek-R1, ABD’li teknoloji devlerinin hisselerinde büyük düşüşlere neden oldu. DeepSeek’in daha düşük maliyetle daha etkili sonuçlar vermesi, ABD’nin yapay zekâ alanındaki liderliğini tehdit ediyor.

Önde gelen ABD’li işlemci ve yapay Önde çipi üreticisi Nvidia, 27 Ocak 2025 tarihinde hisselerinde yüzde 18’lik bir düşüş yaşadı. MarketWatch verilerine göre, şirketin piyasa değeri tarihinde ilk kez 600 milyar doların üzerinde azaldı.

Bu düşüş, Çinli şirket DeepSeek tarafından geliştirilen bir yapay zekâ modelinin Amerikan App Store’da OpenAI’ın ChatGPT’sini geçerek en çok indirilen uygulama haline gelmesi haberlerinin ardından gerçekleşti.

OpenAI’a rakip olan bu yeni yapay zeka, Amerikan borsası için de “kara kuğu” etkisi yarattı. ABD’nin önde gelen teknoloji şirketlerinin hisselerini içeren Nasdaq endeksi, 27 Ocak’ta yüzde 3,07 düşüşle 19.341,83 puana geriledi. ABD’nin en büyük 500 şirketini kapsayan S&P endeksi yüzde 1,46 kayıpla 6.012,28 puana düşerken, Dow Jones sanayi endeksi ise yüzde 0,65 artışla 44.713,58 puana yükseldi.

En büyük zararı mikroçip üreticileri gördü. Broadcom hisseleri yüzde 17,4, Micron yüzde 11,7 ve Marvell Technology yüzde 19,1 değer kaybetti.

Dünyanın en büyük gelişmiş mikroçip ekipmanı üreticisi olan Hollandalı ASML’nin Nasdaq’taki hisseleri yüzde 5,8 düştü. Yandex N.V. Arkadiy Voloj’un eski yabancı varlıkları üzerine kurulu yapay zekâ altyapı geliştiricisi Nebius Group’un hisseleri ise yüzde 37 oranında değer kaybetti.

MarketWatch verilerine göre, diğer ABD’li teknoloji şirketlerinin hisseleri de düşüş yaşadı. Microsoft hisseleri yüzde 3,71, Google hisseleri ise yüzde 2,76 oranında geriledi.

Rusya borsasının ana göstergesi olan MOEX endeksi, 27 Ocak’ta yüzde 1,9 düşüşle 2.891,39 puana geriledi. 28 Ocak 13:39 itibarıyla (Moskova saati) endeks yüzde 0,23 daha düşerek 2.884,69 puana indi.

Financial Times‘ın (FT) haberine göre, Nvidia hisselerindeki düşüşün nedeni, DeepSeek’in dil modelini eğitmek için Amerikan rakiplerine göre çok daha az çip kullanması. Çin’in maliyet tasarrufunun büyük kısmı Nvidia çiplerinin yerini almasıyla sağlandı, çünkü ABD politikası Çin’e ileri teknoloji çip ihracatını yasaklıyor. FT, bunun ABD’nin teknolojik liderliğini ciddi şekilde baltalayabileceğini, çünkü Batılı ekipmanlara yapılan milyarlarca dolarlık yatırımın anlamını yitirebileceğini bildirdi.

Ancak, finans analisti Pavel Ryabov Telegram kanalında yaptığı açıklamada, ABD’de yalnızca yapay zeka ile ilgili şirketlerin hisselerinin değer kaybettiğini, geri kalan piyasanın ise yükselişte olduğunu (piyasanın 11 sektöründen 6’sı yükseldi) belirtti. Ryabov’un hesaplamalarına göre, 27 Ocak Pazartesi günü tüm halka açık Amerikan şirketlerinin toplam piyasa değeri 953 milyar dolar azaldı.

Finam analisti Leonid Delitsin, Rusya’nın önde gelen ekonomi gazetelerinden Vedomosti’ye verdiği demeçte, Amerikan piyasasının yapay zekanın “abartı zirvesine” ulaştığına ve şimdi yapay zekâ ile ilgili şirketlerin hisselerinin çökeceğine inandığını söyledi. Pek çok yatırımcının düşüş başlamadan önce satma umuduyla teknoloji hisselerini kısa vadeli aldığını ve şimdi diğer olumsuz haberler gelmeden önce hisselerini satmak için acele ettiğini belirtti.

Delitsin, büyük teknoloji şirketlerinin hisselerinin yakında biraz düzeleceğini öngörüyor: Nvidia hisseleri, işlem seansları arasında zaten yüzde 4 değer kazandı. Delitsyn’e göre, bundan sonra hisse senedi fiyatları 2024 yılına ait bilançoları beklerken mevcut seviyelerde “donacak”.

Çin’in yapay zekâsı Amerikan yapay zekasından neden daha iyi?

DeepSeek, yeni yapay zekâ modeli DeepSeek-R1’i 20 Ocak 2024’te duyurdu. Bu modelin artan popülaritesiyle birlikte yabancı medya, ABD’nin teknolojik liderliğinin baltalanabileceği endişesini dile getirerek Amerikan teknoloji devlerinin hisselerindeki düşüşlere atıfta bulundu.

NBC News‘in haberine göre, ABD Başkanı Donald Trump, “DeepSeek yapay zekasının piyasaya sürülmesi, endüstrilerimizi ‘uyandırmalı’ ve kazanan bir stratejiye odaklanmalarını sağlamalıdır,” dedi. Trump, eğer teknoloji üretim sürecini bu kadar ucuzlatmayı mümkün kılıyorsa, Amerikan şirketlerinin de böyle bir çözüm araması gerektiğini belirtti.

OpenAI’ın kurucusu ve CEO’su Sam Altman, yeni rakibi “ilham verici” olarak nitelendirdi ve piyasaya yeni çözümlerle çıkma sözü verdi. Bloomberg‘in şirketin resmi açıklamasına dayanarak bildirdiğine göre, Nvidia, Çin modelini ABD politikalarını ihlal etmeyen “mükemmel bir yapay zeka başarısı” olarak kabul etti.

DeepSeek’in resmi açıklamalarına göre, yeni sinir ağı modelinin projesine toplam 5,5 milyon dolar harcandı. Moskova Devlet Üniversitesi bünyesindeki Ulusal Teknoloji Girişimi (NTI) Yetkinlik Merkezi’nin teknoloji transferi direktör yardımcısı Timofey Voronin, bunun Microsoft ve Google dahil olmak üzere ABD’li büyük şirketlerin benzer modelleri eğitmek için harcadığı miktarlardan onlarca kat daha az olduğunu belirtti.

Voronin, yeni yapay zekanın ikinci avantajının DeepSeek’in karar alma sürecini göstermesi olduğunu, ChatGPT’nin ise genelde yalnızca hazır bir cevap ürettiğini söyledi. Modelin etkililiği ve popülerliği, yapay zekanın kendisinin yüklemesine izin verdiği metin dosyalarının 100 MB’a ulaşmasıyla da ilgili, bu da piyasadaki diğer ücretsiz seçenekleri önemli ölçüde aşıyor.

ITMO Üniversitesi bünyesindeki Makine Öğrenimi Teknolojileri ve Bilişsel Teknolojiler Yetkinlik Merkezi uzmanı ve Endüstride Güçlü Yapay Zekâ araştırma merkezinin bilimsel direktörü Aleksandr Buhanovskiy, DeepSeek modelinin açık kaynaklı olduğunu ve Meta AI’ın yapay zekâ modeli Llama’nın mimarisini miras aldığını belirtti. Buhanovskiy, bu yöntemin geleneksel olmasına rağmen, DeepSeek’in eğitim sürecinin organizasyonuyla ilgili detaylarda belirli avantajlara sahip olduğunu söyledi.

Uzmanın görüşüne göre, öncelikle bir dizi seçilen testi tam olarak kapsayacak şekilde eğitim verilerinin dengeli bir şekilde düzenlenmesi söz konusu. İkinci olarak, model, eğitim verilerinin “ikincil” işleme tabi tutulduğu, kopyaların ve “çöpün” kaldırıldığı bir dizi kural uyguluyor. Buhanovskiy, üçüncü bir özellik olarak, ekran kartlarındaki hesaplama birimlerinin belleğinin daha verimli kullanılmasını gösterdi. Sonuç olarak, eğitim hızı daha yüksek, verilerin gerçek boyutu daha küçük ve genel performans daha etkili.

Yapay Zekâ İttifakı uzmanı ve Eğitim Tasarımı Telegram kanalının yazarı Andrey Komissarov, DeepSeek’in yapay zekasının rakiplerinden daha büyük bir bağlamsal pencereye (sorgu penceresi) sahip olduğunu belirtti. Standart dil modellerinde bu, 8.000-10.000 karaktere kadar çıkabilir. DeepSeek modelinin ücretsiz versiyonunda pencere rakiplerinden üç kat daha büyükken, ücretli versiyonda karakter sayısı 1 milyona ulaşıyor. Komissarov’un iddiasına göre bu, hem modeli önemli ölçüde ucuzlatıyor hem de sorguları yanıtlamada daha etkili hale getiriyor. Uzman, “Kuşkusuz, bu, ana aktörlerin işini bozan bir piyasa dampingidir,” dedi.

Komissarov ayrıca DeepSeek’in PDF dosyalarıyla iletişim kurma yeteneğine de dikkat çekti. Çoğu hizmetin bu özellik için ek ücret talep ettiğini göz önünde bulundurarak bunun önemli bir pazar avantajı olduğunu düşünüyor. Uzman, “Ayrıca daha az halüsinasyon görüyor,” diye de ekliyor. Yapay zeka halüsinasyonları, modelin hatalı bir soruya işaret etmek yerine gerçekte olmayan bir cevabı “uydurmaya” başladığı durumları ifade ediyor.

T.Hunter araştırma departmanı direktörü İgor Bederov, DeepSeek modelinin küresel avantajlarının Rusya pazarında da ortaya çıktığını düşünüyor. Çinli geliştiriciler, Rus IP adreslerinden gelen sorguları kısıtlamıyor ve modelin kendisi Rusça sorguları anlayabiliyor ve bunları etkili bir şekilde yanıtlayabiliyor. Bederov’a göre bir diğer artı, yeni modelin kendi kendini eğitme süreci ve internete serbest erişim. Uzman, pek çok karşılaştırma testinde yeni sinir ağının ya ChatGPT-4o’dan (OpenAI) daha iyi performans gösterdiğini ya da ondan aşağı kalmadığını iddia ediyor.

DeepSeek yapay zekâda devrim mi başlatacak?

Uzmanlar, DeepSeek’in yeni bir BT “devi” olup olmayacağı konusunda hemfikir değil. Örneğin, Bederov, DeepSeek’in “devrim niteliğinde” olup olmadığını değerlendirmenin henüz zor olduğunu, bunun modelin reel ekonomide uygulanmasıyla anlaşılacağını düşünüyor.

TechNet NTI pazar uzmanı Anton Averyanov da buna katılıyor. Uzmanın görüşüne göre, herhangi bir dil modelinin ticarileştirilmesi zor ve yeni yapay zekanın pratik değerini kanıtlaması gerekecek, ancak başarılı olursa bu devrim niteliğinde bir çözüm olacak.

Moskova Fizik ve Teknoloji Enstitüsü (MIPT) bünyesindeki Ulusal Teknoloji Girişimi (NTI) Yapay Zekâ Yetkinlik Merkezi’nin önde gelen uzmanı Aleksandr Rodin, DeepSeek’in ChatGPT’nin tam bir yerine geçmediğini, daha ziyade “Çinli yoldaşların yapay zekâ alanında Amerikan hakimiyetinden kurtulma girişimi” olduğunu düşünüyor.

Buhanovskiy, DeepSeek-R1 devrim niteliğinde olmasa bile, kesinlikle endüstriyel temel modelleri ortaya çıkaracağına inanıyor. Voronin, DeepSeek’in ChatGPT’nin yalnızca kısmen yerini alabileceğini –kaynaklarla çalışma ve bilgi arama gibi basit görevleri çözmede– özetliyor. DeepSeek’in modelinin ortaya çıkışını, Çin ile ABD arasındaki [teknolojik] yarışın doğal aşamalarından biri ve aynı zamanda ticaret kısıtlamaları koşullarında fırsat arayışının bir göstergesi olarak nitelendiriyor.

Trump, daha önce Çin ile yapay zekâ alanında ciddi bir rekabet içinde olduğunu iddia etmişti. OpenAI, Oracle ve SoftBank, ABD teknoloji pazarını desteklemek amacıyla önümüzdeki dört yıl içinde yapay zeka altyapısında bir atılım sağlaması beklenen ortak bir proje olan Stargate’i oluşturacak. Şirketler projeye 500 milyar dolarlık yatırım yapmayı planlıyor ve bu rakama SoftBank Group CEO’su Masayoshi Son’un daha önce vaat ettiği 100 milyar dolarlık yatırım dahil değil.

Asya

Japonya İsrail-İran savaşıyla ilgili resmi açıklamasında G7’den farklı tavır aldı

Yayınlanma

Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba, bu hafta başında G7’nin İsrail’in “kendini savunma hakkı”nı teyit eden açıklamasına rağmen, Tokyo’nun hem İsrail’e hem de İran’a “azami itidal” çağrısı yaptığı pozisyonunu teyit etti.

Japon Komünist Partisi Başkanı Tomoko Tamura’nın aktardığına göre, Ishiba perşembe günü iktidar ve muhalefet parti liderlerinin katıldığı bir toplantıda, “Dışişleri bakanının söylediği Japon hükümetinin tutumudur. G7, G7’dir” dedi.

ABD’nin Asya’daki yakın müttefiki Japonya, İran ile uzun süredir dostane ilişkiler sürdürmekte ve tarihsel olarak Ortadoğu diplomasisinde tarafsız bir yaklaşım izleyerek, ABD yönetiminin İsrail yanlısı tutumundan ayrışmaktadır. Tokyo, ham petrol ithalatının ezici çoğunluğunu Ortadoğu’dan sağlamakta.

G7 liderleri Kanada’nın Kananaskis kentinde bir araya gelerek, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına arka çıkan bir açıklama yayınladı. Açıklamada, İsrail’in kendini savunma hakkı olduğu belirtilerek, İran “bölgesel istikrarsızlık ve terörün ana kaynağı” olarak kınandı. Japonya Dışişleri Bakanı Takeshi Iwaya, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının başladığı 13 Haziran’da yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Devam eden diplomatik çabalar sürerken askeri güç kullanılması… tamamen kabul edilemez ve derin bir üzüntü kaynağıdır. Japonya hükümeti bu eylemleri şiddetle kınamaktadır.”

Iwaya, “Japonya, misilleme saldırılarının devam etmesinden ciddi endişe duymakta ve durumu daha da tırmandırabilecek her türlü eylemi şiddetle kınamaktadır” diye ekledi.

“Japonya, tüm tarafları azami itidal göstermeye çağırıyor ve gerginliğin azaltılması için güçlü bir çağrıda bulunuyor” ifadeleri kullanıldı.

Parti liderlerinin toplantısı sırasında Japon Komünist Partisi Başkanı Tomoko Tamura, Iwaya’nın açıklamaları ile G7 ortak bildirisi arasındaki bariz çelişkiyi Ishiba’ya vurgulayarak, hükümetin “çifte standart” uyguladığını ima etti.

Başbakan Ishiba ise, “Dışişleri bakanının söylediği Japon hükümetinin tutumudur. G7, G7’dir” yanıtını verdi.

Bu arada, dışişleri bakanı cuma günü düzenlediği basın toplantısında, İran ve İsrail’den kara yoluyla toplam 87 Japon vatandaşı ve bunların aile üyelerinin tahliye edildiğini söyledi. 66 kişi İran’dan komşu Azerbaycan’a, 21 kişi ise İsrail’den Ürdün’e tahliye edildi.

Japon vatandaşların ek talepleri üzerine, İran’dan karayoluyla ikinci bir tahliye operasyonu cumartesi günü gerçekleştirilecek. Şu anda İran’da yaklaşık 220 Japon vatandaşı, İsrail’de ise yaklaşık 1.000 Japon vatandaşı bulunuyor.

Olası hava tahliyelerine hazırlık amacıyla, hükümet, uçakların hazır olması halinde, Hava Öz Savunma Kuvvetleri’ne ait iki askeri nakliye uçağını Doğu Afrika’daki Cibuti’ye göndermeyi planlıyor. İran ve İsrail’deki havaalanları kapalıyken, Iwaya, örneğin havaalanları yeniden açılırsa ve koşullar hava nakliyesine izin verirse, uçakların kullanılabileceğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Asya

Nippon Steel, 18 aylık zorlu bir sürecin ardından U.S. Steel’i satın aldı

Yayınlanma

Japon çelik devi Nippon Steel, çarşamba günü ABD’li çelik devi U.S. Steel’in satın alımını tamamlayarak, iki ulusal güvenlik incelemesi, bir ABD başkanının kesin reddi ve bir başka başkanın çelişkili açıklamalarıyla dolu 18 aylık bir süreci sonlandırdı. Bu süreç, yakın tarihin en kritik ABD seçimleri ve küresel ticaret savaşı bağlamında gerçekleşti.

Nippon Steel YönetimNippon Steel, 18 aylık zorlu bir sürecin ardından U.S. Steel’i satın aldı Kurulu Başkanı ve CEO’su Eiji Hashimoto perşembe günü Tokyo’da düzenlediği basın toplantısında, “İş yatırımları için gerekli olan yönetim esnekliğini ve karlılığı sağladık ve bu anlaşmanın şirketimiz için tamamen tatmin edici olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Anlaşma, ABD Başkanı Donald Trump’ın cuma günü, ulusal güvenlik gerekçesiyle 14,9 milyar dolarlık anlaşmayı engelleyen selefinin ocak ayında verdiği kararı iptal etmesinin ardından tamamlandı. Trump’ın emri, Nippon Steel ve ABD hükümeti arasında bir ulusal güvenlik anlaşması imzalanması koşuluyla anlaşmanın devam etmesine izin verdi.

Anlaşma uyarınca, ABD hükümeti ABD’li çelik üreticisinde “altın hisse” sahibi olacak ve bu hisse, bir dizi kurumsal karar üzerinde veto hakkı ve yönetim kurulu üzerinde bir dereceye kadar kontrol hakkı verecek.

Perşembe günkü basın toplantısında Hashimoto, başkanlık kampanyası sırasında bu işlemi açıkça karşı çıkan ancak daha sonra Nippon Steel’in ABD Steel’i devralmak yerine “yatırım” yapmasını destekleyeceğini ve sonunda işlemi onayladığını açıklayan Trump’a teşekkür etti.

Hashimoto, “Tarih boyunca ve tüm kültürlerde, doğru yönde büyük bir değişim olduğunda, güçlü liderlik çok önemlidir” dedi. “Bu anlamda, Başkan Trump’ın mükemmel kararından dolayı içten saygılarımı sunarım” diye ekledi.

Perşembe günü yaptığı açıklamada, Kabine Baş Sekreteri Yoshimasa Hayashi, “Bu yatırımı, küresel yatırım ortamının iyileştirilmesine katkıda bulunan sembolik bir örnek olarak görüyoruz” dedi ve yatırımın Japonya ile ABD arasındaki ekonomik ilişkileri güçlendireceğini ekledi.

United Steelworkers sendikasının uluslararası başkanı David McCall çarşamba günü yaptığı açıklamada, sendikanın “izlemeye devam edeceğini” ve Nippon Steel’in taahhütlerine uymasını sağlayacağını söyledi. McCall, başından beri bu işlemlere karşı olduğunu açıkça dile getirmişti.

Nippon Steel’in ABD’li çelik üreticisi üzerindeki kontrolünün derecesi belirsizliğini koruyor.

Trump yönetimi, bu işlemi “ortaklık” olarak nitelendirmeye devam ediyor — bu ifade şirketler tarafından da benimsenmiştir — ve U.S. Steel’in “ABD kontrolünde” kalacağını ısrarla vurguluyor.

Nippon Steel ise, U.S. Steel’in tüm hisselerini satın alarak onu tamamen kendisine ait bir iştirak haline getirdiğini ve Amerikan çelik üreticisi üzerinde tam yönetim esnekliğine sahip olduğunu vurguluyor.

Devredilemeyen ve temettü getirmeyen altın hisse, ABD hükümetine U.S. Steel’in yönetim kurulunda bir bağımsız üye atama ve görevden alma hakkı veriyor. Ayrıca, başkanın onayı olmadan bir dizi kurumsal kararın alınmasını yasaklıyor.

Bunlar arasında şirketin adının ve merkezinin değiştirilmesi, işlerin veya üretimin ABD dışına taşınması, güvenlik endişeleri veya iyileştirmeler dışında fabrikaların kapatılması veya faaliyetlerinin durdurulması ve Nippon Steel’in taahhüt ettiği yatırımların azaltılması veya ertelenmesi yer alıyor.

Hashimoto, şirketinin kısıtlı listeye dahil olan hiçbir şeyden kazanç sağlamayacağını söyledi.

Koşulların, Nippon Steel’in çıkarları ve son bir buçuk yılda verdiği taahhütlerle uyumlu olduğu kaydedildi: satın alma fiyatına eşit büyüklükte büyük yatırımlar, U.S. Steel’in yurt içi üretim kapasitesinin korunması, şirketin genel merkezinin Pennsylvania eyaletinin Pittsburgh kentinde kalması ve yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğunun ve kilit yönetim pozisyonlarının Amerikan vatandaşları tarafından doldurulması.

Hashimoto, “Bir dereceye kadar, hükümetin kabul edilemez her şeyi denetleme ve hatta veto etme hakkına sahip olması doğal olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle, bu durumda yönetim esnekliğinin tamamen güvence altına alındığını söyledim” dedi.

Birleşme, yıllık 86 milyar ton ham çelik üretim kapasitesiyle dünyanın en büyük ikinci çelik üreticisini yaratacak.

Hashimoto, anlaşmanın Nippon Steel’in 45 yıl önce şirkete katıldığında sahip olduğu dünya bir numaralı çelik üreticisi konumunu geri kazanması için gerekli olduğunu ve U.S. Steel’in yeniden canlanması ve büyümesi için tek geçerli yol olduğunu söyledi.

Hashimoto, “Mevcut anlaşmanın hem Japonya hem de ABD için faydalı olduğuna inanıyorum. Başka bir deyişle, bunun haklı bir nedeni var” dedi. “Haklı bir neden olduğu için, engellerle karşılaşsak bile desteğe güvenebileceğimize inanıyorum. Her şeyin özü budur” ifadelerini kullandı.

Trump, çelik ve alüminyuma uygulanan tarifeleri %50’ye çıkardı

Okumaya Devam Et

Asya

Çin Merkez Bankası Başkanı yeni bir küresel para birimi düzeninin ortaya çıkacağını söyledi

Yayınlanma

Çin Merkez Bankası Başkanı, ABD dolarının onlarca yıllık hakimiyetinin ardından yeni bir küresel para birimi düzeninin ortaya çıkacağını ve renminbinin “çok kutuplu uluslararası para sistemi”nde rekabet edeceğini söyledi.

Şanghay’da düzenlenen Çin’in en önemli finans forumu  Lujiazui Forum’da konuşan Pan Gongsheng, ABD dolarının İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra “hakimiyetini kurduğunu” ve “bugüne kadar bu statüsünü koruduğunu” söyledi. Tek bir para birimine “aşırı bağımlılık” konusunda uyarıda bulundu.

“Gelecekte, küresel para sistemi, birkaç egemen para biriminin bir arada var olduğu, birbirleriyle rekabet ettiği ve birbirlerini denetlediği ve dengelediği bir modele doğru gelişmeye devam edebilir” diyen Pan, renminbi’nin artan rolüne dikkat çekti.

Pan, son yirmi yılda uluslararası para sistemindeki en önemli gelişmelerin, 2008 küresel finans krizinden bu yana euro’nun piyasaya sürülmesi ve renminbi’nin yükselişi olduğunu söyledi.

Renminbi’nin dünyanın en büyük ikinci ticaret finansmanı para birimi ve en büyük üçüncü ödeme para birimi olduğunu kaydetti.

Pan’ın açıklamaları, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde’ın “doların hakim rolünün artık kesin olmadığını” ve bunun euro’nun “küresel öneme” kavuşması için bir fırsat yarattığını söylemesinden bir gün sonra geldi.

Pan’ın yorumları, Çin’in ticaret konusunda ABD ile çatışması ve Donald Trump’ın daha yüksek gümrük vergileri uygulaması nedeniyle, Çin’in uzun süredir devam eden “çok kutuplu” bir para sistemi kurma çabalarının yeniden aciliyet kazandığını da gösteriyor.

Pekin ve Washington, nisan ayında tırmanan gümrük vergilerini düşüren kırılgan bir ateşkes anlaşması imzaladı, ancak uluslararası ticareti sarsan yeni ABD yönetimi altında gerginlikler hala yüksek.

Pan, “Jeopolitik çatışmalar, ulusal güvenlik çıkarları ve hatta savaşlar meydana geldiğinde, uluslararası baskın para birimi kolayca araçsallaştırılır ve silaha dönüştürülür” dedi.

Pan ve Lagarde geçen hafta Pekin’de bir araya gelerek, düzenli diyalog için bir çerçeve içeren merkez bankacılığı alanında işbirliği mutabakat zaptı imzaladı.

Çin Merkez Bankası Başkanı Pan ayrıca, “tek bir egemen para biriminin uluslararası para birimi olarak hakim olmasının getirdiği sorunları aşmaya” yardımcı olabilecek potansiyel bir alternatif olarak, IMF tarafından tanımlanan ve sürdürülen bir para birimleri sepeti olan SDR’lerin daha fazla kullanılmasına ilişkin tartışmalara da değindi.

Pan’ın açıklamaları, Çin’in daha renminbi merkezli bir para sistemi için yaptığı hamlelerle ilgili çarşamba günü yapılan çok sayıda açıklamayla aynı zamana denk geldi. Bu hamleler arasında Şanghay’da dijital renminbi için uluslararası bir operasyon merkezi kurulması da yer alıyor.

Singapurlu banka OCBC ve Kırgızistan’ın üçüncü büyük kredi kuruluşu Eldik Bank dahil olmak üzere altı yabancı kurum da, Swift küresel ödeme sistemine alternatif olan Çin’in Sınır Ötesi Bankalararası Ödeme Sistemi’ne (Cips) katılacağını açıkladı.

Hong Kong ve Şanghay yetkilileri de çarşamba günü, renminbi cinsinden varlıkların yönetimi ve tahsisi dahil olmak üzere finansal bağları güçlendirmek için bir “eylem planı” imzaladı.

Çin Merkez Bankası Başkan Yardımcısı ve Devlet Döviz İdaresi Başkanı Zhu Hexin, Pekin’in yerli yatırımcıların Çin dışında varlık satın almasına izin veren bir programı genişleteceğini söyledi. Zhu, Nitelikli Yerli Kurumsal Yatırımcı programının genişletilmesinin “offshore yatırımlara yönelik artan yurt içi ihtiyaçları karşılayacağını” belirtti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English