Bizi Takip Edin

Diplomasi

Emekli istihbarat subayı Jacques Baud: Avrupa diplomasisi başarısız oldu

Yayınlanma

Eski İsviçreli istihbarat subayı ve güvenlik uzmanı Jacques Baud*, ABD’nin Ukrayna’daki çatışmayı sona erdirmeyi değil, yaklaşan başkanlık seçimleri öncesinde durumu dondurmayı hedeflediğini belirtti. Zeitgeschehen im Fokus dergisine mülakat veren Baud, ABD ve Avrupa’nın Ukrayna ve Orta Doğu’daki krizlere yönelik stratejilerini eleştirerek bu yaklaşımları etkisiz ve çelişkili bulduğunu ifade etti.

Baud, ABD’nin Ukrayna ve İsrail’e verdiği desteğin, bu iki çatışmayı doğrudan çözmeden denge kurma çabası olduğunu savundu. Amacın siyasi sonuçlardan kaçınırken kontrol algısını sürdürmek olduğuna işaret eden Baud, ayrıca, Avrupa’nın Ursula von der Leyen ve Josep Borrell liderliğindeki diplomatik çabalarının anlamlı bir etki yaratmada başarısız olduğunu kaydetti.

Uzman, “Biden yönetimi barış değil, başarı göstermek istiyor. Onlar için başarı, Ukrayna’daki çatışmanın dondurulması anlamına geliyor. Hem Ukraynalıları hem de Rusları müzakereye zorlayarak, aynı anda Kiev’e askeri destek sağlamaya çalışıyorlar,” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’e müzakerelere başlaması için baskı yaparken, aynı zamanda Kiev’e silah desteği vermesini çelişkili bir politika olarak nitelendiren Baud, “Zelenskiy, ABD seçimlerinden sonra durumun değişebileceğini biliyor. Bu yüzden o zamana kadar Batı’dan olabildiğince fazla destek almaya çalışıyor,” diye ekledi.

Avrupa’nın bu çatışmadaki rolünün oldukça sınırlı olduğuna vurgu yapan Baud, “Kimse Avrupa’dan ne Ukrayna’da ne de Filistin’de barışa aracılık etmesini beklemiyor. Avrupa’nın diplomatik etkisi yok,” diye konuştu.

AB’nin ABD’nin yanında yer aldığını ve bağımsız bir duruş sergileyemediğini belirten Baud, bu nedenle Avrupa’nın arabulucu olarak etkisiz kaldığını dile getirdi.

Uzman, “Avrupa, diplomatik çabalarını Ukrayna ve İsrail’in söylemlerini desteklemeye odakladı. Artık çatışmanın bir tarafı oldular ve tarafsız olarak görülemezler,” değerlendirmesini yaptı.

Öte yandan Washington yönetiminin kendi politikası nedeniyle çıkmaza girdiğini öne sürerek, Başkan Joe Biden’ın müttefiklerini terk etmiş görünmeden desteğini çekemeyeceğini ifade eden Baud, “Her iki cephede de hem Zelenskiy hem de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu için destekledikleri ülkeler yenilgiye yaklaşıyor. ABD, kendi politikası içinde sıkışmış durumda,” şeklinde konuştu.

ABD’nin Orta Doğu politikasını da eleştiren Baud, Rusya’nın İran ve Suriye gibi müttefiklerine destek vermeye devam edeceğini, ancak askeri müdahalede bulunma olasılığının düşük olduğunu belirterek, “Orta Doğu, Rusya için bir savaş alanı değil. Ukrayna’da zaten yeterince sorunu var,” dedi.

Artan gerilime rağmen Baud, NATO’nun Ukrayna’ya doğrudan müdahale etme ihtimalini reddederek, İttifak’ın ABD’nin nükleer koruması altındaki Avrupa devletleri için öncelikli olarak bir savunma önlemi olduğunu söyledi:

“NATO bu tür müdahaleler için çok büyük. Bu tip operasyonlar için tasarlanmamış. Ancak, bazı ülkelerle Ukrayna arasında yapılacak ikili güvenlik anlaşmaları belirli müdahalelere yol açabilir, fakat NATO olarak değil.”

Ukrayna’nın Kursk oblastına yönelik son saldırısını değerlendiren Baud, bu operasyonun çok az askeri başarı sağladığını ve Ukrayna’nın konumunu zayıflattığını ifade etti:

“Ukrayna kuvvetleri dezavantajlıydı ve sadece Kursk oblastında asgari üstünlüğe sahipti. Buna rağmen saldırı birkaç gün içinde durdu. Bu stratejik bir hata.”

Saldırının amacının savaşı Rusya topraklarına taşımak ve Moskova’da siyasi bir kriz yaratmak olduğunu belirten Baud, “Bu cüretkâr bir fikir, ancak gerçeklere dayanmalı. Ukrayna, cephe hattını 150 km genişleterek, savunmaları için kritik önem taşıyan Donbass’taki pozisyonlarını zayıflattı,” ifadesini kullandı.

Ukrayna’nın ağır kayıplar verdiğini vurgulayan Baud, her hafta yaklaşık 2 bin Ukraynalı askerin öldüğünü ya da yaralandığını iddia ederek “Ukrayna bu kayıplarla devam edemez. Agresif bir şekilde asker topluyorlar ama halk direniyor. Protestolar artıyor ve askerlik şubeleri saldırıya uğruyor,” diye ekledi.

Ülkenin batısındaki Ukrayna direnişini İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Fransız Direnişi’ne benzeten uzman, “Bu direniş çok önemli. Füze hedefleri için koordinatlar sağlayarak Rusları destekliyor,” yorumunu yaptı.

Son olarak Baud, Avrupa’nın çatışmaya yaklaşımını strateji yoksunu olarak nitelendiren ve Ukrayna’ya uzun menzilli füzeler sağlayarak durumu daha da kötüleştirmeye çalıştığını ifade eden Baud, “Bu sadece Rusya’yı operasyonlarını sürdürme konusunda cesaretlendirir. Batı, Ukrayna’nın zaferi veya Rusya’nın yenilgisinin ne anlama geldiğine dair net bir tanım yapmıyor. Bu da sadece daha fazla çatışmaya yol açıyor,” dedi.

(*) Jacques Baud, Cenevre’deki Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden ekonometri alanında yüksek lisans ve uluslararası güvenlik alanında lisansüstü derecesine sahip ve İsviçre ordusunda albay olarak görev yaptı. İsviçre Stratejik İstihbarat Teşkilatında çalıştı ve Ruanda savaşı sırasında Doğu Zaire’deki mülteci kamplarının güvenliği konusunda danışmanlık yaptı, diğerlerinin yanı sıra NATO adına Ukrayna’da çalıştı ve istihbarat, asimetrik savaş, terör ve dezenformasyon konularında çeşitli kitapların yazarı.

Diplomasi

Ukrayna, Rusya’ya yönelik uzun menzilli saldırıları artıracak

Yayınlanma

Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umerov, Rusya’ya yönelik uzun menzilli insansız hava aracı saldırılarının sayısını ve ölçeğini ‘birkaç kat’ artırma kararı aldıklarını açıkladı. Umerov, on binlerce yeni İHA için sözleşme hazırlığı yapıldığını ve hedefin Rus askeri tesisleri olacağını belirtti.

Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umerov, ülkesinin uzun menzilli insansız hava araçları (İHA) kullanarak Rusya’ya yönelik saldırıların sayısını keskin bir şekilde artırmaya hazırlandığını bildirdi.

İnterfaks ajansının aktardığına göre Umerov, komutanlığın iki hafta önce uzun menzilli İHA operasyonlarının sayısını ve ölçeğini “birkaç kat” artırma kararı aldığını ifade etti.

Gazetecilerle bir araya gelen Umerov, Rus askeri tesislerini hedef alacak on binlerce yeni İHA için sözleşme hazırlıklarının sürdüğünü kaydetti.

Bu yıl 4 milyondan fazla İHA tedarik edilecek

Bakan Umerov, bu yıl içinde Ukrayna ordusuna toplamda 4 milyondan fazla İHA’nın teslim edileceğini açıkladı. Ukraynalı işletmelerin üretim hacimlerini yılda 4 milyondan fazla İHA üretebilecek seviyeye çıkardığını belirten Umerov, yılın başından bu yana Ukrayna ordusunun hem devlet tedarikleri hem de tugayların doğrudan alımları yoluyla 1,5 milyon İHA teslim aldığını söyledi.

Die Welt: Zelenskiy, NATO zirvesinde figüran rolündeydi

Saldırılar onaylanmış planlara göre yapılıyor

Umerov, Ukrayna ordusuna İHA tedarikinin takvime uygun şekilde ilerlediğini ve Rus tesislerine yönelik saldırıların onaylanmış planlar doğrultusunda her gün gerçekleştirildiğini vurguladı.

Habere göre Kiev, geçen yıl sistematik uzun menzilli operasyonlar için bir plan geliştirmiş ve on binlerce “derin darbe” (deepstrike) kapasiteli İHA için sözleşme imzalamıştı.

Bu tedbir sayesinde Ukrayna ordusu, Rusya Federasyonu topraklarının derinliklerindeki kritik hedeflere düzenli olarak yüksek hassasiyetli saldırılar düzenleme imkânı buldu.

Ukrayna müttefikleriyle ‘avcı İHA’ üretiyor

Öte yandan, Ukrayna’nın artan Rus İHA saldırılarına karşı savunmasını güçlendirmek amacıyla müttefikleriyle birlikte önleyici İHA’lar (avcı İHA) üretmeye başladığı da daha önce açıklanmıştı.

Kiev’den yapılan açıklamada, “Şahid avcısı” olarak nitelendirilen bu İHA’ların üç Ukraynalı şirket tarafından üretildiği belirtilmişti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Ermenistan’da polis, başpiskoposu gözaltına almak isteyince arbede çıktı

Yayınlanma

Ermenistan’da Ulusal Güvenlik Teşkilatı’nın Başpiskopos Mikael Acapahyan’ı gözaltına alması, din adamları ve halkın direnişiyle karşılaştı. Eçmiadzin Ana Makamı önünde yaşanan arbedenin ardından güvenlik güçleri geri çekilmek zorunda kaldı.

Ermenistan’da Ulusal Güvenlik Teşkilatı mensuplarının, Başpiskopos Mikael Acapahyan’ı gözaltına almak üzere Eçmiadzin Ana Makamı’na düzenlediği operasyon, halkın ve din adamlarının direnişiyle karşılaştı.

Bugün yaşanan olayda, güvenlik güçleri ile halk arasında arbede çıkarken, muhalefetin çağrısıyla bölgeye gelen destekçiler başpiskoposun gözaltına alınmasını engelledi.

Halk özel kuvvetlerle çatıştı

Sputnik Ermenistan‘ın haberine göre, Ulusal Güvenlik Teşkilatı görevlileri sabah saatlerinde Şirak Piskoposluğu’nda arama başlattıktan sonra Başpiskopos Mikael Acapahyan’ı gözaltına almak amacıyla Tüm Ermeniler Katolikosu’nun Eçmiadzin’deki konutuna geldi.

GFakat güvenlik güçleri geldiği sırada Acapahyan, din adamları toplantısı için Eçmiadzin’de bulunuyordu.

Bu gelişme üzerine din adamları ve halk, özel kuvvetlerin yolunu fiziksel olarak keserek Acapahyan’ın gözaltına alınmasına izin vermedi. Yerel saatle 11.39’da toplanan kalabalık ile güvenlik güçleri arasında arbede başladı.

Gerilimin tırmanmasıyla Eçmiadzin’e ek polis, özel kuvvetler ve Ulusal Güvenlik Teşkilatı personeli sevk edildi. Eş zamanlı olarak, Taşnaksutyun partisinin de aralarında bulunduğu Ermeni muhalefeti, destekçilerine kilise liderlerinin gözaltına alınmasını engellemek için kente gelme çağrısı yaptı.

Paşinyan, Rusya vatandaşı milyarder Karapetyan’a karşı neden silaha sarıldı?

Katolikos ve başpiskoposun çıkışı engellendi

Yerel saatle 11.48’de Tüm Ermeniler Katolikosu Karekin II, yanında başpiskopos ve bir avukatla birlikte kalabalığın karşısına çıktı.

Ancak halk, katolikos ve başpiskoposun bölgeden ayrılmasına izin vermedi. Kapıları kilitleyen kalabalık, “patrik” sloganları atarak maskeli güvenlik güçlerine “Sizler deccalsınız,” diye bağırdı.

Ulusal Güvenlik Teşkilatı, yaptığı resmi açıklamada başpiskoposu gönüllü olarak soruşturma makamlarına teslim olmaya çağırdı ve toplanan kalabalığı kolluk kuvvetlerinin faaliyetlerini engellememeleri konusunda uyardı.

Paşinyan yönetimine ‘kimliği yok etme’ suçlaması

Yaşananlar üzerine Rusya Ermenileri Birliği, Ermenistan hükümetinin eylemlerini sert bir dille eleştiren bir açıklama yayımladı.

Birlik, Başbakan Nikol Paşinyan’ı, 2026 seçimleri öncesinde muhalefetin kalesi olarak görülen kiliseye zulmetmek ve Ermeni kimliğinin temellerini yıkmaya çalışmakla suçladı.

Yerel saatle 14.21 sularında güvenlik güçleri ve toplanan halk dağılmaya başladı. Kolluk kuvvetleri, daha önce konuşlandıkları bölgeyi geldikleri gibi aniden terk etti.

Ulusal Güvenlik Teşkilatı ve polis, Eçmiadzin Ana Makamı’nı terk etme kararını güvenlik gerekçelerine dayandırdı.

Kurumlar, Başpiskopos Mikael Acapahyan’a “kolluk kuvvetlerinden saklanmaması ve kendisini bekleyen Ulusal Güvenlik Teşkilatı operasyon grubuna teslim olması” çağrısını yineledi.

Paşinyan: Din adamlarının darbe planını engelledik

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Hürmüz’de gemiler saldırıdan korunmak için ‘İsrail ile bağlantımız yok’ diyor

Yayınlanma

Reuters’ın analiz şirketi Windward’a dayandırdığı haberine göre, Hürmüz Boğazı’ndaki gemiler, İran ve İsrail arasındaki savaş nedeniyle olası saldırılardan kaçınmak için ‘Rus petrolü’ veya ‘Çin’e ait gibi olağan dışı mesajlar yayınlıyor.

İran ile İsrail arasındaki savaş, küresel deniz ticaretinin en kritik geçiş noktalarından biri olan Hürmüz Boğazı‘nda yeni bir güvenlik önlemini tetikledi.

Reuters‘ın haberine göre, bölgedeki gemiler olası saldırılardan korunmak amacıyla “Rus petrolü” veya “Çin’e ait” gibi daha önce görülmemiş mesajlar yayınlamaya başladı.

Analiz şirketi Windward’ın verilerine dayandırılan haber, gemilerin bu yönteme başvurarak kendilerini potansiyel hedeflerden uzak tutmaya çalıştığını ortaya koydu.

‘Olağan dışı’ 101 mesaj tespit edildi

Windward tarafından yapılan analize göre, 12-24 Haziran tarihleri arasında 55 farklı gemi, aidiyetlerine ilişkin toplam 101 “olağan dışı mesaj” gönderdi.

Bu mesajlar arasında “Rus petrolü” ve “Çin’e ait” ifadeleri öne çıktı.

Örneğin, Panama bayraklı Yuan Xiang Fa Zhan adlı konteyner gemisi, 26 Haziran’da Pakistan’a giderken Hürmüz Boğazı’nı geçtiği sırada telsizle geminin “Çin’e ait olduğunu” bildirdi.

Benzer şekilde, Suudi Arabistan’dan Çin’e ham petrol taşıyan süper tanker Yuan Yang Hu da aynı mesajı yayınladı ve boğazdan ayrılır ayrılmaz sinyali değiştirdi.

Singapur bayraklı Kota Cabar adlı konteyner gemisi ise Kızıldeniz’den geçerken “geminin İsrail ile bağlantısı olmadığı” yönünde bir sinyal verdi.

Normal şartlarda gemiler, varış noktaları veya taşıdıkları yüke ilişkin bilgiler aktarır. Bazı durumlarda ise korsanları ve diğer olası saldırıları caydırmak için gemide silahlı muhafızların bulunduğuna dair mesajlar verilebiliyor.

Uzmanlar Harici’ye değerlendirdi: Hürmüz’ün kapanma ihtimali ‘sıfır’

‘Bazı ülkeler daha yüksek tehdit altında’

Windward CEO’su Ami Daniel, gemiciliğin karmaşık yapısı nedeniyle bir geminin sahibi olan devleti net bir şekilde belirlemenin zor olduğu yönünde gemi sahipleri arasında bir görüş birliği oluştuğunu belirtti.

Daniel, buna karşın İngiltere, ABD ve İsrail gibi bazı ülkelerle bağlantılı gemilerin “daha yüksek bir tehdide maruz kalabileceğini” ifade etti.

İran’dan ‘boğazı kapatırız’ tehdidi

İran ve Umman’ın karasularında yer alan Hürmüz Boğazı, dünya petrol ve sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) sevkiyatının yaklaşık beşte birinin yapıldığı stratejik bir konumda bulunuyor.

İran, İsrail ile yaşadığı savaş ve ABD’nin ülkedeki nükleer tesislere yönelik saldırıları sonrasında, “egemenliğine yönelik saldırganlığın” devam etmesi halinde boğazı kapatma tehdidinde bulunmuştu.

İranlı uzmanların değerlendirmelerine göre, boğazın kapatılması piyasaya petrol arzında keskin bir düşüşe yol açabilir ve petrol fiyatlarının varil başına 250 dolara kadar yükselmesine neden olabilir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English