Bizi Takip Edin

AVRUPA

Enerji krizi Avrupa’yı sarsıyor

Yayınlanma

COVID-19 pandemisi, Rusya-Ukrayna savaşı ve ardından gelen Rusya karşıtı yaptırımlar tüm dünyada enerji fiyatlarında artışa neden olurken en büyük darbeyi Avrupa yiyor.

Uzun yıllardır ucuz Rus petrolü ve doğalgazı ile sanayisini rekabetçi halde tutan Avrupa ülkeleri, artan maliyetler ve ABD’nin Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA) nedeniyle sanayisizleşme tehdidiyle karşı karşıya.

Bunun ötesinde, bu kış hane halklarının enerji tüketiminde önemli bir düşüş bekleniyor. Bu beklentinin ilk karşılıkları şimdiden görülmeye başlandı.

Fransa’da enerji tüketiminde büyük düşüş

Ağustos ayında kış için enerji tüketiminde yüzde 10 düşüş hedefleyen Fransız hükümeti bu hedefe ulaşmak üzere.

Elektrik ve doğalgaz şebekesi operatörlerinin verilerine göre, Fransa’da elektrik ve doğalgaz tüketimi bir önceki aya göre sırasıyla yüzde 9 ve yüzde 10,5 azaldı. 

Parlamentoda ifade veren elektrik operatörü RTE’nin icra kurulu başkanı Thomas Veyrenc, sonuçların “etkileyici” olduğunu söyleyerek en kötü senaryoların bir süreliğine rafa kaldırıldığını belirtti.

France Bleu radyosuna konuşan Enerji Geçiş Bakanı Agnès Pannier-Runacher de elektrik tüketimini asgaride tutma konusunda halkın “kolektif çabasını” övdü. Bakan, yüzde 9’luk bir düşüşün “yedi nükleer santrale eşit” olduğunu vurguladı.

Gaz taşıma sistemi operatörü GRTgaz’dan yapılan açıklamada, 1 Ağustos-11 Kasım tarihleri arasındaki tüketimin, 2018 yılının aynı dönemine göre yüzde 10,5 düşük olduğu duyuruldu. Bu düşüşte yüzde 22,1 ile sanayi, yüzde 14,1 ile hanehalkları tüketimi etkili oldu.

Açıklamada, “kolektif farkındalığın” tüketicileri temel olmayan gaz tüketimleri azaltmaya yönelttiği iddia edildi. 

Bununla birlikte aynı dönemde doğalgazdan üretilen elektriğe talep yüzde 43,5 arttı.

Almanya 2023’te bütçe açığını artıracak: 200 milyar avroluk paket

Rusya’ya yönelik yaptırımlardan en ağır etkilenen ülkelerden biri olan Almanya, yükselen enerji maliyetlerini finanse etmek için bütçe açığını rekor seviyelere çıkarmayı planlıyor.

Maliye Bakanı Christian Lindner, önümüzdeki yıl GSYİH’nin yüzde 3,25’i düzeyinde bir bütçe açığı göreceklerini, bu rakamın gaz ve elektrik fiyatlarındaki artışa yönelik harcamaların boyutlarına göre yüzde 4,5’e kadar çıkabileceğini söyledi.

Alman hükümetinin 2023 yılına ilişkin daha önceki bütçe açığı yüzde 2 idi. 

Almanya, önümüzdeki yıl net borçlanma rakamını 45,6 milyon avro olarak açıkladı. Bu rakam daha önce 17,2 milyar avro olarak tahmin ediliyordu.

Federal Cumhuriyet Anayasası’ndaki “borç freni”, ülkenin net borçlanmasının GSYİH’nin yüzde 0,35’ini geçmeyeceğini hüküm altına alıyordu. Berlin, bunu pandemi başlangıcında değiştirmişti. Şimdi, trafik lambası koalisyonunun şahin maliye bakanı FDP’li Lindner, borçları kontrol altına alıp mali disiplin dayatıyor.

SPD-FDP-Yeşiller koalisyonu, ekonomiye teşvik olarak 200 milyar avroluk bir paket açıkladı. Bu pakete işletmeler ve hane halkları için doğalgaz tavan fiyatı da yer alıyor. Tüketiciler, Mart ayından itibaren fiyat durdurmaları ile rahatlatılacak, ayrıca Ocak ve Şubat aylarında tek seferlik ödemeler alacak.

Tüm bunlara rağmen Alman ekonomisinin 2023 yılında yüzde 0,4 küçülmesi bekleniyor. 

Berlin ve Avrupa yönünü kömüre çeviriyor

Öte yandan Almanya, ucuz doğalgaz ve petrole erişiminin kesilmesiyle birlikte geleneksel fosil yakıtlara dönüyor.

“Yeşil dönüşüm” kapsamında kömür santrallerini kapatmayı hedefleyen Almanya, geçtiğimiz yıllarda da bu dönüşümün kolay olmayacağını görünce kömüre kısmi dönüş yapmıştı.

Alman istatistik kurumu Destatis’in verilerine göre, Temmuz-Eylül arasında Alman enerji nakil şebekelerinden dağıtılan enerjinin yüzde 36,3’ü kömür santrallerinden sağlandı. Bu rakam, geçen sene aynı dönem için yüzde 31,9’du.

Kömürden üretilen enerji üç ayda yüzde 13,3 artışla 42,9 terawatt saate yükseldi. Toplam Alman enerji çıktısı ise bir önceki yılın aynı döneminde göre yüzde 0,5 daralmayla 118,1 terawatt saat oldu.

Doğalgaz üretimi biraz artarken, rüzgar ve hidro enerji üretimi ile yurt içi nükleer üretimi azaldı.

Küresel kömür tüketimi de bu sene 8 milyar tonun üzerine çıkarak rekor kırdı. Almanya, yüzde 19 yükselişle en çok kömür tüketimi artışına giden ülkeler arasında yerini aldı.

Almanya, olası doğalgaz krizi nedeniyle, “doğalgazın yerini alacak rezervler” programı başlatmış ve 2022’de kapanması planlanan linyit ve taş kömürü santrallerini devrede tutma kararı almıştı.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) açıklamasına göre, bu yıl kömür tüketimi yüzde 1,2 artacak. Şu anda her şeye rağmen Çin ve Hindistan dünyanın hem en büyük kömür üreticisi hem de en büyük kömür tüketicisi. 

Uniper’in kamuya maliyeti artıyor

Alman enerji devi Uniper’i devletleştirme kararı alan Berlin, şimdi bu şirketin 216 milyar avro değerindeki riskli türev varlıklarını üzerine almaya hazırlanıyor.

Uniper’in devletleştirilmesi, Almanya’nın tarihinde gördüğü en büyük şirket kurtarma adımı olarak nitelendiriliyor. 

Öte yandan Reuters’a göre, Uniper’in türev enstrümanlarından, varlık olarak 196 milyar avroluk alacağı bulunuyor. Bu durumda, riskli türev varlık değeri bir hayli küçülüyor.

Uniper, bu yılın ilk 9 ay için 40 milyar avroluk zarar açıklamıştı. Zarar, ucuz Rus doğalgazının kesilmesinden kaynaklanıyordu. 

Alman Ekonomi Bakanlığı, Uniper’in devletleştirilmesinde, yıllık raporlarda listelenmiş bilanço riskleri de dahil tüm boyutların göz önüne alındığını savunmuştu.

Britanya’da ‘geri ödeme’ nedeniyle azalan ısınma

Enerji krizinden etkilenen ülkeler arasında yer alan Britanya’da ise doğalgaz şirketlerinin yurttaşlara yaptığı “geri ödeme”, ısınmayı bir hayli azaltıyor.

Gaz şirketleri, kullanımın en yoğun olduğu saatlerde ısınmayı kapatan hanelere ödeme yapıyor. Akşam 5 ile 7 saatleri arasında doğalgazını kapatan bir haneye şirketler nakit para veriyor.

Öte yandan Ulusal Şebeke’ye bağlı Elektrik Sistem Operatörü, iki kömür santraline acilen kömür tedariğine başlanması gerektiği talimatını verdi.

Britanya’nın enerji sektörünün yüzde 43’ü doğalgaza bağlı çalışıyor. Bu nedenle Rusya karşıtı yaptırımlar doğalgaz fiyatlarını fazlasıyla şişirdi.

Bunun yanı sıra, Britanyadaki konutlar Avrupa’nın eski konutları. Ülkedeki konutların yüzde 37’si 1946’dan önce yapılmış. Örneğin Almanya ve Norveç’te bir ev sırasıyla ortalama 1 derece ve 0,9 derece ısı kaybederken Britanya’da bu kayıp 3 dereceye kadar çıkıyor.

Slovakya’da kriz hükümet devirdi

Orta Avrupa’da “Vişegrad Dörtlüsü – V4” olarak bilinen Çekya, Macaristan, Polonya ve Slovakya’dan oluşan grupta sanayisi enerji krizinden en çok etkilenen ülke Slovakya.

Diğer V4 ülkelerinde yıllık sanayi üretiminde yükseliş görülürken Slovakya’da yüzde 2,4’lük bir daralma yaşandı. 

Öte yandan bir önceki aya (Eylül ve Ekim ayları) göre üretim söz konusu olduğunda Slovakya’da yükseliş yaşanırken diğer V4 ülkelerinde daralma söz konusu.

İmalattaki daralmanın nedenleri arasında Ukrayna savaşı, yüksek enflasyon ve Slovakya’nın ihracat pazarı olan ülkelerdeki parasal sıkılaştırma politikası gösteriliyor.

Slovakya’nın imalat sanayisinde önemli bir kaplayan otomotiv sektöründe ise talep sıkıntısı olmasa bile lojistik sorunlar, özellikle tedarik zincirlerindeki aksamalar zarar veriyor.

Eylül ayında Slovakya’daki işletmelerin elektrik tüketiminde de bir önceki yıla göre dramatik bir düşüş yaşamıştı: Yüzde 18. 

Düşüşte bazı büyük şirketlerin üretimi kısmasının önemli bir rol oynadığı düşünülüyor. Örneğin Slovakya’nın en büyük elektrik tüketicilerinden olan alüminyum üreticisi Slovalco, Ağustos ayının sonunda, enerji fiyatları yeniden uygun hale gelene kadar üretimi durdurma kararı almıştı. Demir alaşımı üreticisi OFZ ve gübre üreticisi Duslo da üretimi azaltma kararı almışlardı.

Slovakya’da hane halklarının elektrik tüketimi ise yüzde 6 azalmıştı. Slovak hükümeti Ekim ayında işletmelere elektrik ve doğalgaz tavan fiyatı uygulanacağını söylemişti. 

Bu ayın başında ise elektrik üretim şirketlerine yüksek elektrik fiyatları ile mücadele amacıyla yeni bir vergi konmuştu.

Bütün bunlar sürerken Başbakan Eduard Heger’in azınlık hükümeti Perşembe günkü güvenoyundan olumsuz sonuç çıkması üzerine devrildi. Güven oylamasında, 150 kişilik parlamentonun 78’i olumsuz yönde oy kullandı.

Avusturya enerji şirketlerine vergi hazırlığında

Enerji krizinin sarstığı bir diğer AB ülkesi Avusturya, zor durumdaki vatandaşlarına destek için yeni bir vergi hazırlığında.

Enerji şirketlerinin aşırı kârlarından 500 milyon avroluk vergi almayı hedefleyen Viyana yönetimi, bunun 450 milyon dolarını dokuz eyalete dağıtacak. Bu paranın yurttaşların ısınma giderleri için kullanılması amaçlanıyor.

Duyuruyu yapan Maliye Bakanı Magnus Brunner, “Avusturya’da alım gücünü korumak en büyük önceliğimiz,” derken bu sayede her vatandaşın 200 ila 400 avro arasında gelir elde edeceğini söyledi.

Öte yandan pandemi döneminde yürürlüğe konan “konut koruma” uygulaması kapsamında ev kiralarını ödemekte zorlanan 1,2 milyon Avusturyalıya 50 milyon avro tutarında yardım yapılacak.

Hükümetin vergilendirme programına, 2019-2021 dönemindeki ortalama kârlarının yüzde 20 ve üzerinde kâr eden şirketler dahil olacak. 

Polonya’dan ‘bencillik’ eleştirisi

Euronews’e konuşan Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, enerji krizi ile baş etme söz konusu olduğunda bazı Avrupa ülkelerinin “çok bencil bir şekilde” hareket ettiğini söyledi.

Polonya liderinin bu açıklamaları, AB ülkelerinin doğalgaza tavan fiyat konusunda hâlâ anlaşamamalarının üzerine geldi.

Polonya ile birlikte Belçika, İtalya, İspanya, Malta, Portekiz ve Yunanistan da doğalgaza tavan fiyatı konmasını istiyor.

Tavan fiyatına şüpheyle yaklaşan ülkeler ise Almanya, Avusturya, Danimarka, Estonya, Lüksemburg ve Hollanda.

Morawiecki, tavan fiyatında kendi önerileri ile Almanya ve Hollanda’nın başını çektiği ülkelerin önerileri arasında bir orta yol bulunması gerektiğini, fakat bu ülkelerin tavan fiyatı uygulamasını engelleme biçiminin kendisini endişelendirdiğini söyledi.

Polonyalı lider, Avrupa Komisyonu’nu “daha cesur ve kararlı olmaya” davet etti.

Brüksel fiyat kontrollerine şüpheyle bakıyor

Birçok hükümet enerji fiyatlarını bir şekilde kontrol etmek için harekete geçerken AB merkezinde bu adımlara şüpheyle yaklaşılıyor.

AB’nin rekabetten sorumlu lideri Margrethe Vestager, Avrupa’nın devam eden enerji krizine çözümün büyük devlet sübvansiyonları olmadığını ileri sürdü.

Vestager, AB’nin bir varlık fonu kuracağını müjdelediği yazısında, kamu desteğinin sorunun tamamını derman olamayacağını söyledi.

Vestager’a göre sübvansiyonlar kısa vadeli bir çözüm olsa da bu AB’nin rekabetçiliğini sağlayamayacak.

Rekabet şefi, AB’nin yalnızca kesintisiz, güçlü ve tek bir pazarla sürdürülebilir ve uzun vadeli bir büyümeye kavuşabileceğini söyledi.

Doğalgaza tavan fiyatta gerilim artıyor

AB enerji bakanlarının acil gündemli toplantısına yaklaşırken tavan fiyatı konusunda AB içi çatlak büyüyor.

Avrupa Komisyonu’nun ilk tavan fiyat önerisi 275 avroydu. Bir grup ülke bu fiyatı çok yüksek buluyor. 9 Aralık’ta varılan son uzlaşma rakamı ise 220 avro.

Fakat Belçika, Bulgaristan, Hırvatistan, İtalya, Litvanya, Malta, Polonya, Romanya, Slovenya, Slovakya ve Yunanistan bu rakamın daha da düşerek 160 avroya gelmesini talep ediyor. 

Almanya, Avusturya, Danimarka, Estonya, Hollanda ve Lüksemburg ise buna karşı çıkıyor. 

AB Enerji Konseyi salı günü toplanacak.

AVRUPA

SPD’den Musk’a karşı “antitröst yasası” çağrısı

Yayınlanma

Almanya’da Şansölye Olaf Scholz’un Sosyal Demokrat Partisinden (SPD) üst düzey bir milletvekili, Elon Musk’ın Alman siyasetine müdahalesine karşı çıktı ve iş dünyasındaki etkisini kısıtlamak için yeni bir antitröst yasası çağrısında bulundu.

Almanya Federal Meclisi SPD Grup Başkanvekili Dirk Wiese, “Elon Musk’ın yeni provokasyonları rahatsız edici olmaktan da öte,” dedi. Tekelci iş uygulamalarını yasaklayan 1890 tarihli ABD yasasına atıfta bulunan Wiese, “Sherman Antitröst Yasasının modern bir versiyonunu hayata geçirmenin tam zamanı” olduğunu söyledi.

Wiese pazar günü Bloomberg’e verdiği demeçte, yasanın modern bir versiyonunun Musk’ın giderek “tekelci” hale gelen şirketler topluluğunun dağılmasına yol açacağını söyledi.

Bu yorumların dünyanın en zengin kişisi ile arasındaki söz düellosunu kızıştırması muhtemel olmakla birlikte, Musk’ın şirketlerinin merkezinin bulunduğu ABD’deki regülatörlerin bu öneriyi kabul edip etmeyecekleri belirsiz.

Şirketleri arasında elektrikli otomobil üreticisi Tesla., SpaceX, sosyal medya platformu X ve tünel açma girişimi Boring bulunan Musk, son günlerde X üzerinden iki kez Alman siyasetine karıştı.

Musk, cuma günü Almanya’nın doğusundaki Magdeburg kentinde bir Noel pazarına yapılan saldırının ardından başka bir kullanıcıya verdiği yanıtta Scholz’u “beceriksiz bir aptal” olarak nitelendirdi ve derhal istifa etmesi gerektiğini söyledi.

Musk, olaydan önce yaptığı ayrı bir paylaşımda ise Almanya için Alternatif’e (AfD) destek vererek, “Almanya’yı sadece AfD kurtarabilir,” diye yazdı.

Musk, geçtiğimiz ay Almanya’daki üçlü koalisyonun çökmesinin ardından da Scholz’a “aptal” demişti.

Scholz ise cuma günü Musk’ı siyasi yargıları nedeniyle eleştirdi.

Scholz, “İfade özgürlüğümüz var ve bu multi-milyarderler için de geçerli. Fakat ifade özgürlüğü aynı zamanda doğru olmayan ve iyi siyasi tavsiyeler içermeyen şeyler söyleyebileceğiniz anlamına da geliyor,” dedi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fransa’da yeni hükümet kuruldu

Yayınlanma

Fransa Başbakanı François Bayrou 23 Aralık Pazartesi günü, aralarında iki eski başbakanın da bulunduğu “macroncular” ve önceki hükümetlerden bakanlardan oluşan bir ekiple son yedi yılın siyasi çizgisini koruyarak ülkenin 2024 yılındaki dördüncü hükümetini açıkladı.

Başbakan Michel Barnier hükümetinin aralık ayı başında düşmesine neden olan güvensizlik oylaması, muhalif güçlerin bir şeylerin değişmesi gerektiğine dair açık bir çağrısı gibi görünüyordu ama bu çağrının dikkate alınmadığı görülüyor.

Pazartesi günü kurulan hükümetin “Macron yanlısı tanıdık yüzler”, Bayrou’nun “sırdaşları”, eski bakanlar ve birkaç köklü muhafazakâr isimden oluştuğu görülüyor ve Macron’un siyasi çizgisinde en ufak bir değişiklik olmayacağına dair bir işaret veriyor.

Bayrou yönetimi pamuk ipliğine bağlı

Yönetim ekibinin sosyal demokratlara açılacağına dair umutlar da suya düştü. Bu haliyle hükümet, Barnier’nin iki buçuk ay görevde kaldıktan sonra düşen hükümetinden siyasi açıdan daha az çeşitliliğe sahip.

Ocak 2024’te görevi en genç başbakan olan Gabriel Attal’a devreden eski Başbakan Elisabeth Borne hükümete Eğitim, Araştırma ve İnovasyon bakanlığı ile geri döndü.

Bir başka eski Başbakan Manuel Valls (2014-2016) da denizaşırı bölgeler görevini üstlenecek. Eski bir sosyalistken Macron’un ilk destekçilerinden biri haline gelen Valls, “siyasi oportünizmi” nedeniyle eleştirilen bir figür.

Dört yıl boyunca içişleri bakanı olarak görev yapan Gérald Darmanin adalet bakanı oldu. Muhafazakâr Bruno Retailleau, Darmanin’den devraldığı içişleri bakanlığı görevini sürdürüyor.

Eski bir banka yöneticisi olan Eric Lombard, ekonomi ve maliye bakanı olarak atandı ve eski AB bakanı ve Fransa’nın OECD’deki daimi temsilcisi Amélie de Montchalin’in desteğiyle 2025 bütçesini hazırlamak ve kabul etmek gibi karmaşık bir görevi üstlenecek.

Bunu yapmak için her iki bakanın da Macron karşıtı siyasi grupların desteğini alması gerekecek.

Savunma Bakanı Sébastien Lecornu, Kültür Bakanı Rachida Dati, Çalışma Bakanı Catherine Vautrin, Tarım Bakanı Annie Genevard, Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ve Avrupa Bakanı Benjamin Haddad da dahil olmak üzere diğer bakanların çoğu yerlerinde kalıyor.

“Sadece isim olarak yeni”

Yeni kabinedekilerin çoğu tanınmış isimler ve hepsi geçmişte bakanlık görevlerinde bulunmuş. Hepsi de farklı derecelerde Macron’la ilişkili ve muhafazakârlar dışında, Macron’un siyasi macerasının ilk destekçilerinden.

Bu haliyle liste, bu hükümetin hayatta kalma olasılığı konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor. Bayrou hükümetinin hayatta kalma şansı bazı muhalif güçlerin desteğini alabilmesine bağlı.

Soldaki Yeni Halk Cephesi (NFP), yasal emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkaran 2023 emeklilik reformu bir kerede askıya alınmadığı sürece liberal görüşlü bir 2025 bütçesine büyük olasılıkla karşı çıkacak. Bayrou, “ince ayarlara ve iyileştirmelere” açık olduğunu fakat reformu askıya almayacağını söylüyor.

RN yeni hükümete yine “bir şans verecek”

Herhangi bir şekilde koalisyon görüşmelerine girmeyi reddeden Ulusal Birlik (RN) ise, tıpkı Barnier hükümetinde olduğu gibi bu yeni hükümete de bir şans vereceklerini açıkladılar.

Dolayısıyla hükümetin ayakta kalıp kalmayacağı yine RN’nin desteğini çekme ya da solun oy vereceği bir güvensizlik oylaması yapma kararına bağlı olacak.

RN’nin yeni yürütme üzerinde kurmaya hazır olduğu etkinin ilk işareti de ortaya çıktı. Parti, muhafazakâr siyasetçi Xavier Bertrand’ın Adalet Bakanı olarak atanmasına karşı çıkarak, aday gösterilmesinin “çok yanlış bir sinyal göndereceği” uyarısında bulundu.

Bertrand ise bir basın açıklamasında, “Marine Le Pen’in onayıyla kurulan bir Fransız hükümetinde yer almayı reddediyorum,” dedi ve bunun “değerlerine sırtımı dönmek” anlamına geleceğini söyledi.

RN Başkanı Jordan Bardella ise, X’te yaptığı paylaşımda, “François Bayrou başarısız bir koalisyon kurdu,” dedi.

Bayrou, bütçe açığını kapatmaya ve şirketleri savunmaya öncelik verecek 

Pazartesi günü Bayrou, Barnier’nin bu yıl yüzde 6’dan fazla olan Fransa’nın bütçe açığını 2025 yılı sonuna kadar GSYİH’nin yüzde 5’ine düşürme hedefine mümkün olduğunca yaklaşmaya çalışmak gibi iddialı bir hedef belirledi.

BFM TV’ye verdiği demeçte Bayrou, “Bence bir anlaşmaya varmamızı ve bir denge kurmamızı sağlayacak 5 [GSYİH’nin yüzde 5’i] civarında, 5’ten biraz daha fazla bir şey bulmamız gerekiyor,” dedi.

Bayrou, “önceliğin verimsiz kamu harcamalarını kısmak olması gerektiğini” söyledi ve şirketlerden “geçici bir süre” için daha yüksek vergi ödemelerinin istenebileceğini sözlerine ekledi.

Bayrou, “Ben şirketleri korumaktan yanayım. Bazı kısa vadeli çabalar bulamayacağımızı söylemiyorum, fakat herkesin ulusal hazinenin nerede olduğunu bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ulusal hazine şirketlerdir. Onlar zenginlik yaratır. İstihdam yaratırlar,” dedi.

Yeni Maliye Bakanı da bütçe açığına işaret etti

66 yaşında eski bir bankacı ve teknokrat olan yeni Maliye Bakanı Lombard, Macron’un 2017’de kendisini toplu konut, altyapı ve yeşil projelere yatırım yapan grubun başına seçmesinden bu yana Fransız kamu yatırım fonu Caisse des Dépôts’u yönetiyordu.

Lombard da herhangi bir bütçe anlaşması için dengenin önemine değindi.

Lombard pazartesi günü geç saatlerde maliye bakanlığında düzenlenen devir teslim töreninde yaptığı konuşmada, “Büyümeyi öldürmeden açığı azaltmalıyız. Aramamız gereken bu dengedir ve 2025 bütçesinin anlamı da budur,” dedi.

Lombard, Caisse des dépôts’un başına aday gösterilmeden önce BNP Paribas’ta çalışmış ve sigorta devi Generali’yi yönetmişti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Kosova, Sırp partisini seçimlere katılmaktan men etti

Yayınlanma

Kosova seçim yetkilileri 23 Aralık Pazartesi günü, Sırbistan’la olan güçlü bağlarını gerekçe göstererek bölgedeki en büyük Sırp partisinin yaklaşan ulusal seçimlere katılmasına onay vermeyi reddetti.

Merkez Seçim Komisyonu (MSK) Başkanı Kreşnik Radoniqi, 11 üyeli komisyonun partinin 9 Şubat’ta yapılacak seçimlere katılma başvurusuna ilişkin yaptığı oylamanın sonucunu açıklarken, “Sırp Listesi’nin onaylanmasına ilişkin tavsiye kararı… kabul edilmedi,” dedi.

MSK’nın iki üyesi başvurunun onaylanmasına karşı oy kullanırken, iki üye lehte oy kullandı, yedi üye ise çekimser kaldı.

Karşı oyları Başbakan Albin Kurti’nin Kendi Kaderini Tayin Hareketi’nden üyeler kullandı.

MSK üyesi Sami Kurteşi, “Kosova devletini açıkça tanımayan bir oluşum için elimi kaldırıp oy veremem,” dedi.

AB ve ABD “endişeli”, Vučić’ten karara tepki

Yerel medya, Priştine’deki ABD büyükelçiliği sözcüsünün açıklamasından alıntı yaparak, ABD’nin karardan duyduğu endişeyi dile getirdiğini bildirdi.

Açıklamada, “Bu tür eylemler özgür ve adil seçimler için temel demokratik ilkeleri baltalamakta ve seçim süreci üzerinde öznel siyasi etkiye kapı açmaktadır,” denildi

Bu arada yerel basına göre Priştine’deki Avrupa Birliği yetkilileri onay sürecinin “siyasi mülahazalara değil yasal standartlara ve prosedürlere dayanması gerektiğini” söyledi.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić Kurti’yi “Sırp Listesini tek siyasi rakip olmaktan çıkarmaya” çalışmakla suçladı

Sırp lider ayrıca konuyu Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile yaptığı bir telefon görüşmesinde ele aldığını söyledi. Sırbistan AB üyeliğine aday olmasına rağmen Rusya ile yakın ilişkilerini sürdürüyor.

Sırp Listesi Yüksek Mahkeme’ye başvurabilir

Sırp Listesi’nin özel bir seçim kuruluna ve ardından nihai karar için Yüksek Mahkeme’ye itiraz etme hakkı bulunuyor.

Sırp Listesi, Kosova parlamentosunda etnik Sırplar için ayrılan 10 sandalyenin tamamını elinde bulunduruyor ve veto yetkisine sahip.

Priştine, Sırp Listesi’nin Belgrad’ın Kosova’ya uzattığı bir el olduğunu ve Sırp toplumunu kontrol altında tutmak için kullanıldığını iddia ettiğinden, partinin Kosova yönetimi ile gergin bir ilişkisi var.

Kosova 2008 yılında bağımsızlığını ilan etti fakat Sırbistan bunu tanımıyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English