Bizi Takip Edin

AVRUPA

Enerji krizi Avrupa’yı sarsıyor

Yayınlanma

COVID-19 pandemisi, Rusya-Ukrayna savaşı ve ardından gelen Rusya karşıtı yaptırımlar tüm dünyada enerji fiyatlarında artışa neden olurken en büyük darbeyi Avrupa yiyor.

Uzun yıllardır ucuz Rus petrolü ve doğalgazı ile sanayisini rekabetçi halde tutan Avrupa ülkeleri, artan maliyetler ve ABD’nin Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA) nedeniyle sanayisizleşme tehdidiyle karşı karşıya.

Bunun ötesinde, bu kış hane halklarının enerji tüketiminde önemli bir düşüş bekleniyor. Bu beklentinin ilk karşılıkları şimdiden görülmeye başlandı.

Fransa’da enerji tüketiminde büyük düşüş

Ağustos ayında kış için enerji tüketiminde yüzde 10 düşüş hedefleyen Fransız hükümeti bu hedefe ulaşmak üzere.

Elektrik ve doğalgaz şebekesi operatörlerinin verilerine göre, Fransa’da elektrik ve doğalgaz tüketimi bir önceki aya göre sırasıyla yüzde 9 ve yüzde 10,5 azaldı. 

Parlamentoda ifade veren elektrik operatörü RTE’nin icra kurulu başkanı Thomas Veyrenc, sonuçların “etkileyici” olduğunu söyleyerek en kötü senaryoların bir süreliğine rafa kaldırıldığını belirtti.

France Bleu radyosuna konuşan Enerji Geçiş Bakanı Agnès Pannier-Runacher de elektrik tüketimini asgaride tutma konusunda halkın “kolektif çabasını” övdü. Bakan, yüzde 9’luk bir düşüşün “yedi nükleer santrale eşit” olduğunu vurguladı.

Gaz taşıma sistemi operatörü GRTgaz’dan yapılan açıklamada, 1 Ağustos-11 Kasım tarihleri arasındaki tüketimin, 2018 yılının aynı dönemine göre yüzde 10,5 düşük olduğu duyuruldu. Bu düşüşte yüzde 22,1 ile sanayi, yüzde 14,1 ile hanehalkları tüketimi etkili oldu.

Açıklamada, “kolektif farkındalığın” tüketicileri temel olmayan gaz tüketimleri azaltmaya yönelttiği iddia edildi. 

Bununla birlikte aynı dönemde doğalgazdan üretilen elektriğe talep yüzde 43,5 arttı.

Almanya 2023’te bütçe açığını artıracak: 200 milyar avroluk paket

Rusya’ya yönelik yaptırımlardan en ağır etkilenen ülkelerden biri olan Almanya, yükselen enerji maliyetlerini finanse etmek için bütçe açığını rekor seviyelere çıkarmayı planlıyor.

Maliye Bakanı Christian Lindner, önümüzdeki yıl GSYİH’nin yüzde 3,25’i düzeyinde bir bütçe açığı göreceklerini, bu rakamın gaz ve elektrik fiyatlarındaki artışa yönelik harcamaların boyutlarına göre yüzde 4,5’e kadar çıkabileceğini söyledi.

Alman hükümetinin 2023 yılına ilişkin daha önceki bütçe açığı yüzde 2 idi. 

Almanya, önümüzdeki yıl net borçlanma rakamını 45,6 milyon avro olarak açıkladı. Bu rakam daha önce 17,2 milyar avro olarak tahmin ediliyordu.

Federal Cumhuriyet Anayasası’ndaki “borç freni”, ülkenin net borçlanmasının GSYİH’nin yüzde 0,35’ini geçmeyeceğini hüküm altına alıyordu. Berlin, bunu pandemi başlangıcında değiştirmişti. Şimdi, trafik lambası koalisyonunun şahin maliye bakanı FDP’li Lindner, borçları kontrol altına alıp mali disiplin dayatıyor.

SPD-FDP-Yeşiller koalisyonu, ekonomiye teşvik olarak 200 milyar avroluk bir paket açıkladı. Bu pakete işletmeler ve hane halkları için doğalgaz tavan fiyatı da yer alıyor. Tüketiciler, Mart ayından itibaren fiyat durdurmaları ile rahatlatılacak, ayrıca Ocak ve Şubat aylarında tek seferlik ödemeler alacak.

Tüm bunlara rağmen Alman ekonomisinin 2023 yılında yüzde 0,4 küçülmesi bekleniyor. 

Berlin ve Avrupa yönünü kömüre çeviriyor

Öte yandan Almanya, ucuz doğalgaz ve petrole erişiminin kesilmesiyle birlikte geleneksel fosil yakıtlara dönüyor.

“Yeşil dönüşüm” kapsamında kömür santrallerini kapatmayı hedefleyen Almanya, geçtiğimiz yıllarda da bu dönüşümün kolay olmayacağını görünce kömüre kısmi dönüş yapmıştı.

Alman istatistik kurumu Destatis’in verilerine göre, Temmuz-Eylül arasında Alman enerji nakil şebekelerinden dağıtılan enerjinin yüzde 36,3’ü kömür santrallerinden sağlandı. Bu rakam, geçen sene aynı dönem için yüzde 31,9’du.

Kömürden üretilen enerji üç ayda yüzde 13,3 artışla 42,9 terawatt saate yükseldi. Toplam Alman enerji çıktısı ise bir önceki yılın aynı döneminde göre yüzde 0,5 daralmayla 118,1 terawatt saat oldu.

Doğalgaz üretimi biraz artarken, rüzgar ve hidro enerji üretimi ile yurt içi nükleer üretimi azaldı.

Küresel kömür tüketimi de bu sene 8 milyar tonun üzerine çıkarak rekor kırdı. Almanya, yüzde 19 yükselişle en çok kömür tüketimi artışına giden ülkeler arasında yerini aldı.

Almanya, olası doğalgaz krizi nedeniyle, “doğalgazın yerini alacak rezervler” programı başlatmış ve 2022’de kapanması planlanan linyit ve taş kömürü santrallerini devrede tutma kararı almıştı.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) açıklamasına göre, bu yıl kömür tüketimi yüzde 1,2 artacak. Şu anda her şeye rağmen Çin ve Hindistan dünyanın hem en büyük kömür üreticisi hem de en büyük kömür tüketicisi. 

Uniper’in kamuya maliyeti artıyor

Alman enerji devi Uniper’i devletleştirme kararı alan Berlin, şimdi bu şirketin 216 milyar avro değerindeki riskli türev varlıklarını üzerine almaya hazırlanıyor.

Uniper’in devletleştirilmesi, Almanya’nın tarihinde gördüğü en büyük şirket kurtarma adımı olarak nitelendiriliyor. 

Öte yandan Reuters’a göre, Uniper’in türev enstrümanlarından, varlık olarak 196 milyar avroluk alacağı bulunuyor. Bu durumda, riskli türev varlık değeri bir hayli küçülüyor.

Uniper, bu yılın ilk 9 ay için 40 milyar avroluk zarar açıklamıştı. Zarar, ucuz Rus doğalgazının kesilmesinden kaynaklanıyordu. 

Alman Ekonomi Bakanlığı, Uniper’in devletleştirilmesinde, yıllık raporlarda listelenmiş bilanço riskleri de dahil tüm boyutların göz önüne alındığını savunmuştu.

Britanya’da ‘geri ödeme’ nedeniyle azalan ısınma

Enerji krizinden etkilenen ülkeler arasında yer alan Britanya’da ise doğalgaz şirketlerinin yurttaşlara yaptığı “geri ödeme”, ısınmayı bir hayli azaltıyor.

Gaz şirketleri, kullanımın en yoğun olduğu saatlerde ısınmayı kapatan hanelere ödeme yapıyor. Akşam 5 ile 7 saatleri arasında doğalgazını kapatan bir haneye şirketler nakit para veriyor.

Öte yandan Ulusal Şebeke’ye bağlı Elektrik Sistem Operatörü, iki kömür santraline acilen kömür tedariğine başlanması gerektiği talimatını verdi.

Britanya’nın enerji sektörünün yüzde 43’ü doğalgaza bağlı çalışıyor. Bu nedenle Rusya karşıtı yaptırımlar doğalgaz fiyatlarını fazlasıyla şişirdi.

Bunun yanı sıra, Britanyadaki konutlar Avrupa’nın eski konutları. Ülkedeki konutların yüzde 37’si 1946’dan önce yapılmış. Örneğin Almanya ve Norveç’te bir ev sırasıyla ortalama 1 derece ve 0,9 derece ısı kaybederken Britanya’da bu kayıp 3 dereceye kadar çıkıyor.

Slovakya’da kriz hükümet devirdi

Orta Avrupa’da “Vişegrad Dörtlüsü – V4” olarak bilinen Çekya, Macaristan, Polonya ve Slovakya’dan oluşan grupta sanayisi enerji krizinden en çok etkilenen ülke Slovakya.

Diğer V4 ülkelerinde yıllık sanayi üretiminde yükseliş görülürken Slovakya’da yüzde 2,4’lük bir daralma yaşandı. 

Öte yandan bir önceki aya (Eylül ve Ekim ayları) göre üretim söz konusu olduğunda Slovakya’da yükseliş yaşanırken diğer V4 ülkelerinde daralma söz konusu.

İmalattaki daralmanın nedenleri arasında Ukrayna savaşı, yüksek enflasyon ve Slovakya’nın ihracat pazarı olan ülkelerdeki parasal sıkılaştırma politikası gösteriliyor.

Slovakya’nın imalat sanayisinde önemli bir kaplayan otomotiv sektöründe ise talep sıkıntısı olmasa bile lojistik sorunlar, özellikle tedarik zincirlerindeki aksamalar zarar veriyor.

Eylül ayında Slovakya’daki işletmelerin elektrik tüketiminde de bir önceki yıla göre dramatik bir düşüş yaşamıştı: Yüzde 18. 

Düşüşte bazı büyük şirketlerin üretimi kısmasının önemli bir rol oynadığı düşünülüyor. Örneğin Slovakya’nın en büyük elektrik tüketicilerinden olan alüminyum üreticisi Slovalco, Ağustos ayının sonunda, enerji fiyatları yeniden uygun hale gelene kadar üretimi durdurma kararı almıştı. Demir alaşımı üreticisi OFZ ve gübre üreticisi Duslo da üretimi azaltma kararı almışlardı.

Slovakya’da hane halklarının elektrik tüketimi ise yüzde 6 azalmıştı. Slovak hükümeti Ekim ayında işletmelere elektrik ve doğalgaz tavan fiyatı uygulanacağını söylemişti. 

Bu ayın başında ise elektrik üretim şirketlerine yüksek elektrik fiyatları ile mücadele amacıyla yeni bir vergi konmuştu.

Bütün bunlar sürerken Başbakan Eduard Heger’in azınlık hükümeti Perşembe günkü güvenoyundan olumsuz sonuç çıkması üzerine devrildi. Güven oylamasında, 150 kişilik parlamentonun 78’i olumsuz yönde oy kullandı.

Avusturya enerji şirketlerine vergi hazırlığında

Enerji krizinin sarstığı bir diğer AB ülkesi Avusturya, zor durumdaki vatandaşlarına destek için yeni bir vergi hazırlığında.

Enerji şirketlerinin aşırı kârlarından 500 milyon avroluk vergi almayı hedefleyen Viyana yönetimi, bunun 450 milyon dolarını dokuz eyalete dağıtacak. Bu paranın yurttaşların ısınma giderleri için kullanılması amaçlanıyor.

Duyuruyu yapan Maliye Bakanı Magnus Brunner, “Avusturya’da alım gücünü korumak en büyük önceliğimiz,” derken bu sayede her vatandaşın 200 ila 400 avro arasında gelir elde edeceğini söyledi.

Öte yandan pandemi döneminde yürürlüğe konan “konut koruma” uygulaması kapsamında ev kiralarını ödemekte zorlanan 1,2 milyon Avusturyalıya 50 milyon avro tutarında yardım yapılacak.

Hükümetin vergilendirme programına, 2019-2021 dönemindeki ortalama kârlarının yüzde 20 ve üzerinde kâr eden şirketler dahil olacak. 

Polonya’dan ‘bencillik’ eleştirisi

Euronews’e konuşan Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, enerji krizi ile baş etme söz konusu olduğunda bazı Avrupa ülkelerinin “çok bencil bir şekilde” hareket ettiğini söyledi.

Polonya liderinin bu açıklamaları, AB ülkelerinin doğalgaza tavan fiyat konusunda hâlâ anlaşamamalarının üzerine geldi.

Polonya ile birlikte Belçika, İtalya, İspanya, Malta, Portekiz ve Yunanistan da doğalgaza tavan fiyatı konmasını istiyor.

Tavan fiyatına şüpheyle yaklaşan ülkeler ise Almanya, Avusturya, Danimarka, Estonya, Lüksemburg ve Hollanda.

Morawiecki, tavan fiyatında kendi önerileri ile Almanya ve Hollanda’nın başını çektiği ülkelerin önerileri arasında bir orta yol bulunması gerektiğini, fakat bu ülkelerin tavan fiyatı uygulamasını engelleme biçiminin kendisini endişelendirdiğini söyledi.

Polonyalı lider, Avrupa Komisyonu’nu “daha cesur ve kararlı olmaya” davet etti.

Brüksel fiyat kontrollerine şüpheyle bakıyor

Birçok hükümet enerji fiyatlarını bir şekilde kontrol etmek için harekete geçerken AB merkezinde bu adımlara şüpheyle yaklaşılıyor.

AB’nin rekabetten sorumlu lideri Margrethe Vestager, Avrupa’nın devam eden enerji krizine çözümün büyük devlet sübvansiyonları olmadığını ileri sürdü.

Vestager, AB’nin bir varlık fonu kuracağını müjdelediği yazısında, kamu desteğinin sorunun tamamını derman olamayacağını söyledi.

Vestager’a göre sübvansiyonlar kısa vadeli bir çözüm olsa da bu AB’nin rekabetçiliğini sağlayamayacak.

Rekabet şefi, AB’nin yalnızca kesintisiz, güçlü ve tek bir pazarla sürdürülebilir ve uzun vadeli bir büyümeye kavuşabileceğini söyledi.

Doğalgaza tavan fiyatta gerilim artıyor

AB enerji bakanlarının acil gündemli toplantısına yaklaşırken tavan fiyatı konusunda AB içi çatlak büyüyor.

Avrupa Komisyonu’nun ilk tavan fiyat önerisi 275 avroydu. Bir grup ülke bu fiyatı çok yüksek buluyor. 9 Aralık’ta varılan son uzlaşma rakamı ise 220 avro.

Fakat Belçika, Bulgaristan, Hırvatistan, İtalya, Litvanya, Malta, Polonya, Romanya, Slovenya, Slovakya ve Yunanistan bu rakamın daha da düşerek 160 avroya gelmesini talep ediyor. 

Almanya, Avusturya, Danimarka, Estonya, Hollanda ve Lüksemburg ise buna karşı çıkıyor. 

AB Enerji Konseyi salı günü toplanacak.

AVRUPA

Pistorius, SPD’deki şansölyelik yarışında havlu attı

Yayınlanma

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, önümüzdeki seçimlerde partisinin liste başı adayı olmaktan çekilerek, Şansölye Olaf Scholz’un yerine geçebileceğine dair haftalardır süren spekülasyonlara son verdi.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) tarafından perşembe akşamı yayınlanan bir video mesajında Pistorius, kamuoyundaki tartışmaların partiye zarar verdiğini ve bunun sonucunda parti yönetimine bu görev için uygun olmadığını bildirdiğini söyledi.

“Olaf Scholz güçlü bir şansölye ve şansölyelik için doğru aday,” diyen Pistorius, parti liderinin ‘akıl ve sağduyuyu’ temsil ettiğini de sözlerine ekledi.

Alman bakan, “Şimdi bu tartışmayı sona erdirmek için ortak bir sorumluluğumuz var. Çünkü tehlikede olan çok şey var,” dedi.

Scholz iki hafta önce erken seçimleri tetiklediğinde, görevdeki şansölye olarak otomatik olarak partinin adayı olması bekleniyordu. Fakat birçok anketin geçen yılın başından bu yana savunma bakanı olarak görev yapan Pistorius’un ülkenin en popüler siyasetçisi olduğunu göstermesinin ardından fiili bir yarış başladı.

Scholz’un popülaritesi yerlerde

Pistorius’a karşılık Scholz, en kötü destek oranlarından birine sahipti ve seçmenler, bu ayın başlarında çökene kadar üçlü trafik lambası koalisyonunu felç eden aylarca süren çekişmelerden dolayı onu suçluyordu.

Fakat partinin merkez yönetimi Scholz’un arkasında durdu ve Pistorius spekülasyonları bastıramadığı için SPD’deki bazı isimler tarafından giderek artan eleştirilere maruz kaldı.

Savunma Bakanı video mesajında, kendisinin başlatmadığını vurguladığı tartışmanın partide “artan belirsizliğe” ve seçmenler arasında “kızgınlığa” neden olduğunu söyledi.

Bakan, yarışta yer almayacağını açıklamanın kendi kararı olduğunda ısrar etti ve SPD’nin “olağanüstü” şansölyesi için ikinci bir dönem için kampanya yürüteceğini söyledi.

Pistorius’un destekçileri hayal kırıklığına uğradı

Pistorius’un destekçileri “havlu atma” haberine hayal kırıklığı ile tepki gösterdi. SPD Federal Meclis üyesi Joe Weingarten, Der Spiegel haber dergisine verdiği demeçte, “Bu gelişmeden üzüntü duyuyorum. Şimdi hedef, SPD için mümkün olan en iyi seçim sonucunu elde etmek üzere birlikte ve tek vücut olarak çalışmak olmalıdır,” dedi.

Bir başka milletvekili Johannes Arlt ise, “Farklı bir kararı tercih ederdim ama artık bir kararımız var. Bu parti ve ülke için iyi bir şey. Şimdi Federal Meclis seçim kampanyasına birlik içinde giriyoruz,” ifadelerini kullandı.

Pistorius’un çekilmesi ile birlikte şansölyelik yarışının Scholz ile anketlerde önde giden muhalefetteki Hıristiyan Demokratların (CDU) lideri Friedrich Merz arasında geçmesi bekleniyor.

Scholz’un destekçileri, 2022’den bu yana CDU’yu yöneten milyoner eski avukat ve BlackRock Almanya’nın başkanı Merz’i yakalayabileceği konusunda ısrar ediyor. 

Bakan, Almanya’nın yeniden askerileşmesi için çalışıyor

64 yaşındaki Pistorius, askerlere karşı rahat tavırları, Rusya’ya yönelik sert tutumu ve Almanya’nın yeniden silahlanmasına istekli olmasıyla dikkat çekiyordu.

2023’te savunma bakanı olarak atanmasının ardından, SPD’deki bazı isimlerin Moskova’ya karşı sert bir duruş sergileme konusundaki çekingenliğini paylaşmadığını açıkça ortaya koydu.

Putin’i “Kremlin’deki despot” olarak tanımlayan Pistorius, Alman kamuoyunu, ülkenin savunmaya daha fazla harcama yapması ve kendisini “savaşa hazır” hale getirmesi gerektiği konusunda uyardı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Keir Starmer, BlackRock patronu Larry Fink ile görüştü

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, iş dünyası liderleriyle ilişkileri yeniden inşa etmeye çalışırken, BlackRock CEO’su Larry Fink ile Başbakanlıkta görüşmelerde bulundu.

Aralarında sigorta devi Aviva’nın eski patronu Mark Wilson ve teknoloji grubu Cisco’nun CEO’su Chuck Robbins’in de bulunduğu dünyanın en büyük varlık yöneticisinin yönetim kurulundan birkaç yönetici perşembe günü Başbakan Rachel Reeves ve Yatırım Bakanı Poppy Gustaffsson ile birlikte toplantıya katıldı.

Toplantıda bulunanların Financial Times’a (FT) aktardığına göre Starmer ve Reeves büyümeyi artıracak öneriler istedi. Görüşme hakkında bilgi sahibi olan kişilere göre BlackRock yöneticileri, işletmeler için düzenleyici gecikmelerle ilgili endişelerini dile getirdi ve hükümeti küresel şirketlerin Birleşik Krallık’ta rekabet etmesini kolaylaştırmaya çağırdı.

Bu kişiler, başbakanın İngiliz düzenleyicileri elden geçirme, düzenleyici onay süreçlerini kolaylaştırma ve düzenleyici çerçeveyi daha tutarlı hale getirme planını özetleyerek yanıt verdiğini ekledi.

Toplantıya katılan yetkililere göre, Başbakan yöneticilere bu çalışmaları hükümet genelinde koordine etmek üzere Birleşik Krallık Hazinesinde yeni bir birim kurulacağını söyledi.

Birleşik Krallık hükümeti, 40 milyar sterlinlik vergi artışı ve işverenlerin ulusal sigorta katkı paylarında 25 milyar sterlinlik artış da dahil olmak üzere işletmelere daha fazla maliyet yükleyen bir bütçenin ardından iş dünyasının desteğini geri kazanmaya çalışıyor.

İşçi Partisi liderliği daha fazla istikrar ve önceki Muhafazakar yönetime kıyasla daha iş dünyası yanlısı bir yaklaşım vaat etmişti.

Fakat İşçi Partisi’nin şirketler dünyasıyla uyum içinde çalışma vaadi, bütçedeki vergi artışları, şirketlere 5 milyar sterline mal olan işçi hakları reformları paketi ve asgari ücretteki artışla test ediliyor.

Starmer, hükümetinin kamu maliyesine istikrar kazandırarak, düzenleyicileri daha büyüme yanlısı bir yaklaşım benimsemeye zorlayarak ve Birleşik Krallık altyapısına yatırımı artırmak için küçük emeklilik planlarını birleştirerek şirketlere yardımcı olacağında ısrar etti.

Toplantı sonrasında Starmer BlackRock’ın, “Birleşik Krallık’ı nasıl en iyi yatırım yeri olarak dünya sahnesine çıkarabileceğimiz” ve büyümeyi nasıl hızlandırabilecekleri konusundaki görüşlerini memnuniyetle karşıladığını söyledi.

BlackRock bu hafta 10 yıl aradan sonra ilk kez Londra’da bir dizi yönetim kurulu toplantısı düzenlemişti. Fink daha önce İşçi Partisi’ne destek vermiş ve Ekim 2023’te Starmer’ın Birleşik Krallık siyasetine bir “umut ölçüsü” getirdiğini ve partiyi merkeze taşımada “büyük bir güç” gösterdiğini söylemişti.

Starmer, toplantının ardından yaptığı açıklamada “BlackRock’ın Birleşik Krallık’taki uzun soluklu varlığından gurur duyduğunu” ifade etti. Şirketin Birleşik Krallık’ta Londra, Edinburgh ve gelecek yıldan itibaren Birmingham’da ofisleri bulunan yaklaşık 4.000 çalışanı var.

Dünya genelinde 11,5 trilyon dolarlık varlığı yöneten şirket, British Airways, Rolls-Royce ve Royal Mail’in emeklilik fonları da dahil olmak üzere Birleşik Krallık’ta 13 milyondan fazla kişinin emeklilik birikimlerini yönetiyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB’den Rusya ve Belarus’un tarım ürünlerine vergi hazırlığı

Yayınlanma

AB Komisyonu, Rusya ve Belarus’tan ithal edilen tarım ürünleri ile gübrelere gümrük vergisi getirmeyi planlarken, AB üyesi ülkeler arasında özellikle gübre vergisi konusunda görüş ayrılıkları ortaya çıktı.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Rusya ve Belarus’tan ithal edilen tarım ürünleri ile gübrelere yönelik yeni bir vergilendirme sistemi üzerinde çalışıyor.

Komisyon Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis, AB Dış Ticaret Konseyi toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında, komisyonun Rusya ve Belarus kaynaklı tarım ürünlerine ve olası gübre ithalatına gümrük vergisi getirmeyi planladığını açıkladı.

Dombrovskis, “Rusya ve Belarus menşeli ürünlere gümrük tarifesi uygulanması konusunu ele aldık. Komisyonumuz yakın zamanda, geçtiğimiz ekim ayında gerçekleşen AB Zirvesi’nde alınan kararlar doğrultusunda, özellikle Rus tarım ürünleri ve gübrelerine yönelik önerilerini sunacak,” dedi.

Komisyon Başkan Yardımcısı, AB üyesi birçok ülkenin mümkün olan en geniş ürün yelpazesinde vergilendirmeyi desteklediğini belirtti.

Öte yandan, AB Konseyi’nin dönem başkanlığını yılsonuna kadar yürütecek olan Macaristan’ın Dışişleri Bakanı Peter Szijjártó, Rus ürünlerine yönelik gümrük vergisi teklifinin 27 AB üyesi ülkeden yalnızca 8’inin desteğini aldığını vurguladı.

Özellikle AB’de arz sıkıntısı yaşanan ve üretiminde doğalgaza bağımlı olan gübre ürünlerine getirilmesi planlanan gümrük vergisi kısıtlamaları en çok tartışılan konular arasında yer alıyor.

Bu durum, söz konusu ithalat vergilerinin AB Konseyi’nden onay almasını zorlaştırabilir.

Szijjártó ayrıca, AB’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımların beklenilen sonuçları vermediğinin altını çizdi.

Buna karşılık Dombrovskis, yaptırımların etkili olduğunu savunarak, AB ülkelerinin bu önlemleri “daha kapsamlı bir şekilde uygulaması” ve kurallara uymayan taraflarla etkin mücadele etmesi gerektiğini belirtti.

ABD’nin ucuz Ukrayna tahılının Avrupa pazarına akmasından çıkarı ne?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English