Bizi Takip Edin

AVRUPA

FT’ye göre AB’nin kalbindeki ikili: Meloni ve Le Pen

Yayınlanma

Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerine çok az bir süre kalmışken, AB’nin geleceğine dair tartışmalar da sürüyor.

Seçimlerde önemli bir mevzi kazanacağı öngörülen Avrupa sağının, yeni AP’de kuracağı ittifaklar AB’nin geleceği için kritik. Bu kapsamda İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile Fransız Ulusal Birlik’in (RN) tarihsel lideri Marine Le Pen arasındaki işbirliği ihtimali öne çıkıyor.

Financial Times’ın (FT) aktardığına göre Kuzey Fransa’da kalabalık bir pazar yerinde kampanya yürüten Le Pen’e gazeteciler, bu hafta sonu yapılacak AP seçimlerinde beklendiği gibi büyük bir zafer elde etmesi halinde Avrupa’ya yönelik stratejisini sordular.

Le Pen ise yanıt olarak, bunun başka bir lidere bağlı olabileceğini öne sürdü. Le Pen’in işaret ettiği lider, İtalya’nın Kardeşleri (FdI) partisinin lideri ve İtalya Başbakanı Giorgia Meloni.

Le Pen’in partisi RN, AP’de Kimlik ve Demokrasi (ID) grubuna üye iken, Meloni’nin partisi İtalya’nın Kardeşleri Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri (ECR) grubunda başı çekiyor.

Le Pen’den Meloni’ye AP’de ortak grup teklifi

Le Pen, AP’de “sağcı süper grup” istiyor

FT’ye göre ikili arasında son dönemde yaşanan sürtüşmelerin ardından Le Pen, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in “felaket politikalarına” son verebilecek tek bir sağ grupta kendi siyasi güçlerini birleştirmeleri için İtalyan lidere “uzlaşmacı ve neredeyse dokunaklı” bir çağrıda bulundu.

Le Pen, İtalyan Corriere della Sera gazetesine verdiği demeçte, “Güçlerimizi birleştirmenin tam zamanı; bu gerçekten faydalı olacaktır. Eğer başarılı olursak, AB parlamentosundaki en büyük ikinci grup olabiliriz. Böyle bir fırsatı kaçırmamamız gerektiğini düşünüyorum,” dedi.

FT’ye göre Meloni’nin bu çağrıya vereceği yanıt, Avrupa’nın geleceği açısından belirleyici olabilir. Gazetenin haberinde, “Partileri Avrupa Parlamentosu’ndaki ayrı milliyetçi ve göçmen karşıtı bloklara mensup olan bu iki güçlü kadın, 6-9 Haziran’da yapılacak seçimlerin en büyük kazananları ve 27 üyeli blokta sağa kayışın ikiz öncüleri olarak ortaya çıkmaya hazırlanıyor,” deniyor.

Seçimlerin, enerji dönüşümü ve tarımdan göçe kadar uzanan tartışmalı konularda AB politikasını sağa kaydırabileceğini yazan FT, oylamanın aynı zamanda bir sonraki komisyon başkanının belirlenmesine de yardımcı olacağını hatırlatıyor. 27 üye devletin aday göstereceği kişinin AP üyelerinin çoğunluğunun desteğini alması gerekiyor.

Meloni ile Le Pen işbirliği arayışında

“Merkez sağ” ile “aşırı sağ” arasında köprü olarak Meloni

FT, Meloni ve Le Pen’in pek çok ortak noktası olduğuna dikkat çekiyor ve “Her iki kadın da kökleri tarihsel olarak faşizme dayanan aşırı sağcı siyasi hareketlerin erkek egemen saflarında başarılı oldu. Her ikisi de partilerini seçmenlerinin daha geniş bir kesimi tarafından daha kabul edilebilir hale getirmek için detoks stratejisi izledi,” diyor.

İki kadının da daha sıkı bir şekilde bütünleşmiş “federal bir birlik” yerine “ulus devletlerden oluşan bir Avrupa inancı” da dahil olmak üzere benzer bir ideolojik zemini paylaştığına işaret eden FT, bununla birlikte NATO ile ilişkiler, Ukrayna’nın silahlandırılması, göç ve en önemlisi de AB sistemi ve ana akım liderleri ile birlikte mi çalışılacağı yoksa onlarla mücadele mi edileceği gibi bazı konularda aralarında fark olduğuna dikkat çekiyor.

Haberde, Meloni’nin şu anda daha ana akım sağ ile “Avroseptik” milliyetçi sağ ile bir köprü görevi gördüğüne işaret ediliyor. Ursula von der Leyen, Meloni’nin ilkini seçmesini isterken, Le Pen ikincisinden yana ağırlık koyuyor.

Nitekim Macaristan Başbakanı Viktor Orbán 30 Mayıs’ta Le Point dergisine verdiği demeçte, “Bugün Avrupa’daki egemenlikçi kampın geleceği iki kadının ellerinde yatıyor. Her şey Fransa’da Marine Le Pen ve İtalya’da Giorgia Meloni’nin işbirliği yapma kapasitesine bağlı olacak,” demişti.

AP seçimlerine doğru: Avrupa’nın merkez ülkelerinde referandum

Leyen, ikinci kez başkanlık için kendi sağına bakıyor

FT, on yıl önce Meloni’nin, AB entegrasyonuna karşı ortak düşmanlıkları göz önüne alındığında, bir rol model olarak Le Pen’e büyük bir hayranlık duyduğunu ifade ettiğini de hatırlatıyor.

Her iki liderin partisinin de önümüzdeki hafta yapılacak Avrupa seçimlerinin kazananları arasında olması bekleniyor. RN 2019’da yüzde 23 olan oy oranını şu anda yüzde 33’e yükseltmiş görünürken, FdI ise yüzde 6 olan oy oranını yüzde 27’ye çıkarma yolunda ilerliyor.

Sonuç olarak, anketler ID grubunun yaklaşık 66 sandalye kazanabileceğini, ECR’nin ise 16’sı potansiyel yeni üyeler için olmak üzere yaklaşık 74 sandalye alabileceğini gösteriyor.

Leyen’in merkez sağ Avrupa Halk Partisi (EPP) yine en fazla sandalyeyi kazanmaya aday fakat çoğunluğu sağlamak için koalisyon ortaklarına ihtiyacı olacak.

The Economist’ten AP seçimleri değerlendirmesi: Avrupa’nın geleceğini bu üç kadın şekillendirecek

Meloni’nin Avrupa sağını birleştirme projesinin önündeki engeller

Meloni’nin iç politikadaki stratejisi nasıl İtalyan sağını birleştirerek iktidarı ele geçirmek olduysa, aynı şeyi AB’de de yapmak istiyor ve bu kapsamda hem EPP hem de ID ile birlikte çalışmak istiyor.

Meloni nisan ayındaki FdI parti konferansında, “İtalya’da yaptığımızın aynısını Avrupa’da da yapmak istiyoruz. Merkez sağın güçlerini bir araya getiren ve nihayetinde solu Avrupa’da da muhalefete gönderen bir çoğunluk yaratmak,” demişti.

Bununla birlikte böyle bir koalisyonun Avrupa düzeyinde tekrarlanması pek olası görünmüyor. EPP, Le Pen ya da ID grubundaki müttefikleri ile “çok aşırı” oldukları ve “Rusya yanlısı” sempatileri olduğu gerekçesiyle çalışmayı reddediyor.

ID’nin üyeleri arasında Almanya için Alternatif (AfD) de yer alıyordu. Fakat AfD’nin AP seçimlerindeki baş adayı Maximilian Krah’ın SS’ler hakkında söylediği sözlerden sonra, RN Alman partisi ile çalışmak istemediğini ilan etmiş ve ID, AfD’yi gruptan atmıştı.

Fakat öte yandan Le Pen’in kendisi de Leyen’in dahil olduğu herhangi bir koalisyonu şimdiden dışlamış durumda. Le Pen mayıs sonunda yaptığı açıklamada, “Onun zamanı doldu. Bize kalırsa, asla, tekrar ediyorum, asla Ursula von der Leyen’e oy vermeyeceğiz,” demişti.

Meloni’nin başkanı olduğu ECR grubu ise hem ana akım “merkez sağ” hem de “aşırı sağ” tarafından destekleniyor.

“AfD sorunu”, Avrupa sağında ittifakları yeniden şekillendiriyor

Leyen, Meloni’ye kancayı taktı

Özellikle göç konusunda Meloni ile yakın çalışan Leyen, ikinci dönem için parlamentoda yapılacak oylamada İtalyan başbakanın desteğine ihtiyaç duyabilir. Bu da İtalyan lideri güçlü bir oyun kurucu konumuna getiriyor.

AB’nin liberal ve merkez sol liderleri, Leyen’in Meloni ile ittifak kurma ihtimalinden rahatsız oldular ve onu yeniden seçtirmemekle tehdit ettiler.

Bunun yanı sıra EPP ve ECR’nin sağı da aynı şekilde böyle bir anlaşmaya karşı. Mart ayında Le Pen, Meloni’den Leyen’in yeniden seçilmesini destekleyip desteklemeyeceği konusunda, “İtalyanlara gerçeği” söylemesini talep eden hırçın bir video yayınladı ve bunun “Avrupa halklarına çok fazla acı çektiren politikaları daha da kötüleştireceğini” ileri sürdü.

Son zamanlarda ise Le Pen’in tonu belirgin bir şekilde değişti ve Meloni’yi ECR ve ID’yi mecliste sağcı bir “süper grup” olarak birleştirmeye davet etti.

İtalyan başbakanı şu ana kadar belirgin bir tavır almadı. Bunun yerine, kamuoyuna yaptığı açıklamalarda, “ortak endişe kaynağı olan belirli konularda işbirliği yapmaktan” bahsetti.

‘Milli Muhafazakâr Enternasyonal’den İsrail’e destek

Ana akımlaşan Meloni

FT’ye göre, Meloni ılımlı çizgisinden sapmadığı sürece, Le Pen ile işbirliği alanı sınırlı görünüyor.

Gazetedeki analize göre, son zamanlarda ana akım muhafazakâr hedefler peşinde koşan Meloni, kendisini İtalya’nın AB kurtarma fonlarından payına düşeni alma taahhütlerini yerine getirebilecek ciddi bir lider olarak gösterdi ve piyasalara güvenli bir çift el olduğu konusunda güvence verdi.

Bu kapsamda İtalyan lider, AB ekonomi politikasının temel ilkelerini büyük ölçüde kabul etti: tek pazar kuralları, bütçe açığı ve borç limitleri ve bu ekonomik desteğin güvence altına alınması karşılığında iktisadi ve idari reformlar.

Dış siyaset konusunda da, Ukrayna savaşı jeopolitik konularda değişime neden olmuş durumda. Meloni daha önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e hayranlığını dile getirmiş olsa da, hızlı ve açık bir şekilde Kiev’i desteklemeye başladı. Başbakan olarak Meloni Ukrayna’ya silah göndermeye devam etti ve bu ülkenin AB üyeliğini destekledi.

Giorgia Meloni radikal filan değil

Le Pen de yumuşuyor: Frexit buharlaştı

FT’ye göre Le Pen de eski “sert” tutumunu yumuştmaya başladı.

Özellikle 2017 cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybettiğinden bu yana, Avrupa şüpheciliğini bir miktar yumuşatan Fransız lider, artık Fransa’nın AB’den ayrılması ya da Brexit’ten sonra popüler olmadığı düşünülen ortak para birimi avronun terk etmesi çağrısında bulunmuyor.

Buna rağmen, RN’nin göçü büyük ölçüde azaltma ve Fransız şirketlerine kamu ihalelerinde öncelik tanıma önerileri, partinin muhaliflerine göre AB yasalarını çiğneyecek ve yumuşak bir “Frexit” anlamına gelecek.

Meloni’nin aksine Le Pen, ana akım muhafazakârlarla çalışarak değil, onların yerini alarak güç kazanmak ve aynı zamanda daha “radikal, popülist ve genellikle sol eğilimli” ekonomik pozisyonlarla siyasi yelpazenin her yerine, özellikle de gençlere ve işçi sınıfına hitap etmek istiyor.

Marine Le Pen’in partisi neden İsrail’i destekliyor?

Fransız partisi Meloni ile yakınlaşmaktan rahatsız

Üstüne üstlük, RN içindeki bazı isimler Giorgia Meloni’nin izlediği siyasetten hoşnutsuzluğunu gizlemiyor.

Bu isimler, İtalyan başbakanının ülkesinin kırılgan kamu maliyesi nedeniyle Brüksel’e boyun eğmek zorunda kaldığını öne sürüyor.

Fransız parlamentosundaki RN grubunun genel sekreteri Renaud Labaye, “İtalya gibi 190 milyar avro almak için bir kurtarma planınız varsa, sizi besleyen eli ısıramazsınız,” diyor.

RN liderleri ayrıca Meloni’nin göçmenlere daha fazla çalışma izni vermesinden ve AB üyelerinin İtalya gibi sınır ülkelerine gelen sığınmacıların yükünü paylaşmasını öngören ve kendilerinin şiddetle karşı çıktığı AB göç anlaşmasının imzalanmasındaki rolünden de memnun değiller. İsminin açıklanmasını istemeyen bir Le Pen müttefiki, “Meloni’nin göç konusundaki politikaları şaşırtıcı ve dehşet verici,” ifadelerini kullanıyor.

FT’ye göre Meloni’nin Ukrayna ve Avrupa savunması konusundaki tutumu onu, her ikisi de Putin ve onun Birleşik Rusya partisi ile kişisel, siyasi ve mali bağları olan Salvini ve Le Pen’den “biraz uzaklaştırıyor.”

Aslında Le Pen de Putin’i “uluslararası hukuku çiğnemekle” suçlamaya başladı. Ne var ki, uzun süredir NATO karşıtı açıklamalar yapan Fransız muhalefet lideri, Kiev’in silahlandırılmasına karşı çıkıyor ve Rusya’nın toprak kazanımlarını kabul etmek anlamına gelse bile derhal barış görüşmeleri yapılması gerektiğini söylüyor.

Salvini ve Le Pen, Leyen’e bayrak açtı; Meloni köşeye sıkıştı

Rusya’ya ilişkin tutum artık o kadar önemli olmayabilir

Bütün bunlara rağmen, RN’nin AfD ile ilişkilerini kesmesinin ardından olası bir ECR-ID ittifakı daha fazla ete kemiğe bürünmüş durumda.

RN’nin AP üyesi Jean-Paul Garraud, “Avrupa siyasetinde gerçek bir evrim anındayız ve bu iki itibarlı kadın bu değişimi gerçekten somutlaştırıyor. Birlikte çalışma imkanı gerçekten var,” diyor.

FT’ye göre Le Pen’in geçtiğimiz ay Madrid’de sağcı Vox tarafından düzenlenen ve Meloni ile Orbán gibi herhangi bir yeniden yapılanmada kilit rol oynayabilecek diğer milliyetçi liderlerin de katıldığı bir konferansa katılması bunun işaretlerinden biriydi.

Meloni de geçen hafta internet üzerinden düzenlediği bir kampanya etkinliğinde Le Pen’in “ilginç bir yolda” olduğunu düşündüğünü söyledi.

AP seçimlerinde İtalyan koalisyon hükümetinde yer alan ve ID üyesi Lega için yarışan İtalyan senatör Claudio Borghi, Rusya konusundaki tarihi farklılıkların artık çok önemli olmadığını, çünkü yeni bir birleşik “sağcı avro-eleştirel” parti oluşturabilecek partilerin çoğunun Putin’in müdahalesini kınadığını söylüyor ve “Bu konu artık masada değil,” diyor.

Garraud da, popülist ve aşırı sağcı partilerin çoğunun “monolitik olmayacak” daha büyük, daha geniş bir gruba katılabileceğini, fakat bunun yerine farklı ulusal çıkarları “anlayacağını ve bunlarla başa çıkacağını” söylüyor.

Meloni’ye gelince, “onu fikirler açısından bir müttefik olarak görüyoruz ve pek çok siyasi ortak noktamız var, fakat yaklaşım farklılıklarımız var” diye devam ediyor Garraud ve ekliyor: “Madam Meloni iktidarın gerçekleriyle karşı karşıya. İtalya’daki durumun mali konular da dahil olmak üzere karmaşık olduğunu çok iyi biliyoruz.”

AVRUPA

Avusturya’da seçim zamanı: Özgürlük Partisi birinciliğe göz kırpıyor

Yayınlanma

Avusturya’nın sağcı Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) pazar günü yapılacak ulusal seçimlerde %28’lik tarihi bir oranla Halk Partisi (ÖVP) ile birinci sırayı paylaşacağı tahmin edilse de partinin şansölyelik umudu pek mümkün görünmüyor.

FPÖ daha önce bölgesel ve ulusal düzeyde hükümet koalisyonlarının bir parçası oldu, fakat henüz ulusal bir seçimde zafer elde edemedi veya bir üyesi şansölye olarak görev yapmadı.

Euractiv’e konuşan FPÖ Milletvekili Elisabeth Dieringer, partiye verilen desteğin artmasıyla ilgili olarak, “İnsanları dikkatle dinliyoruz. Fikrimizi her gün değiştirmiyoruz. Bu yüzden insanların kalplerine, zihinlerine ve günlük sorunlarına ulaşıyoruz,”dedi.

Haziran ayında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde FPÖ, ÖVP’nin %24,52’lik oy oranına karşılık %25,4’lük oy oranıyla birinci olmuştu.

FPÖ, eski FPÖ lideri ve eski başbakan yardımcısı Heinz-Christian Strache’nin, dönemin başbakanı Sebastian Kurz’un merkez sağ ÖVP koalisyonu olan Avusturya hükümetinin çöküşüyle sonuçlanan “İbiza olayı”n a karışmasının ardından, 2019’dan bu yana Herbert Kickl liderliğinde güveni yeniden inşa etmek için çalışıyor.

Geçtiğimiz hafta, iklim ve çevre konularını yeniden gündeme getiren Boris Fırtınası’nın Orta Avrupa üzerindeki etkisi nedeniyle seçim kampanyasında bir sarsıntı yaşandı.

“Bu konu daha önce kampanyada pek tartışılmıyordu. Şimdi ise tartışılıyor,” diyen Yeşiller Milletvekili Thomas Waitz Euractiv’e verdiği demeçte “aşırı sağ seçmenleri mobilize ettiğini” öne sürdü.

Avusturya’nın çok partili siyasi ortamında FPÖ’nün hükümet edebilmesi için %50+1 çoğunluğu sağlaması gerekiyor. Başka bir deyişle, partinin gerekli çoğunluğu sağlamak için en azından bir başka partiyle koalisyon kurması gerekiyor.

Son anketler Şansölye Karl Nehammer’in Hıristiyan demokrat partisinin kurulacak koalisyonun temel taşı olacağını gösteriyor.

Parti, Özgürlük Partisi ile koalisyon kurmak ya da Sosyal Demokratlar (SPÖ) ve Yeşiller veya liberal NEOS gibi daha küçük bir küçük ortakla ittifak yapmak arasında seçim yapmak zorunda kalabilir.

SPÖ milletvekili Andreas Schieder Euractiv’e verdiği demeçte, “Bence biz Sosyal Demokratlar için bir şey çok açık. Aşırı sağ ile koalisyon yok,” dedi.

Avusturya Cumhurbaşkanı ve Yeşiller’in eski lideri Alexander van der Bellen’in anayasaya göre başbakan, başbakan yardımcısı ve bakanların atamalarını onaylaması gerektiğinden, başbakanlığı elde etmek FPÖ lideri Herbert Kickl için zor olabilir.

Geçen yıl yaptığı bir açıklamada van der Bellen, “Avrupa karşıtı bir partiyi, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşını kınamayan bir partiyi desteklemeye çalışan” hiç kimseye “yemin ettirmeyeceğini” belirtmişti ki, bu nitelemeler şüphesiz Kickl’in partisi için de geçerli.

ÖVP Milletvekili Lukas Mandl Euractiv’e verdiği mülakatta, “Özgürlük Partisi’nin liste başı adayının hükümeti kuramayacağından kesinlikle eminim çünkü parlamentoda çoğunluğu bulamayacak,” dedi.

Kickl, Die Presse’ye verdiği mülakatta hükümet kurma şansının reddedilmesi ihtimaline değinerek cumhurbaşkanının “anayasayı çiğnemiş” olacağını savundu.

2000 yılında FPÖ’nün ÖVP ile birlikte ikinci büyük parti olarak hükümet koalisyonuna girmesinin ardından AB üye ülkeleri Avusturya ile ikili ilişkileri askıya almıştı. Fakat FPÖ 2019’da hükümete katıldığında böyle bir durum söz konusu olmadı.

Nitekim Yeşiller Milletvekili Thomas Waitz de “AB’den herhangi bir tepki beklemiyorum. Aksine tam tersini bekliyorum. Çok gürültülü bir sessizlik olacak,” dedi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Finlandiya, NATO karargahını Rusya sınırı yakınlarına konuşlandıracak

Yayınlanma

Finlandiya Savunma Bakanlığı, NATO kara kuvvetleri komuta merkezini Rusya sınırına 140 kilometre mesafedeki Mikkeli kentine konuşlandırma kararı aldı.

Savunma Bakanı Antti Hakkänen, Mikkeli’nin hâlihazırda Finlandiya Kara Kuvvetleri Komutanlığı karargâhına ev sahipliği yaptığını belirterek, “NATO üssü ile birleştirilerek, ulusal savunmamızın koordinasyonu ile NATO’nun savunma kabiliyetlerinin koordinasyonu arasında mümkün olan en iyi sinerjiyi elde edeceğiz,” dedi.

Bakanlık açıklamasına göre, normal şartlar altında üs, NATO tatbikatlarından ve ‘bölgedeki diğer barışçıl faaliyetlerden’ sorumlu olacak.

Olası bir kriz durumunda ise karargâh, NATO kara kuvvetlerinin operasyonlarını yönetecek. Karargâhta hem müttefik ülkelerden hem de Fin savunma kuvvetlerinden personel görev yapacak.

Iltalehti gazetesinin daha önce bildirdiğine göre, Mikkeli üssü, ABD’nin doğu kıyısındaki Norfolk’ta bulunan karargâhın yönetimi altında faaliyet gösterecek.

Bu kentin seçilmesinin birkaç nedeni bulunuyor: Hâlihazırda bir Fin ordu karargâhı ve bir havalimanına sahip olması, ayrıca Bakan Hakkänen’in memleketi olan Güney Savo bölgesinin başkenti olması.

NATO karargâhının Mikkeli’de kurulmasına yönelik hazırlıklar ilkbaharda kamuoyuna duyurulmuştu.

Finlandiyalı yetkililer, Ukrayna’daki savaşın devam etmesi ve Rusya’nın sınırda ‘göç krizi yaratma girişimleri’ karşısında ‘önleyici caydırıcılığı güçlendirmek’ amacıyla bu kararı aldıklarını bildirdi.

Finlandiya Savunma Bakanı, Mikkeli’de ittifak askerlerinin konuşlandırılması konusunda çeşitli NATO ülkeleriyle görüşmeler yaptığını kaydetti.

Bakan, amaçlarının bu güçlerin ‘kriz durumlarında’ ülkeye hızlıca ulaşabilmesini sağlamak olduğunu belirterek, ‘sınırdaki gergin atmosfere’ de dikkat çekti.

Yle kanalının aktardığına göre Finlandiya, Mikkeli üssüne ek olarak Rovaniemi veya Sodankylä’da yeni bir NATO karargâhı açmayı da değerlendiriyor.

Finlandiya’nın güney ve kuzeyinde iki NATO karargâhı kurulacak

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İtalya, emisyon kuralları revizyonunda 9 AB ülkesinin desteğini aldı

Yayınlanma

İtalya İktisadi Kalkınma Bakanı Adolfo Urso, AB otomobil emisyon mevzuatının revizyonunun 2026’dan 2025’e çekilmesi önerisine dokuz AB ülkesinin desteğini aldıklarını açıkladı.

Bakan, İtalya’nın çağrısını desteklemeye hazır yeterli sayıda AB üyesi ülke olduğunu savuncu.

Urso, “Bazı ülkeler teklifimizle ilgili görüşlerini Konseyde dile getirirken, bazıları da yaptığım ikili görüşmelerde dile getirdiler: Özellikle Romanya, Slovakya, Letonya, Malta, Kıbrıs, Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nden bahsediyorum; ayrıca İspanya ve dün de Almanya ile görüştüm,” dedi.

Böylece Urso’nun önerisini destekleme potansiyeli olan AB üyesi ülke sayısı dokuza yükseldi.

Urso, “Hazırladığımız rapor aracılığıyla, şu anda 2026 sonu olarak belirlenen revizyon maddesinin daha erken uygulanmasını talep etmeye hazır yeterli çoğunlukta ülke olduğuna inanıyorum. Bunun 2025 yılının ilk yarısına çekilmesini teklif edeceğiz,” diye ekledi.

İtalya’nın önerisi, yeşil dönüşümü desteklemek için daha fazla ortak mali kaynak çağrısında bulunuyor ve şu anda hem Brüksel hem de Berlin tarafından karşı çıkılan biyoyakıtlara ve elektrikli araçlara geçişte “teknolojik tarafsızlık” olarak adlandırılan şeye katkıda bulunmak için hidrojene yer bırakıyor.

Fakat Başbakan Giorgia Meloni’nin hükümeti uzun zamandır AB’nin Yeşil Mutabakat’ına, özellikle de 2035 yılına kadar içten yanmalı motorların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasına şüpheyle yaklaşıyordu.

Urso’nun, hükümeti bu hedefe bağlı kalan Alman Şansölye Yardımcısı Robert Habeck ile yaptığı görüşmenin ardından bu tutum değişiyor gibi görünüyor.

Almanya Ekonomi Bakanlık Müsteşarı Sven Giegold, Urso’nun Habeck ile görüşmesine ilişkin haberlerle ilgili olarak “açıklığa kavuşturulması gereken yanlış anlaşılmalardan” söz etse de Urso gazetecilere yaptığı açıklamada “herhangi bir yanlış anlaşılma olmadığını” söyledi.

Urso, “Habeck ile bu tedbirleri görüştüğümüzü söyledim ve o da kendileri için 2035 hedefinin amiral gemisi olarak kalması gerektiğini yineledi. Gerçekten de, bu hedefi koruyabilecek ama aynı zamanda ona ulaşmak için gerekli koşulları yaratabilecek bir ana yoldan bahsediyoruz,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English