Bizi Takip Edin

AMERİKA

Google, ilk davasını kaybetti: ‘Big Tech’ parçalanacak mı?

Yayınlanma

San Francisco’da bir mahkeme jürisi, Google’ın popüler video oyunu Fortnite’ın yapımcısı Epic Games’e Andriod uygulama pazarında rekabeti bastırarak zarar verdiğine karar verdi ve böylece Google ilk antitröst davasını kaybetti.

Google, şirketin farklı bölümlerinde çok sayıda antitröst davasıyla karşı karşıya, fakat bu, bir karara varılan ilk dava.

Üç yıl önce Epic CEO’su Tim Sweeney, mobil telefon uygulamalarını tekelleştirdikleri gerekçesiyle Apple ve Google’a karşı yasal yollara başvurmuştu. Kimilerinin ‘Amerikan iş dünyasında iç savaş’ olarak adlandırdığı bu dava tek değildi; ekonominin dört bir yanındaki küçük şirketler, baskın büyük teknoloji devlerine karşı yasal olarak güçlerini birleşmeye başlamıştı.

Epic, Apple ve Google’ın uygulama mağazaları üzerindeki katı kontrolünü kırmak için dava açtı. Epic’in davası, Google’ın şirketin Android yazılımını çalıştıran mobil cihazlardaki uygulamalar için pazardaki hakim konumuna ve Play Store’daki geliştiricilerden aldığı ücretlere odaklanıyordu.

Google, Play Store’u cezalandırma aracı olarak kullanıyor

Oyun geliştiricisi 2020 yılında Fortnite oyuncularını, Google ve Apple tarafından geliştirilen sistemleri kullanmak yerine oyun içi öğelerin satın alınması için doğrudan Epic’e ödeme yapmaya teşvik etmeye başladı. Bunun üzerine her iki teknoloji devi de Fortnite’ı uygulama mağazalarından çıkardı.

Dava sırasında Google’ın amacının diğer uygulama mağazalarının ortaya çıkmasını engelleyerek hakimiyetini sürdürmek olduğu anlaşıldı. Geliştiricinin duruşmada sunduğu şirket belgelerine göre Google, Epic’in amiral gemisi Fortnite’ı Play Store’dan uzaklaştırması halinde diğer oyun şirketlerine yönelik ‘bulaşma etkisinden’ endişe ediyordu.

Teknoloji devi, Epic’e göre, rakip uygulama mağazaları geliştirmelerini engelleme amacıyla Project Hug adlı girişimin bir parçası olarak Activision Blizzard’a 360 milyon dolar ve diğer 19 oyun geliştiricisine milyonlarca dolar ödedi. Google, ödemelerin oyun şirketlerini oyunlarını Play Store’da sunmaya teşvik ettiğini savundu. Epic’e göre Google’ın anlaştığı şirketler arasında GSM operatörleri AT&T ve T-Mobile da yer alıyordu.

Epic, Google’ın Samsung ve LG gibi mobil cihaz üreticileriyle Play Store da dahil olmak üzere Google uygulamalarından oluşan bir paketi kabul ettikleri ve mağazasına ana ekranlarda öncelikli yer vermeyi kabul ettikleri anlaşmalar yaptığını ileri sürüyordu. Epic, bunun karşılığında bu üreticilere Google’ın kârından pay verildiğini söylüyor.

Mahkeme ayrıca Google’ın davayla ilgili kanıtları yok ettiğine hükmetti ve jüriye karar verirken bu davranışı göz önünde bulundurmalarını söyledi.

Google mağazası ve faturalandırma arasındaki yasadışı bağ

Sadece birkaç saat süren müzakerenin ardından jüri, önlerine konan her soruya oybirliğiyle evet cevabı verdi: Google’ın Android uygulama dağıtım pazarlarında ve uygulama içi faturalandırma hizmetleri pazarlarında tekel gücüne sahip olduğu, Google’ın bu pazarlarda rekabete aykırı şeyler yaptığı ve Epic’in bu davranışlardan zarar gördüğü kabul edildi.

Jüridekiler ayrıca, Google’ın Google Play uygulama mağazası ile Google Play Faturalama ödeme hizmetleri arasında da yasadışı bir bağ olduğuna ve dağıtım anlaşmasının, oyun geliştiricileriyle yaptığı Project Hug anlaşmalarının ve OEM’lerle (Orijinal ürün üreticisi) yaptığı anlaşmaların hepsinin rekabete aykırı olduğuna karar verdiler.

Epic, temyiz aşamasında olan Apple davasını kaybetmiş fakat Google davasını diğer birkaç davacıyla birlikte jüriye taşımıştı. Google’a meydan okuyan neredeyse tüm diğer şirketler, iddialarından vazgeçmeleri karşılığında arama devinden özel anlaşmalar alarak davadan kademeli olarak çekildiler. Epic CEO’su Sweeney ise para ya da özel bir anlaşmayı kabul etmedi.

Sweeney özellikle, firmaların kendi uygulama mağazalarına sahip olma ve kendi faturalama sistemlerini kullanabilme hakkını istedi. CEO, temel olarak, Google’ın Android telefon sistemi üzerindeki kontrolünü kırmak istiyor.

Sweeney: Bu milenyumda bir ilki yaşadık

Epic bir blog yazısında, kazanımın Google ve Apple’ın akıllı telefon uygulama ekosistemi üzerindeki hakimiyetini ele almak için mevzuat ve düzenleme ihtiyacının altını çizdiğini söyledi.

Epic Games CEO’su Tim Sweeney kararın ardından Financial Times’a (FT) verdiği demeçte, “Bu milenyumda ilk kez ABD antitröst yasasının tüm ağırlığı, teknoloji endüstrisindeki antitröst yasasını kötüye kullandığı için bir teknoloji şirketinin üzerine yıkıldı,” dedi.

Sweeney, kararın oyun endüstrisinde yüzde 30 komisyon ücretinin yaygın kullanımını sorgulattığını söyledi ve “Bana göre odadaki antitröst fili bu: hepsinin aynı oranı talep etmesi çünkü hiçbirinde rekabet yok. Bence yüzde 30’un günleri sayılı,” dedi.

Google hakkında çok sayıda dava var

Google kararı temyize götüreceğini açıkladı. Google’ın hükümet işleri ve kamu politikalarından sorumlu başkan yardımcısı Wilson White yaptığı açıklamada şirketin karara itiraz edeceğini söyledi. White, “Android ve Google Play, diğer tüm büyük mobil platformlardan daha fazla seçenek ve açıklık sağlıyor,” iddiasında bulundu.

White, “Dava, Apple ve App Store’un yanı sıra Android cihazlar ve oyun konsollarındaki uygulama mağazalarıyla da kıyasıya rekabet ettiğimizi açıkça ortaya koydu. Android iş modelini savunmaya ve kullanıcılarımıza, iş ortaklarımıza ve daha geniş Android ekosistemine derinden bağlı kalmaya devam edeceğiz,” dedi.

Bununla birlikte, şirket hakkında birden fazla antitröst davası var. Jüri Google’ın antitröst yasalarını ihlal ettiğine karar verdiği için, bundan sonraki her davada şirketin kendisini kanıtlaması gerekecek.

Microsoft’un parçalanması örnek olur mu?

Microsoft hakkında açılan bir kamu antitröst davası, 2000 yılında şirketin ‘tekel’ olarak kendini konumlandırdığına hükmetmişti.

Yargının buna bulduğu çözüm, Microsoft’un bölünmesi olmuştu. Bu karara göre, Microsoft’un biri işletim sistemi diğeri de diğer yazılım bileşenlerini üretmek üzere iki ayrı birime bölünmesi gerekecekti.

Bununla birlikte, ertesi sene Adalet Bakanlığı Microsoft’ı bölmekten vazgeçtiğini ve daha küçük bir antitröst cezanın verileceğini açıklamıştı. 2002 yılında şirket ile devlet arasında verilen uzlaşma, Microsoft’u kurtaracaktı. Birçok avukat ve aktivist, Amerikan devletinin ‘uzlaşma’ ile birlikte teknoloji devine tekelleşme muafiyeti tanıdığına inanıyordu.

ABD’de, özellikle Elizabeth Warren gibi Demokrat senatörler, Alphabet (Google), Amazon, Apple, Meta ve Microsoft’tan müteşekkil ‘Beş Büyükler’in parçalanması için kampanya yürütmüştü.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English