Ortadoğu
İsrail’den ateşkes iddiasına yalanlama

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD ile Fransa’nın Lübnan’da geçici ateşkes çağrısına yanıt vermediğini, kuzeye saldırıların azaltılması yönündeki haberlerin doğru olmadığını ve “İsrail ordusuna tüm gücüyle kuzeyde saldırılarına devam etmesi talimatı verdiğini” açıkladı.
İsrail Başbakanlık Ofisi, yaptığı yazılı açıklamada, Netanyahu’nun Lübnan’da geçici bir ateşkesi görüşmeye razı olduğuna ilişkin haberleri yalanladı.
Açıklamada, “Ateşkesle ilgili haberler doğru değil. Netanyahu, ABD-Fransa’nın teklifine yanıt vermedi. İsrail’in kuzeydeki saldırılarını azaltması yönündeki haberler gerçeği yansıtmıyor. Netanyahu, kendisine sunulan planlara göre İsrail ordusuna kuzeyde tüm gücüyle saldırılarına devam etmesi talimatı verdi. Gazze’deki saldırılar da savaşın tüm hedefleri gerçekleşene kadar sürecektir.” ifadelerine yer verildi.
Netanyahu’nun ateşkes iddialarını yalanlamasının ardından Dışişleri Bakanı Israel Katz “Kuzeyde ateşkes olmayacak” dedi. Katz, “Zafere ve kuzeyde yaşayanların güvenli bir şekilde evlerine dönmesine kadar Hizbullah terör örgütüyle tüm gücümüzle savaşmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
İsrail basınındaki haberlerde, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, ABD ve Fransa’nın girişimiyle Lübnan’da üç haftalık geçici bir ateşkes sağlanmasının görüşülmesine izin verdiği ve bunun için bir bakanını görevlendirdiği iddia edilmişti.
Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi de dün hedeflerinin İsrail’in kuzeyinde yaşayanların evlerine geri dönmesi olduğunu ve bunun için Lübnan’a “kara saldırısı manevrasına hazırlandıklarını” açıklamıştı.
Ortadoğu
ABD: İran’ın petrol ihracatını tamamen durdurabiliriz

ABD’li Bakan, İran’dan çıkan gemilerin takip edilebildiğini ve petrol ihracatını durdurabileceklerini söyledi.
ABD Enerji Bakanı Chris Wright, ABD Başkanı Donald Trump’ın Tahran’a yönelik baskı politikası çerçevesinde, İran’ın petrol ihracatını tamamen durdurabileceklerini iddia etti. Wright, Abu Dabi ziyareti sırasında Reuters’a yaptığı açıklamada, Körfez ülkelerinin İran’ın nükleer programı konusunda büyük endişe taşıdığını ve bu durumun kimsenin çıkarına olmadığını söyledi.
Ocak ayında Beyaz Saray’a dönen Trump, ilk döneminde İran’la imzalanan nükleer anlaşmadan çekilmiş ve İran’ın petrol ihracatına ciddi kısıtlamalar getirmişti. Wright, Trump’ın yeniden başkan olmasıyla birlikte İran’a yönelik daha sert bir yaklaşımın tekrar devreye girdiğini vurguladı.
Joe Biden döneminde toparlanan İran’ın petrol ihracatında, 2025 yılı itibarıyla henüz bir düşüş görünmüyor. Verilere göre ihracatın büyük kısmı tek taraflı yaptırımlara karşı çıkan Çin’e yapılıyor.
ABD’nin İran’a karşı maksimum baskı politikasını nasıl uygulayabileceği sorulan Wright, “Bu aslında oldukça yapılabilir bir şey. Başkan Trump ilk döneminde bunu başardı” dedi. Wright, İran’dan çıkan gemilerin takip edilebildiğini ve petrol ihracatının durdurulabileceğini söyledi. Wright, ABD’nin İran gemilerini denizde durdurup durdurmayacağı sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Yüzde 100 baskı uygulayabilir miyiz? Evet, ama bu nasıl yapılacak, bunun yöntemine dair detaylara girmeyeceğim.”
Chris Wright ayrıca Trump yönetiminin politikaları doğrultusunda önümüzdeki yıllarda petrol arz ve talebi açısından olumlu bir tablo oluşacağını, ekonomik büyümeye dair piyasa endişelerinin ise yersiz çıkacağını öne sürdü.
Ortadoğu
Hamas ve Hizbullah’tan ABD-İran müzakerelerine destek

Hamas ve Hizbullah, yarın Umman’da yapılması beklenen ABD-İran müzakereleri destek verirken Tahran’ın müttefiklerini “satmayacağına” dair güvenlerini yineledi.
The National’da yer alan habere göre Hamas’tan ismi açıklanmayan bir yetkili, “İran çok cephede birden manevra yapabilen, köklü diplomasi geleneğine sahip bir ülke. Fırtına karşısında eğilebilir ama asla kırılmaz” dedi. Hizbullah’a yakın bir kaynak da “İran, kendi çıkarlarını belirlemede egemen bir devlettir. Umman’daki görüşmeler, İran halkına diplomasinin hâlâ bir seçenek olduğunu göstermek için bir fırsat” ifadelerini kullandı.
“İran’da iç kamuoyunda, ülkenin bölgesel stratejisini gözden geçirmesi gerektiği yönünde tartışmalar yaşanıyor. Artan ekonomik maliyetler ve bölgesel yorgunluk nedeniyle silahlı gruplara verilen desteğin yeniden değerlendirilmesi gündemde” değerlendirmesinin yapıldığı haberde buna rağmen Hamas yetkilisinin “İran’ın müttefiklerini satmayacağına güvenimiz tam” dediği belirtildi: “Hizbullah, Ensarullah (Yemen’deki Husiler) ya da Hamas’tan vazgeçebileceği söylentilerine rağmen İran müttefiklerini asla satmaz” dedi.
Hizbullah’a yakın kaynaklar ise İran’ın müzakereye “baskı altında değil, kendi ilkeleri doğrultusunda” oturduğunu savundu. Kaynak, “İran her zaman diyaloğu savunmuştur. Nükleer konuda da barışçıl tutumunu vurgulamıştır. Bu nedenle müzakerelerden ya da pozisyonunu savunmaktan çekinmez” dedi.
Haberde, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın ve Hamas’ın siyasi lideri İsmail Heniyye’nin İsrail suikastıyla öldürülmesi ve Suriye’de Esad yönetiminin devrilmesinin İran liderliğindeki direniş eksenini zayıflattığı hatırlatıldı.
Bu nedenle İran’ın direniş örgütlerine verdiği desteğin azaldığı belirtilen haberde Hamas yetkilisinin şu ifadelerine yer verildi: “Silah ve para akışı eskiye göre azalmış olabilir. Ancak İran, direnişin en güçlü siyasi destekçisi olmaya devam ediyor.”
Siyasi analist Kassem Kassir ise İran’ın yeni şartlarla bir nükleer anlaşma arayışında olduğunu ancak ABD’ye güvenmediğini söyledi. Kassir’e göre, Washington bu görüşmeleri, “İran’ı biz masaya oturttuk” algısıyla yönetmek istiyor.
Öte yandan İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani, direniş eksenine verilen desteğin süreceğini belirtti. Yemen’deki Husiler gibi silahlı gruplara dikkat çeken Kaani, “Sınırlı kaynaklarla bile, düşmanın en gelişmiş sistemlerine karşı direnmeye devam ettik. Direniş, saldırıldıkça güçlenir” dedi.
Ortadoğu
Türkiye ve İsrail’in “Suriye” müzakeresine ‘Sykes-Picot’ benzetmesi

İsrail ve Türkiye, “Suriye’de karşı karşıya gelmeme” gerekçesiyle Azerbaycan’da doğrudan temaslara başladı. İsrail basını, görüşmeleri Suriye’nin fiilen bölünmesine giden yol olarak yorumladı. Eski donanma komutanı, görüşmelere ilişkin “Bir tür Sykes-Picot” dedi.
İsrail ve Türkiye, Beşar Esad sonrası Suriye sahasında olası bir çatışmayı önlemek amacıyla Azerbaycan’da teknik düzeyde görüşmelere başladı. Görüşmelerin temel hedefi, “sahadaki askeri hareketlilikte çatışma riskini azaltmak ve tarafların kırmızı çizgilerini belirlemek” olarak ifade edildi.
Türkiye ile İsrail arasında Suriye için ‘çatışmasızlık mekanizması’ kuruluyor
Ancak İsrail basınında yer alan yorumlara göre bu temaslar, Suriye’nin fiili olarak bölünmesine dair örtülü bir uzlaşının işareti olabilir. El Mayadin‘in İsrail medyasından aktardığına göre İsrail’in eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Marom, “Türkiye ile aramızda bir tür Sykes-Picot anlaşması yapıldı” diyerek dikkat çekici bir benzetme yaptı. Marom’a göre, “Suriye tek ve bütün bir devlet olarak kalmayacak, parçalanacak. Türkiye’nin de bu parçaların bazıları üzerinde çıkarları var.”
İsrail televizyon kanalı Kanal 13 de Azerbaycan’daki görüşmeleri, “Suriye’nin coğrafi olarak bölüneceği yeni dönemin işareti” olarak yorumladı.
Bu temasların öncesinde İsrail’in Suriye’deki T4 hava üssüne düzenlediği saldırı, tansiyonu yükseltmişti. Bu üssün, Türkiye’nin askeri olarak konuşlanmayı planladığı noktalar arasında olduğu öne sürülüyor.
KAN: Uzlaşma yok
Görüşmelere ilişkin ilk teyit, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan geldi. CNN Türk’te yaptığı açıklamada Fidan, İsrail ile “çatışmasızlık mekanizması” kurulması amacıyla teknik müzakerelerin başladığını açıkladı. Millî Savunma Bakanlığı da ilk toplantının Azerbaycan’da gerçekleştiğini duyurdu. Aynı gün, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisi de doğrudan görüşmeleri doğrulayarak Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e arabuluculuğu için teşekkür etti.
İsrail’in kamu yayıncısı KAN, çarşamba günü yapılan görüşmelerde bir uzlaşma sağlanamadığını, ikinci turun 20 Nisan’da sona erecek Hamursuz Bayramı sonrası yapılacağını aktardı. Aynı kaynak, Türkiye’nin Azerbaycan’a giden İsrailli yetkilileri taşıyan uçağın kendi hava sahasına girişine izin vermediğini ve uçağın Bulgaristan ile Yunanistan üzerinden dolambaçlı rota izlemek zorunda kaldığını da iddia etti.
İsrail’in “kırmızı çizgisi”
Jerusalem Post’a konuşan bir İsrailli yetkili, Türkiye’nin özellikle Palmira bölgesinde askeri üs kurmasının İsrail açısından kırmızı çizgi olduğunu ve bu pozisyonun Azerbaycan’daki toplantıda açıkça Türk tarafına iletildiğini söyledi. Aynı yetkili, Suriye sahasında İsrail’e yönelik olası tehditlerden, HTŞ lideri Ahmed Şara (Ebu Muhammed Colani) öncülüğündeki yeni yönetimin sorumlu tutulacağını ifade etti.
İsrail Enerji Bakanı Eli Cohen de “Türkiye ile çatışma istemiyoruz” diyerek sürece dair temkinli bir tutum sergiledi; ancak “Suriye’de Türk askeri varlığına karşıyız” vurgusunu da ihmal etmedi.
“Türkiye Suriye’ye daha fazla yatırım yapıyor”
Ancak İsrail’de, Türkiye’nin Suriye’deki etkisini dengeleme noktasında Netanyahu hükümetinin fazla seçeneği olmadığı değerlendirmesi öne çıkıyor.
İsrail güvenlik bürokrasisinin görüşlerini yansıtan yarı-resmi nitelikteki Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü (INSS) kıdemli araştırmacısı Gallia Lindenstrauss, The Times of Israel’e verdiği demeçte “Sonuçta Suriye söz konusu olduğunda, Türkiye bu ülkeyle İsrail’den çok daha fazla ilgileniyor ve buna göre yatırım yapıyor. İsrail’in Suriye’ye ilgisi yalnızca güvenlik odaklı. Bu da Ankara’ya üstünlük sağlıyor” dedi.
Lindenstrauss ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a verdiği desteğin, İsrail’in hareket alanını daha da daralttığını belirtti.
Lindenstrauss şu değerlendirmede bulundu: “Başkan Trump, Washington’da Netanyahu ile yaptığı son görüşmede, Türkiye konusunda İsrail’e yardım etmeye istekli olduğunu ama bunun için İsrail’in ‘makul taleplerde’ bulunması gerektiğini açıkça ifade etti. Trump, İsrail’i Suriye’de daha minimalist bir yaklaşıma zorlamak istiyor. İsrail, önceliklerini belirleyerek yalnızca en kritik kırmızı çizgilerinde ısrarcı olmalı. Örneğin, İran’dan Hizbullah’a Suriye üzerinden silah transferinin önlenmesi gibi.”
-
Ortadoğu2 hafta önce
Suriye İnsan Hakları Takip Komitesi: Sahil bölgesinde soykırım işlendi
-
Dünya Basını2 hafta önce
Signal bir Amerikan hükümeti operasyonudur
-
Diplomasi2 hafta önce
ABD, Ukrayna’ya ‘sömürge’ anlaşması teklif etti
-
Rusya2 hafta önce
Güney Koreli şirketler Rusya’ya dönmek istiyor
-
Rusya2 hafta önce
Putin: Arktik’te işbirliğine hazırız
-
Avrupa1 hafta önce
Almanya’daki Porsche fabrikaları tank üretmeye başlayacak
-
Avrupa2 hafta önce
Fransa, savunma sanayisi için 450 milyon avroluk fon kuruyor
-
Ortadoğu2 hafta önce
ABD, Beyaz Baretliler’e mali desteği kesti