Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Knesset’in “Filistin” kararı müzakerelerin önünü kapattı

Yayınlanma

israil parlamentosu

İsrail parlamentosu Knesset, bugün erken saatlerde yaptığı oylamada ezici bir çoğunlukla Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı kabul etti. Filistin Yönetimi kararı eleştirirken gelişmelerden, sınırsız destekleriyle İsrail’den yana olan ABD’yi sorumlu tuttu.

Önerge Başbakan Binyamin Netanyahu’nun koalisyonundaki partiler ile muhalefetteki sağcı partiler tarafından desteklendi ve hatta Benny Gantz’ın merkezdeki Ulusal Birlik partisinden de destek aldı.

Muhalefet Lideri Yair Lapid’in merkez sol Yeş Atid partisinden milletvekilleri, iki devletli çözüm lehinde konuşmuş olmasına rağmen önerge oylanırken Genel Kurul’u terk etti. Karara karşı çıkanlar sadece İşçi Partisi ile Arapların Birleşik Listesi (Ra’am ve Hadaş-Ta’al ittifakı) partilerinden milletvekilleri oldu.

Knesset bu adımı Netanyahu’nun ABD Kongresi’nin ortak oturumunda konuşmak üzere ABD’ye yapacağı ziyaretten sadece birkaç gün önce attı. Joe Biden dahil ABD’li demokratlar Gazze krizinin bağımsız Filistin Devleti yolunda atılacak adımlarla çözüleceğine inanıyor.

Şubat ayında Knesset, Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir önergeyi kabul etmişti ancak bu önerge, Suudi Arabistan başta olmak üzere bazı Arap ülkelerin Filistin devletinin kurulmasına ilişkin bir plan olmadan İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeyeceklerine dair haberlerin çıktığı dönemde kabul edilmişti ve esas olarak Filistin devletinin tek taraflı olarak kurulmasını reddediyordu.

68-9 oyla kabul edilen bu önerge ise İsrail ile müzakere edilmiş bir çözümün parçası olsa dahi bir Filistin devletinin kurulmasını tümüyle reddediyor.

Kabul edilen önergede şu ifadeler yer alıyor: “İsrail Knesseti Ürdün’ün batısında bir Filistin devletinin kurulmasına kesinlikle karşıdır. İsrail topraklarının kalbinde bir Filistin devletinin kurulması İsrail Devleti ve vatandaşları için varoluşsal bir tehlike oluşturacak, İsrail-Filistin çatışmasını sürdürecek ve bölgeyi istikrarsızlaştıracaktır.”

“Hamas’ın Filistin devletini ele geçirmesi ve İsrail Devletini ortadan kaldırmak için İran’ın başını çektiği eksenle koordinasyon içinde çalışarak burayı radikal İslami bir terör üssüne dönüştürmesi sadece kısa bir zaman meselesi olacaktır.”

“Şu anda bir Filistin devleti fikrini teşvik etmek terörizm için bir ödül olacak ve Hamas ve destekçilerinin 7 Ekim 2023 katliamı sayesinde bunu bir zafer olarak görmelerini ve cihatçı İslam’ın Orta Doğu’yu ele geçirmesinin bir başlangıcı olarak görmelerini teşvik edecektir.”

Filistin’den tepkiler

Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Redine, Knesset’in aldığı kararı eleştirerek, “Terörizm, çocukların yanı sıra kadın ve yaşlıları öldürmek için saldırılarını sürdüren işgaldir” dedi.

Yaptığı yazılı açıklamada tüm dünyanın tanıdığı Filistin devletinin var olduğunun altını çizen Ebu Redine, “Birleşmiş Milletler’de (BM) Filistin devletini tanıyan 149 ülke var. Kimsenin iznine ihtiyacı olmayan bağımsız devletimizin varlığını teyit eden uluslararası tanımalar peş peşe gelmeye devam ediyor” değerlendirmesinde bulundu.

İsrail meclisinde kabul edilen kararın aslında Tel Aviv yönetiminin “tüm bölgeyi uçuruma sürükleme yönünde sergilediği” bir ısrar olduğunu belirten Ebu Redine, gelişmelerden, sınırsız destekleriyle İsrail’den yana olan ABD’yi sorumlu tuttu.

Dünya ülkelerinin tümüne Filistin devletini tanımaları çağrısında bulunan Ebu Redine, “Uluslararası meşruiyet doğrultusunda Filistin devleti kurulmadan barış olmaz ve kimsenin güvenliği de olmaz” ifadelerini kullandı.

Filistin Kurtuluş Örgütü İcra Komitesi Genel Sekreteri Hüseyin eş-Şeyh de yaptığı açıklamada, Knesset’ten çıkarın kararın aslında İsrail’in ırkçı bir devlet olduğunun kanıtı olduğunu belirtti. İsrail’in bu adımla uluslararası hukuku ve uluslararası kararları ihlal ettiğini aktaran Şeyh, Tel Aviv yönetiminin bununla imzalanmış tüm anlaşmaları yok sayarak “barış ortaklığından” çekildiğini ifade etti.

Filistin Ulusal Girişim Hareketi Genel Sekreteri Mustafa el-Bergusi “Söz konusu karar, İsrail’in ve siyonizmin orta yol çözümü reddettiği ve Oslo Anlaşması’nı toprağa gömdüklerini teyit ediyor” dedi.

Biden-Netanyahu ile görüşecek mi?

Knesset’in aldığı kararın, Netanyahu’nun 24 Temmuz’da ABD’de yapacağı konuşmayla ilgili tereddüt yaşayan ABD’li bazı Demokrat vekilleri endişelendirdiği belirtiliyor.

Knesset kararı öncesi bazı Demokratlar Netanyahu’nun konuşma yapacağı Kongre toplantısına İsrail’e saygılarından dolayı katılacaklarını söylerken, daha büyük ve giderek büyüyen bir grup bunun bir parçası olmak istemediklerini belirtiyor.

Öte yandan Beyaz Saray Biden’ın Kovid testinin pozitif çıkmasının ardından kendini izole etmek için Delaware’e gideceğini duyurmuştu. Bu gelişmenin Biden’ın Netanyahu ile pazartesi günü Washington’da yapacağı görüşmeyi nasıl etkileyeceği belirsizliğini koruyor.

ORTADOĞU

Hamas, rehine anlaşmasının savaşı sona erdirmesini istiyor

Yayınlanma

Gazze’de ateşkes ve esir takası için müzakereler sürerken İsrail basını Hamas’ın süreli bir ateşkese ikna olmadığını yazdı.

CIA Direktörü Bill Burns, Hamas ve İsrail heyetlerinin önceki iki gün Doha’da yaptığı görüşmelerin ardından Katar Başbakanı ile bir araya gelecek; Trump’ın elçisinin de Kahire ziyaretinin ardından Doha’ya gelmesi bekleniyor.

Axios haber sitesinin İsrailli bir yetkiliye dayandırdığı haberinde, CIA Direktörü Burns’un, Doha’da Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir araya geleceği belirtildi.

Haberde, Burns’un, Katar Başbakanı ile İsrail ve Hamas arasındaki dolaylı müzakerelere ilişkin son durumu ele alacağı kaydedildi.

İsrail devlet televizyonu KAN, 16 Aralık’ta, “kısıtlı yetkilere” sahip bir İsrail heyetinin, Gazze’de ateşkes ve esir takası müzakereleri için Katar’ın başkenti Doha’ya gittiğini aktarmıştı.

Hamas da yaptığı açıklamada “Katarlı ve Mısırlı kardeşlerimizin himayesinde Doha’da gerçekleşen ciddi ve olumlu görüşmeler ışığında, işgalin yeni koşullar dayatmaktan vazgeçmesi halinde ateşkes ve esir değişimi için bir anlaşmaya varmanın mümkün olduğunu teyit etmektedir” ifadelerini kullanmıştı.

Doha’daki görüşmelerin yanı sıra Kahire’de de müzakereler yürütülüyor ve toplantı hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar Reuters’a önümüzdeki günlerde bir anlaşma imzalanabileceğini söyledi.

Hamas’ın müttefiki Filistin İslami Cihad’ın başkan yardımcısı Muhammed el-Hind’in de Mısırlı yetkililerle görüştüğü belirtildi.

Görevi henüz devralmayan ABD’nin yeni başkanı Trump’ın kısa süre önce rehineler için atadığı özel temsilci Adam Boehler’in de esir takası ve ateşkes müzakereleri çerçevesinde dün Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere Kahire’de olduğu kaydedildi. Boehler’in pazartesi günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüştüğü bugün de Doha’ya gitmesinin planlandığı belirtiliyor.

‘Daha önce de bu noktaya geldik’

ABD Başkanı Joe Biden’ın, Trump’ın ekibiyle birlikte çalışarak 20 Ocak’taki yemin töreninden önce Gazze için ateşkes anlaşmasını sonuçlandırmaya çalıştığını ifade ediliyor.

Müzakerelerde ilerleme kaydedilmiş olsa da bazı noktalardaki anlaşmazlıkların sürdüğünü belirten İsrail medyasına konuşan kaynaklar anlaşmanın sonuçlanması noktasında temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby de Fox News’e verdiği röportajda “Daha önce de bu noktaya geldik, ancak sonuca ulaşamadık” dedi.

İsrailli kaynaklar ise daha şüpheci bir tavır sergileyerek anlaşmanın önünde hala büyük engeller olduğunu belirtiyor. Walla haber sitesi, üç üst düzey İsrailli kaynağa atıfta bulunarak, son haftalarda ilerleme kaydedilmiş olsa da taraflar arasında hala büyük farklar olduğunu bildirdi. Özellikle Hamas’ın, herhangi bir rehine anlaşmasının savaşın sona ermesini sağlaması gerektiği konusunda ısrar ettiği kaydedildi. İsrail, belli sayıda rehinenin serbest bırakılması karşılığında bir ya da iki ay sürecek bir ateşkes istiyor. Hamas ise savaş sonrası Gazze’nin yönetiminde yer almamayı bazı şartlar karşılığında kabul etti. Ancak olası bir anlaşmanın savaşı ve işgali sona erdirmesi konusunda geri adım atmıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Colani: Suriye, İsrail’e yönelik saldırılar için üs olarak kullanılmayacak

Yayınlanma

HTŞ lideri Colani, Suriye topraklarının İsrail’e saldırı için kullanılmayacağını söylerken Esad yönetimini deviren örgütler güneyde Suriye ordusundan kalan silah ve mühimmatları İsrail ordusuna teslim ediyor.

Esad’ı yönetimini devirerek Şam’da yönetimi devralan El Kaide bağlantılı HTŞ’nin lideri Ahmed eş-Şara (Ebu Muhammed el-Colani) Şam’da aralarında The Times’ın da olduğu yabancı basına konuştu.

İsrail’in Suriye’ye saldırının son bulması gerektiğini söyleyen Şara, “İsrail’in gerekçesi Hizbullah ve İranlı milislerin varlığıydı, artık bu gerekçe ortadan kalktı” dedi.

Beşar Esad’ın ülkeden ayrılmasından sonra İsrail’in ele geçirdiği Suriye topraklardan da çıkması gerektiğini söyleyen Şara, şöyle devam etti: “1974 anlaşmasına bağlıyız ve BM gözlemcilerini yeniden kabul etmeye hazırız. Ne İsrail ne de başka bir ülkeyle çatışma istemiyoruz ve Suriye’nin saldırılar için bir üs olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Suriye halkının artık bir nefes alması gerekiyor, saldırılar sona ermeli ve İsrail önceki pozisyonlarına geri çekilmeli.”

İsrail, HTŞ liderliğindeki örgütlerin Şam’ı ele geçirmesinden saatler sonra Golan Tepeleri’nde Birleşmiş Milletler tarafından korunan tampon bölgeye girdi. Suriye topraklarında ilerleyen ve kış ayları boyunca çekilmeyi düşünmeyen İsrail, bunun geçici bir savunma hamlesi olduğunu iddia ediyor.

Öte yandan Suriye sınırında bulunan HTŞ ile birlikte Esad yönetiminin devrilmesi operasyonuna katılan örgütler Suriye ordusundan kalan silah toplayıp İsrail ordusuna teslim ediyor. Suriye içinden çekilen videoda kamyonlara yüklenen tonlarca silah ve mühimmat görülüyor. İsrail ordusu mühimmatlardan bazılarının ‘kimyasal savaş malzemesi’ içerdiğini söylüyor.

Kanal 12’nin yayınladığı görüntülerde içinde mühimmat ve silah bulunan yüzlerce kasanın toplandığı ve daha sonra kamyonlara yüklendiği görülüyor. Habere göre, geçen hafta Esad yönetimini deviren isyancılar da silah teslimine yardım ediyor. Habere göre silahlar Suriye ordusuna ait üs ve karakollardan geliyor ve aralarında genellikle göz yaşartıcı gaz olarak kullanılan CS gazı gibi kimyasal silahlar da bulunuyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

WSJ: PKK/YPG Trump’tan Ankara’ya baskı yapmasını istiyor

Yayınlanma

Wall Street Journal’da (WSJ) yer alan habere göre üst düzey ABD’li yetkililer, Türkiye ve milis müttefiklerinin Suriye sınırı boyunca güç yığdığını ve Ankara’nın Amerikan destekli YPG’nin elindeki topraklara geniş çaplı bir operasyona hazırlandığı yönünde alarm verdiğini söylüyor. Yetkililer, milis savaşçıların yanı sıra Türk üniformalı komandolar ve topçu birliklerinden oluşan bu güçlerin, Suriye’nin kuzey sınırında Ayn el Arap (Kobani) yakınlarında yoğunlaştığını belirtiyor. ABD’li yetkililerden biri, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonunun yakın olabileceğini söyledi.

Habere göre Türkiye’nin yığınağı Beşar Esad yönetiminin aralık ayı başında düşmesinin ardından başladı ve Türkiye’nin 2019’da Suriye’nin kuzeydoğusuna düzenlediği operasyon öncesi yaptığı askeri hamlelere benziyor. Bir başka ABD’li yetkili de “Bu konuya odaklanmış durumdayız ve itidal için baskı yapıyoruz” dedi.

PKK/YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Dış İlişkiler Sorumlusu İlham Ahmed, Başkan seçilen Donald Trump’a Türkiye’nin askeri operasyonunun olası göründüğünü söyledi ve Trump’tan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sınır ötesine asker göndermemesi için baskı yapmasını istedi.

SDG sözcüsü Ferhad Şami: ABD’nin bizi terk etmesinden korkuyoruz

The Wall Street Journal tarafından görüntülenen mektuba göre Ahmed, Trump’a Türkiye’nin hedefini şu olduğunu söyledi: “Siz göreve başlamadan önce topraklarımız üzerinde fiili kontrol kurmak ve sizi, topraklarımızın yöneticileri olarak kendileriyle muhatap olmaya zorlamak.” Ayrıca Ahmed “Eğer Türkiye işgaline devam ederse sonuçlar felaket olur” diye ekledi.

Türkiye’den gelen tehdidin SDG’yi, Biden yönetiminin görevi bırakmasına haftalar kala savunmasız bir konumda bıraktığını belirten WSJ, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Ankara’nın YPG’ye karşı operasyonları azaltacağına dair güvence almak üzere Türkiye’ye geldiğini hatırlattı. Ancak SDG sözcüsüne göre, SDG ile SMO arasında ABD arabuluculuğunda Ayn el Arap’ta yürütülen ateşkes görüşmeleri pazartesi günü bir anlaşma sağlanamadan çöktü. Sözcü, SDG’nin şu anda şehrin doğusunda ve batısında “önemli askeri yığınaklar” gördüğünü söyledi.

Ahmed, Trump’a yazdığı mektupta “Sınırın ötesinden Türk güçlerinin yığınak yaptığını görebiliyoruz ve sivillerimiz sürekli ölüm ve yıkım korkusu altında yaşıyor” dedi.

Trump pazartesi günü Florida’daki konutunda gazetecilere yaptığı açıklamada Türkiye’nin Heyet-i Tahrir Şam’ın (HTŞ) Suriye’yi ele geçirmesini organize ettiğini ima ederek “Türkiye çok fazla can kaybı olmadan bir ele geçirme gerçekleştirdi” dedi.

Ahmed, Türkiye’nin operasyonunun sadece Ayn el Arap’ta 200.000’den fazla Kürt sivili ve çok sayıda Hıristiyan topluluğu yerinden edeceğini iddia ederek Trump’ı uyardı.

WSJ’nin haberinde şu ifadeler yer aldı:

Trump ilk döneminde ABD askerlerini Suriye’nin kuzeydoğusundan kısmen çekerek yüz binlerce Suriyelinin ölümüne ve yerinden edilmesine neden olan geniş çaplı bir Türk işgalinin önünü açmıştı. Trump yönetimi sonunda Kürtlerin kilometrelerce sınır bölgesini Türklere bırakması karşılığında ateşkes sağlanmasına yardımcı oldu. Trump görevi 20 Ocak’a kadar Başkan Biden’dan devralmayacak olsa da Ahmed, seçilmiş başkandan Erdoğan’ı planlanan herhangi bir operasyonu durdurmaya ikna etmek için ‘eşsiz diplomasi yaklaşımını’ kullanmasını istedi.

Trump’la daha önce yaptığı bir görüşmeye atıfta bulunan Ahmed, o zamanki başkanın “ABD’nin Kürtleri terk etmeyeceği” sözünü verdiğini hatırlattı.

Ahmed, “Bu felaketi önleme gücüne sahip olduğunuza inanıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan sizi daha önce dinledi ve çağrınıza yine kulak vereceğine inanıyoruz” diye yazdı: “Kararlı liderliğiniz bu işgali durdurabilir ve barış ve güvenlik mücadelesinde sadık müttefikler olarak duran insanların onurunu ve güvenliğini koruyabilir.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English