Bizi Takip Edin

Ortadoğu

Lübnan Meclisi IMF’ye “evet” diyemedi

Yayınlanma

Lübnan Meclisi, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) 3 milyar dolar kredi için ön koşul olarak sunduğu “sermaye kontrolüne ilişkin yasa tasarısını” yeterli sayıda milletvekili Genel Kurula katılmadığı için oylayamadı.

Lübnan’da bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılması için hazırlanan yasa tasarının bugün Meclis Genel Kurulunda oylanması bekleniyordu. Ancak 128 milletvekilliden sadece 53’ünün oturumda hazır bulunması nedeniyle tasarının oylamasına geçilemedi.

Lübnan Başbakanı Necib Mikati, oturum sonrası Mecliste düzenlediği basın toplantısında, “Meclisin gündeminde bu tasarıdan daha önemli ve acil bir şekilde geçmesi gereken başka bir şey var mı?” diyerek duruma tepki gösterdi. Yasa tasarısının Meclisten geçmemesi nedeniyle ülkede ekonomik istikrardan söz etmenin pek mümkün olmadığını belirten Mikati, “4 yıldır sermaye kontrol yasa tasarını konuşuyoruz. Herhangi bir uzlaşmaya varamadık” diye konuştu.

Lübnan Başbakanı, ülkenin ekonomik krizden çıkabilmesi için öncellikle bankacılık sistemini yeniden yapılandırması gerektiğini savundu.

Partiler neden oturumu boykot etti?

Lübnan’da birçok siyasi partiye göre Meclisin şu an ilk görevi yeni cumhurbaşkanını seçmek. Ülkede 31 Ekim 2022’de görev süresi sona eren Mişel Avn’ın yerine yeni cumhurbaşkanı aylardır seçilemedi. Bazı siyasi partiler, yeni cumhurbaşkanı seçilene kadar Meclis ve Bakanlar Kurulu toplantılarında herhangi bir karar alınmaması gerektiğini savunuyor.

Meclis önünde eylem

Genel Kurulun yasa tasarısı için toplandığı sırada devlet tarafından 2019’dan beri mevduat hesapları dondurulan vatandaşlar Meclis önünde gösteri düzenledi. Sıkı güvenlik önlemlerinin alındığı gösteriye katılan Lübnanlılar, sermaye kontrol yasa tasarının tamamen mudilerin paralarına el konulması için oylamaya sunulmak istendiğini belirterek, tasarının geri çekilmesini talep etti.

Lübnan özellikle 2019’dan bu yana ciddi bir ekonomik krizle mücadele ediyor. Merkez Bankasındaki dolar likidite sorunu ve döviz rezervlerinin erimesi, ülkede başka ciddi krizlerin de patlak vermesine yol açtı. Lübnan hükümeti, ülkedeki tüm mevduat hesaplarının dondurulması kararı verdi. IMF, 7 Nisan 2022’de, ekonomik krizdeki Lübnan hükümeti ile yaklaşık 4 yıl süre zarfında ödenmesi planlanan 3 milyar dolarlık kredi konusunda ön anlaşmaya vardı. Lübnan Başbakanı Mikati, IMF’nin taahhüt ettiği 3 milyar dolar için Meclisten geçmesi gereken 4 talebinin bulunduğunu ve bunların 2022 genel bütçenin onaylanması, sermaye kontrol yasası, banka bilgileri gizliliği ve bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılması olduğunu söylemişti.

Ortadoğu

Gazze’de ateşkes trafiği: Trump’ın ziyareti öncesi pazarlık hızlandı

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın mayıs ayı ortaları için planlanan Orta Doğu ziyareti öncesi Gazze’de ateşkes ve esir takası müzakereleri hızlandı. Hamas’ın ateşkes için daha fazla İsrailli rehineyi serbest bırakmayı kabul ettiği ABD’nin de kalıcı ateşkes müzakerelerine başlaması için İsrail’e baskı yapma sözü verdiği iddia edildi. Ayrıca Hamas’ın Mısır denetiminde silahsızlandırılması gündemde.

İsrail ile Hamas arasında ocak ayında yürürlüğe giren ateşkes ve esir takası anlaşmasının ilk aşaması tamamlandıktan sonra İsrail yönetimi Gazze’deki işgalini sonlandırması gereken ikinci aşamaya geçmeyi kabul etmedi. Ateşkesin ilk aşamasının uzatılması ve karşılığında Hamas’ın 11 İsrailli rehineyi serbest bırakmasını istedi. Ateşkesin ikinci aşamasına geçmek isteyen Hamas ise, İsrail’in bu yeni teklifine 5 rehineyi serbest bırakabileceğini söyleyerek yanıt verdi. İsrail ise öneriyi reddederek 18 Mart’ta Gazze saldırılarına yeniden başladı. O zamandan beri saldırılar ve karadan işgal devam ederken ateşkes için müzakereler de yürütüldü.

İsrail ordusu Gazze’de kara işgalini genişletiyor

İsrail’in savaşı sonlandırmaya dönük herhangi bir taahhütten kaçınması bugüne kadar müzakerelerin sonuçsuz kalmasına neden oldu. Ancak bu durumun geçen hafta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Washington’da ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesi sonrası Tel Aviv’in tutumunu yumuşattığı belirtiliyor.

Suudi Arabistan merkezli El-Arabiya’nın haberine göre İsrail son teklifinde serbest bırakılacak rehine sayısını azaltmaya hazır olduğunu ifade etti. Hamas’ın da daha fazla rehineyi serbest bırakmayı kabul ettiğini bildirdi. Ancak net bir sayı verilmedi.

İsrail’in sınır kapılarını insani yardım girişine tamamen kapattığı ve saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi’nde, gıda krizi devam ediyor. Fotoğraf: Mahmoud İssa / AA

Teklif edilen taslak kapsamında bir anlaşmaya varılması durumunda, rehineler iki aşamada serbest bırakılacak ve Gazze Şeridi’ne insani yardım girişine izin verilecek.

Ayrıca, ABD’nin Hamas’a, İsrail’i savaşı sonlandırmaya yönelik müzakerelere zorlayacağı yönünde söz verdiği belirtilirken; Hamas liderlerinin Gazze’de kalıp kalamayacağı konusundaki görüşmelerin ileri bir tarihe ertelendiği kaydedildi.

Suudi kaynak ayrıca, olası anlaşma kapsamında, Hamas’ın rehinelerin sağlık durumlarıyla ilgili tıbbi raporlar sunacağını bildirdi.

“Mısır denetiminde silahsızlanma”

Haaretz gazetesinin Filistinli kaynaklara dayandırdığı haberine göre ise Kahire ve Doha yönetimleri, ocak ayında varılan ateşkes anlaşmasının yeni bir aşaması üzerinde ABD ile birlikte çalışıyor. Bu aşama, 18 aydır süren savaşı sonlandıracak müzakereleri de içerecek.

Habere göre, Mısır; Hamas’ın silahsızlandırılmasını ve bunun Kahire’nin denetiminde yapılmasını içeren kalıcı bir ateşkes önerisi sundu.

Witkoff’un yeni ateşkes önerisine Hamas’tan itiraz

Haberde ayrıca, Hamas’ın mevcut müzakerelerden büyük sonuçlar çıkmasını beklemediği, ancak ABD Başkanı Donald Trump’ın mayıs ortasında Suudi Arabistan, BAE ve Katar’a yapacağı ziyaretten önce bir ateşkes anlaşmasına ulaşma fırsatının bulunduğuna inandığı belirtildi.

“ABD baskı için Hamas’a güvence verdi”

Bu arada, Ynet’in, kaynağını açıklamadan aktardığına göre, ABD Hamas’a, 8’den fazla rehineyi serbest bırakmayı kabul etmesi durumunda, İsrail’in savaşı sona erdirmek için müzakerelere katılacağı yönünde güvence verdi.

Bir Hamas yetkilisi cuma günü AFP’ye yaptığı açıklamada, grubun baş müzakerecisi Halil el-Hayye başkanlığındaki Kahire heyetinin, “savaşı sonlandıracak, saldırıları durduracak ve işgal güçlerinin Gazze’den tamamen çekilmesini sağlayacak gerçek bir ilerleme” sağlamasını umduklarını söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisi ise pazar akşamı yaptığı açıklamada, Netanyahu’nun rehine Eitan Mor’un ailesiyle yaptığı görüşmede, Hamas’ın elindeki rehinelerin kurtarılması yönündeki çabaların “tam bu anda bile” sürdüğünü vurguladığını belirtti.

İsrail’in Refah’ı işgal planı

Times of Israel’in cuma günü yayınladığı ve görüşmelere yakın iki yetkiliye dayandırdığı haberinde Netanyahu’nun geçen hafta Washington’da Trump’la yaptığı görüşme sonrası taleplerini yumuşattığı belirtiliyor.

Gazeteye konuşan yetkililer perşembe günü İsrail’in Mısır arabuluculuğundaki son teklife resmi yanıtını ilettiğini söyledi. Bu yanıta göre İsrail, 45 günlük ateşkesin ilk iki haftasında rehinelerin serbest bırakılmasını talep ediyor ve Hamas’ın daha önce önerdiği zamana yayılmış serbest bırakma planını reddediyor.

Ayrıca, İsrail tarafı her bir rehine karşılığında serbest bırakılacak Filistinli mahkûm oranını da düşürmek istiyor. Bu mahkumlar arasında ömür boyu hapis cezası alanlar da bulunuyor. Son teklifte ayrıca, Gazze’de tutulan 16 İsraillinin naaşının teslimi talep ediliyor. Karşılığında, İsrail’in elinde bulunan Gazelilerin naaşları teslim edilecek.

Öte yandan Netanyahu’nun savaşı sona erdirmesi durumunda hükümetini devirmekle tehdit eden aşırı sağcı koalisyon ortaklarının desteğini aldığı da iddia ediliyor. Ancak kamuoyu yoklamaları da halkın çoğunluğunun rehinelerin serbest kalması karşılığında savaşın sona erdirilmesini desteklediğini gösteriyor. Hamas’ın elinde bulunan 59 rehineden yalnızca 24’ünün hâlâ hayatta olduğu düşünülüyor.

WSJ: İsrail kamuoyunun Gazze savaşına desteği azalıyor

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

ABD: İran’ın petrol ihracatını tamamen durdurabiliriz

Yayınlanma

ABD’li Bakan, İran’dan çıkan gemilerin takip edilebildiğini ve petrol ihracatını durdurabileceklerini söyledi.

ABD Enerji Bakanı Chris Wright, ABD Başkanı Donald Trump’ın Tahran’a yönelik baskı politikası çerçevesinde, İran’ın petrol ihracatını tamamen durdurabileceklerini iddia etti. Wright, Abu Dabi ziyareti sırasında Reuters’a yaptığı açıklamada, Körfez ülkelerinin İran’ın nükleer programı konusunda büyük endişe taşıdığını ve bu durumun kimsenin çıkarına olmadığını söyledi.

Ocak ayında Beyaz Saray’a dönen Trump, ilk döneminde İran’la imzalanan nükleer anlaşmadan çekilmiş ve İran’ın petrol ihracatına ciddi kısıtlamalar getirmişti. Wright, Trump’ın yeniden başkan olmasıyla birlikte İran’a yönelik daha sert bir yaklaşımın tekrar devreye girdiğini vurguladı.

Joe Biden döneminde toparlanan İran’ın petrol ihracatında, 2025 yılı itibarıyla henüz bir düşüş görünmüyor. Verilere göre ihracatın büyük kısmı tek taraflı yaptırımlara karşı çıkan Çin’e yapılıyor.

Çinli şirkete İran petrolü aldığı için ABD’den yaptırım

ABD’nin İran’a karşı maksimum baskı politikasını nasıl uygulayabileceği sorulan Wright, “Bu aslında oldukça yapılabilir bir şey. Başkan Trump ilk döneminde bunu başardı” dedi. Wright, İran’dan çıkan gemilerin takip edilebildiğini ve petrol ihracatının durdurulabileceğini söyledi. Wright, ABD’nin İran gemilerini denizde durdurup durdurmayacağı sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Yüzde 100 baskı uygulayabilir miyiz? Evet, ama bu nasıl yapılacak, bunun yöntemine dair detaylara girmeyeceğim.”

Chris Wright ayrıca Trump yönetiminin politikaları doğrultusunda önümüzdeki yıllarda petrol arz ve talebi açısından olumlu bir tablo oluşacağını, ekonomik büyümeye dair piyasa endişelerinin ise yersiz çıkacağını öne sürdü.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Hamas ve Hizbullah’tan ABD-İran müzakerelerine destek

Yayınlanma

Hamas

Hamas ve Hizbullah, yarın Umman’da yapılması beklenen ABD-İran müzakereleri destek verirken Tahran’ın müttefiklerini “satmayacağına” dair güvenlerini yineledi.

The National’da yer alan habere göre Hamas’tan ismi açıklanmayan bir yetkili, “İran çok cephede birden manevra yapabilen, köklü diplomasi geleneğine sahip bir ülke. Fırtına karşısında eğilebilir ama asla kırılmaz” dedi. Hizbullah’a yakın bir kaynak da “İran, kendi çıkarlarını belirlemede egemen bir devlettir. Umman’daki görüşmeler, İran halkına diplomasinin hâlâ bir seçenek olduğunu göstermek için bir fırsat” ifadelerini kullandı.

ABD-İran müzakereleri 12 Nisan’da Umman’da başlayacak

“İran’da iç kamuoyunda, ülkenin bölgesel stratejisini gözden geçirmesi gerektiği yönünde tartışmalar yaşanıyor. Artan ekonomik maliyetler ve bölgesel yorgunluk nedeniyle silahlı gruplara verilen desteğin yeniden değerlendirilmesi gündemde” değerlendirmesinin yapıldığı haberde buna rağmen Hamas yetkilisinin “İran’ın müttefiklerini satmayacağına güvenimiz tam” dediği belirtildi: “Hizbullah, Ensarullah (Yemen’deki Husiler) ya da Hamas’tan vazgeçebileceği söylentilerine rağmen İran müttefiklerini asla satmaz” dedi.

Hizbullah’a yakın kaynaklar ise İran’ın müzakereye “baskı altında değil, kendi ilkeleri doğrultusunda” oturduğunu savundu. Kaynak, “İran her zaman diyaloğu savunmuştur. Nükleer konuda da barışçıl tutumunu vurgulamıştır. Bu nedenle müzakerelerden ya da pozisyonunu savunmaktan çekinmez” dedi.

Haberde, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın ve Hamas’ın siyasi lideri İsmail Heniyye’nin İsrail suikastıyla öldürülmesi ve Suriye’de Esad yönetiminin devrilmesinin İran liderliğindeki direniş eksenini zayıflattığı hatırlatıldı.

Beyaz Saray’da “İran” çekişmesi

Bu nedenle İran’ın direniş örgütlerine verdiği desteğin azaldığı belirtilen haberde Hamas yetkilisinin şu ifadelerine yer verildi: “Silah ve para akışı eskiye göre azalmış olabilir. Ancak İran, direnişin en güçlü siyasi destekçisi olmaya devam ediyor.”

Siyasi analist Kassem Kassir ise İran’ın yeni şartlarla bir nükleer anlaşma arayışında olduğunu ancak ABD’ye güvenmediğini söyledi. Kassir’e göre, Washington bu görüşmeleri, “İran’ı biz masaya oturttuk” algısıyla yönetmek istiyor.

Öte yandan İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani, direniş eksenine verilen desteğin süreceğini belirtti. Yemen’deki Husiler gibi silahlı gruplara dikkat çeken Kaani, “Sınırlı kaynaklarla bile, düşmanın en gelişmiş sistemlerine karşı direnmeye devam ettik. Direniş, saldırıldıkça güçlenir” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English