Avrupa
Macron François Bayrou’yu Fransa’nın yeni başbakanı olarak atadı

Fransa’da hükümetin düşmesinden bir hafta sonra Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, François Bayrou’yu yeni başbakan olarak atadı.
Bayrou, Macron’un müttefiki “merkezci” Mouvement Démocrate (Demokrat Hareket – MoDem) partisinin lideri.
Cumhurbaşkanının çevresi daha önce Macron’un cuma sabahı yeni başbakanı atayacağını duyurmuştu. Macron sabah saatlerinde Bayrou’yu Élysée’de iki saatten az bir süre kabul etti.
Bayrou bir gün önce de Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile telefonda görüşmüştü.
Bayrou, Cumhurbaşkanının yakın bir sırdaşı olarak kabul ediliyor. Fransa’nın güneyindeki Pau kentinin 73 yaşındaki belediye başkanı muhafazakârlar tarafından da büyük saygı görüyor. Yeşiller ve Sosyalistler ise bu başbakanın yeni bir başlangıç getirmeyeceğini, aksine önceki politikaların devamı olacağını düşündüklerini defalarca dile getirmişlerdi.
Yeni hükümet başkanı, ilk fırsatta güvensizlik oyuyla tekrar düşürülmeyecek bir hükümet kurma göreviyle karşı karşıya kalacak. Bir önceki Başbakan Michel Barnier sadece üç ay görevde kalabildi. Barnier, 2025 bütçesi için yeterli çoğunluğu sağlayamadığı için görevden alınmıştı.
Macron, “ılımlı” sağcı ve solcularla geçici ittifak arayışında
Geçtiğimiz haziran ayında yapılan erken seçimlerden bu yana Macron’un kampı artık çoğunluğa sahip değil. Ulusal Meclis üç düşman bloğa (sağ, sol ve merkez) bölünmüş durumda.
Yeni hükümetin tam olarak neye benzeyeceği hâlâ belirsiz. Ne sol blok Yeni Halk Cephesi (NFP) ne Macron’un merkezci güçleri ne de sağcı Ulusal Birlik (RN) ve müttefikleri Ulusal Meclis’te kendi çoğunluklarına sahip.
Muhafazakârların ve sol kanadın bir kısmının en azından Macron’a yeni başbakana tahammül edeceklerine dair söz vermiş olmaları bekleniyor. Geniş bir koalisyon yerine azınlık hükümetine hoşgörü gösterilmesi durumunda, hükümet kendi çoğunluğuna sahip olmayacak ve buna bağlı olarak kırılgan olacak.
Hükümetin düşmesi nedeniyle kendisi de baskı altında olan Macron, hızlı bir şekilde aday göstererek risk alıyor. Siyasi kriz nedeniyle muhalefet saflarından Macron’a istifa etmesi yönünde çağrılar geliyor.
Macron aynı zamanda Fransa’nın siyasi krizin ve iktisadi zorlukların daha da derinlerine düşmesini engellemek istiyor. Ülke, aşırı yeni borçları nedeniyle tasarruf yapmak zorunda görülüyor.
Avrupa
Almanya’da tarih yeniden yazılıyor: Doğu’daki sınırlar ve ‘Doğu Almanları’ tekrar gündemde

Almanya’da tarih yeniden yazılıyor ve İkinci Dünya Savaşı sonrası yapılan toprak düzenlemeleri ve Alman yerleşimcilerin (Doğu Almanları) yerinden edilmesi meselesi ana akım medyada tekrar gündeme getiriliyor.
Almanya Federal Meclisi, Berlin dahil olmak üzere Almanya’nın büyük bir bölümünü kurtaran Sovyetler Birliği’nin devamcısı ülkeler arasında yer alan Rusya ve Belarus’un tüm temsilcilerini, Nazilerin teslim oluşunun 80. yıldönümü anma töreninden men etti.
Pazar günü, Rusya’nın Almanya Büyükelçisinin, Sachsenhausen ve Ravensbrück toplama kamplarında düzenlenen anma törenlerine katılması engellenmişti. Her iki toplama kampı da 1945 yılının nisan ayı sonunda Kızıl Ordu tarafından kurtarılmıştı.
Nazi Almanya’sı, Sovyetler Birliği’nin 27 milyon yurttaşını ve Belarus Sovyet Cumhuriyeti nüfusunun yaklaşık dörtte birini katletmişti. Bu ülkelerin halef devletlerinin temsilcileri artık Alman anma törenlerine davet edilmiyor.
Bunun nedeni, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı bir “saldırı savaşı” yürütmesi olarak gösteriliyor. Son yıllarda yabancı ülkeleri işgal eden birkaç ülkenin büyükelçilerinin bugün, 1999 yılında Yugoslavya’ya karşı bir saldırı savaşı başlatma kararı alan Federal Meclis’te anmaya katılması bekleniyor.
Belarus ve Rusya temsilcilerine sınır dışı tehdidi
Rusya ve Belarus büyükelçileri ile diğer resmi temsilcilerin, zaferin 80. yıldönümü törenlerine davet edilmemesi, nisan ayı başında büyük yankı uyandırmıştı.
O dönemde, Dışişleri Bakanlığından federal eyaletlere, ilçelere ve belediyelere gönderilen, “kesinlikle gizli” olarak sınıflandırılan bir belge sızdırılmıştı.
Belgede, “federal hükümet, eyaletler ve belediyeler tarafından düzenlenen anma törenlerine Rusya ve Belarus temsilcilerine davetiyeler gönderilmemesi” gerektiği belirtiliyordu.
Almanya Dışişleri Bakanlığı, bu kararı “propaganda, dezenformasyon ve tarih revizyonizmi” uyarısıyla gerekçelendirdi fakat bir hükümet sözcüsü, suçlanan ülkelerden hiçbirinin temsilcilerinin anma törenlerinde bu tür provokasyonlarda bulunduğuna dair herhangi bir örnek veremedi.
Dışişleri Bakanlığının notunda, iki ülkenin temsilcilerinin “habersizce ortaya çıkması” halinde, ilgili anma törenlerinin organizatörlerinin “kendi yerel haklarını kullanabilecekleri” belirtildi.
Böylece bakanlık, Almanya’nın savaş sonucunda benzeri görülmemiş sayıda insanın ölümüne maruz kalan ülkelerin temsilcilerini sınır dışı etme konusunda serbestlik tanıdı.
Baerbock’un direktifinde ‘delikler’
Uygulamada, eski Yeşil Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock tarafından hazırlanan direktif sadece kısmen uygulandı.
Rusya Büyükelçisi Sergey Neçayev, 16 Nisan’da Seelow Tepeleri Savaşının resmi anma törenine katılabildi. Bu savaş, Kızıl Ordu’nun Berlin’i kurtarmak için başlattığı son büyük taarruzun başlangıcıydı ve 33.000’den fazla Sovyet askeri hayatını kaybetmişti.
Neçayev, 25 Nisan 1945’te Almanya’nın kurtuluşu sırasında Sovyet ve ABD askerlerinin ilk kez el sıkıştığı Torgau’daki anma törenlerine de katıldı fakat CDU’lu Saksonya Başbakanı Michael Kretschmer, Rusya’yı Ukrayna savaşında savaş suçu işlemekle itham etti.
Neçayev ve Belaruslu mevkidaşının, 4 Mayıs’ta Sachsenhausen ve Ravensbrück toplama kamplarında düzenlenen resmi anma törenlerine katılmalarına izin verilmedi. Toplama kampları Kızıl Ordu tarafından özgürleştirilmişti.
Brandenburg Anıtları Vakfı Başkanı Axel Drecoll, Rus büyükelçinin davetinin açıkça iptal edildiğini söyledi; büyükelçi yine de gelirse, “güvenlik güçleriyle yakın işbirliği içinde yerel kurallarımızı uygulayacakları” tehdidinde bulundu.
Savaş kulübü tam kadro Bundestag’da
Rusya ve Belarus büyükelçilerinin bugün Alman Federal Meclisi’nde (Bundestag) düzenlenecek anma törenine de katılmalarına izin verilmedi.
Öte yandan Berlin’de temsil edilen diğer tüm ülkelerin büyükelçileri davet edildi. Bunlar arasında, İkinci Dünya Savaşı’nın diğer muzaffer güçlerinin temsilcileri de bulunuyor. ABD büyükelçisinin katılımı, ABD’nin 2003 yılında Irak’a işgal başlatmış olması nedeniyle engellenmiyor. Fransa ve İngiltere büyükelçileri, ülkelerinin 2011 yılında Libya’ya karşı başlattığı saldırı savaşı nedeniyle engellenmiyor.
Dahası, anma töreninin organizatörü olan Alman Federal Meclisi’nin 1999 yılında uluslararası hukuka aykırı olarak Yugoslavya’ya karşı saldırı savaşını onaylamış olduğu da biliniyor.
Tek itiraz CDU’lu eski meclis başkanından
Rusya’nın dışlanmasına yönelik eleştiriyi sadece eski Federal Meclis Başkanı ve Konrad Adenauer Vakfının şu anki başkanı Norbert Lammert (CDU) dile getirdi.
ZDF televizyonunda yaptığı açıklamada, Dışişleri Bakanlığının notu gibi hükümet yönergelerinin uygun olup olmadığından “emin olmadığını” söyledi.
Ona göre her halükarda, “ne kadar acı verici, baskıcı ve acımasız olursa olsun, mevcut gelişmelerden bağımsız olarak, savaş kurbanlarının” anılması gerekiyor.
Alman medyasında tarihsel revizyonizm
Rusya ve Belarus’un Berlin’in İkinci Dünya Savaşının sona ermesini anma törenlerinden dışlanması, Sovyetler Birliği’nin savaş sırasındaki ve Almanya’nın Nazi yönetiminden kurtuluşundan sonraki eylemlerini yeniden yorumlama çabalarıyla paralel gidiyor.
Son günlerde, önde gelen medya kuruluşları 8 Mayıs’ı savaşın sonu olarak değil, özellikle Doğu Avrupa’da, özellikle Polonya ve Çekoslovakya’da “Almanca konuşan nüfusun yeniden iskânı” ile ilgili olayların başlangıcı olarak görmeye başladı.
Bu yayınlarda elbette sadece “Kızıl Ordu’nun acımasızlığı”ndan söz edilmiyor. Örneğin NDR, “nihayetinde Almanya’yı Nazi teröründen kurtarmada belirleyici bir rol oynamış olsa bile” diyerek Kızıl Ordu’nun olumlu rolünü itiraf etmek zorunda kaldı.
faz, Doğu Avrupa’daki toprak düzenlemelerini masaya yatırdı
Yeniden iskân konusunda Frankfurter Allgemeine Zeitung geçen hafta, Sovyetler Birliği’nin “Büyük Rus emperyalizminin uzun geleneği” içindeki “güç politikası” planlarının büyük önem taşıdığını yazdı.
Gazete, Doğu Avrupa’nın devlet yeniden yapılanması sonucu “Polonya’nın doğu topraklarının kaybı”nın “saf tazminatı” olarak “Doğu Prusya veya Yukarı Silezya’nın yeterli olacağını” savundu.
faz’a göre Alman Reich’ının daha da doğusundaki toprakların Polonya’ya devredilmesinin nedeni, “yalnızca Stalin’in kurnazlık ve aldatmaca ile bunu başarmış olması” idi.
Regensburg Üniversitesi öğretim üyesi tarihçi Manfred Kittel, “milyonlarca insanın küçülmüş Almanya’ya sürülmesi”nin “Kremlin’e Orta Avrupa’nın kalbinde aşırı nüfuslu bir kriz bölgesi yaratma fırsatı” verdiğini iddia ediyor.
Rus planlarına göre, “doğudan sürgün edilenler, huzursuzluk ve sosyal çürümenin kaynağı” olacaktı. Tarihçiye göre, “Rus imparatorluk bağlamı“, “somut diplomatik hazırlıkların ve daha sonra sürgünlerin pratik uygulamasının merkezinde” yer alıyordu.
Kittel, “Büyük Rus emperyalizminin Hitler’den çok önce var olduğunu” ve “Hitler olmasa bile bugün de varlığını sürdürdüğünü”, Ukrayna’ya karşı devam eden “yok etme savaşı”nın bunun örneği olduğunu ekliyor.
Soğuk Savaş döneminde Batı Almanya, Alman Demokratik Cumhuriyeti ile sosyalist Polonya arasında imzalanan 1950 tarihli Zgorzelec Antlaşmasını, Almanya’nın tek yasal temsilcisinin kendisi olduğu iddiasıyla tanımamıştı.
Üstelik özellike CDU’lu siyasetçiler, savaş sonrasında Alman sınırlarının “batıya” kaydırılmasına ve III. Reich döneminde Polonya ve Baltık’a doğru yerleştirilen Alman yerleşimcilerin sürülmesine itiraz etmiş, bu konuyu sürekli gündemde tutmuştu.
Kıyamete kadar düşman: Rusya
Kittel’in “Rus-Sovyet emperyalizmi” perspektifinde, Rusya ile işbirliği ancak Rusya’nın görece zayıf olduğu dönemlerde mümkün oluyor.
1990’lar ve 2000’lerde Federal Almanya Cumhuriyeti, Moskova ile belirli bir işbirliği sayesinde Rusya’nın muazzam doğal gaz rezervlerine erişim elde etmişti fakat Rusya gücünü yeniden kazandığında, onunla çatışma kaçınılmaz olacak.
Bu, yeni Alman Dışişleri Bakanı Johann Wadephul’un şubat ayı başında iki Rus hicivciyle yaptığı telefon görüşmesinde Ukrayna’daki savaş hakkında söylediği sözlerle örtüşüyor.
Wadephul bu görüşmede, “Rusya ile savaş nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Rusya bizim için sonsuza kadar düşman olarak kalacaktır,” demişti.
Avrupa
Almanya’dan Ukrayna’ya kapsamlı askeri sevkiyat

Almanya hükümeti, Ukrayna’ya yönelik yeni ve kapsamlı bir askeri yardım paketini duyurdu. Paket, IRIS-T hava savunma füzeleri, çeşitli insansız hava araçları, zırhlı araçlar ve çok sayıda topçu mühimmatı içeriyor. Yardımın detayları Almanya hükümetinin resmi internet sitesinde yayımlandı.
Almanya hükümeti, Ukrayna’ya yönelik yeni ve kapsamlı bir askeri yardım paketinin teslim edildiğini duyurdu.
Paket, IRIS-T hava savunma sistemleri için füzeler, topçu mühimmatı, çeşitli insansız hava araçları, istihkam destek ekipmanları ve zırhlı araçlar gibi pek çok kalemi içeriyor.
Yardımın detayları Almanya federal hükümetinin resmi internet sitesinde yayımlandı.
Yayımlanan bilgilere göre, Ukrayna’ya teslim edilenler arasında adı belirtilmeyen sayıda IRIS-T SLM uçaksavar füze sistemi füzesi bulunuyor.
Ayrıca Leopard 2 muharebe tankları için mühimmat, Gepard kundağı motorlu uçaksavar sistemleri için yaklaşık 40 bin mermi, 155 mm kalibrede 27 bin topçu mermisi ve 122 mm kalibrede 1000 topçu mühimmatı pakette yer aldı.
Keşif amaçlı 70 adet Vector İHA (yedek parça setleriyle birlikte), 150 adet HF-1 silahlı insansız hava aracı ve 20 adet yer tabanlı robotik platform da gönderilenler arasında.
Paket ayrıca, yedek parçalarıyla birlikte 6 adet Bergepanzer 2 zırhlı kurtarma aracı içeriyor.
Bunlara ek olarak Kiev’e, yedek parça setleriyle birlikte 4 adet WISENT 1 mayın temizleme aracı, 2 adet mayın temizleme istihkam pulluğu ve 41 adet yer gözetleme radar istasyonu sağlandı.
Yardım paketi, lazerli mesafe ölçerler, kızılötesi dürbünler, dalgıç scooterları ve sınır hizmetleri için araçlar gibi onlarca yardımcı ekipmanı da kapsıyor.
Tanksavar roketatarlar RGW 90 ile G3 ve MK 556 piyade tüfekleri de Ukrayna’ya teslim edildi.
N-TV‘nin ocak ayında aktardığına göre, Berlin yılın ilk yarısında Kiev’e yönelik askeri destek hacmini önemli ölçüde artırmayı planlıyordu.
Kanalın haberine göre, yeni hava savunma sistemleri, tanklar ve obüslerin teslim edilmesi planlanıyordu. Almanya hükümeti, mart ayında askeri yardım listesini güncelleyerek üç yeni Gepard uçaksavar sistemi, ek IRIS-T füzeleri ve mühimmat partilerini listeye ekledi.
Aynı ayda Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, savunma alanı ve altyapıya önemli yatırımlar öngören bir yasayı imzaladı. Yasa, özellikle Ukrayna’ya askeri destek için 3 milyar avro tahsis edilmesinin önünü açtı.
Geçen yılın ekim ayında, parlamento seçimlerinden önce, Hristiyan Demokrat Birliği lideri ve o dönemki başbakan adayı Friedrich Merz, Ukrayna’ya Taurus seyir füzelerinin tedarikini aktif olarak savunuyordu. Ancak zamanla söylemi daha temkinli hale geldi.
Aralık ayında, bu tür kararların yalnızca ABD ve Avrupalı müttefiklerle istişare edildikten sonra alınması gerektiğini vurguladı.
Şubat ayında ise Merz, Ukrayna’ya Taurus füzelerinin teslimini desteklediğini, fakat bunun tüm Avrupalı ortakların rızasıyla olması gerektiğini belirtti.
7 Mayıs’ta, federal başbakan sıfatıyla yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın olası Taurus tedariki konusunda yeni Almanya hükümetine güvenebileceğini söyledi.
Avrupa
Von der Leyen: Ukrayna’nın AB üyeliği hızlanmalı

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne katılım sürecinin hızlandırılması gerektiğini ve esaslı müzakerelerin bu yıl başlayabileceğini belirtti. Von der Leyen, AB üyeliğini Ukrayna için en güvenilir güvenlik garantisi ve kalıcı barışın teminatı olarak gördüğünü ifade etti.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne katılım sürecinin hızlandırılması gerektiğini belirterek, esaslı müzakerelerin bu yıl başlayabileceğini söyledi.
Von der Leyen, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin 80. yıl dönümü vesilesiyle Avrupa Parlamentosu’na hitaben yaptığı konuşmada, AB üyeliğinin Ukrayna için en güvenilir güvenlik garantisi ve adil, kalıcı barışın en büyük teminatı olacağını vurguladı.
Von der Leyen, Ukrayna’nın AB üyeliği yolunu hızlandırmaları gerektiğini belirterek, bunun sadece Ukrayna’nın arzusu olmadığını, aynı zamanda en güvenilir güvenlik garantisi olabileceğini ifade etti.
Adil ve kalıcı barışın Ukrayna için yeni refah dönemi açabileceğini ve Avrupa’da yeni güvenlik mimarisi inşa etmeye yardımcı olabileceğini düşündüğünü söyledi.
Avrupa Komisyonu Başkanı, bu konuyu geçen ayın sonunda Roma’da Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile yaptığı görüşmede ele aldığını açıkladı.
Von der Leyen, “Katılım müzakerelerinin ilk kümesini açmak ve 2025 yılında tüm kümeleri açmak için Ukrayna ile yoğun şekilde çalışıyoruz,” diye ekledi.
Ukrayna’ya barış gücü planı çıkmaza girdi: Avrupa ülkeleri asker bulamıyor
Ukrayna’nın AB’ye katılım müzakerelerinin resmi başlangıç süreci, Haziran 2024’te Lüksemburg’da düzenlenen hükümetler arası konferansta başlatılmıştı.
Ancak, Associated Press ajansı o dönemde yaptığı değerlendirmede, esaslı görüşmelerin önümüzdeki aylarda başlamasının pek olası olmadığını ve toplamda yıllarca sürebileceğini belirtmişti.
Müzakereler, aday ülkenin mevzuatının taranmasını ve AB’nin mevcut mevzuatına uyarlanmasını, ayrıca AB gerekliliklerini (Kopenhag kriterleri olarak bilinen) karşılamak için gerekli yargı, idari, ekonomik ve diğer reformların uygulanmasını içeriyor.
Von der Leyen, sürecin kolay olmayacağı ve kestirme yolların bulunmadığı konusunda uyarıda bulunmuştu.
Hem NATO’ya hem de Avrupa Birliği’ne üyelik için Ukrayna’nın birliğin tüm üyelerinin onayına ihtiyacı bulunuyor. Ülke hâlâ AB üye adayı statüsünde.
Zelenskiy, Rusya’nın askeri operasyonunun dördüncü gününde, 28 Şubat 2022’de ülkenin AB üyeliği başvurusunu imzalamıştı. Ukrayna’nın AB’ye girme arzusu, 2019 yılından bu yana anayasasında yer alıyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yaz 2022’de yaptığı açıklamada, Rusya’nın Ukrayna’nın AB’ye katılmasına karşı olmadığını söylemişti.
Putin, “Biz her zaman Ukrayna topraklarının askeri olarak kullanılmasından karşı çıktık, zira bu bizim güvenliğimizi tehdit ediyor. Karşı çıktığımız şey buydu. Ancak ekonomik entegrasyona gelince, Tanrı aşkına, bu onların seçimi,” şeklinde konuşmuştu.
-
Avrupa2 hafta önce
Almanya’da tren fabrikası tank üretimine başlıyor
-
Görüş2 hafta önce
Pahalgam terör saldırısı, Hindistan ve Pakistan yine kavgalı…
-
Görüş2 hafta önce
Dönüşümün gereklilikleri ve ulusal ortaklığın ihtiyaçları arasında Hamas
-
Ortadoğu2 hafta önce
Suriye İnsan Hakları Takip Komitesi, mezhepçi katliamlara dair nihai raporunu yayımladı
-
Avrasya Günlüğü2 hafta önce
ABD’li ekonomist: Çin’in “e-ticaret + altyapı” sinerjisi bölgesel ekonomik dönüşümü hızlandırıyor
-
Görüş1 hafta önce
ABD, Ukrayna’ya ihanet etti
-
Görüş6 gün önce
Hindistan ve Pakistan savaşır mı?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Jeffrey Sachs: ABD’nin Asya’daki askeri üslerini kapatın