Bizi Takip Edin

Avrupa

Meloni, partisinin yıllık toplantısında konuştu: Benden kurtulamayacaklar

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, aralarında Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Birleşik Krallık Başbakanı Rishi Sunak, İspanyol Vox lideri Santiago Abascal’ın da bulunduğu çok sayıda liderin katıldığı, partisi Fratelli d’Italia’nın (İtalya’nın Kardeşleri) yıllık etkinliğinde, İtalyanların rızasını aldığı sürece ‘yasama meclisinin sonuna kadar’ kalma sözü verdi.

Fratelli d’Italia’nın dört gün süren ve çok sayıda davetlinin katıldığı yıllık toplantısı Atreju, pazar günü Roma’da sona erdi. Meloni burada yaptığı konuşmasında, “Arkamda İtalyan halkının rızası olduğunu bildiğim sürece benden kurtulamayacaklar. Beni yalnız bırakmayın, İtalyan gururunu ve bayrağını devam ettireceğim. Fratelli d’Italia liderliğindeki merkez sağ hükümet, sırtı dik, başı dik, çamur dolu ayakkabılarla ve temiz ellerle ilerleyen bir hükümettir (…) İtalya’yı podyumun en tepesine çıkaracağız,” dedi.

Toplantıya Meloni’nin koalisyon ortakları Forza Italia’nın lideri Antonio Tajani ile Lega lideri Matteo Salvini de katıldı.

Meloni, “Eğer 30 yıldır farklı formüllerle Merkez Sağ var olduysa, bu tarihin bir kazası değildir. Bu 30 yıldır var çünkü bir değerler sistemini ve gerçekleştirilmesi gereken ortak bir vizyonu paylaşıyoruz. Artık burada olmayanlara, Silvio Berlusconi’ye teşekkürlerimi sunuyorum,” diyerek bu sene hayatını kaybeden eski başbakanı andı.

Vox lideri Abascal’ın sözleri kriz yarattı

Öte yandan Demokrat Parti (S&D) sekreteri Elly Schlein’in daveti reddederek ‘acınası’ olarak nitelendirdiği etkinliğe katılmaması büyük tartışma yarattı. Atreju bir parti kongresi olsa da İtalya’nın Kardeşleri her zaman tüm muhalefet liderlerini ve politikacıları davet ediyor. 

Sosyal demokrat lider, “Atreju’da parti yaparken hükümet 900.000 aileyi hiçbir yardım almadan yoksulluk içinde bırakıyor, sadece vergi aflarını finanse etmek için yoksullardan para kazanıyor. Sevgili Giorgia, İtalyanları aşağılamaya devam etme,” diye ekledi.

Schlein, “Sahneyi Frankoizm ve faşizm nostaljileriyle paylaşmıyorum (…) İnsanları baş aşağı asmak isteyen olaylarla sadece üçüncü sınıf bir gösteri yapıyorsunuz,” dedi.

Schlein’ın kastettiği kişi, Vox lideri Santiago Abascal’dı. Arjantin’in yeni lideri Javier Milei’nin yemin törenine katılmak üzere hafta sonu Arjantin’e giden Abascal, burada Clarín gazetesine verdiği demeçte İspanya Başbakanı Pedro Sánchez’in ‘ilkesiz ve ‘ahlaki sınırları olmayan’ bir politikacı olduğunu söyledi ve “Yasaları çiğneyebilir, her şeyi yapabilir, ulusal birliği tehlikeye atabilir. Öyle bir zaman gelecek ki halk onu ayaklarından asılmış olarak görmek isteyecek,” dedi.

Bunun üzerine İspanya’da iktidardaki Sosyalist Parti, savcılardan Abascal’ın sözlerini soruşturmalarını istemişti.

Meloni ise, etkinlikte ‘dost ve müttefik’ olarak takdim edilen Abascal’ı savunarak, “Sevgili Elly, katılmamaya karar verebilirsin, fakat katılmaya karar vermiş olanlara sırf senin gösteremediğin cesareti gösterdikleri için hakaret etmene gerek yok,” diye karşılık verdi.

Sunak’tan Meloni’ye ‘sığınmacılar’ desteği

Birleşik Krallık Başbakanı Rishi Sunak da Roma’da düzenlenen ve İngiliz başbakanın İtalyan mevkidaşı ile ilişkilerini güçlendirmeye çalıştığı festivalde konuşma yaptı.

Gizli göç dalgasının ‘her iki ülkeyi boğmakla’ tehdit ettiğini ileri süren Sunak, iltica konusundaki uluslararası kuralları gözden geçirmek üzere Meloni ile birlikte çalışma sözü verdi.

Meloni ile birlikte ‘düzensiz yollarla gelen göçmenlerle’ nasıl başa çıkılacağı konusundaki konsensüsü bozmaya hazır olduklarını ve önlerine çıkan uluslararası kuralları değiştirmek için çalışacaklarını söyledi ve “Eğer bu bizim yasalarımızı güncellememizi ve savaş sonrası sığınma çerçevesini değiştirmek için uluslararası bir görüşmeye öncülük etmemizi gerektiriyorsa, o zaman bunu yapmalıyız. Çünkü bu sorunu şimdi çözmezsek, tekneler gelmeye devam edecek ve denizde daha fazla hayat kaybedilecek,” iddiasında bulundu.

Sunak ayrıca düşman devletlerin kitlesel göçü ‘batıyı istikrarsızlaştırmak’ için bir silah olarak kullanacağını iddia etti. İngiliz lider, “Düşmanlarımız bununla başa çıkamadığımızı görecekler ve bu nedenle göçü giderek daha fazla bir silah olarak kullanacaklar, toplumlarımızı istikrarsızlaştırmaya çalışmak için insanları kasıtlı olarak kıyılarımıza çekecekler. Eğer bu sorunla başa çıkmazsak, sayılar daha da artacak. Ülkelerimizi ve yardımımıza en çok ihtiyacı olanlara yardım etme kapasitemizi zorlayacak,” dedi.

Elon Musk da ‘düzensiz göçü’ eleştirenler kervanına katıldı

Roma’daki etkinliğe katılan ABD’li milyarder ve Tesla’nın kurucusu Elon Musk da düzensiz göçü eleştirdi ve ABD’den İtalya’ya yayılan bir ‘woke zihin virüsü’ riski olduğunu iddia etti.

Musk, “Eğer bu yasadışı göçse ve herhangi bir filtre yoksa, kimin geldiğini nereden biliyorsunuz?” diye sordu.

Meloni hükümetinin önem verdiği başlıklar arasında yer alan ‘İtalya’nın demografik gerilemesi’ konusuna da değinen Musk, ‘İtalya’nın kültürünü kurtarmak için daha fazla İtalyan yapmaya’ çağırdı.

Meloni’nin ‘fantezi dünyası’ ve İtalyan sağının Yüzüklerin Efendisi sevdası

Meloni, 1998’de Atreju konferansına kurarken 1984 yapımı Wolfgang Petersen imzalı The NeverEnding Story (Hiç Bitmeyen Öykü) filmindeki bir karakterinden esinlenmişti. Filmde sorunlu bir çocuk, gizemli bir kitabın sayfaları aracılığıyla hayal dolu bir fantezi dünyasına dalıyordu.

Meloni, fanteziye büyük ilgi duyuyor ve J.R.R. Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi serisine olan hayranlığını da zaman zaman dile getiriyor. Gençliğinde, post-faşist Movimento Sociale Italiano (İtalyan Sosyal Hareketi) tarafından kendisi gibi genç sağcı politikacılar için düzenlenen Hobbit Kamplarına katılmıştı. İtalya’da post-faşist partileri üzerindeki Yüzüklerin Efendisi etkisi sık sık tartışmalara da konu oluyor. Meloni New York Times’a verdiği bir mülakatta, “Tolkien’in muhafazakârların neye inandığını bizden daha iyi söyleyebileceğini düşünüyorum. Yüzüklerin Efendisi’ni fantezi olarak değil, gerçek olarak değerlendiriyorum,” demişti.

Avrupa

ABD, Kuzey Avrupa’da Rusya’ya karşı askeri varlığını artırıyor

Yayınlanma

ABD, Rusya’ya karşı Kuzey Avrupa’daki askeri varlığını önemli ölçüde güçlendiriyor. NATO’nun kuzeydoğu kanadını daha “ölümcül” kılmayı amaçlayan Washington, Finlandiya ve İsveç’in katılımıyla stratejik önemi artan bölgede müttefik entegrasyonunu derinleştirmeyi hedefliyor.

ABD, Rusya’nın Finlandiya ve Baltık ülkeleri sınırlarına yakın bölgelerde askeri üsler inşa etmesine karşılık Kuzey Avrupa’daki askeri varlığını artırıyor.

The Wall Street Journal‘ın (WSJ) haberine göre Washington, ittifakın kuzeydoğu kanadını tahkim ederek NATO’yu daha “ölümcül” hale getirmeyi hedefliyor.

Bu çabaların merkezinde, Donald Trump yönetiminin ABD’nin NATO’ya bağlılığı konusunda Avrupa’da şüpheler uyandıran açıklamalarına rağmen Amerikan ordusu bulunuyor.

Stratejik odak: Kuzey Kutbu ve Baltıklar

WSJ‘ye göre ABD’nin askeri planlamasının odağında, deniz ticaret yollarına, topraklara ve enerji kaynaklarına erişimleri yeni jeopolitik çatışmalar çağında Batı için hayati önem taşıyacak olan Kuzey Kutbu ve Baltık ülkeleri bulunuyor.

ABD’nin askeri varlığını artırma ve tatbikatlar yoluyla görevleri yerine getirme hedefi ikili: Moskova’yı “caydırmak” ve NATO’nun yeni üyeleri Finlandiya ile İsveç dahil olmak üzere Avrupa’nın bu stratejik köşesindeki müttefikleri daha sıkı bir şekilde entegre etmek.

Bölge ülkeleri, Avrupa’nın yeniden silahlanma ve savunma harcamalarını artırma çabalarını teşvik ediyor.

Amerikalı generalden mesaj: ‘Emirler değişmedi”

ABD Avrupa ve Afrika Ordusu Harekat Komutanı Yardımcısı Tuğgeneral Andrew Saslav, WSJ‘ye yaptığı açıklamada, “ABD ordusunun komutanı olarak aldığım emirler değişmedi,” dedi.

Saslav, ABD’nin NATO’ya gelecekteki katılımı sorusunun “aklından çıkmadığını” ancak “siyasi rüzgarlar ve emir olmayan mesajlarla dikkatini dağıtmak için bu işi çok uzun zamandır yaptığını” da sözlerine ekledi.

Rusya’dan karşı hamle: Leningrad Askeri Bölgesi güçlendiriliyor

Rusya, 2024’te yeniden kurulan Leningrad Askeri Bölgesi’ni NATO’ya karşı bir üs haline getirmeyi planlıyor.

Finlandiya ve Baltık ülkeleri sınırlarına yakın bölgelerde askeri üsler, silah ve teçhizat depoları ile on binlerce askeri yönetecek bir ordu karargahı inşa ediliyor.

Küçük tugaylar yaklaşık üç kat büyütülerek 10 bin kişilik tümenlere dönüştürülecek.

Finlandiya ve Norveç sınırları boyunca, ayrıca St. Petersburg’un güneyinden Estonya sınırına kadar yeni demiryolu hatları döşeniyor ve mevcut hatlar genişletiliyor.

‘Rusya, Baltıklar için yakında hazır olabilir’

Öte yandan Carnegie Rusya ve Avrasya Çalışmaları Merkezi Berlin’den Michael Kofman, “Rus ordusunun Baltık ülkelerine karşı ne kadar sürede sınırlı bir operasyon düzenleyebileceğini sorarsanız, cevap ‘çok yakında’ olabilir,” değerlendirmesinde bulundu.

Yakın zamanda gerçekleştirilen üç haftalık tatbikatlar sırasında Amerikan ve İngiliz birlikleri, Kuzey Avrupa ve Baltık ülkelerinden birimlerle birlikte bölgedeki olası askeri harekat senaryoları üzerinde çalıştı.

Bu senaryolar arasında gerçek mühimmatlı atış talimleri, insansız hava araçlarıyla kan ikmali ve Norveç’te Kuzey Kutup Dairesi’nin ötesine hava indirme operasyonları da yer aldı.

Norveç Savunma Araştırmaları Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan ve ülke silahlı kuvvetlerine danışmanlık yapan Christian Atland, “Finlandiya ve İsveç’in NATO üyesi olmasıyla birlikte artık Kuzey Kutup Dairesi’nin kuzeyinde kesintisiz bir NATO toprağına sahibiz. İttifakın kuzey ülkeleriyle genişlemesi, bu bölgede bir askeri kriz veya çatışma durumunda Baltık ülkelerine takviye kuvvetlerin gönderilmesini de kolaylaştırdı,” yorumunu yaptı.

Baltık’ın kalbi Gotland neden kritik?

Kuzey Avrupa’nın stratejik açıdan en önemli yerlerinden biri, Baltık Denizi’nin ortasında yer alan ve hava ile deniz operasyonlarında hakimiyet kurmak için keşif teçhizatı ve uzun menzilli silahların konuşlandırılabileceği İsveç’e ait Gotland Adası.

İsveç’in eski Savunma Bakanı Mikael Byden, geçen yıl Moskova’nın Gotland’ı “iki gözüyle de” izlediği iddiasında bulunmuştu.

Alaska’daki Ted Stevens Arktik Güvenlik Çalışmaları Merkezi’nin İsveç şubesi başkanı Stefan Lundqvist, adanın kilit askeri-stratejik konumu nedeniyle bir çatışmanın ilk aşamasında muharebe sahası haline gelmesinin muhtemel olduğunu belirtti.

Lundqvist, “Rusya’nın Baltık Denizi’ndeki stratejik konumu çok zayıf olduğu için, herhangi bir çatışmada derhal Baltık ülkeleri, Finlandiya ve Polonya’daki kilit liman bölgelerini ele geçirmeye çalışacaktır,” diye ekledi.

Yakın zamanda yapılan tatbikatlar sırasında Amerikan deniz piyadeleri, Norveç’te HIMARS füze sistemiyle atış yaptıktan birkaç saat sonra bu sistemle Gotland Adası’na çıkarma yaptı. Adada atışlarını tamamlayan birlikler, hızla Finlandiya’ya kaydırıldı.

Okumaya Devam Et

Avrupa

AB silahlanma programı Avrupa Parlamentosu’nu bypass etti

Yayınlanma

Ortak tedarik anlaşmalarını finanse etmek için hazırlanan tarihi AB silahlanma kredisi programı, Avrupa Parlamentosu’nu (AP) atlayarak çarşamba günü bakanlar tarafından nihai olarak onaylandı.

Genel İşler Konseyi’nin onayı, 150 milyar avroluk ortak kredi programı “Avrupa için Güvenlik Eylemi” (SAFE) için tartışmalı onay sürecinin son aşamasını oluşturdu.

Nisan ayında Avrupa Komisyonu, Parlamentoyu atlamak için acil durum maddesini devreye sokmuştu, ki bu da SAFE’nin nihai metni üzerindeki müzakerelerin doğrudan Konsey’e taşınması anlamına geliyordu.

Macaristan çarşamba günü Konsey’de program oylamasında çekimser kaldı.

SAFE programı, mart ayında Komisyon tarafından Avrupa savunma sanayisini canlandırmak ve askeri teçhizat ve mühimmat üretimini artırmak için hazırlanan daha geniş planın finansman kısmı olarak ortaya atılmıştı.

Metne göre, savunma projeleri için SAFE programından fon talebinde bulunmak için en az üç ülke bir araya gelmeli. Projeler, mühimmat ve füze siparişlerinden askeri insansız hava araçları veya elektronik savaş teçhizatına kadar her şeyi içerebilir.

Ukrayna ve Norveç de SAFE programına dahil edildi ve nihai metin, Birleşik Krallık gibi diğer ülkelerin de Komisyon ile anlaşmalar yaparak programa katılabilmesi için bir mekanizma oluşturuyor.

Komisyon, bu projelerle askeri kabiliyet eksikliklerini gidermeyi ve Avrupa’nın dünyanın diğer bölgelerinde, özellikle ABD’de üretilen askeri teçhizata bağımlılığını azaltmayı amaçlıyor.

AB, 800 milyar avroluk yeniden silahlanma bütçesini nasıl finanse edecek?

800 milyar avroluk yeniden silahlanma planı

SAFE yönetmeliği, 2030 yılına kadar 800 milyar avroluk bir yeniden silahlanma planının parçası olarak Avrupa’nın savunma kapasitesini güçlendirmek için 2030 yılına kadar düşük faizli krediler sağlıyor.

AB şirketleri, finanse edilen her projede en az %65 katılım oranını korumak zorunda ve dış yüklenicilerin rolü %15-35 ile sınırlandırıldı.

Öte yandan Komisyon’un Parlamento’yu bypass etme kararı öfkeye yol açtı ve Parlamento Başkanı Roberta Metsola, bu ayın başlarında Komisyon ve Konsey başkanlığına gönderdiği mektupta Konsey’i mahkemeye dava etmekle tehdit etti.

AP milletvekilleri, nisan ayında gizli oylamayla Komisyon’un Parlamento’yu atlatma kararını reddeden hukuki görüşü oybirliğiyle destekledi.

AP, 2 ay içinde Brüksel’e karşı yasal yollara başvurabilir

Euractiv’in elde ettiği hukuki görüşe göre, Parlamento SAFE planının ikiye bölünmesini önerdi. İlk bölüm acil durum prosedürü kapsamında borçlanma ve borç vermeyi içerirken, planın endüstriyel unsurları olağan prosedür kapsamında ilerleyecekti.

Euractiv, Metsola’nın mektuba şu ana kadar yanıt almadığını öğrendi.

Konsey SAFE önerisini kabul ettiğine göre, Parlamento’nun yasal itirazda bulunmak için yaklaşık iki ayı var ve AB’nin en yüksek mahkemesinin kararını vermek için iki yılı olacak.

SAFE programının nihai metnine göre, ülkeler ortak tedarik tekliflerini hazırlamak, savunma sanayi ortaklarını belirlemek ve Avrupa Komisyonu’ndan kredi talep etmek için altı ay süreye sahip olacak.

Savunma Komiseri Andrius Kubilius geçen hafta, nihai taleplerin kasım ayında sunulması gerektiğini söyledi.

AB ve Birleşik Krallık savunma anlaşması planlarına son şeklini verecek

Üçüncü ülkelerin AB ile anlaşma imzalaması gerekecek

SAFE programına katılmak ve ortak projelere dahil olmak isteyen üçüncü ülkeler de bu süre zarfında Komisyon ile ikili bir anlaşma imzalamaları gerekecek.

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, geçtiğimiz günlerde AB ile Güvenlik ve Savunma Ortaklığı anlaşmasını imzaladı. Bu anlaşma, İngiliz savunma şirketlerinin 150 milyar avroluk SAFE programına erişimini sağlamak için gerekli ilk adımdı. İngiliz yetkililer, “birkaç hafta içinde” AB ile ikinci bir ikili anlaşma imzalamayı umduklarını söylediler.

SAFE programından sağlanan fonlar, Komisyon tarafından katılımcı ülkelere 45 yıllık krediler şeklinde aktarılacak.

Metne göre, ülkelerin teklifleri Komisyon tarafından inceledikten sonra, Konsey’in bunları onaylamak için 30 Haziran 2027’ye kadar zamanı olacak.

Konsey’in onayını aldıktan sonra, ülkeler Komisyon’a ödeme taleplerini sunmaya başlayabilecek ve Komisyon da 150 milyar avroyu borçlanmak için sermaye piyasalarına başvuracak. Komisyon’un katılımcı ülkelere kredi ödemeleri 30 Aralık 2030’a kadar yapılacak.

Yunanistan, Türkiye’nin fonlara erişimine ‘casus belli’ şartı koştu

Almanya’nın müdahalesi, Türkiye’nin fona katılımının önünü açtı

SAFE’ye Türkiye’nin katılımı ihtimali, özellikle Yunan hükümeti tarafından şüpheyle karşılanıyordu.

Türkiye’nin katılımı, yönetmeliğin 17. maddesi uyarınca ayrı bir AB-Türkiye ikili anlaşması gerektiriyor.

Yunanistan, bu tür anlaşmaların oybirliğiyle kararlaştırılması gerektiğini savunarak AB Antlaşması’nın 212 ve 218. maddelerine atıfta bulunuyor, fakat bu maddeler Konsey’in Hukuk Servisi ve Almanya’nın muhalefeti nedeniyle yönetmelikte açıkça belirtilmedi.

Kathimerini’ye göre Avrupa Komisyonu, Yunanistan’a 212. maddenin aday ülke anlaşmaları için yasal dayanak teşkil edeceğini garanti etti. Yunanistan, yanlış yorumlamaları önlemek için Daimi Temsilciler Komitesi’ne ek bir ulusal beyanname sundu.

Türk savunma sanayii, insansız hava araçları, zırhlı araçlar ve mühimmatı Avrupa’daki ortaklarına pazarlamayı hedefliyor. Almanya, İtalya, İspanya ve Polonya gibi önemli AB ülkeleri, Türkiye’nin Avrupa savunma girişimlerine katılımını destekliyor.

Türkiye, Baykar’ın İtalya’nın Piaggio Aerospace şirketini satın alması ve İspanya ile Hürjet eğitim uçağı anlaşmaları da dahil olmak üzere, SAFE çerçevesi dışında ikili savunma işbirliğine halihazırda başladı.

Okumaya Devam Et

Avrupa

İskandinav ülkelerinden ABD ve Rusya’ya mesajlar

Yayınlanma

Pazartesi günü Finlandiya’nın Turku kentinde düzenlenen İskandinav zirvesinde, bölge liderleri güvenlik işbirliği ve siyasi kararlılık konusunda ortak bir mesaj vererek Washington ve Moskova’ya güçlü bir jeopolitik sinyal gönderdi.

Zirveye ev sahipliği yapan Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo, hava sahası ihlalleri ve yakınlardaki Hogland adasındaki askeri yığınak dahil olmak üzere Baltık Denizinde arttığını iddia ettiği “Rus provokasyonlarına” dikkat çekti.

Orpo, “Rusya uzun vadeli bir tehdittir. Fakat biz korkmuyoruz, hazırlıklıyız ve dirençliyiz,” dedi.

Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre de, Donald Trump’ın ABD’nin Kuzey Kutbu topraklarını satın alabileceği yönündeki geçmişteki önerisine doğrudan yanıt vererek, Grönland ve Danimarka’ya kesin destek verdi.

Støre, “Arktik, düzenlemelere tabi bir bölgedir ve deniz hukuku geçerlidir. Grönland ve Danimarka’nın arkasındayız,” dedi.

Bu yılki zirve, önceki toplantılardan farklı bir tonla gerçekleşti ve Grönland ile Faroe Adaları’nın özerk bölgeleri zirveye davet edildi. Bu sembolik hamle, İskandinav birliğini güçlendiren ve dış etkilere karşı direnişi pekiştiren bir adım olarak değerlendirildi.

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, İskandinav ülkelerinin kolektif gücünü vurgulayarak, onları günümüz küresel ekonomisinde “ağır bir oyuncu” olarak nitelendirdi ve “Birlikte, dünyanın 12. büyük ekonomisiyiz. Ortak sesimiz ağırlık taşıyor,” dedi.

Önemli bir jest olarak, İskandinav ülkeleri, son zamanlarda Kuzey Avrupa’nın güvenliğine artan ilgi gösteren Polonya ve Almanya gibi benzer görüşlü ülkelerle işbirliği yapma isteği doğrultusunda, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’i de zirveye davet etti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English