Bizi Takip Edin

AVRUPA

NATO’nun yeni Avrupa savunma konsepti: ABD, tüm ipleri eline alıyor

Yayınlanma

NATO’nun soğuk savaştan bu yana ittifakın ilk kapsamlı savunma planlarını 11-12 Temmuz’daki Vilnius zirvesinde onaylaması bekleniyor.

Bununla birlikte zirveye belirsizlik de hakim olacak. İsveç’in üyeliği Macaristan ve Türkiye tarafından hâlâ onaylanmazken, Ukrayna’nın NATO’ya katılımı meselesi, başta ABD olmak üzere birçok üye ülke tarafından şüpheyle karşılanıyor. Bazı Batı Avrupa devletlerinin de ayak sürümesi, özellikle Doğu Avrupa’daki Rusya karşıtı cepheyi kızdırmış durumda.

Bunun yanı sıra, müttefikler Çin’in ‘Avrupa güvenliği’ üzerinde giderek daha büyük bir etkiye sahip olduğu konusunda hemfikir fakat Tokyo’da bir NATO ofisi açılıp açılmayacağı konusundaki tartışma, nasıl karşılık verileceği konusundaki bölünmeleri su yüzüne çıkarıyor.

The Economist’e konuşan Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Karargahında görevli Amerikalı general Matthew Van Wagenen, “Bu, Berlin Duvarı’nın yıkılmasından bu yana yaşanan en dramatik değişim,” diyor. NATO’nun yeni konseptine tüm müttefiklerin uyum sağlayıp sağlayamayacağı ise bir başka belirsiz unsur.

NATO komutanlığı 3 bölgeye ayrılıyor

NATO’nun askeri planlarındaki revizyonda imzası olan kişi ise NATO Avrupa Müttefik Yüksek Komutanı ABD’li Orgeneral Christopher G. Cavoli. Revizyonun merkezinde üçlü bir bölgesel plan yer alıyor: Kuzey için Atlantik ve Avrupa Arktik bölgesini kapsayan bir plan; Baltık ve Orta Avrupa’dan Alplere kadar olan bölgeyi kapsayan bir plan; ve Akdeniz ve Karadeniz için bir güney planı. Uzay, siber operasyonlar ve özel kuvvetler için de alt planlar bulunuyor.

Kuzey ve Atlantik’i kapsayan bölge, ABD’de Norfolk’taki Müşterek Kuvvet Komutanlığı; Baltık ve Alp bölgesi Hollanda’daki Brunsum’daki komutanlık; güney-doğu ve Akdeniz-Karadeniz bölgesi ise İtalya’nın Napoli kentindeki bir komutanlık tarafından idare edilecek.

NATO Askeri Komitesi (CMC) Başkanı Amiral Rob Bauer 3 Haziran Pazartesi günü Brüksel’de gazetecilere yaptığı açıklamada üç farklı coğrafi bölge planlaması yapıldığını teyit etti.

Savaş halinde kime ne düşeceği de planlanıyor

Elbette Rusya, şaşırtıcı olmayan bir şekilde, planın odak noktası. Fakat bununla birlikte, Türkiye’nin ısrarı üzerine güney planı, dikkatini ‘Rusya ile terörist gruplardan gelen tehdit’ arasında eşit olarak bölüyor.

Planlar aynı zamanda Avrupa ve Kuzey Amerika’daki tüm silahlı kuvvetlere, çatışmanın patlak vermesi halinde nasıl hareket edecekleri konusunda açık bir rehberlik sağlıyor. Bu yılın ilerleyen dönemlerinde General Cavoli belirli ülkeleri belirli rollere ya da cephenin belirli bölümlerine tahsis edecek. The Economist’in aktardığına göre “taburlar ve tugaylar, ister bir Norveç adası ister Karpatlar’ın bir bölümü olsun, kendi bölgelerini önceden tanıyabilecekler.”

Yeni plan kapsamındaki bir diğer husus da müttefiklerin artık General Cavoli’ye hangi birimlerin her an hazır olduğunu bildirecek olmaları. Geçtiğimiz haftalarda ABD, Almanya ve İngiltere Polonya, Litvanya ve Estonya’daki tabur büyüklüğündeki konuşlanmalarını nasıl hızlı bir şekilde tugay büyüklüğünde oluşumlara dönüştürebileceklerini test ettiler. İtalya da muhtemelen yakında Bulgaristan’da benzer bir deneme yapacak. Bunun amacı, Baltık ülkelerine güvence vermek ve Rusya’ya bu orduların NATO’nun doğu cephesini Rusya’nın bir saldırı için harekete geçebileceğinden daha hızlı bir şekilde takviye edebilecek kadar hızlı olduğunu göstermek. Almanya da Litvanya topraklarında nihai olarak bir tugay konuşlandırabileceği sözünü verdi.

Ulusal üretim planlamasında NATO’nun etkisi artacak

Yeni planla birlikte NATO ülkeleri arasında savunma sanayi işbirliği ve üretim koordinasyonu da artırılacak. NATO, şimdiye kadar üyeleri̇ni̇n askeri satın alımları konusunda herhangi bir zorlamaya gitmiyordu. General Van Wagenen, “Son 30 yılda uluslar üzerinde gerçekten uygulanan hiçbir şartımız olmadı,” diyor. Şimdiyse amaç, ‘kuvvet yapısı gereksinimi’ olarak bilinen bir mekanizma aracılığıyla talep ve arzı yeniden aynı hizaya getirmek.

Üst düzey bir NATO yetkilisi beş acil önceliğe işaret ediyor: başta ağır zırhlı tugaylar olmak üzere savaş kabiliyetine sahip kara kuvvetleri; hareket halindeki birlikleri koruyabilecek entegre hava ve füze savunma sistemleri; topçu ve roketatarlar gibi uzun menzilli ateş gücü; verilerin savaş alanında ve karargahlarda hızlı ve güvenli bir şekilde dolaşmasını sağlayan dijital ağlar; ve büyük orduları Avrupa’da dolaştırırken onlara ikmal sağlayacak lojistik.

ABD, Avrupa üzerindeki askeri egemenliğini güçlendiriyor

Yeni planda Amerikan ağırlığı bariz bir biçimde görülüyor. Üst düzey bir NATO yetkilisi, “Bunu pek kimse anlamıyor ama Amerika NATO planlama sistemine büyük bir şekilde geri dönüyor,” diyor. Yetkili, son 20 yıldır Almanya’nın Stuttgart kentindeki Amerika Birleşik Devletleri Avrupa Komutanlığının (EUCOM) büyük ölçüde kendi içine kapandığını ve Avrupa silahlı kuvvetlerinin kendi ayrıntılı planlamalarını çok az yaptığı bir dönemde savunma planlarını hazırladığını söylüyor. Yeni planların ise ‘Amerikan düşüncesiyle uyumlu’ olduğu vurgulanıyor. General Cavoli hem EUCOM’un hem de NATO’nun komutanı. The Economist’e göre bu Amerika’nın NATO’ya ‘geri döndüğünü’ gösteriyor.

Ordu ve savunma bakanlarının gücü artacak

NATO’nun yeni planları üye ülkelerin genelkurmay başkanları ve savunma bakanlarına maliye bakanları karşısında daha fazla koz verecek.

The Economist’e göre harcama hedefinin tutturulamaması artık ‘sadece her yıllık zirvede Stoltenberg’in nazikçe azarlamasına neden olacak bir utanç kaynağı’ olmayacak, aynı zamanda kıtanın savaş planlarında somut bir boşluk bırakır hale gelecek.

Baltık ve Doğu Avrupa ülkeleri, NATO’nun GSYİH’nin en az yüzde 2’sini savunma harcamalarına ayırma konusunda başı çekiyor. Almanya, İtalya, Kanada gibi ülkeler hâlâ bu orana ulaşabilmiş değil. Bu konuda, yüzde 2’nin zorunlu bir baraj haline getirilip getirilmemesi de tartışılıyor.

Baltık ve İskandinav etkisi

Finlandiya’nın ittifaka katılması ve İsveç’in olası üyeliği, NATO’nun yeni planlarında Arktik-İskandinavya-Baltık hattını da bir hayli önemli hale getiriyor.

Finlandiya söz konusu olduğunda bir yetkiliye göre çok sayıda askeri son derece hızlı bir şekilde seferber edebilen, son derece profesyonel ve iyi donanımlı ordusu ittifakın standartlarını yükseltecek.

Bir başka yetkili ise Rusya’nın Finlandiya Körfezi’nden Baltık Denizi’ne uzanan rotasının NATO ülkeleri tarafından giderek daha fazla kısıtlandığını belirterek, üyeliğin ‘İskandinav ve Baltık coğrafyasını çok güzel bir şekilde düzenlediğini’ söylüyor. Mart ayında Amerikan keşif uçakları Finlandiya üzerinde uçmaya başladı.

Bu kapsamda Norveç ile Finlandiya’yı kutup ekseninde birleştirecek projelere ağırlık veriliyor. Reuters’ta yer alan habere göre, Finlandiya’nın İsveç sınırındaki Tornio çevresindeki demiryolu iyileştirmeleri buna bir örnek. Önümüzdeki yıl tamamlanması beklenen bu çalışmalar, müttefiklerin Atlantik ötesinden, Rusya sınırına bir saat, Rusya’nın nükleer kalesi ve Kola yarımadasındaki Murmansk yakınlarındaki askeri üslerine ise yedi saat uzaklıktaki Kemijarvi’ye takviye ve ekipman göndermesini kolaylaştıracak. Finlandiya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (FIIA) tarafından toplanan verilere göre, Rusya’nın Kuzey Filosu’nda 27 denizaltı, 40’tan fazla savaş gemisi, yaklaşık 80 savaş uçağı ve nükleer başlık ve füze stoku bulunuyor.

Petersburg ve Kaliningrad’da önemli askeri kapasiteye sahip olduğu Baltık Denizi bölgesinde Rusya ile bir çatışma yaşanması halinde NATO’nun Baltık’ta kullandığı nakliye hattı savunmasız kalacak. Finlandiya tüm tedariki için büyük ölçüde deniz taşımacılığına güveniyor; gümrük verileri dış ticaretinin neredeyse %96’sının Baltık üzerinden yapıldığını gösteriyor.

Kuzeyden geçen doğu-batı demiryolu bağlantısı bu nedenle askeri olarak NATO’ya önemli bir alternatif yaratacak.

İskandinavya, Arktik ve Baltık ‘NATO denizi’ olma yolunda

2028 yılına kadar Baltık Denizi’nde İsveç’in deniz dibi altyapısının korunmasında ve erişimin muhafaza edilmesinde büyük bir fark yaratacağını söylediği yeni nesil denizaltıları hizmete sunması bekleniyor.

Reuters’a konuşan İsveç Birinci Denizaltı Filosu Komutanı Fredrik Linden, “Beş denizaltıyla Baltık Denizi”ni kapatabiliriz. İlgili kısımları sensörlerimiz ve silahlarımızla kapatacağız,” diyor.

NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığı’ndan Yarbay Michael Maus Reuters’a yaptığı açıklamada, “NATO için kuzeyin tamamına sahip olmak, onu bir bütün olarak görmek oldukça önemli,” diyor.

Maus, “(Mevcut) NATO ülkeleri Norveç ve Danimarka ile birlikte artık bütün bir bloğa sahibiz. Potansiyel savunma planlarını düşündüğümüzde, bu bizim için ileriye doğru atılmış büyük bir adım,” diye ekliyor.

Turistler tarafından ‘Noel Baba’nın evi’ olarak bilinen Rovaniemi kasabası aynı zamanda Finlandiya’nın Arktik hava kuvvetlerinin üssü ve bir çatışma durumunda bölge için askeri bir merkez görevi görecek. Finlandiya, 2026’dan itibaren gelmesi beklenen 64 adet F-35 savaş uçağından oluşan yeni filonun yarısına ev sahipliği yapabilmesi için üssü yenilemek üzere yaklaşık 150 milyon avro yatırım yapıyor.

Boğazlardan herhangi birinin kapatılması halinde İsveç ve Finlandiya’ya yönelik deniz taşımacılığı trafiği büyük darbe alacak ve Baltık ülkeleri tamamen devre dışı kalacak. İsveç’in ittifaka katılmasıyla bu durum daha önlenebilir hale gelecek. Bu kapsamda, İsveç’in deniz ve denizaltı ‘dinleme’ kapasitesini NATO’nun hizmetine sunacak.

AVRUPA

İtalya’nın Kardeşleri ile Hukuk ve Adalet anlaştı

Yayınlanma

Polonya Basın Ajansı’nın (PAP) bildirdiğine göre Polonya’nın muhafazakâr Hukuk ve Adalet (PiS) partisi, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin Fratelli d’Italia (İtalya’nın Kardeşleri – FdI) partisi ile Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) siyasi ailesi olan Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri Grubu (ECR) içindeki görevlerin paylaşımı konusunda anlaşmaya vardı.

PiS ve FdI, sırasıyla 20 ve 24 AP üyesi ile milli-muhafazakâr ECR grubunun en büyük iki ulusal partisi konumunda.

Yeni üyelerin katılımıyla ECR kısa bir süre önce Avrupa Parlamentosu’nun en büyük üçüncü grubu haline gelmişti.

Tahminler, üye partilerden herhangi birini, özellikle de PiS kadar büyük bir partiyi kaybetmemesi koşuluyla, bu durumun devam edeceğini gösteriyor.

Fakat düne kadar PiS’in ECR’nin bir parçası olarak kalması hiçbir şekilde kesin değildi.

Perşembe günü basında çıkan haberlerde, partinin Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın Fidesz’i tarafından, eski Çekya başbakanı Andrej Babiš’in ANO hareketi ve Jansa’nın Slovenya Demokratik Partisi’nin (SDS) de yer alacağı yeni bir gruba katılmaya ikna edildiği öne sürüldü.

PiS, Le Pen ve Orban’ı da istemiş

PAP, PiS’in FdI ile uzlaşmaya vardığını ve gruptaki liderlik pozisyonlarını kendi aralarında paylaşarak uzlaşmanın yolunu açtığını bildirdi.

Grup resmi olarak oluşturulacak ve yeni başkan, son tarihten bir gün önce, önümüzdeki salı günü (3 Temmuz) seçilecek.

Euractiv’e konuşan çeşitli kaynaklar, çarşamba günü grubun oluşumuna ilişkin görüşmelerin önce kesintiye uğradığını ve ileri bir saate ertelendiğini, ardından da Polonya heyetinin boykotu nedeniyle iptal edildiğini söyledi.

PiS heyeti çarşamba günü (26 Haziran) toplantıya katılmış fakat ulusal partiler arasındaki gerginlik nedeniyle görüşmeler yapılamamıştı. Ayrıca PiS üyeleri liderlik pozisyonlarına kimin atanacağı konusunda da kendi içlerinde bölünmüş durumdaydı.

PiS, diğer hususların yanı sıra Fidesz ve Marine Le Pen’in Fransız Ulusal Birlik’inin ECR’ye kabul edilmesini talep etti.

“Meloni’nin dışlanması PiS’e cesaret verdi”

Toplantıya devam edilmemiş olsa da PiS nihayetinde FdI ile uzlaşmayı başardı ve Polonya grubun iki başkan yardımcılığı pozisyonundan birini aldı ve grubun genel sekreterliği de dahil olmak üzere halihazırda sahip olduğu diğer bazı pozisyonları korudu.

Fidesz’in üyeliği şu an için söz konusu değil ancak kaynaklar gelecekte bu konunun tekrar gündeme gelebileceğini söylüyor.

Euractiv Polonya’nın ulaştığı PiS, PAP’ın haberlerini ne doğruladı ne de yalanladı.

Bu arada İtalyan delegasyonu PAP’a yaptığı açıklamada PiS’in taleplerinin en başından beri grubun genişlemesiyle ilgili olmadığını, sadece Avrupa Konseyi’nin AB’nin üst düzey görevlerini müzakere ederken Meloni’yi dışlamasından cesaret alarak Polonya’nın gruptaki konumunu güçlendirmeye yönelik bir girişim olduğuna inandığını söyledi.

İtalyan bir AP üyesi, “Polonya delegasyonu Meloni’nin yenilgisinden bir şeyler kazanabileceğine karar verdi. Bu onun mezarı üzerinde bir dans,” dedi.

Yeni bir sağ AP grubu ihtimali artıyor

Öte yandan ANO hareketinin lideri, eski başbakan Andrej Babiš, geçen hafta Liberallerin saflarından ayrılan partisinin Avrupa Parlamentosu’nda yeni bir grup kuracağını söyledi fakat partinin kiminle işbirliği yapacağı henüz belli değil.

Babiš, 27 Haziran Perşembe günü Instagram hesabından yaptığı açıklamada, “Avrupa Parlamentosu’nda göçe karşı ve Yeşil Mutabakat’ta bir değişiklik için yeni bir grup kuracağız. Yakında daha fazlasını öğreneceksiniz,” dedi.
ANO hareketi geçen hafta liberal Renew grubundan ve ALDE partisinden ayrıldığını duyurmuş, Babiš ise hareketinin artık bu gruplarda kendi gündemini sürdüremeyeceğini savunmuştu.

Brüksel’de basına yansıyan haberlere göre Babiš, Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın Fidesz partisi, Slovenya’nın SDS partisi ve Polonya’nın PiS partisi ile güçlerini birleştirebilir, ancak bunların hiçbiri doğrulanmadı.
ANO’ya yakın kaynaklar geçtiğimiz günlerde yeni grupta Marine Le Pen’in RN ya da Geert Wilders’in Hollanda Özgürlük Partisi’nin yer alacağını öne sürmüştü.

Fakat her iki parti de halen AP2de sağcı Kimlik ve Demokrasi (ID) fraksiyonunun bir parçası ve bu iki partinin ilgilenip ilgilenmeyeceği şimdilik belirsiz.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Zelenskiy’in eski yardımcısı Kirill Timoşenko’ya yolsuzluk baskını

Yayınlanma

Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu (NABU) görevlileri, Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in eski yardımcısı, Savunma Bakan danışmanı ve Büyük İnşaat Projesi eski sorumlusu Kirill Timoşenko’nun evinde arama yaptı.

Ukrayinska Pravda gazetesinin haberine göre yayımlanan fotoğraflarda Timoşenko’nun NABU dedektifleri tarafından bir araca bindirildiği görüldü.

Telegram kanalından açıklamada bulunan NABU, Timoşenko’nun henüz gözaltına alınmadığını ve soruşturmanın devam ettiğini belirtti.

Daha sonra Timoşenko’nun kendisi de evinin arandığını doğruladı, ancak bunların ‘kendisinin hiçbir ilgisinin olmadığı bir davayla ilgili’ olduğunu belirtti.

Timoşenko, “Kanun uygulayıcıların sunduğu tüm gereklilikleri yerine getirdim, bana karşı hiçbir suçlama yok,” ifadesini kullandı.

‘Büyük İnşaat’, Zelenskiy yönetimi tarafından 2020 yılında başlatılan bir projeydi. Amacı sosyal, ulaşım ve spor altyapısını geliştirmekti. Zelenskiy, daha sonra beş yıl içinde 25 bin kilometrelik yolu yenileme ve düzinelerce inşaat projesini tamamlama sözü vermişti.

Timoşenko, devlet başkan yardımcısı olarak görev yaparken (Mayıs 2019’dan Ocak 2023’e kadar) projeye nezaret etti.

Fakat ‘Büyük İnşaat’, kartelcilik, şişirilmiş fiyatlar ve ihalelerin yerli şirketler yerine yabancı şirketlere verilmesi nedeniyle defalarca eleştirildi. Eski Maliye Bakanı İgor Umanskiy, Rusya’nın askeri müdahalesinin başlamasından önce bile proje bütçesinin yaklaşık yüzde 40’ının zimmete geçirildiğini söylemişti.

Ukrayinska Pravda, Timoşenko’nun evindeki aramalardan önce basın mensuplarının devlete ait enerji şirketi Naftogaz’ın eski başkanı ve eski Yerel İdareler Kalkınma Bakanı Aleksey Çernişev’in aranması yönünde emir alan NABU’nun, büro başkanı Semyon Krivonos’un kararıyla aramayı gerçekleştirmediğine dair bir soruşturma yürüttüğünü kaydetti.

Daha önce Krivonos, NABU’ya olası sızıntılarla ilgili soruşturmanın bir parçası olarak sorgulanması gereken Verhovna Rada’nın yolsuzlukla mücadele komisyonu toplantısına katılmamıştı.

Strana‘nın haberine göre dava mayıs ayından bu yana devam ediyor ve Büyük İnşaat projesindeki yolsuzlukla alakalı. Daha sonra NABU’nun üst düzey çalışanlarının yolsuzluk soruşturmasında şüphelilere bilgi aktardığı ve onları yaklaşan aramalar konusunda uyardığı ortaya çıktı.

Sızıntı iddiaları, müfettişlerin soruşturma altındaki işadamı Yuriy Golik’e ait bir telefonu ele geçirmelerinin ardından ortaya çıktı.

Strana, NABU’ya yönelik saldırının Ukrayna’nın iki ana yolsuzlukla mücadele yapısı olan NABU ile Yolsuzlukla Mücadele Kovuşturma Teşkilatı (SAP) arasındaki çatışmayla alakalı olduğunu kaydetti.

Gazeteye göre, mevcut NABU yönetimi, ‘Batı’nın himayesindeki’ bir dizi yetkiliyi görevden almış, bu da SAP yönetimini ve Batı yanlılarını kızdırmıştı.

Ukrayna ordusunda dev yolsuzluk: Rusya ordusu neden bu kadar hızlı ilerliyor?

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Meloni, partisinin gençlik kollarına ait video nedeniyle zorda

Yayınlanma

İtalya’da Başbakan Giorgia Meloni’nin partisi Fratelli d’Italia’nın (İtalya’nın Kardeşleri – FdI), partinin gençlik grubu üyelerinin toplantılarında faşist diktatör Benito Mussolini’yi ve sağcı bazı tartışmalı isimleri övdüklerini ortaya çıkaran bir soruşturma üzerine haftalar süren sessizliğinin ardından, Senato Başkanı Ignazio La Russa eylemlerini kınarken, Meloni henüz bir yorum yapmadı.

Senato Başkanı ve FdI’nın kurucularından La Russa, Facebook’ta yaptığı paylaşımda her türlü ırkçılık ve antisemitizmi “kesin bir dille kınadığını” ifade etti ve olayların partinin değerlerine aykırı olduğunu ekledi.

İtalyan medya kuruluşu Fanpage, FdI gençlik kanadına yönelik bir soruşturma başlatmış ve Roma selamı veren, Mussolini’yi öven ve faşist sloganlar atan gençlerin gizli çekilmiş görüntülerini ortaya çıkarmıştı.

La Russa’nın açıklaması, soruşturmanın ikinci bölümünde Gioventù Nazionale’nin (Milliyetçi Gençlik) üst düzey bir liderinin gizli bir kamerada FdI Senatörü ve Roma Yahudi Cemaati eski sözcüsü Ester Mieli hakkında antisemitik ifadeler kullanırken yakalanmasının ardından geldi.

La Russa, “Gioventù Nazionale’nin bazı üyelerinin kabul edilemez sözlerinin kurbanı olan Senatör ve dostum Ester Mieli’ye en içten ve sevgi dolu dayanışma duygularımı iletiyorum,” diye yazdı.

FdI tutumunu değiştirdi

Çarşamba günü, FdI’nın örgütlenme sorumlusu Giovanni Donzelli’den de bir ton değişikliği geldi.

Donzelli ilk başta, “Solcu militan basının önyargılı soruşturmalarına itibar etmiyorum. Fratelli d’Italia’yı aşırılık yanlısı ve nostaljik bir hareket olarak gösterme çabası acınası bir durumdur,” demişti.

Fakat akşam saatlerinde, soruşturmanın ikinci bölümünün tamamlanmasının ardından U dönüşü yapıldı, hatta disiplin tedbirleri alınacağı duyuruldu.

Donzelli, “Tekrar ediyoruz: Fratelli d’Italia’da ırkçılara, aşırılık yanlılarına ve antisemitlere yer yoktur. Bugün yayınlanan videolarda yer alan ifadeler, kaydedilme ve ifşa edilme şekline rağmen, kabul edilemez ve siyasi hareketimizin değerleriyle bağdaşmamaktadır… Fratelli d’Italia sorumlulara karşı büyük bir kararlılıkla hareket edecektir,” dedi.

Meloni’den açıklama bekleniyor

Muhalefet, Giorgia Meloni’den Fanpage soruşturması hakkında yorum yapmasını talep etmeye devam ediyor.

Birçok kişi ayrıca, kendileri dışındaki tüm kanal ve gazetelerde yer aldığı üzere, kamu yayıncısı Rai’nin soruşturmayı yayınlamasını talep ediyor.

Buna cevaben, çeşitli dernek ve partiler çarşamba akşamı Rai’nin Torino’daki merkezinin önünde, kısa bir süre önce ulusal kamu yayıncısının soruşturmaya yer vermemesinden şikayet eden RaiNews24’ün yayın komitesiyle dayanışma amacıyla bir gösterim düzenledi.

“Rai’de göremiyorsak, Rai’de izleyelim” sloganıyla yola çıkan girişim, soruşturmanın ikinci bölümünü büyük bir ekranda yayınladı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English