Bizi Takip Edin

Avrupa

NATO’nun yeni Avrupa savunma konsepti: ABD, tüm ipleri eline alıyor

Yayınlanma

NATO’nun soğuk savaştan bu yana ittifakın ilk kapsamlı savunma planlarını 11-12 Temmuz’daki Vilnius zirvesinde onaylaması bekleniyor.

Bununla birlikte zirveye belirsizlik de hakim olacak. İsveç’in üyeliği Macaristan ve Türkiye tarafından hâlâ onaylanmazken, Ukrayna’nın NATO’ya katılımı meselesi, başta ABD olmak üzere birçok üye ülke tarafından şüpheyle karşılanıyor. Bazı Batı Avrupa devletlerinin de ayak sürümesi, özellikle Doğu Avrupa’daki Rusya karşıtı cepheyi kızdırmış durumda.

Bunun yanı sıra, müttefikler Çin’in ‘Avrupa güvenliği’ üzerinde giderek daha büyük bir etkiye sahip olduğu konusunda hemfikir fakat Tokyo’da bir NATO ofisi açılıp açılmayacağı konusundaki tartışma, nasıl karşılık verileceği konusundaki bölünmeleri su yüzüne çıkarıyor.

The Economist’e konuşan Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Karargahında görevli Amerikalı general Matthew Van Wagenen, “Bu, Berlin Duvarı’nın yıkılmasından bu yana yaşanan en dramatik değişim,” diyor. NATO’nun yeni konseptine tüm müttefiklerin uyum sağlayıp sağlayamayacağı ise bir başka belirsiz unsur.

NATO komutanlığı 3 bölgeye ayrılıyor

NATO’nun askeri planlarındaki revizyonda imzası olan kişi ise NATO Avrupa Müttefik Yüksek Komutanı ABD’li Orgeneral Christopher G. Cavoli. Revizyonun merkezinde üçlü bir bölgesel plan yer alıyor: Kuzey için Atlantik ve Avrupa Arktik bölgesini kapsayan bir plan; Baltık ve Orta Avrupa’dan Alplere kadar olan bölgeyi kapsayan bir plan; ve Akdeniz ve Karadeniz için bir güney planı. Uzay, siber operasyonlar ve özel kuvvetler için de alt planlar bulunuyor.

Kuzey ve Atlantik’i kapsayan bölge, ABD’de Norfolk’taki Müşterek Kuvvet Komutanlığı; Baltık ve Alp bölgesi Hollanda’daki Brunsum’daki komutanlık; güney-doğu ve Akdeniz-Karadeniz bölgesi ise İtalya’nın Napoli kentindeki bir komutanlık tarafından idare edilecek.

NATO Askeri Komitesi (CMC) Başkanı Amiral Rob Bauer 3 Haziran Pazartesi günü Brüksel’de gazetecilere yaptığı açıklamada üç farklı coğrafi bölge planlaması yapıldığını teyit etti.

Savaş halinde kime ne düşeceği de planlanıyor

Elbette Rusya, şaşırtıcı olmayan bir şekilde, planın odak noktası. Fakat bununla birlikte, Türkiye’nin ısrarı üzerine güney planı, dikkatini ‘Rusya ile terörist gruplardan gelen tehdit’ arasında eşit olarak bölüyor.

Planlar aynı zamanda Avrupa ve Kuzey Amerika’daki tüm silahlı kuvvetlere, çatışmanın patlak vermesi halinde nasıl hareket edecekleri konusunda açık bir rehberlik sağlıyor. Bu yılın ilerleyen dönemlerinde General Cavoli belirli ülkeleri belirli rollere ya da cephenin belirli bölümlerine tahsis edecek. The Economist’in aktardığına göre “taburlar ve tugaylar, ister bir Norveç adası ister Karpatlar’ın bir bölümü olsun, kendi bölgelerini önceden tanıyabilecekler.”

Yeni plan kapsamındaki bir diğer husus da müttefiklerin artık General Cavoli’ye hangi birimlerin her an hazır olduğunu bildirecek olmaları. Geçtiğimiz haftalarda ABD, Almanya ve İngiltere Polonya, Litvanya ve Estonya’daki tabur büyüklüğündeki konuşlanmalarını nasıl hızlı bir şekilde tugay büyüklüğünde oluşumlara dönüştürebileceklerini test ettiler. İtalya da muhtemelen yakında Bulgaristan’da benzer bir deneme yapacak. Bunun amacı, Baltık ülkelerine güvence vermek ve Rusya’ya bu orduların NATO’nun doğu cephesini Rusya’nın bir saldırı için harekete geçebileceğinden daha hızlı bir şekilde takviye edebilecek kadar hızlı olduğunu göstermek. Almanya da Litvanya topraklarında nihai olarak bir tugay konuşlandırabileceği sözünü verdi.

Ulusal üretim planlamasında NATO’nun etkisi artacak

Yeni planla birlikte NATO ülkeleri arasında savunma sanayi işbirliği ve üretim koordinasyonu da artırılacak. NATO, şimdiye kadar üyeleri̇ni̇n askeri satın alımları konusunda herhangi bir zorlamaya gitmiyordu. General Van Wagenen, “Son 30 yılda uluslar üzerinde gerçekten uygulanan hiçbir şartımız olmadı,” diyor. Şimdiyse amaç, ‘kuvvet yapısı gereksinimi’ olarak bilinen bir mekanizma aracılığıyla talep ve arzı yeniden aynı hizaya getirmek.

Üst düzey bir NATO yetkilisi beş acil önceliğe işaret ediyor: başta ağır zırhlı tugaylar olmak üzere savaş kabiliyetine sahip kara kuvvetleri; hareket halindeki birlikleri koruyabilecek entegre hava ve füze savunma sistemleri; topçu ve roketatarlar gibi uzun menzilli ateş gücü; verilerin savaş alanında ve karargahlarda hızlı ve güvenli bir şekilde dolaşmasını sağlayan dijital ağlar; ve büyük orduları Avrupa’da dolaştırırken onlara ikmal sağlayacak lojistik.

ABD, Avrupa üzerindeki askeri egemenliğini güçlendiriyor

Yeni planda Amerikan ağırlığı bariz bir biçimde görülüyor. Üst düzey bir NATO yetkilisi, “Bunu pek kimse anlamıyor ama Amerika NATO planlama sistemine büyük bir şekilde geri dönüyor,” diyor. Yetkili, son 20 yıldır Almanya’nın Stuttgart kentindeki Amerika Birleşik Devletleri Avrupa Komutanlığının (EUCOM) büyük ölçüde kendi içine kapandığını ve Avrupa silahlı kuvvetlerinin kendi ayrıntılı planlamalarını çok az yaptığı bir dönemde savunma planlarını hazırladığını söylüyor. Yeni planların ise ‘Amerikan düşüncesiyle uyumlu’ olduğu vurgulanıyor. General Cavoli hem EUCOM’un hem de NATO’nun komutanı. The Economist’e göre bu Amerika’nın NATO’ya ‘geri döndüğünü’ gösteriyor.

Ordu ve savunma bakanlarının gücü artacak

NATO’nun yeni planları üye ülkelerin genelkurmay başkanları ve savunma bakanlarına maliye bakanları karşısında daha fazla koz verecek.

The Economist’e göre harcama hedefinin tutturulamaması artık ‘sadece her yıllık zirvede Stoltenberg’in nazikçe azarlamasına neden olacak bir utanç kaynağı’ olmayacak, aynı zamanda kıtanın savaş planlarında somut bir boşluk bırakır hale gelecek.

Baltık ve Doğu Avrupa ülkeleri, NATO’nun GSYİH’nin en az yüzde 2’sini savunma harcamalarına ayırma konusunda başı çekiyor. Almanya, İtalya, Kanada gibi ülkeler hâlâ bu orana ulaşabilmiş değil. Bu konuda, yüzde 2’nin zorunlu bir baraj haline getirilip getirilmemesi de tartışılıyor.

Baltık ve İskandinav etkisi

Finlandiya’nın ittifaka katılması ve İsveç’in olası üyeliği, NATO’nun yeni planlarında Arktik-İskandinavya-Baltık hattını da bir hayli önemli hale getiriyor.

Finlandiya söz konusu olduğunda bir yetkiliye göre çok sayıda askeri son derece hızlı bir şekilde seferber edebilen, son derece profesyonel ve iyi donanımlı ordusu ittifakın standartlarını yükseltecek.

Bir başka yetkili ise Rusya’nın Finlandiya Körfezi’nden Baltık Denizi’ne uzanan rotasının NATO ülkeleri tarafından giderek daha fazla kısıtlandığını belirterek, üyeliğin ‘İskandinav ve Baltık coğrafyasını çok güzel bir şekilde düzenlediğini’ söylüyor. Mart ayında Amerikan keşif uçakları Finlandiya üzerinde uçmaya başladı.

Bu kapsamda Norveç ile Finlandiya’yı kutup ekseninde birleştirecek projelere ağırlık veriliyor. Reuters’ta yer alan habere göre, Finlandiya’nın İsveç sınırındaki Tornio çevresindeki demiryolu iyileştirmeleri buna bir örnek. Önümüzdeki yıl tamamlanması beklenen bu çalışmalar, müttefiklerin Atlantik ötesinden, Rusya sınırına bir saat, Rusya’nın nükleer kalesi ve Kola yarımadasındaki Murmansk yakınlarındaki askeri üslerine ise yedi saat uzaklıktaki Kemijarvi’ye takviye ve ekipman göndermesini kolaylaştıracak. Finlandiya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (FIIA) tarafından toplanan verilere göre, Rusya’nın Kuzey Filosu’nda 27 denizaltı, 40’tan fazla savaş gemisi, yaklaşık 80 savaş uçağı ve nükleer başlık ve füze stoku bulunuyor.

Petersburg ve Kaliningrad’da önemli askeri kapasiteye sahip olduğu Baltık Denizi bölgesinde Rusya ile bir çatışma yaşanması halinde NATO’nun Baltık’ta kullandığı nakliye hattı savunmasız kalacak. Finlandiya tüm tedariki için büyük ölçüde deniz taşımacılığına güveniyor; gümrük verileri dış ticaretinin neredeyse %96’sının Baltık üzerinden yapıldığını gösteriyor.

Kuzeyden geçen doğu-batı demiryolu bağlantısı bu nedenle askeri olarak NATO’ya önemli bir alternatif yaratacak.

İskandinavya, Arktik ve Baltık ‘NATO denizi’ olma yolunda

2028 yılına kadar Baltık Denizi’nde İsveç’in deniz dibi altyapısının korunmasında ve erişimin muhafaza edilmesinde büyük bir fark yaratacağını söylediği yeni nesil denizaltıları hizmete sunması bekleniyor.

Reuters’a konuşan İsveç Birinci Denizaltı Filosu Komutanı Fredrik Linden, “Beş denizaltıyla Baltık Denizi”ni kapatabiliriz. İlgili kısımları sensörlerimiz ve silahlarımızla kapatacağız,” diyor.

NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığı’ndan Yarbay Michael Maus Reuters’a yaptığı açıklamada, “NATO için kuzeyin tamamına sahip olmak, onu bir bütün olarak görmek oldukça önemli,” diyor.

Maus, “(Mevcut) NATO ülkeleri Norveç ve Danimarka ile birlikte artık bütün bir bloğa sahibiz. Potansiyel savunma planlarını düşündüğümüzde, bu bizim için ileriye doğru atılmış büyük bir adım,” diye ekliyor.

Turistler tarafından ‘Noel Baba’nın evi’ olarak bilinen Rovaniemi kasabası aynı zamanda Finlandiya’nın Arktik hava kuvvetlerinin üssü ve bir çatışma durumunda bölge için askeri bir merkez görevi görecek. Finlandiya, 2026’dan itibaren gelmesi beklenen 64 adet F-35 savaş uçağından oluşan yeni filonun yarısına ev sahipliği yapabilmesi için üssü yenilemek üzere yaklaşık 150 milyon avro yatırım yapıyor.

Boğazlardan herhangi birinin kapatılması halinde İsveç ve Finlandiya’ya yönelik deniz taşımacılığı trafiği büyük darbe alacak ve Baltık ülkeleri tamamen devre dışı kalacak. İsveç’in ittifaka katılmasıyla bu durum daha önlenebilir hale gelecek. Bu kapsamda, İsveç’in deniz ve denizaltı ‘dinleme’ kapasitesini NATO’nun hizmetine sunacak.

Avrupa

Avrupa’nın en büyük limanı Rusya ile savaşa hazırlanıyor

Yayınlanma

Avrupa’nın en büyük limanı olan Hollanda’daki Rotterdam Limanı, Rusya ile olası bir savaşa hazırlanıyor. Bu kapsamda NATO’nun askeri sevkiyatları için özel alanlar ayıran ve silah transferi için rotalar planlayan liman, Belçika’daki Antwerp Limanı ile de lojistik işbirliği yapacak.

Financial Times‘ın haberine göre, Avrupa’nın en büyük limanı olan Hollanda’daki Rotterdam Limanı, Rusya ile olası bir savaşa hazırlık kapsamında NATO gemilerinin askeri kargoları için yer ayırmaya ve silah sevkiyatı için rotalar planlamaya başladı.

Limanda ayrıca çıkarma tatbikatları da yapılacak. Daha önce de silah sevkiyatlarına ev sahipliği yapan limanda, Soğuk Savaş’ın en yoğun döneminde bile bu amaç için özel bir rıhtım bulunmuyordu.

Yeni plan çerçevesinde, mühimmatın bir gemiden diğerine güvenli bir şekilde aktarılabilmesi için konteyner terminalinin bir bölümü yeniden donatılacak.

Lojistikte Antwerp ile işbirliği

Liman Direktörü Boudewijn Simons, askeri sevkiyat lojistiğinin komşu Belçika’daki Antwerp Limanı (AB’nin ikinci en büyüğü) ile koordine edileceğini belirtti.

Simons, bu işbirliğinin özellikle ABD, İngiltere ve Kanada’dan gelecek kargoların kabulünde önemli olacağını vurguladı.

“Birbirimizi giderek daha az rakip olarak görüyoruz. Elbette gerektiğinde rekabet ediyoruz ama yapabildiğimiz yerde birlikte çalışıyoruz,” diyen Simons, büyük hacimli silahların taşınması gerektiğinde Rotterdam’ın yükün bir kısmını üstlenmeleri için Antwerp’e veya diğer limanlara başvuracağını ve bunun tersinin de geçerli olacağını ifade etti.

NATO talebiyle harekete geçildi

Hollanda Savunma Bakanlığı, mayıs ayında yaptığı açıklamada, limanın NATO’nun talebi üzerine askeri sevkiyatlar için alan sağlayacağını doğrulamıştı.

Bu karar, Avrupa Birliği’nin yeniden silahlanma programı çerçevesinde alındı. Birlik, bu programla savunma alanında ABD’ye olan bağımlılığını azaltmayı hedefliyor.

Stratejik rezervler ve kritik ham maddeler

Rotterdam Limanı aynı zamanda stratejik petrol rezervlerinin depolandığı bir merkez olarak da kullanılıyor. Bu bağlamda Simons, Avrupa ülkelerine bakır, lityum ve grafit gibi diğer kritik kaynaklar konusunda da önlem almaları çağrısında bulundu.

AB’nin 8 Temmuz’da tıbbi malzemeler, kritik ham maddeler, enerji ekipmanları, gıda ve suyu kapsayacak bir “stok biriktirme stratejisi” sunması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Avrupa

AB, Rusya ile olası bir savaşa karşı stratejik rezerv oluşturacak

Yayınlanma

Avrupa Komisyonu, Rusya ile olası bir savaş da dahil olmak üzere büyük krizlere karşı nadir toprak metallerinden denizaltı kablo tamir takımlarına kadar kritik malzemeler için stratejik rezerv oluşturma planı hazırlıyor. Plan, AB ülkeleri arasında gıda, ilaç ve nükleer yakıt gibi alanlarda da koordinasyon öngörüyor.

Avrupa Komisyonu, Rusya ile olası bir savaş da dahil olmak üzere yaşanabilecek büyük krizlere karşı hazırlık amacıyla stratejik rezervler oluşturma amaçlı plan hazırlıyor.

Financial Times tarafından incelenen taslak belgeye göre, bu rezervler nadir toprak metallerinden denizaltı kablolarının onarımı için gerekli kitlere kadar geniş bir yelpazedeki kritik malzemeleri kapsayacak.

Stoklama stratejisini belirleyen taslak belgede, “AB, askeri çatışmalar da dahil olmak üzere jeopolitik gerilimlerin tırmandığı, iklim değişikliğinin etkilerinin arttığı, çevresel bozulmanın yaşandığı, hibrit ve siber tehditlerin yoğunlaştığı, giderek karmaşıklaşan ve büyüyen bir dizi riskle karşı karşıyadır,” ifadeleri yer alıyor.

Belgede, AB ülkelerinin gıda, ilaç ve hatta nükleer yakıt rezervlerini oluşturma çabalarını koordine etmesi gerektiği vurgulanıyor.

Birlik düzeyinde ise özellikle enerji ve askeri teknoloji için hayati önem taşıyan nadir toprak metalleri ve kalıcı mıknatıslar gibi ürünlerin stoklanması planlanıyor.

Plan kapsamında, Avrupa genelinde “enerji veya optik kablolardaki arızaların hızla giderilmesine yönelik” ürün stokları da oluşturulacak.

Bu altyapının hassasiyeti, özellikle Baltık Denizi’nde doğalgaz boru hatları ve kablolarda meydana gelen hasar vakalarının ardından Avrupalı yetkilileri uzun süredir endişelendiriyordu.

Belgede, artan risklerin “hackerların, siber suçluların ve devlet destekli grupların artan faaliyetlerinden” kaynaklandığı belirtiliyor.

NATO ile ortak depolama ve koordinasyon

Avrupa Komisyonu’nun belgesinde, Batılı askeri yetkililerin tahminlerine göre iki ila beş yıl içinde NATO ülkeleriyle Rusya arasında savaş öngörülüyor.

Bu nedenle AB ülkelerinin “ortak depolama” alanında işbirliği yapması ve kaynak yönetimi ile çift amaçlı altyapı konusunda NATO ile koordinasyonu güçlendirmesi gerektiği kaydediliyor.

Haziran sonunda Lahey’de düzenlenen NATO zirvesinde alınan kararlar çerçevesinde, ittifak üyelerinin savunma harcamaları için ayırdıkları yüzde 3,5’lik GSYİH payına ek olarak, GSYİH’lerinin yüzde 1,5’ini de savunma ve güvenliği sağlamaya yönelik faaliyetlere ayırması gerekecek.

Söz konusu faaliyetler arasında asker sevkiyatı için yolların ve köprülerin hazırlanması, krizlere hazırlıklı olma, siber tehditlerle mücadele gibi konular yer alıyor.

‘Krizlere hazırlık zihniyeti oluşturulmalı’

Geçen yıl AB’nin talebi üzerine Finlandiya’nın eski Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö liderliğindeki bir grup tarafından hazırlanan Avrupa’nın sivil ve askeri hazırlık durumuna ilişkin raporda, güvenliğin “kamu yararı” olarak görülmesi ve krizlere hazırlık zihniyetinin oluşturulması gerektiği belirtilmişti.

Raporda, AB’nin ne Kovid-19 salgınına ne de Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri müdahalesine hazır olmadığı ve “reaktif önlemlerden proaktif hazırlığa” geçmesi gerektiği vurgulanmıştı.

Raporda, Rusya’dan gelebilecek “olası saldırı”, temel tehditlerden biri olarak nitelendirilmişti: “Rusya’dan kaynaklanan savaş tehdidi, Avrupa’nın güvenliğini sorgulatmakta ve bizi bu konuyu hazırlığımızın merkezi bir unsuru olarak görmeye zorlamaktadır.”

Çin’in nadir toprak elementleri ihracat kısıtlamaları Avrupa otomotiv sektörünü vurdu

Okumaya Devam Et

Avrupa

Rusya yaptırımları Lihtenştayn’ı ‘zombi tröst’ krizine sürükledi

Yayınlanma

Lihtenştayn, Rusya’ya yönelik yaptırımlar nedeniyle tröst fonu sektöründe büyük bir krizle karşı karşıya kaldı. Yöneticilerin toplu istifasıyla milyarlarca dolarlık 800’e yakın fonun ‘yüzen zombi tröstlere’ dönüşme riski üzerine hükümet, acil bir görev gücü oluşturdu.

Financial Times gazetesinin haberine göre, Lihtenştayn hükümeti, Avrupa Birliği’nin (AB) Rusya karşıtı yaptırımları nedeniyle yöneticisiz kalan tröst fonları sektöründeki krizi durdurmak için acil bir operasyonel görev gücü oluşturdu.

Yaptırımlar yüzünden 800’e yakın kuruluşun “yüzen zombi tröst” statüsünde kalabileceği belirtiliyor.

Yöneticiler toplu halde istifa ediyor

Gazeteye göre kriz, ABD’nin 2024 yılında Ruslarla olası bağlantıları olduğu gerekçesiyle birkaç kuruluşa yaptırım uygulamasının ardından başladı.

Bu gelişme üzerine Lihtenştayn Mali Piyasalar Otoritesi (FMA), mali kuruluşların ikincil yaptırım endişesiyle Rusya’dan olan müşterileriyle ilişkilerini kesmesi gerektiğini duyurdu.

Bu duyurunun ardından tröst fonu yöneticileri toplu halde istifa etmeye başladı.

‘Daha önce böyle bir şey görmedim’

Tröst fonlarıyla çalışan bir hukukçu gazeteye verdiği demeçte, “Milyarlarca dolarlık yüzen zombi tröstlerden bahsediyoruz. Ve henüz bir çözüm yok. Daha önce hiç böyle bir şey görmedim,” ifadelerini kullandı.

Finans merkezi statüsü tehlikede

Haberde, Lihtenştayn’ın tröst fonları krizinden dolayı finans merkezi statüsünü kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğu vurgulandı.

Ülke, 2022 yılında AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırım paketlerini kabul etmişti.

Buna rağmen ABD, Lihtenştayn ve diğer Avrupa ülkelerini, bireysel olarak yaptırım altında olmasalar bile Rus müşterilerle çalıştıklarının tespit edilmesi halinde ikincil yaptırımlar uygulayabileceği konusunda uyardı.

‘Mükemmel fırtına’nın gözünde korkuyla dalgalanan piyasalar

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English