Bizi Takip Edin

AMERİKA

New York’taki bir sinagogda bulunan tünel: Neler biliniyor?

Yayınlanma

Pazartesi gecesi New York’ta bir sinagogda bir grup Hasidik Yahudi gizli bir tünelin doldurulmasını engellemeye çalışırken polisle arbede yaşayınca dünyanın gündemine oturdu.

New York Polis Departmanı’ndan memurlar, Amerikan saatiyle pazartesi öğleden sonra Brooklyn’in Crown Heights semtindeki 770 Eastern Parkway’deki ‘Chabad-Lubavitch Dünya Genel Merkezi’ne çağrıldı.

Burada bir grup ‘öğrenci’, inşaat ekiplerinin genel merkezin altındaki gizli tüneli doldurmasını durdurmaya çalışıyordu. Sosyal medyada viral olan videolar, sinagogdaki bir duvardaki ahşap panelleri söktüklerini ve tünelin çimentoyla kapatılmasını engellemek için arkasındaki boşlukta oturan veya ayakta duran birkaç adamın görüldüğünü gösteriyordu. Diğer videolarda da grubun binadaki ahşap mobilyaları ters çevirdiği ve polisle çatıştığı görülüyordu. Olaylar sonucunda 12 kişi gözaltına alındı.

Konu hakkında bir açıklama yapan Chabad-Lubavitch hareketinin medya direktörü Haham Motti Seligson, ‘bir süre önce, bir grup aşırılık yanlısı öğrencinin’ ‘yetkisiz erişim’ sağlamak için sinagogun bitişiğindeki mülklerin duvarlarını kırdığını söyledi.

Seligson X’te yaptığı açıklamada, “Pazartesi günü erken saatlerde, bu duvarları onarmak için bir çimento kamyonu getirildi. Bu çabalar, duvardan sinagoga giren aşırılık yanlıları tarafından kesintiye uğradı, izinsiz erişimlerini korumak için kutsal alanı tahrip etti. O zamandan beri gözaltındalar ve bina yapısal güvenlik incelemesi yapılana kadar kapatıldı,” dedi.

Chabad-Lubavitch hareketinin başkanı Haham Yehuda Krinsky de New York polisine ‘profesyonellikleri ve duyarlılıkları’ için teşekkür eden bir bildiri yayınladı.

Krinsky, “Chabad-Lubavitch topluluğu, Pazartesi gecesi 770 Eastern Parkway’deki Chabad Genel Merkezinin altındaki sinagoga zarar veren bir grup genç ajitatörün vandalizminden acı çekiyor. Bu eylemler soruşturulacak ve sinagogun kutsallığı iade edilecek,” dedi.

‘Chabad-Lubavitch hareketi’ nedir?

Chabad ya da Chabad-Lubavitch olarak da bilinen hareket, dünyanın en bilinen Hasidik Yahudi topluluklarından biri.

İsmini kabalistik ‘Yaşam Ağacı’nın ilk üç harfi ile hareketin ilk yaygınlaştığı bölge olan Rusya’nın Smolensk bölgesindeki bir yerden alan Hasidik topluluk, ilk olarak 18. yüzyılda gelişmeye başladı.

Chabad’ın resmi sitesinde anlatıldığına göre örgüt Sovyet Rusya’da kendisini bir yeraltı dini hareket olarak yeniden yapılandırdı. Örgütün o dönemki liderleri, Bolşevik Parti’nin ‘Yahudi Seksiyonu’nun Yahudiliğe karşı savaş açtığını iddia ediyordu.

1930’larda hareketin merkezi Rusya’dan Polonya’ya kayarken, 2. Dünya Savaşının başlaması ile birlikte yeni adres ABD oldu. Haham Menachem Mendel Schneerson’un liderliğinde uluslararası bir harekete dönüşen Chabad, yardım kuruluşları aracılığıyla çok sayıda Yahudiye ulaşmayı başardı. Cemaate mensup bazı Yahudilerin, Schneerson’un ‘Mesih’ olduğuna inandığı düşünülüyor. Chabad-Lubavitch resmi olarak bu iddiayı reddediyor; bununla birlikte, New York’taki gerilimi yaratan genç Hasidiklerin Schneerson’un ‘Mesih’ olduğunu düşünenler olduğu da öne sürülüyor.

Tünel ne zaman keşfedildi ve neden açıldı?

Yahudi cemaatinin yayın organlarından Crownheights.info, aralık ayında sinagogun altında gizli bir tünel bulunduğunu haber vermişti.

CrownHeights.info ile konuşan Union Street’teki bir ev sahibi, bir süredir evlerinde geceleri şüpheli sesler duyduklarını söyledi. Gürültü devam ederken, ilgili ev sahibi sesleri ve şüphelerini başka birilerine bildirdi.

Bir inşaat işçisi, sinagogun kadınlar bölümünün altından Union Street’in köşesindeki bir mikveye (Yahudi ritüel banyosu) kadar uzandığını keşfetti.

Habere göre sinagog yönetimi, binanın güvenliğinin nasıl sağlanacağına dair bir karara varılana kadar kadınlar bölümünü kapatmaya karar verdi.

Tüneli açanlar, İbranicede ‘henüz evlenmemiş genç erkekler’ anlamına gelen ‘bochurim.’ Bochurim, Chabad’da eğitim almak için İsrail’den gelen gençlerden oluşuyor. Bir grup bochurimin, tüneli kazmaya 6 ay önce başladığı düşünülüyor.

Haredi Yahudilerinin haber kaynağı Collive.com’e göre, tünelin doldurulmasını durdurmaya çalışan öğrenciler çoğunlukla İsrail’den geliyordu ve taraftarları yedinci Lubavitch hahamı Menachem Mendel Schneerson’un Mesih olduğuna inanan Chabad Mesihçiliği ile ilişkiliydi.

New York Times’a göre, sinagog duvarını kıranlardan bazılarıyla konuştuklarını söyleyen iki adam, amacın ‘sinagogun genişlemesini hızlandırmak’ olduğunu söyledi. Tüneli açan grup, Lubavitch hareketinin lideri Haham Menachem Mendel Schneerson’un otuz yıl önce bu çağrıyı yaptığına inanıyor.

Aynı haberde 770’deki cemaatin ayinlerde kalabalık nedeniyle zorlandığı, cemaat liderlerinin ‘yavaşlığı’ nedeniyle bazı gençlerin ‘kendi inisiyatifleri’ ile alan genişletmeye başladığı da iddia ediliyor. Ama tünelin neden gizli kaldığı açıklanmıyor.

Tünelden çıkan sünger yataklar ve üzerindeki izler, gizli bölmelerde yasadışı faaliyetler yürütülüyor olabileceğine dair teorilere de yol açıyor.

AMERİKA

Trump’ın “51. eyalet” şakası Kanada’yı karıştırdı

Yayınlanma

Kanada Maliye Bakanı Chrystia Freeland’ın, başkan seçilen Donald Trump’ın yaklaşan gümrük vergisi tehditleriyle en iyi nasıl başa çıkılacağı konusundaki uzlaşmaz farklılıkları gerekçe göstererek istifa etmesiyle Kanada siyaseti karıştı.

Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Trump ile olası bir gümrük vergisi savaşına ilişkin korkularla bağlantılı bir iç siyasi krizle karşı karşıya kalırken, Seçilmiş Başkan, Kanada’nın ABD’nin 51. eyaleti olmasının “harika bir fikir” olacağını söyleyerek şaka yapınca işler daha da karmaşık hale geldi.

Trump çarşamba günü Truth Social platformunda yaptığı paylaşımda, “Birçok Kanadalı Kanada’nın 51. Eyalet olmasını istiyor. Vergilerden ve askeri korumadan büyük ölçüde tasarruf edecekler. Bence bu harika bir fikir. 51. Devlet!!!” dedi.

Leger tarafından yapılan bir ankete göre Kanadalıların %13’ü ülkenin ABD’nin bir eyaleti olmasını istiyor.

Trump, Trudeau’ya “Kanada Valisi” demişti

Trump aynı şakayı kasım ayı sonlarında Mar-a-Lago tatil köyünde verdiği bir akşam yemeğinde de yapmış ve izleyicilerden kahkahalar yükselmişti.

Fox News’e göre seçilmiş başkan, iki ülkenin birleşmesinin fentanil kaçakçılığı konusundaki endişelerini gidereceğini ve büyük ölçüde ABD’nin güney sınırını etkileyen bir sorun olan yasadışı göç akışını durduracağını öne sürmüştü.

Daha sonra Trump, Truth Social’da yaptığı başka bir paylaşımda da Başbakan Justic Trudeau’yu Kanada’nın “valisi” olarak adlandırmıştı ki bu, normalde ABD eyaletlerinin liderleri tarafından kullanılan bir unvan.

Bakan Freeland, istifadan önce Trudeau ile atıştı

Freeland ve Trudeau, kısa bir süre önce açıklanan iki aylık tatil satış vergisi ve Freeland’ın “maliyetli bir siyasi hile” olarak nitelendirdiği Kanadalılara 250 Kanada doları (168 avro) çek verilmesi konusunda anlaşmazlığa düştü.

Freeland, Trump’ın Kasım ayında yaptığı ülkeye %25 gümrük vergisi uygulama tehdidi bağlamında da Kanada’nın bu tür politikaları kaldırayamayacağını savunuyordu.

Freeland istifa mektubunda, “Ülkemiz ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya. Bu da mali barutumuzu bugünden kuru tutmak anlamına geliyor, böylece yaklaşan bir tarife savaşı için ihtiyaç duyabileceğimiz rezervlere sahip olabiliriz,” dedi.

Muhalefetten ve iktidar partisinden erken seçim çağrısı

Kararının, Trudeau’nun bir hafta önce kendisine ülkenin maliye bakanı olarak kalmasını istemediğini söylemesinin ardından geldiğini söyledi. 

Hükümetin bütçesini sunmadan hemen önce gelen bu ayrılış, hükümeti zor durumda bıraktı ve Trudeau ile zaten kırılgan olan Liberal Parti’yi uçurumun kenarına getirdi.

Trudeau’nun partisinin üyeleri onu istifaya çağırırken, Kanada’nın üç muhalefet partisi lideri de pazartesi günü Trudeau’nun görevi bırakması gerektiğini söyledi.

Muhalefetteki Kanada Muhafazakâr Partisi lideri Pierre Poilievre de erken federal seçim çağrısında bulundu. Kanadalı siyasetçi, “Her şey kontrolden çıkmaya başladı. Bu şekilde devam edemeyiz,” dedi.

Olası Trump vergileri Kanada’yı felç edebilir

Kasım ayında Trump, yasadışı göç ve ABD’deki fetanil kriziyle mücadele etmek gerekçesiyle Kanada ve Meksika’dan ülkeye giren tüm ürünlere %25 oranında kapsamlı bir vergi uygulayacağını söylemişti.

Ekonomistler bu tür tarifelerin Kanada ekonomisine önemli ölçüde zarar vereceği uyarısında bulunuyor. ABD hükümetinin verilerine göre Kanada 2022 yılında ABD ithalatının yaklaşık 437 milyar dolarını gerçekleştirmiş ve aynı yıl ABD ihracatının da en büyük pazarı olmuştu.

Kanada toplam ihracatının yaklaşık %75’ini ABD’ye yapıyor.

Freeland, Trump’ın kasım ayında yaptığı açıklamanın ardından, “ABD’ye sattığımız şeyler gerçekten ihtiyaç duydukları şeyler. Onlara petrol satıyoruz, elektrik satıyoruz, kritik mineraller ve metaller satıyoruz,” demişti.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Arjantin ile IMF arasında yeni program müzakereleri

Yayınlanma

Arjantin, Uluslararası Para Fonu ile mevcut 44 milyar dolarlık anlaşmanın yerini alacak yeni bir program arayışında.

Bloomberg’in aktardığına göre IMF Baş Sözcüsü Julie Kozack perşembe günü yaptığı açıklamada Javier Milei hükümetinin, selefinden devraldığı anlaşmanın son gözden geçirmelerini tamamlamak yerine yeni bir program üzerinde çalıştığını doğruladı.

Perşembe günü Washington’da bir basın toplantısı düzenleyen Kozack, “Yetkililer yeni bir programa geçmek istediklerini resmen ifade ettiler ve müzakereler şu anda devam ediyor,” dedi.

Arjantin ile IMF arasındaki görüşmeler, Ekonomi Bakanı Luis Caputo’nun ofisinden ve merkez bankasından yetkililerden oluşan bir ekibin bu ayın başlarında fon temsilcileriyle görüşmek üzere Washington’a gitmesinin ardından ivme kazandı.

Arjantin’in bir sonraki IMF programına ilişkin müzakerelerdeki temel soru, kurumun Milei’ye 44 milyar dolarlık yükü devretmenin ötesinde ek finansman sağlayıp sağlamayacağı ve ne kadar sağlayacağı. 

Arjantin lideri bu yılın başlarında 15 milyar doları telaffuz etmiş fakat son zamanlarda bu rakama atıfta bulunmamıştı. Caputo bu hafta yaptığı açıklamada yeni fonların programın bir parçası olmasını beklediğini söyledi.

Kabul edildiğinde bu, ülkenin 1958’den bu yana kuruluşla yaptığı 23’üncü, 2018’den bu yana ise üçüncü program olacak.

IMF’nin Arjantin’deki sicili, on yıllar boyunca yapılan pek çok anlaşmanın ekonomiyi toparlayamaması ve birbiri ardına gelen hükümetlerin küresel borç verici kurumun parasını harcarken program hedeflerini sıklıkla ihlal etmesi nedeniyle kötü.

Milei ve baş müzakerecisi Caputo’nun da IMF ile ilişkileri karışık. Başkan bu yılın başlarında fonun üst düzey yetkililerinden biri olan Rodrigo Valdes’i eleştirmiş, Valdes de müzakerelerden çekilmeyi tercih etmişti.

Caputo da 2018’deki ilk anlaşma sırasında IMF yetkilileriyle kur politikası konusunda anlaşmazlığa düşmüş ve o dönemde Arjantin’in maliye bakanı olarak kısa bir süre merkez bankası başkanlığı yaptıktan sonra istifa etmişti.

Bu arada IMF yönetimi bu yıl Milei ve Caputo’yu harcamaları kısmak, enflasyonu düşürmek ve ülkenin birçok döviz kuru arasındaki farkı kapatmakla övdü.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Cumhuriyetçilerin federal fon yasası Kongre’ye takıldı

Yayınlanma

ABD Temsilciler Meclisi, hükümetin kapanmasına sadece bir gün kala, dün gece federal fonların süresini uzatacak bir tasarıyı kabul edemedi. 

Harcama tedbirinin çökmesi, Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson’ın defalarca taktik değiştirmek zorunda kaldığı kaotik bir mücadelenin uzamasına neden oldu.

Trump destekli tasarı, 30’un üzerinde Cumhuriyetçi ve neredeyse tüm Demokratların karşı çıkmasıyla gerekli üçte iki çoğunluğu sağlayamadı.

Nihai oylamada 235 üye tasarı aleyhinde, 174 üye ise tasarı lehinde oy kullandı; 38 Cumhuriyetçi tasarı aleyhinde, iki Demokrat ise tasarı lehinde oy kullandı.

Cumhuriyetçi muhalefetin düzeyi, Cumhuriyetçi liderlerin tasarıyı başka bir süreç altında gündeme getirmekte zorlanacağına işaret ediyor. 

Johnson başlangıçta Demokrat liderlerle hükümetin finansmanını 14 Mart’a kadar uzatacak yaklaşık 1.550 sayfalık bir tasarı üzerinde anlaşmaya varmıştı. Tasarı, afet yardımı, çiftlik yardımı ve Kongre üyeleri için maaş zammı da dahil olmak üzere partiler üstü yasama öncelikleriyle doluydu. 

Fakat Cumhuriyetçilerin sağ kanadı, Trump’ın milyarder danışmanı Elon Musk’ın özellikle eleştirdiği tasarıya yüklendi ve nihayetinde Trump, tasarıyı engelledi.

Bunun üzerine Johnson tasarıyı yeniden yazmak için kolları sıvadı ve Trump’ın talep ettiği iki yıllık borç tavanı uzatma maddesini ekledi.

Trump NBC’ye verdiği demeçte borç tavanının kaldırılmasını desteklediğini ve bunun gerçekleşmesi için “öncülük etmeye” hazır olduğunu söylemişti.

Trump’ın Kongre’deki en güçlü destekçilerinden bazıları da dahil olmak üzere Cumhuriyetçiler, en azından Demokratlar görevdeyken borç tavanının yükseltilmesine tarihsel olarak karşı çıkmışlardı. Şimdi ise Trump, tavanı tamamen kaldırmaları için onları zorlayacağını söylüyor.

Demokratlar perşembe günü kapalı kapılar ardında yapılan bir toplantıda tasarıya karşı çıkma kararı aldılar.

Demokrat Temsilci Jamie Raskin, “Anlaşmada yer alan pek çok önemli şeyi yerle bir eden bu teklifle geri dönmek, özellikle de liderliğimize danışmadıkları için bir hakaret ve aşağılamadır,” dedi.

Gözden geçirilmiş tasarı bazı muhafazakâr bütçe açığı savunucuları için de yetersizdi ve Teksaslı Cumhuriyetçi Temsilci Chip Roy tasarıya karşı çıkanlar arasındaydı.

Borç tavanı, ABD Hazinesi tarafından üstlenilebilecek ulusal borç miktarına ilişkin yasal bir sınır ve böylece federal hükümetin halihazırda aldığı borca ek olarak daha fazla borç alarak ne kadar para ödeyebileceğini belirliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English