Bizi Takip Edin

AVRUPA

Polonya Dışişleri Bakanı: ABD ile yakın ilişkilerimizi sürdürmeliyiz

Yayınlanma

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski perşembe günü parlamentoda yaptığı konuşmada, ülkesinin ABD ile yakın ilişkilerini sürdürmesi ve Fransız-Alman-Polonya ‘Weimar Üçgeni’nin acilen canlandırılması gerektiğini belirterek, NATO’nun bir savunma mekanizması olarak üyelerine yönelik bir Rusya saldırısına karşı koyacağını ve onu yeneceğini söyledi.

Yıllık dış politika konuşmasını yapan Sikorski, NATO’nun ‘Rusya tehdidinden’ kaynaklanan zorluklarına, Polonya’nın ABD’ye yakın durma ihtiyacına ve Weimar Üçgenini canlandırma aciliyetine odaklandı.

“Vladimir Putin ile karşı karşıya gelmekten korkması gereken biz, yani batı değiliz,” diyen Sikorski, NATO’nun bir ‘savunma ittifakı’ olduğu için Rusya’yı tehdit etmek niyetinde olmadığını, ‘fakat herhangi bir NATO üyesine yapılacak bir saldırının (Rusya’nın) yenilgisiyle sonuçlanacağını göstermek istediğini’ kaydetti.

Sikorski, yeni meydan okumalar karşısında Avrupa’nın, Avrupa Gökyüzü Kalkanı girişimi ve AB’nin Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası ile ilgili diğer olasılıkları araştırmak da dahil olmak üzere, savunma işbirliğinin kalitesini artırması gerektiğini söyledi.

Dışişleri Bakanına göre Kremlin’in AB ile temel sorunu, temsil ettiği değerler. “Rus yetkililer, Sovyetler Birliği’nin eski üyelerinin bu değerleri sevmesinden korkuyorlar,” diyen Sikorski, Polonya’nın ‘emperyal olmayan, Avrupa yanlısı ve demokratik bir Rusya’ ile işbirliğine hazır olduğunu da sözlerine ekledi.

Bakanın konuşmasının büyük bir bölümü, önceki Hukuk ve Adalet (PiS) hükümetini hem Avrupa Birliği hem de diğer ülkelerle olan ilişkileri nedeniyle eleştirmeye ve transatlantik ortaklığın rolünü vurgulamaya ayrıldı.

Sikorski, “ABD ile iyi ilişkiler Polonya’yı Avrupa’da güçlendirirken, AB sahnesinde aktif olmak ve komşularla iyi ilişkiler bizi Amerikalı müttefiklerimizin gözünde daha cazip bir ortak haline getiriyor,” dedi.

Bunun Batıya boyun eğmek anlamına gelmediğini ve hükümetin ‘bağırmadan, ama iddialı’ bir diplomasi yürütmesi gerektiğini söyleyen Sikorski, PiS’in sık sık dile getirdiği ‘Polonya’nın egemenliğini başka güçlere devretmemesi gerektiği’ argümanına atıfta bulundu.

Weimar Üçgeni güçlendirilecek

Ukrayna ve Moldova’nın AB’ye katılım sürecine de değinen Sikorski, bunun büyük ölçüde 2009 yılında İsveç ile birlikte başlattıkları Doğu Ortaklığı sayesinde mümkün olacağını vurguladı. Fakat Sikorski’ye göre genişleme büyük olasılıkla AB anlaşmalarında değişiklik yapılmasını gerektirecek.

Sikorski son olarak bölgesel işbirliğine değinerek Weimar Üçgeninin rolünü vurguladı ve Vişegrad Dörtlüsünün önemini küçülttü.

Bakan, Polonya, Almanya ve Fransa’yı kapsayan bir format olan Weimar Üçgeninin Başbakan Donald Tusk hükümetinin öncelikleri arasında yer aldığını söyledi.

Çekya, Macaristan, Polonya ve Slovakya’dan oluşan Vişegrad Grubu ise, bakana göre enerji altyapısı, ulaşım ya da Schengen dış sınırlarının güçlendirilmesi gibi “sadece üye ülkelerin benzer çıkarlara sahip olduğu alanlarda işbirliği için bir araç olmalı.”

Duda’dan savunma harcamalarını GSYİH’nin yüzde 3’üne çıkarma çağrısı

Öte yandan Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, güvenlik durumunun değiştiğini ve önceki anlaşmaların ‘hedeften yoksun olduğunu’ savunarak diğer NATO ülkelerini savunma harcamalarını GSYİH’lerinin yüzde 3’üne çıkarmaya çağırdı.

Polonya 2023 yılında GSYİH’sinin yüzde 4’ünü savunmaya harcayarak NATO’nun en büyük askeri harcama yapan ülkeleri arasında yer aldı.

Duda Kanada’nın Edmonton kentine yaptığı ziyaret sırasında, “Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığı karşısında 2014’teki durum için yeterli olan şey kesinlikle yeterli değil,” dedi.

Polonya Cumhurbaşkanı ayrıca Birleşik Krallık Başbakanı Rishi Sunak’ın salı günü yaptığı, 2030 yılına kadar yüzde 2,5 harcama taahhüdünü de memnuniyetle karşıladı.

Duda, “Bugün Ukrayna’yı işgal eden Rusya saldırgan konumundadır. Kimsenin bize saldırmaya cesaret edememesi için kendimizi güçlendirmeliyiz,” dedi.

AVRUPA

Polonya’da eski iktidar partisine yakın yargıç, Belarus’a siyasi sığınma talebinde bulundu

Yayınlanma

Polonya’da önceki iktidar partisi Hukuk ve Adalet’e (PiS) sadık Varşova İdare Mahkemesi yargıcı Tomasz Szmydt, Belarus’tan siyasi sığınma talebinde bulunarak bunu, ülkesinin Moskova ve Minsk’e yönelik ‘haksız ve zararlı politikasını hedef alan bir protesto eylemi’ olarak nitelendirdi.

Szmydt, mahkeme başkanı Jacek Chlebny’ye gönderdiği ve sosyal medya hesabında yayımladığı mesajında, “Bu aynı zamanda ülkemi Belarus Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu ile doğrudan bir askeri çatışmaya itmeyi amaçlayan faaliyetlere karşı bir protesto eylemidir,” ifadelerine yer verdi.

Ayrıca Szmydt, mesajında Polonya makamlarına ‘normalleşme ve iyi komşuluğu tesis etme’ yönünde çağrı yaptı.

Öte yandan PiS, yargıcın Minsk’e yaptığı talebin ‘Polonya için sadece bir utanç değil, aynı zamanda ulusal güvenliğe yönelik gerçek bir tehdit’ olduğunu savundu.

Polonya’nın Rusya’ya yönelik politikası iktidarda kim olursa olsun oldukça tutarlı olsa da Tusk’un Sivil Platform’u ve PiS birbirlerini Varşova’nın çıkarlarına karşı Kremlin’in yanında yer almakla suçlamıştı.

Bununla beraber pazartesi öğleden sonra sosyal medya hesabından paylaşım yapan Başbakan Donald Tusk, Avrupa Parlametosu (AP) seçimlerine işaret ederek “Batı mı Doğu mu? Avrupa mı Rusya mı? KO mu PiS mi? Polonya’nın bugün karşı karşıya olduğu seçenekler bunlar,” dedi.

Tusk, “Her geçen gün bu seçimlerin anlamını doğrulayan daha fazla gerçek öğreniyoruz. Artık kimse bunu görmüyormuş gibi davranmasın,” diye ekledi.

Polonya Cumhurbaşkanı Duda: Nükleer silahlara ev sahipliği yapmaya hazırız

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Ermenistan’da Erivan’a protesto yürüyüşü başladı

Yayınlanma

Ermeni Apostolik Kilisesi Tavuş Piskoposluğu Başrahibi Bagrat Galstanyan’ın öncülüğünde, Azerbaycan’a toprak verilmesine karşı ülkenin Tavuş bölgesinden başkent Erivan’a protesto yürüyüşü başlatıldı.

Yürüyüş için, sembolik bir gönderme olarak Başbakan Nikol Paşinyan’ın 2018’in mayıs ayında iktidarı devraldığı gün seçildi.

Kortej, 3 Mayıs günü başkente 160 kilometre uzaklıktaki Kirants’tan Erivan’a doğru harekete geçti.

Kortejin başında, Ermenistan’ın Tavuş bölgesindeki toprakların Azerbaycan’a verilmesine karşı düzenlenen protestolarda boy gösteren Başpiskopos Bagrat Galstanyan bulunuyor.

Protestolar, nisan ayında Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki sınırın belirlenmesi ve sınırların çizilmesinin ardından bu bölgede başlamıştı.

Çalışmaların ilerleyişine ilişkin son rapor, 29 Nisan’da Ermenistan hükümetinin internet sitesinde yayımlanmıştı.

Kirants ve Voskepar köylerinin yanı sıra diğer bazı yerleşim yerlerinin sakinleri, sınır çiziminden sonra evlerinin Azerbaycan topraklarında kalmasından korkuyor.

Protestocular Ermenistan’dan Gürcistan’a giden uluslararası otoyol da dahil olmak üzere defalarca yolları kapattı. Polisle çatışmalar ve gözaltılar yaşandı.

Protestolar, en başından itibaren din adamları tarafından aktif olarak desteklendi.

Bagrat Galstanyan, Ermeni din adamlarının temsilcileri arasında protestoların en aktif ve görünür katılımcısı oldu.

Galstanyan, Tavuş protestolarının yüzü ve artık kendilerini ‘Anavatan Adına Tavuş’ hareketi olarak adlandıran protestocuların lideri olarak gösteriliyor.

Bununla beraber protestocular, Taşnaksutyun, Yeniden Canlanan Ermenistan ve Birleşik Ermenistan partilerinin ülke parlamentosunda temsil edildiği Ermenistan İttifakı’ndan siyasetçiler tarafından da destekleniyor.

Yürüyüşe katılanlar 9 Mayıs’ta Erivan’a ulaşmayı hedefliyor.

Meclis Başkanı Alen Simonyan, dün basın mensuplarına verdiği demeçte protestoya ilişkin “Ermenistan tek taraflı taviz vermiyor, Ermenistan sınırını düzeltiyor ve bu süreç devam edecek. Yasal dayanağı olan haritalara ve yasal dayanaklara sahibiz,” dedi.

Tavuş’tan başkente yapılan yürüyüşün sonucunda bir iktidar değişikliğinden korkup korkmadığı sorulan Meclis Başkanı Simonyan, ‘Ermenistan’da bir iktidar değişikliğinin ancak 2026 yılında yapılacak parlamento seçimleriyle mümkün olabileceğini’ vurguladı.

Hangi Ermenistan?

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AfD-Ulusal Birlik gerilimi büyüyor

Yayınlanma

Avrupa Parlamentosu’nda (AP) müttefik olan Almanya için Alternatif (AfD) ile Fransız Ulusal Birlik (RN) arasında bir süredir devam eden tartışma gerilime dönüşmüş durumda.

Geçen kasım ayında, AfD’li bazı siyasetçilerin, aralarında Alman vatandaşı olan göçmen kökenlerinin de bulunduğu göçmenlerin ‘tersine göçünün’ savunulduğu bir toplantıya katılmasına RN’den tepki gelmişti.

Daha sonra, Mozambik açıklarındaki Fransız ada toprağı Mayotte ile ilgili bir tartışma başladı. Tartışma, AfD’nin denizaşırı departmanının kontrolünü komşu Komorlar Birliği’ne devretmesini önermesi üzerine çıktı.

AfD, AB’nin Ukrayna’nın doğusundaki bölgelerde yapılan bağımsızlık referandumlarını tanımaktaki isteksizliğini, yerel halkın defalarca Fransa’nın bir parçası olarak kalma yönünde oy kullandığı ada ülkesindeki benzer plebisitleri kabul etmesiyle karşılaştırmak istediğini söylese de, RN bunu kabul etmedi.

O sırada Mayotte’yi ziyaret etmekte olan RN lideri Marine Le Pen AfD’ye tepki göstermişti. AfD’nin ‘Almanya’nın sorunlarıyla ilgilenmesinin daha iyi olacağını’ söyleyen Le Pen, müttefiklerine ‘jeopolitik konusunda birkaç ders’ vermeyi amaçladığını da sözlerine eklemişti.

Alman AfD ile Fransız Ulusal Birlik arasında yeni gerilim

Ulusal Birlik’te AfD’den kopuş tartışılıyor

Şimdi ise RN’nin üst düzey yöneticileri, ‘aşırıya kaçtıkları’ endişesiyle Alman müttefiklerini terk edip etmemeyi açıkça tartışıyor.

Fransız parlamentosundaki RN grubunun genel sekreteri Renaud Labaye, “Eğer onlar [AfD] çılgınca bir yöne gidiyorlarsa, o zaman ayrılmamız gerektiğini düşünenler arasındayım,” dedi.

AfD’nin Mayotte’ye ilişkin görüşü sorulduğunda RN’nin başkan yardımcısı Louis Aliot TF1 televizyonuna verdiği demeçte, “Son parlamentoda müttefiktiler. Bir sonraki parlamentoda [müttefik] olup olmayacaklarını göreceğiz,” ifadelerini kullandı.

AfD’nin AP seçimlerindeki liste başı adayı Maximilian Krah, Fransa’daki son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Le Pen’in rakibi Éric Zemmour’u destekleyerek zaten şimşekleri üzerine çekmişti.

Krah, 2019’da ‘antisemitik fotoğraflar’ nedeniyle RN’den ihraç edilen bir Fransız çalışanı işe aldığında da RN’de tepkiyle karşılanmıştı.

Seçimler öncesinde Avrupa sağında AfD-Ulusal Birlik gerilimi

“Le Pen bir grup neo-Nazinin ayağına dolanmasını istemez”

RN ve AfD, AP’deki sağcı Kimlik ve Demokrasi (ID) grubuna mensup. Fakat bazı gözlemciler seçimden sonra bu durumun değişebileceğini düşünüyor.

Financial Times’a (FT) konuşan eski bir üst düzey AfD yetkilisi, “Marine [Le Pen] Fransa cumhurbaşkanı olmak istiyor ve 2027 için şansı oldukça yüksek. Neden bir grup Alman neo-Nazinin ayak bağı istesin ki?” diye sordu.

Labaye, Fransa’da partilerini ‘normalleştirmek’ ve ‘gereksiz provokasyonları durdurmak’ için çok çaba sarf ettiklerini, bu nedenle ‘tersine göç ‘ benzeri söylemlere iştirak eden müttefiklere sahip olmanın RN’nin çıkarına olmadığını savundu.

Avrupa sağı Floransa’da buluştu: Birlik sağlanamadı

Fidesz ve PiS ile işbirliği ihtimali

AP seçim kampanyasından sorumlu RN milletvekili Alexandre Loubet, “Avrupa Parlamentosu yeni dengeler görecek ve hiç kimse güç dinamiklerinin ve çoğunlukların neye benzeyeceğini tahmin edemez. Hiçbir şey göz ardı edilmiyor,” dedi.

Fakat pek çok kişi için bir kopuş artık kaçınılmaz. Örneğin bir AfD milletvekili, seçimden sonra AfD’ye ID’de yer olmayacağına ikna olduğunu kaydetti.

Le Pen ve RN’nin AfD yerine Macaristan’daki iktidar partisi Fidesz ve Polonya’daki ana muhalefet Hukuk ve Adalet (PiS) ile işbirliğine gidebileceği konuşuluyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English