Bizi Takip Edin

AMERİKA

Savaşlar ve jeopolitik gerilimler silah şirketlerine nakit olarak geri dönüyor

Yayınlanma

Dünyanın en büyük havacılık ve savunma şirketleri, artan jeopolitik gerilimlerin ortasında hükümetlerin yeni silah siparişlerindeki artıştan faydalanarak önümüzdeki üç yıl içinde rekor düzeyde nakit elde etmeye hazırlanıyor.

Vertical Research Partners tarafından Financial Times için yapılan analize göre, önde gelen 15 savunma şirketinin 2026 yılında 52 milyar dolar serbest nakit akışı sağlayacağı tahmin ediliyor; bu rakam 2021 yılı sonundaki toplam nakit akışının neredeyse iki katı.

ABD’nin en büyük beş savunma şirketinin 2026 yılı sonunda 26 milyar dolar nakit akışı yaratacağı tahmin ediliyor ki bu da 2021’deki miktarın iki katından fazla.

Rakamlar, son dönemde yaşadığı sorunlar ve sivil havacılık alanındaki ağırlığı nedeniyle Boeing’i kapsamıyor.

Avrupa’daki ünlü silah tekelleri İngiliz BAE Systems, Alman Rheinmetall ve İsveçli Saab’ın mühimmat ve füzeler için yapılan yeni sözleşmelerden yararlanarak nakit akışlarını yüzde 40’tan fazla artırmaları bekleniyor.

Sektör, Ukrayna savaşı ve Orta Doğu ile Asya’da tırmanan gerginlikler karşısında hükümetlerin bütçelerini artırmasıyla askeri harcamalarda yaşanan keskin artıştan faydalanıyor.

ABD’de Ukrayna, Tayvan ve İsrail’e yönelik son yardımlar, ülkenin en büyük beş savunma grubu olan Lockheed Martin, RTX, Northrop Grumman, Boeing ve General Dynamics ile tedarikçilerinin silah üretimine yaklaşık 13 milyar dolarlık bir teşvik sağladı.

Birleşik Krallık’ta ise Savunma Bakanlığı son üç yılda Ukrayna’ya stokların yenilenmesi de dahil olmak üzere 7,6 milyar sterlin (yaklaşık 10 milyar dolar) askeri yardım taahhüdünde bulundu.

Paralar yatırıma değil hisse geri alımlarına gidiyor

Devlet harcamalarındaki artış, siparişleri rekor seviyelere yaklaştırdı. Yeni sözleşmelerin daha yüksek satışlara dönüşmesi genellikle birkaç yıl alıyor; savunma şirketleri yaptıkları satışların çoğunu silahlar teslim edildikten sonra kaydederler. Fakat artan nakit akışları şimdiden sektörün parayı nasıl harcayacağı konusunda tartışmalara yol açıyor.

Vertical Research analisti Robert Stallard, “Bu sektör için milyar dolarlık bir soru: şirketler genellikle bilançolarında büyük miktarlarda nakit tutmayı sevmezler, peki satın almalar o kadar kolay değilse tüm bu parayla ne yaparlar? Hisse geri alımları ve temettüler bunun bir yolu,” diyor.

Şirketler, yeni siparişlerin akınından önce de milyarlarca doları hisse geri alımlarına yönlendirmişti. Bank of America’nın verilerine göre, geçen yıl hem ABD hem de Avrupa’daki havacılık ve savunma şirketlerinin hisse geri alımları açısından son beş yılın en güçlü dönemiydi, fakat yine de seviyeler diğer sektörlerin çok altında kaldı.

Lockheed Martin ve RTX geçen yıl aralarında 19 milyar dolara yakın hisse geri alımı yaptı. Avrupa’da BAE Systems bu yaz üç yıllık 1,5 milyar sterlinlik bir geri alım programını tamamladı ve hemen ardından 1,5 milyar sterlinlik bir geri alım daha başlattı.

ABD’li yüklenicilerin vergi mükelleflerinin parasını kullanarak yaptıkları büyük geri alımlar, şirketlerin yeni tesislere ve üretime yeterince yatırım yapıp yapmadığını sorgulayan bazı kanun yapıcılar arasında eleştirilere yol açıyor. Yöneticiler ise, yatırımcılara sermaye harcamalarını artırdıkları konusunda güvence veriyorlar.

Satın almalar yoğunlaşacak

Nakit bolluğunda bir sonraki aşamanın, şirket birleşmeleri ve satın almalar olması bekleniyor.

Agency Partners analisti Nick Cunningham, “Birleşme ve satın almalar kaçınılmaz olarak döngüdeki bir sonraki aşamadır. Sektörün ne kadar uzun döngülü olduğu göz önüne alındığında, kapasitenin yaratılması ve paranın akması biraz zaman alıyor ancak pazardaki büyük büyüme faaliyet yaratacaktır,” diyor.

Rheinmetall bu ayın başlarında Michigan merkezli askeri araç parçaları üreticisi Loc Performance için 950 milyon dolarlık bir anlaşma yaptığını duyurmuştu.

Alman şirket bu anlaşmanın ABD ordusunun 60 milyar dolardan fazla değerdeki savaş araçları ve taktik kamyon ihalelerini kazanma şansını artıracağını söylemişti.

Rheinmetall, ABD’deki “küçük balıkların” peşinde

Şirketin CEO’su Armin Papperger, ABD ordusunun ölçeği ve siparişlerinin, ülkenin yabancı savunma şirketleri için şart koştuğu katı gereksinimlerine uyum sağlamayı değerli kıldığını söylüyor. Bu gereksinimler arasında paralel yönetim ve yerli üretim ile ayrı bir kurumsal yapıyı sürdürmek gibi kriterler yer alıyor.

Papperger, “Büyük balıklardan birini yakalayamasak bile daha küçük balıkları yakalayacağız ve küçük balıklar ABD’de milyarlarca dolar değerinde,” diyor.

BoA analistleri, Rheinmetall’in anlaşmayı nasıl finanse edeceğine henüz karar vermemiş olmasına rağmen, ilerlemek için yeterli nakde ve mevcut kredi limitlerine sahip olduğunu belirterek, şirketin yılı yaklaşık 1 milyar avroluk bir nakit pozisyonuyla kapatmasını beklediklerini ifade etti.

Avrupa şirketleri Kuzey Amerika’ya yöneliyor

Son zamanlarda Kuzey Amerika’da anlaşma yapan diğer şirketler arasında, geçtiğimiz yıl Kanadalı süspansiyon bileşenleri üreticisi General Kinetics’i satın alan tank dişli kutusu üreticisi Alman Renk de yer alıyor.

Çek silah şirketi Czechoslovak Group, Amerikalı Vista Outdoor’un mühimmat işi için teklif veriyor. BAE Systems geçtiğimiz yaz kritik uzay sistemleri tedarikçisi Ball Aerospace için 5,6 milyar dolar ödedi. Anlaşma mevcut nakit ve yeni dış borçla finanse edildi.

Avrupa’nın giderek daha rekabetçi hale gelen uzay endüstrisinde de daha fazla faaliyet bekleniyor. Airbus, Thales ve Leonardo bazı uzay faaliyetlerini birleştirmeyi düşünüyor.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan kişilerin söylediğine göre amaç, Avrupa’nın füze üreticisi MBDA’nınkine benzer şekilde uzayda bir pan-Avrupa ittifakı oluşturmak.

Bununla birlikte rekabet kaygıları nedeniyle daha büyük ölçekli bir birleşme olasılığı düşük.

AMERİKA

Trump’ın “51. eyalet” şakası Kanada’yı karıştırdı

Yayınlanma

Kanada Maliye Bakanı Chrystia Freeland’ın, başkan seçilen Donald Trump’ın yaklaşan gümrük vergisi tehditleriyle en iyi nasıl başa çıkılacağı konusundaki uzlaşmaz farklılıkları gerekçe göstererek istifa etmesiyle Kanada siyaseti karıştı.

Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Trump ile olası bir gümrük vergisi savaşına ilişkin korkularla bağlantılı bir iç siyasi krizle karşı karşıya kalırken, Seçilmiş Başkan, Kanada’nın ABD’nin 51. eyaleti olmasının “harika bir fikir” olacağını söyleyerek şaka yapınca işler daha da karmaşık hale geldi.

Trump çarşamba günü Truth Social platformunda yaptığı paylaşımda, “Birçok Kanadalı Kanada’nın 51. Eyalet olmasını istiyor. Vergilerden ve askeri korumadan büyük ölçüde tasarruf edecekler. Bence bu harika bir fikir. 51. Devlet!!!” dedi.

Leger tarafından yapılan bir ankete göre Kanadalıların %13’ü ülkenin ABD’nin bir eyaleti olmasını istiyor.

Trump, Trudeau’ya “Kanada Valisi” demişti

Trump aynı şakayı kasım ayı sonlarında Mar-a-Lago tatil köyünde verdiği bir akşam yemeğinde de yapmış ve izleyicilerden kahkahalar yükselmişti.

Fox News’e göre seçilmiş başkan, iki ülkenin birleşmesinin fentanil kaçakçılığı konusundaki endişelerini gidereceğini ve büyük ölçüde ABD’nin güney sınırını etkileyen bir sorun olan yasadışı göç akışını durduracağını öne sürmüştü.

Daha sonra Trump, Truth Social’da yaptığı başka bir paylaşımda da Başbakan Justic Trudeau’yu Kanada’nın “valisi” olarak adlandırmıştı ki bu, normalde ABD eyaletlerinin liderleri tarafından kullanılan bir unvan.

Bakan Freeland, istifadan önce Trudeau ile atıştı

Freeland ve Trudeau, kısa bir süre önce açıklanan iki aylık tatil satış vergisi ve Freeland’ın “maliyetli bir siyasi hile” olarak nitelendirdiği Kanadalılara 250 Kanada doları (168 avro) çek verilmesi konusunda anlaşmazlığa düştü.

Freeland, Trump’ın Kasım ayında yaptığı ülkeye %25 gümrük vergisi uygulama tehdidi bağlamında da Kanada’nın bu tür politikaları kaldırayamayacağını savunuyordu.

Freeland istifa mektubunda, “Ülkemiz ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya. Bu da mali barutumuzu bugünden kuru tutmak anlamına geliyor, böylece yaklaşan bir tarife savaşı için ihtiyaç duyabileceğimiz rezervlere sahip olabiliriz,” dedi.

Muhalefetten ve iktidar partisinden erken seçim çağrısı

Kararının, Trudeau’nun bir hafta önce kendisine ülkenin maliye bakanı olarak kalmasını istemediğini söylemesinin ardından geldiğini söyledi. 

Hükümetin bütçesini sunmadan hemen önce gelen bu ayrılış, hükümeti zor durumda bıraktı ve Trudeau ile zaten kırılgan olan Liberal Parti’yi uçurumun kenarına getirdi.

Trudeau’nun partisinin üyeleri onu istifaya çağırırken, Kanada’nın üç muhalefet partisi lideri de pazartesi günü Trudeau’nun görevi bırakması gerektiğini söyledi.

Muhalefetteki Kanada Muhafazakâr Partisi lideri Pierre Poilievre de erken federal seçim çağrısında bulundu. Kanadalı siyasetçi, “Her şey kontrolden çıkmaya başladı. Bu şekilde devam edemeyiz,” dedi.

Olası Trump vergileri Kanada’yı felç edebilir

Kasım ayında Trump, yasadışı göç ve ABD’deki fetanil kriziyle mücadele etmek gerekçesiyle Kanada ve Meksika’dan ülkeye giren tüm ürünlere %25 oranında kapsamlı bir vergi uygulayacağını söylemişti.

Ekonomistler bu tür tarifelerin Kanada ekonomisine önemli ölçüde zarar vereceği uyarısında bulunuyor. ABD hükümetinin verilerine göre Kanada 2022 yılında ABD ithalatının yaklaşık 437 milyar dolarını gerçekleştirmiş ve aynı yıl ABD ihracatının da en büyük pazarı olmuştu.

Kanada toplam ihracatının yaklaşık %75’ini ABD’ye yapıyor.

Freeland, Trump’ın kasım ayında yaptığı açıklamanın ardından, “ABD’ye sattığımız şeyler gerçekten ihtiyaç duydukları şeyler. Onlara petrol satıyoruz, elektrik satıyoruz, kritik mineraller ve metaller satıyoruz,” demişti.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Arjantin ile IMF arasında yeni program müzakereleri

Yayınlanma

Arjantin, Uluslararası Para Fonu ile mevcut 44 milyar dolarlık anlaşmanın yerini alacak yeni bir program arayışında.

Bloomberg’in aktardığına göre IMF Baş Sözcüsü Julie Kozack perşembe günü yaptığı açıklamada Javier Milei hükümetinin, selefinden devraldığı anlaşmanın son gözden geçirmelerini tamamlamak yerine yeni bir program üzerinde çalıştığını doğruladı.

Perşembe günü Washington’da bir basın toplantısı düzenleyen Kozack, “Yetkililer yeni bir programa geçmek istediklerini resmen ifade ettiler ve müzakereler şu anda devam ediyor,” dedi.

Arjantin ile IMF arasındaki görüşmeler, Ekonomi Bakanı Luis Caputo’nun ofisinden ve merkez bankasından yetkililerden oluşan bir ekibin bu ayın başlarında fon temsilcileriyle görüşmek üzere Washington’a gitmesinin ardından ivme kazandı.

Arjantin’in bir sonraki IMF programına ilişkin müzakerelerdeki temel soru, kurumun Milei’ye 44 milyar dolarlık yükü devretmenin ötesinde ek finansman sağlayıp sağlamayacağı ve ne kadar sağlayacağı. 

Arjantin lideri bu yılın başlarında 15 milyar doları telaffuz etmiş fakat son zamanlarda bu rakama atıfta bulunmamıştı. Caputo bu hafta yaptığı açıklamada yeni fonların programın bir parçası olmasını beklediğini söyledi.

Kabul edildiğinde bu, ülkenin 1958’den bu yana kuruluşla yaptığı 23’üncü, 2018’den bu yana ise üçüncü program olacak.

IMF’nin Arjantin’deki sicili, on yıllar boyunca yapılan pek çok anlaşmanın ekonomiyi toparlayamaması ve birbiri ardına gelen hükümetlerin küresel borç verici kurumun parasını harcarken program hedeflerini sıklıkla ihlal etmesi nedeniyle kötü.

Milei ve baş müzakerecisi Caputo’nun da IMF ile ilişkileri karışık. Başkan bu yılın başlarında fonun üst düzey yetkililerinden biri olan Rodrigo Valdes’i eleştirmiş, Valdes de müzakerelerden çekilmeyi tercih etmişti.

Caputo da 2018’deki ilk anlaşma sırasında IMF yetkilileriyle kur politikası konusunda anlaşmazlığa düşmüş ve o dönemde Arjantin’in maliye bakanı olarak kısa bir süre merkez bankası başkanlığı yaptıktan sonra istifa etmişti.

Bu arada IMF yönetimi bu yıl Milei ve Caputo’yu harcamaları kısmak, enflasyonu düşürmek ve ülkenin birçok döviz kuru arasındaki farkı kapatmakla övdü.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Cumhuriyetçilerin federal fon yasası Kongre’ye takıldı

Yayınlanma

ABD Temsilciler Meclisi, hükümetin kapanmasına sadece bir gün kala, dün gece federal fonların süresini uzatacak bir tasarıyı kabul edemedi. 

Harcama tedbirinin çökmesi, Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson’ın defalarca taktik değiştirmek zorunda kaldığı kaotik bir mücadelenin uzamasına neden oldu.

Trump destekli tasarı, 30’un üzerinde Cumhuriyetçi ve neredeyse tüm Demokratların karşı çıkmasıyla gerekli üçte iki çoğunluğu sağlayamadı.

Nihai oylamada 235 üye tasarı aleyhinde, 174 üye ise tasarı lehinde oy kullandı; 38 Cumhuriyetçi tasarı aleyhinde, iki Demokrat ise tasarı lehinde oy kullandı.

Cumhuriyetçi muhalefetin düzeyi, Cumhuriyetçi liderlerin tasarıyı başka bir süreç altında gündeme getirmekte zorlanacağına işaret ediyor. 

Johnson başlangıçta Demokrat liderlerle hükümetin finansmanını 14 Mart’a kadar uzatacak yaklaşık 1.550 sayfalık bir tasarı üzerinde anlaşmaya varmıştı. Tasarı, afet yardımı, çiftlik yardımı ve Kongre üyeleri için maaş zammı da dahil olmak üzere partiler üstü yasama öncelikleriyle doluydu. 

Fakat Cumhuriyetçilerin sağ kanadı, Trump’ın milyarder danışmanı Elon Musk’ın özellikle eleştirdiği tasarıya yüklendi ve nihayetinde Trump, tasarıyı engelledi.

Bunun üzerine Johnson tasarıyı yeniden yazmak için kolları sıvadı ve Trump’ın talep ettiği iki yıllık borç tavanı uzatma maddesini ekledi.

Trump NBC’ye verdiği demeçte borç tavanının kaldırılmasını desteklediğini ve bunun gerçekleşmesi için “öncülük etmeye” hazır olduğunu söylemişti.

Trump’ın Kongre’deki en güçlü destekçilerinden bazıları da dahil olmak üzere Cumhuriyetçiler, en azından Demokratlar görevdeyken borç tavanının yükseltilmesine tarihsel olarak karşı çıkmışlardı. Şimdi ise Trump, tavanı tamamen kaldırmaları için onları zorlayacağını söylüyor.

Demokratlar perşembe günü kapalı kapılar ardında yapılan bir toplantıda tasarıya karşı çıkma kararı aldılar.

Demokrat Temsilci Jamie Raskin, “Anlaşmada yer alan pek çok önemli şeyi yerle bir eden bu teklifle geri dönmek, özellikle de liderliğimize danışmadıkları için bir hakaret ve aşağılamadır,” dedi.

Gözden geçirilmiş tasarı bazı muhafazakâr bütçe açığı savunucuları için de yetersizdi ve Teksaslı Cumhuriyetçi Temsilci Chip Roy tasarıya karşı çıkanlar arasındaydı.

Borç tavanı, ABD Hazinesi tarafından üstlenilebilecek ulusal borç miktarına ilişkin yasal bir sınır ve böylece federal hükümetin halihazırda aldığı borca ek olarak daha fazla borç alarak ne kadar para ödeyebileceğini belirliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English