Bizi Takip Edin

Diplomasi

ŞİÖ mesajı: Ayrışmaya karşı dayanışma

Yayınlanma

Global Times, 5 Temmuz 2024

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, yerel saatle 4 Temmuz sabahı Kazakistan’ın başkenti Astana’daki Bağımsızlık Sarayı’nda düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) 24. Devlet Başkanları Konseyi Toplantısı’na katıldı. Zirve ilk kez “ŞİÖ Devlet Başkanları Konseyi Toplantısı” ve “ŞİÖ Artı” toplantısı şeklinde gerçekleştirildi. Toplantıya Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres’in yanı sıra BDT, OECD, CICA, CSTO ve EAEC gibi uluslararası örgütlerin başkanları da davet edildi. Bu durum ŞİÖ ailesinin “akraba” ve “tanıdıklarının” arttığını ve “Şanghay Ruhunun” daha fazla tanınmaya başladığını göstermektedir. İniş ve çıkışlarla geçen 23 yıl boyunca ŞİÖ, kademeli olarak bölgesel bir örgütten küresel etkiye sahip bir güce dönüştü.

Çeşitli güvensizlikler, istikrarsızlıklar ve belirsizliklerle karşı karşıya olan bir dünyada, ŞİÖ daha fazla dost ve yeni ortakla yoluna nasıl istikrarlı bir şekilde devam etmelidir? Başkan Xi, “Şanghay İşbirliği Örgütü Artı” Toplantısında yaptığı konuşmada dayanışma ve karşılıklı güven, barış ve huzur, refah ve kalkınma, iyi komşuluk ve dostluk ile hakkaniyet ve adaleti vurgulayan beş öneri sundu. Bu öneriler sadece geçmişteki başarılı deneyimlerin bir özeti değil, aynı zamanda gelecekteki çeşitli değişikliklere yanıt vermek için gerekli bir seçimdir.

Başkan Xi’nin konuşması ayrıca mevcut uluslararası durumda ŞİÖ’nün önemli stratejik konumunun ve özel tarihi misyonunun altını çizdi. Güvenlik açısından ŞİÖ, Avrasya kıtasında barış ve istikrarın çıpası olarak hareket ederek diyalog, koordinasyon ve kazan-kazan işbirliği zihniyetiyle güvenlik sorunlarına yanıt verecektir. Ekonomik olarak, teknolojik yenilik ve kapsayıcılık yoluyla ticaret hegemonyasını kıracak ve üye devletlerin içsel ekonomik dinamizmini teşvik edecektir. Siyasi olarak, karşılıklı destek ve konsensüs oluşturma yoluyla müdahaleciliğe direnecek ve çok taraflılığın uluslararası düzenini birlikte inşa edecektir.

ŞİÖ tarafından sunulan değer kavramı da buna karşılık gelmektedir. Devlet Başkanları Konseyi’nin 24. Toplantısı “Astana Deklarasyonu”nu ve dünya adaletini, uyumunu ve kalkınmasını teşvik etmek için ülkeler arasında dayanışma çağrısında bulunan bir girişimi de içeren belgeleri kabul etmiştir. ŞİÖ’nün kapsamlı barış, güvenlik ve istikrarı teşvik etme ve pekiştirme ve demokrasi ve adaletle karakterize edilen yeni bir uluslararası siyasi ve ekonomik düzen inşa etme taahhüdünde kararlı olduğuna ve bu süreçte giderek daha önemli bir rol oynadığına dair derin bir his var. Başkan Xi’nin konuşmasında da belirttiği gibi ŞİÖ tarihin, hakkaniyetin ve adaletin doğru tarafında durmaktadır ve dünya için büyük önem taşımaktadır.

ŞİÖ’nün kolektif sesi aynı zamanda ortak bir tercihtir ve mevcut uluslararası ortamda önemli bir anlam taşımaktadır. Birkaç ülke bloklar arası çatışmayı teşvik edip “ayrışmayı” savunurken, ŞİÖ üyesi devletler de dış müdahale ve nifak tohumları ekme girişimleriyle karşı karşıyadır. Bu durum, hem ŞİÖ’nün genişlemesine karşı sert bir tutum sergileyen hem de “uyumsuz sesler” ve “iç çatışmalar” söylemlerini öne çıkarma eğilimi gösteren Batı medyasının son yıllardaki çelişkili tutumundan da anlaşılmaktadır. Buna karşılık, ülkeler arasında dayanışma, dünyada adaletin sağlanması, uyum ve kalkınma çağrısında bulunan ve yeni bir güvenlik sistemi, adil bir ekonomik ortam ve temiz bir dünya kurulması çağrısı yapan girişim, sadece Soğuk Savaş zihniyetinin açık bir reddini temsil etmekle kalmıyor, aynı zamanda jeopolitiği aşan daha yüksek bir vizyonu ve daha büyük bir aklı da gösteriyor.

Bu yılki toplantının bir diğer önemli özelliği de Belarus’un ŞİÖ’ye resmen katılmasıdır. Pek çok kişi Avrupa’nın coğrafi merkezinde yer alan Belarus’un daha önce ağırlıklı olarak Güney Asya ve Orta Asya’dan gelen üyelerden ayrıldığını belirtmiştir. Bu durum, etki alanı genişlemiş ve daha çeşitlenmiş bir ŞİÖ’ye işaret ediyor. Çin’in Suudi Arabistan (bir ŞİÖ diyalog ortağı) ve İran (o zamanlar bir ŞİÖ gözlemcisi) arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasını kolaylaştırma çabalarının ardından, 2023’te İran ŞİÖ’ye resmen katıldı. Genellikle bölgesel kargaşa ve güvensizliği beraberinde getiren NATO’nun genişlemesinin aksine, ŞİÖ’nün genişlemesi bölgesel barış güçlerinde bir büyüme anlamına geliyor. Yüzölçümü, nüfusu ve potansiyeli itibariyle dünyanın en büyük bölgesel örgütü olan ŞİÖ, bu nedenle benzersiz bir çekiciliğe ve etkiye sahiptir.

Xi’nin, Kuşak ve Yol Girişimi’nin (KYG önemli bir bileşeni olan İpek Yolu Ekonomik Kuşağı’nı inşa etme girişimini ilk kez Astana’da önerdiğini de belirtmek gerekir. Başkan Xi 2013 yılında bu önemli girişimi Astana’da önermiş ve uluslararası toplumdan güçlü bir tepki almıştır. Birçok ŞİÖ üyesi ülke, kalkınma stratejilerini proaktif bir şekilde KYG ile uyumlu hale getirerek, ilgili tüm ülkelere somut avantajlar sağlayan dostane bir işbirliği ve karşılıklı fayda atmosferini teşvik etti. Örneğin, kısa süre önce onaylanan Çin-Kırgızistan-Özbekistan demiryolu projesi, Orta Asya’nın denize erişimi olmaması kısıtlamasını tamamen ortadan kaldıracak ve Orta Asya’ya Avrasya kıtasında önemli bir ulaşım merkezi olma fırsatı sunacaktır.

Karşılıklı güven, karşılıklı fayda, eşitlik, istişare, farklı medeniyetlere saygı ve ortak kalkınma arayışından oluşan “Şanghay Ruhu”, ŞİÖ’nün sürekli büyümesi ve güçlenmesi için temel ilke haline gelmiştir. Aynı zamanda yeni bir tür uluslararası ilişkilerin inşasını teşvik etmek için bir bayrak görevi görmektedir. Astana Zirvesi’nden sonra Çin, 2024-2025 yılları için ŞİÖ dönem başkanlığını devralmıştır ve ŞİÖ’nün gelişimine yeni katkılar sağlamak için kesinlikle çok çalışacaktır.

Diplomasi

Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Savaş Sonrası Adalet’ Konferansı

Yayınlanma

Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi, “Savaş Sonrası Toplumlarda Adalet ve Yeniden İnşa” temasıyla Uluslararası Hukuk Konferansı’nın (BILC 2025) ikincisini düzenledi.

5-6 Temmuz 2025 tarihli konferans, Princeton Üniversitesi’nden Emeritüs Prof. Richard Falk, Leiden Üniversitesi’nden Prof. Carsten Stahn, King’s College London’dan Prof. Satvinder Juss, Xi’an Jiaotong-Liverpool University’den Prof. Mohsen Al Attar, Peking University’den Dr. Yi Lu ve Omran Center for Strategic Studies’ten Dr. Yaser Tabbara gibi dünyanın önde gelen hukuk akademisyenlerini bir araya getirdi.

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, Konferansın açılışında yaptığı konuşmada, “Gazze’den Suriye’ye, Ukrayna’dan Myanmar ve Sudan’a kadar birçok coğrafya çatışmalarla sarsılmakta; bu durum fiziksel ve psikolojik yıkımın yanı sıra, toplumsal gelişimde derin yaralar açmaktadır. Adalet ve yeniden yapılanma, günümüzün en kritik küresel meselelerinden biridir” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. İnci,  “İnanıyorum ki bu konferans, umutları artıracak ve adaletin yeniden inşası yolunda anlamlı bir adım olacaktır” dedi.

“Uluslararası hukuk sorumluluk üstlenmeli”

Eski Birleşmiş Milletler Filistin Raportörü Prof. Richard Falk, konuşmasında, “Uluslararası hukukun, sadece çatışmaların çözümünde değil, aynı zamanda bu süreçlerin adil ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesinde de kritik bir rol oynadığını,” vurguladı.

Prof. Satvinder Juss da “Uluslararası hukuk, çatışma sonrası toplumların yeniden inşasında, özellikle mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönüşlerini sağlamada daha fazla sorumluluk üstlenmelidir” ifadelerini kullandı.

“Batı’da Filistinlilerin sesi kısılıyor”

Cornell Üniversitesi’nden Prof. Siba N’Zatioula Grovogui ise Batı merkezli yaklaşımları eleştirerek “Uluslararası hukuk evrensel bir mirastır ancak içinde birden fazla gelenek barındırır. Buna rağmen biz yalnızca tek bir geleneği başlangıç, ‘alfa ve omega uluslararası hukuku’ olarak aldık. Bu büyük bir hatadır” diye konuştu.

Grovogui,  “Filistinliler, Birleşmiş Milletler nezdinde meşru müdafaa hakkına sahiptir. İyi insanlar bunu bilirler. Ancak bugün, ABD’deki üniversitelerde Filistinlilerin haklarından dahi söz edemezsiniz” dedi.

“Toplumsal uzlaşı sağlanmalı”

Konferansın düzenleyici komitesinde yer alan Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Hasan Basri Bülbül konferansın amacına ilişkin şunları kaydetti:

“Biz en yakın coğrafyamızdan özellikle Suriye ve Ukrayna’dan yola çıkarak böyle bir konferans gerçekleştirmeyi hedefledik. Hesap verilebilirlik mekanizmalarının kurulabilmesi bunun aynı zamanda toplumsal bir uzlaşı ile gerçekleştirilebilmesi çok önemli. Geçmişte işlenen suçların hesabı sorulurken toplumsal yapıyı bozmadan bu süreçlerin işletilmesi gerekir.”

Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesinde dersler veren Dr. M. Beheşti Aydoğan da yerel unsurların çözüm arayışlarında dışlanmaması gerektiğine vurgu yaptı:

“Bölgesel ya da uluslararası aktörlerin yerel olanla barışık kalması gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla yerel olanın temsil kabiliyetini gözetmeyi ve onun aktör niteliğini dışlamamayı esas kabul etmek gerekir.”

Geri dönüş ve yeniden inşa süreçleri hakkında Suriyeliler üzerinden örnek veren Aydoğan, Suriyelerin bu süreçlere aktif olarak katılımının önemli olduğunu kaydetti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Rusya ile Azerbaycan arasında tansiyon yükseldi: Neler oldu?

Yayınlanma

Rusya’nın Yekaterinburg kentinde iki Azerbaycan vatandaşının gözaltında hayatını kaybetmesi, Moskova ile Bakü arasında yeni bir krize yol açtı. Azerbaycan, misilleme olarak yaklaşık 10 Rusya vatandaşını gözaltına alırken, yayınlanan görüntülerde bu kişilerin bazılarının ağır şekilde darbedildiği görüldü.

Rusya’nın Yekaterinburg kentinde iki Azerbaycan vatandaşının polis operasyonu sırasında hayatını kaybetmesiyle başlayan gerilim, Azerbaycan’ın yaklaşık 10 Rus vatandaşını gözaltına almasıyla diplomatik bir krize dönüştü.

Bakü, vatandaşlarının işkenceyle öldürüldüğünü iddia ederken, gözaltına alınan Ruslardan bazılarının ağır şekilde darbedildiğini gösteren videolar yayınlandı.

Rus makamları, Azerbaycan’da gözaltına alınan vatandaşları hakkında resmi bir açıklama yapmadı. Ancak Rus medyası, gözaltındaki bazı kişilerin isimlerini duyurdu.

Bakü’de gözaltına alınan Ruslar kim?

Agentstvo haber sitesi, videolarda görülen kişilerden birinin, ev hizmetleri sunan çevrim içi servis Airo’nun kurucu ortağı Anton Draçev olduğunu bildirdi. Haberde, Draçev’in annesinin gözaltı olayını doğruladığı ve sınır kapısı kayıtlarına göre Draçev’in 2022’den bu yana defalarca Azerbaycan’a gittiği belirtildi.

Yekaterinburg merkezli E1.ru sitesi ise yakınlarına dayandırdığı haberinde, gözaltına alınan bir diğer kişinin tatil için Azerbaycan’a giden Aleksandr Vaysero olduğunu yazdı.

Baza Telegram kanalı da gözaltındaki bir diğer ismin Çerepovets şehrinden Sergey Sofronov olduğunu iddia etti. Habere göre Sofronov, 2022 sonbaharında ilan edilen seferberliğin ardından Rusya’dan ayrılmıştı.

Azerbaycan resmi haber ajansı APA, önceki hafta salı akşamı Bakü’deki mahkemelerin, İran’dan uyuşturucu kaçakçılığı ve siber dolandırıcılıkla suçlanan sekiz Rusya vatandaşından oluşan bir grubu dört ay süreyle tutukladığını duyurdu.

Azerbaycan’dan ‘işkence’ iddiası ve adli tıp raporu

Azerbaycan Başsavcılığı, iki vatandaşının Rus kolluk kuvvetleri tarafından kasten öldürülmesiyle ilgili ceza davası başlattı.

Azerbaycan tarafının yaptığı otopsi, Ziyaddin ve Hüseyin Seferov kardeşlerin, aldıkları bedensel yaralanmalar sonrası travmatik şoktan öldüğünü ortaya koydu.

Pazartesi akşamı Bakü’ye getirilen Seferov kardeşlerin cenazeleri, salı günü Ağcabedi ilindeki bir köy mezarlığında toprağa verildi.

Azerbaycanlı adli tıp uzmanları, cenazeler üzerinde yaptıkları incelemede ölüm nedeninin travmalar olduğu sonucuna vardı.

Başsavcılığa göre, küçük bir işletme sahibi olan 60 yaşındaki Hüseyin Seferov, Yekaterinburg’daki bir polis merkezinde, taksi şoförlüğü yapan 55 yaşındaki kardeşi Ziyaddin Seferov ise sabah saatlerinde bir polis aracında öldürüldü.

Azerbaycan Sağlık Bakanlığı Adli Tıp Uzmanları Birliği Başkanı Adalet Hasanov, gazetecilere yaptığı açıklamada, Hüseyin Seferov’un göğüs kafesinin deforme ve asimetrik olduğunu, otopside kafa dokularında kanama ve akciğerlerine zarar veren yedi-sekiz kaburga kırığı tespit edildiğini söyledi.

Diaspora liderine çekiçli gözaltı

Yekaterinburg’da ise güvenlik güçleri, yerel Azerbaycan diasporası başkanı ve Azerbaycan-Ural örgütünün lideri Şahin Şıhlinskiy’i sert bir şekilde gözaltına aldı. Şıhlinskiy’in aracı sokakta durduruldu, güvenlik güçleri aracın camlarını çekiçlerle kırarak Şıhlinskiy’i dışarı çıkardı ve kelepçeledi.

Baza Telegram kanalı, diaspora liderinin birkaç gün önce Seferov kardeşlerin öldüğü baskın sırasında sorgulandığını iddia etti. Şıhlinskiy’in oğlu, babasının gözaltına alındıktan sonra Soruşturma Komitesi’ne sorguya götürüldüğünü söyledi.

Azerbaycan haber ajansı Trend de Azerbaycan Diaspora İşleri Devlet Komitesi’ne dayanarak gözaltı haberini doğruladı. Akşam saatlerinde RBK gazetesi, Şıhlinskiy’in tanık sıfatıyla serbest bırakıldığını oğlu Mutvalı’ya dayandırarak bildirdi.

Rusya iddiaları reddediyor

Rusya Soruşturma Komitesi ise kardeşlerin öldürülmediğini, öldüğünü savundu. Komite Sözcüsü Svetlana Petrenko, “Ön verilere göre, şüphelilerden biri kalp yetmezliği sonucu öldü, ikincisinin ölüm nedeni ise araştırılıyor,” açıklamasını yapmıştı.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Azerbaycan’ın Rus kültürel etkinliklerini ve parlamento heyetinin Moskova ziyaretini iptal etmesini kınadı.

Peskov, “Bu tür kararlardan içtenlikle üzüntü duyuyoruz. Yaşananların kolluk kuvvetlerinin çalışmasıyla ilgili olduğunu ve bu tür bir tepkiye neden olmaması gerektiğini düşünüyoruz,” dedi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Yekaterinburg’daki gözaltılarla ilgili Bakü’ye “gerekli açıklamaların” yapıldığını belirtmişti.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Bakü’den Sputnik Azerbaycan ajansının gözaltındaki çalışanları İgor Kartavıh ve Yevgeniy Belousov’un serbest bırakılmasını talep etti. Bu nedenle Azerbaycan’ın Moskova Büyükelçisi Rahman Mustafayev’e bir protesto notası verildi.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Galuzin de büyükelçiye, “Bakü’nün son hasmane eylemleri ve Azerbaycan tarafının ikili ilişkileri bozmaya yönelik bilinçli adımları” nedeniyle protesto bildirdi.

Bakanlık, Yekaterinburg’daki gözaltılar sırasında Rus makamlarının yetkilerini aşmadığını savundu.

Rusya’nın protesto notasından birkaç saat sonra Bakü’deki bir mahkeme, İgor Kartavıh ve Yevgeniy Belousov’un dört ay süreyle tutuklanmasına karar verdi.

Bu kişilere karşı dolandırıcılık, yasa dışı girişimcilik ve suç gelirlerini aklama suçlamalarıyla dava açıldı.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Rusya ile BAE arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Putin, Birleşik Arap Emirlikleri ile gelir ve sermaye üzerinden alınan vergilerde çifte vergilendirmenin kaldırılmasına yönelik anlaşmayı onaylayan yasayı imzaladı. Anlaşma, her iki ülkenin vatandaşları ve şirketlerinin aynı gelir türü için iki kez vergi ödemesinin önüne geçmeyi ve vergi kaçakçılığını önlemeyi amaçlıyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova ile Abu Dabi arasında gelir ve sermaye üzerinden alınan vergilerde çifte vergilendirmenin kaldırılması ve vergi kaçakçılığının önlenmesine yönelik anlaşmayı onaylayan yasayı imzaladı.

Söz konusu anlaşmaya göre, her iki ülkeden tüzel ve gerçek kişiler, kendi ülkelerinde ve ortak ülkede aynı gelir türü üzerinden iki kez vergi ödemeyecek.

Belge, yeni anlaşmanın uygulanacağı vergilerin, mülklerin ve gelirlerin bir listesini de içeriyor.

Rusya ve BAE arasındaki hükümetlerarası anlaşma, 17 Şubat’ta Rusya Maliye Bakanı Anton Siluanov ve BAE’li mevkidaşı Muhammed bin Hadi el-Hüseyni’nin katıldığı Rusya-BAE mali diyalog toplantısının ilk oturumunda imzalanmıştı.

Belge, 24 Haziran’da parlamentonun alt kanadı Duma tarafından kabul edilmiş, 2 Temmuz’da ise üst kanat Federasyon Konseyi tarafından onaylanmıştı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English