Bizi Takip Edin

Diplomasi

Steve Bannon Yunan medyasına konuştu: Trump’ın Avrasya’da Ankara ve Atina planı

Yayınlanma

Donald Trump’ın ilk döneminde “baş stratejist” ve ideolog olarak Beyaz Saray’da boy gösterdikten sonra Başkan ile arası bozulan, ama yakın zamanda tekrar “Amerika’yı Yeniden Büyük Yap” (MAGA) hareketinin en önemli isimlerinden biri olarak Trump politikalarından yer edinen Steve Bannon, Yunan gazetesi Kathimerini’ye dikkat çekici bir mülakat verdi.

Muhabir Iliana Magra, Steve Bannon’ın stratejiyi tartışırken ABD Donanmasında subay olarak geçmiş deneyimlerine atıfta bulunduğunu; konuşma para politikasına döndüğünde Goldman Sachs’taki iki yıllık görevini hatırladığını; aşırı sağcı Breitbart News sitesinin kurucularından biri olarak medyadan, Harvard ve Georgetown mezunu olarak da seçkin Amerikan üniversitelerinden bahsettiğini aktarıyor.

Yaklaşık on yıl önce Yunanistan’da çekilen ve Hollywood’da çalıştığı dönemde yapımcılığını üstlendiği bir filmden bahsettiğinde ise Yunanistan’ı tartışmaya başladıklarını vurguluyor.

Bannon, Türkiye konusunda “endişeli”

Atina’yı sevdiğini ve Yunanistan’ın başkentini birçok kez ziyaret ettiğini belirten Bannon, 2015 yılında ülkede çalkantılı bir dönem olduğu söylüyor ama “Çok çalkantılıydı ama daha da çalkantılı olacak. Şu anda Ukrayna ve Türkiye arasındaki istikrarsızlığın tam ortasındasınız. Ve ben Türkiye konusunda çok endişeliyim,” diye ekliyor.

Aralık ayında sosyal medyada dolaşan ve elinde “Özgür Konstantinopolis” logolu bir tişört tutarken görüldüğü bir fotoğrafına dikkat çeken Bannon, 2019 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı “dünyanın en tehlikeli adamı” olarak nitelendirdiği hatırlatılınca, “Şu anda da yüzde 100 öyle düşünüyorum,” diyor.

Erdoğan’ın, “tabii ki Pekin’de ÇKP’yi yöneten suçlularla, Tahran’da İran’ı yöneten mollalarla, Moskova’yı yöneten KGB ile” rekabet halinde olduğunu, ama yine de onun hâlâ “bireysel olarak en tehlikelisi olduğunu” düşündüğünü ileri sürerek, bunun nedenini “Erdoğan’ın bir vizyona sahip olması” olarak açıklıyor.

Bannon, Erdoğan’ın “Osmanlı İmparatorluğunu yeniden kurmak istediğini” öne sürüyor

Bannon’a göre Erdoğan’ı “tehlikeli” yapan vizyon, “Osmanlı İmparatorluğunu yeniden kurmak.”

Türk liderin stratejisinin, “tıpkı Birinci Dünya Savaşı öncesinde” olduğu gibi, iki kutsal mekanı Suudi Arabistan’dan devralmak olduğunu savunan ABD’li yorumcu, “İşte bu yüzden ABD’de İsrail hakkındaki tüm bu tepkiler asıl meseleyi ıskalıyor. Asıl mesele şu ki, bölgeyi nasıl istikrara kavuşturacağımızı bulamazsak, bölge daha önce hiç olmadığı kadar patlayacak,” iddiasında bulunuyor.

Bannon’a göre bu bölge Balkanlar’dan Yunanistan ve Türkiye’ye, İran’a, Kızıldeniz’e, Arap Denizine, Mısır’a, Suudi Arabistan’a ve Kuzey Afrika’ya kadar uzanıyor.

Trump, yakın dostlarını Türkiye ve Yunanistan’a elçi olarak atadı

“Başkan Trump Yunanistan ve Türkiye hakkında ne düşünüyor?” sorusuna yanıtında Bannon, Amerikan Başkanının bölgede “sorunlar olduğunu” bildiğini ve bu nedenle her iki ülkeye de yakın müttefiklerini seçtiğini vurguluyor.

Trump’ın, “en yakın dostlarından ve müttefiklerinden birini, bu ülkedeki en etkileyici insanlardan biri olan Tom Barrack’ı” Ankara Büyükelçisi olarak atadığına işaret eden Bannon, Atina elçiliğine seçilen Kimberly Guilfoyle’un da “Başkana çok yakın, bize çok yakın ve ABD’deki en parlak ve başarılı kadınlardan biri” olduğunu söylüyor.

Bannon, “Barrack ile birlikte onu büyükelçi olarak atamak ve Steve Witkoff’u [Orta Doğu] özel temsilcisi olarak atamak, başkanın bu işi ne kadar ciddiye aldığını gösteriyor,” diyor.

Guilfoyle, hem Trump’ın oğullarından Don Jr.’ın eski nişanlısı, hem de ünlü Demokrat Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’ın da eski eşi olduğuna dikkat çeken Bannon, yeni büyükelçinin Amerikan siyasetinin iki kanadı ile de ilişkisi olduğuna işaret ediyor.

“Üçüncü Dünya Savaşının içindeyiz”

Başkan Trump’ın Yunanistan’a olan ilgisinin “her şeyden önce ülkenin tarihinden” kaynaklandığını savunan ve bu ülkeye “Batının kadim temeli” diyen Bannon, buna rağmen tek nedeninin bu olmadığını belirterek, “ABD’de çok sayıda Yunan arkadaşı ve iş ortağı var,” diyor.

Bannon ısrarla “İnsanlar Üçüncü Dünya Savaşında olduğumuzu anlamalı” diyor ve Ukrayna ve Gazze’deki savaşta, 1939’da Polonya’nın işgalinden sonra ve 1940’ta Almanya’nın Fransa’yı işgalinden önce ölenlerden daha fazla insanın öldüğünü savunuyor.

Trump ve istihbaratına göre Ukrayna’daki savaşta 1,7 milyondan fazla insanın öldüğünü ekleyen Bannon, “Ve Gazze’de olanlara bakın, düpedüz öldürme, katliam; bu İkinci Dünya Savaşı’nın ilk aşamalarının çok ötesinde ve strateji kısmı başladı. Pekin’den Tahran’a ve Moskova’ya uzanan bir Demir Üçgen var. Ben her zaman Erdoğan’ın da buna katılması halinde Avrasya kara parçasının Hindistan ve Yunanistan gibi ülkelerle, oradaki müttefiklerimizle ve Mısır’la birlikte kilitleneceğini savunmuşumdur. İşte bu yüzden Erdoğan çok önemli. İşte bu yüzden bazı büyük hamleler yapacak,” iddiasında bulunuyor.

Amerikalıların, Rusları Çinlilerden uzak tutmak istemesinin nedeninin de bu olduğunu vurgulayan Bannon, İran’la ve Suudi Arabistan ile yaptıkları anlaşmalara bakıldığında, bunların “ABD dolarını kırmak ve BRICS düzeyinde alternatif bir para birimi oluşturmak” için yapıldığını öne sürüyor.

Çin Komünist Partisi’nin en azından 2019’dan beri ABD’ye karşı “sınırsız bir savaş içinde” olduğunu ileri süren ABD’li soyumcu, geçen pazar günkü Financial Times’ın Çin-Amerikan ticaret savaşıyla ilgili baş sayfasını eline alarak, “Bu bir iktisadi savaş” diye belirtiyor.

Trump’ın stratejistine göre Yunanistan’ın varlığı Trump’a bağlı

“Sizler bunun ortasında kalacaksınız,” diye devam eden Bannon, meselenin “sadece taraf seçme zamanı” olmadığını ileri sürerek, “Daha da önemlisi, nereye varmak istediğinizi seçmelisiniz çünkü bu şey yıkıcı olacak. Eğer Başkan Trump karakterinin gücü ve Putin ile bu adamların ondan korkma ve Ukrayna ile Orta Doğu’daki durumu çözme becerisiyle geri dönmeseydi, Yunanistan 10 yıl içinde istila edilirdi, biterdi,” iddiasında bulunuyor.

Ukrayna’dan Balkanlara doğru genişleyen bir savaş olduğunu, bir diğer savaşın da Suriye ve Türkiye üzerinden geldiğini savunan Bannon, “önümüzdeki beş yıl çok riskli olacağını, hiçbir şeyin garanti olmadığını” söylüyor.

Bannon’a göre her şey Trump’ın durumu çözüp çözemeyeceğine bağlı. Bannon, “Bu yüzden Yunanistan’da her gece bir mum yakar ya da Başkan Trump’ın sağlıklı kalması ve odaklanmaya devam etmesi için dua ederim. Yoksa Ukrayna’da sizden çok uzakta olmayan savaş Balkanlar’a sıçrayacak ve sonra da gelecek. Ve Orta Doğu’daki savaş, onu [Yunanistan’ı] Suriye’den yakacak,” diyor.

Mahan’dan Trump’a: ABD’nin denizlerdeki egemenlik arayışı

Trump’ın Grönland, Kanada, Panama, Gazze planlarının “ne emperyalist, ne izolasyonist” olduğunu savunan Bannon, “Başkan Trump’ın yapmak istediği şey anavatanı güvence altına almak. Stratejisini Alfred Thayer Mahan’dan alıyor ama aslında bu strateji Atina ve Sparta savaşından alınma, her şey Peloponez savaşına kadar gidiyor; deniz gücü ve kara gücü,” diye açıklıyor ve ABD stratejisinin arkasındaki fikrin “yüzde yüz” Donald Trump’a ait olduğunu ekliyor.

Amerikalı İç Savaş komutanı ve tarihçi Mahan, 20. yüzyılın başında “Orta Doğu” terimini icat eden ve denizlerdeki egemenlik teorilerine katkı sunan isim olarak biliniyor.

Mahan, The Influence of Sea Power upon History, 1660-1783 [Tarihte Deniz Gücünün Etkisi, 1660-1783] adlı eserinde, İngiliz İmparatorluğunun yükselişinde deniz gücünün önemine dair önemli bir analiz yapmıştı.

Mahan, İngiltere’nin denizlerdeki kontrolünün, Avrupalı rakiplerinin deniz gücündeki düşüşle birleştiğinde, İngiltere’nin dünyanın egemen askeri, siyasi ve iktisadi gücü olarak ortaya çıkmasının yolunu açtığını savunuyordu.

Mahan ve bazı önde gelen Amerikalı politikacılar bu derslerin ABD dış politikasına, özellikle de ABD’nin denizaşırı pazarlarını genişletme arayışına uygulanabileceğine inanıyordu.

Pana ve Grönland: Çin ve Rusya donanmasının birleşmesini Karayipler’de engelleme planı

Panama Kanalından Grönland’a kadar, yapılanın sadece bir deniz stratejisi olduğunu savunan Bannon, Trump’ın Panama Kanalını güvence altına alarak, Çin donanması ve Rus donanmasının Karayipler’de birleşip bağlantı kurmasını engelleyeceğini öne sürüyor.

Murmansk ve Arkhangelsk’teki Rus denizaltı kuvvetlerinin Kuzey Atlantik’e ulaşmak için Grönland, İzlanda üzerinden gelmek zorunda olduğunu kaydeden Bannon, Trump’ın Ariktik adasını ABD’nin İkinci Dünya Savaşında Almanlara karşı yaptığı gibi güvence altına almak istediğini belirtiyor.

Bunu yaptıktan sonra, “Pasifik’e, Tayvan ve Japonya’dan Polinezya ada zincirine, Solomon Adalarına kadar olan ada zincirlerine bakarsanız, ABD’yi hava geçirmez bir şekilde mühürlemiş oluruz,” diyen Bannon, on binlerce mil boyunca uzanan bir deniz stratejilerinin olduğunu ileri sürüyor.

21. yüzyılın en büyük oyununun Kuzey Kutbu olduğunu savunan ABD’li yorumcu, “Alaska’mız var, Grönland ile bir ortaklığımız var, ortada da Kanada var. Kanadalılar donmuş Kuzey nedeniyle eskiden tam bir güvenliğe sahipti. Şimdi en büyük riskleri bu,” diye ekliyor.

ABD’yi “mühürleme” planı: ABD, Arjantin’de Milei ve Brezilya’da Bolsonaro iktidarını istiyor

Bannon daha sonra, diğer güçlerin pazara iktisadi olarak erişemeyeceğinden emin olmak ve stratejik olarak Kuzey Kutbunu “özgür tutmak” için çelik ve alüminyum tarifeleri meselesine dönüyor ve “Bu artık cihat ve terörizme karşı savaşla ilgili değil, bu büyük bir güç mücadelesi,” diyor.

“Jeostratejik olarak” bakıldığında, Bolsonaro ve Brezilya’yı, Milei ve Arjantin’i eklediğinizde Çin Komünist Partisi’ni “Amazon’dan ve Latin Amerika’dan çıkarmış olacaklarını” ve artık Batı yarımküreyi ele geçirerek “anavatanı tamamen mühürlemiş” bulunacaklarını savunan Bannon, “Bunun üzerine bir de demir kubbe eklerseniz, işte o zaman geçilmez oluruz,” iddiasında bulunuyor.

“Önce Amerika” hareketinin “antiemperyalist” olduğunu öne süren ABD’li yorumcu, himayeci devletler istemediklerini savunuyor. Avrupa’nın şu anda ABD’nin “vassalı” olduğunu vurgulayan Bannon, böyle bir şeyi istemediklerini söyleyerek, “Orta Doğu’nun da vasal bir devlet olmasını istemiyoruz. Kuzey Atlantik’te ve Grönland çevresinde bir deniz stratejisine baktığımızda, Avrupa’ya Rus ordusunun sizin sorununuz olduğunu söylüyoruz. Rus ordusunun bizim hayati ulusal güvenlik çıkarlarımıza zarar verme ihtimali yoktur. İşte bu nedenle Başkan Trump NATO ülkelerine ‘Savunma bütçeleriniz yüzde 5 olmalı’ derken bunu rastgele bir rakam olarak ortaya atmıyor,” diyor.

“CIA bir kanserdir”

Kathimerini muhabirine göre Bannon, Trump’ın Gazze stratejisinin ardındaki mantığı açıklamakta çok daha zorlanıyor. Trump’ın “sorunu çözmeye çalıştığını”, “kutunun dışında düşündüğünü” ileri süren Bannon, en nihayetinde, “Dürüst olacağım,” diyor ve gülerek, Trump’ın bu planını ”anlamadığını” kabul ediyor.

Bannon, CIA ve FBI’ın lağvedilmesini istediğini çok açık bir şekilde ifade ediyor. ABD’li yorumcu şöyle diyor:

“Dünyanın her yerinde casuslarımız olsun istemiyoruz, artık bir CIA istemiyoruz. Bu bizi daha az güvenli mi yapacak? Şu anda çok güvensiziz. Çin Komünist Partisi her yerde. KGB tepemizde. Mollalar her yerde. ÇKP Wall Street’in her yerinde, üniversitelerimizdeler. Onların parası her yerde. Katar parası her yerde. Hangi sırları saklıyoruz? Hepsi biliyor. Biz bunu Amerikan halkından saklıyoruz. CIA bir kanserdir.”

MAGA hareketinin Avrupa ayağı güçlenecek

Bannon, MAGA hareketinin Avrupa’da da yıllardır çalıştığını savunuyor.

Bannon, Reform UK lideri Nigel Farage ile Brexit’i kazandıklarını, Almanya’da AfD’yi desteklediklerini, İtalya’da desteklediklerinin hükümette olduklarını, Fransa’da Ulusal Cephe ve Yunanistan’daki “bazı sağcı partiler”i desteklediklerini kabul ediyor.

Avrupa’daki mevcut durumdan memnun olduğunu dile getiren Bannon, “Popülist milliyetçi hareketin orada alev alev yanıyor olmasını seviyoruz. AfD’nin bir hafta sonra çok başarılı olmasını umuyoruz. Nigel Farage’ın Muhafazakâr Parti’yi ele geçireceğini ve bir sonraki İngiliz başbakanı olacağını düşünüyoruz,” diyor. 

Yunanistan’daki temaslarını açıklamak istemediğini belirten Bannon, “Sadece çok iyi olduğumuzu söyleyebilirim. Yunanistan’ı seviyoruz. Yunanistan’ın ihtişamıyla ilgili kitabımı her gün burada tutuyorum, böylece ona girip çıkabiliyorum. Eğer ifşa etmek istiyorlarsa, ifşa edebilirler,” diyor.

Diplomasi

Ukrayna, Rusya’ya yönelik uzun menzilli saldırıları artıracak

Yayınlanma

Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umerov, Rusya’ya yönelik uzun menzilli insansız hava aracı saldırılarının sayısını ve ölçeğini ‘birkaç kat’ artırma kararı aldıklarını açıkladı. Umerov, on binlerce yeni İHA için sözleşme hazırlığı yapıldığını ve hedefin Rus askeri tesisleri olacağını belirtti.

Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umerov, ülkesinin uzun menzilli insansız hava araçları (İHA) kullanarak Rusya’ya yönelik saldırıların sayısını keskin bir şekilde artırmaya hazırlandığını bildirdi.

İnterfaks ajansının aktardığına göre Umerov, komutanlığın iki hafta önce uzun menzilli İHA operasyonlarının sayısını ve ölçeğini “birkaç kat” artırma kararı aldığını ifade etti.

Gazetecilerle bir araya gelen Umerov, Rus askeri tesislerini hedef alacak on binlerce yeni İHA için sözleşme hazırlıklarının sürdüğünü kaydetti.

Bu yıl 4 milyondan fazla İHA tedarik edilecek

Bakan Umerov, bu yıl içinde Ukrayna ordusuna toplamda 4 milyondan fazla İHA’nın teslim edileceğini açıkladı. Ukraynalı işletmelerin üretim hacimlerini yılda 4 milyondan fazla İHA üretebilecek seviyeye çıkardığını belirten Umerov, yılın başından bu yana Ukrayna ordusunun hem devlet tedarikleri hem de tugayların doğrudan alımları yoluyla 1,5 milyon İHA teslim aldığını söyledi.

Die Welt: Zelenskiy, NATO zirvesinde figüran rolündeydi

Saldırılar onaylanmış planlara göre yapılıyor

Umerov, Ukrayna ordusuna İHA tedarikinin takvime uygun şekilde ilerlediğini ve Rus tesislerine yönelik saldırıların onaylanmış planlar doğrultusunda her gün gerçekleştirildiğini vurguladı.

Habere göre Kiev, geçen yıl sistematik uzun menzilli operasyonlar için bir plan geliştirmiş ve on binlerce “derin darbe” (deepstrike) kapasiteli İHA için sözleşme imzalamıştı.

Bu tedbir sayesinde Ukrayna ordusu, Rusya Federasyonu topraklarının derinliklerindeki kritik hedeflere düzenli olarak yüksek hassasiyetli saldırılar düzenleme imkânı buldu.

Ukrayna müttefikleriyle ‘avcı İHA’ üretiyor

Öte yandan, Ukrayna’nın artan Rus İHA saldırılarına karşı savunmasını güçlendirmek amacıyla müttefikleriyle birlikte önleyici İHA’lar (avcı İHA) üretmeye başladığı da daha önce açıklanmıştı.

Kiev’den yapılan açıklamada, “Şahid avcısı” olarak nitelendirilen bu İHA’ların üç Ukraynalı şirket tarafından üretildiği belirtilmişti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Ermenistan’da polis, başpiskoposu gözaltına almak isteyince arbede çıktı

Yayınlanma

Ermenistan’da Ulusal Güvenlik Teşkilatı’nın Başpiskopos Mikael Acapahyan’ı gözaltına alması, din adamları ve halkın direnişiyle karşılaştı. Eçmiadzin Ana Makamı önünde yaşanan arbedenin ardından güvenlik güçleri geri çekilmek zorunda kaldı.

Ermenistan’da Ulusal Güvenlik Teşkilatı mensuplarının, Başpiskopos Mikael Acapahyan’ı gözaltına almak üzere Eçmiadzin Ana Makamı’na düzenlediği operasyon, halkın ve din adamlarının direnişiyle karşılaştı.

Bugün yaşanan olayda, güvenlik güçleri ile halk arasında arbede çıkarken, muhalefetin çağrısıyla bölgeye gelen destekçiler başpiskoposun gözaltına alınmasını engelledi.

Halk özel kuvvetlerle çatıştı

Sputnik Ermenistan‘ın haberine göre, Ulusal Güvenlik Teşkilatı görevlileri sabah saatlerinde Şirak Piskoposluğu’nda arama başlattıktan sonra Başpiskopos Mikael Acapahyan’ı gözaltına almak amacıyla Tüm Ermeniler Katolikosu’nun Eçmiadzin’deki konutuna geldi.

GFakat güvenlik güçleri geldiği sırada Acapahyan, din adamları toplantısı için Eçmiadzin’de bulunuyordu.

Bu gelişme üzerine din adamları ve halk, özel kuvvetlerin yolunu fiziksel olarak keserek Acapahyan’ın gözaltına alınmasına izin vermedi. Yerel saatle 11.39’da toplanan kalabalık ile güvenlik güçleri arasında arbede başladı.

Gerilimin tırmanmasıyla Eçmiadzin’e ek polis, özel kuvvetler ve Ulusal Güvenlik Teşkilatı personeli sevk edildi. Eş zamanlı olarak, Taşnaksutyun partisinin de aralarında bulunduğu Ermeni muhalefeti, destekçilerine kilise liderlerinin gözaltına alınmasını engellemek için kente gelme çağrısı yaptı.

Paşinyan, Rusya vatandaşı milyarder Karapetyan’a karşı neden silaha sarıldı?

Katolikos ve başpiskoposun çıkışı engellendi

Yerel saatle 11.48’de Tüm Ermeniler Katolikosu Karekin II, yanında başpiskopos ve bir avukatla birlikte kalabalığın karşısına çıktı.

Ancak halk, katolikos ve başpiskoposun bölgeden ayrılmasına izin vermedi. Kapıları kilitleyen kalabalık, “patrik” sloganları atarak maskeli güvenlik güçlerine “Sizler deccalsınız,” diye bağırdı.

Ulusal Güvenlik Teşkilatı, yaptığı resmi açıklamada başpiskoposu gönüllü olarak soruşturma makamlarına teslim olmaya çağırdı ve toplanan kalabalığı kolluk kuvvetlerinin faaliyetlerini engellememeleri konusunda uyardı.

Paşinyan yönetimine ‘kimliği yok etme’ suçlaması

Yaşananlar üzerine Rusya Ermenileri Birliği, Ermenistan hükümetinin eylemlerini sert bir dille eleştiren bir açıklama yayımladı.

Birlik, Başbakan Nikol Paşinyan’ı, 2026 seçimleri öncesinde muhalefetin kalesi olarak görülen kiliseye zulmetmek ve Ermeni kimliğinin temellerini yıkmaya çalışmakla suçladı.

Yerel saatle 14.21 sularında güvenlik güçleri ve toplanan halk dağılmaya başladı. Kolluk kuvvetleri, daha önce konuşlandıkları bölgeyi geldikleri gibi aniden terk etti.

Ulusal Güvenlik Teşkilatı ve polis, Eçmiadzin Ana Makamı’nı terk etme kararını güvenlik gerekçelerine dayandırdı.

Kurumlar, Başpiskopos Mikael Acapahyan’a “kolluk kuvvetlerinden saklanmaması ve kendisini bekleyen Ulusal Güvenlik Teşkilatı operasyon grubuna teslim olması” çağrısını yineledi.

Paşinyan: Din adamlarının darbe planını engelledik

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Hürmüz’de gemiler saldırıdan korunmak için ‘İsrail ile bağlantımız yok’ diyor

Yayınlanma

Reuters’ın analiz şirketi Windward’a dayandırdığı haberine göre, Hürmüz Boğazı’ndaki gemiler, İran ve İsrail arasındaki savaş nedeniyle olası saldırılardan kaçınmak için ‘Rus petrolü’ veya ‘Çin’e ait gibi olağan dışı mesajlar yayınlıyor.

İran ile İsrail arasındaki savaş, küresel deniz ticaretinin en kritik geçiş noktalarından biri olan Hürmüz Boğazı‘nda yeni bir güvenlik önlemini tetikledi.

Reuters‘ın haberine göre, bölgedeki gemiler olası saldırılardan korunmak amacıyla “Rus petrolü” veya “Çin’e ait” gibi daha önce görülmemiş mesajlar yayınlamaya başladı.

Analiz şirketi Windward’ın verilerine dayandırılan haber, gemilerin bu yönteme başvurarak kendilerini potansiyel hedeflerden uzak tutmaya çalıştığını ortaya koydu.

‘Olağan dışı’ 101 mesaj tespit edildi

Windward tarafından yapılan analize göre, 12-24 Haziran tarihleri arasında 55 farklı gemi, aidiyetlerine ilişkin toplam 101 “olağan dışı mesaj” gönderdi.

Bu mesajlar arasında “Rus petrolü” ve “Çin’e ait” ifadeleri öne çıktı.

Örneğin, Panama bayraklı Yuan Xiang Fa Zhan adlı konteyner gemisi, 26 Haziran’da Pakistan’a giderken Hürmüz Boğazı’nı geçtiği sırada telsizle geminin “Çin’e ait olduğunu” bildirdi.

Benzer şekilde, Suudi Arabistan’dan Çin’e ham petrol taşıyan süper tanker Yuan Yang Hu da aynı mesajı yayınladı ve boğazdan ayrılır ayrılmaz sinyali değiştirdi.

Singapur bayraklı Kota Cabar adlı konteyner gemisi ise Kızıldeniz’den geçerken “geminin İsrail ile bağlantısı olmadığı” yönünde bir sinyal verdi.

Normal şartlarda gemiler, varış noktaları veya taşıdıkları yüke ilişkin bilgiler aktarır. Bazı durumlarda ise korsanları ve diğer olası saldırıları caydırmak için gemide silahlı muhafızların bulunduğuna dair mesajlar verilebiliyor.

Uzmanlar Harici’ye değerlendirdi: Hürmüz’ün kapanma ihtimali ‘sıfır’

‘Bazı ülkeler daha yüksek tehdit altında’

Windward CEO’su Ami Daniel, gemiciliğin karmaşık yapısı nedeniyle bir geminin sahibi olan devleti net bir şekilde belirlemenin zor olduğu yönünde gemi sahipleri arasında bir görüş birliği oluştuğunu belirtti.

Daniel, buna karşın İngiltere, ABD ve İsrail gibi bazı ülkelerle bağlantılı gemilerin “daha yüksek bir tehdide maruz kalabileceğini” ifade etti.

İran’dan ‘boğazı kapatırız’ tehdidi

İran ve Umman’ın karasularında yer alan Hürmüz Boğazı, dünya petrol ve sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) sevkiyatının yaklaşık beşte birinin yapıldığı stratejik bir konumda bulunuyor.

İran, İsrail ile yaşadığı savaş ve ABD’nin ülkedeki nükleer tesislere yönelik saldırıları sonrasında, “egemenliğine yönelik saldırganlığın” devam etmesi halinde boğazı kapatma tehdidinde bulunmuştu.

İranlı uzmanların değerlendirmelerine göre, boğazın kapatılması piyasaya petrol arzında keskin bir düşüşe yol açabilir ve petrol fiyatlarının varil başına 250 dolara kadar yükselmesine neden olabilir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English