Bizi Takip Edin

ASYA

Tayvan seçimleri Asya-Pasifik’teki rekabet için de belirleyici olacak

Yayınlanma

Tayvan’daki 19.3 milyon seçmen 13 Ocak’ta yeni başkanını seçecek. Seçmenlerin oyları sadece adanın önümüzdeki yıllarda Pekin ile izleyeceği politikayı değil, aynı zamanda Asya-Pasifik bölgesindeki gerilimi ve ABD-Çin ilişkilerini de belirleyecek.

Washington resmi olarak bağımsızlığını tanımadığı Tayvan’ı Çin’in etkisini azaltmak istediği Asya-Pasifik’te stratejik bir dayanak olarak görüyor ve silahlandırıyor. Ada’daki ayrılıkçı politikacılara ve hareketlere destek veriyor.

Pekin ise kendisine ait olan Tayvan’ı yabancı taraflarca aşılmaması ya da müdahale edilmemesi gereken kırmızı çizgi olarak görüyor.

Tayvan’daki başkanlık seçimlerinde önde gelen aday, iktidardaki Demokratik İlerleme Partisi’nin (DPP) Başkan Yardımcısı William Lai Ching-te, Tayvan’ın Çin’den bağımsızlığını savunuyor ve ABD tarafından destekleniyor. En büyük rakibi Pekin dostu Kuomintang (KMT) partisinden Hou Yu-ih ise hem Tayvan’ın bağımsızlığına hem de Pekin’in birleşme önerisine karşı çıkarken “pragmatik diyaloğu” savunuyor. Bir diğer rakip Tayvan Halk Partisi’nden Ko Wen-je ise barışı ve Tayvan’ın demokratik siyasi sistemini koruyarak Pekin ile ilişki kurmayı öneriyor.

2024’ün en kritik seçimlerinden biri Tayvan’da yapılacak: Gerginlik mi uzlaşma mı?

Tayvan’ın konumu neden önemli?

Dünyanın en işlek nakliye yollarından biri olan Tayvan Boğazı ve Güney Çin Denizi’ne yakın olan Tayvan, Kuzeydoğu Asya’yı Orta Doğu ve Avrupa’ya bağlayarak gıda, enerji kaynakları, doğal kaynaklar ve tüketim mallarının ticaretine olanak sağlamaktadır. Uzmanlar bölgede yaşanacak bir çatışmanın küresel ticareti ciddi şekilde sekteye uğratacağını ve fiyatları artıracağını savunuyor.

Washington ayrıca Tayvan’ı Borneo’dan Filipinler, Japonya ve Güney Kore’ye uzanan birinci ada zincirinde “kritik bir düğüm” olarak görüyor. Bu son üç ada ABD’nin müttefiki ve ABD askeri üslerine ev sahipliği yapıyor. Bu zincir Washington için stratejik öneme sahip çünkü bu zinciri güvence altına almak Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun (PLA) Batı Pasifik’teki konuşlanmasını engelleyecektir.

Pekin, ada zinciri stratejisini Çin anakarasını çevrelemenin bir yolu olarak görüyor. PLA, yeni nakliye uçakları, stratejik bombardıman uçakları, uçak gemileri ve 1.000 km’den (621 mil) daha uzaktaki bir hedefi vurabilen seyir ve balistik füzelerle ada zincirindeki konumunu korumaya çalışıyor.

Çinli yetkili: Tayvan barış ile savaş arasında bir seçimle karşı karşıya

Pekin ve Washington’ın resmi tutumu

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping “ulusal gençleşmeyi” Pekin’in yüzyıl ortasına kadar ulaşması gereken bir hedef olarak açıkladı. Tayvan’ı kontrolü altına almak ve Çin’i “yeniden birleştirmek” bu gençleşme vizyonunun bir parçası.

Washington Taipei ile resmi bağlarını sürdürmüyor ve resmiyette Tayvan’ın bağımsızlığını desteklemiyor. Tek Çin politikası çerçevesinde Tayvan’ı Çin’in bir parçası olarak kabul ediyor. Pekin ve Washington arasında 1971 yılında resmi bağlar kuran belgelerde ABD, Pekin’in Tayvan’ın Çin’in bir parçası olduğu yönündeki görüşünü kabul ettiğini ancak bu görüşü onaylamadığını belirtmiştir. Bu pozisyon “stratejik belirsizlik” olarak tanımlanmıştır. Pekin tarafından saldırıya uğraması halinde ABD’nin Tayvan’ı savunup savunmayacağı da belirsizdir.

Washington, Tayvan’ın kendini savunması için adanın silahlandırılmasına yardımcı oluyor. ABD Başkanı Joe Biden 2021’den bu yana dört kez Pekin’in saldırması halinde ABD askerlerinin Tayvan’a yardım edeceğini söyledi, ancak Beyaz Saray her seferinde politikanın değişmediğini açıkladı. ABD ayrıca statükonun tek taraflı olarak değiştirilmesine de karşı çıkıyor.

ABD Tayvan’ı Asya’daki “benzer düşünen ortaklarından” biri olarak görüyor. Ayrıca Tayvan’ın uluslararası örgütlere katılımını da destekliyor. Ancak Çin bu durumdan rahatsız ve ABD’yi adanın iktidardaki partisini kışkırtarak ayrılıkçılığa sevk etmekle suçluyor. Pekin ayrıca, ABD’yi resmi olarak Tayvan’ı tanımasa da pratikte farklı davrandığı için ‘ikiyüzlü’ bir politika izlemekle itham ediyor.

Teknoloji savaşında Tayvan’ın çip endüstrisinin rolü

Taiwan Semiconductor Manufacturing Company (TSMC) dünyanın en büyük fason gelişmiş çip üreticisidir. Çip tedarik zinciri küresel olduğundan, TSMC’nin faaliyetlerinin sekteye uğraması akıllı telefonlara ve diğer tüketici elektroniğine güç veren çiplerde küresel bir kıtlığa neden olabilir.

Bu durum Tayvan’ı ABD-Çin teknoloji rekabetinin merkezine koyarken, diğer ülkeler de dünyanın yarı iletken çiplerinin yarısından fazlasını tedarik eden Tayvan’ın bir savaşa dahil olması halinde tedarik zincirinde yaşanacaklardan dolayı endişelerini dile getiriyor.

ABD hükümeti, gelişmiş çip teknolojilerinde uzun vadeli Amerikan liderliğini sağlamak için şirketlere ABD’de ve müttefik ülkelerde çip üretmeleri için vergi kredileri ve teşvikler verirken, Çin’i zayıflatmaya yönelik kısıtlamalar getiriyor.

Ayrıca ABD 2020 yılında Tayvanlı TSMC’nin bir anakara teknoloji devi olan Huawei Technologies’e çip tedarik etmesini de fiilen yasakladı. Son teknoloji tedarikçileri olmadan, Çin anakara firmaları Semiconductor Manufacturing International Corporation gibi diğer anakara yarı iletken dökümhanelerine güveniyor.

ASYA

Çin 2025 için düzenlenen ekonomi konferansında iç talebi genişletme sözü verdi

Yayınlanma

Çinli liderlerin 2025 yılı için ekonomik çalışmaların önceliklerini belirlediği yıllık Merkezi Ekonomik Çalışma Konferansı Pekin’de yapıldı.

Çarşamba ve perşembe günleri düzenlenen ve yakından izlenen ekonomi toplantısı, ABD ile yeni bir ticaret savaşına hazırlanırken, iç tüketimi artırmaya yönelik önlemler de dahil olmak üzere gelecek yıl ekonomik desteği güçlendirmeyi planladığını gösterdi.

Devlet yayın kuruluşu China Central Television’ın (CCTV) haberine göre, önümüzdeki yılın gündemini belirleyen yıllık Merkezi Ekonomik Çalışma Konferansı’nda Çin liderleri “daha proaktif makro politikalar uygulama” ve “iç talebi genişletme” sözü verdi.

Açıklamada, ABD ve diğer büyük ekonomilerle artan ticari sürtüşmelerin ortasında, tüketim ve yatırımın desteklenmesi gelecek yıl ekonomi için en önemli öncelikler olarak sıralandı.

Devlet Başkanı Xi Jinping’in de katıldığı Pekin’deki toplantının açıklamasında, “teknolojik ve endüstriyel inovasyonun entegrasyonunun ilerletilmesi, emlak ve hisse senedi piyasalarının istikrara kavuşturulması, kilit alanlardaki risklerin ve dış şokların önlenmesi ve azaltılması” gibi diğer temel hedefler de sıralandı.

Raporda, Çin’in gelecek yıl için “istikrarlı ekonomik büyümeyi sürdürmesi ve genel istihdam ve fiyatları istikrarlı tutması gerektiği” belirtildi.

Macquarie Group’un baş Çin ekonomisti Larry Hu, konferansın tonunu “çok destekleyici” olarak tanımladı. Hu yine de bunun büyük çaplı yeni teşvik tedbirlerinin yakın olduğu anlamına gelmediği konusunda uyarıda bulundu. “Bu, yetkililerin Çin’in dış talepte artan belirsizlikle uğraştığını kabul ettiğini gösteriyor” dedi.

Bu haftanın başlarında Politbüro yetkilileri gelecek yıl para politikasını gevşeteceklerini ve “ılımlı destekleyici para politikası” ifadesini benimseyeceklerini belirttiler.

Maliye politikası “daha proaktif” olacak denildi; Pekin bu ifadeyi Çin’in Temmuz 2020’de COVID-19’un ilk şokundan kurtulmasından bu yana ilk kez kullandı. Ayrıca ayrıntıya girmeden iç talebi canlandırma ihtiyacından da bahsedildi.

Yüzde 5 hedefi ‘iddialı’

Bu hafta Çin’den gelen açıklamalar daha fazla ekonomisti Pekin’in 2025 için “%5 civarında” bir büyüme hedefini sürdürmeyi planladığına ikna ediyor, ancak hedef muhtemelen mart ayındaki yıllık yasama toplantısına kadar gizli kalacak.

Çin’in uzun süredir devam eden emlak yavaşlaması, yerleşik deflasyonist baskı ve ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın Çin mallarına ağır gümrük vergileri getirme tehdidi nedeniyle ihracatta daha güçlü rüzgarlarla karşı karşıya kalması nedeniyle bu iddialı bir hedef olarak görülüyor.

Birçok analist, finansal sisteme daha fazla para pompalanmasının ya da ek devlet borçlanmasının, daha yüksek ABD gümrük vergilerinin potansiyel etkisini dengelemek için yeterli olacağına şüpheyle yaklaşıyor.

Pantheon Macroeconomics’te ekonomist olan Kelvin Lam, çalışma konferansı öncesinde yaptığı açıklamada, “Faiz oranlarını düşürmenin ekonomiye faydası çok sınırlı,” dedi ve ekledi: “Durgun ücret artışı ve kötüleşen işgücü piyasası koşulları tüketici iştahını kısıtlayacak ve işletmelerin borçlanması ve büyümesi için çok az teşvik sağlayacaktır. Yetersiz talep temel sorun.”

Okumaya Devam Et

ASYA

Güney Kore lideri Yoon, istifa etmeye niyeti olmadığını söyledi

Yayınlanma

Geçen hafta sıkıyönetim girişimi başarısızlıkla sonuçlanan Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol perşembe günü yaptığı açıklamada, milletvekilleri ve halkın çağrısına rağmen istifa etmeye niyeti olmadığını söyledi.

Televizyonda yayınlanan ulusa sesleniş konuşmasında Yoon, kendisini görevden almaya yönelik hamlelere ve kısa süreli sıkıyönetim uygulamasına ilişkin devam eden soruşturmalara atıfta bulunarak, “İster görevden alma ister soruşturma olsun, kendimden emin bir şekilde bununla yüzleşeceğim” dedi.

Yoon, geçen hafta kısa süreliğine sıkıyönetim ilan etmesinin nedeninin ana muhalefetteki Demokrat Parti olduğunu söyledi ve “Muhalefet partisi sıkıyönetimi bir ayaklanma olarak adlandırarak bıçak dansı yapıyor” dedi.

“Görevden almayı suiistimal ederek ülke siyasetini felç ettiler” diye ekledi.

Yoon, sıkıyönetimle insanları ülkenin çökme olasılığı olduğu konusunda bilgilendirmeye çalıştığını savunduÇ “Sıkıyönetimin amacı, devasa muhalefet partisini, insanları [onlar hakkında] bilgilendirerek devlet karşıtı kötü davranışlarını durdurmaları için uyarmaktı.”

Cumartesi ikinci kez görevden alınması oylanacak

30 dakika süren konuşma, Yoon’un 4 Aralık’ta sıkıyönetim ilanını erken kaldırmasından bu yana kamuoyunun karşısına ikinci çıkışı oldu. Cumartesi günü Ulusal Meclis’teki görevden alma oylaması öncesinde yaptığı konuşmada, kararnamenin yol açtığı kaos için özür dilemiş, ancak Güney Kore’nin yasama organı olan Ulusal Meclis’e askeri güç konuşlandırmasının nedeni hakkında ayrıntılı bilgi vermemişti.

Yoon’un son konuşması, polisin ofisine baskın düzenleyerek sıkıyönetim ilanına ilişkin belgelere el koymasından bir gün sonra geldi. Yoon ayrıca savcılığın kendisini ayaklanma iddiasıyla şüpheli ilan etmesi ve yolsuzluk soruşturma ofisi şefinin Yoon’un böyle bir suçlamayla tutuklanabileceğini doğrulaması nedeniyle başka soruşturmalarla da karşı karşıya.

Yoon’un görevden alınmaya karşı koymaya devam edeceğine dair yemin etmesine rağmen, Başkan’ın iktidardaki Halkın Gücü Partisi lideri Han Dong-hoon, tüm parti milletvekillerinin cumartesi günü yapılacak ikinci bir görevden alma oylamasına katılmalarını ve “parti pozisyonu” olarak Yoon’un görevden alınması yönünde oy kullanmalarını umduğunu söyledi.

Han, “Parti milletvekillerimizin ülke ve halk için oy kullanacaklarına güveniyorum” dedi.

Han gazetecilere yaptığı açıklamada Yoon’un görevden alınması dışında alternatif bir yol arayışında olduğunu ancak böyle bir yolun gerçekleşmediğini söyledi. Bir muhabirin Han’a azilden yana olup olmadığını sorması üzerine Han, “Evet, başka bir yöntem yok” yanıtını verdi.

‘Bu adam deli’

Muhalefet partisi milletvekilleri Yoon’un konuşmasını eleştirdi ve akli dengesini sorgulamaya devam etti.

Beş dönem DP milletvekilliği yapan Park Jie-won Facebook hesabında “Yoon Suk Yeol hala deli” diye yazdı. “Bu deli adamın başkanlık görevini ve orduyu kontrol etme yetkisini bir saniye bile elinde tutmasına izin veremeyiz.”

Yoon’un konuşmasının ardından, Yoon’un selefi Moon Jae-in, X’te hükümetin mevcut durumunu “daha fazla devam etmemesi gereken anormal bir durum” olarak nitelendiren bir mesaj yazdı.

DP’yi temsilen 2017-2022 yılları arasında başkanlık yapan Moon, “Ulusal Meclisi, dünyanın izlediği bu şok edici duruma bir son vermeye ve halka huzuru yeniden tesis etmeye çağırıyorum” diye yazdı.

Anket rakamlarına göre halkın büyük bir çoğunluğu Yoon’un görevden alınmasını destekliyor. RealMeter tarafından perşembe günü açıklanan verilere göre ankete katılanların %74,8’i başkanın ya derhal istifa etmesi ya da görevden alınması gerektiğini söylüyor.

Ülke çapında Yoon’un istifa etmesi yönünde protestolar devam ediyor.

Güney Kore polisi Başkan Yoon’un ofisine baskın düzenledi

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin kritik merkezi ekonomik çalışma konferansına hazırlanıyor

Yayınlanma

Dünyanın en büyük ikinci ekonomisine yön veren ekonomi yetkilileri 2025 yılı politikalarını belirlemek üzere yıllık toplantılarına hazırlanırken, Xinhua’nın çarşamba günü yayınladığı bir yorumda Çin’in üst yönetiminin ekonomi için “kritik bir noktada kritik seçimler” yaptığı belirtildi.

Komünist Parti’nin yayın organı People’s Daily’nin baş sayfasında da yer alan 7,109 kelimelik makalede, “Ekonomi bu yıl özellikle ikinci ve üçüncü çeyrekte dalgalanmalar yaşadı, ancak [Başkan] Xi Jinping’in liderliğindeki üst yönetim tarafından yapılan kritik seçimler büyümeyi yeniden rayına oturttu” denildi.

“Çin, yüksek kaliteli kalkınma, ulusal gençleşme ve modernleşme için dönüşüm ve iyileştirmenin kritik bir aşamasındadır, ancak zorluklar da artmaktadır” denilen makalede, bu nedenle politika seçimlerinin böylesine önemli bir zamanda önemli bir ağırlık taşıdığı vurgulandı.

Zorluklar gelecek yıl da devam edecek

Analistler, yorumun ülke ekonomisine ve üst düzey liderlik tarafından son zamanlarda alınan önemli kararlara yapılan vurguyu artırmayı amaçladığını ve merkezi ekonomik çalışma konferansında daha fazla karar alınmasının beklendiğini söyledi. Ancak Pekin’in önümüzdeki yıl da zor seçimler ve kararlar almaya devam edeceğini, zira zorlukların henüz bitmediğini de eklediler.

Cheung Kong Graduate School of Business’ta finans profesörü olan Li Xuenan, “Pekin, eylül ayından bu yana yaptığı bir dizi kritik tercihin ekonomi için sonuç verdiğine inanıyor, ancak gelecek yıl daha zor kararlar alması ve somut adımlar atması gerekecek” dedi.

South China Morning Post’a konuşan Li, “Yorum, sorunların ve üst yönetimin bu sorunları nasıl gördüğünün ve nasıl ele aldığının ayrıntılı bir açıklamasıdır. İlk sonuçlar cesaret verici ancak Donald Trump’ın yeni ticaret savaşının yaklaşması ve yurtiçinde tüketimin inatla zayıf seyretmesi nedeniyle ekonominin karşı karşıya olduğu kritik dönem henüz sona ermiş değil” değerlendirmesini yaptı.

Pekin’in iki günlük çalışma konferansında ekonomi yetkililerine bunu vurgulamayı ve kararların uygulanmasında üst düzey liderlikle uyum içinde olmalarını sağlamayı amaçladığını da sözlerine ekledi.

Yorumda, Çin ekonomisinin, çevreleme çabaları ve jeopolitiğin gölgelediği dış karmaşıklıklardan, zayıf talep, kilit alanlardaki riskler ve hala geçiş sürecindeki bir ekonominin sancıları gibi iç rüzgarlara kadar zorluklarla boğuştuğu kabul edildi.

Yüzde 5 hedefi ulaşılabilir

Ancak Pekin’in eylül ayı sonunda yıllardır görülmemiş düzeyde bir teşvik ve politika gevşemesi başlatmasının ardından ekonomi yılın son çeyreğinde ilk istikrar işaretlerini gösterdi.

Pazartesi günü Komünist Parti’nin en üst düzey karar alma organı olan Politbüro tarafından yapılan toplantıda, gayri safi yurtiçi hasıla büyümesi için “yaklaşık yüzde 5” dahil olmak üzere bu yılki ekonomik hedeflerin hala ulaşılabilir olduğu açıklandı.

Toplantıda ayrıca kriz dönemindeki dil yeniden canlandırıldı ve maliye politikalarının daha proaktif olması gerektiği ve para politikalarının daha önceki ihtiyatlılık vurgusunun aksine ileriye dönük olarak “orta derecede gevşek” olması gerektiği belirtildi. Pekin aktif ve ılımlı gevşek maliye ve para politikaları kombinasyonunu en son 2009’daki küresel mali krizin ardından kullanmıştı.

Politbüro’nun açıklamasıyla birlikte yılsonu ekonomi konferansına katılan politika yapıcıların uygulama detaylarının yanı sıra 2025 yılı için spesifik hedefleri de ortaya koyması bekleniyor. Ancak büyüme hedeflerinin mart ayına kadar açıklanması beklenmiyor.

Pekin’de yaşayan bir siyaset bilimci, bu yorumun ekonomi yetkililerine Pekin’in direktiflerini yerine getirmeleri ve zihinleri birleştirmeleri için bir hatırlatma işlevi gördüğünü söyledi.

Adının açıklanmaması kaydıyla South China Morning Post’a konuşan akademisyen, “Yetkililerin Pekin’in ‘kritik’ tercihlerine ve kararlarına ters düşen görüşleri dile getirme alanı çok az ve konferans sadece Pekin’in daha aktif ve gevşek maliye ve para politikaları gibi kararlarının en iyi şekilde nasıl yerine getirileceğini tartışmak için bir fırsat” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English