Diplomasi
Trump, Rusya’ya yönelik yaptırımları bir yıl daha uzattı

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya’ya yönelik çeşitli yaptırımların süresini bir yıl daha uzattı. Trump, Ukrayna’da barış sağlanana kadar yaptırımların devam edeceğini ve müzakerelerde Kiev’e Rus kuvvetlerinin kontrolündeki toprakların bir kısmının iade edilmesini talep edeceklerini belirtti.
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya’ya karşı uygulanan bir dizi yaptırımı bir yıl daha uzatma kararı aldı. Bu kısıtlamalar farklı dönemlerde; 2014’te Barack Obama, 2018’de yine Trump’ın kendisi ve 2022’de Joe Biden tarafından yürürlüğe konmuştu.
Yaptırımların uzatılmasına ilişkin belgeye eklenen açıklama notunda, “Söz konusu kararlarda belirtilen eylemler ve politikalar, Amerika Birleşik Devletleri’nin ulusal güvenlik ve dış politika çıkarlarına olağanüstü ve acil tehdit oluşturmaya devam etmektedir,” ifadeleri yer aldı.
Trump’ın uzattığı yaptırımlar başlangıçta Rusya’nın 2014’te Ukrayna’daki eylemlerine karşılık olarak uygulanmıştı. Sonraki yıllarda bu kısıtlamalar genişletilerek, bölgedeki Rus politikasını destekleyen daha fazla kişi ve kuruluşu kapsayacak şekilde artırıldı.
Trump yönetimi 2018 yılında Moskova üzerindeki baskıyı artırmak amacıyla yeni yaptırımlar uygularken, 2022’de Başkan Biden, Ukrayna’ya yönelik askeri müdahalenin ardından yaptırım listesini daha da genişletti.
Trump, 26 Şubat’ta yaptığı açıklamada Ukrayna topraklarında barış sağlanana kadar Rusya’ya yönelik yaptırımların yürürlükte kalacağını belirtti. ABD Başkanı, olası bir hafifletmenin ancak çatışmanın sona ermesinden sonra görüşülebileceğini vurguladı.
Dahası Trump, çatışmanın bitirilmesine yönelik müzakereler kapsamında Washington’ın Rus kuvvetlerinin kontrolü altındaki toprakların bir kısmının Kiev’e iade edilmesini talep edeceğini ifade etti.
Geçen ay Trump, Moskova çatışmanın çözümüne yönelik müzakereleri reddettiği takdirde ek yaptırımlar uygulama olasılığını dile getirmişti.
X-Compliance’in istatistiklerine göre, geçtiğimiz yıl yabancı yaptırım listelerindeki Rus hedeflerinin sayısı 2 binden fazla kişi artış gösterdi. 31 Aralık 2024 itibarıyla, Birleşmiş Milletler, ABD, AB, Birleşik Krallık, İsviçre, Hollanda, Belçika, Letonya, Polonya, Çekya, Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, Singapur, Japonya, Çin ve Ukrayna tarafından oluşturulan yaptırım listelerinde toplam 37.231 kişi ve kuruluş yer alıyordu.
Bunların 17 bin 347’si Rusya’dan, 19 bin 879’u ise diğer ülkelerden. Yaptırım listesinde 9 bin 213 Rus vatandaşı ve 8 bin 134 Rus şirketi bulunuyor (yılbaşında bu sayılar sırasıyla 8 bin 410 ve 6 bin 821 idi).
Yaptırım listelerine dahil edilen Rus şirketlerinin ana faaliyet alanları şöyle: Toptan ticaret yüzde 14,7; bilimsel araştırma ve geliştirme yüzde 9,3; bilgisayar, elektronik ve optik ekipman üretimi yüzde 6,9; finansal hizmetler yüzde 5,4; yazılım geliştirme yüzde 5,3.
Ayrıca, ABD Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi (OFAC) ile Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık (HM Treasury) yaptırım rejimleri tarafından uygulanan “yüzde 50 kuralı” uyarınca, yaptırım listelerinde resmen yer almayan ancak yaptırıma tabi kişilerin kontrolünde olan şirketlere de (eğer sahiplik payları yüzde 50 ve üzerindeyse) kısıtlamalar otomatik olarak uygulanıyor.
Geçtiğimiz aralık ayı itibarıyla, bu prensibe göre yaptırım riski altında bulunan Rus şirketi sayısı 5.868 olarak kaydedildi.
Diplomasi
AB, yeni fosil yakıt anlaşması için tarife duraklamasını kullanacak

Avrupa Birliği, ABD Başkanı Donald Trump’ın ekonomiyi sarsan gümrük vergilerine ara verdikten sonra müzakereye daha açık olduğunu düşünerek daha fazla Amerikan gazı satın alma teklifini yeniden gündeme getirecek.
Görüşmeler hakkında bilgi sahibi üç Avrupalı yetkilinin POLITICO’ya verdiği bilgiye göre AB, ABD’den sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) alımlarını artırmaya yönelik görüşmeleri yeniden açmayı ve Trump’ın transatlantik ticaretle ilgili öfkesini gidermek için özel teklifler sunmayı planlıyor.
Yetkililer, AB’nin özellikle, Beyaz Saray’ın taleplerini karşılamak için kıtanın daha büyük, Avrupa çapında siparişler vermesini sağlayacak ama ideal olarak daha rekabetçi fiyatlarla talebi bir araya getirmenin yollarını aradığını söyledi.
AB aylardır Trump yönetimiyle bu konuda temas kurmaya çalışıyor fakat diplomatlar Washington’da kafa karışıklığı ve ilgisizlikle karşılaştıklarını ileri sürüyorlar.
Fakat iddiaya göre şimdi durum değişti: piyasalar çöküyor ve iş dünyası liderleri Trump’a taktik değiştirmesi için yalvarıyor
Yetkililerden biri, “Bu öneriler bir süredir masadaydı, fakat şimdi ilerleme kaydetmek için bir fırsat olduğunu umuyoruz,” dedi
Geçtiğimiz kasım ayında seçilmesinden bu yana Trump, bir ticaret savaşından kaçınmak için AB’nin daha fazla Amerikan petrolü ve gazı satın alması konusunda defalarca ısrar etti.
Başkan, AB ile “kalıcı bir ticaret açığı” olarak gördüğü durumu telafi etmek için Amerikan enerjisine 350 milyar dolar daha harcaması gerektiğini de söyledi.
Çarşamba günü geç saatlerde Trump, küresel gümrük vergilerinin çoğuna 90 günlük bir ara verdiğini açıkladı ve Amerika’nın ortaklarının şimdi ticaret engellerini ortadan kaldırmak için müzakere etmelerinde ısrar etti.
AB bunu LNG teklifini öne çıkarmak için bir başka fırsat olarak değerlendiriyor. Yetkililer daha fazla Amerikan yakıtı tüketme arzularını açıkça dile getirerek bunu Rusya ile tüm enerji bağlarını nihayet koparmasının bir yolu olarak görüyorlar.
AB Enerji Komiseri Dan Jørgensen salı günü bir endüstri etkinliğinde yaptığı açıklamada, “Gelecekte ABD’den daha fazla gaz satın alacağız,” dedi ve bu alımların bloğun “yeşil dönüşüm” hedefleriyle uyumlu olması gerektiğini vurguladı.
Öte yandan bir talep toplama planının ne kadar iyi işleyeceği de belirsiz çünkü en nihayetinde bu alışverişi hükümetler değil şirketler yapacak. AB, Ukrayna savaşının ardından çok yüksek fiyatları düşürmek umuduyla benzer bir sistem başlatmıştı fakat sonuçta çok az şirket katılmıştı.
Yine de, özel tedarikçilerden gelen siparişleri bir havuzda toplamak ve bunları Amerikalı tedarikçilerle eşleştirmek, bloğun daha büyük hacimlerde ABD LNG’si alabilmesinin bir yolu.
LNG fiyatlarına ilişkin endişeler de görüşmeler üzerinde kara bulutları neden oluyor.
AB, ülkelerin yakıt depolama tanklarını her yıl 1 Kasım’a kadar kapasitenin yüzde 90’ına kadar doldurmalarını şart koşuyor ve başkentler, çoğu Amerikan malı olan tedariklerin yaz aylarında aceleyle satın alınmasının maliyetleri artırmasından endişe ediyor.
AB ülkeleri bu esnekliğin LNG için daha az harcama yapmalarını sağlayacağını umarak bu kuralları gevşetmeye çalışıyor.
Perşembe günü Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB’nin tarifelerin yeniden uygulanmasına aynı şekilde karşılık vereceği uyarısında bulundu fakat şimdilik “Müzakerelere bir şans vermek istiyoruz,” dedi.
Diplomasi
Ukrayna’da kadınların askere alınması gündemde

Ukrayna Devlet Başkanlığı İdaresi Başkan Yardımcısı Pavel Palisa, İsrail modelini örnek alarak kadınlar için zorunlu askerlik hizmeti getirilmesini önerdi. Rusya’dan kaynaklanan ‘uzun vadeli tehdide’ dikkat çeken Palisa, hizmetin sosyal haklar ve devlet görevleriyle ilişkilendirilmesi gerektiğini savundu, ancak bunun kişisel görüşü olduğunu belirtti.
Ukrayna Devlet Başkanlığı İdaresi Başkan Yardımcısı Pavlo Palisa, Bihus.Info‘ya verdiği röportajda, ülkenin İsrail’in deneyimini benimseyerek kadınlar için zorunlu askerlik hizmeti getirmesi gerektiğini söyledi.
Palisa, bu önerisini açıklarken, Rusya’dan geldiğini öne sürdüğü “uzun vadeli tehdide” işaret etti.
Palisa, önümüzdeki 10, hatta 30 yıl boyunca Ukraynalıların, ülkelerini egemen bir devlet olarak “yok etmek” isteyen komşuları nedeniyle “her şeyin tekrarlanabileceği anlayışıyla yaşamak zorunda kalacaklarını” savundu.
Palisa, “Yeterince güçlü olmak ve vatandaşların orduya katılımıyla ilgili sorun yaşamamak için, vatandaşların herkesin hizmet etmesi gerektiği konusunda net bir anlayışa sahip olmaları için belirli bir geçiş dönemi düşünülmelidir,” diye konuştu.
Palisa, bu gerekliliğin anaysada yer aldığını hatırlatarak, kadınları da kapsayacak şekilde genişletilmesi çağrısında bulundu.
Askerlik hizmetinin ayrıca sosyal yardımlar, kamu görevleri ve devlet bütçesinden karşılanan eğitim için zorunlu bir koşul hâline getirilmesi gerektiğini kaydeden yetkili, “Tamam, orada asgari bir sözleşme, diyelim ki bir yıllık. Hem erkekler hem de kadınlar orduda olmalı. Özellikle modern orduda herkes için farklı işler var,” ifadelerini kullandı.
Palisa, bu şekilde tüm nüfusun “Ukrayna ordusunun ne olduğu konusunda daha fazla anlayışa sahip olacağını” dile getirdi.
“Yine, eğer çocuklarımızın mutlu olacağı bir devlet inşa etmek istiyorsak, bu anlayışın nesilden nesile aktarılması gerekir,” diye devam eden Palisa, tüm Ukraynalıların komşularından veya diğer “istikrarsız kişilerden” hiç kimsenin “2022’yi tekrarlama” düşüncesine bile kapılmaması için yeterince güçlü olması gerektiğini belirtti.
Ancak Palisa, bunun kendi kişisel görüşü olduğunu ve Devlet Başkanlığı Ofisi’nin kendisiyle aynı fikirde olup olmadığından emin olmadığını da sözlerine ekledi.
Ukrayna Savunma Bakanlığı Müsteşarı Lyudmila Daragan, eylül ayı sonunda Ukrayna ordusu saflarında 68 bin kadının görev yaptığını, bunlardan 48 bininin asker olduğunu ve yaklaşık 5 bininin doğrudan çatışma bölgelerinde bulunduğunu söylemişti.
Daragan, “Bugün kadınlar her yerde: cephe gerisini tutuyorlar, zor görevlerde çalışıyorlar, Ukrayna ordusu saflarında savaşıyorlar. İnsanları cinsiyetlerine göre değil, yeteneklerine, etkinliklerine ve zekâlarına göre değerlendirmek gerektiğini kanıtlıyorlar,” diye belirtmişti.
Diplomasi
ABD, Ukrayna’daki Gazprom boru hattını istiyor

Reuters‘ın haberine göre, ABD’li yetkililer, Ukrayna’dan ülke topraklarından geçen Gazprom boru hattının kontrolünü ABD Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu’na (DFC) devretmesini talep etti.
Reuters‘ın ABD-Ukrayna maden kaynakları müzakerelerine aşina bir kaynağa dayandırdığı haberine göre, Amerikalı yetkililer Ukrayna’dan, ülke topraklarından geçerek Avrupa’ya doğalgaz taşıyan Rusya’nın enerji devi Gazprom’a ait boru hattının kontrolünü kendilerine devretmesini talep etti.
Ajansa konuşan kaynağa göre, bu beklenmedik talep (“sürpriz madde”), Ukrayna’nın maden kaynaklarının geliştirilmesine ilişkin ikili anlaşma belgesinin son versiyonunda yer alıyor.
ABD, boru hattının, yurt dışındaki şirketlere ve projelere yatırım yapmaktan sorumlu, ABD hükümetinin kontrolündeki Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu’na (DFC) devredilmesini istiyor.
Kaynak, maden kaynaklarına ilişkin son ABD-Ukrayna müzakerelerinin 11 Nisan’da, Washington’un Kiev’i tatmin etmeyen talepleri nedeniyle “gergin” bir atmosferde geçtiğini belirtti.
Kaynağın “maksimalist” olarak nitelendirdiği son anlaşma taslağı, ABD’ye Ukrayna’nın maden kaynaklarına ayrıcalıklı erişim sağlıyor ve Kiev’in, Ukraynalı kamu ve özel şirketler tarafından doğal kaynakların işletilmesinden elde edilen tüm gelirleri ortak bir yatırım fonuna yatırmasını gerektiriyor.
Bu fonun kârının Ukrayna’daki doğal kaynak çıkarma projelerine yeniden yatırılması planlanıyor.
Fakat belgede Kiev için doğrudan güvenlik garantileri yer almıyor.
Kaynağa göre, Ukrayna hükümeti yaklaşan anlaşma için dış danışman olarak Hogan Lovells hukuk firmasıyla anlaştı.
Öte yandan The New York Times (NYT), ABD’nin anlaşmanın yeni versiyonunda Ukrayna’ya yönelik şartları ağırlaştırdığını belirtiyor.
Özellikle, Kiev “savaş sırasında alınan ABD yardımının en azından eş değerini artı yıllık yüzde 4’ü geri ödeyene kadar” ABD’nin yatırım fonundan elde edilecek tüm kârı talep etmesi öngörülüyor.
Ayrıca Washington, yeni projeler için “ilk teklif hakkını” ve Ukrayna kaynaklarının üçüncü ülkelere satışını veto etme hakkını güvence altına almayı planlıyor.
Habere göre ayrıca, anlaşmanın yürürlüğe girdiği ilk yıl Ukrayna’nın üçüncü taraflara Washington’un sunduğundan daha avantajlı mali veya iktisadi koşullarda herhangi bir yatırım projesi sunması yasaklanacak.
ABD ayrıca fonun DFC tarafından kontrol edilmesi konusunda ısrar ediyor. Kurumun, fonun yönetim kuruluna üç üye atama hakkı olacakken, Ukrayna sadece iki üye atayabilecek.
DFC ayrıca fonun yatırım yaptığı her projeyi de denetleyecek.
ABD Başkanı Donald Trump daha önce maden anlaşmasının yakında sonuçlanacağını belirtmişti.
Mart ayı sonunda ise anlaşmayı reddetmesi durumunda Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’i “çok büyük sorunlarla” tehdit etmişti.
-
Avrupa2 hafta önce
Almanya’daki Porsche fabrikaları tank üretmeye başlayacak
-
Görüş2 hafta önce
Sosyalizmin yeni dünya-sistemindeki yeri – 3
-
Görüş2 hafta önce
Hindistan’ın Trump stratejisi işe yarıyor mu?
-
Dünya Basını2 hafta önce
‘Sonluluklar’ kapitalizmi: Ne savaş, ne barış
-
Ortadoğu2 hafta önce
İsrail’den Türkiye’ye “bombalı” mesaj
-
Görüş1 hafta önce
Yemen’de 48 saatlik Husi karargâhı ziyareti…
-
Dünya Basını2 hafta önce
HTŞ katliamlarından kurtulan Suriyeliler ölüm ve yıkımı anlatıyor
-
Görüş1 hafta önce
Sosyalizmin yeni dünya-sistemindeki yeri – 4