Bizi Takip Edin

Diplomasi

Trump’tan Rus petrolüne sert yaptırım tehdidi: Küresel kriz kapıda mı?

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’da ateşkes sağlanamaması hâlinde Rus petrolü satın alan ülkelere yüzde 25 ila 50 arasında gümrük vergisi getirme tehdidinde bulundu. Uzmanlara göre bu adım, başlıca alıcılar olan Çin ve Hindistan’ı hedef alarak ya küresel bir ticaret krizine ya da petrol fiyatlarında fahiş artışlara yol açarak ABD ekonomisine de ciddi zarar verebilir. Bu nedenle analistler, Trump’ın bu tehdidi hayata geçirme olasılığını düşük görüyor ve bunu bir müzakere taktiği olarak değerlendiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump, NBC News sunucusu Kristen Welker’a verdiği telefon mülakatında, tarafların Ukrayna’daki çatışmaları sona erdirecek bir anlaşmaya varamaması durumunda Rus petrolüne karşı en sert yaptırımları uygulamakla tehdit etti.

Trump, “Bu, Rusya’dan petrol alırsanız Amerika Birleşik Devletleri’nde iş yapamayacağınız anlamına gelecek. Tüm petrole yüzde 25 ila 50 arasında bir gümrük vergisi uygulanacak,” dedi.

Bu durum, Rus petrolünün iki ana alıcısı olan Hindistan ve Çin’in doğrudan hedef alınacağı anlamına geliyor.

Trump’ın bu adımı atmaya karar vermesi durumunda iki olası senaryo bulunuyor.

İlk senaryoda, Çin ve Hindistan Rus petrolünü almaktan vazgeçmiyor ve alımlarını yeni yöntemlerle gizlemeye çalışıyor.

Hindistan, indirimli Rus petrolünü işleyip petrol ürünlerini piyasa fiyatlarından ihraç ederek iyi bir kâr elde ediyor.

Çin’in ise ekonomik nedenlerin yanı sıra Rus petrolünü almaya devam etmek için ciddi siyasi gerekçeleri de bulunuyor.

Ulusal Enerji Enstitüsü Genel Müdür Yardımcısı ve sektörel medya kuruluşu InfoTEK‘in genel yayın yönetmeni Aleksandr Frolov, Vzglyad gazetesine verdiği demeçte “Rus petrolünden vazgeçmek, Çin’in deniz yoluyla petrol tedarikine olan bağımlılığını artıracak ve bu da Çin’i denizdeki olası çatışmalara karşı daha savunmasız hâle getirecektir. Örneğin, Çin’e petrol tedarikinin önemli bir kısmının yapıldığı Malakka Boğazı ile ilgili teorik olarak sorunlar ortaya çıkabilir. Yani Çin’in Rus petrolünden vazgeçmesi, Pekin üzerindeki dış politika baskısı olasılığını artırıyor,” dedi.

Frolov, Rusya’dan yapılan sevkiyatın büyük kısmının Doğu Sibirya-Pasifik Okyanusu boru hattı sistemi üzerinden gerçekleştiğini belirtti.

Eğer ABD, Çin ve Hindistan’a karşı tüm ürünlerine yüzde 50’ye varan gümrük vergileri şeklinde ikincil yaptırımlar uygularsa, küresel ticarette bir çöküş yaşanabilir.

Rusya Federasyonu Hükümeti Maliye Üniversitesi ve Ulusal Enerji Güvenliği Fonu (FNEB) uzmanı İgor Yuşkov da “Rus petrolünün yaklaşık yüzde 90’ı bu iki ülkeye, Hindistan ve Çin’e gidiyor. Ve bunlar Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük ticaret ortaklarından. Bu da ABD’nin kendisini de riske attığı anlamına geliyor. ABD’ye giden mallara ithalat vergileri uygulanacak, bu mallar pahalılaşacak ve tedarikleri azalacak. Üstelik ABD’nin bu malları, özellikle Çin’den gelenleri ikame etmesi zor olacak,” şeklinde konuştu.

Aleksandr Frolov ise, “Çin’de monte edilen her iPhone, ABD’deki herhangi bir alıcıya şu ankinden daha pahalıya mal olacak. Bu durum, genellikle alternatifi olmayan Çinli üreticilerden çok ABD’li tüketicileri daha sert vuracaktır,” ifadelerini kullandı.

Şu anda ABD, Çin’den parasal değer olarak ihraç ettiğinden daha fazla ithalat yapıyor. Bu durum bir dereceye kadar Trump’ın hayalini kurduğu ticaret açığının azaltılmasına yardımcı olabilir, ancak bunun bedeli ABD içinde fiyat artışları ve tüketim malları kıtlığı olacak.

Böyle bir durumun sıradan Amerikan vatandaşlarının hoşuna gitmesi pek muhtemel değil. Bu, enflasyonun artmasına ve ABD Merkez Bankası’nın (Fed) para politikasını sıkılaştırma ihtiyacına yol açacak ve ABD ekonomisi ciddi türbülans yaşayacak.

FNEB uzmanı Yuşkov, “Trump, eylemleriyle küresel bir ekonomik krize yol açacak küresel bir ticaret krizi yaratma riski taşıyor,” değerlendirmesinde bulundu.

Fakat Hindistan ve Çin’in ikincil yaptırımlardan korkup ABD’nin taleplerine uyarak mevcut hacimlerde Rus petrolü alımını durdurduğu ikinci bir senaryo da mümkün.

Bu durumda, bu ülkeler ABD’ye mallarını eskisi gibi yeni gümrük vergileri olmadan göndermeye devam ederler. Dünya petrol piyasası ise, beraberinde getireceği tüm sonuçlarla birlikte ciddi bir krize sürüklenir.

Yuşkov, “Şu anda Hindistan ve Çin’e günde yaklaşık 4 milyon varil petrol gidiyor. Sorun şu ki, mevcut koşullarda bu kadar büyük hacimleri başka hiçbir yere satamayız. Avrupa’ya deniz yoluyla tedarik yasak, ABD’ye de öyle. Bu hacimleri başka pazarlara yönlendirmek zor ve zaman alıcı. Piyasada, örneğin Hindistan’ın şu anda aldığı günde 1,5-2 milyon varilin tamamını tek bir alıcıya satabileceğimiz kadar büyük alıcılar yok,” bilgisini paylaştı.

Eğer Rusya, Trump’ın yaptırımları nedeniyle petrolünü satamazsa, şu anda Çin ve Hindistan’a tedarik ettiği günde tam 4 milyon varillik petrol üretimini kısmak zorunda kalacak.

Petrol ürünleri de hesaba katıldığında, piyasadan günde 5 milyon varilin çekilmesi söz konusu olacak. Frolov, “Bu, dünya tüketiminin yaklaşık yüzde 3-5’i demek ki bu devasa bir miktar. Bu tür hacimleri anında ikame etmek mümkün değil,” diye belirtti.

Elbette, başta OPEC üyeleri olmak üzere başka petrol üreticileri de var. Ancak uzmanlar, onların Trump’ın piyasada açtığı boşluğu doldurmak isteyeceklerinden şüpheli.

Aleksandr Frolov, “Mesele şu ki, Orta Doğu ülkeleri, başka bir büyük petrol üreticisini kendi elleriyle boğmak isteyen büyük petrol tüketicilerinin durumuna anlayış gösterip göstermeyecekleri. Bir dahaki sefere başka birinin eliyle kendilerinin de boğulabileceğini tam olarak anlıyorlar. Bunu 2022’de Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin ‘Üzgünüz, ancak Rus hacimlerini ikame edecek teknik imkanımız yok,’ dediğinde zaten görmüştük,” ifadesini kullandı.

Uzmanlar, ABD’nin Rus petrol ve petrol ürünleri ithalatını yasakladığı, AB’nin ise henüz kendi yaptırımlarını uygulamadığı ancak Avrupalıların şimdiden korkup normalden daha az alım yaptığı 2022 yılıyla paralellik kuruyor.

İgor Yuşkov, “Rusya’nın ihracatı alternatif pazarlara yeniden yönlendirmesi yaklaşık bir ay sürdü. Ancak Hindistan pazarına girmeden önce, anlık olarak üretimi günde 1 milyon varil kısmak zorunda kaldık, çünkü petrolü koyacak yer yoktu. Ve bu, fiyatların varil başına 120 dolara yükselmesine neden oldu. Bu kısa sürdü ama yaşandı. Şimdi durum çok daha kötü olabilir, piyasadan hacimlerimizin yarısı bile -2 milyon varil petrol- çekilse bile. O zaman fiyatlar fırlayabilir,” dedi.

Frolov, “2022 yılındaki durumun modellenmesi, dünya piyasasından günde yaklaşık 3 milyon varil Rus petrolünün çekilmesinin fiyatları varil başına yaklaşık 350 dolara çıkaracağını gösterdi,” şeklinde konuştu.

Bu durum, hâlâ net petrol ithalatçısı konumunda olan ABD için de bir darbe olacak.

Ancak en önemlisi, bu durum Amerikan pazarında benzin ve dizel fiyatlarının artmasına yol açacak.

2022 yazında, dünya piyasasından sadece 1 milyon varil Rus petrolü çekildiğinde bile ABD’de akaryakıt fiyatlarında tarihi bir rekor kırılmıştı; daha büyük hacimlerin çekilmesi durumunda ne olacağı ise belirsiz.

Frolov, “ABD’de motorin ve dizel fiyatı doğrudan petrol fiyatına bağlıdır. Benzin fiyatının yüzde 50’ye kadarı petrol maliyeti. 2022’de ABD’de benzin fiyatları litre başına 1 dolar 35 sente kadar yükseldi. Bu, uzun yılların zirvesiydi ve halk arasında gerçek bir paniğe neden oldu ki seçimlere daha zaman olsa da bu göz ardı edilemez,” değerlendirmesini yaptı.

Öte yandan Yuşkov, 2022’de ithalatçı ülkelerin Rusya’dan bile daha fazla zarar gördüğünü de sözlerine ekledi. Zira Rusya, üretim ve ihracattaki azalmaya rağmen yaptırımlar öncesiyle hemen hemen aynı geliri elde etti ve şimdi de durumun aynı olacağını belirtiyor.

Bu nedenle uzmanlar, Trump’ın, en azından dile getirilen sert biçimiyle böyle bir adıma gideceğinden oldukça şüpheli.

Yuşkov, sözlerini şöyle tamamladı: “Trump, petrol yaptırımlarıyla Rusya’yı korkutmak istiyor. Böylece müzakere pozisyonunu güçlendirebileceğini düşünüyor. Ancak Rus petrolünü piyasadan çıkarma girişimleri, ABD’nin kendisi için de sonuçları ağır olabilecek riskler taşıyor. Burada Rusya üzerinde baskı kurmak için net, iyi düşünülmüş bir plana ihtiyaç var, ancak gördüğümüz kadarıyla böyle bir plan yok.”

Diplomasi

Ukrayna, Rusya’ya yönelik uzun menzilli saldırıları artıracak

Yayınlanma

Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umerov, Rusya’ya yönelik uzun menzilli insansız hava aracı saldırılarının sayısını ve ölçeğini ‘birkaç kat’ artırma kararı aldıklarını açıkladı. Umerov, on binlerce yeni İHA için sözleşme hazırlığı yapıldığını ve hedefin Rus askeri tesisleri olacağını belirtti.

Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umerov, ülkesinin uzun menzilli insansız hava araçları (İHA) kullanarak Rusya’ya yönelik saldırıların sayısını keskin bir şekilde artırmaya hazırlandığını bildirdi.

İnterfaks ajansının aktardığına göre Umerov, komutanlığın iki hafta önce uzun menzilli İHA operasyonlarının sayısını ve ölçeğini “birkaç kat” artırma kararı aldığını ifade etti.

Gazetecilerle bir araya gelen Umerov, Rus askeri tesislerini hedef alacak on binlerce yeni İHA için sözleşme hazırlıklarının sürdüğünü kaydetti.

Bu yıl 4 milyondan fazla İHA tedarik edilecek

Bakan Umerov, bu yıl içinde Ukrayna ordusuna toplamda 4 milyondan fazla İHA’nın teslim edileceğini açıkladı. Ukraynalı işletmelerin üretim hacimlerini yılda 4 milyondan fazla İHA üretebilecek seviyeye çıkardığını belirten Umerov, yılın başından bu yana Ukrayna ordusunun hem devlet tedarikleri hem de tugayların doğrudan alımları yoluyla 1,5 milyon İHA teslim aldığını söyledi.

Die Welt: Zelenskiy, NATO zirvesinde figüran rolündeydi

Saldırılar onaylanmış planlara göre yapılıyor

Umerov, Ukrayna ordusuna İHA tedarikinin takvime uygun şekilde ilerlediğini ve Rus tesislerine yönelik saldırıların onaylanmış planlar doğrultusunda her gün gerçekleştirildiğini vurguladı.

Habere göre Kiev, geçen yıl sistematik uzun menzilli operasyonlar için bir plan geliştirmiş ve on binlerce “derin darbe” (deepstrike) kapasiteli İHA için sözleşme imzalamıştı.

Bu tedbir sayesinde Ukrayna ordusu, Rusya Federasyonu topraklarının derinliklerindeki kritik hedeflere düzenli olarak yüksek hassasiyetli saldırılar düzenleme imkânı buldu.

Ukrayna müttefikleriyle ‘avcı İHA’ üretiyor

Öte yandan, Ukrayna’nın artan Rus İHA saldırılarına karşı savunmasını güçlendirmek amacıyla müttefikleriyle birlikte önleyici İHA’lar (avcı İHA) üretmeye başladığı da daha önce açıklanmıştı.

Kiev’den yapılan açıklamada, “Şahid avcısı” olarak nitelendirilen bu İHA’ların üç Ukraynalı şirket tarafından üretildiği belirtilmişti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Ermenistan’da polis, başpiskoposu gözaltına almak isteyince arbede çıktı

Yayınlanma

Ermenistan’da Ulusal Güvenlik Teşkilatı’nın Başpiskopos Mikael Acapahyan’ı gözaltına alması, din adamları ve halkın direnişiyle karşılaştı. Eçmiadzin Ana Makamı önünde yaşanan arbedenin ardından güvenlik güçleri geri çekilmek zorunda kaldı.

Ermenistan’da Ulusal Güvenlik Teşkilatı mensuplarının, Başpiskopos Mikael Acapahyan’ı gözaltına almak üzere Eçmiadzin Ana Makamı’na düzenlediği operasyon, halkın ve din adamlarının direnişiyle karşılaştı.

Bugün yaşanan olayda, güvenlik güçleri ile halk arasında arbede çıkarken, muhalefetin çağrısıyla bölgeye gelen destekçiler başpiskoposun gözaltına alınmasını engelledi.

Halk özel kuvvetlerle çatıştı

Sputnik Ermenistan‘ın haberine göre, Ulusal Güvenlik Teşkilatı görevlileri sabah saatlerinde Şirak Piskoposluğu’nda arama başlattıktan sonra Başpiskopos Mikael Acapahyan’ı gözaltına almak amacıyla Tüm Ermeniler Katolikosu’nun Eçmiadzin’deki konutuna geldi.

GFakat güvenlik güçleri geldiği sırada Acapahyan, din adamları toplantısı için Eçmiadzin’de bulunuyordu.

Bu gelişme üzerine din adamları ve halk, özel kuvvetlerin yolunu fiziksel olarak keserek Acapahyan’ın gözaltına alınmasına izin vermedi. Yerel saatle 11.39’da toplanan kalabalık ile güvenlik güçleri arasında arbede başladı.

Gerilimin tırmanmasıyla Eçmiadzin’e ek polis, özel kuvvetler ve Ulusal Güvenlik Teşkilatı personeli sevk edildi. Eş zamanlı olarak, Taşnaksutyun partisinin de aralarında bulunduğu Ermeni muhalefeti, destekçilerine kilise liderlerinin gözaltına alınmasını engellemek için kente gelme çağrısı yaptı.

Paşinyan, Rusya vatandaşı milyarder Karapetyan’a karşı neden silaha sarıldı?

Katolikos ve başpiskoposun çıkışı engellendi

Yerel saatle 11.48’de Tüm Ermeniler Katolikosu Karekin II, yanında başpiskopos ve bir avukatla birlikte kalabalığın karşısına çıktı.

Ancak halk, katolikos ve başpiskoposun bölgeden ayrılmasına izin vermedi. Kapıları kilitleyen kalabalık, “patrik” sloganları atarak maskeli güvenlik güçlerine “Sizler deccalsınız,” diye bağırdı.

Ulusal Güvenlik Teşkilatı, yaptığı resmi açıklamada başpiskoposu gönüllü olarak soruşturma makamlarına teslim olmaya çağırdı ve toplanan kalabalığı kolluk kuvvetlerinin faaliyetlerini engellememeleri konusunda uyardı.

Paşinyan yönetimine ‘kimliği yok etme’ suçlaması

Yaşananlar üzerine Rusya Ermenileri Birliği, Ermenistan hükümetinin eylemlerini sert bir dille eleştiren bir açıklama yayımladı.

Birlik, Başbakan Nikol Paşinyan’ı, 2026 seçimleri öncesinde muhalefetin kalesi olarak görülen kiliseye zulmetmek ve Ermeni kimliğinin temellerini yıkmaya çalışmakla suçladı.

Yerel saatle 14.21 sularında güvenlik güçleri ve toplanan halk dağılmaya başladı. Kolluk kuvvetleri, daha önce konuşlandıkları bölgeyi geldikleri gibi aniden terk etti.

Ulusal Güvenlik Teşkilatı ve polis, Eçmiadzin Ana Makamı’nı terk etme kararını güvenlik gerekçelerine dayandırdı.

Kurumlar, Başpiskopos Mikael Acapahyan’a “kolluk kuvvetlerinden saklanmaması ve kendisini bekleyen Ulusal Güvenlik Teşkilatı operasyon grubuna teslim olması” çağrısını yineledi.

Paşinyan: Din adamlarının darbe planını engelledik

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Hürmüz’de gemiler saldırıdan korunmak için ‘İsrail ile bağlantımız yok’ diyor

Yayınlanma

Reuters’ın analiz şirketi Windward’a dayandırdığı haberine göre, Hürmüz Boğazı’ndaki gemiler, İran ve İsrail arasındaki savaş nedeniyle olası saldırılardan kaçınmak için ‘Rus petrolü’ veya ‘Çin’e ait gibi olağan dışı mesajlar yayınlıyor.

İran ile İsrail arasındaki savaş, küresel deniz ticaretinin en kritik geçiş noktalarından biri olan Hürmüz Boğazı‘nda yeni bir güvenlik önlemini tetikledi.

Reuters‘ın haberine göre, bölgedeki gemiler olası saldırılardan korunmak amacıyla “Rus petrolü” veya “Çin’e ait” gibi daha önce görülmemiş mesajlar yayınlamaya başladı.

Analiz şirketi Windward’ın verilerine dayandırılan haber, gemilerin bu yönteme başvurarak kendilerini potansiyel hedeflerden uzak tutmaya çalıştığını ortaya koydu.

‘Olağan dışı’ 101 mesaj tespit edildi

Windward tarafından yapılan analize göre, 12-24 Haziran tarihleri arasında 55 farklı gemi, aidiyetlerine ilişkin toplam 101 “olağan dışı mesaj” gönderdi.

Bu mesajlar arasında “Rus petrolü” ve “Çin’e ait” ifadeleri öne çıktı.

Örneğin, Panama bayraklı Yuan Xiang Fa Zhan adlı konteyner gemisi, 26 Haziran’da Pakistan’a giderken Hürmüz Boğazı’nı geçtiği sırada telsizle geminin “Çin’e ait olduğunu” bildirdi.

Benzer şekilde, Suudi Arabistan’dan Çin’e ham petrol taşıyan süper tanker Yuan Yang Hu da aynı mesajı yayınladı ve boğazdan ayrılır ayrılmaz sinyali değiştirdi.

Singapur bayraklı Kota Cabar adlı konteyner gemisi ise Kızıldeniz’den geçerken “geminin İsrail ile bağlantısı olmadığı” yönünde bir sinyal verdi.

Normal şartlarda gemiler, varış noktaları veya taşıdıkları yüke ilişkin bilgiler aktarır. Bazı durumlarda ise korsanları ve diğer olası saldırıları caydırmak için gemide silahlı muhafızların bulunduğuna dair mesajlar verilebiliyor.

Uzmanlar Harici’ye değerlendirdi: Hürmüz’ün kapanma ihtimali ‘sıfır’

‘Bazı ülkeler daha yüksek tehdit altında’

Windward CEO’su Ami Daniel, gemiciliğin karmaşık yapısı nedeniyle bir geminin sahibi olan devleti net bir şekilde belirlemenin zor olduğu yönünde gemi sahipleri arasında bir görüş birliği oluştuğunu belirtti.

Daniel, buna karşın İngiltere, ABD ve İsrail gibi bazı ülkelerle bağlantılı gemilerin “daha yüksek bir tehdide maruz kalabileceğini” ifade etti.

İran’dan ‘boğazı kapatırız’ tehdidi

İran ve Umman’ın karasularında yer alan Hürmüz Boğazı, dünya petrol ve sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) sevkiyatının yaklaşık beşte birinin yapıldığı stratejik bir konumda bulunuyor.

İran, İsrail ile yaşadığı savaş ve ABD’nin ülkedeki nükleer tesislere yönelik saldırıları sonrasında, “egemenliğine yönelik saldırganlığın” devam etmesi halinde boğazı kapatma tehdidinde bulunmuştu.

İranlı uzmanların değerlendirmelerine göre, boğazın kapatılması piyasaya petrol arzında keskin bir düşüşe yol açabilir ve petrol fiyatlarının varil başına 250 dolara kadar yükselmesine neden olabilir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English