Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Washington Post: Ertesi gün planı kağıt üzerinde hazır

Yayınlanma

The Washington Post’tan David Ignatius’un haberine göre, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ve Orta Doğu’dan sorumlu yardımcısı Brett McGurk geçtiğimiz hafta sonu Suudi Arabistan ve İsrail’e yaptıkları ziyarette İsrail’in savaş operasyonlarının kademeli olarak sona ermesi ve “ertesi gün” sürecinin başlatılması üzerine bazı görüşmeler yaptı.

Ignatius, perde arkası görüşmelerden yola çıkarak savaşta sona doğru gelindiğini yazdı. İlk olarak İran ve ABD arasındaki görüşmelere işaret eden Ignatius, geçen hafta Umman’da McGurk ve İran’ın yeni Dışişleri Bakan Vekili Ali Bagheri Kani arasında yapılan toplantıdan bahsetti. Bu toplantılarda İran’ın uranyum zenginleştirmesini yüzde 60’ta tutmayı ve bu seviyeye kadar zenginleştirilmiş yakıt stokunu sınırlamayı özel olarak kabul ettiğini söyleyen Ignatius, Raisi’nin helikopteri düştüğünde İran’ın ABD’den helikopterin yerini tespit etmek için acil yardım talep etmesinin de İran-ABD diyaloğunun bir işareti olduğunu belirtti.

İkinci olarak İsrailli liderlerin Hamas’ın Refah’ta kalan dört taburuna yapılacak son saldırı konusunda görüş birliğine vardığından ve İsrail’in birkaç hafta önce düşündüğü iki tümenli ağır saldırıdan vazgeçtiğinden bahsetti. Ignatius, ABD’li yetkililerin daha az sivil kayıpla sonuçlanacak ve bu nedenle Biden’ın karşı çıkmayacağı daha sınırlı bir saldırı öngördüğünü söyledi. ABD’li yetkililere göre Refah’ta toplanan yaklaşık 1,5 milyon Filistinlinin en az 800,000’inin bölgeyi terk ettiğini yazdı.

Hamas Gazze’de varlığını sürdürecek olsa da İsrailli liderler Hamas’ın organize askeri kapasitesinin yaklaşık yüzde 75’inin yok edildiğini ve Refah operasyonunun kalan kapasitenin çoğunu ortadan kaldıracağını iddia ediyor.

İsrail savunma yetkililerinin “ertesi gün” için, kısmen Filistin Yönetimi’nin Gazze’deki idari personelinden oluşacak bir Filistin güvenlik gücü içeren bir strateji üzerinde anlaştığını yazan Ignatius, ayrıca bu Filistin gücünün, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi ılımlı Arap devletleri tarafından desteklenen Filistin ileri gelenlerinden oluşan bir yönetim konseyi tarafından denetleneceğini belirtti. Bazı İsrailli yetkililer bu yönetim biriminin Ramallah’taki Filistin Yönetimi ile bağları olacağını kabul ediyor.

Ignatius’un haberinde konuyla ilgili bilgi sahibi bir yetkiliden aktardığına göre Hamas müzakerecileri Mısır’a, ABD’nin müzakere ettiği ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması anlaşmasının son taslağında yer alan “geçiş dönemi düzenlemesi”nin bir parçası olarak Gazze’deki bu yönetim birimini kabul edebileceklerini söylediler.

Ayrıca Suudi Arabistan’ın da, ABD ile birlikte İsrail’le ilişkilerin normalleştirilmesini de içeren bir güvenlik anlaşmasının “neredeyse nihai” taslağını kabul ettiği kaydedildi. Sullivan’ın pazar günü Veliaht Prens Muhammed bin Salman ile yaptığı görüşmelerin özetinde, bu anlaşmanın bir parçası olarak, krallığın Filistin sorununa iki devletli bir çözüm için “güvenilir bir yol” üzerinde anlaşmaya varılmasını beklediği ve bunun daha önceki Suudi söyleminin yumuşatılması anlamına geldiği belirtildi. ABD’li yetkililer Gazze çatışmasının nihai çözümünde Suudilerin rolünü vurguluyor.

Savaşın sona ermesinin ise, ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması anlaşması ile başlayacağı ifade edilen haberde, bu konuda da bazı ilerlemeler kaydedildiği öne sürüldü. ABD’li yetkililer, İsrail Refah’a saldırmayı planlasa da görüşmelerin bu hafta içinde yeniden başlayabileceğini düşünüyor.

Ignatius öte yandan, Netanyahu’nun sağcı koalisyonu ayrıntıların çoğuna karşı çıktığı için nihai anlaşmayı yapmanın gelecekteki bir İsrail hükümetine kalabileceğini yani İsrail hükümetinin düşebileceğini belirtti.

ORTADOĞU

FT, “İsrail öncülüğünde Orta Doğu’nun yeniden şekillendirilmesini” yazdı

Yayınlanma

Financial Times’ta (FT) dün yayınlanan başyazıda, İsrail ve Başbakan Binyamin Netanyahu öncülüğündeki “askeri zaferlerin” ardından Orta Doğu’nun yeniden şekillendirildiği ileri sürüldü.

“Yıl sona ererken, Orta Doğu’daki dinamikler tartışmasız bir şekilde İsrail’in lehine değişti,” değişti diyen FT, İsrail ordusunun “Hizbullah’ı durmaksızın vurması”nın, örgütü ateşkes anlaşmasına zorladığını ve aslında bunun da İsrail’e Lübnan’a saldırmaya devam etme hakkı verdiğini savundu.

İran’ın, Beşar Esad’ın devrilmesiyle “yıkıcı bir gerileme” daha yaşadığını belirten İngiliz gazetesi, “İran, Orta Doğu’daki kritik bir müttefikini ve en önemli vekili olan Hizbullah’a ikmal sağlayan hayati bir kara bağlantısını kaybederken yaklaşık 4.000 İranlı ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. İsrail’in Esad’ın göz alıcı çöküşünde doğrudan bir parmağı olmayabilir, fakat Suriye’deki İran hedeflerini ve rejimi desteklemeye yardımcı olan Hizbullah’ı vurması, isyancıların Şam’a giden yolunu yumuşattı,” diye yazdı.

7 Ekim Aksa Tufanı operasyonundaki istihbarat zaafına rağmen, İsrail’in düşmanlarına karşı askeri üstünlüğünün derecesinin “açık bir şekilde ortaya çıktığını” savunan FT, Netanyahu’nun siyasi şansının da buna paralel olarak toparlandığını vurguladı.

Hamas saldırısından sonra pek çok kişinin İsrail siyasetindeki Netanyahu hakimiyetinin sona ereceğini tahmin ettiğini hatırlatan FT, buna rağmen Netanyahu’nun, “aşırı sağcı” koalisyonuna bir partinin daha eklenmesiyle güçlenmiş ve anketlerde 7 Ekim öncesi seviyelerine geri dönmüş olarak her zamankinden daha sağlam göründüğünü savundu.

Hiç kimsemin “Esad’ın zalim rejiminin sona ermesine” ya da “İran ve vekillerinin kötücül etkisinin zayıflamasına” üzülmemesi gerektiğini savunan FT, “Fakat İsrail’in askeri başarıları, saldırılarının Gazze ve Lübnan’da milyonlarca insana yaşattığı tarifsiz acılarla sonsuza dek lekelenecektir,” iddiasında bulundu.

İsrail’in, Suudi Arabistan da dahil olmak üzere Arap devletleri arasında Gazze’de soykırım suçu işlediğine dair artan suçlamalarla karşı karşıya kaldığını hatırlatan İngiliz gazete, “Filistinli yetkililere göre 45.000’den fazla olan korkunç ölü sayısının yanı sıra İsrail’in 2,3 milyon nüfuslu Gazze’ye uyguladığı kuşatma, yardım ve suya getirilen kısıtlamalar ve sivil altyapının tahrip edilerek şeridin büyük bölümünün yaşanmaz hale getirilmesi de bu iddiaları güçlendiriyor,” dedi.

Netanyahu hakkında tutuklama emri çıkaran Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, “bir savaş yöntemi olarak aç bırakma savaş suçu … ve diğer insanlık dışı eylemler” konusunda cezai sorumluluk taşıdığına inanmak için “makul gerekçeler” olduğunu söylediğini hatırlatan FT’nin, “İsrail’in savaşı ve kuşatması sadece İsrail için değil, Netanyahu’nun cezasız kalmasına izin veren ABD için de bir lekedir,” diye yazması dikkat çekti.

Hamas’ın askeri kapasitesini yok ettikten ve İsrail’e yönelik bölgesel tehditleri etkisiz hale getirdikten sonra Netanyahu’nun çatışmayı sona erdirmemek ve kalan rehinelerin serbest bırakılması için bir anlaşma yapmamak için hiçbir gerekçesi olmadığını öne süren FT, “Fakat o ve aşırı sağcı müttefikleri bunun yerine çeşitli cephelerde daha fazla toprak işgal etmeye ve İsrail’i sürekli bir çatışma halinde tutmaya kararlı görünüyor,” diye yazdı.

FT başyazısı şöyle sona erdi:

“Nihayetinde İsrail’in güvenliği ancak barışla garanti altına alınabilir ve İsrail bunu başarmak için hiç bu kadar güçlü bir konumda olmamıştı – keşke Netanyahu bunu görebilseydi.”

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail’in Yemen saldırılarında DSÖ heyeti de hedef oldu

Yayınlanma

Husiler yaptığı açıklamada, İsrail güçlerinin perşembe günü Yemen’in başkenti Sana ve batıdaki Hudeyde kentine düzenlediği bir dizi saldırıda en az altı kişinin öldüğünü ve onlarca kişinin de yaralandığını söyledi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres’in sözcüsü yaptığı açıklamada, başkentin havaalanına düzenlenen saldırının, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus liderliğindeki “üst düzey bir BM heyetinin” havaalanından uçacağı sırada gerçekleştiğini söyledi.

Açıklamada “Genel Sekreter Yemen ve İsrail’de tırmanan gerginlikten ciddi endişe duymaktadır” denildi.

BM Dünya Gıda Programı’nın İcra Direktörü Cindy McCain, örgütün İnsani Hava Servisi’nin (UNHAS) havalimanındaki operasyonlarını geçici olarak askıya alacağını söyledi.

UNHAS, insani yardım topluluğu için kriz bölgelerine yolcu ve hafif kargo taşımacılığı sağlıyor.

McCain askıya alma kararının “ihtiyaçların muazzam ve giderek arttığı bir dönemde insani yardım müdahalesini olumsuz etkileyeceğini” söyledi.

Husiler, saldırıların Hudeyde ve Ras İsa limanlarını ve Hudeyde vilayetindeki bir elektrik santralini vurduğunu da açıkladılar.

Husiler misilleme sözü verdi ve saatler sonra İsrail ordusu Yemen’den fırlatılan bir füzenin “İsrail topraklarına geçmeden önce durdurulduğunu” duyurdu. İsrail acil servisinden yapılan açıklamaya göre olayda yaralanan olmadı.

Husiler henüz önlenen füze hakkında yorum yapmadı.

Husiler tarafından yönetilen al-Masirah televizyonunun bildirdiğine göre Sanaa Uluslararası

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail Başsavcısı Netanyahu’nun eşi hakkında soruşturma emri verdi

Yayınlanma

İsrail başsavcısı, başbakanın eşi Sara Netanyahu hakkında, kocasının yolsuzluk davalarında tanıkları taciz ettiği ve adaleti engellediği şüphesiyle soruşturma başlatılması talimatı verdi.

Gali Baharav-Miara ve savcı Amit Aisman tarafından perşembe günü alınan kararda, Sara Netanyahu’nun başbakanın “düşmanları” olarak algılanan kişilere karşı bir gösteri ve sosyal medya saldırısı kampanyası düzenlediğini iddia eden bir İsrail televizyonu soruşturmasına atıfta bulunuldu.

Haberde hedefler arasında Binyamin Netanyahu’yu suçlayan eski başsavcı, davanın baş savcısı ve davalardan birinde tanık olan Hadas Klein’in de bulunduğu iddia edildi.

Klein ve diğer bazı kişiler raporun yayınlanmasının ardından Sara Netanyahu hakkında polise suç duyurusunda bulundu.

Binyamin Netanyahu, zengin hayırseverlerle çıkar ticareti yaptığı iddialarıyla ilgili olarak rüşvet, dolandırıcılık ve güven ihlali suçlamalarıyla yargılanıyor ve bu ay savunmasında ifade vermeye başladı.

Perşembe günü erken saatlerde İsrail başbakanı, kendisine ve eşine karşı “karakter suikastı” ve “kan iftiraları” yürüttükleri gerekçesiyle “sola ve medyaya” saldıran dört dakikalık sert bir video yayınladı.

“Yalanların sınırı yok. Aşağılık kurguların, bağlamından koparılmış gerçeklerin, yalan haberlerin, beyin yıkamanın sınırı yok” dedi.

Netanyahu hükümetinin bakanları ve siyasi müttefikleri de soruşturma çağrısı kararına öfkeyle tepki gösterdi.

Adalet Bakanı Yariv Levin, Telegram üzerinden başsavcıyı “suç” olarak nitelendirdiği “aşırı seçici uygulama” nedeniyle eleştirdi. İddiaları “televizyon dedikodusu” olarak niteledi.

İsrail Parlamentosu Başkanı Amir Ohana Facebook’ta yaptığı açıklamada Baharav-Miara’nın motivasyonunun siyasi olduğunu söyledi ve “siyasi tarafına karşı [soruşturmalar] söz konusu olduğunda tembel ve körlük, sağırlık ve dilsizlikten muzdarip” olduğunu iddia etti.

Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Baharav-Miara’nın görevden alınması çağrısında bulundu. X’te yazdığı yazıda “Hükümet bakanlarına ve ailelerine siyasi olarak zulmeden biri başsavcı olarak görev yapmaya devam edemez” dedi.

Baharav-Miara geçtiğimiz iki yıl boyunca Netanyahu hükümetinin ülkenin yargı sistemini elden geçirme girişimlerini eleştirmiş ve eleştirmenler tarafından ülkenin demokrasisine zarar verebilecek bir güç gaspı olarak görülmüştü.

Polisin Sara Netanyahu hakkında soruşturma açılması yönündeki talimata göre hareket edip etmeyeceği ve nasıl hareket edeceği belirsizliğini koruyor.

Polis komiseri Danny Levy’nin adının da televizyon soruşturmasına karışmış olması durumu daha da karmaşık hale getiriyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English