Bizi Takip Edin

ASYA

Yoon yönetiminden tarihi ‘esir işçiler’ kararı: Kamuoyu ve muhalefet tepkili

Yayınlanma

Güney Kore hükümeti pazartesi günü yaptığı açıklamada, Japonya ile tarihi sorunlardan biri olan “2. Dünya Savaşı sırasında esir işçiler” sorunu çözmek amacıyla, Japon şirketlerinde çalışmak zorunda kalan Koreli işçilere tazminat ödeneceğini duyurdu.

Güney Kore Dışişleri Bakanı Park Jin, bir hükümet vakfının 2018’de Mitsubishi Heavy Industries ve Nippon Steel’e karşı açılan davaları kazanan 15 mağdura tazminat ödeyeceğini söyledi. Fon, özel sektörden gelen bağışlarla kurulacak.

Park bir basın toplantısında, “Hükümet hem Güney Kore hem de Japonya’nın, geçmişteki talihsiz tarihin üstesinden gelerek uzlaşma ve dostane iş birliğine dayalı geleceğe yönelik ilişkiler geliştirmek için birlikte çalışmasını umuyor. Bu çözüm, Kore Cumhuriyeti’nin artan devlet gücü ve statüsüyle örtüşüyor. Hükümet bu konuyu görmezden gelmeyecek ve halkımızın acılarını kucaklayacak” dedi.

Japonya’nın 1910’dan 1945’e kadar Kore Yarımadası’nı 35 yıl boyunca işgal etmesinden kaynaklanan çeşitli tarihi problemler Tokyo ve Seul arasında sorun olmaya devam ediyor. Savaş zamanı “esir işçiler” ve Japon askeri genelevlerinde zorla çalıştırılan “rahatlatma kadınları” son yıllarda en fazla üzerinde durulan konular arasındaydı.

Duyuru, Güney Kore Cumhurbaşkanı Yoon Seok Yeol’un Japonya’nın Güney Kore ile ortak değerler ve bölgesel çıkarları taşıdığını söylemesi ardından geldi.

Bununla birlikte Dışişleri Bakanı Park, gazetecilere verdiği demeçte, hükümetin Japonya’ya çok fazla teslim olup olmadığına dair birçok zor soru ile karşı karşıya kaldı. Park, Güney Kore’nin bardağın yarısından fazlasını doldurduğunu, geri kalanını Japonya’nın dolduracağını öne süren bir metaforla yanıt vererek “teslim olma” söylemini yalanladı.

Japonya açıklamadan memnun

Japonya Dışişleri Bakanı Yoshimasa Hayashi, “Japonya-Güney Kore ilişkilerini çok zor bir durumdan sağlıklı bir duruma getirmeye yardımcı olacağı için Güney Kore hükümetinin açıklamasını takdir ettiğini” açıkladı.

Hayashi, Güney Kore’nin “samimi bir yanıt” talebiyle ilgili olarak, hükümetinin “bir bütün olarak tarihi tanıma konusunda birbirini izleyen Japon kabinelerinin konumunu miras aldığını” vurguladı.

Hayashi, “Japon hükümeti, Ekim 1998’de açıklanan Kore-Japonya Ortak Deklarasyonu da dahil olmak üzere, bir bütün olarak tarihi tanıma konusundaki önceki kabinelerin pozisyonunu devraldığını doğruladı” ifadelerini kullandı.

Kim Dae-jung-Obuchi Deklarasyonu

Başbakan Kishida ve Dışişleri Bakanı Hayashi’nin sözünü ettiği Kore-Japonya Ortak Deklarasyonu, 1998’de dönemin Güney Koreli demokrat lideri Kim Dae-jung ve Başbakan Keizo Obuchi’nin karara bağladığı “Kim Dae-jung-Obuchi Deklarasyonu” olarak adlandırılıyor.

Başbakan Obuchi bu bildiride, Japonya’nın geçmişte sömürge yönetimi yoluyla Güney Kore halkına büyük zarar ve ıstırap verdiği tarihi gerçeğini alçakgönüllülükle kabul etmiş ve bunun için “ağır bir pişmanlık ve içten özür” sunacağını söylemişti.

Japon sömürge yönetimi ve saldırganlığından zarar gören Asya halkına karşı derin pişmanlık ve içten özür ifade eden 1995 Murayama Bildirisi’nin aksine, Kore-Japon Ortak Deklarasyonu, Kore halkına çeşitli imtiyazlar tanıyarak uluslararası mahkemelerde haklarını arama yolunu açmıştı.

Daha sonra, eski Başbakan Junichiro Koizumi 2005 yılında tüm Asya bölgesinden özür diledi ve pişmanlık duyduğunu ifade etti. 2010 yılında dönemin hükümet lideri olan Başbakan Naoto Kan’da özür dileyen liderler arasında.

Eski Başbakan Shinzo Abe, 2015’te savaşın sona ermesinin 70. yıldönümünde yaptığı açıklamada özür ve pişmanlık dile getirirken, gelecek nesillerin özür dilemeye devam etmemesi gerektiğini de ifade etti.

Güney Kore halkı karara tepkili

Dışişleri Bakanı Park Jin tarafından açıklanan plan, Seul yönetiminin Japonya’nın acımasız sömürgesi altında olduğu 2. Dünya Savaşı sırasında insan hakları suçları işleyen iki Japon firmasına karşı açılan davaları kazanan 15 Güney Kore vatandaşına tazminat verileceğini açıklayarak sorunu çözmek istiyor.

Ancak mağdurlar ve onları destekleyen sivil toplum kuruluşları, kararın Güney Kore yüksek mahkemesinin 2018’de verdiği dönüm noktası niteliğindeki kararları etkili bir şekilde geçersiz kıldığını savunarak kararı şiddetle protesto ettiler.

Şu ana kadar 15 davacıdan sadece üçünün hayatta olduğu ve hayatını kaybedenlerin ailelerinin mirasçı olarak tazminat alacağı biliniyor.

Başkent Seul’de toplanan protestocular, Yoon hükümetinin aldığı kararın “aşağılayıcı ve küçük düşürücü olduğunu” savunarak hükümeti yoğun eleştiriye tuttu.

Ana muhalefetten büyük tepki

Ana muhalefetteki Demokrat Parti de planı “diplomasi tarihindeki en büyük aşağılama ve leke” olarak nitelendirerek sert bir dille eleştirdi.

Yoon hükümeti ve politikalarının Güney Kore için büyük bir felaket getireceğini savunan Demokrat Parti ve eski Cumhurbaşkanı adayı Lee Jae-myung protestolarda halkın yanında duruş sergileyerek, destekçi sayısını artırma yolunu izliyor.

Joe Biden’dan ilk yorum

ABD ile ortak politikalar izleyen Yoon yönetiminin, “Hint Pasifik Stratejisi” çerçevesinde Japonya ile ilişkilerini geliştirmek istediği biliniyor.

Son gelişmelere yönelik açıklamalarda bulunan ABD Başkanı Joe Biden, “Kore Cumhuriyeti ile Japonya arasında bugün yapılan duyurular, ABD’nin en yakın iki müttefiki arasındaki iş birliği ve ortaklığın çığır açan yeni bir bölümünü işaret ediyor” dedi.

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji işbirliğini geliştirme konusunda anlaştı

Yayınlanma

İki Güneydoğu Asya ülkesinin liderleri perşembe günü Malezya’da bir araya gelirken, Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji ve diğer alanlarda ilişkilerini güçlendirme konusunda anlaştı.

Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri To Lam, Malezya’ya üç günlük resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor. Bu, ağustos ayında göreve gelmesinden bu yana Malezya’ya yaptığı ilk ziyaret.

Ortak basın toplantısında konuşan Malezya Başbakanı Anwar İbrahim, To Lam’ın ziyaretinin iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin “kapsamlı stratejik ortaklık” düzeyine yükseltilmesi yolunda önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, “Vietnam, ülkelerindeki 700 projeyle 13 milyar doları aşan iş girişimlerimize büyük destek veriyor” dedi.

Daha geniş kapsamlı bir anlaşmanın parçası olarak Malezya’nın devlet petrol grubu Petronas ve Vietnamlı mevkidaşı PetroVietnam, karbonsuzlaştırma ve sürdürülebilir enerji alanında çözümler geliştirme konularında işbirliğine ilişkin bir mutabakat zaptı teati etti.

Anwar, Malezya’nın Vietnam ile savunma, denizcilik ve dijital teknoloji dahil olmak üzere çeşitli diğer alanlarda işbirliğini kolaylaştıracağını da sözlerine ekledi.

To Lam ise Vietnam’ın helal endüstrinin geliştirilmesi, karşılıklı iş yatırımları, yeşil ekonomi inovasyonu, eğitim, spor ve turizm gibi alanlarda işbirliğini genişletme niyetini vurguladı.

“Özellikle ASEAN, BM, Bağlantısızlar Hareketi ve APEC gibi çok taraflı forumlarda barış, güvenlik ve istikrar başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası konularda yakın bir şekilde çalışacağız. Mekong alt bölgesi de dâhil olmak üzere bölgesel entegrasyon alanındaki işbirliğini de güçlendireceğiz” dedi.

Genel sekreter ayrıca Vietnam’ın Güney Çin Denizi’nde “barış, güvenlik, istikrar, emniyet ve seyrüsefer ve uçuş özgürlüğünü” koruma taahhüdünü vurgulayarak, “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi dahil olmak üzere evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk doğrultusunda, tehdit veya güç kullanımı olmaksızın anlaşmazlıkların barışçıl çözümünü teşvik ediyoruz” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Trump’ın olası gümrük vergileri Güneydoğu Asya’yı nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

Güneydoğu Asya, Donald Trump’ın evrensel gümrük vergileri tehdidine ve Çin ile yeni bir ticaret savaşına karşı endişeli görünüyor. Bölgenin en büyük altı ekonomisinden beşi ABD ile ticaret fazlası veriyor.

Ancak uzmanlara göre, durum o kadar da kötü olmayabilir. Jeopolitik olarak tarafsız durmaya çalışan bölge, Trump’ın ilk başkanlığı döneminde 2017-2020 yılları arasında hem Çin hem de ABD ile brüt ticaretinde artış gördü. Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve ABD’den şirketlerin ABD gümrük vergilerinden kaçınmak için Güneydoğu Asya’daki üretim üslerini çoğaltmasıyla Vietnam, Endonezya, Malezya ve Tayland büyük kazanç elde etti.

Uzmanlara göre, ihracat ve ekonomik büyüme kısa vadede darbe alacaktır ancak bölge ticaret sapması ve ikamesinden kazançlı çıkabilir.

Trump’ın gümrük vergisi tehdidi nedir?

Trump’ın ticaret politikasının amacı, imalat işlerini ABD’ye geri döndürmek ve tedarik zincirlerini Çin’den ayırmak. Trump ve danışmanları Çin’in ticari avantajının kur “manipülasyonu, fikri mülkiyet hırsızlığı ve zorla teknoloji transferinden” kaynaklandığını iddia ediyor.

İlk döneminde Trump, Çin’den ithal edilen 250 milyar dolar değerindeki elektronik, makine ve tüketim mallarına %25’e varan gümrük vergileri uygulamak için yürütme yetkilerini kullandı. Pekin de ABD’nin tarım, otomotiv ve teknoloji ihracatına karşı benzer önlemlerle misilleme yaptı.

Şimdi Trump, ABD’ye giren tüm Çin mallarına %60 vergi ve diğer her yerden yapılan ithalata %20’ye varan gümrük vergisi uygulanmasını önerdi.

Güneydoğu Asya için ne kadar kötü olabilir?

Oxford Economics’e göre Kamboçya’nın ihracatının yaklaşık %40’ı Amerika’ya gidiyor ve toplam ihracata oranla ASEAN’daki en büyük ihracatçı konumunda; onu %27,4 ile Vietnam ve %17 ile Tayland takip ediyor. Tayland Ticaret Odası Üniversitesi Başkanı Thanavath Phonvichai, Trump’ın vaatlerini yerine getirmesi halinde Tayland ekonomisinin 160,5 milyar baht (4,6 milyar dolar) darbe alabileceğini söyledi.

Vietnam, ABD ile dünyanın en büyük dördüncü ticaret fazlasına sahip. Çinli, Tayvanlı ve Güney Koreli firmaların Trump dönemi gümrük vergilerini aşmak için Vietnam’ı kullanmasıyla bu dengesizlik hızla büyüdü. Vietnam’ın talihi, özellikle de ABD’nin Vietnam’ı daha yüksek gümrük vergileri gerektiren “piyasa dışı ekonomi” olarak sınıflandırmaya devam etmesi halinde, aynı hızla dönebilir.

Trump’ın gümrük vergileriyle ilgili belirsizlik, firmaların Güneydoğu Asya’daki yatırım planlarını duraklatmalarına ya da durdurmalarına neden olabilir. Şehir devletinin Ekonomik Kalkınma Kurulu’na göre, ABD şirketleri geçen yıl Singapur’daki 9,5 milyar dolarlık sabit varlık yatırımının yaklaşık yarısını oluşturdu. Başbakan Lawrence Wong, Trump’a gönderdiği tebrik mektubunda ABD’nin Singapur ile “istikrarlı bir ticaret fazlası” verdiğini hatırlatmakta gecikmedi.

Çin ekonomisine vurulacak herhangi bir darbe, Çin tüketimine, ihracat talebine ve turizmine bağımlı olan ASEAN ülkelerine de yansıyacaktır. Çin mallarına yönelik iştahın azalması, Çinli üreticilere girdi sağlayan Güneydoğu Asyalı tedarikçileri de etkileyecektir. Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomisi olan Endonezya, Çin’e olan %24,2 oranındaki ihracatı ve ağırlıklı olarak emtia ihracatı nedeniyle bu durumdan en fazla zarar görecek ülke olacaktır.

Mallarını ABD’ye gönderemeyen Çinli ihracatçılar, hükümetlerin metal, tekstil ve tüketim mallarındaki dampingden zarar gören yerel üreticilerin şikayetleriyle karşılaştığı Güneydoğu Asya’ya yönlendirebilir.

Güneydoğu Asya’nın avantajı nedir?

Güneydoğu Asya’nın mevcut üretim patlaması ticaret savaşı nedeniyle başladı. Analistler zaman içinde ticari ikame ve sapmanın büyümeye vurulan darbeden daha ağır basacağını düşünüyor.

Macquarie Capital ASEAN araştırma müdürü Jayden Vantarakis, “Çin’e yönelik daha büyük bir baskının, Çinli işletmelerin Asya’da daha fazla ticaret ve yatırım yapmasıyla tedarik zincirinde daha fazla sapmaya yol açabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Bazı Güneydoğu Asya hükümetlerinin agresif bir şekilde başvurduğu elektrikli araç fabrikaları ekonomik bir tampon sağlayabilir. “ABD dışında da elektrikli araç talebi artıyor, bu nedenle Endonezya’ya net bir fayda sağlayabileceğini düşünüyorum. Özellikle benzin fiyatları giderek pahalılaştığı için karbon nötr olmaya çalışan daha küçük ülkeler arzı devralmaya çalışacak ve daha fazla elektrikli otomobil satın alacaklar,” diyor Singapur Ulusal Üniversitesi İşletme Fakültesi profesörü Sumit Agarwal.

Trump’ın vaat ettiği gümrük vergileri, Tayland’ın bu yıl haddelenmiş çelikte yaptığı gibi, ASEAN hükümetlerine Çin mallarına antidamping tarifeleri uygulama konusunda itici güç sağlayabilir. Daha sıkı ABD menşe kuralları da hükümetlere daha fazla yüksek değerli parça üretimi ve montajının yerel olarak yapılmasını sağlama fırsatı verebilir.

Güneydoğu Asya para birimleri ve piyasaları nasıl etkilenecek?

Trump’ın gümrük vergileri Güneydoğu Asya merkez bankaları üzerindeki para politikasını daha da gevşetme baskısını hafifletebilir.

İngiltere merkezli Pantheon Macroeconomics’in gelişmekte olan Asya baş ekonomisti Miguel Chanco, “Esasen Trump’ın zaferi, planladığı gümrük tarifeleri nedeniyle dünya için enflasyonisttir, bu nedenle küresel parasal normalleşme veya gevşeme döngüsü muhtemelen Filipinler de dahil olmak üzere daha önce düşünüldüğü kadar keskin olmayacaktır” dedi.

Nikkei Asia’ya konuşan Chanco, Güneydoğu Asya para birimlerinin daha önce beklendiği gibi güçlenmeyeceğini, bunun kısmen piyasaların ABD Merkez Bankası’nın gevşeme hızını yeniden fiyatlandırmasından ve dolayısıyla doların güçlenmeye devam etmesinden kaynaklandığını söyledi.

Altı büyük Güneydoğu Asya ekonomisi arasında Tayland bahtı ve Malezya ringgiti, Trump’ın zaferinden bu yana en kötü performans gösteren para birimleri oldu ve çarşamba gününe kadar ABD doları karşısında sırasıyla %3,2 ve %2,9 değer kaybetti.

Taylandlı menkul kıymetler şirketi InnovestX, güçlü dolar ve zayıf bahttan faydalanacak hisse senetleri önerdi. Bunlar arasında CP Foods ve Delta Electronics gibi önemli ihracat gelirleri olan ya da Tayland Havalimanları, emlak geliştiricileri ve otelciler gibi turizmle ilgili şirketler yer alıyor.

Hükümetler, diğer ülke ve bölgelerle ilişkilerini derinleştirerek ve tarafsızlıklarını vurgulayarak ABD ya da Çin’e olan aşırı bağımlılıklarını azaltmak için şimdiden adımlar atıyor.

Özellikle Güneydoğu Asya ekonomilerinin de ASEAN içi ticareti güçlendirerek direnç oluşturmaya odaklanması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English