Bizi Takip Edin

ASYA

‘Yüksek kaliteli kalkınma hedefi Çin’in önünde duran zorlu bir görev’

Yayınlanma

Yaklaşık 20 yıldır ÇKP’yi ve Çin Ulusal Halk Kongresi toplantılarını takip eden Prof. Dr. Seriye Sezen, ‘iki toplantı’ya ilişkin sorularımızı yanıtladı: ‘Çin liderliği, ekonomik sorunlarla anılmak yerine, küresel sorunlara yönelik politikalarıyla ve dış politikasıyla uluslararası kamuoyunda yer almak istedi.’

 ‘İki toplantı’ olarak bilinen Çin’in en üst düzey yasama organı ve en üst düzey siyasi danışma kurulunun (Çin Ulusal Halk Kongresi ve Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı) bu yılki toplantıları sora eriyor. Halk Siyasi Danışma Konferansı pazar günü kapanış oturumunu yaptı. Ulusal Halk Kongresi de pazartesi günü Pekin’deki Büyük Halk Salonu’nda kapanışını yapacak.

2024 Pekin için, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 75. yıl dönümü olması ve 14. Beş Yıllık Plan’ın uygulanması açısından önemli bir yıl olarak görülüyor.

Bu yılki toplantılarda, büyüme hedefi ve nitelikli ekonomik kalkınma, finansal sistemde reform, özel sektörün teşviki ve piyasayı istikrara kavuşturma, yeni üretici güçler ve yüksek kaliteli kalkınma, nitelikli dışa açılmanın hızlandırılması, yaşlı nüfus ve düşen doğum oranları, askeri teknolojinin gelişimi önemli gündem başlıklarıydı.

İki toplantıdan öne çıkan tartışmaları ve uluslararası kamuoyuna yansımalarını Türkiye’de Çin’i en yakından takip eden isimlerden olan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seriye Sezen ile konuştuk.

‘Dikkatler hükümet raporunda idi’

Çin siyasi takviminin en önemli etkinliği olarak nitelendirilen ‘iki toplantı’nın bu yılki gündemini, işleyişini ve atmosferini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu yılki toplantılar, 2023’te beş yıl için seçilen 14. Ulusal Halk Kongresinin 2. Oturumu idi. Önemli kadro atamaları ve yasal düzenlemeler gibi gündem maddeleri olmadığı için, daha rutin, olağan sürecin işlediği bir toplantıydı. COVID-19 salgını nedeniyle toplantı süresinin kısa tutulması uygulamasına bu yıl da devam edildi. Toplantılar Çin’in, içinde bulunduğu ekonomik sorunlarla daha çok gündeme geldiği bir dönemde yapıldığı için dikkatler, Başbakanın sunduğu ve geçen yılın değerlendirmesini, 2024 yılının da hedeflerini içeren hükümet raporuna odaklanmıştı.

‘Ekonomik sorunlar yerine, küresel sorunlara yönelik politikalarıyla anılma çabası’

Son otuz yıldır ilk kez Çin başbakanı oturum sonunda basın toplantısı düzenlemiyor. Bu değişikliğin sebebi ne sizce? Parti liderliğinin öne çıkması mı? Ya da Çin’in ifade ettiği gibi ‘uzmanlaşma’ mı?

Son otuz yıldır süregelen bir geleneğin bu yıl uygulanmaması ve 14. UHK dönemi boyunca da özel bir durum dışında uygulanmayacağının açıklanması dikkat çekti ve çeşitli spekülasyonlara yol açtı. Oysa “iki toplantı” ve bunun bir parçası olarak düzenlenen basın toplantıları, Çin’in kendini, ana politikalarını ulusal ve uluslararası kamuoyuna anlatma fırsatı vermektedir. Bakan ve bakan düzeyindeki kamu yöneticileri basınla bir araya geldi ama başbakanın siyasal ağırlığı ve sorumluluğu farklı.

Başbakanın basın toplantısının iptali, Batı basınında Parti liderliğinin ön plana çıkarılmasıyla ilişkilendirilmekle birlikte, ben bu ilişkilendirilmeye mesafeliyim. Başbakan Li Qiang’ın, önceki başbakan Li Keqiang gibi Xi’nin liderliğini gölgeleme riskinin olmadığını düşünüyorum. Ayrıca, Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin basın toplantısı ve açıklamaları medyada çokça yer buldu. Bu sonuç bana, Çin liderlerinin, bu toplantılar vesilesiyle ulusal ve uluslararası kamuoyunda ekonomik soru/sorunlarıyla değil, dış politikasıyla, küresel sorunlara yönelik politikalarıyla yer almak istemiş ve böylece gündemi kendi tercihine göre belirlemeye yönelmiş olabileceğini düşündürdü. 

‘İyimser gerçekçi büyüme hedefi’

Tartışılan, öne çıkan başlıklar, kararlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Örneğin yüzde 5 büyüme hedefini gerçekçi buluyor musunuz? IMF’nin öngörüsü yüzde 4,6 civarındaydı.

Yüzde 5 büyüme hedefini “iyimser gerçekçi” bulduğumu söyleyebilirim. Çin Komünist Partisinin meşruiyeti önemli ölçüde ekonomik refahı artırmasına bağlı olduğundan, yönetimin ekonomik iyileşmeyi sürdürecek bir büyümeyi sürdürmesi gerekli. Diğer yandan, gerek küresel ekonominin karşı karşıya olduğu sorunlar (gerileyen büyüme, küresel ticareti zorlaştıran bölgesel çatışmalar…) gerekse Çin’in iç sorunları (iç tüketimde yetersiz talep, yüksek kentsel genç işsizliği, nüfusun gerilemesi ve yaşlanması) bu büyümenin gerçekleştirilmesinin zorluğunu düşündürüyor. Çin günümüzde, “zenginleşmeden yaşlanmak” ve “orta gelir tuzağına düşmek” tehlikesi ile karşı karşıya.

Bununla birlikte, yönetimin, gerçekçi olmayan bir büyüme hedefi ilan ederek, bir yıl sonra kendi başarısızlığına yol açmak gibi bir yol izlemesini Çin siyaseti ile bağdaştırmıyorum. Böyle düşünmemin diğer bir nedeni de, açıklanan makro-ekonomik ve toplumsal göstergelerin, uzun bir hazırlık, müzakere ve tartışmayla, başka bir ifadeyle akılcı bir yöntemle belirleniyor olması. Müzakere ve tartışmalar yalnızca parti içinde değil aynı zamanda konunun uzmanlarıyla, ilgi kuruluşların katılımıyla yapılıyor. Bunların yanı sıra, hükümet medya platformları aracılığı ile hükümet raporu için yurttaşların önerilerini de almaktadır. Kaldı ki, raporda da iç ve dış koşullar analiz edilerek bu koşullar altında hedeflere ulaşmanın kolay olmayacağının altı çiziliyor. Kolay olmayacağı için, son iki yılda olduğu gibi 2024 için de kesin oran yerine “yüzde 5 civarı” gibi daha esnek bir ifade kullanılıyor. Dolayısıyla bu hedef, IMF’in yüzde 4,6 civarı ya da JP Morgan’ın yüzde 4,9 tahminlerinden çok uzak değil. 

‘Savunma bütçesinde olağandışı bir artış yok’

Savunma bütçesindeki yüzde 7,2’lik artışı nasıl değerlendiriyorsunuz? Batı basınında Çin’in Tayvan’a yönelik tutumunun sertleşeceğinin ve bölgedeki ‘saldırganlığının’ artacağının işareti olarak yorumlandı. Öte yandan Çinli uzmanlar öngörülen artışın GSYH’nin sadece yüzde 1,2’si olduğunu belirterek bunun ‘ılımlı ve makul’ olduğunu savunuyor.

Savunma bütçesinde olağan dışı bir artış söz konusu değil, 2023 için de aynı artış öngörülmüştü. 2018-2024 yılları arasında savunma bütçesinin ortalama artışı zaten yüzde 7,2. 2015’ten bu yana savunma bütçesinde tek haneli bir artış söz konusu. 2024’te eskiye oranla olağanüstü bir artış söz konusu olmadığına göre, bu oranı, Çin’in Tayvan’a tutumunun sertleşeceğinin ya da bölgede saldırganlığının artacağının göstergesi olarak değerlendirmek zorlama bir yorum.

Ama Çin’in, yeni teknolojileri etkili biçimde kullanabilen, dinamik, dünya çapında güçlü bir ordu oluşturma hedefi ve bu hedefe uygun bir savunma bütçesine ihtiyacı var.  İkinci olarak, Tayvan konusunda Çin’in politikası açık ve Tek Çin Politikası, Birleşmiş Milletler ve başta ABD olmak üzere Çin’le diplomatik ilişki kuran ülkelerce benimsenmiş durumda. Çin, ancak iki koşulda; Tayvan’ın bağımsızlığını ilan etmesi ve yabancı bir gücün işgaline uğraması halinde Tayvan’a müdahale edeceğini, aksi halde Tayvan sorununun barışçıl çözümünden yana olduğunu da açıkça ifade ediyor. Ama son iki yıldır ABD’nin Çin’i Tayvan’a müdahaleye zorlayan kışkırtıcı politikaları ve bu bağlamda Batı basınında da Tayvan’a müdahale söyleminin sürekli canlı tutulduğu da malum. Dolayısıyla, Çin’in sözünü ettiğim iki koşulun gerçekleşme olasılığını da hesaba katarak hazırlıklarını ona göre yapması mantıksal bir sonuç olsa gerek.

Çin ABD’den sonra savunmaya en fazla kaynak ayıran ikinci ülke ama savunma bütçesinin GSMH içindeki payı birçok ülkenin gerisinde. 2022’de bu oranların ABD’de %3,5, G. Kore’de %2,7, Birleşik Krallıkta %2,2, Çin’de 1,6 olduğunu belirteyim.

‘Yeni üretici güçler, yüksek kaliteli kalkınma hedefinin tamamlayıcısı’

Öne çıkan başlıklardan biri de Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in vurguladığı ‘yeni üretici güçler’ kavramı oldu. Gelişmiş teknolojiler odaklı sektörlerin yakın vadede Çin ekonomisine ciddi katkıları olmayacağı yorumları yapılıyor. Bu uzun erimli bir plan mı? Çin geleceğe mi yatırım yapıyor? Mevcut sektörlerde bu yeni güçlerin somutlaştırılabileceğini düşünüyor musunuz?

Bu kavram, Xi’nin yeni bir kalkınma modeli olarak sunduğu “yüksek kaliteli kalkınma” hedefinin tamamlayıcısı. Hükümet raporunda da “yenilik”, “bilim ve teknoloji”, “yüksek kalite” kavramları sıkça geçmekte ve yeniliğe, yenilik yoluyla toplam faktör verimliliğinin artırılmasına, dijital sanayiye, geleneksel sanayilerin dijital sanayiye dönüştürülmesi hedeflerine yer verilmekte.

Yüksek kaliteli kalkınmayı, yeni bir kalkınma modeli olarak değil, 2000’li yılların başında Hu’nun “bilimsel kalkınma” modelinin günümüze uyarlanmış hali olarak görüyorum. Bildiğim kadarıyla Çin yapay zekaya en çok yatırım yapan ülke ve Xi döneminde de yeni teknolojilerde atılımı öngören birçok plan ve program hazırlandı. Çin, “zenginleşmeden yaşlanma” ve “orta gelir tuzağı” risklerini bertaraf etmesi ve 2049 hedeflerine ulaşabilmesi için bunu yapmak zorunda. Ama karşısında, bu hamleyi engellemeye kararlı bir ABD var. Diğer yandan, sorun yalnızca mevcut sektörlerde yeni güçlerin somutlaştırılması sorunu değil, bir bütün halinde bu dönüşümün diğer sektörler, emek ve genel olarak toplum üzerinde yaratacağı sorunlarla nasıl başa çıkılacağıdır. Dolayısıyla gerek ülkenin iç koşullarını dönüştürmedeki güçlükler gerekse ABD ile rekabet bu süreci kolaylaştırmayacak.

‘İnisiyatif alıcı dış politika’

 Toplantının Çin dış politikasına yönelik yeni etkileri olur mu? Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, konuşmasında ABD’ye net mesajlar verdi. Ukrayna ve Gazze konularında güçlü arabuluculuk vurguları yaptı.

Hayır, bu toplantının dış politikaya yönelik bir etkisi olmaz. Çin’de politika değişiklikleri öyle hızlı, ani ve kısa vadeli ilerlemez. Çin’de makro politikalardaki değişikliği izleyeceğimiz toplantılar, UHK toplantılarından ziyade, her yıl genellikle Kasım ayında yapılan ÇKP kongreleridir. UHK, daha çok parti kongrelerinde alınan politikaların hukuki sürecini tamamlayıcı, gerekli düzenlemelerin uygulamaya koyulmasını sağlayıcı bir işlev görür. Bu nedenle, her iki kongreyi birlikte izlemek gerekir.

Xi’nin üçüncü dönemiyle birlikte Çin daha aktif, daha inisiyatif alıcı bir dış politikaya yöneldi. Diplomatik ziyaretler, arabuluculuk girişimleri, küresel sorunlarda Çin’in pozisyonunu açıklayan politika belgelerinin art arda yayımlanması, bu politikanın göstergeleri. Wang Yi’nin açıklamaları da yeni bir söylem ve politika değişikliğini değil bu yaklaşımın sürdüğünü göstermektedir.

‘Türkiye’den ilgi yetersiz’

Sizin gözlemlerinize göre iki toplantı Türkiye’den ve dünyadan ‘yeterince’ ilgiyle takip ediliyor mu? Edilmiyorsa neden? Ediliyorsa bu ilginin sebebi ne sizce?

Yaklaşık 20 yıldır gerek ÇKP gerekse Ulusal Halk Kongresi toplantılarını izliyorum. Çin’in uluslararası alanda artan ağırlığına paralel biçimde, bu etkinliklerin ulusal ve uluslararası medyada görece artan bir ilgiyle izlendiğini söyleyebilirim. Ama Türkiye’ye kıyasla uluslararası medyanın ilgisi her zaman daha fazladır. Türkiye’de de artık kamu ve bazı özel yayın kuruluşlarının Pekin’de yerleşik personeli var. Bununla birlikte, Çin gibi bir ülkenin önemli siyasi etkinliklerine gösterilen ilginin yine de yetersiz olduğu ve hâlâ önemli ölçüde Batı kaynaklarına bağımlı olduğu düşüncesindeyim. Ama bu durum salt Çin’e özgü değil, Türkiye’de geleneksel medyanın dış dünyaya ilgisi genel olarak zayıf.

ASYA

Honda ve Nissan birleşme görüşmelerine başladı

Yayınlanma

Konu hakkında bilgi sahibi kişiler, Nissan ve Honda’nın 52 milyar dolarlık bir Japon devi yaratacak iki otomobil üreticisinin birleşmesi konusunda başlangıç görüşmeleri yaptığını söyledi.

Financial Times’ın (FT) haberine göre iki şirket, geleneksel otomobil üreticilerinin hızla büyüyen Çinli elektrikli araç üreticileriyle ve elektrikli araçlara yönelik beklenenden daha yavaş tüketici talebiyle boğuştuğu bir dönemde daha iyi rekabet etmelerine yardımcı olacak bir birleşme yolu üzerinde çalışıyor.

Nissan hisseleri, anlaşmanın şirkete sağlıklı bir prim getireceği beklentisiyle Çarşamba günü Tokyo’da yüzde 23,7 artışla kapandı. Honda’nın hisseleri ise yüzde 3’ün biraz üzerinde düşüşle kapandı.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan bir kişi, görüşmelerin henüz erken bir aşamada olduğunu ve ülkenin en köklü iki otomobil markasının birleşmesinin önemli işten çıkarmalarla sonuçlanabileceği için Japonya’da olası bir siyasi tepkiden endişe edildiğini söyledi.

Nissan ve Honda mart ayında elektrikli araçlar geliştirmek üzere bir araya geleceklerini açıklamış ve Donald Trump’ın ABD başkanı olmasının otomobil endüstrisi için ne anlama geleceğine dair belirsizlik ortamında görüşmelerini derinleştirmişlerdi.

Çarşamba gününden önce Renault ile çapraz ortaklık yapısına sahip olan Nissan’ın hisseleri bu yıl yüzde 40 düşerek piyasa değerini 8,2 milyar dolara indirmişti. Honda’nın piyasa değeri ise 44 milyar dolar.,

Birleşik şirket, geçen yılki satış hacmine göre Toyota ve Volkswagen’in ardından dünyanın en büyük üçüncü otomobil üreticisi konumuna gelecek ve Tesla ve Çinli BYD ile rekabet edebilmek için yatırım yapabilecek ölçeğe sahip olacak.

Nissan Kasım ayında 9.000 kişinin işten çıkarılmasını içeren acil bir plan açıkladı ve küresel üretim kapasitesini yüzde 20 oranında azaltacağını söyledi. Şirket, Temmuz-Eylül çeyreğinde zarar ettikten sonra bu yıl ikinci kez kâr beklentisini düşürdü.

Nissan birkaç aydır bir yatırımcı arayışında ve FT geçen ay Honda ile birleşme de dahil olmak üzere “tüm seçeneklerin” değerlendirildiğini bildirdi.

Tokyo’daki fon yöneticileri, Nissan ve Honda’nın işlerinin örtüşmesi ve büyük işten çıkarma ve zarar etme olasılığı nedeniyle herhangi bir birleşmeye oldukça şüpheyle yaklaşacaklarını söyledi.

Büyük, uzun vadeli bir fonun başkanı, “Honda’nın Japon hükümetinden bir tür sübvansiyon ya da garanti almadan bunu yapacağını hayal etmek zor, çünkü Honda’nın Nissan’ın hangi parçalarını gerçekten isteyeceğini belirlemek zor,” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Güney Kore Anayasa Mahkemesi Yoon’un görevden alınmasını inceliyor

Yayınlanma

Güney Kore Anayasa Mahkemesi pazartesi günü Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un görevden alınmasına ilişkin incelemesini başlattı.

Altı mahkeme hakimi, Ulusal Meclis’in cumartesi gecesi 300 üyeli yasama meclisinin 200’ünün üçte iki çoğunluğu olan 204 oyla azil önergesini kabul etmesinin ardından ilk toplantılarını yaptıktan sonra 27 Aralık’ta davanın ilk duruşmasının yapılmasına karar verdi.

Mahkeme, Ulusal Meclis ve Yoon’dan temsilcilerin davanın karara bağlanması için prosedürleri belirlemek üzere duruşmaya katılacağını söyledi. Mahkeme ayrıca konuyu incelemek üzere bir görev gücü oluşturmaya karar verdi.

Yargıç Kim Hyung-du toplantı başlamadan önce gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bunu hızlı ve adil bir şekilde yapacağız. Hazırlık işlemlerini nasıl organize edeceğimizi tartışacağız” dedi.

Kim, mahkemenin ay sonuna kadar boşalan üç koltuğu doldurarak dokuz üyeye ulaşmasını beklediğini söyledi. Ulusal Meclis geçen hafta üç yargıcın seçilmesi için önergeler sundu ve bu hafta içinde bu yargıçlar için onay oturumları düzenlemeyi planlıyor.

Azil kararının onaylanması için altı yargıcın azil lehinde oy kullanması gerekiyor.

Mahkeme toplantısı, Yoon’un savcıların çağrısına uymayı reddetmesinden bir gün sonra, yetkililerin kendisini bu ayın başlarında sıkıyönetim ilan etmesiyle ilgili bir ayaklanma davasında şüpheli olarak adlandırmasının ardından gerçekleşti. Yonhap Haber Ajansı’nın haberine göre, pazartesi günü savcılar Yoon’u tekrar çağırdı ancak ne zaman geleceği belli değildi.

Pazartesi günü ayrıca polis, Yoon’u çarşamba günü ayaklanma ve görevi kötüye kullanma iddialarıyla ilgili olarak sorgulanmak üzere çağıracağını söyledi. Yoon daha önceki bu tür taleplere henüz yanıt vermedi.

İktidar partisinde çalkantı

Yoon, Anayasa Mahkemesi’nde bir görevden alma davası ve kolluk kuvvetlerinin soruşturmalarıyla karşı karşıya kalırken, Halkın Gücü Partisi (PPP) de görevden alma oylamasının yol açtığı sert bir çekişme içinde .

PPP lideri Han Dong-hoon, azli destekleyerek ve yeterli sayıda PPP milletvekilini tedbir lehinde oy kullanmaya ikna ederek parti üyelerinin çoğunluğuna karşı geldikten sonra pazartesi günü istifa etti.

Han düzenlediği basın toplantısında “Yönetim kurulu üyelerinin istifalarının ardından işimi yapamadığım için Halkın Gücü Partisi liderliğinden istifa ediyorum” dedi. Kurulun dokuz üyesinden beşi, Han’ın azil meselesini ele alış biçiminden duyulan memnuniyetsizlik de dahil olmak üzere çeşitli gerekçeler öne sürerek istifa etti.

Milletvekili olmayan Han, partideki milletvekillerinden görevden almayı desteklemelerini istediği için istifa baskısı altında kaldı. Oylama gizli oyla yapıldığından, 192 muhalif ve bağımsız milletvekilinin tamamının lehte oy kullanması, parti içinde aleyhte oy kullanma yönünde bir mutabakat olmasına rağmen PPP’den 12 milletvekilinin de lehte oy kullandığı anlamına geliyor.

Azil için bastıran ana muhalefet Demokrat Parti, mahkeme Yoon’un akıbeti hakkında karar verene kadar siyasi inisiyatifi ele geçirmeye çalışıyor. Demokrat lider Lee Jae-myung, başbakan ve şu anda cumhurbaşkanı vekili olan Han Duck-soo’dan ülke için kilit gündemleri tartışacak bir organ kurmasını istedi.

Lee pazar günü düzenlediği basın toplantısında “Ulusal Meclis’in Kore Cumhuriyeti’nin ulusal işlerini aktif bir şekilde yönetmesinin zamanı geldi” dedi. “Halkın Gücü Partisi artık iktidar partisi değil. İktidar partisi artık yok” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin’de zayıf perakende satışlar Pekin üzerindeki ekonomiyi canlandırma baskısını artırıyor

Yayınlanma

Çin’de perakende satışlar kasım ayında beklentilerin altında kalarak, Devlet Başkanı Xi Jinping’in geçen hafta dünyanın en büyük ikinci ekonomisini canlandırmak için hane halkı tüketimini teşvik etmek istediğinin sinyalini vermesinin ardından politika yapıcılar üzerindeki baskıyı artırdı.

Tüketim ölçütü, Reuters anketindeki yüzde 4,6’lık tahminin ve geçen ayki yüzde 4,8’lik artışın altında, yıllık yüzde 3 arttı. Sanayi üretimi yüzde 5,4 ile tahminlerin biraz üzerinde arttı.

Beklenmedik bir şekilde zayıflayan büyüme, Komünist Parti liderliğinin geçen hafta düzenlenen yıllık Merkezi Ekonomik Çalışma Konferansı’nda tüketimi ve iç talebi artırmak için “güçlü” çabalar gösterilmesi çağrısında bulunmasından günler sonra geldi.

ING’nin büyük Çin baş ekonomisti Lynn Song bir araştırma notunda, “perakende satışlar hem fikir birliğinden hem de tahminlerimizden çok daha düşük geldi” dedi.

Pekin, şu anda dördüncü yılına giren emlak yavaşlaması ve deflasyon nöbetleri karşısında güveni artırmak için mücadele etti. Hükümet eylül ayı sonunda hisse senedi piyasalarını canlandırmak ve geçen ay yerel yönetim borçlarını yeniden finanse etmek için bir dizi önlem açıkladı.

Çin hisse senetleri pazartesi günü düştü. Mavi çipli anakara şirketlerinden oluşan CSI 300 endeksi yüzde 0,5 düşüşle kapanırken Hong Kong’un Hang Seng endeksi yüzde 0,9 düştü.

Çin’in 10 yıllık devlet tahvili getirisi 0,06 puanlık düşüşle yüzde 1,73’e gerilerken 30 yıllık getirisi de ilk kez yüzde 2’nin altına düştü.

Konferansın geçen haftaki çalışma raporunda tüketim, Xi’nin yaklaşımının temel direği olarak ortaya çıkan “yeni üretici güçlerin” önünde, 2025 yılı için dokuz ekonomik öncelikten ilki olarak sıralandı.

Bu vurgu, geçen hafta on yılı aşkın bir süredir ilk kez para politikası duruşunun “ihtiyatlı”dan “ılımlı gevşek”e kaydırılması da dahil olmak üzere, hükümetin artan aciliyetinin birkaç işaretinden biri olarak değerlendirildi.

Kasım ayında tüketici fiyatları %0,2 artarak son beş ayın en düşük seviyesine geriledi. Fiyatlar ocak ayından bu yana her ay artış gösterdi, ancak büyüme deflasyonist bölgeye yakın kaldı ve iç talebin gücüne ilişkin endişeleri artırdı.

Tüketici harcamaları, hükümetin virüsün yayılmasını önlemek için sıkı karantina uyguladığı Covid-19 salgını sırasında Çin’de ekonomik bir endişe kaynağı oldu ve neredeyse iki yıl önce yeniden açılmasından bu yana tam olarak geri dönemedi.

Ancak Goldman ve diğer ekonomistler, genel olarak göstergelerin bu yıl yıllık büyümenin hükümetin resmi hedefi olan yüzde 5’e yakın bir seviyede gerçekleşeceğini gösterdiğini söyledi.

Xi geçen hafta Çin’in “dünyanın en büyük ekonomik büyüme motoru olarak rolünü oynamaya” devam edeceğini söyleyerek hedefe ulaşma sözü verdi.

Çin 2025 için düzenlenen ekonomi konferansında iç talebi genişletme sözü verdi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English