Avrupa
AB “temiz sanayi” paketini açıkladı

AB yürütme organı, Avrupa’nın çevreyi en çok kirleten endüstrilerinin yeşil dönüşüme ulaşmasına yardımcı olacak planları ortaya koydu ama şirketlerden çevresel raporlama taleplerini azaltırken, iklim hedeflerinde rotasını koruyacağında ısrar etti.
Çarşamba günü “temiz sanayi anlaşmasını” yayınlayan Avrupa Komisyonu, çelik ve çimento gibi kirletici endüstrilerin net sıfır emisyon geleceğine geçiş yapmalarına yardımcı olacak ve elektrikli araç şarj noktaları üreten şirketler gibi “temiz teknoloji” şirketlerini destekleyecek bir planı olduğunu söyledi.
Komisyon dört ana hedefi ön plana çıkarıyor: yatırım yoluyla endüstriyel yenilikçiliğin teşvik edilmesi, düzenleyici yüklerin azaltılması, yüksek enerji fiyatlarının düşürülmesi ve yeni ticaret anlaşmaları yoluyla küresel rekabet gücünün artırılması için çaba gösterilmesi.
Komisyon ayrıca işletmeler ve tüketiciler için enerji faturalarını düşürmeyi amaçlayan bir planın yanı sıra küçük ve orta ölçekli işletmeler için çevresel raporlama gerekliliklerini gevşetmeye yönelik tartışmalı öneriler de yayınladı.
“Deregülasyon değil, uygulamaya geçiş”
Temiz sanayi anlaşması, AB’nin 2040 yılına kadar emisyonları %90 oranında azaltma hedefini teyit ediyor ve rüzgar santralleri ve diğer altyapı için daha hızlı izinler ve Avrupa’da üretilen temiz teknolojiyi desteklemek için kamu ihale kurallarının değiştirilmesi de dahil olmak üzere “yeşil geçişi” hızlandırmak için 40 farklı önlemi açıklıyor.
Avrupa Komisyonu’nun yeşil dönüşümden sorumlu başkan yardımcısı Teresa Ribera, “Temiz sanayi anlaşmasının Avrupa’nın iklim kriziyle mücadele için bir iş planı olduğunu düşünüyoruz,” dedi.
Ribera, AB’nin yeşil dönüşümde rotayı tersine çevirdiği yönündeki eleştirileri ise reddetti. Ribera, “Deregülasyon yapmıyoruz. Aksine uygulama aşamasına geçiyoruz,” iddiasında bulundu.
Komisyon, 100 milyar avroluk yeni ve yeniden düzenlenmiş kamu fonlarıyla yeni bir endüstriyel karbonsuzlaştırma bankası oluşturacağını ve bunun dolaylı olarak özel sektörden 400 milyar avro kaldıraç sağlayabileceğini söyledi.
Leyen, bu sadeleştirmenin rekabetçiliği yeniden tesis etmenin anahtarı olduğunu belirterek, Avrupalı firmalara yılda yaklaşık 6 milyar avro tasarruf sözü verdi.
Avrupa Yatırım Bankası (EIB) için, şebeke bileşeni üreticilerine garantiler sağlanması da dahil olmak üzere, üretimi artırmalarına olanak tanıyan daha büyük bir rolün ana hatları da çizildi. Uzmanlar, iklim hedeflerine ulaşmak için geniş elektrik şebekeleri ağları inşa etmek üzere yüz milyarlarca küresel yatırıma ihtiyaç olduğunu söylüyor.
Avrupa Komisyonu, devlet yardımlarında da değişiklik yapacak
Rekabet politikasına da liderlik eden Ribera, yenilenebilir enerji ve endüstriyel dekarbonizasyonu hızlandırmak için haziran ayına kadar AB’nin devlet yardımı kurallarında değişiklik sözü verdi.
Aralık ayında bürokrasiyi azaltma gündemiyle göreve başlayan yeni Avrupa Komisyonu, eş zamanlı olarak küçük şirketler için çevresel raporlama ve durum tespiti kurallarının gevşetilmesine ilişkin ayrıntıları yayınladı ve sadece 2023 ve 2024’te kabul edilen yasaları geniş kapsamlı bir şekilde yeniden gözden geçirdi.
Önerileri sunan Komisyon üyeleri, Avrupa’nın yeşil dönüşümünü zayıflatmadıklarını, aksine işletmeleri dönüşüme katılmaya ve yeni bir jeopolitik gerçekliğe uyum sağlamaya teşvik ettiklerini savundular.
Sanayi stratejisinden sorumlu komisyon üyesi Stéphane Séjourné, “Avrupa kendini nasıl reforme edeceğini biliyor,” dedi. Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei’nin kısa bir süre önce bürokrasiyi azaltmanın bir sembolü olarak Elon Musk’a verdiği elektrikli alete atıfta bulunan komiser, “Elektrikli testeremiz yok. Ama bu işe öncülük eden yetkin insanlarımız var,” dedi.
AP milletvekili: Çevre mevzuatına dokunmak tabu olmamalı
Komisyon, 2023 yılında yürürlüğe girecek olan kurumsal sürdürülebilirlik raporlama yönergesinin iki yıl süreyle dondurulmasını ve küçük işletmelerin muaf tutulmasına ilişkin detaylı istişarelerin sürdürülmesini önerdi.
Benzer şekilde yetkililer, 1.000’den fazla çalışanı olan şirketlerin ürünlerinin çevre ve insan hakları üzerindeki etkilerini değerlendirmelerini gerektiren kurumsal sürdürülebilirlik durum tespiti direktifinin de, komisyon küçük şirketlerin yükünü hafifletmeye çalışırken bir yıl erteleneceğini söyledi.
KOBİ’ler halihazırda direktifin gerekliliklerinden muaf olsa da, birçoğu büyük şirketlere tedarik sağladıkları için külfetli kurallara takılacaklarını söylüyor.
Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) en büyük grup olan merkez sağ Avrupa Halk Partisi’nin (EPP) enerji ve endüstri sözcüsü Christian Ehler, çevre mevzuatının daha da basitleştirilmesinin “bir tabu olmaması gerektiğini” ve “geçmiş görev döneminden kalan bazı [diğer] çevre mevzuatının yeterli olup olmadığını düşünmemiz gerektiğini” söyledi.
Karbon vergisinde esneklik Avrupalı küçük ithalatçıları rahatlatacak
Bürokrasiyi azaltma gündemi, AB’nin karbon sınırı ayarlama mekanizmasına da genişletildi. Bu mekanizma, bloğa çelik, demir, alüminyum ve diğer “kirletici” ürünleri ithal eden şirketlerin karbon tarifesi ödemesini ve AB üreticileriyle fiyat farklılıklarını dengelemesini gerektiriyor.
Komisyon, en küçük ithalatçıları vergiden muaf tutacağını, bu önlemin ithalatçıların %90’ını, yani yaklaşık 190.000 şirketi etkileyeceğini ve yine de emisyonların %99’unu kapsayacağını söyledi.
Temiz sanayi anlaşması, 2040 yılına kadar yılda 260 milyar avro tasarruf sağlamayı amaçlayan bir “uygun fiyatlı enerji eylem planı” ile birlikte yayınlandı.
Çevre savunucuları faturaların azaltılması ve elektrifikasyonun hızlandırılmasına yönelik girişimleri memnuniyetle karşılarken, yurtdışında sıvılaştırılmış doğal gaz ihracat tesislerinin inşasına fon sağlanması önerisi karşısında endişelerini dile getirdiler.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Antwerp’te yaptığı açıklamada iş dünyasına seslenerek, “Önünüzde çok fazla engel olduğunu biliyorum. Yüksek enerji fiyatları ve aşırı düzenleyici yükler üretim maliyetlerini artırdı. Bu durumu tersine çevirmeliyiz; Temiz Sanayi Anlaşması’nın temel amacı budur,” dedi.
Amerikan ve Çinli şirketlerden tepki
Öte yandan Çinli ve Amerikalı endüstri grupları, Avrupa Komisyonu’nun yeni temiz sanayi planında kamu ihalelerine teklif veren AB şirketlerini kayırmaya yönelik önerisini kınayarak, bunun ayrımcı olacağını ve bloğun ekonomisini karbonsuzlaştırma çabalarını engelleyeceğini savundu.
Temiz Sanayi Anlaşması, stratejik sektörlerde “Avrupa tercih kriterlerinin” önümüzdeki yıl bloğun Kamu İhale Çerçevesi’nin revizyonuna dahil edileceğini belirtiyor.
Çin’in AB Ticaret Odası’ndan (CCCEU) bir sözcü Euractiv’e yaptığı açıklamada Brüksel’in önerisinin yabancı firmalara karşı ayrımcılığı yasaklayan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarını ihlal etme riski taşıdığını söyledi.
Ayrıca Brüksel ile Pekin arasında zaten gergin olan ticari ilişkileri daha da kötüleştirebileceği uyarısında bulundular.
Sözcü, “Çin birçok stratejik sektörde kilit bir oyuncu olduğu için, bu tercihler Çinli firmaları dezavantajlı duruma düşürebilir, ticari gerilimleri tırmandırabilir ve DTÖ ilkelerini potansiyel olarak ihlal edebilir,” dedi.
AB’deki Amerikan Ticaret Odası (AmCham EU) da benzer şekilde Komisyonun önerisinden “endişe duyduğunu” belirtti.
“Güvenilir ortakların erişiminin kısıtlanması endüstriyel karbonsuzlaştırmayı yavaşlatacak, maliyetleri artıracak ve temiz geçişin verimliliğini azaltacaktır,” diyen AmCham EU, yine de Anlaşmanın AB’nin karbonsuzlaştırma çabalarına “önemli bir katkı” olduğunu ekledi.
Karbonsuzlaştırmada “Avrupa’da üretim” kriteri
Kamu İhale Çerçevesinin revizyonu, Komisyon tarafından önerilen ve önümüzdeki yıllarda AB firmalarının lehine olacak tek mevzuat değişikliği değil.
Her ne kadar Anlaşma’nın kendisinde yer almasa da, çarşamba günü yayınlanan Komisyon basın açıklamasında, hem özel hem de kamu alımlarında “Avrupa’da üretilme kriterlerinin” yaklaşmakta olan Endüstriyel Karbonsuzlaştırma Hızlandırıcı Yasası’na dahil edileceği belirtildi.
AB’nin yeşil teknolojilerine yönelik iç talebi artırmayı amaçlayan yasanın bu yılın son üç ayında resmen teklif edilmesi bekleniyor.
Euractiv’e konuşan bir AB yetkilisi yasaya atıfta bulunarak “Ürünün nerede üretildiği önemli olacak,” dedi.
Avrupa
Almanya, Kuzey Akım’ı yeniden başlatma girişimlerini engellemek için harekete geçti

Friedrich Merz hükümeti, Almanya ile Rusya’yı birbirine bağlayan Kuzey Akım doğalgaz boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesine yönelik her türlü girişimi engellemek için yollar arıyor.
Ekonomi Bakanlığı’ndan gelen yazışmalara göre, Berlin, boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesini mümkün kılacak her türlü sahiplik değişikliğini tespit edebilmek için yatırım inceleme yasalarını güçlendirmeyi düşünüyor.
Financial Times‘ın gördüğü, Yeşiller milletvekillerinin boru hatlarıyla ilgili sorularına yazılı yanıtında, bakanlık “yatırım taramasına ilişkin yasal bir değişiklik olup olmayacağını şu anda tartıştığını” belirtti.
2022’de sabotaj sonucu hasar gören boru hatları, Berlin’in enerji konusunda Moskova’ya aşırı bağımlılığının sembolü haline geldi. Geçmişte gaz arzının yüzde 50’sinden fazlasını Rusya’dan sağlayan Almanya, Ukrayna müdahalesi sonrası rotayı değiştirdi.
Alman hükümeti, mart ayında Financial Times’ta yer alan, Kremlin bağlantılı Rus ve ABD’li işadamlarının boru hatlarını yeniden faaliyete geçirmek için girişimlerde bulunduğu yönündeki haberler üzerine alarma geçti ve Merz, boru hatlarının kapatılmasının devamı için Berlin ve Brüksel’deki yetkililerle görüşmelere başladı.
Konuyla ilgili bilgisi olan kişilere göre, Berlin dört Kuzey Akım boru hattının hiçbirinde devlet kontrolü bulunmuyor ve mevcut mevzuat uyarınca, boru hatlarının sahibi olan İsviçre merkezli şirketin sahipliğinde herhangi bir değişiklik yapılmasını engellemek için çok az şey yapabilir.
Boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesi için teknik sertifika verilmesi gerekecek, ancak kurallar değiştirilmedikçe bunu durdurma yetkisi yok.
Almanya başbakanı, AB’nin Rusya’ya uygulayacağı yeni yaptırımlar kapsamında boru hatlarının yasaklanmasını istedi.
Ancak, Slovakya’nın muhalefeti nedeniyle AB liderleri bu hafta yeni yaptırım paketini onaylayamadı.
Görüşmelere doğrudan bilgi sahibi bir kişiye göre, boru hatlarının yeniden kullanıma açılmasını isteyenlerden biri olan ABD’li yatırımcı Stephen Lynch, 6 Mayıs’ta planlarını görüşmek üzere Alman ekonomi bakanlığına davet edildi. Toplantı ilk olarak Die Zeit tarafından haberleştirildi.
Yeşiller milletvekillerinin Lynch ile yapılan toplantı hakkında soruları üzerine ekonomi bakanlığı, üst düzeyde herhangi bir toplantı yapılmadığını, ancak yetkililerin uzmanlık alanlarıyla ilgili kurum ve kişilerle sık sık bilgi alışverişinde bulunduğunu söyledi.
Lynch’in düşüncelerini yakından bilen bir kişiye göre, ABD’li yatırımcı Stephen Lynch, Avrupa’nın bir gün tekrar Rus gazını satın almaya hazır olacağına inanıyor. ABD’li yatırımcı, hasarlı boru hatlarının onarımının maliyetli bir iş olduğunu ve Avrupa’nın talebini karşılamak için bir tanesinin yeterli olacağını savunarak, bu onarımın gerekli olmayacağına inanıyor.
Lynch, FT’nin yorum talebine hemen yanıt vermedi.
Almanya yasalarına göre, Berlin, işlem “Almanya’nın kamu düzeni veya güvenliği için bir tehdit” olarak değerlendirilirse, kritik altyapı ile ilgili AB dışı yatırımcıların mülkiyet değişikliklerini engelleyebilir.
Kuzey Akım boru hatlarını işleten şirketin merkezi, Avrupa Serbest Ticaret Birliği’ne üye olan İsviçre’de bulunduğu için, devralma işlemi mevcut kurallara göre yatırım incelemesine tabi olmayacak.
Kuzey Akım projesi, Rusya Devlet Başkanı Putin ile yakın ilişkileri olan eski Şansölye Gerhard Schröder tarafından başlatılmıştı.
İlk Trump yönetimi, dönemin Şansölyesi Angela Merkel’e projeden çekilmesi için baskı yapmıştı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’un sözcüsü perşembe günü yaptığı açıklamada, boru hatlarının yeniden faaliyete geçmesini engelleme çabalarının, Rusya’nın bağımsız politikasına karşı Avrupa’nın “öfkesini” gösterdiğini ve Rusya’nın “ne pahasına olursa olsun” bu politikayı izleyeceğini söyledi.
Son aktivasyon planları, Almanya’da ucuz Rus gazı konusunda tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Almanya için Alternatif partisi (AfD) boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesini isterken, bazı önde gelen CDU ve SPD politikacıları da yüksek enerji fiyatlarını hafifletmek ve Almanya’nın zor durumdaki sanayisine yardımcı olmak için bu çağrıları destekledi.
Ancak Alman hükümeti Yeşiller milletvekillerine, AB Komisyonu’nun “Rusya’dan AB’ye enerji ithalatını kademeli olarak sona erdirme” çabalarını desteklediğini söyledi.
“Bu, AB’nin enerji bağımsızlığını ve güvenliğini artırmaya önemli bir katkı sağlayacaktır” diye yazdı.
Avrupa
İngiliz yargısı: İsrail’e silah satışı yargının konusu değil

Yüksek Mahkeme, İsrail’e silah satışı kararının mahkemelerin değil, yürütmenin yetki alanına girdiğine hükmetti. Kararda, İsrail’e silah satışı konusunun anayasal olarak son derece siyasi bir mesele olduğu vurgulandı.
Filistin merkezli insan hakları örgütü Al-Haq ile İngiltere merkezli Küresel Hukuki Eylem Ağının (GLAN) İsrail’e silah satışını sürdüren İngiltere hükümeti aleyhine açtıkları davada Yüksek Mahkeme, konunun yargının meselesi olmadığına hükmetti.
İngiltere’de Yüksek Mahkeme, Al-Haq ile GLAN’ın, İsrail’e askeri teçhizat ihracatı konusunda İngiliz hükümetine karşı açtıkları davaya ilişkin kararını yazılı açıkladı.
Yargıçlar Stephen Males ve Karen Steyn, 72 sayfalık karar metninde davanın yalnızca muafiyet düzenlemesiyle ilgili genel tartışmadan ibaret olmadığını, bunun ötesinde “çok daha dar ve odaklanmış mesele”ye ilişkin olduğunu belirtti.
Karar metninde şu ifadelere yer verildi:
“Bu mesele, İngiltere’de üretilen bazı bileşenlerin İsrail’e tedarik edileceği ya da edilebileceği ve Gazze’deki çatışmada uluslararası insancıl hukukun ciddi şekilde ihlal edilmesinde kullanılabileceği ihtimali nedeniyle, sorumlu bakanlar tarafından makul şekilde İngiltere’nin savunması ve uluslararası barış ve güvenlik için hayati önem taşıdığı düşünülen belirli birçok taraflı savunma işbirliğinden çekilmesi gerektiğine karar vermenin mahkemeye açık olup olmadığıdır.”
Yargıçlar, bu konunun Anayasa’ya göre son derece hassas ve siyasi olduğunun, mahkemelerin meselesi olmadığının, buna karşın demokratik açıdan parlamentoya ve seçmenlere karşı sorumlu bulunan yürütmenin sorunu olduğunun altını çizdi.
İsrail’e tüm silah satış lisanslarının durdurulması talep edilmişti
Al-Haq ve GLAN, İsrail’e yönelik silah satışlarının askıya alınmasına ilişkin yazılı taleplerinin sürekli görmezden gelinmesi üzerine geçen yıl Yüksek Mahkemeye İngiltere aleyhine başvuru yapmıştı. İngiltere hükümetinden, F-35 savaş uçaklarının parçaları dahil İsrail’e tüm silah satış lisanslarının durdurulması talep edilmişti.
Başvuruda, İsrail’in sivillere, sivil altyapıya, sivillerin sığındığı hastane, fırın, okul gibi yapılara, gıda depolarına, su rezervlerine saldırıları ile zorla yerinden etme ve açlığa mahkûm etme gibi politikalarına ilişkin detaylar paylaşılmıştı.
Davanın duruşmaları, 18 Kasım 2024’te ve 13 Mayıs 2025’te yapılmıştı.
Oxfam, Uluslararası Af Örgütü (Amnesty) ve İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi uluslararası sivil toplum kuruluşları da İngiltere’nin silah satışlarını sürdürerek uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediği yönündeki kanıtları mahkemeye sunmuştu.
Avrupa
Trump’ın gümrük vergileri nedeniyle Avrupa limanları ‘taşıyor’

Nakliye ve lojistik şirketleri uyardı: Donald Trump’ın düzensiz gümrük vergisi politikaları ve nehir seviyelerinin düşmesi, koronavirüs pandemisinden bu yana Avrupa’nın en kötü tedarik zinciri tıkanıklığına neden oluyor. Avrupa limanları “taşıyor”.
Financial Times’a göre, Mavnalar, malları almak için günlerce beklemek zorunda kalırken, konteyner gemileri de uzun bekleme süreleriyle karşı karşıya kaldı. En kötü durumun Rotterdam, Anvers ve Hamburg limanlarında yaşandığı belirtilirken, sorunların en az birkaç ay daha devam etmesi bekleniyor.
“Hollanda merkezli nakliye şirketi WEC Lines’ın genel müdürü Caesar Luikenaar, “Tüm büyük merkezler dolup taşıyor” dedi. FT’ye konuşan Luikenaar, Avrupa’daki bir dizi önemli limanın maksimum kapasiteyle çalıştığını söyledi.
Hollanda merkezli lojistik şirketi Euro-Rijn Group’un CEO’su Albert van Ommen, kargo akışının beklenmedik bir şekilde dirençli kalması ve personel sıkıntısı çeken limanları zorlaması nedeniyle, bu tıkanıklığın pandemiden bu yana en kötüsü olduğunu düşündüğünü söyledi.
Bu sorunlar, yakın zamana kadar birçok şirketin, planlı nakliye hizmetlerinin sabit bir takvime göre düzenli olarak stokları yenileyeceği bilgisiyle minimum stok seviyelerini korumasını sağlayan küresel lojistik sistemine son darbe oldu.
Alman lojistik şirketi Contargo, müşterilerine Antwerp’te mavnaların konteyner yüklemek için ortalama 66 saat, Rotterdam’da ise 77 saat beklediğini bildirdi. Mavnalara normalde konteyner terminallerinde yükleme için sabit zaman dilimleri verilir, böylece konteynerleri hızlı ve verimli bir şekilde boşaltabilmeleri sağlanır.
Almanya’nın DHL şirketinde üst düzey yönetici olan Casper Ellerbaek, gecikmelerin henüz hiçbir müşterisini bileşen kıtlığı nedeniyle üretimi durdurmaya zorlamadığını, ancak bu tür “dramların” risk olmaya devam ettiğini söyledi.
Van Ommen, Avrupa’nın en yoğun ikinci konteyner limanı olan Antwerp’te gemilerin planlanan programın üç ila beş gün gerisinde yük boşaltma yaptığını söyledi.
Van Ommen, “Mavnalarla konteynerleri topladığımızda, deniz araçları zamanında gelmediği için konteynerleri zamanında yükleyemiyoruz” dedi ve ekledi: “Sonunda, müşteri veya nihai kullanıcı mallarını geç alıyor.”
Lojistik şirketleri, krizi ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD gümrük vergisi politikasında yaptığı keskin değişiklikler gibi sorunlara bağladı. Bu değişiklikler, konteyner nakliye şirketlerini, hızla değişen küresel ticaret akışlarına uyum sağlamak için ağlarını yeniden düzenlemeye zorladı.
Kuru bir bahar mevsiminin ardından Ren Nehri’nde su seviyesinin olağanüstü derecede alçalması nedeniyle mavnaların yükleme kısıtlamaları getirilmesi, sorunları daha da ağırlaştırdı.
Bu arada, Avrupa limanları da ABD’nin yüksek gümrük vergileri nedeniyle malların başka yerlere yönlendirilmesinden kaynaklanan Asya’dan gelen ithalat hacminin artmasıyla başa çıkmaya çalışıyor. Bu durum, malların başka yerlere yönlendirilmesine neden oluyor.
DHL’den Ellerbaek, Asya’dan Avrupa’ya konteyner hacmindeki keskin artışı (yıllık yaklaşık %7 olarak tahmin ediyor) Asyalı ihracatçıların strateji değişikliklerine bağladı.
Ellerbaek, “Farklı ticaret hacimlerindeki büyüme seviyelerine bakıldığında, Avrupa’nın tarihsel olarak ABD pazarına ait olan büyük bir payı aldığından şüphe yok” dedi.
Sektör yetkilileri, çoğunluğu kamuya ait liman idarelerinden rıhtım alanı kiralayan özel şirketlerden oluşan terminal işletmecilerinin, bu sıkıntıları hafifletmek için yeni personel alımı ve yeni ekipman satın almaya koştuğunu belirtti.
Luikenaar, Avrupa’daki yerel pazara hizmet veren bazı nakliye şirketlerinin, bölgedeki limanlara dağıtım için Rotterdam’daki farklı terminallerden konteynerleri toplamak için normalde en fazla üç gün süren işlemi bir hafta boyunca yapmak zorunda kaldığını söyledi.
Kapasiteye yapılacak yatırımların tüm sorunları çözmesinin yıllar alacağını belirtti. “Bu kolayca çözülecek bir sorun değil” diye ekledi.
-
Dünya Basını1 hafta önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir
-
Görüş1 hafta önce
Büyülü Dağ’da yüzyıllık tartışma devam ediyor: Naphta mı Settembrini mi?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Foreign Policy: Çin İran’ı Destekliyor, İsrail’i Kınıyor
-
Görüş2 hafta önce
İsrail ve İran Çatışmasına Büyük Tarih Perspektifiyle Bakmak
-
Avrupa2 hafta önce
Kitlesel tahliye planları: Baltık Bölgesi’nde savaş ve ‘kendini gerçekleştiren kehanet’
-
Görüş2 hafta önce
Modi’nin Güney Kıbrıs ziyareti ve ‘romantizmden arındırılmış’ Türkiye-Hindistan portresi
-
Görüş2 hafta önce
‘Mükemmel fırtına’nın gözünde korkuyla dalgalanan piyasalar
-
Asya2 hafta önce
Çin Merkez Bankası Başkanı yeni bir küresel para birimi düzeninin ortaya çıkacağını söyledi