Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

ABD, Japonya ve Filipinler Pekin’in faaliyetlerinden ‘endişelendiklerini’ açıkladı, Çin ‘asıl tehdit sizsiniz’ dedi

Yayınlanma

ABD, Japonya, Filipinler liderleri Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki faaliyetlerinden duydukları “ciddi endişeyi” dile getirdiler. Çin ise “bölgedeki asıl tehdidin ABD ve Japonya” olduğunu söyledi.

Joe Bide, Fumio Kishida ve Ferdinand Romualdez Marcos Jr, Washington’da üç ülke arasında ilk kez düzenlenen zirvenin sonunda yaptıkları ortak açıklamada, “Çin Halk Cumhuriyeti’nin Güney Çin Denizi’ndeki tehlikeli ve saldırgan davranışlarına ilişkin ciddi endişelerimizi ifade ediyoruz” dediler.

Açıklamada “1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde [UNCLOS] yansıtıldığı üzere uluslararası hukuka uygun olarak devletlerin münhasır ekonomik bölgeleri [MEB] içindeki egemenlik haklarına saygı gösterilmesinin önemi” kaydedildi.

Ayrıca üç devletin Çin’in “Güney Çin Denizi’nde Sahil Güvenlik ve deniz milis gemilerini tehlikeli ve zorlayıcı bir şekilde kullanmasına” karşı olduğu yinelendi.

Güney Çin Denizi gerginliği

Filipinler’de Ayungin olarak bilinen İkinci Thomas Sığlığı, son aylarda Pekin ve Manila arasında birçok çatışmaya sahne olmuş, Çin sahil güvenliği kasıtlı olarak karaya oturtulan ABD yapımı savaş gemisi Sierra Madre’ye ikmal yapmaya çalışan Filipinler gemilerine karşı tazyikli su kullanmıştı.

Pekin, Filipinler’in geminin oradan kaldırılacağını bildirmesine rağmen 25 yıldır bunu yapmadığını ve konuyu Çin’e karşı kullandığını savunuyor.

Geçtiğimiz ay Filipinler Devlet Başkanı Ferdinand Marcos, İkinci Thomas Sığlığı açıklarında yaşanan bir çatışmada Filipinli askerlerin yaralanması ve gemilerin hasar görmesinin ardından Manila’nın Çin’e karşı önlemler alacağını ve ‘müttefiklerinden’ destek alacağını söylemişti.

Filipinler’i bölgede askeri üs olarak kullanan ABD, ‘müttefikinin’ yanında olduğunu ve olası bir saldırıda müdahalede edeceğini açıkladı.

Washington’ın bölgedeki Asyalı müttefikleri aracılığıyla Çin’i çevreleme stratejisi izlediğini defalarca dile getiren Pekin ise, Washington’ın çatışmayı kışkırttığını savunuyor.

 ‘Çevreleme’ suçlamasını reddeden Washington ise Filipinler ve Japonya başta olmak üzere bölge ülkeleri ile savunma bağlarını güçlendirerek Asya-Pasifik’teki askeri varlığını da artırıyor.

ABD-Japonya ittifakında en büyük gelişme

Üçlü zirve öncesinde ABD Başkanı Joe Biden ve Japonya Başbakanı Fumio Kishida arasında yapılan ikili zirve sonrasında ise iki ülke arasındaki savunma bağlarında şu ana kadarki “en büyük gelişmeye” imza atıldığı duyuruldu.

İki liderin toplantı sırasında “savunma, uzay ve teknoloji alanlarında 70 kadar işbirliği anlaşmasını” görüştüğü bildirildi.

Beyaz Saray’da, Japonya Başbakanı Fumio Kishida’nın onuruna verilen yemekte konuşan Biden, Japonya’nın Asya-Pasifik bölgesinde Pekin’e karşı “kilit bir müttefik” olduğunun altını çizdi, bir Japon astronotun “Ay’da yürüyen ilk Amerikalı olmayan kişi” olması konusunda anlaştıklarını da sözlerine ekledi.

Hem Biden hem Kishida, ABD’nin 5. Madde kapsamında Japonya’yı savunma taahhüdünün “sarsılmaz” olduğunu söyledi.

ABD ve Japon askeri kuvvetlerini daha çevik hale getirmeyi amaçladıklarını belirten iki lider, ABD’nin Japonya’daki askeri komutanlığının yeniden yapılandırılacağını açıkladı. Söz konusu plan, 1960’lardan bu yana ilişkilerde yapılan en büyük değişiklik olma özelliğine sahip.

ABD’li yetkililer, ilişkilerdeki geniş çaplı güçlenişin, eski Başkan Donald Trump’ın kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerinde Biden’ı yenmesi durumunda bile müttefiklere uzun vadeli destek konusunda güvence vermeyi amaçladığını söyledi.

Çin: Soğuk Savaş zihniyeti

Çin Dışişleri Bakanlığı ise, ABD ve Japonya’nın “Soğuk Savaş zihniyetini” ve bölgesel barış ve istikrarı baltalayan eylemlerini sert bir dille eleştirdi.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning perşembe günü düzenlediği basın brifinginde “Çin’in ciddi endişelerine rağmen, ABD ve Japonya Tayvan sorunu ve denizcilik konularında Çin’e saldırdı ve karaladı, Çin’in iç işlerine kaba bir şekilde müdahale etti ve uluslararası ilişkilerdeki temel normları ihlal etti” dedi.

Sözcü, Çin’in bundan “üzüntü duyduğunu, buna karşı çıktığını ve ilgili taraflara ciddi uyarılarda bulunduğunu” söyledi.

‘Asıl tehdit ABD ve Japonya’

Mao, ABD-Japonya ilişkilerinin diğer ülkeleri hedef almaması, onların çıkarlarına zarar vermemesi ya da bölgesel barış ve istikrarı baltalamaması gerektiğini vurguladı: “Çin, Soğuk Savaş zihniyetine ve küçük grup politikalarına kesinlikle karşıdır. Çin, gerilim yaratan ve tırmandıran ve diğer ülkelerin stratejik güvenlik ve çıkarlarına zarar verebilecek her şeyi kesin bir dille reddetmektedir.”

ABD ve Japonya’nın bölgesel barış ve istikrar için “gerçek tehditler” oluşturduğunu söyleyen Mao, Çin’in egemenliğini, güvenliğini ve kalkınma çıkarlarını savunacağını ve Asya-Pasifik bölgesinin barış, istikrar ve kalıcı refahına bağlı kalacağını söyledi.

DİPLOMASİ

Çekya Cumhurbaşkanı Pavel: Ukrayna’daki savaşın sona ermesi gerekiyor

Yayınlanma

Çekya Cumhurbaşkanı Petr Pavel, Sky News sunucusu Yalda Hakim’e verdiği mülakatta Ukrayna’daki çatışmaların durdurulması ve müzakerelerin başlatılması çağrısında bulundu.

Batılı ülkelerin Ukrayna’da devam eden savaşa karşı ‘gerçekçi bir yaklaşım’ sergilemesinden yana olduğunu kaydeden Pavel, Kieb’in NATO’ya kabulünün ancak bölgedeki savaş sona erdikten sonra düşünülebileceğini belirtti.

Pavel, aynı zamanda Ukrayna’nın yakın gelecekte Rusya tarafından ilhak edilen topraklar üzerinde mutlak kontrol sağlama ihtimali konusunda da kuşkularını dile getirdi. Cumhurbaşkanı, sürdürülebilir bir çözümün müzakere edilebilmesi için öncelikle savaşın durdurulması gerektiğini vurguladı.

Savaşı sona erdirmek için Rusya ile müzakerelere başlaması gerekip gerekmediği sorusuna Pavel, Ukrayna’nın Rusya’nın elindeki toprakları öngörülebilir bir gelecekte geri alamayacağı yanıtını verdi.

Pavel, “Gerçekçi olmak zorundayız. Ukrayna’nın yakın bir zamanda topraklarının kontrolünü tamamen yeniden ele geçirebileceğine inanmak saflık olur. Rusya şu anda işgal ettiği topraklardan vazgeçmeyecektir,” ifadelerini kullandı.

Nuland: Ukrayna henüz Rusya ile müzakerelere hazır değil

‘Şu anda ihtiyacımız olan şey savaşın sona ermesi’

Uzlaşının çözüm olacağına, ancak önce Ukrayna’nın bunu kabul etmesi gerektiğine dikkat çeken Pavel, “Şu anda ihtiyacımız olan şey savaşın sona ermesi ve ardından gelecekteki bir anlaşmayı müzakere edebiliriz. Bir uzlaşma olabilir. Ancak bu uzlaşmaya Ukrayna, Rusya ve bu anlaşmanın garantörü olacak ülkelerin rızası olmadan varılamaz,” yorumunu yaptı.

Pavel ayrıca, özellikle Rusya’nın muhtemelen bir tampon bölge oluşturmak istediği Harkov oblastında gerçekleştirdiği taarruz hakkında da konuştu.

Cumhurbaşkanı, “Şahit olduğumuz şey uzun bir hazırlık döneminin sonucu. Rusya’nın hava düzelir düzelmez bir taarruz başlatacağı açıktı. Ukraynalılar uzun süredir buna hazırlanıyordu. Bizden daha fazla destek, mühimmat ve teknik ekipman istediler,” diye konuştu.

Avrupa’daki mevcut güvenlik durumu ve ABD ile ilişkilerde artan sorunlara dair Pavel, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük güvenlik riskleri karşısında Avrupa’nın ‘yeterince esnek tepki vermediğine’ işaret etti.

‘Kendi güvenliğimiz konusunda çok daha esnek olmamız gerekiyor’

Pavel, avro bölgesindeki hükümetlerin silah şirketlerine üretim konusunda net şartlar ve teminatlar vermediğini kaydeden Pavel, “Kendi güvenliğimiz söz konusu olduğunda gerçekten çok daha esnek olmamız gerekiyor,” diye vurguladı.

Pavel ayrıca Batılı ülkeler tarafından Ukrayna’ya sağlanan askeri yardımları da eleştirerek şöyle devam etti: “Avrupa Birliği’nin kaynaklarının Kuzey Amerikalı müttefiklerimizle birlikte Ukrayna’ya savaş alanında kazanabilmesi için yardım etmeye yeterli olduğundan eminim. Ancak tedariklerimiz konusunda gerektiği kadar ihtiyatlı davranmaz ve sürekli olarak tırmanma riskini değerlendirmezsek, Ukraynalılar hayatlarını kaybedecek, toprak kaybedecek ve hatta savaşı kaybedeceklerdir.”

Rusya, Harkov’da taarruza geçti

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

IMF: Rusya’nın dondurulan varlıklarına el koymanın hukuki bir gerekçesi olması lazım

Yayınlanma

Uluslararası Para Fonu (IMF) Sözcüsü Julie Kozack, Rusya’nın dondurulmuş varlıklarına el konulmasıyla ilgili herhangi bir tedbir için yeterli hukuki dayanakların olması gerektiğini belirtti.

Kozack, dün düzenlediği basın toplantısında ABD makamlarının Rusya’nın dondurulan varlıklarına el koymasına izin veren yasayı yorumladı.

Kozack, “Rus varlıkları konusundaki tutumumuz değişmedi ve [bu durumun] ilgili yargı mercileri tarafından belirlenmesi gerektiği yönünde. Bizim açımızdan alınan her türlü tedbirin yeterli hukuki gerekçeye sahip olması ve uluslararası para sisteminin işleyişine zarar vermemesi önemli,” diye konuştu.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, 8 Mayıs’ta AB daimi temsilcilerinin Rusya’nın dondurulan varlıklarından elde edilen karın müsadere edilmesi ve bu gelirle Kiev’e silah alınması konusunda anlaşmaya vardıklarını doğrulamıştı.

Benzer şekilde ABD Başkanı Joe Biden da nisan ayı sonunda Ukrayna, İsrail ve Tayvan’a daha geniş çaplı askeri yardım yapılmasını ve Rusya’nın ABD’de dondurulan varlıklarına el konulmasını öngören bir yasa tasarısı paketini imzalamıştı.

AB, Kanada, ABD ve Japonya, Ukrayna’ya dönük askeri müdahalenin başlangıcından bu yana Rusya’ya ait yaklaşık 300 milyar dolarlık varlığı dondurdu.

Bunun yaklaşık 5 ila 6 milyar doları ABD’de ve 210 milyar doları da Belçika’daki menkul kıymet saklama kuruluşu Euroclear’da tutuluyor.

Bloomberg: Rusya’nın dondurulan varlıklarına el koymak dolarsızlaşmayı tetikleyebilir

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Rusya, İngiliz Büyükelçiliğinin askeri ataşesini istenmeyen kişi ilan etti

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Londra’ya misilleme olarak Moskova’nın da İngiltere Büyükelçiliği Savunma Ataşesi Adrian Coghill’i istenmeyen kişi ilan ettiğini duyurdu.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Söz konusu karara cevaben, Moskova’daki İngiliz Büyükelçiliği Savunma Ataşesi Adrian Coghill istenmeyen kişi ilan edilmiştir. Kendisi bir hafta içinde Rusya Federasyonu topraklarını terk etmelidir,” ifadelerine yer verildi.

İngiltere İçişleri Bakanlığı Başkanı James Cleverly, 8 Mayıs’ta Rusya’nın Londra Büyükelçiliğinde görevli askeri ataşenin sınır dışı edildiğini bildirmişti.

Dün Coghill, Smolenskaya Meydanı’na çağrıldı ve kendisine Moskova’nın kararı anlatıldı. Diplomatlar temsilciyi protesto ederek, Londra’nın eylemini Rusya düşmanlığı olarak gördüklerini ve ikili ilişkilere onarılamaz bir zarar verdiğini belirtti.

Dışişleri Bakanlığı, Londra’nın mayıs ayı başında açıkladığı dostane olmayan adımlara tepkinin bununla sınırlı kalmayacağını da sözlerine ekledi.

İngiltere, Rusya’nın askeri ataşesini sınır dışı etti

Moskova ile Londra arasındaki diplomatik gerilim büyüyor

Bu ayın başlarında Cleverly, ülkesinin Rusya’ya ait bazı mülklerin diplomatik statüsünü kaldırmayı ve Rusların diplomatik vize almasına kısıtlamalar getirmeyi planladığını da duyurdu.

İngiltere bunu krallıktaki ve diğer Avrupa ülkelerindeki ‘hasmane faaliyetlere’ bir yanıt olarak nitelendirdi. Londra özellikle Moskova’yı ‘istihbarat toplama operasyonları’ gerçekleştirmekle suçladı.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova ise İngiltere’nin bu tedbirleri, Londra’nın dış mahallelerindeki ticari depolarda çıkan bir yangında ‘Rusya’nın parmağı’ olduğu bahanesiyle, kanıt ya da belirli gerçekler sunmadan aldığını vurguladı.

Dışişleri Bakanlığı İkinci Avrupa Dairesi Başkanı Sergey Belyayev ise, geçtiğimiz kasım ayında Rus-İngiliz ilişkilerinin tarihin en derin krizlerinden birini yaşadığını kaydetti.

Belyayev, bunun nedeninin Muhafazakârların ikili işbirliğine onarılması güç zararlar verme konusunda uzun süredir devam eden istikrarlı tutumu olduğuna işaret etti.

Rusya’dan İngiltere’ye protesto notası

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English