Diplomasi
ABD ve NATO, Kuzey Kore askerlerinin Rusya safında savaştığı iddiasını doğrulamadı

ABD ve NATO, Kuzey Kore askerlerinin Ukrayna’daki savaşa katıldığına dair haberleri doğrulamadı. Ancak Ukrayna kaynakları, Donetsk’te Kuzey Koreli subayların da bulunduğu bir gruba füze saldırısı düzenlendiğini iddia ediyor. Zelenskiy, Kuzey Kore’nin yalnızca silah değil, insan gücü de sağladığını öne sürmüştü.
Amerikalı üst düzey bir yetkili, Associated Press’e yaptığı açıklamada, ABD ve müttefiklerinin Kuzey Kore’nin tehditlerinden ve Ukrayna savaşında Rusya’ya artan askeri desteğinden endişe duyduklarını, ancak Kuzey Kore askerlerinin doğrudan savaşa katıldığına dair bir kanıt olmadığını söyledi.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte de ittifakın, Ukrayna basınında çıkan “Kuzey Kore askerlerinin cephede yer aldığı” iddialarını doğrulayamadığını belirtti.
Rutte şu ifadeleri kullandı: “Elimizde doğrulayıcı bir bilgi bulunmuyor. Ancak Kuzey Kore’nin, Rusya’nın askeri çabalarına teknik destek sağladığına inanıyoruz.”
Kyiv Post gazetesi, 3 Ekim’de Ukrayna istihbaratına dayandırdığı haberinde, Donetsk yakınlarındaki bir Rus askeri tesisine düzenlenen füze saldırısında 20’den fazla askerin öldüğünü iddia etmişti.
Haberde, hayatını kaybedenler arasında Rus subaylarla toplantıya katılmak için seyahat eden altı Kuzey Koreli subayın da bulunduğu, saldırıda ayrıca üç Kuzey Koreli subayın yaralandığı öne sürülmüştü.
Geçen hafta The Guardian, Ukrayna’daki bir kaynağa dayandırdığı haberinde, “onlarca Kuzey Korelinin” KN-23 balistik füze rampalarına destek sağlamak amacıyla Rusya tarafında, cephe hattı boyunca çeşitli gruplar halinde konuşlandığı iddiasını ortaya atmıştı.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, geçtiğimiz pazartesi günü yaptığı açıklamada, Kuzey Kore’nin Rusya’ya sadece silah göndermekle kalmadığını, aynı zamanda vatandaşlarını da Ukrayna’ya karşı savaşmaları için Rus ordusuna sevk ettiğini öne sürmüştü.
Zelenskiy, “Rusya ile Kuzey Kore gibi rejimler arasında giderek derinleşen bir ittifaka tanık oluyoruz. Artık mesele yalnızca silah sevkiyatı değil. Burada, Kuzey Kore’den Rus güçlerine insan transferinden bahsediyoruz,” demişti.
Bu açıklamaların ardından, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 19 Haziran’da Pyongyang’a yaptığı ziyarette imzalanan Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması’nın Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma tarafından onaylanmasını teklif etti.
23 maddeden oluşan bu anlaşma, taraflardan birine yönelik bir saldırı durumunda “mevcut tüm araçlarla” yardım sağlanmasını öngören bir madde içeriyor ve bu yönüyle pratikte askeri bir ittifak niteliği taşıyor.
Diplomasi
Çin Dışişleri Bakanı, nadir toprak elementleri ihracatı konusunda Avrupa’nın endişelerini gidermeye çalıştı

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, nadir toprak elementleri ihracatı üzerindeki kısıtlamalarla ilgili Avrupa Birliği’nin endişelerini hafifleterek, Avrupa şirketlerinin uygun başvuru prosedürlerine uymaları halinde ihtiyaçlarının karşılanacağına dair güvence verdi.
Wang, perşembe günü Berlin’de Alman mevkidaşı ile düzenlediği basın toplantısında, çift kullanımlı malların kontrolünün tüm ülkelerin egemen hakkı ve uluslararası sorumluluğu olduğunu söyledi. Wang, Avrupa şirketlerinin Pekin’in ihracat kontrollerine ilişkin endişeleriyle ilgili bir soruya yanıt verdi.
Bu ayın sonunda yapılacak Çin-AB zirvesinin önünü açmak amacıyla yaptığı ziyaret sırasında yaptığı açıklamada Wang, “Nadir toprak elementleri ihracatı hiçbir zaman Çin ile Avrupa arasında bir sorun olmamıştır ve olmamalıdır” dedi.
“İhracat kontrol düzenlemelerine uyulduğu ve gerekli prosedürler yerine getirildiği sürece, Avrupa şirketlerinin normal ihtiyaçları garanti edilecektir” diye ekledi.
“Çin’in politikaları uluslararası normlara uygun ve dünya barış ve istikrarının korunmasına da yardımcı oluyor”, diyen üst düzey diplomat, Çin ile Avrupa arasında “bu konuyu kasten abartanların” gizli gündemleri olduğunu vurguladı.
Wang, Çinli yetkililerin Avrupalı şirketler için “hızlı bir kanal” oluşturduğunu söyledi.
Çin Dışişleri Bakanı, cuma günü Almanya Başbakanı Friedrich Merz ile de bir araya geldi ve Alman liderine, iki ülke arasındaki ilişkilerin “üçüncü bir tarafın hedefi, bağımlılığı veya dikte ettiği bir şey olmadığını” söyledi.
Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Wang’ın Çin’in açık kalmaya ve ortak kalkınma için “pazar fırsatlarını paylaşmaya” istekli olduğunu söylediği aktarıldı.
Wang, Çin ile Almanya arasındaki ilişkilerin “güçlü bir iç dinamik”e sahip olduğunu ve ‘olgun’ ve son derece istikrarlı olduğunu söyledi.
“Almanya ile yakın ve üst düzey temasları sürdürme” sözü veren Wang, “Bu, sadece iki tarafın yararına olmayacak, aynı zamanda Avrupa ve tüm dünyaya da fayda sağlayacaktır” dedi.
Geçen hafta Çin Ticaret Bakanlığı, Çin’in nadir toprak ihracat lisans başvurularının incelenmesini hızlandırdığını ve birçoğunu onayladığını açıkladı.
Bakanlık sözcüsü He Yadong, Çin’in bu tür başvuruların inceleme ve onay sürecini daha da güçlendireceğini ve ihracat kontrollerine ilişkin ilgili ülkelerle iletişimi ve diyaloğu iyileştirmeye hazır olduğunu, aynı zamanda uygun ticarete aktif olarak izin vereceğini söyledi.
He’nin açıklamaları, Avrupa Birliği’nin Çin’den, ABD ile ticaret anlaşmazlığı sırasında getirilen ve özellikle otomotiv sektöründe tedarik zincirinde kargaşaya yol açan yedi nadir toprak mineraline uygulanan ihracat kontrollerini hafifletmesi çağrısından birkaç hafta sonra geldi.
Geçen ay Çin Ticaret Bakanı Wang Wentao ile yapılan toplantıda, AB Ticaret Komiseri Maros Sefcovic, konunun “öncelikli” olduğunu söyledi.
Sefcovic, “Çinli mevkidaşıma Avrupa otomobil endüstrisindeki endişe verici durum hakkında bilgi verdim, ancak endüstriler diyorum çünkü nadir toprak elementleri ve kalıcı mıknatıslar endüstriyel üretim için kesinlikle vazgeçilmez” dedi.
Sefcovic, AB ticaret sorumlusu olarak, mevcut vaka bazında lisanslama sisteminden, şirketler için yıllık toplu onay mekanizmasına geçilmesini önerdiğini, bunun bürokratik gecikmeleri azaltabileceğini ve etkilenen sektörler üzerindeki baskıyı hafifletebileceğini belirtti.
Perşembe günkü görüşmelerinde Wang Yi ve Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Ukrayna krizi, İran’ın nükleer programı ve Orta Doğu’daki durum gibi önemli küresel meseleleri de ele aldı.
Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, iki tarafın yakın iletişimi sürdürme, koordinasyonu geliştirme ve ateşkes, gerilimin azaltılması ve barışçıl çözüm için çabaları sürdürme konusunda mutabık kaldığı belirtildi.
Diplomasi
Hindistan ve ABD, 9 Temmuz öncesi, geçici ticaret anlaşması imzalamaya yaklaştı

Hindistan ve ABD, Başkan Donald Trump’ın tarifeler için çarşamba günü belirlediği son tarihten önce geçici bir ticaret anlaşması imzalamak üzere görüşüyor. Bu tarihten itibaren Hindistan mallarına %26’lık “karşılıklı” gümrük vergileri uygulanmaya başlayacak. Taraflar, bu yılın sonlarında kesinleşebilecek kapsamlı bir anlaşma için görüşmelerini sürdürüyor.
Anlaşma, Hindistan’ın gümrük vergilerinde keskin bir artıştan kaçınmasına yardımcı olabilir. Bu gelişme, çarşamba günü açıklanan ABD-Vietnam anlaşmasının ardından geldi. Anlaşma uyarınca ABD, Vietnam mallarına %20 gümrük vergisi uygulayacak. Bu oran, daha önce Washington tarafından ilan edilen %46’nın altında.
Çin, Trump’ın Vietnam ile yaptığı ticaret anlaşmasına sert tepki gösterdi
Dünya Ticaret Örgütü’nün 2023 verilerine göre, Hindistan’ın basit ortalama gümrük vergisi oranı %17 iken, ABD’nin oranı %3,3 idi.
Salı günü diğer ticaret anlaşmalarının sonuçlanmaya yakın olup olmadığı sorulan Trump, gazetecilere Hindistan ile bir anlaşma olasılığının olduğunu söyledi: “Ve bu farklı bir anlaşma olacak. Bu, bizim girip rekabet edebileceğimiz bir anlaşma olacak. Şu anda… Hindistan kimseyi kabul etmiyor. Bence Hindistan bunu yapacak ve eğer yaparsa, çok daha düşük gümrük vergileri içeren bir anlaşma yapacağız.”
Trump perşembe günü, Washington’un cuma günü ticaret ortaklarına her biri için gümrük vergisi oranlarını belirten mektuplar göndermeye başlayacağını söyledi. Trump, mektupların 10’ar 10’ar gönderileceğini belirtti.
Trump’ın gümrük vergilerini erteleme süresi 9 Temmuz’da doluyor, şimdi ne olacak?
Görüşmeler için ABD’de bir ticaret heyeti bulunan Hindistan, tarım ve süt ürünleri konusunda anlaşmazlıklar sürse de, çarşamba gününden önce İngiltere ve Vietnam’ın ardından Trump yönetimi ile anlaşma sağlayan üçüncü ülke olmayı hedefliyor. Yeni Delhi, Hint çiftçilerin çıkarlarına zarar verme korkusuyla bu sektörleri tamamen açmak istemiyor. Bu nedenle, bu sektörlerin ilk anlaşmanın bir parçası olması olası görünmüyor.
Hindistan Sanayi Konfederasyonu Başkanı Rajiv Memani perşembe günü gazetecilere verdiği demeçte, “Bu sadece bir gümrük vergisi değil, diğer ülkelerle göreceli rekabet gücü meselesi” dedi. Memani, Hindistan Ticaret Bakanlığı’nın Hindistan sanayisinin, özellikle tarım ve süt ürünleri sektörlerinin karşılaştığı zorlukları anladığını, ancak “tüm bu konularda %100 kazanan olmayacağını” unutmamak gerektiğini belirtti.
Şubat ayında Başbakan Narendra Modi’nin ABD ziyaretinde, taraflar sonbahara kadar ikili ticaret anlaşmasının “ilk dilimi” veya birinci aşamasını müzakere etme ve ticareti şu anda yaklaşık 200 milyar dolardan 2030 yılına kadar 500 milyar dolara çıkarma planlarını açıklamıştı.
Geçici anlaşmanın tamamlanmasına az bir zaman kala Hindistan, en büyük ihracat pazarı olan ABD’ye mal sevkiyatında cezai ek maliyetlerden kaçınmayı umuyor.
Ticaret Bakanı Sunil Barthwal geçen ay, “İlk dilimi üzerinde çalışıyoruz ve bildiğiniz gibi 9 Temmuz tarihi var. O tarihten önce bu ilk dilimi sonuçlandırmak istiyoruz” dedi.
Bu arada, ABD-Hindistan Stratejik Ortaklık Forumu danışmanı Mark Linscott, her iki tarafın da “gerekli uzlaşmalara” vardığı için geçici ticaret anlaşmasının yakında imzalanacağına olan güvenini dile getirdi.
Linscott perşembe günü Hindistan’ın özel haber kanalı NDTV’ye yaptığı açıklamada, anlaşmanın “gümrük vergilerinin indirilmesi açısından oldukça önemli” olacağını söyledi ve ekledi: “Anlaşma, sanayi sektörlerine odaklanacak, ancak tarımla ilgili bazı sonuçlar da içerecek. Süt ürünlerinin anlaşmaya dahil edilmeyeceğini düşünüyorum. Buğdayın da dahil edilmeyeceğini düşünüyorum.”
Yeni Delhi merkezli düşünce kuruluşu Global Trade Research Initiative’in kurucusu Ajay Srivastava’ya göre, ABD-Vietnam anlaşmasının zamanlaması “şu anda ABD ile kendi ikili ticaret anlaşmasının son aşamalarında olan Hindistan için özellikle önemli” dedi.
“Hindistanlı müzakereciler, Vietnam anlaşmasının eksikliklerini, özellikle önceki tavizlerin geri alınmasını, genel gümrük vergilerinin uygulanmasını ve Menşe Kurallarına ilişkin belirsizliği yakından incelemelidir. Bu özellikler, ABD’nin tek taraflı kazanımlar elde etmeye yönelik açık eğilimini ortaya koymaktadır,” vurgusunu yaptı Nikkei Asia ile paylaştığı notta.
Srivastava, “Hindistan için, tarife eşitliği, uygulanabilir taahhütler ve kilit sektörler için yeterli korumaların sağlanması, benzer şekilde tek taraflı bir sonucun önlenmesi açısından kritik öneme sahip olacaktır” diye ekledi.
Von der Leyen: AB ve ABD arasındaki ticaret anlaşmasının son tarihten önce tamamlanması imkansız
Diplomasi
Çin, AB’nin brendi ürünlerine %34,9’a varan gümrük vergisi uygulayacak

Çin Ticaret Bakanlığı, cuma günü Avrupa Birliği menşeli brendiye ilişkin nihai kararını açıkladı. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, 5 Temmuz 2025 tarihinden itibaren beş yıllık bir süre için Avrupa’dan brendi ihracatına %34,9’a varan gümrük vergileri uygulanacağı belirtildi.
Açıklamaya göre, Pernod Ricard’a ait Martell & Co ve Remy Cointreu’nun Remy Martin gibi minimum fiyat taahhüdünde bulunan bazı şirketler, bu taahhütlerini ihlal etmedikleri takdirde daha yüksek gümrük vergisinden muaf tutulacak.
Karar, geçen yıl başlatılan ve çoğu Fransa menşeli konyak olmak üzere Avrupa brendi ürünlerine yönelik soruşturmanın ardından alındı.
Fransız konyak üreticileri, Çin’de üretilen elektrikli araçlara uygulanan ithalat vergileri nedeniyle Brüksel ile Pekin arasında yaşanan geniş çaplı ticaret savaşının dolaylı mağduru olduklarını şikayet ediyorlar.
Avrupa Birliği’nin Pekin’i otomotiv sektörüne haksız sübvansiyonlar sağladığını iddia ederek Çin’de üretilen elektrikli araçlara ithalat vergisi uygulamaya koymasının ardından, Çin de geçen yıl brendi ithalatına yönelik soruşturma sonrası konyaklara da vergi uyguladı.
Sektör kuruluşu Bureau National Interprofessionnel du Cognac (BNIC) verilerine göre, dünyanın en değerli konyak pazarı olan Çin’e aylık konyak ihracatı, ticaret anlaşmazlığı nedeniyle %70’e varan oranda düştü.
Geçen hafta Reuters, Fransız konyak üreticilerinin Çin pazarı için minimum ithalat fiyatları konusunda geçici bir anlaşmaya vardığını, ancak Pekin’in Çin yapımı elektrikli araçlara uygulanan AB gümrük vergileri konusunda ilerleme sağlanması halinde anlaşmayı kesinleştireceğini bildirdi.
Bu haber, enflasyon ve ekonomik belirsizlik nedeniyle dünyanın en büyük konyak pazarı olan ABD’de de satışlarında düşüş yaşayan brendi üreticileri tarafından memnuniyetle karşılanacak.
-
Dünya Basını2 hafta önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir
-
Görüş2 hafta önce
Büyülü Dağ’da yüzyıllık tartışma devam ediyor: Naphta mı Settembrini mi?
-
Görüş2 hafta önce
İsrail ve İran Çatışmasına Büyük Tarih Perspektifiyle Bakmak
-
Avrupa2 hafta önce
Kitlesel tahliye planları: Baltık Bölgesi’nde savaş ve ‘kendini gerçekleştiren kehanet’
-
Görüş2 hafta önce
‘Mükemmel fırtına’nın gözünde korkuyla dalgalanan piyasalar
-
Ortadoğu4 gün önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Ortadoğu2 hafta önce
Tahran’ın menzilindeki ABD üsleri
-
Asya2 hafta önce
Japonya İsrail-İran savaşıyla ilgili resmi açıklamasında G7’den farklı tavır aldı