Amerika
ABD’nin Çernobil’i: Ohio tren faciası

ABD’nin Ohio eyaletinde meydana gelen tren kazası son yılların en çok konuşulan hadiselerinden biri oldu. Binlerce vatandaşın sağlığını doğrudan tehdit eden facia ABD medyası tarafından görmezden gelinirken, siyasi kutuplarda yeni tartışmaların fitilini ateşledi.
Kaza gerçekleştikten sonra Amerikan medyası bir anda ‘Çin balonu’ ve ‘UFO’ konulara odaklanmıştı. Artık görmezden gelinemeyecek görüntüler servis edilince ABD siyasi çevrelerinde parmak göstermeler başladı.
Ne oldu?
Ohio eyaletinin East Palestine bölgesinde 3 Şubat’ta bir tren kazası meydana geldi. Vagonları içinde 115,580 galon vinilklorür taşıyan tren, kaza sonrası korkunç bir çevre felaketine sebep oldu. Taşıdığı madde kansere yol açan zararlı bir maddeydi.
Kaza yapan trenin ait olduğu şirket Norfolk Southern yetkilileri ölümcül bir patlamayı engellemek adına kazadan 3 gün sonra zehirli maddeleri açılan çukurlarda yakmaya karar verdiler. Bu da maddelerin havaya ve suya temasını arttırdı. Kaza sebebiyle 40 bin kadar hayvanın öldüğü belirtildi. Maddelerin yanması sonucu ortaya çıkan “Fosgen gazı” Birinci Dünya Savaşı’nda kimyasal silah olarak kullanılan gazlardan biriydi.
ABD Ulusal Ulaşım Güvenlik Kurulu, yaptığı açıklamada kazaya aşırı ısınan bir tekerin sebebiyet vermiş olabileceğini söyledi. Yine de trendeki ekip uyarıya zamanında müdahale etmişti. Kazanın asıl sebebinin ortaya çıkması için daha fazla araştırma yapılması gerekiyordu.
Peki suçlu kim?
ABD başkanı Joe Biden savaşın başından beri ilk kez Ukrayna’ya giderken ABD medyası da ilgisini Çin balonuna kaydırmıştı. Günlerce Beyaz Saray’dan konuyla ilgili açıklama yapılmadı. Dahası Ohio valisi Mike DeWine’nin federal afet yardımı talebi Biden yönetimi tarafından reddedildi. Federal Afet Yönetim Kurulu (FEMA), valiliğe kazanın hortum gibi bir “geleneksel afet” olmadığı gerekçesiyle yardım edemeyeceğini söyledi.
Özetle ne medya kazayı konuşuyordu ne de siyasetçiler duruma müdahale ediyordu. Ulaştırma Bakanı Pete Buttigieg ancak 11 gün sonra sessizliğini bozarak Biden yönetiminden konuyla ilgili açıklama yapan ilk kişi olmuştu. Bu süre zarfında olayı görmezden geldiği yetmediği gibi ‘Çin balonuyla’ ilgili yaptığı şakalarla tepki topladı.
Eski Başkan Donald Trump ise 22 Şubat’ta Ohio’ya gitti ve Biden hükümetini açıkça “tepkisiz kalmakla” suçladı. “Federal hükümet size yardım getirmedi ve getirmeyeceğini de açıkça belirtti” dedi. Bu noktadan sonra da parmak göstermeler başladı.
Ulaştırma Bakanı Buttigieg, faturayı Trump dönemine kesmişti bile. İddiasına göre 2015 yılında Obama hükümeti yanıcı maddeler taşıyan trenlerin frenlerinde yapılacak denetimlerin sıklaştırılması için bir yasa çıkarmış, 2018’de bu yasa Trump tarafından kaldırılmıştı. Hatta Demokratlar, Cumhuriyetçilerin tren yolu şirketlerinin karlarını toplum güvenliğine tercih etmemeleri gerektiğini söylemişlerdi.
ABD medyasının konuyla ilgisi de bu noktada başladı. Merkez medyada “zaten Trump’ın hatasıymış” gibi cümleler çokça yankılandı.
Ancak sorun bundan biraz daha büyüktü. New York Times’ın haberine göre kaza yapan tren taşıdığı onca tehlikeli maddeye rağmen denetimlerin arttırıldığı “tehlikeli madde taşıyan tren” sınıfına girmiyordu. Bu nedenle yasa kaldırılmamış olsa bile kazanın yaşanması olasıydı.
ABD’de tren kazaları sık yaşanan bir hadise. 1990 ve 2021 arasında toplam 54 bin 539 tren kazası yaşanmış. Bu yılda 1704 kazaya tekabül ediyor. Yine de bu kazalar yılda ortalama 4 can kaybına yol açıyor. Özellikle son yıllarda tren kazalarının azaldığı da bildiriliyor. 2018 ve 2020’de tehlikeli materyal içeren tren kazası sayısı 20 iken 2022’de bu sayı 11’e inmiş.
Kazanın Biden ve ABD için anlamı
Kazanın asıl bilançosunu öğrenmek biraz zaman alacak. Havaya ve su kaynaklarına etki eden gazların kanserojen etkisinin ne kadar insanı tehdit ettiği dahi bilinemiyor. Ancak bu kaza, sebebinden ziyade ABD hükümetinin etkisiz müdahalesi sebebiyle akıllara kazındı. Biden’ın ve ekibinin sessizliğe bürünmesi sadece rakibi Cumhuriyetçilerden değil kendi partisindekilerden de yoğun tepki gördü.
Demokratların ‘ilerici’ kanadından olan Temsilciler Meclisi üyesi İlhan Omar, Ulaştırma Bakanı Buttigieg’in konuya olan sessizliğine işaret ederek “Daha iyisini hak ediyoruz,” dedi.
Buttigieg’in de Demokratlarda gelecek vadeden bir siyasetçi olduğunu akılda tutulmalı. 2020 ön seçimlerinde kendisi de Demokrat başkan adayıydı. Birçok ankette Joe Biden ve Bernie Sanders’ın arkasından üçüncü sırada, başkan yardımcısı Kamala Harris’in önünde çıkıyordu.
Faciaya verdiği zayıf tepki onun kariyerinde de bir leke olarak kalacaktır. 2024’te Biden’ın olası bir emekliliğinde seçim kampanyasını doğrudan etkileyecektir.
Bu tren kazası Biden için ise yönetemediği krizlerden biri olarak hanesine yazıldı. Afganistan çekilmesi, fırlayan benzin fiyatları, resesyona giren ekonomi derken Biden genelde iyi bir görüntü çizmedi. Kazaya verilen zayıf tepkinin medyada yeterince yer bulmaması da Demokrat Partinin merkez medyadaki gücünü gözler önüne serdi. Olan, kazanın etkilerini uzun yıllar yaşayacak Ohio halkına oldu.
Amerika
Temyiz mahkemesinden Trump’a Ulusal Muhafızlar desteği

ABD’de temyiz mahkemesi, Donald Trump’a Kaliforniya Ulusal Muhafızlar kontrolünü eyalet valisine iade etmesini emreden bir kararı geçici olarak durdurdu.
ABD Dokuzuncu Daire Temyiz Mahkemesi, daha önce federal hükümetin Ulusal Muhafız birliklerini Los Angeles’a sevk etmesini geçici olarak yasaklayan bir alt mahkeme kararını durdurdu.
Temyiz mahkemesi, Trump’ın göçü durdurma ve Kaliforniya’daki Ulusal Muhafızları federalleştirerek protestoları bastırma çabalarını baltalamakla tehdit eden bir kararı askıya aldı.
Alt mahkemenin kararının geçerli olup olmayacağına karar vermek için 17 Haziran’da başka bir duruşma yapılacak.
Ulusal Muhafızların federalleştirilmesini kısa süreliğine yasaklayan San Francisco bölge mahkemesi yargıcı Charles Breyer, ABD başkanının “eylemlerinin yasadışı olduğunu, hem yasal yetkisini aştığını hem de federalizm kavramını tanımlayan ABD Anayasası’nın Onuncu Maddesini ihlal ettiğini” söylemişti.
Trump’ın emirlerine şiddetle karşı çıkan Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, temyiz mahkemesinin kararının ardından gazetecilere, Breyer’in kararının kalacağından “emin” olduğunu savunmuştu.
Newsom, daha önce başkanın “orduyu kendi vatandaşlarına karşı kullanma eyleminin demokrasimizi tehdit ettiğini ve bizi otoriterliğe tehlikeli bir şekilde yaklaştırdığını” uyarmıştı.
Temyiz mahkemesinin kararı, mahkemenin nihai olarak Trump’ın görüşüne katıldığı anlamına gelmiyor ama şimdilik Ulusal Muhafızların komutasını başkanın elinde bırakıyor.
Trump, göçmen baskınları nedeniyle çıkan protestolara yanıt olarak geçen cumartesi günü Ulusal Muhafızları çağırmış, ardından pazartesi günü de ABD Deniz Piyadelerine, Muhafızları destekleme emri vermişti.
700 kişilik bir ABD Deniz Piyade taburunun bugün (13 Haziran) gelmesi bekleniyor. Bu, ABD içinde sivil polis operasyonlarını desteklemek için askeri güçlerin olağanüstü bir şekilde kullanılması anlamına geliyor.
Amerika
‘Büyük, harika yasa’: Şirketlere vergi teşvikleri artacak

Senato Finans Komitesi Başkanı Mike Crapo, Cumhuriyetçilerin “büyük, harika yasa” tasarısında üç önemli işletme vergi hükmünün kalıcı hale getirileceğini söyledi.
Brifinge katılan senatörler, bireysel vergi mükellefleri için önemli bir indirimin ise azaltılacağını belirtti.
Araştırma ve geliştirme maliyetleri, işletme ekipmanı alımları ve borç faizleri için daha büyük vergi indirimlerini geri getirme taahhüdü, Crapo ve komite üyeleri için önemli bir öncelik. Bu indirimler, ekonomik büyümenin önemli bir itici gücü olarak görülüyor.
Ne var ki bu indirimleri kalıcı hale getirmek maliyetli ve Cumhuriyetçi liderlerinin önümüzdeki haftalarda tasarı üzerindeki çalışmaları tamamlamaya çalışırken siyasi sorunlara yol açabilecek tavizler gerektirecek.
Crapo, bu tür bir adımın, eyalet ve yerel vergi indirimlerine ilişkin Temsilciler Meclisi’nde uzlaşılan anlaşmanın geri çekilmesi olacağını söyledi.
İşletme vergisi kesintilerini destekleyen Montana Senatörü Steve Daines ve Kuzey Dakota Senatörü John Hoeven, Crapo’nun açıklamalarını doğruladı. Hoeven, “Evet, işletme vergilerinin kalıcı olacağını garanti etti. Başından beri kararlıydım ve o da başından beri kararlıydı,” dedi.
Temsilciler Meclisi’nden geçen yasa tasarısı, üç vergi teşvikini 2029’a kadar geri getiriyor; bunların kalıcı hale getirilmesi, tasarıya muhtemelen yüz milyarlarca dolarlık ek maliyet getirecek.
Kalıcılık, esas olarak Senato’nun önceliği. Başkan Donald Trump, işletme vergisi indirimlerinin kısa süreli uzatılmasına sıcak baktığını işaret etti. Ek maliyetleri dengelemek için Crapo, SALT indirimi konusunda Temsilciler Meclisi’nin öncelikli gündem maddelerinden birini hedef alıyor.
Cumhuriyetçi Parti senatörlerine, SALT’ı Meclis Başkanı Mike Johnson’ın kendi üyeleriyle yaptığı 40.000 dolarlık anlaşmadan daha düşük bir seviyede sınırlamayı planladığını söyledi.
“Mavi” rengiyle bilinen Demokrat eyaletlerdeki Cumhuriyetçi Kongre üyeleri, Senato Çoğunluk Lideri John Thune’un POLITICO‘ya ilk kez özetlediği plan hakkında şimdiden uyarı sinyalleri veriyor.
Katılımcılar, Crapo’nun toplantıda SALT için kesin bir rakam vermediğini, fakat bazı Cumhuriyetçi senatörlerin 20.000 dolara düşürmeyi önerirken, diğerlerinin Johnson’ın başlangıçta direnen üyelerine teklif ettiği 30.000 doları Temsilciler Meclisi’ne de teklif etmeleri gerektiğini savunduğunu söyledi.
Hoeven, “Temsilciler Meclisi 40.000 dolar teklif etti; biz daha azını yapacağız. Orada 350 milyar dolarlık bir potansiyel olduğunu biliyoruz, ancak henüz bir rakam üzerinde karar vermedik,” dedi.
SALT ile ilgili bu hamle, Thune’dan Temsilciler Meclisi tasarısında mümkün olduğunca az değişiklik yapmasını isteyen Johnson ve diğer Cumhuriyetçi milletvekilleri için bir darbe oldu.
Senato tasarısı Temsilciler Meclisi’nin tasarısının büyük bir bölümünü yansıtacak gibi görünse de, Crapo’nun sunumu, Senato’nun tasarıdaki en hassas siyasi alanlardan bazılarını değiştireceğine dair en önemli işaret.
Johnson, Senato toplantısının ardından gazetecilere verdiği demeçte, “SALT rakamı ve tasarıdaki bazı hükümler konusunda ne yapabilecekleri konusunda çok, çok endişeliyim. Umarım mümkün olduğunca az değişiklik yaparlar,” dedi.
Cumhuriyetçi Temsilci Nicole Malliotakois, Senato Cumhuriyetçilerinin Temsilciler Meclisi’nin SALT anlaşmasını değiştirirlerse “tüm tasarıyı çökertme riskiyle karşı karşıya olduklarını” söyledi ve “Amerikan halkına uygulanan en büyük vergi artışından sorumlu olacaklarını” savundu.
Crapo ve Thune, perşembe günü Beyaz Saray’da Trump ile bir araya gelerek vergi planını ona anlatacak. Crapo’nun önümüzdeki hafta başında Senato Cumhuriyetçilerine daha ayrıntılı bilgi vermesi bekleniyor.
Vergi diline ek olarak, Crapo tasarıdaki Medicaid hükümlerinin taslağını hazırlamaktan da sorumlu ve senatörler, bu konuda ne gibi değişiklikler düşündüğü konusunda çok daha az ayrıntı verdiğini söyledi. Tasarıda programın ele alınışından endişe duyan birçok Cumhuriyetçi senatör, Finans Komitesi’nde yer almıyor.
Eyaletindeki kırsal hastaneleri korumaya çalışan Maine Senatörü Susan Collins, toplantı sonrası gazetecilere Medicaid’de bazı değişiklikler önerdiğini ancak ayrıntılara girmeyeceğini söyledi. Kuzey Dakota Senatörü Kevin Cramer ise “Medicaid ile ilgili bazı hususların çıkarılması gerekecek” diyerek, bu konuda daha fazla değişiklik olabileceğini ima etti.
Amerika
Bezos, Washington Post’un görüş bölümünü yeniden yapılandırdı

Washington Post‘un (WP) sahibi Jeff Bezos tarafından istendiği şekliyle, görüş bölümünü yenilemesi kapsamında yeni görüş editörünü atadığını duyurdu.
Bezos şubat ayında, WP’nin geleneksel geniş görüş programını kaldırarak, “kişisel özgürlükler ve serbest piyasa” yanlısı başyazılara odaklanan bir bölüme geçeceğini duyurmuştu.
Bezos, haber yayıncılığının kamuoyundaki tartışmaların gündemini belirleme rolünün değiştiğini ileri sürmüştü.
Bezos, çalışanlarına yazdığı notta, “Bir zamanlar, özellikle yerel bir tekel olan gazeteler, her sabah okuyucuların kapısına tüm görüşleri kapsayan geniş bir köşe yazısı bölümü sunmayı bir hizmet olarak görebilirdi. Bugün ise bu işi internet yapıyor,” dedi.
The Economist’in Washington muhabiri ve The Dispatch’in eski genel yayın yönetmeni Adam O’Neal, yenilenen bölümün başına geçecek.
O’Neal, mesajında yeni patronunun hedeflerini yineledi ve “Felsefemiz, bu ülkenin geleceğine dair temel bir iyimserliğe dayanacak. İdeoloji hakkında ders veren veya politikalar hakkında belirli şekillerde düşünmenizi talep eden insanlar olmayacağız,” dedi.
Gazete çalışanları, Bezos’un gazetenin haber içeriğini değiştirmeye çalışmadığını vurguladı fakat bu ilk kez olmuyor.
Geçen ekim ayında Bezos, WP’nin başkan adaylarını destekleme uygulamasını durdurarak, genel seçimler öncesinde eski Başkan Yardımcısı Kamala Harris’e destek vermesini engellemişti.
Bu hamle, gazetenin birçok köşe yazarı ve eski baş editörü Marty Baron’un tepkisini çekmiş ve editörler kurulunun birkaç üyesi protesto için istifa etmişti.
Kararın ardından gazetenin okurları da isyan etmiş ve yaklaşık 250.000 kişinin aboneliklerini iptal ettiği bildirilmişti.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya4 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını6 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’