Bizi Takip Edin

Amerika

Avustralya, ABD’nin füze üretim üssüne dönüştürülecek

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanı Llyod Austin ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Avustralya ziyareti sırasında askeri işbirliğini genişleten anlaşma kapsamında Avustralya’da ortak bir sanayi üssü kurarak güdümlü silahtan patlayıcı mühimmata kadar çeşitli silahlar üretme ve Avustralya’nın 2025 yılına kadar kendi çoklu roketatar sistemini üretmesini sağlama taahhütleri Çin’de endişe yarattı.

Austin ve Blinken, Avustralya’nın Queensland eyaletinde gerçekleştirilen Avustralya-ABD Bakanlar (AUSMIN) Diyaloğu’na katıldı.

Avustralya, ABD ve Birleşik Krallık ile 2021 AUKUS anlaşmasının bir parçası olarak sekiz adede kadar nükleer enerjili denizaltı satın alacak. Ancak bu son görüşmeler, ABD’nin Avustralya’daki askeri varlığının genişletilmesini, bu ülkede füzelerin üretilmesini ve stoklanmasını ve ortak bir istihbarat teşkilatının geliştirilmesini de içerdi. Görüşme sonrası AUSMIN ortak bildirisi yayınlandı.

Çin, bu gelişmeyi, Washington’ın kendi yeteneklerini geliştirmeyi ve aynı zamanda müttefiklerini, özellikle Asya-Pasifik müttefiklerini savunma sanayi üretim zincirine sokmayı hedeflediği şeklinde yorumladı.

Çinli uzmanlar, ABD’nin daha büyük ölçekli askeri tatbikatlar ve daha stratejik silah konuşlandırmalarıyla bölgesel bir silahlanma yarışını kışkırtacağı ve daha değişken ve istikrarsız bir Asya-Pasifik bölgesine yol açacağı konusunda uyardı.

‘Avustralya’nın şu anda Amerika’dan daha iyi bir dostu yok’

Çin’in gelişimini kontrol altına almak isteyen ABD güney kıtasındaki askeri varlığını genişletmeyi hedefliyor.

ABD Savunma Bakanı Austin bu kapsamda Avustralya’nın 2025 yılına kadar güdümlü füzeler geliştirmesine yardımcı olacaklarını açıkladı. Böylece Avustralya ABD için füze üretebilir bir kapasiteye ulaştırılacak.

Avustralya Savunma Bakanı Richard Marles, planı “Avustralya’nın şu anda Amerika’dan daha iyi bir dostu yok” diye özetledi.

Bloomberg ve Avustralya medya kuruluşu ABC’ye göre, iki ülke arasındaki anlaşma ABD denizaltılarının Avustralya’ya daha sık ve daha uzun süreli ziyaretlerini, ABD Ordusu deniz taşıtlarının düzenli rotasyonunu, güdümlü füze üretimi konusunda işbirliğini ve Japonya başta olmak üzere bölgedeki diğer ülkelerle daha derin güvenlik ilişkiler kurulmasını içeriyor.

Ayrıca, Amerikan askeri analistlerinin yakında Canberra’daki Savunma İstihbarat Teşkilatında (DIO) çalışmak üzere gönderileceği kaydedildi. İki ülke uzun süredir devam eden istihbarat işbirliğini geliştirerek, ‘Kombine İstihbarat Merkezi – Avustralya’yı kuracaklar.

Avustralya Savunma Bakanı Marles, ortak istihbarat merkezinin ne üzerinde çalışacağını söylemeyi reddetse de AUSMIN’den sonra yayınlanan ortak bildiride, “Hint-Pasifik’teki ortak stratejik kaygı konularını analiz etmeye” odaklanılacağı belirtildi.

Ancak Savunma İstihbarat Teşkilatından ABD’li ve Avustralyalı analistler, Çin’in bölgedeki “askeri ayak izine” ve Asya ve Pasifik’teki ülkelerle güvenlik bağlarını güçlendirme hamlelerine keskin bir şekilde odaklanmalarının çok muhtemel olduğunu söylediler.

Pasifik adaları hedefte

Global Times’a konuşan Çinli analistler, yeni askeri anlaşmanın ABD’nin Avustralya’yı ileri üs olarak kullanırken güney Pasifik ülkesindeki askeri varlığını güçlendirdiğini ortaya koyduğunu söyledi. Uzmanlar, Washington’ın Avustralya’yı ABD askeri sanayi zincirinin bir parçası haline getirmeyi ve silah ve teçhizat üretme yükünü paylaşmayı istediğini kaydediyor.

Japonya, Güney Kore ve Filipinler gibi diğer bölge ülkelerini de Çin’e karşı ileri üsler olarak kullanmayı hedefleyen ABD, Yeni Zelanda, Papua Yeni Gine ve Avustralya ada zincirlerini de aynı hedef doğrultusunda askerileştirerek, olası bir çatışma durumunda Çin’den daha uzakta olan bu adalara üslerinin inşasını teşvik ediyor ve oradaki Amerikan tesislerinin idaresini artırıyor.

Austin bu plan doğrultusunda Avustralya ziyareti öncesi  Papua Yeni Gine’ye gitti ve  orada yaptığı açıklamada, bir ABD Sahil Güvenlik teknesinin derhal Ada’ya konuşlandırılacağını duyurdu. Önceki aylarda ABD Dışişleri Blinken’ın ziyareti sırasında imzalanan anlaşmada da ABD ordusuna Papua Yeni Gine’de deniz üssü, havaalanları ve limanlar da dahil olmak üzere altı bölgeye 15 yıl süreyle erişim izni verileceği duyurulmuştu.

Diğer yandan Austin Papua Yeni Gine’de iken, ABD Dışişleri Bakanı Blinken da bir başka Pasifik ada ülkesi olan Tonga’yı ziyaret etmiş ve Büyükelçiliğin açılış törenine katılmıştı.

Diğer yandan Biden yönetimi, Hawaii ve Papua Yeni Gine arasında bulunan Marshall Adaları ile bir ekonomik yardım anlaşmasını yenilemek istiyor. ABD Dışişleri Bakanının Doğu Asya ve Pasifik işlerinden sorumlu yardımcısı Daniel Kritenbrink, temmuz ortasındaki bir kongre oturumunda, “Şu anda bunun üzerinde çalışıyoruz, ancak oraya ulaşacağımızdan eminim” demişti.

ABD ordusu, füze testi için Marshall Adaları’ndaki üsleri kullanıyor.

Ukrayna’nın silah sorununu çözme

Çinli bir askeri uzman ve TV yorumcusu olan Song Zhongping, konuyla ilgili Global Times’a verdiği demeçte, savaş durumunda ABD’nin önemli ikmal toplama ve mühimmat deposu olan Avustralya’nın da bir saldırı hedefi haline gelebileceğini söyledi ve ABD’nin kendi denetimini korumak için “Avustralya’yı feda ettiğini” vurguladı.

Song ayrıca, Rusya-Ukrayna ihtilafında, ABD askeri yardımının büyük miktarda mühimmat tüketiminin askeri sanayi zincirinin üretim kapasitesindeki sorunları ortaya çıkardığını, dolayısıyla Pentagon’un bu eksikliği başka ülkelerde gidermeye çalıştığı yorumunu yaptı.

Nitekim Avustralya, ABD’ye füzeleri sağlayacak ve bunları ülkede stoklayacak. Buna göre, Ukrayna’nın silah ve mühimmat kıtlığı sorunu çözülecek, ancak daha da önemlisi, ABD, Çin’e uzun süreli bir savaş başlatma ve Tayvan Adasını destekleme yeteneğini gösterecek.

ABD’nin mart ayında önerdiği Pasifik Caydırıcılık Girişimi’nde daha fazla askeri üs inşa hedefi açıkça ortaya konmuştu. Bu hedefe atıf yapan Song, böylece bazılarının yok edilmesi durumunda diğerleri arasında hareket edebileceğini söyledi. Bu kapsamda Avustralya ve Guam’dakilerin önemli yedek üsler olarak öne çıktığını kaydetti.

Denizaltı görev gücü kapasitesi

ABD ve Avustralya tarafından yapılan ortak açıklamaya göre, ayrıca ABD denizaltılarının Batı Avustralya’daki HMAS Stirling deniz üssüne “düzenli ve daha uzun” ziyaretleri olacak.

Açıklamada, “Bu ziyaretler, Avustralya’nın 2027 gibi erken bir tarihte başlayacak olan AUKUS Optimal Pathway için önemli bir kilometre taşı olan Denizaltı Batı Görev Gücü’ne hazırlık kapasitesinin geliştirilmesine yardımcı olacaktır” denildi.

Liaocheng Üniversitesi Pasifik Ada Ülkeleri Araştırma Merkezi baş araştırma görevlisi Yu Lei, ABD’nin Avustralya ordusunun muharebe etkinliğini artırmak için Avustralya’ya daha gelişmiş silahlar ve askeri teknoloji sağlayacağını ve bunun aslında Avustralya’da kitlesel imha silahlarının yayılmasını riske atacağını söyledi.

Yu, “Bu, Endonezya ve hatta Hindistan gibi komşu ülkelerde rahatsızlığa neden oluyor” dedi.

Analistler, önümüzdeki dönemde ABD askeri uçaklarının, gemilerinin, gelecekteki AUKUS nükleer denizaltılarının, Çin çevresinde yakın keşif ve provokatif tatbikatlar yapmak için Avustralya’yı daha sık bir üs olarak kullanacağı görüşünde.

Tayvan Boğazı’na müdahale kabiliyeti

Ayrıca iki ülkenin, Tayvan Boğazı’na müdahale etmeye çalışmak için daha fazla cephane ve teçhizat yığınağı yapacağı tahmin ediliyor.

Nitekim AUSMIN ortak bildirisinde, “Tayvan Boğazı boyunca barış ve istikrar” çağrısı yapılırken, “Tayvan’ın önde gelen bir Hint-Pasifik ekonomisi ve demokrasisi olarak önemli rolü” vurgulandı ve “Tayvan’ın anlamlı çabalarını desteklemek için” birlikte çalışma taahhütleri yinelendi.

Gizli uzay anlaşması

Bildirinin önemli bir odak noktası da “tedarik zinciri güvenliği” idi. ABD ve Avustralya bu yılın başlarında kritik minerallerle ilgili politikalarını entegre eden bir anlaşma imzaladılar. Özellikle silah sanayi için gerekli olan bazı hayati hammaddeler için Çin’e olan bağımlılığın sıfırlanması hedefleniyor.

Dahası ABD ve Avustralyalı yetkililer, “Bu kritik operasyonel alanda daha yakın işbirliği sağlamak için Gelişmiş Uzay İşbirliğini yeni bir aşamaya taşıma, mevcut operasyonlarda ve tatbikatlarda uzay entegrasyonunu ve işbirliğini artırma” niyetlerini de açıkladılar.

Bu alanda kamuoyuna açıklanmayan ABD ve Avustralya’nın Çin’i hedef alan uzay silahları geliştirmesi kapsamında gizli bir anlaşma imzalandığı öne sürüldü. Ancak Savunma Bakanı Marles bu iddialara yanıt vermeyi reddetti.

Ağustos kongresinde endişeler gündeme gelebilir

İktidardaki İşçi Partisi ABD ile yapılan planlara tamamen angaje olsa da, “Avustralya’nın kendisini ABD’nin büyük stratejisine on yıllar boyunca bağlayacağını ve bölgedeki güç dengesinin değiştiği bir zamanda hareket alanını daraltacağını” savunan eski başbakan Paul Keating’e sempati duyan bazı İşçi Partisi vekilleri de mevcut.

İşçi Partisi’nin Sidney Federal Seçim Konseyi (FEC) geçen hafta, AUKUS’un “Avustralya halkının çıkarına olmadığını, bölgesel bir silahlanma yarışını tehdit ettiğini ve Avustralya’yı gereksiz ve yıkıcı bir savaşa sürükleyebileceğini” bildiren bir önergeyi kabul etti.

İşçi Partisi ağustos ayında Brisbane’de, hükümeti kazanmasından bu yana ilk kez ulusal kongre düzenleyecek ve bu kongrede ABD’yle nükleer denizaltı anlaşması da dahil bir dizi endişenin gündeme gelmesi bekleniyor.

Amerika

Trump’tan zenginler için vergi artışı önerisi

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, yüksek gelirli Amerikalılar için en üst gelir vergisi oranını yüzde 37’den yüzde 39,6’ya çıkarmayı önerdi. Teklif, mevcut vergi indirimlerinin uzatılması için kaynak arayışının bir parçası olarak Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson’a iletildi. Öneri, yıllık geliri belirli eşiklerin üzerindeki şahısları ve evli çiftleri etkileyecek.

ABD Başkanı Donald Trump, 7 Mayıs’ta Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson’a yüksek gelirli Amerikalılar için en üst gelir vergisi oranını artırmayı önerdi.

Bloomberg ve The New York Times‘ın haberine göre, Trump yıllık geliri 2,5 milyon dolar veya evli çiftler için 5 milyon doların üzerinde olanlar için oranı yüzde 37’den yüzde 39,6’ya çıkarmayı teklif etti.

Bloomberg‘in aktardığına göre, Trump ayrıca girişim sermayesi ve özel sermaye fonu yöneticilerine uygulanan taşınan kâr vergi indirimlerinin kaldırılması isteğini de yineledi.

Ajansın aktardığına göre, Temsilciler Meclisi Vergi Komisyonu Başkanı Jason Smith’in 9 Mayıs’ta Trump ile görüşmesi ve vergi tasarısının başkanın önceliklerine uygun olacağını bildirmesi bekleniyor.

Öte yandan The New York Times, Trump’ın ilk başkanlık döneminde, 2017 yılında “zenginlere yönelik vergi”nin en üst oranını yüzde 39,6’dan yüzde 37’ye düşürdüğünü belirtti.

Gazete, bu oranın hâlen aynı seviyede olduğunu ancak şu anda yıllık geliri 626 bin 350 doları aşanlar için geçerli olduğunu kaydetti.

Trump’ın önerisinin, vergi indirimlerinin uzatılmasına ilişkin yasa tasarısı görüşmeleri sırasında geldiği kaydedildi.

Bu yasa tasarısının maliyetini karşılamak için yasa koyucular, düşük gelirli Amerikalılara yönelik sağlık sigortası programı Medicaid’in kesilmesi de dahil olmak üzere kaynak bulmaya çalışıyor.

Bloomberg‘e sunulan bağımsız Tax Foundation’ın ön değerlendirmesine göre, zenginlere yönelik yeni vergi oranının on yıl içinde bütçeye 67,3 milyar dolar gelir sağlaması bekleniyor.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick, yaptığı açıklamada, zenginlere yönelik vergilerin artırılmasının, Trump’ın otelcilik sektörü çalışanları ve yaşlılar için vergi indirimleri gibi seçim vaatlerini finanse etmek için daha fazla kaynak yaratacak “akıllı” bir adım olduğunu söyledi.

Ancak ajans, kongrede bu konuda farklı görüşler olduğunu yazdı.

Bloomberg, Trump’ın daha önce zenginler için vergi indirimleri vaat ederek seçim kampanyası sırasında birçok zengin bağışçının desteğini aldığını belirtmişti.

ABD Başkanı, 2021 yılında “milyarder vergisine” karşı çıkmış, zenginlerin bu durumda ABD’yi terk edebileceğini savunmuştu.

Ancak bu bahar Semafor, Trump’ın en zengin Amerikalılardan bazıları için vergileri artırmayı değerlendirmeye hazır olduğunu yazdı.

ABD’nin dış yardımlarında ‘önce Amerika’ dönemi

Okumaya Devam Et

Amerika

Amerika’nın Sesi, Trump yanlısı içeriği yayınlayacak

Yayınlanma

Amerika’nın Sesi (VOA), ABD Başkanı Donald Trump’ı destekleyen One America News Network (OAN) televizyon kanalının programlarını yayınlamaya başlayacak.

Amerika Birleşik Devletleri’nin kamu yayıncısı Amerika’nın Sesi (VOA), ABD Başkanı Donald Trump’ın politikalarını destekleyen sağcı televizyon kanalı One America News Network (OAN) programlarını yayınlamaya başlayacak.

VOA’nın bağlı olduğu Küresel Medya Ajansı (USAGM) kıdemli danışmanı Kari Lake, OAN’ın VOA’ya haber akışını, içeriğini ve teknik desteğini ücretsiz olarak sağlayacağını belirtti.

Lake, X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Bu, yalnızca uluslararası izleyici kitlesine yayın yapan USAGM haber ajanslarının tek finansman kaynağı olan Amerikalı vergi mükellefi için büyük bir faydadır,” ifadelerini kullandı.

OAN’ın sahibi iş insanı Charles Herring de Washington Post gazetesine yaptığı açıklamada bu bilgiyi doğruladı.

Amerika’nın Sesi radyosu, 83 yıllık tarihinde ilk kez mart ortasında yayınlarına ara vermişti.

Voice of America çalışanları mahkeme kararıyla işlerine dönüyor

Bu durum, Trump’ın VOA’nın yanı sıra Hür Avrupa Radyosu ve Hür Asya Radyosu gibi kuruluşları da bünyesinde barındıran USAGM’nin finansmanını askıya alan bir kararname imzalamasının ardından yaşanmıştı.

Karar sonucunda 1300’den fazla gazeteci süresiz idari izne gönderilmişti.

Daha önce yaklaşık 100 bin kamu çalışanını işten çıkaran iş insanı Elon Musk, Hükümet Verimliliği Dairesi (DOGE) koordinatörü olarak bu radyoların kapatılması çağrısında bulunmuştu.

Musk, Amerika’nın Sesi’ni “artık kimsenin dinlemediğini” iddia etmişti. Radyonun sunucularını “kendi kendine konuşan çılgın sol radikaller” olarak nitelendiren Musk, bu kuruluşların “Amerikalı vergi mükelleflerinin cebinden yılda bir milyar dolar yaktığını” söylemişti.

Amerika’nın Sesi’nin savunmasına uluslararası gazetecilik kuruluşları da katıldı. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü, Trump’ın kararının “dünya genelinde basın özgürlüğünü tehdit ettiğini ve Amerika’nın bilgi akışını destekleme yönündeki 80 yıllık çabalarını boşa çıkardığını” vurguladı.

22 Nisan’da bölge yargıcı Royce Lamberth, Amerika’nın Sesi çalışanlarının görevlerine iade edilmesine ve radyo ile çevrimiçi yayınların yeniden başlamasına hükmetti.

Ancak Trump’ın avukatları bu karara ABD temyiz mahkemesinde itiraz etti. Temyiz mahkemesi 3 Mayıs’ta gazetecilerin eski görevlerine iade edilmesi yönündeki kararı bozdu.

Buna rağmen mahkeme, Trump yönetimini Amerika’nın Sesi’nin “yasal olarak gerekli” yayın seviyesini sağlamakla yükümlü tuttu.

ABD Kongresi ise daha önce bu radyonun faaliyetinin zorunlu olduğuna karar vermiş ve yasama organının onayı olmadan finansmanının kesilmesini yasaklamıştı.

Okumaya Devam Et

Amerika

ABD’de yargıç, göçmenleri Libya’ya sınır dışı etme planını engelledi

Yayınlanma

Boston’daki bir ABD yargıcı, Trump yönetiminin göçmenleri Libya’ya sınır dışı etme planını geçici olarak durdurma kararı aldı.

Yargıç, bu kararın, göçmenlerin adil yargılanma hakkını güvence altına alan önceki kararını “açıkça ihlal edeceğini” belirtti.

Karar, iki ABD’li yetkilinin CBS’e, ABD’nin göçmenlere yönelik baskıyı artırma kapsamında yakında göçmenleri Libya’ya sınır dışı etmeye başlayabileceğini söylemesinin ardından geldi.

Sınır dışı etme haberine yanıt olarak, Libya Başbakanı Abdülhamid Dibeybe, X’te yaptığı açıklamada, ülkesinin “hiçbir bahaneyle göçmenlerin sınır dışı edilme noktası olmayı kabul etmeyeceğini” belirtti.

Aynı habere yanıt veren ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, konuyu tartışmayacaklarını söyledi.

CBS’e konuşan ve isminin açıklanmamasını isteyen yetkililer, ABD ordusunun göçmenleri bu hafta içinde Kuzey Afrika ülkesine uçuracağını söyledi.

Bu hamle tartışmalara yol açacak gibi görünüyor. Libya, on yıldan fazla bir süredir çatışmaların içinde ve ABD Dışişleri Bakanlığı, “suç, terör ve iç karışıklık” gibi faktörler nedeniyle Amerikalıların bu ülkeye seyahat etmemelerini tavsiye ediyor.

Göçmenlik avukatları, Trump yönetiminin sınır dışı işlemlerini engellemek için çarşamba günü hızlıca harekete geçti ve Massachusetts’teki bir yargıçtan “acilen” geçici bir engelleme kararı almasını istedi.

Avukatlar mahkemeye sundukları dilekçede, “Birçok güvenilir kaynak, sınıf üyeleriyle birlikte Libya’ya gönderilmek üzere ABD’den hemen kalkacak uçuşların hazırlandığını bildiriyor,” diye yazdı.

Boston’daki ABD Bölge Yargıcı Brian Murphy, çarşamba günü öğleden sonra geç saatlerde, Trump yönetiminin göçmenleri hızlı bir şekilde sınır dışı etme yetkisini kısıtlayan bir karar verdi.

Yargıç Murphy kararında, sınır dışı işlemlerinin, nihai sınır dışı emrine tabi göçmenlerin adil yargılanma hakkını koruyan daha önce verdiği ihtiyati tedbiri “açıkça” ihlal ettiğini belirtti.

Daha önceki karar, yetkililerin göçmenlere kendi dillerinde yazılı bildirimde bulunmalarını ve sınır dışı edilmekten korunmak için itirazda bulunmaları için anlamlı bir fırsat sunmalarını gerektiriyor.

Göçmenleri Libya’ya sınır dışı etme planından haberi olup olmadığı sorulan Başkan Donald Trump, “Bilmiyorum. İç Güvenlik Bakanlığına sormanız gerek,” dedi.

Libya, Trump yönetimi tarafından göçmenlerin sınır dışı edilmesini kabul etmesi istenen birkaç ülkeden biri olduğu düşünülüyor.

Bu hafta Ruanda, ABD ile görüşmelerin “erken aşamada” olduğunu doğrularken, Benin, Angola, Ekvator Ginesi, Eswatini ve Moldova da medya raporlarında adı geçen ülkeler arasında yer aldı.

ABD’nin Libya’ya kaç kişiyi sınır dışı etmeyi umduğu veya göçmenlerin Libya’nın hangi bölgesine gönderileceği belli değil.

Libya’nın batısı Dibeybe’nin başbakanı olduğu BM destekli bir hükümet tarafından yönetilirken, doğu ise askeri lider General Halife Hafter tarafından kontrol ediliyor.

Hafter’in oğlu geçen pazartesi Washington’da ABD’li yetkililerle görüşmüştü, fakat ABD Dışişleri Bakanlığı ve bir Libyalı sözcü, görüşmenin sınır dışı edilmeyle ilgili olmadığını açıkladı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English