Bizi Takip Edin

AMERİKA

Avustralya, ABD’nin füze üretim üssüne dönüştürülecek

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanı Llyod Austin ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Avustralya ziyareti sırasında askeri işbirliğini genişleten anlaşma kapsamında Avustralya’da ortak bir sanayi üssü kurarak güdümlü silahtan patlayıcı mühimmata kadar çeşitli silahlar üretme ve Avustralya’nın 2025 yılına kadar kendi çoklu roketatar sistemini üretmesini sağlama taahhütleri Çin’de endişe yarattı.

Austin ve Blinken, Avustralya’nın Queensland eyaletinde gerçekleştirilen Avustralya-ABD Bakanlar (AUSMIN) Diyaloğu’na katıldı.

Avustralya, ABD ve Birleşik Krallık ile 2021 AUKUS anlaşmasının bir parçası olarak sekiz adede kadar nükleer enerjili denizaltı satın alacak. Ancak bu son görüşmeler, ABD’nin Avustralya’daki askeri varlığının genişletilmesini, bu ülkede füzelerin üretilmesini ve stoklanmasını ve ortak bir istihbarat teşkilatının geliştirilmesini de içerdi. Görüşme sonrası AUSMIN ortak bildirisi yayınlandı.

Çin, bu gelişmeyi, Washington’ın kendi yeteneklerini geliştirmeyi ve aynı zamanda müttefiklerini, özellikle Asya-Pasifik müttefiklerini savunma sanayi üretim zincirine sokmayı hedeflediği şeklinde yorumladı.

Çinli uzmanlar, ABD’nin daha büyük ölçekli askeri tatbikatlar ve daha stratejik silah konuşlandırmalarıyla bölgesel bir silahlanma yarışını kışkırtacağı ve daha değişken ve istikrarsız bir Asya-Pasifik bölgesine yol açacağı konusunda uyardı.

‘Avustralya’nın şu anda Amerika’dan daha iyi bir dostu yok’

Çin’in gelişimini kontrol altına almak isteyen ABD güney kıtasındaki askeri varlığını genişletmeyi hedefliyor.

ABD Savunma Bakanı Austin bu kapsamda Avustralya’nın 2025 yılına kadar güdümlü füzeler geliştirmesine yardımcı olacaklarını açıkladı. Böylece Avustralya ABD için füze üretebilir bir kapasiteye ulaştırılacak.

Avustralya Savunma Bakanı Richard Marles, planı “Avustralya’nın şu anda Amerika’dan daha iyi bir dostu yok” diye özetledi.

Bloomberg ve Avustralya medya kuruluşu ABC’ye göre, iki ülke arasındaki anlaşma ABD denizaltılarının Avustralya’ya daha sık ve daha uzun süreli ziyaretlerini, ABD Ordusu deniz taşıtlarının düzenli rotasyonunu, güdümlü füze üretimi konusunda işbirliğini ve Japonya başta olmak üzere bölgedeki diğer ülkelerle daha derin güvenlik ilişkiler kurulmasını içeriyor.

Ayrıca, Amerikan askeri analistlerinin yakında Canberra’daki Savunma İstihbarat Teşkilatında (DIO) çalışmak üzere gönderileceği kaydedildi. İki ülke uzun süredir devam eden istihbarat işbirliğini geliştirerek, ‘Kombine İstihbarat Merkezi – Avustralya’yı kuracaklar.

Avustralya Savunma Bakanı Marles, ortak istihbarat merkezinin ne üzerinde çalışacağını söylemeyi reddetse de AUSMIN’den sonra yayınlanan ortak bildiride, “Hint-Pasifik’teki ortak stratejik kaygı konularını analiz etmeye” odaklanılacağı belirtildi.

Ancak Savunma İstihbarat Teşkilatından ABD’li ve Avustralyalı analistler, Çin’in bölgedeki “askeri ayak izine” ve Asya ve Pasifik’teki ülkelerle güvenlik bağlarını güçlendirme hamlelerine keskin bir şekilde odaklanmalarının çok muhtemel olduğunu söylediler.

Pasifik adaları hedefte

Global Times’a konuşan Çinli analistler, yeni askeri anlaşmanın ABD’nin Avustralya’yı ileri üs olarak kullanırken güney Pasifik ülkesindeki askeri varlığını güçlendirdiğini ortaya koyduğunu söyledi. Uzmanlar, Washington’ın Avustralya’yı ABD askeri sanayi zincirinin bir parçası haline getirmeyi ve silah ve teçhizat üretme yükünü paylaşmayı istediğini kaydediyor.

Japonya, Güney Kore ve Filipinler gibi diğer bölge ülkelerini de Çin’e karşı ileri üsler olarak kullanmayı hedefleyen ABD, Yeni Zelanda, Papua Yeni Gine ve Avustralya ada zincirlerini de aynı hedef doğrultusunda askerileştirerek, olası bir çatışma durumunda Çin’den daha uzakta olan bu adalara üslerinin inşasını teşvik ediyor ve oradaki Amerikan tesislerinin idaresini artırıyor.

Austin bu plan doğrultusunda Avustralya ziyareti öncesi  Papua Yeni Gine’ye gitti ve  orada yaptığı açıklamada, bir ABD Sahil Güvenlik teknesinin derhal Ada’ya konuşlandırılacağını duyurdu. Önceki aylarda ABD Dışişleri Blinken’ın ziyareti sırasında imzalanan anlaşmada da ABD ordusuna Papua Yeni Gine’de deniz üssü, havaalanları ve limanlar da dahil olmak üzere altı bölgeye 15 yıl süreyle erişim izni verileceği duyurulmuştu.

Diğer yandan Austin Papua Yeni Gine’de iken, ABD Dışişleri Bakanı Blinken da bir başka Pasifik ada ülkesi olan Tonga’yı ziyaret etmiş ve Büyükelçiliğin açılış törenine katılmıştı.

Diğer yandan Biden yönetimi, Hawaii ve Papua Yeni Gine arasında bulunan Marshall Adaları ile bir ekonomik yardım anlaşmasını yenilemek istiyor. ABD Dışişleri Bakanının Doğu Asya ve Pasifik işlerinden sorumlu yardımcısı Daniel Kritenbrink, temmuz ortasındaki bir kongre oturumunda, “Şu anda bunun üzerinde çalışıyoruz, ancak oraya ulaşacağımızdan eminim” demişti.

ABD ordusu, füze testi için Marshall Adaları’ndaki üsleri kullanıyor.

Ukrayna’nın silah sorununu çözme

Çinli bir askeri uzman ve TV yorumcusu olan Song Zhongping, konuyla ilgili Global Times’a verdiği demeçte, savaş durumunda ABD’nin önemli ikmal toplama ve mühimmat deposu olan Avustralya’nın da bir saldırı hedefi haline gelebileceğini söyledi ve ABD’nin kendi denetimini korumak için “Avustralya’yı feda ettiğini” vurguladı.

Song ayrıca, Rusya-Ukrayna ihtilafında, ABD askeri yardımının büyük miktarda mühimmat tüketiminin askeri sanayi zincirinin üretim kapasitesindeki sorunları ortaya çıkardığını, dolayısıyla Pentagon’un bu eksikliği başka ülkelerde gidermeye çalıştığı yorumunu yaptı.

Nitekim Avustralya, ABD’ye füzeleri sağlayacak ve bunları ülkede stoklayacak. Buna göre, Ukrayna’nın silah ve mühimmat kıtlığı sorunu çözülecek, ancak daha da önemlisi, ABD, Çin’e uzun süreli bir savaş başlatma ve Tayvan Adasını destekleme yeteneğini gösterecek.

ABD’nin mart ayında önerdiği Pasifik Caydırıcılık Girişimi’nde daha fazla askeri üs inşa hedefi açıkça ortaya konmuştu. Bu hedefe atıf yapan Song, böylece bazılarının yok edilmesi durumunda diğerleri arasında hareket edebileceğini söyledi. Bu kapsamda Avustralya ve Guam’dakilerin önemli yedek üsler olarak öne çıktığını kaydetti.

Denizaltı görev gücü kapasitesi

ABD ve Avustralya tarafından yapılan ortak açıklamaya göre, ayrıca ABD denizaltılarının Batı Avustralya’daki HMAS Stirling deniz üssüne “düzenli ve daha uzun” ziyaretleri olacak.

Açıklamada, “Bu ziyaretler, Avustralya’nın 2027 gibi erken bir tarihte başlayacak olan AUKUS Optimal Pathway için önemli bir kilometre taşı olan Denizaltı Batı Görev Gücü’ne hazırlık kapasitesinin geliştirilmesine yardımcı olacaktır” denildi.

Liaocheng Üniversitesi Pasifik Ada Ülkeleri Araştırma Merkezi baş araştırma görevlisi Yu Lei, ABD’nin Avustralya ordusunun muharebe etkinliğini artırmak için Avustralya’ya daha gelişmiş silahlar ve askeri teknoloji sağlayacağını ve bunun aslında Avustralya’da kitlesel imha silahlarının yayılmasını riske atacağını söyledi.

Yu, “Bu, Endonezya ve hatta Hindistan gibi komşu ülkelerde rahatsızlığa neden oluyor” dedi.

Analistler, önümüzdeki dönemde ABD askeri uçaklarının, gemilerinin, gelecekteki AUKUS nükleer denizaltılarının, Çin çevresinde yakın keşif ve provokatif tatbikatlar yapmak için Avustralya’yı daha sık bir üs olarak kullanacağı görüşünde.

Tayvan Boğazı’na müdahale kabiliyeti

Ayrıca iki ülkenin, Tayvan Boğazı’na müdahale etmeye çalışmak için daha fazla cephane ve teçhizat yığınağı yapacağı tahmin ediliyor.

Nitekim AUSMIN ortak bildirisinde, “Tayvan Boğazı boyunca barış ve istikrar” çağrısı yapılırken, “Tayvan’ın önde gelen bir Hint-Pasifik ekonomisi ve demokrasisi olarak önemli rolü” vurgulandı ve “Tayvan’ın anlamlı çabalarını desteklemek için” birlikte çalışma taahhütleri yinelendi.

Gizli uzay anlaşması

Bildirinin önemli bir odak noktası da “tedarik zinciri güvenliği” idi. ABD ve Avustralya bu yılın başlarında kritik minerallerle ilgili politikalarını entegre eden bir anlaşma imzaladılar. Özellikle silah sanayi için gerekli olan bazı hayati hammaddeler için Çin’e olan bağımlılığın sıfırlanması hedefleniyor.

Dahası ABD ve Avustralyalı yetkililer, “Bu kritik operasyonel alanda daha yakın işbirliği sağlamak için Gelişmiş Uzay İşbirliğini yeni bir aşamaya taşıma, mevcut operasyonlarda ve tatbikatlarda uzay entegrasyonunu ve işbirliğini artırma” niyetlerini de açıkladılar.

Bu alanda kamuoyuna açıklanmayan ABD ve Avustralya’nın Çin’i hedef alan uzay silahları geliştirmesi kapsamında gizli bir anlaşma imzalandığı öne sürüldü. Ancak Savunma Bakanı Marles bu iddialara yanıt vermeyi reddetti.

Ağustos kongresinde endişeler gündeme gelebilir

İktidardaki İşçi Partisi ABD ile yapılan planlara tamamen angaje olsa da, “Avustralya’nın kendisini ABD’nin büyük stratejisine on yıllar boyunca bağlayacağını ve bölgedeki güç dengesinin değiştiği bir zamanda hareket alanını daraltacağını” savunan eski başbakan Paul Keating’e sempati duyan bazı İşçi Partisi vekilleri de mevcut.

İşçi Partisi’nin Sidney Federal Seçim Konseyi (FEC) geçen hafta, AUKUS’un “Avustralya halkının çıkarına olmadığını, bölgesel bir silahlanma yarışını tehdit ettiğini ve Avustralya’yı gereksiz ve yıkıcı bir savaşa sürükleyebileceğini” bildiren bir önergeyi kabul etti.

İşçi Partisi ağustos ayında Brisbane’de, hükümeti kazanmasından bu yana ilk kez ulusal kongre düzenleyecek ve bu kongrede ABD’yle nükleer denizaltı anlaşması da dahil bir dizi endişenin gündeme gelmesi bekleniyor.

AMERİKA

Biden çekilecek mi?

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden’ın, kasım ayında yapılacak seçimlerdeki rakibi Donald Trump ile karşı karşıya geldiği TV münazarasında kötü performans göstermesinin ardından başlayan tartışma büyüyor.

Yarıştan çekilmesi yönündeki çağrıların artması üzerine Biden, kendi kampanya ekibi, Demokratik Ulusal Komite (DNC) ve Demokrat valilerle bir görüşme yaptı.

Politico’da yer alan habere göre DNC ve kampanya ekibiyle Zoom üzerinden bir toplantı yapan Başkan, müttefiklerine adaylığının sallantıda olduğunu özel olarak kabul ettiğine dair haberlere rağmen, uzun soluklu bir yarış içinde olduğunu belirtti.

Görüşmede bulunan ve hassas konuyu tartışmak üzere isimlerinin açıklanmasını istemeyen iki kişiye göre, geçen hafta eski Başkan Donald Trump ile yaptığı tartışmadan bu yana geçen günlerin “zarar verici” olduğunu da kabul etti.

Biden’ın Zoom görüşmesinde, “Bunu olabildiğince açık ve net bir şekilde söylememe izin verin, olabildiğince basit ve açık bir şekilde: Ben devam ediyorum… Kimse beni dışarı itmiyor. Ayrılmıyorum. Sonuna kadar bu yarıştayım ve kazanacağız,” ifadelerini kullandı.

Son günlerde Demokratların olası bir yedek aday olarak kendisine odaklanmasıyla gündeme gelen Başkan Yardımcısı Kamala Harris de video görüşmesinde Biden’ın yanında oturuyordu.

Harris toplantıda, “Geri adım atmayacağız. Başkanımızın yolundan gideceğiz. Savaşacağız ve kazanacağız,” dedi.

Başkan, kampanyasında çalışan herkese teşekkür etti ve neyin tehlikede olduğunu hatırlattı. Biden, “Bu savaşta hepinizden daha fazla birlikte olmayı tercih edeceğim kimse yok. O yüzden kol kola girelim. Bu işi bitirelim. Siz, ben, başkan yardımcısı. Birlikte,” ifadelerini kullandı.

Biden Çarşamba günü erken saatlerde Kongre’deki üst düzey Demokratları da telefonla aradı ve akşam saatlerinde de Demokrat valilerle bir araya geldi. Valilerden bazıları toplantıya sanal olarak değil şahsen katılmak için ülkenin dört bir yanından seyahat etti.

Valilerden Biden’a destek

Demokrat eyalet valileri, Beyaz Saray’da yapılan görüşmelerin ardından, Başkan için yapılan bir dizi kötü ankete ve bazı Kongre üyelerinin ABD başkanlık yarışından çekilmesi çağrılarına rağmen Joe Biden’ı desteklediklerini söylediler.

20’den fazla etkili valiyle bir araya gelen Biden, yeniden seçim kampanyasına bağlı olduğuna dair onları ikna etmeye çalıştı.

Daha sonra üç vali Beyaz Saray’dan çıkarak Başkana güvenlerinin tam olduğu konusunda ısrar etti. Minnesota Valisi Tim Walz, “Valiler onun arkasındadır,” dedi ve Biden’ın “göreve uygun” olduğunu sözlerine ekledi.

Maryland Valisi Wes Moore, “Başkan bize her şeyi anlatmaya ve göstermeye devam etti,” derken, New York valisi Kathy Hochul da, “Başkan Joe Biden kazanmak için bu işin içinde,” diye ekledi.

Toplantıda hazır bulunan diğer isimler arasında California’dan Gavin Newsom, Michigan’dan Gretchen Whitmer ve Illinois’den JB Pritzker yer alıyordu.

Newsom daha sonra X’te yaptığı bir paylaşımda, “Bu gece Başkandan dört kelime duydum: bu işin tamamen içinde. Ve ben de öyleyim. Joe Biden bizim desteğimize sahip. Şimdi sıra onda,” dedi.

Biden’ın görüştüğü valilere “check-up yaptırdığını” söylediği de sızan bilgiler arasında.

Kongre Demokratlarından çekilme mektubu

Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre ise ulusal güvenlik odaklı bir grup ılımlı Demokrat Temsilciler Meclisi üyesi, Biden’ı yarıştan çekilmeye çağıran bir mektup taslağı hazırladı.

İlk olarak Bloomberg, onlarca Demokrat Kongre üyesinin Biden’ın kenara çekilmesini talep eden bir mektubu imzalamayı özel olarak düşündüklerini bildirmişti.

Aynı zamanda, Arizona Demokrat Kongre üyesi Raúl Grijalva çarşamba günü Biden’ın yeniden seçilme teklifini askıya alması için açıkça çağrıda bulunan ikinci Temsilciler Meclisi üyesi oldu.

Grijalva New York Times’‘a verdiği demeçte, “Bu başka bir yere bakmak için bir fırsat. [Biden’ın] yapması gereken şey sorumluluğu üstlenmektir … bu sorumluluğun bir parçası da yarıştan çekilmektir,” dedi.

Massachusetts’ten Demokrat kongre üyesi Seth Moulton da Biden’ın Trump’ı yenme kapasitesi konusunda “ciddi endişeleri” olduğunu söyleyerek kendi açıklamasını yayınladı.

Bazı bağışçılar da Biden’dan umudu kesti

Demokrat partinin içinde kazan kaynarken, Biden’ın kampanya bağışçılarından da bazı çatlak sesler çıkmaya başladı.

Barack Obama, Hillary Clinton ve Joe Biden’ın kampanyaları da dahil olmak üzere Demokratlara yıllardır önemli katkılarda bulunan Damon Lindelof, Biden’a kazan kaldıran ilk yüksek profilli bağışçı oldu.

Lindelof, “Hayatım boyunca Demokrat oldum ve karmaşık, görkemli ülkemi seviyorum. Bunu isimsiz olarak yazmıyorum çünkü etkili konumdaki diğer kişilerden de aynısını yapmalarını istiyorum. Söyleyeceklerimin bir önemi var mı bilmiyorum ama gözlerimin, kulaklarımın ve kalbimin bana ne söylediğini biliyorum. Direksiyon başında uyuyakalmışım ve artık uyanma vakti geldi,” dedi.

Axios’ta yer alan habere göre ise, “endişeli Demokrat bağışçılar” pazartesi günü bir Zoom görüşmesinde Biden’ın kampanya yetkililerini sorguya çekti ve Biden’ın ekibine göreve uygunluğuyla ilgili yeni endişelerle nasıl başa çıkacakları konusunda baskı yaptı.

Axios’a göre bağışçıların soruları, Biden’ın önümüzdeki dört ay boyunca eski Başkan Trump’la başa baş mücadele edecek, 5 Kasım’da onu yenecek ve dört yıllık bir dönem daha görev yapacak dayanıklılık, beceri ve öze sahip olup olmadığı konusunda Demokrat Parti içinde derin şüpheler olduğunu ortaya koydu.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’de Demokratlar arasında “Biden çekilsin” sesleri yükseliyor

Yayınlanma

ABD’de kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri yaklaşırken, Donald Trump karşısındaki münazara performansı sert eleştirilere konu olan Başkan Joe Biden’ın yarıştan çekilmesine yönelik kendi partisinden çağrılar gelmeye başladı.

On yıllardır Demokratik Ulusal Komite’de (DNC) görev yapan James Zogby, Biden’ın çekilmesi halinde DNC’nin adayını seçmek için şeffaf, adil bir süreç oluşturabileceğini ileri sürdü.

The Nation’da yer alan habere göre Zogby, “Biden’ın adaylıktan çekilmesi söz konusu değil. Bu onun bireysel olarak karar vermesi gereken bir şey. Asıl soru onun yerine nasıl geçileceğidir,” dedi.

31 yıldır DNC üyesi ve Arap Amerikan Enstitüsü’nün başkanı Zogby, birçok Demokrat yönetime danışmanlık yapmış ve bir dizi başkanlık kampanyasına da liderlik etmişti.

Zogby, Biden’ın kampanyasını sonlandırması gerektiğine inandığını söyledi. DNC üyesi ayrıca Komitenin Biden’ın yerine geçecek kişiyi güçlendirecek ve Demokratlara kasım ayında üstünlük sağlayacak bir süreç oluşturabileceğini düşündüğünü vurguladı.

Kamala Harris’in ismi geçiyor

Ohio’dan eski Demokrat Temsilciler Meclisi üyesi Tim Ryan da, Başkan Yardımcısı Harris’in bu sonbaharda Demokrat aday listesinde Biden’ın yerini alması gerektiğini söyledi.

Ryan sosyal medya paylaşımında, “Yara bandını söküp atmalıyız! Tehlikede olan çok şey var. [Harris] işinde önemli ölçüde büyüdü, tartışmada Trump’ı yok edecek, seçim sorununu vurgulayacak, tabanımıza enerji verecek, genç seçmenleri geri getirecek ve bize nesilsel değişim sağlayacak. Vakit geldi!” diye yazdı.

Ryan, Pazartesi günü Newsweek’te yayınlanan bir başyazıda, Biden’ın hayranı olmasına rağmen, adaylık için uygun olmadığını savundu.

Ohio Senatosu yarışını Senatör JD Vance’e karşı kıl payı kaybettikten sonra 2022’de Kongre’den ayrılan Ryan, Harris’in partinin ihtiyaç duyduğu “kuşaksal değişimi” temsil edebileceğini de savundu.

Teksaslı Demokrat Kongre üyesi Lloyd Doggett salı günü, kasım ayındaki seçimlerde “Trump’ın zaferini riske atamayacak kadar çok şeyin tehlikede olduğunu” söyleyerek, Biden’a açıkça kenara çekilme çağrısı yaptı.

Demokratlardan “Trump kazanacak” çıkışı

Doggett, “Trump’ın aksine, Başkan Biden’ın ilk taahhüdünün kendisine değil, her zaman ülkemize olduğunu kabul ederek, çekilmek için acı verici ve zor bir karar vereceğini umuyorum,” dedi.

Maine’den Demokrat bir kongre üyesi olan Jared Golden ise yerel gazete Bangor Daily News’de bir köşe yazısı yayınlayarak Biden’ın kasım ayında kazanma kapasitesine güvenmediğini söyledi. Golden, “Ona oy vermeyi planlamıyor olsam da Donald Trump kazanacak,” dedi.

Washington eyaletinden Demokrat bir kongre üyesi olan Marie Gluesenkamp Perez de yerel bir televizyon kanalına verdiği demeçte, Biden’ın münazara performansının kendisine seçime mal olduğunu düşündüğünü söyledi.

Perez, “Hepimiz ne gördüğümüzü gördük, bunu geri alamazsınız ve bence gerçek şu ki Biden Trump’a karşı kaybedecek. Bunun zor olduğunu biliyorum ama bence o münazara zarar verdi,” diye konuştu.

Partideki ağır toplar da henüz desteklerini çekmemiş olsalar da Biden’ın durumuna ilişkin şüphelerini dile getiriyorlar.

Pelosi ve Clyburn de cini şişeden çıkardı

Demokratların eski Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, salı günü MSNBC’ye verdiği bir röportajda başkanın durumunu sorgulamanın “meşru” olduğunu kabul etti.

Biden’ın Kongre’deki en ateşli destekçilerinden Jim Clyburn, partinin başkan adayı olarak Biden’ı hâlâ desteklediğini söyledi fakat Biden “kenara çekilirse” Harris’i destekleyeceğini söyleyerek tepede bir değişiklik düşündüğünü gösterdi.

Financial Times’a konuşan New York’lu bir iş adamı ve bağışçı ise, “Bence [Biden’ı geri çekmek için] momentum oluşuyor. Bence bunun bir parçası da dün Yüksek Mahkeme’nin Trump’a dokunulmazlık veren kararı ve insanların korkmaya başlaması. Trump kazanırsa ne olur? Bu bir felaket olur,” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Arjantin ile Brezilya arasında yeni kriz

Yayınlanma

Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei, Bolivya’da geçen hafta yaşanan darbe girişiminin sahte olduğuna dair şüphelerini savundu ve Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva’ya yönelik hücumlarını, ismi açıklanmayan bir eleştirmene “aptal bir dinozor” diye hitap ettiği bir sosyal medya paylaşımıyla sürdürdü.

Milei’nin paylaşımı geniş çaplı bir kafa karışıklığına neden oldu çünkü Lula, ismiyle anılan tek kişiydi, “dinozor”un kimliği ise hiç belirtilmemişti. Milei’nin ofisi Lula iddialarını yalanladı fakat Milei’nin kime hakaret ettiğini söylemedi.

Yine de sosyal medya paylaşımında Milei, Lula’ya yönelik çeşitli eleştirilerini yineledi ve yaklaşan Brezilya ziyaretinden önce anlaşmazlığın tırmanmasına neden oldu.

Milei geçen yıl Arjantin’de yapılan seçimlerde Lula’yı hedef almış, Brezilyalı Lula da kendi kampanya ekibini Milei’nin rakibine yardım etmek üzere görevlendirmişti.

Milei, Lula’yı seçimlere müdahale etmek ve “tarihin en kirli kampanyasını” desteklemekle suçladı. Ayrıca Brezilyalı lideri “komünist” olarak nitelendiren Arjantinli, mevkidaşının başkanlığa dönmeden önce yolsuzluk suçlamasıyla hapse atıldığını belirtti.

Milei, Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce’ye karşı geçen hafta yapılan darbe girişiminin de “sahte” ve “hileli” bir ayaklanma olduğu yönündeki duruşunu yineleyen bir sosyal medya paylaşımında bu eleştirileri tekrarladı.

Milei, salı sabahı X’te yaptığı paylaşımda, “Bolivya’da yapılan sahtekarlık biliniyor ve mükemmel aptal bunu kabul etmek yerine beni eleştiriyor,” diyerek yine saldırdığı isimsiz “dinozora” gönderme yaptı.

Milei ve Lula, Brezilya ve Arjantin arasındaki ilişkilerin soğumasına yol açacak şekilde sürekli olarak kamuoyu önünde atışıyor.

Pazartesi günü Milei, Lula’nın siyasi rakibi eski Devlet Başkanı Jair Bolsonaro ile birlikte ABD’de her yıl düzenlenen Muhafazakâr Siyasi Eylem Konferansı’nın bir uzantısı olan CPAC Brasil’in bu haftaki etkinliğine katılacağını açıkladı.

Eski başkanın oğullarından ve CPAC Brasil organizatörlerinden Eduardo Bolsonaro’ya göre Milei ve Bolsonaro, cumartesi ve pazar günleri gerçekleşecek olan etkinlik sırasında bir araya gelmeyi planlıyor.

Lula hükümeti paylaşımla ilgili yorum yapmayı reddetti. Lula, geçen hafta komşusundan özür dilemesini talep etmiş, fakat Milei’nin sözcüsü bu talebin yerine getirilmeyeceğini söylemişti.

Arce yönetimi de pazartesi günü Arjantin Büyükelçisi ile bir araya geldi ve Milei’nin başarısız darbe girişimiyle ilgili açıklamalarını “enerjik bir şekilde reddettiğini” söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English