Bizi Takip Edin

AVRUPA

BASF CEO’su: Sanayinin AB ekonomisindeki payı küçülecek

Yayınlanma

Dünyanın en büyük kimya şirketi BASF’nin başkanı, AB’nin sanayi üretiminin toplam GSYİH içindeki payının, sürekli yüksek seyreden enerji fiyatlarının bir sonucu olarak düşeceğini söyledi ve böyle bir ‘yapısal gelişmenin’ mutlaka kötü olmadığını ve hatta Avrupa ekonomisi için ‘sağlıklı’ olabileceğini sözlerine ekledi. 

Almanya merkezli kimya tekeli BASF’nin CEO’su Martin Brudermüller, 18 Mart Pazartesi günü Brüksel’de gazetecilere yaptığı açıklamada, enerji yoğun Avrupa endüstrilerinin bu süreçten özellikle etkileneceğini belirtti fakat sanayisizleşmenin Avrupa’nın mevcut ekonomik çıkmazını tanımlamak için çok ‘sert’ bir kelime olduğunu savundu.

Euractiv’in bir sorusu üzerine Brudermüller, “‘Sanayisizleşme’ kelimesinin çok sert bir kelime olduğunu söyleyebilirim çünkü her şey yok oluyormuş gibi görünüyor. Bence durum böyle değil. Fakat kesinlikle göreceğimiz şey, GSYİH’ye katkıda bulunan sanayinin payının büyük olasılıkla azalacağıdır,” dedi.

Bunun özellikle enerji yoğun endüstriler için geçerli olacağını kaydeden Brudermüller, kimya endüstrisinin yanı sıra çimento ve çelik gibi sektörlerin de etkileneceğini söyledi.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde’ın geçen ay Almanya’nın imalat ağırlıklı ekonomik modelinin ‘yenilenmesi’ gerektiği yönündeki önerisini yineleyen Brudermüller, ülkenin özellikle ‘enerji yoğun endüstriler için daha az cazip olacağını’ kabul etti.

BASF CEO’su, “Bu yüzden pay düşecek. Bu her şeyin yok olacağı anlamına gelmiyor. Ama evet, bu endüstri büyük olasılıkla… artık Almanya’da olmayacak. Bununla başa çıkmak zorundayız,” dedi.

AB’nin resmi istatistik ofisi Eurostat, geçtiğimiz hafta ocak ayında AB’de yıllık sanayi üretiminin %5,7 düştüğünü bildirdi. Bloğun en büyük ekonomisi ve Ukrayna savaşından önce ucuz Rus enerjisine büyük ölçüde bağımlı olan bir sanayi merkezi olan Almanya’da ise %5,4’lük bir düşüş kaydedildi.

Fakat Brudermüller bu durum karşısında serbest piyasa rekabetinin önemini savunarak, “Yapısal bir gelişmenin sağlıklı olduğunu söyleyeceğim çünkü bazen bir şirket iyi değilse, aslında manzaradan kaybolur,” dedi.

Avrupa Sanayi Yuvarlak Masası tarafından düzenlenen bir etkinlik çerçevesinde yaptığı konuşmada, AB politika yapıcılarını bloğun regülasyon sistemini basitleştirmeye çağıran ve Avrupa’nın endüstriyel rekabet gücünün piyasanın görünmez elinin ‘sihrini yapmasına’ izin verilerek yeniden tesis edilebileceğini öne süren bir panelin ardından söz aldı.

Brudermüller, “Brüksel’deki ve çoğu başkentteki siyasi içgüdünün hâlâ kuralcı düzenlemelerle değişime ulaşma yönünde olmasından büyük endişe duyuyorum ve bu işe yaramayacak… Görünmez elin gerçek sihri fazlasıyla yeterli,” iddiasında bulundu.

Altı yıllık görev süresinin ardından önümüzdeki ay BASF’den ayrılacak olan Brudermüller, şirketin Almanya’daki faaliyetlerini küçültme kararını da savundu.

“[BASF] dünyaya son derece bağımlı ama Almanya’da, kendi evinde para kaybediyor,” diyen yönetici, maliyetleri düşürmek zorunda olduklarını ve enerji yoğun olan ve artık rekabetçi olmayan bir ya da birden fazla tesisi kapatmak durumunda kaldıklarını söyledi.

AVRUPA

Zelenskiy’in hamisi Kolomoyskiy, müebbet hapis cezasıyla karşı karşıya

Yayınlanma

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’e 2019 seçimlerinde sunduğu medya desteğiyle tanınan Ukraynalı oligark İgor Kolomoyskiy, kiralık katil tutma suçlamasıyla müebbet hapis cezasıyla karşı karşıya.

Ukrayna Güvenlik Teşkilatı’nın (SBU) Telegram kanalından yapılan açıklamaya göre, kolluk kuvvetleri yeterli delilleri topladı ve cinayete azmettirmeden suçlu buldu.

Açıklamada, “Soruşturmanın yeni delillerine dayanarak, kendisi müebbet hapis cezasıyla karşı karşıya,” ifadelerine yer verildi.

Soruşturmaya göre Kolomoyskiy’in 2003 yılında bir hukuk bürosunun yöneticisinin öldürülmesinde parmağı olduğu belirtilen açıklamada, “Dört suçlu kurbanın kafasına metal bir çubukla vurdu ve onu göğsünden, karnından ve sırtından bıçakladı. Ancak zamanında yapılan tıbbi yardım sayesinde doktorlar adamın hayatını kurtarmayı başardı,” denildi. SBU, suça karışan şahısların ismini vermedi.

Haftalık Strana gazetesi ise Ukrayna Devlet Başkanı danışmanlarından Sergey Leşçenko’ya dayandırdığı haberinde Kolomoyskiy’in Dniprospetsstal şirketiyle ilgili bir anlaşmazlıkta talimatlara uymayı reddeden avukat Sergey Karpenko’nun hayatına kastettiğinden şüphelenildiğini yazdı.

Gazeteye göre Karpenko’ya yönelik saldırı Ağustos 2003’te Feodosya’da gerçekleşti. Strana, suçun faillerinin aynı zamanda gözaltına alındığını ve şimdi ‘müşterinin kimliğini doğrulayan inkar edilemez deliller’ olduğunu vurguladı.

Kolomoyskiy, 2 Eylül 2023 tarihinde, dolandırıcılık ve suç yoluyla elde edilen mülkün aklanması suçlamasıyla gözaltına alınmıştı.

7 Eylül’de Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu (NABU), Kolomoyskiy ve 2016 yılına kadar en büyük hissedarı olduğu Privatbank ile bağlantılı diğer beş şahsı, bankanın 9,2 milyar grivna (249 milyon doların üzerinde) tutarındaki fonlarını zimmete geçirmekle suçluyor.

Bir hafta sonra Kolomoyskiy’e, zimmete geçirme, görevi kötüye kullanarak başkalarının mülklerine el koyma ve organize suç örgütü yöneticiliği şeklinde üçüncü bir suçlama yöneltildi.

Soruşturma, Kolomoyskiy’in 2013-2014 yılları arasında, kurucusu ve hissedarı olduğu bankanın çalışanlarının yardımıyla, o dönemde 700 milyon dolara eşdeğer olan 5,8 milyar grivna’yı yasadışı bir şekilde ele geçirdiğine dikkat çekiyor.

Mahkeme, Kolomoyskiy’in tutukluluk halini defalarca uzattı ve 22 Nisan 2024 tarihinde tutukluluk süresi 2 Haziran’a kadar uzatıldı.

Ukrayna’da yolsuzluk baskınları: Kolomoyskiy ve Avakov neden hedefte?

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Yanis Varoufakis Alman devlet görevlilerini dava ediyor

Yayınlanma

Alman makamları, nisan ayında Berlin’de düzenlenmek istenen Filistin konferansında konuşma yapması planlanan eski Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis’in ülkeye girişini ve her türlü siyasi faaliyette bulunmasını yasaklamış, konferansı da polis zoruyla dağıtmıştı.

Yunanistan’da faaliyet gösteren MERA25 isimli siyasi partinin de lideri olan Varoufakis, Alman devlet görevlilerini dava etmeye karar verdi.

MERA25’in de dahil olduğu 2025 Avrupa’da Demokrasi Hareketi’nin (DiEM25) internet sitesinde yer alan habere göre, Varoufakis’in avukatına, yasağın gerekçeleri üzerine yazılı olarak cevap vereceklerine dair söz verdikten sonra, Alman makamları nihayet “ulusal güvenliği” gerekçe göstererek ve herhangi bir yazılı cevabın “Federal Polisin ve davaya dahil olan diğer güvenlik servislerinin görevlerini düzgün bir şekilde yerine getirmesine” zarar vereceği için aslında cevap vermeyeceklerini söylediler. 

Yanis Varoufakis: Almanya’da neden yasaklı ilan edildim?

DiEM25 açıklamasında, “Alman ve Avrupa hukukunun bu açık ihlali karşısında ve MERA25 Almanya ve hukuk ekibiyle yaptığı istişarelerin ardından Varoufakis, Alman makamlarını temel haklarının ihlali ve hakaret suçlamasıyla mahkemeye veriyor ve gerekirse Avrupa mahkemelerine başvurma niyetini belirtiyor,” denildi.

Alman mahkemelerine sunulan belgelerde, Varoufakis’in 12 Nisan’da Ortadoğu’da Adil Barış için Yahudi Sesi, MERA25 ve diğer kuruluşlar tarafından düzenlenen ve Ürdün Nehri ile Akdeniz arasındaki herkese eşit siyasi haklar sağlanması için yapılması gerekenlerin tartışılacağı bir forum olan Filistin Kongresi’nde konuşma yapacağı hatırlatılıyor. 

Açıklama şöyle sona eriyor:

“Totalitarizme kayışlarını meşrulaştırmak için ‘ulusal güvenlik’ kavramına başvuran ve İsrail’in Filistin halkına karşı eleştiri ve protestolara aldırmadan savaş suçları işleme ‘hakkını’ sonuna kadar desteklemek isteyen Alman makamları, özünde hem Alman Hukuk Devleti’ni hem de AB’nin en önemli ilkesi olan vatandaşların dolaşım özgürlüğünü ve AB’nin her köşesinde siyasi faaliyette bulunma hakkını ortadan kaldırmışlardır. 

DiEM25 olarak Avrupalı ya da Avrupalı olmayan her vatandaşı, Avrupa halklarının yüzyıllar boyunca kurmak için mücadele ettiği temel siyasi hakların ‘ulusal güvenlik’ adı altında keyfi, totaliter ve acımasız bir şekilde ortadan kaldırılmasına karşı durmaya çağırıyoruz. Sonuçta, bugünün Almanya’sında ve Avrupa’nın geri kalanında, hiçbir şey yurttaşların güvenliğini temel haklarımızın kaybından daha fazla tehdit edemez.”

Almanya’da İsrail adına ‘cadı avı’ sürüyor

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Avrupa Yatırım Bankası, artık savunma projelerine de kredi verecek

Yayınlanma

AB’nin kredi kurumu Avrupa Yatırım Bankası (EIB) 8 Mayıs Çarşamba günü, çift kullanımlı yatırımlar üzerindeki kısıtlamalardan feragat ederek, uzun süredir devam eden askeri ürünlere yatırım yapmama politikasında değişiklik yaptığını duyurdu.

EIB yönetim kurulu yaptığı açıklamada, “EIB Grubu finansmanı için uygun olan çift kullanımlı mallar ve altyapının güncellenmiş tanımını” onaylayarak, sivil uygulamalardan beklenen gelirler veya savunma ile ilgili herhangi bir yatırımda sivil kullanıcıların payı için minimum eşiği kaldırdığını belirtti.

Şimdiye kadar, çift kullanımlı kredi kriterleri bankanın savunma ile ilgili projelere yatırımını askeri kullanımlarını reddeden sivil uygulamalarla sınırlıyordu.

EIB’nin direktörleri olarak görev yapan AB maliye bakanları, güvenlik ve savunma alanında faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) için “özel aracılı finansmanın” önünü açarak “finansmanı kolaylaştırma” konusunda mutabık kaldılar.

Ayrıca bankanın “uygun hedefli yatırımlar” listesine ordu ya da polis tarafından kullanılan ve sivil ihtiyaçlara da hizmet eden proje ve altyapıları da eklediler. 

Bu hamle, siber güvenlik, radarlar, uydu teknolojisi, altyapı ve ekipman da dahil olmak üzere sadece silahlı kuvvetler tarafından kullanılan ürün ve teknolojilere, “ölümcül risk taşımadıkları” ölçüde, yatırım yapma kabiliyetini genişletecek.

EIB’den yapılan açıklamada, “Değişikliklerin yatırımları hızlandırması ve Avrupa güvenlik ve savunma sektörü için EIB Grubu finansmanına erişimi iyileştirmesi bekleniyor,” denildi.

EIB halihazırda Stratejik Avrupa Güvenlik Girişimi (SESI) ve Avrupa Yatırım Fonunun (EIF) Savunma Sermayesi Kolaylığı kapsamında 6 milyar avroluk finansmana sahipti.

Avrupa savunma sanayii ve savunma bakanlıkları uzun süredir EIB’den AB’nin artan savunma çabalarına katkısını artırmasını talep ederken, bu talep ancak şubat ayında maliye bakanlarının masasına taşındı ve EIB Başkanı Nadia Calviño, Avrupa Komisyonu ile iki aylık bir istişare süreci başlattı.

Müzakereler hakkında bilgi sahibi olan çeşitli kaynaklara göre EIB’nin geleneksel kredi verme yetkisinin ötesine geçmesinin temel ön koşullarından biri, en yüksek kredi notunun yanı sıra Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) notlarını da koruyabilmesine bağlı.

Özellikle ana ‘Triple A’ kredi notu, borç verenin piyasada çok uygun borçlanma koşulları elde etmesini sağlar. Euractiv’in daha önce bildirdiği üzere bu, bankanın hissedarları (yani bloğun 27 üye ülkesi) için ne bankanın ne de ulusal hükümetlerin tehlikeye atmak isteyeceği kilit bir öncelik.

Geçtiğimiz hafta ABD’li kredi derecelendirme devi Moody’s, çift kullanım politikasında önemli değişiklikler yapılması halinde EIB’nin sadece ESG puanının değil genel kredi notunun da mercek altına alınacağını teyit eden ilk derecelendirme kuruluşu olmuştu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English