Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Birleşik Krallık, Ruanda ile yeni iltica anlaşmasını imzaladı

Yayınlanma

Birleşik Krallık, 5 Kasım Salı günü Doğu Afrika ülkesi Ruanda ile yeni bir anlaşma imzalayarak Yüksek Mahkeme engeline takılan bir önceki anlaşmayı yeniledi. İngilizler, revize edilen anlaşmanın AB ülkeleri ile göç kontrolü konusunda işbirliği için bir model olmasını umuyor. 

Yeni anlaşma, Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi’nin geçtiğimiz ay sığınmacıların Ruanda’ya gönderilmesine yönelik önceki anlaşmanın sığınmacıları yasadışı bir şekilde menşe ülkelerine geri gönderilme riskiyle karşı karşıya bıraktığına hükmetmesinin ardından gerekli hale geldi. 

Eski Başbakan Boris Johnson’ın Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame ile yaptığı anlaşma uyarınca sığınmacılar İngiltere’den Ruanda’ya gönderilecek ve burada sığınma talepleri değerlendirilecekti.

Bir dizi yasal itiraz sonucunda Kasım ayında Yüksek Mahkeme, Ruanda’da taleplerin yanlış bir şekilde belirlenerek sığınmacıların menşe ülkelerine geri gönderilmeleri gibi gerçek bir risk olduğuna karar verdi.

Salı günü Ruanda’nın başkenti Kigali’de Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı James Cleverly ve mevkidaşı Vincent Biruta tarafından imzalanan yeni anlaşma, mahkeme kararını ele almak üzere insan haklarına ilişkin yasal güvenceler içeriyor fakat yeni anlaşmanın da yasal engellere takılması büyük olasılık.

Rishi Sunak hükümetinin ayrıca Ruanda anlaşmasını yasalaştıran göç kontrol tasarısını yeniden yazması ve Birleşik Krallık parlamentosundan geçirmesi gerekecek. 

Ruanda’nın ek para alacağı iddiası yalanlandı

Biruta ile ortak bir basın toplantısı düzenleyen Cleverly, Ruanda’nın Birleşik Krallık tarafından halihazırda taahhüt edilen 140 milyon sterline ek olarak daha fazla para alacağı iddialarını yalanladı.

Cleverly yaptığı açıklamada, “Ruanda, mültecileri desteklemeye büyük önem veren güvenli bir ülkedir. İhtiyacı olanları koruma konusunda güçlü bir geçmişe sahiptir ve kendisine sığınan 135.000’den fazla sığınmacıya ev sahipliği yapmaktadır. Yüksek Mahkeme, vardıkları sonuçları ele alacak değişikliklerin yapılabileceğini kabul etti; bu Anlaşma doğrudan buna yanıt veriyor,” dedi.

Anlaşmaya eşlik eden açıklamada Birleşik Krallık hükümeti, “Anlaşma aynı zamanda diğer ülkelerle ve ülkeler arasında benzer işbirliği için hak temelli bir yol çiziyor,” dedi. 

Açıklamada, “Avusturya, Almanya, Danimarka ve İtalya’nın iltica taleplerinin işleme konulması için yeni ve yenilikçi bir model olan Arnavutluk ile yaptıkları anlaşma da dâhil olmak üzere, Avrupa’daki ülkeler artık yasadışı göç konusunda üçüncü ülke modellerini araştırıyor,” ifadelerine yer veriliyor.

Ruanda Dışişleri Bakanı Dr. Vincent Biruta, anlaşmayı imzaladıktan sonra ülkesinin güvenliğine ilişkin endişeleri reddederek, “Nasıl oldu da dört yıl gibi kısa bir sürede bir modelden tehlikeli bir ülkeye dönüştük? Ve bu algının ne kadarı Birleşik Krallık’ın iç politikalarıyla bağlantılı?” sorusunu yöneltti.

Bakan bununla birlikte ‘Ruandalı ya da İngiliz, herhangi bir insan tarafından tasarlanan herhangi bir sistem için her zaman iyileştirmeye yer olduğunu’ kabul etti.

Ruanda yargısına İngiliz müdahalesi yasallaşıyor

Türünün ilk örneği olan 43 sayfalık belge, iltica sürecine ilişkin güvenceleri ve zorla geri göndermeye karşı koruma mekanizmalarını ele alıyor.

Anlaşmaya göre statülerine rağmen bireyleri koruyan sınır dışı etmeme hükümleri ve sekiz bağımsız üyeden oluşan bir izleme komitesi iltica sürecindeki eksiklikleri ele alacak.

Ruanda hükümeti, mahkemelerinde Birleşik Krallık avukatlarının görev yapacağına dair haberleri tamamen reddetmekle birlikte, hukuki süreçleri denetlemek ve bireysel itirazları değerlendirmek üzere, iltica konusunda uzmanlığa sahip İngiliz Milletler Topluluğu hakimleriyle birlikte çalışacak Ruandalı hakimlerin yer alacağı bir Temyiz Organı kurmayı kabul etti.

Hükümet, Ruanda’nın iltica sisteminin bağımsız bir komite tarafından izleneceğini ve bu komitenin anlaşmayı uygulama yetkisinin artırılacağını söylüyor. BBC’nin aktardığına göre İzleme Komitesi, yerleştirilen kişilerin ve avukatlarının şikâyette bulunabilmelerini sağlayacak bir sistem geliştirecek.

DİPLOMASİ

Çin bankalarının Rusya’ya yönelik ödeme kontrolleri sertleşiyor

Yayınlanma

Çin bankaları, Rusya ile ticarette yeni kontroller uygulayarak Hindistan, BAE ve Hong Kong üzerinden yapılan ödemelerde ‘Rusya bağlantısı’ tespit etmeye odaklanıyor.

İzvestiya gazetesine konuşan iş dünyası temsilcileri, Çin bankalarının Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Hong Kong’dan gelen ödemelerdeki “Rusya bağlantısını” tespit etmeye yönelik kontrolleri sıkılaştırdığını ifade etti.

Impaya Rus şirketinin ticari direktörü Aleksey Razumovskiy, ödeme işlemlerinin giderek zorlaştığını belirtti.

Razumovskiy’e göre, Çin bankaları artık nakliye belgelerini analiz ederek malların kimlere, nerelere ve hangi amaçla gönderildiğini detaylı bir şekilde inceliyor.

Daha önce Türkiye ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri üzerinden yapılan transferlerde uygulanan bu tür gelişmiş kontroller, artık diğer ülkelere de genişletilmiş durumda.

Opora Rusya’nın Çin Temsilcisi İlona Gorşeneva-Dolunts, Çin bankalarının, ödeme yapılan ülkeden gelen malların yine o ülkeye gönderilmesi şartını koştuğunu doğruladı.

Dış ticaret uzmanı ve Atvira Genel Müdürü Yekaterina Kiseviç de bu kontrollerin sıkılaştırılmasının amacının, Çin bankalarının ikincil yaptırımlara maruz kalmaktan kaçınması olduğunu dile getirdi.

First Group CEO’su Aleksey Poroşin, Çin bankalarının ödeme süreçlerini sıkılaştırmasının geçmişe dayandığını hatırlattı.

Poroşin, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde başlatılan ticaret savaşı politikalarının hala etkili olduğunu ve Çin bankalarının yeni yaptırım riskleriyle karşılaşmamak için ihtiyatlı davrandığını belirtti. Ayrıca, mevcut durumun 2025 yılına kadar düzelmeyeceğini öngördü.

Alternatif ödeme yöntemleri var mı?

Poroşin’e göre, Çin’e ödeme göndermek için hâlâ bazı alternatifler mevcut. Bölgesel Rus bankalarından Çin bankalarına doğrudan transferler yapılabiliyor.

Bunun yanında, Malezya ve Endonezya üzerinden gerçekleştirilen ödemeler de seçenekler arasında yer alıyor.

Kiseviç, en güvenli ve hızlı yöntemin, Rus bankalarının Çin’deki şubeleri aracılığıyla doğrudan ödeme yapmak olduğunu ifade etti.

Ancak Kiseviç bunun için, Çin’deki karşı tarafların bu bankalarda hesap açması gerektiğini belirtti. Böyle bir durumda, ödemelerin genellikle 2 ila 3 gün içinde tedarikçilere ulaştığını ve bankanın transfer için yüzde 4 oranında sabit komisyon aldığını ekledi.

Çin bankalarının Rus şirketlerine yönelik bu tür sıkı kontroller uygulamaya başlaması, 2022’de Ukrayna’daki savaş nedeniyle devreye alınan yaptırımlarla alakalı.

2023’ün sonlarından itibaren, “dost ülkelerin” bankaları da ABD Başkanı Joe Biden’ın nedeniyle Rusya ile olan işbirliklerine yeni tedbirler getirdi.

Bu yıl ise, ABD’nin yaptırımları daha da genişletilerek, bankalar dahil olmak üzere tüm Rusya bağlantılı kuruluşları savunma sanayii kapsamında değerlendirilmeye başlandı.

Çin-Rusya ödemeler sorunu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Britanya Başbakanı Starmer yatırım çekmek için Körfez’i ziyaret edecek

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’ın önümüzdeki ay Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne seyahat edeceği bilgisini veren bir kaynak çarşamba günü Reuters’a yaptığı açıklamada, Britanya’nın zengin Körfez ülkeleriyle bağlarını derinleştirmeye çalıştığını söyledi.

Starmer’ın BAE seyahat planları hakkında bilgi veren bir başka kaynak da BAE ziyaretini doğruladı.

Kaynak, Londra’nın BAE’nin enerji projeleri de dahil olmak üzere Körfez ülkelerinden yatırım çekmeyi umduğunu söyledi. Starmer’ın Gazze, İsrail ve Lübnan’daki çatışmalar da dahil olmak üzere bölgesel konuları da ele alması bekleniyor.

Gezi, İşçi Partisi’nin temmuz ayında iktidara gelmesinden bu yana Starmer’ın Körfez’e yaptığı ilk ziyaret olacak.

Starmer hükümeti, BAE ile önceki Muhafazakâr hükümet döneminde, kısmen bazı Muhafazakâr parlamenterlerin BAE bağlantılı Telegraph gazetesini satın alma teklifi gibi İngiltere’deki BAE yatırımlarına karşı çıkması nedeniyle gerilen ilişkileri onarmaya çalışıyor.

Starmer’ın ziyareti ilk olarak çarşamba günü Financial Times tarafından, planları hakkında bilgi sahibi olan kişilere dayandırılarak duyuruldu.

Gazete Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın önümüzdeki yıl Londra’yı ziyaret edebileceğini fakat seyahat planlarının henüz kesinleşmediğini belirtti.

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Es-Sani 3-4 Aralık tarihleri arasında Britanya’yı ziyaret edecek ve Buckingham Sarayında Kral Charles ve Kraliçe Camilla tarafından ağırlanacak.

Birleşik Krallık’ın bakanları ayrıca Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve BAE’den oluşan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile serbest ticaret anlaşmasına yönelik müzakereleri ilerletmek amacıyla eylül ayında Körfez’i ziyaret etmişti.

Birleşik Krallık İş ve Ticaret Bakanlığı, KİK ile yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasının Britanya ekonomisine uzun vadede 1,6 milyar pound (2,10 milyar dolar) katkı sağlayacağını tahmin ediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

UCM’den Netanyahu’ya tutuklama emri

Yayınlanma

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze’de savaş suçu ı̇şledikleri gerekçesiyle İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.

İsrail ve ABD’nin yaptırım ve tehditlerine rağmen Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.  Mahkeme, İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili ezici deliller doğrultusunda harekete geçerek bu kararı aldı. Netanyahu ve Gallant’a yöneltilen suçların arasında açlığı silah olarak kullanmaktan suçlu bulunduklarını da belirtildi. Mahkeme bu suçlamaların, “makul temellere” dayandığını söyledi.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

İsrail, mahkemenin kendisiyle ilgili soruşturmaları engellemek amacıyla istihbarat teşkikatı Mossad’ı gözetlemek, hacklemek, baskı yapmak, karalamak ve iddiaya göre üst düzey UCM personelini tehdit etmek için devreye sokmuştu. Uluslararası basına da yansıyan UCM yetkililerinin de bir kısmını kamuoyuna duyurduğu bu baskılar sonuç vermedi.

UCM, İsrail’in kararı ya da mahkemeyi tanımasının bir önemi olmadığını belirtti.

Mahkeme, bunun yanında Hamas lideri Muhammed Diab İbrahim Al-Masr için de bir tutuklama emri çıkardı.

İsrail, UCM savcısı Khan’ı da tehdit etmiş

Bu kararın İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını engellemesi veya ABD’nin bu saldırılara verdiği desteği azaltması beklenmiyor. Ancak karar sonrası Avrupa ülkelerinin İsrail’e verdikleri destek konusunda daha fazla iç bölünme yaşamaları muhtemel.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English