Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Birleşik Krallık ve AB Brexit sonrası ilişkileri geliştirmek için ilk zirveye hazırlanıyor

Yayınlanma

Birleşik Krallık ve AB, İşçi Partili Başbakan Keir Starmer’ın Brexit sonrası Brüksel ile ilişkileri “sıfırlama” girişiminin bir parçası olarak önümüzdeki aylarda ilk kez ikili bir zirve düzenlemek istiyor.

Financial Times’ın (FT) haberine göre AB ve İngiliz yetkililer, Brüksel’in Hindistan ve Çin gibi üçüncü ülkelerle düzenli olarak gerçekleştirdiği türden bir zirvenin, ikili ilişkileri sıfırlama çabalarının bir parçası olarak değerlendirildiğini doğruladı.

Starmer, perşembe günü Winston Churchill’in doğum yeri olan Blenheim Sarayı’nda yaklaşık 50 Avrupalı liderin katılacağı bir toplantıya ev sahipliği yaparak Britanya’yı dünya sahnesinde yeniden kurma çabalarını sürdürecek.

Bir İngiliz yetkili, AB üye devletleri ve diğer Avrupa ülkelerinden oluşan Avrupa Siyasi Topluluğu’nun bir günlük toplantısının Starmer’a birçok liderle “hızlı buluşma” şansı vereceğini söyledi.

Bir AB yetkilisi, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel’in toplantı sırasında Starmer ile bu fikri görüşeceğini söyledi.

Her iki taraf da planın henüz erken bir aşamada olduğu konusunda uyarıda bulundu. Fakat Starmer başbakanlığının ilk günlerinde Brüksel kurumlarıyla yeniden ilişki kurma planlarının sinyalini vermişti.

Starmer, 4 Temmuz seçim zaferinden kısa bir süre sonra Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile bir telefon görüşmesi yaparak Birleşik Krallık-AB ilişkisini “benzersiz” olarak tanımlamıştı.

Pazartesi günü Birleşik Krallık Avrupa İlişkileri Bakanı Nick Thomas-Symonds, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Maroš Šefčovič ile görüştü.

Birleşik Krallık hükümeti, “Çok sayıda verimli görüşme oldu. Fakat bunlar için daha çok erken,” açıklamasını yaptı.

Starmer geniş kapsamlı bir Birleşik Krallık-AB savunma ve güvenlik paktı kurmak ve tarım ürünleri gibi alanlarda ticaret gerilimlerini hafifletmek istiyor.

AB, 2020’de bloktan ayrılmasından bu yana Birleşik Krallık ile resmi bir zirve yapmadı, bunun yerine ikili ticaret anlaşması kapsamında kurulan teknik komiteler aracılığıyla çalışıyor.

Bir AB diplomatı, “ABD ya da ASEAN ile zirve yapıyorsak, en yakın komşumuz olan Birleşik Krallık ile de bir zirve yapmak son derece mantıklı olacaktır,” dedi.

AB yetkilileri, bloğun Birleşik Krallık ile ilişkilerini yeniden düzenlerken hiçbir şeyi göz ardı etmeyeceklerini söylediler.

AB’nin Birleşik Krallık ile gelecekte bir AB-Birleşik Krallık zirvesi de dahil olmak üzere daha fazla etkileşime girip giremeyeceği sorusuna üst düzey bir AB yetkilisi, bloğun Birleşik Krallık ile “birçok anlaşma listesi” olmasına rağmen, “Ötesine geçme ve daha stratejik bir ilişkiye sahip olma arzusu varsa, neler yapılabileceğini göreceğiz ve hiçbir şeyi dışlamıyoruz,” dedi.

Yetkili, “Bizim için asıl önemli olan mevcut anlaşmaların uygulanmasıdır. Sahip olduğumuz [kırmızı] çizgiler bunlar,” diye ekledi.

DİPLOMASİ

Fransa, İsrailli şirketlerin savunma fuarına katılmasını yine engelledi

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant çarşamba günü yaptığı açıklamada, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İsrailli firmaların bir deniz silahları fuarına katılmasını engelleme kararını “rezalet” olarak nitelendirdi ve Paris’i “Yahudi halkına karşı düşmanca bir politika uygulamak” ile suçladı.

İsrailli şirketlerin engellenmesi kararı, Macron hükümetinin İsrail’in Gazze ve Lübnan’daki işgal girişimlerinden duyduğu rahatsızlığın yol açtığı tartışmaların sonuncusu oldu.

Karar, Fransa’nın Lübnan’da ateşkes sağlama çabalarının sonuçsuz kalması ve İsrail’in ülkedeki hedeflere daha fazla hava saldırısı düzenlemesinin ardından geldi.

Gallant X hesabından yaptığı paylaşımda, “Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un eylemleri Fransız ulusu ve savunduğunu iddia ettiği özgür dünyanın değerleri için bir utanç kaynağıdır. Fransa, Yahudi halkına karşı düşmanca bir politika benimsemiştir ve bunu istikrarlı bir şekilde uygulamaktadır. Ulusumuzu 7 farklı cephede düşmanlara karşı savunmaya ve geleceğimiz için savaşmaya devam edeceğiz; Fransa ile ya da Fransa olmadan,” diye yazdı.

Fransız yetkililer defalarca Paris’in Tel Aviv’in güvenliğine bağlı olduğunu söylemiş ve ordusunun nisan ayında ve bu ayın başlarında İran misillemesi sonrasında İsrail’in savunmasına yardımcı olduğuna dikkat çekmişti.

4-7 Kasım tarihleri arasında Paris’te gerçekleştirilecek olan etkinliğin organizatörü Euronaval’dan yapılan açıklamada, Fransız hükümetinin salı günü İsrailli delegasyonların stant açmasına ya da ekipman sergilemesine izin verilmediğini fakat fuara katılabileceklerini bildirdiği belirtildi. Kararın yedi firmayı etkilediği belirtildi.

Fransa bu yıl ikinci kez İsrailli firmaları büyük bir savunma fuarından men etti. Mayıs ayında Fransa, Macron’un İsrail’e Gazze’deki operasyonlarını durdurma çağrısı yaptığı sırada İsrail’in Eurosatory askeri ticaret fuarına katılması için koşulların uygun olmadığını söylemişti.

İsrail Büyükelçiliğinden yapılan açıklamada, “Bu tedbirler sadece iki ülke arasındaki ilişkilere değil, aynı zamanda inşa ettikleri güven bağlarına da zarar vermekte ve dolayısıyla Fransa’nın Orta Doğu’da barış ve istikrarı teşvik etmek için diplomatik sahnede öncü bir rol oynama kabiliyetine şüphe düşürmektedir,” denildi.

Paris-Tel Aviv gerilimi büyüyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Macron arasındaki diplomatik atışmalar, Paris’in Washington ile birlikte çalışarak uzun vadeli diplomatik bir çözüm için müzakerelere kapı açacak 21 günlük bir ateşkes sağlamasının ardından son haftalarda arttı.

Reuters’a göre İsrail’in şartları kabul ettiğine inanan Fransa ve ABD, ertesi gün İsrail’in Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı öldüren saldırıları başlatmasıyla “şaşkınlığa uğradı.”

Netanyahu, Hizbullah’ın yeniden silahlanmasını ve yeniden gruplaşmasını engellemeyen tek taraflı bir ateşkesi reddederken, Fransa “diplomatik bir çözüm” üzerinde çalışmaya devam etmeye çalıştı.

Macron, özellikle Birleşmiş Milletler barış gücü askerlerinin Lübnan’ın güneyinde İsrail’in çapraz ateşine maruz kalması nedeniyle Netanyahu’yu birkaç kez eleştirdi.

Fransa, 10.000 kişilik UNIFIL barış gücünde yaklaşık 700 askerle, İtalya ve İspanya ile birlikte Avrupa’nın başlıca katkı sağlayıcılarından biri. Her üç ülke de BM’nin İsrail’in barış gücü askerlerine yönelik saldırı ve ihlallerini kınadı.

Macron, Hamas’a karşı bir yıldır süren savaşta binlerce Filistinli sivilin öldürüldüğü ve insani bir krizin yaşandığı Gazze’de kullanılan saldırı silahlarının İsrail’e tedarikine son verilmesi çağrısında bulundu.

Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot Macron’un “İsrail’in BM kararı ile kurulduğu” yönündeki yorumlarının, İsrail’e “BM tüzüğüne saygı göstermenin önemini hatırlatan genel ifadeler” olduğunu söyledi.

Fakat İsrail Başbakanlığından yapılan açıklamada İsrail’in, Nazi Almanyası ile işbirliği yapan Fransız hükümetine atıfta bulunularak, “Bağımsızlık Savaşında, birçoğu Holokost’tan ve Fransa’daki Vichy rejiminden kurtulanların da bulunduğu kahraman savaşçılarımızın kanlarıyla kurulduğu” belirtildi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD, Ukrayna’nın ‘hızlandırılmış NATO üyeliği’ talebine soğuk bakıyor

Yayınlanma

ABD, Ukrayna’nın NATO’ya hızlandırılmış üyelik talebini yakın gelecekte mümkün görmediğini açıkladı. İttifakın Ukrayna ile üyelik görüşmelerini sürdürmeye devam edeceği belirtilirken, Batı silahlarının Rusya sınırları içindeki hedeflere yönelik saldırılarda kullanılmasına izin verilmemesi yönündeki Amerikan tutumu değişmedi.

ABD’nin NATO Daimî Temsilcisi Julianne Smith, Ukrayna’nın yakın gelecekte ittifaka katılamayacağını duyurdu. RBC Ukrayna‘nın aktardığına göre Smith, “Şu anda ittifakın kısa vadede bir davet göndermeyi değerlendirdiği bir aşamada değiliz,” dedi.

Ancak Smith, NATO’nun geçen yaz Ukrayna’ya ittifaka katılım sözü verdiğini de hatırlatarak “NATO’nun bu konudaki tutumunun çok net olduğunu düşünüyorum,” ifadesini kullandı.

İttifakın Kiev ile üyelik görüşmelerini sürdüreceğini de vurgulayan yetkili, ayrıca, ABD’nin Ukrayna’ya askeri yardım sağlamaya devam edeceğini, ancak Batı silahlarının Rusya’nın derinliklerine dönük saldırılarda kullanılmasına izin verilmesi konusundaki tutumun değişmediğini belirtti.

Ukrayna, Eylül 2022’de hızlandırılmış NATO üyeliği için başvuruda bulunmuştu. O dönemde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ittifakın tüm üyelerinin, savaş devam ederken Kiev’in ittifaka katılmasının imkânsız olduğunu düşündüğünü söylemişti.

Haziran ayında Washington’da düzenlenen zirvenin ana bildirisinde, “Ukrayna’nın geleceğinin NATO’da” olduğu belirtilmiş ve ülkenin ittifakla siyasi olarak giderek daha fazla bütünleştiği ifade edilmişti.

Fakat Kiev’in resmi bir davet alabilmesi için “müttefikler anlaştığında ve gerekli tüm koşullar yerine getirildiğinde” bu davetin gerçekleşeceği vurgulanmıştı.

Ekim ayı başında NATO’nun yeni Genel Sekreteri Mark Rutte, Ukrayna’nın ittifaka katılmasının gerektiğini, zira NATO olmadan Avrupa’da kalıcı güvenliğin sağlanamayacağını ifade etti.

Rutte, “Önceliklerimiz aynı kalmaya devam ediyor. Özellikle Ukrayna’nın bağımsız ve demokratik bir devlet olarak varlığını sürdürmesini sağlamalıyız,” diye konuştu.

Rutte ayrıca, Washington’daki yaz zirvesinde Kiev’e vaat edilen yardım paketini uygulama taahhüdünde bulundu. Yeni genel sekreter, “Bu, bir komutanlık kurulmasını, mali yardımı ve Ukrayna’nın NATO üyeliğine geri dönülmez şekilde ilerlemesini içeriyor, çünkü Ukrayna’nın yeri NATO’dur,” diye ekledi.

Dün Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, parlamentoda Kiev’in Ekim-Aralık 2024 arasında ilk dört maddesini uygulamayı planladığı bir “zafer planı” sundu.

Plan, beş maddeden ve üç gizli ekten oluşuyor. Zelenskiy’e göre, öncelikli olarak Ukrayna’nın NATO’ya davet edilmesi gerekiyor.

Zelenskiy’in ‘zafer planında’ neler var?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Meloni: İsrail’e tam silah ambargosu uyguladık

Yayınlanma

ANSA haber ajansının bildirdiğine göre İtalya Başbakanı Giorgia Meloni salı günü yaptığı açıklamada, İtalyan hükümetinin 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonundan sadece birkaç hafta sonra İsrail ile yapılan tüm yeni silah anlaşmalarını engellediğini söyledi.

Bugünkü (17 Ekim) Avrupa Konseyi zirvesi öncesinde İtalya Senatosunda yapılan bir tartışma sırasında İtalyan lider, “[İsrail’in] Gazze’deki askeri operasyonlarının başlamasının ardından hükümet derhal tüm yeni ihracat lisanslarını askıya aldı ve 7 Ekim’den sonra imzalanan tüm anlaşmalar uygulanmadı,” dedi.

Meloni milletvekillerine 7 Ekim’den önce verilen lisansların “dışişleri bakanlığındaki yetkili makam tarafından vaka bazında analiz edildiğini” söyledi.

“Her şeyi engelledik,” diyen Başbakan, hükümetinin politikalarının “Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık tarafından uygulanandan çok daha kısıtlayıcı” olduğunu belirtti.

Senatoda yaptığı konuşmada Meloni, İsrail’in Lübnan’daki BM Geçici Gücü (UNIFIL) barış gücü askerlerine yönelik saldırı iddialarını kınadı. Roma Avrupa’nın en fazla asker gönderen ülkesi ve İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani gerilimin tırmanmasına rağmen bölgede kalmaya devam edeceklerini söyledi.

Meloni, “Herhangi bir can kaybı ya da büyük bir hasar olmasa bile, İsrail’in UNIFIL’e yönelik saldırısının kabul edilemez olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English