Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

BRICS zirvesi sonuç bildirgesi: Liderlerden ekonomik işbirliği ve barış çağrısı

Yayınlanma

BRICS liderleri, Kazan’da düzenlenen zirvede stratejik ortaklığı genişletme ve finansal işlemlerde ulusal para birimlerinin kullanımını artırma kararı aldı. Ayrıca, Ukrayna’daki çatışmaların diplomasi yoluyla çözülmesine yönelik diyalog çağrısında bulundular.

BRICS liderleri, Kazan’daki zirvenin sonunda sonuç bildirgesini kabul etti.

Bildirgeye göre, BRICS ülkeleri işbirliğini ve stratejik ortaklığı genişletmeyi ve üye ülkeler ile ticari ortakları arasındaki finansal işlemlerde ulusal para birimlerinin kullanılmasını memnuniyetle karşılamayı planlıyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, deklarasyonun BM’ye ortak bir belge olarak iletileceğini açıkladı.

Bildiride, “Ukrayna’daki duruma ilişkin ulusal tutumlar” vurgulanıyor. BRICS liderleri, çatışmanın diyalog ve diplomasi yoluyla barışçıl bir şekilde çözülmesi için arabuluculuk ve iyi niyet misyonlarına dair önerileri not etti.

Bildiride ayrıca, küresel ve bölgesel güvenlik çıkarları doğrultusunda iş irliğinin geliştirilmesi, BRICS ülkelerinin mali ve ekonomik ilişkilerinin güçlendirilmesi ve insani yardım alışverişinin genişletilmesinden de bahsediliyor.

Üye ülkeler, özellikle yasadışı yaptırımların küresel ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerine ve artan şiddet ile silahlı çatışmalara dikkat çekti.

BRICS zirvesi, 22-24 Ekim tarihleri arasında Kazan’da gerçekleştiriliyor. Birlik, dokuz ülkeden (Rusya, Brezilya, Hindistan, Çin, Güney Afrika, Mısır, İran, Birleşik Arap Emirlikleri ve Etiyopya) oluşuyor.

Putin, sonuç bildirgesinin dünyadaki durumla ilgili genel değerlendirmeleri içerdiğini, Rusya’nın BRICS dönem başkanlığının sonuçlarını özetlediğini ve uzun vadeli işbirliği için ana hatları belirlediğini kaydetti.

Foreign Policy: BRICS nihayet Batı ile başa çıkabilir mi?

DİPLOMASİ

BRICS raporu: Üye ülkeler, ekonomik ve sosyal göstergelerde güçleniyor

Yayınlanma

BRICS 2024 İstatistik Yayını, Hindistan ve Çin’in liderliğindeki güçlü ekonomik büyümeyi ve genişleyen üye sayısıyla BRICS’in küresel etkisinin arttığını ortaya koyuyor. Yeni üyelerin katılımı ve ülkeler arası iş birliğinin derinleşmesi, BRICS’in gelişmekte olan ülkeler arasındaki önemini daha da güçlendiriyor.

2024 BRICS Ortak İstatistik Yayını, üye ülkelerin sosyo-ekonomik performansını kapsamlı bir perspektiften değerlendiriyor.

Rapor, BRICS ülkelerinin ekonomik büyüme ve sosyal alanlarda kayda değer ilerlemeler kaydettiğini vurguluyor.

Ayrıca, yeni üyelerin katılımıyla BRICS’in küresel ekonomik etkisinin 2024 itibarıyla daha da güçleneceği belirtiliyor.

BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ülkeleri, ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma alanlarında büyük ilerleme kaydetmeye devam ediyor.

2024 BRICS Ortak İstatistik Yayını, bu ülkelerin makroekonomik göstergeleri, demografik yapıları ve sosyal refah düzeyleri hakkında kapsamlı bilgiler sunuyor.

2024 yılına gelindiğinde, Hindistan 1,39 milyar nüfusuyla en kalabalık üye olarak öne çıkarken, Çin 17,8 trilyon dolarlık gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) ile grubun liderliğini sürdürüyor.

Brezilya ve Rusya sırasıyla 2,17 trilyon dolar ve 2,03 trilyon dolar GSYİH ile önemli ekonomik güçler arasında yer alırken, Güney Afrika’nın 381 milyar dolarlık GSYİH’si ülkenin bölgesel liderlik konumunu koruduğunu gösteriyor.

BRICS ülkeleri arasında iş gücüne katılım oranları büyük farklılıklar gösteriyor. Hindistan’da bu oran yüzde 57,9 iken, Güney Afrika’da yüzde 55 olarak kaydedildi; ancak Güney Afrika, yüzde 32,1’lik yüksek işsizlik oranıyla dikkat çekiyor.

Buna karşın, Birleşik Arap Emirlikleri yüzde 2,2 ile grubun en düşük işsizlik oranına sahip.

Eğitim ve sağlık harcamaları açısından, Güney Afrika yüzde 6,8 ile eğitim harcamalarında başı çekerken, Çin yüzde 7,1 sağlık harcamasıyla en yüksek orana sahip ülke olarak öne çıkıyor.

Bu veriler, BRICS ülkelerinin sadece ekonomik büyümeye değil, aynı zamanda sosyal kalkınmaya da önem verdiğini gösteriyor.

BRICS ülkeleri ayrıca sanayi üretimi, enerji üretimi ve tarım gibi kritik sektörlerde de güçlü performans sergiliyor.

Çin, yıllık 9,45 milyar kilovat saatlik elektrik üretimi ile grubun enerji devi olurken, Brezilya 156 milyon tonluk tahıl üretimiyle tarımda lider konumda.

Hint akademisyen Harici’ye değerlendirdi: ‘BRICS, Hindistan-Çin gerilimini yatıştıran bir platform’

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Çin ve Vatikan piskopos atamalarına ilişkin anlaşmayı 4 yıl daha uzatacak

Yayınlanma

İki taraf salı günü yaptıkları açıklamada, Çin ve Vatikan’ın Çinli piskoposların atanmasına ilişkin bir anlaşmayı uzatma konusunda mutabık kaldıklarını belirtti.

Çin dışişleri bakanlığı sözcüsü Lin Jian Pekin’de düzenlediği olağan basın brifinginde her iki tarafın da “dostane istişareler” sonrasında anlaşmayı dört yıl uzatma kararı aldığını söyledi.

Lin, “İki taraf yapıcı bir ruhla görüşmeleri sürdürecek ve Çin-Vatikan ilişkilerinin gelişmesini teşvik etmeye devam edecek” dedi.

Vatikan ayrıca, “Çin’deki Katolik Kilisesi ve bir bütün olarak Çin halkının yararı için” Çin ile “saygılı ve yapıcı diyaloğu ilerletmeye kararlı olduğunu” söyledi.

Anlaşmaya 2018 yılında varıldı ve o zamandan beri 2020 ve 2022 yıllarında yenilendi.

Anlaşma, Çinli yetkililere ve Pekin’in onayladığı kiliselere, Papa’nın değerlendirmesi için Vatikan tarafından incelenmeden önce bir aday havuzu belirleme yetkisi veriyor.

Teorik olarak bu, Çinli piskoposların seçiminde son sözün hala Papa’ya ait olduğu anlamına geliyor. Ancak anlaşmanın özel şartları hiçbir zaman kamuoyuna açıklanmadı.

Anlaşma, 1958 yılında anakara yetkililerinin Papa’nın onayı olmadan iki piskoposu atamasıyla başlayan Vatikan ile Pekin arasındaki 60 yıllık çekişmeyi sona erdirdi.

2018 anlaşması uyarınca Papa, Pekin tarafından ilk kez Çin de dahil olmak üzere Roma Katolik Kilisesi’nin evrensel başı olarak tanındı.

Çin’de, din adamları Komünist Parti tarafından seçilen ve hükümet tarafından yönetilen bir dernek ile Vatikan’a bağlılık yemini eden bir kilise arasında bölünmüş tahmini 12 milyon Katolik bulunuyor.

Anlaşmayı destekleyenler bunun iki kilisenin birleşmesine yardımcı olacağını söylerken, anlaşmayı eleştirenler, bazıları Roma’ya sadık kaldıkları için uzun hapis cezalarına çarptırılan anakaradaki yeraltı kilisesinin uzun süredir acı çeken üyelerini “sattığını” söyledi.

Papa Francis de Katolik Kilisesi içinden – bazı kardinaller de dahil olmak üzere – komünist bir devletle otoriteyi paylaştığı için eleştirilere maruz kaldı.

Çin ve Vatikan’ın anlaşmayı yenilemeyi düşündüğü 2020 yılında, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Papa Fransuva’yı ülkedeki insan hakları ihlallerine ve zulme karşı konuşmaya çağırmıştı.

Bu yılın mayıs ayında Vatikan Dışişleri Bakanı Kardinal Pietro Parolin, bir asır önce Şanghay’da yapılan ve Çin’deki yabancı misyonerlerin yerel kilise liderlerine yol vermesi gerektiğini teyit eden Concilium Sinense’nin yüzüncü yıldönümü münasebetiyle düzenlenen bir etkinlikte Şanghay Piskoposu Joseph Shen Bin’i ağırladı.

Pekin ile resmi diplomatik ilişkileri bulunmayan Vatikan, Çin anakarasında kalıcı bir ofis kurmayı umduğunu söyledi. Pekin ise ilişkilerde “sürekli bir iyileşme” görmeyi umduğunu ifade etti.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

IMF: Ukrayna’daki savaş 2026’ya kadar sürebilir

Yayınlanma

IMF, Ukrayna’daki savaşın 2026’ya kadar sürebileceğini öngördü ve savaşın Ukrayna ekonomisi üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çekti. Ayrıca Ukrayna’nın borç/GSYİH oranının hızla artabileceği ve G7 ülkelerinin 50 milyar dolarlık finansman desteğinin kritik önemde olduğu vurgulandı.

Uluslararası Para Fonu (IMF), Ukrayna’daki savaşın 2026 yılına kadar devam edebileceğini tahmin ediyor.

IMF’nin internet sitesinde yapılan açıklamada, geçen yıl hazırlanan olumsuz senaryoya göre çatışmaların 2024 yılı sonunda biteceği öngörülmüştü. Ancak bu yılki tahminler, savaşın 2026 yılının ortalarına kadar sürebileceğine işaret ediyor.

Fon, Kiev’in Batılı ülkelerden aldığı desteğin yanı sıra enerji güvenliği konusundaki büyük risklere dikkat çekiyor.

Açıklamada, “Ukrayna’daki savaş, ekonomik, sosyal ve insani anlamda giderek artan zararlara yol açıyor. Enerji altyapısına yönelik saldırılar, ciddi ekonomik kayıplara neden oldu ve geleceğe dair belirsizlik sürüyor. Savaşın 2024’te de devam etmesi, harcamalar üzerinde baskı oluşturacak ve ek finansman ihtiyacını gündeme getirecek,” ifadelerine yer verildi.

Savaşın uzaması, Ukrayna hükümetini 2025 bütçesinde savunma harcamalarını planlanandan daha fazla artırmaya zorluyor.

Ülkede yaşanan ciddi sosyal ve ekonomik sorunların yanı sıra artan seferberlik, işgücü sıkıntısına neden oluyor.

IMF’ye göre, şu ana kadar hem ülke içinde hem de mülteci durumundaki insanlar arasında 10,3 milyondan fazla kişi yerinden edilmiş durumda. Ayrıca, gıda güvensizliği ülke nüfusunun yaklaşık beşte birini etkiliyor.

Borç ve büyüme tahminleri kötüleşiyor

IMF’nin tahminlerine göre, Ukrayna’nın borç/GSYİH oranı gelecek yıl yüzde 100’ü aşabilir ve olumsuz senaryolarda bu oran 2029 yılına kadar yaklaşık yüzde 300’e kadar yükselebilir.

Ekonomik büyüme beklentileri de aşağı yönlü revize edildi. IMF, Ukrayna’nın 2025 yılı için GSYİH büyüme tahminini yüzde 2,5’e düşürdü.

Bu oran, savaştan önce yüzde 3,4 olarak öngörülmüştü; bu yıl ise yüzde 3 olarak gerçekleşmişti.

Enflasyonun ise 2025’te yüzde 9 seviyelerinde olacağı tahmin ediliyor ki bu, savaş öncesi dönemdeki yüzde 9,4 oranına oldukça yakın.

IMF, Ukrayna hükümetine vergi reformlarını sürdürmeleri çağrısında bulunurken, G7 ülkelerinin Kiev’e 50 milyar dolarlık çok yıllı ve istikrarlı finansman sağlamasının kritik olduğunu vurguluyor.

Fon, “G7’nin Ukrayna için başlattığı Olağanüstü Gelir Hızlandırma Kredileri (ERA) girişimiyle sağlanacak 50 milyar dolarlık çok yıllı finansman, Ukrayna’nın artan finansman ihtiyaçlarının karşılanması açısından hayati önem taşıyor,” değerlendirmesini yaptı.

Rusya’nın dondurulan varlıkları konusundaki çıkmaz

Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin ardından Batılı ülkeler, Rusya Merkez Bankası’na ait 280 milyar avro değerindeki varlıkları bloke etti.

Bu varlıkların üçte ikisinden fazlası, Belçika merkezli Euroclear’da tutuluyor. Rusya Maliye Bakanı Anton Siluanov, bu dondurulan varlıkların 2022 yılında yaklaşık 300 milyar dolar olduğunu tahmin ediyor.

Bloomberg‘e göre, bu varlıklar yılda 3 ila 5 milyar avro getiri sağlıyor.

Ön anlaşmalara göre, ABD ve AB’nin her biri 20 milyar dolar alacak, geri kalan 10 milyar dolar ise İngiltere, Japonya ve Kanada arasında bölüştürülecek.

Fakat Washington, Rus varlıklarının AB’de uzun süre dondurulacağına dair garanti istiyor. Bu varlıkların dondurulması, şu anda her altı ayda bir, 27 AB üye ülkesinin oybirliği ile yeniden değerlendiriliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English