Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Hamas: Her liderimizin ölümü bizi daha da güçlendirdi

Yayınlanma

Hamas lideri Yahya Sinvar’ın Refah’ta İsrail işgaline direnirken öldürülmesi sonrası ABD’den yapılan açıklamalar Gazze’de ateşkes ihtimalini gündeme getirdi. Ancak uzmanlar Sinvar’ın ölümünün Hamas’ın stratejisini değiştirmeyeceği görüşünde.

Yahya Sinvar’ın İsrailli askerlerle girdiği çatışmada öldürüldüğünün açıklanmasından sonra ABD Başkanı Joe Biden ve ABD’li diğer yetkililer ateşkes müzakerelerinin yeniden canlandırılması için harekete geçti. ABD Dışişleri Bakanı Blinken bölge ülkelerinin yetkilileriyle telefon görüşmeleri yaparken Biden, Blinken’ı İsrail’e göndereceğini açıkladı.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin da “Sinvar’ın ölümü, (Gazze’de) kalıcı ateşkesin sağlanması ve bu korkunç savaşın sona erdirilmesi için olağanüstü bir fırsat” dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise “savaşın devam ettiğini” vurguladı ancak İsrail basınına göre Netanyahu esir takası müzakerelerini görüşmek için bugün güvenlik toplantısı yapacak.

Yerel basında çıkan haberde, Netanyahu’nun bazı bakanlar ve üst düzey güvenlik yetkilileriyle “özel” bir toplantı yapacağı belirtildi. Tel Aviv’deki Savunma Bakanlığı yerleşkesinde yapılacak güvenlik toplantısında, İsrail ile Hamas arasında esir takası müzakerelerinin ele alınacağı ifade edildi.

“Örgütün çöküşü anlamına gelmiyor”

Financial Times’a konuşan diplomatlar ve analistler, Sinvar’ın ölümünün Hamas için darbe olduğunu ancak bunun örgütün çöküşü anlamına gelmeyeceğini ve Gazze’deki yıkıcı savaşa tek başına bir son vermeyeceğini söyledi.

FT’ye göre “Herhangi bir diplomatik girişimin başarı şansı olup olmadığı da kısmen Sinvar’ın öldürülmesinden sonra Hamas’a ne olacağına bağlı.”

Eski bir İsrail istihbarat yetkilisi olan Michael Milshtein, Sinvar’ın yerine kardeşi Muhammed’in Hamas’ın Gazze’deki askeri operasyonlarını devralabileceğini ve Halid Meşal ve Halil el-Hayya gibi Katar’da bulunan diğer siyasi liderlerin de grubun siyasi liderliğini üstlenebileceğini söyledi. Milshtein, “Çok ihtiyatlı bir şekilde Sinvar’ın öldürülmesinin bir anlaşma için fırsat yaratabileceğini söyleyebilirim. Her şeyden önce [Doha’da bulunan siyasi liderler] Katarlıların baskısı altında. Ve belki de Sinvar kadar inatçı olmayacaklar” dedi.

Ramallah merkezli Horizon Center adlı düşünce kuruluşunun başkanı İbrahim Dalalşa, Sinvar’ın ölümünün Hamas’ta daha büyük bir “ademi merkeziyetçilik ve parçalanmaya” yol açabileceğini iddia etti. Ancak şöyle ekledi: “Hala tam bir teslimiyet ve çöküşten uzağız. [Yeni liderler] Sinvar’ın izlediği çizgiye göre koşullarını yumuşatmaya istekli olabilirler, ancak sadece bir noktaya kadar- aksi takdirde gerçekten bir Hamas liderliği olmayacaklar.”

“Her seferinde daha da güçlendik”

Öte yandan Hamas’ın siyasi liderlerinden Bassem Naim, bugün yaptığı açıklamada Sinvar’ın öldürüldüğünü teyit etmedi ancak İsrail “liderlerimizi öldürmenin hareketimizin ve Filistin halkının mücadelesinin sonu anlamına geldiğine inanıyorsa yanılıyor” dedi.

AP’nin aktardığına göre Naim, geçmişte de Hamas’ın liderlerinin de öldürüldüğünü ve “Hamas’ın her seferinde daha güçlü hale geldiğini ve bu liderlerin gelecek nesillerin özgür bir Filistin’e doğru yolculuğu sürdürmeleri için bir simge haline geldiğini” söyledi. Naim, “sevilen insanları, özellikle de olağanüstü liderleri kaybetmenin acı ve üzüntü verici” olduğunu ancak Hamas’ın “eninde sonunda zafere ulaşacağından” emin olduğunu da sözlerine ekledi.

“Direniş tek bir kişi ile ilgili değil”

Yahudi asıllı Amerikalı gazeteci Dan Cohen de sosyal medya hesabından “Siyonistler, direnişin tek bir kişiyle ilgili olmadığını, muazzam fedakarlıklar gerektiren özgürlük ve kurtuluşa dair kolektif bir inanç olduğunu anlamaktan acizdirler. Bu yüzden eninde sonunda kaybedeceklerdir” diye yazdı.

“İsrailliler olarak Hamas’ı anlamakta zorlanıyoruz”

Filistin uzmanı İsrailli gazeteci Elior Levy ise Yahya Sinvar’ın son anlarına ait olduğu iddia edilen ve İsrail tarafından paylaşılan görüntülerle ilgili, “Gördüğünüz görüntüler Hamas, İslami Cihad ya da Hizbullah destekçilerinin gördüğü görüntüler değil. Onlar son nefesine kadar savaşan ve yaralandıktan sonra bile aşağılanmayan ya da alçalmayan bir adam görüyorlar. Sinvar çoktan bir efsane, kişiliğinden daha büyük bir sembol haline geldi. Onu ortadan kaldırmak iyi bir şey ama gelecek nesillere miras bırakacağı şeyi değiştirmeyecek. İtiraf etmeliyiz ki İsrailliler olarak Hamas’ı anlamakta zorlanıyoruz” diye yazdı.

 

ORTADOĞU

Colani: Suriye, İsrail’e yönelik saldırılar için üs olarak kullanılmayacak

Yayınlanma

HTŞ lideri Colani, Suriye topraklarının İsrail’e saldırı için kullanılmayacağını söylerken Esad yönetimini deviren örgütler güneyde Suriye ordusundan kalan silah ve mühimmatları İsrail ordusuna teslim ediyor.

Esad’ı yönetimini devirerek Şam’da yönetimi devralan El Kaide bağlantılı HTŞ’nin lideri Ahmed eş-Şara (Ebu Muhammed el-Colani) Şam’da aralarında The Times’ın da olduğu yabancı basına konuştu.

İsrail’in Suriye’ye saldırının son bulması gerektiğini söyleyen Şara, “İsrail’in gerekçesi Hizbullah ve İranlı milislerin varlığıydı, artık bu gerekçe ortadan kalktı” dedi.

Beşar Esad’ın ülkeden ayrılmasından sonra İsrail’in ele geçirdiği Suriye topraklardan da çıkması gerektiğini söyleyen Şara, şöyle devam etti: “1974 anlaşmasına bağlıyız ve BM gözlemcilerini yeniden kabul etmeye hazırız. Ne İsrail ne de başka bir ülkeyle çatışma istemiyoruz ve Suriye’nin saldırılar için bir üs olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Suriye halkının artık bir nefes alması gerekiyor, saldırılar sona ermeli ve İsrail önceki pozisyonlarına geri çekilmeli.”

İsrail, HTŞ liderliğindeki örgütlerin Şam’ı ele geçirmesinden saatler sonra Golan Tepeleri’nde Birleşmiş Milletler tarafından korunan tampon bölgeye girdi. Suriye topraklarında ilerleyen ve kış ayları boyunca çekilmeyi düşünmeyen İsrail, bunun geçici bir savunma hamlesi olduğunu iddia ediyor.

Öte yandan Suriye sınırında bulunan HTŞ ile birlikte Esad yönetiminin devrilmesi operasyonuna katılan örgütler Suriye ordusundan kalan silah toplayıp İsrail ordusuna teslim ediyor. Suriye içinden çekilen videoda kamyonlara yüklenen tonlarca silah ve mühimmat görülüyor. İsrail ordusu mühimmatlardan bazılarının ‘kimyasal savaş malzemesi’ içerdiğini söylüyor.

Kanal 12’nin yayınladığı görüntülerde içinde mühimmat ve silah bulunan yüzlerce kasanın toplandığı ve daha sonra kamyonlara yüklendiği görülüyor. Habere göre, geçen hafta Esad yönetimini deviren isyancılar da silah teslimine yardım ediyor. Habere göre silahlar Suriye ordusuna ait üs ve karakollardan geliyor ve aralarında genellikle göz yaşartıcı gaz olarak kullanılan CS gazı gibi kimyasal silahlar da bulunuyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

WSJ: PKK/YPG Trump’tan Ankara’ya baskı yapmasını istiyor

Yayınlanma

Wall Street Journal’da (WSJ) yer alan habere göre üst düzey ABD’li yetkililer, Türkiye ve milis müttefiklerinin Suriye sınırı boyunca güç yığdığını ve Ankara’nın Amerikan destekli YPG’nin elindeki topraklara geniş çaplı bir operasyona hazırlandığı yönünde alarm verdiğini söylüyor. Yetkililer, milis savaşçıların yanı sıra Türk üniformalı komandolar ve topçu birliklerinden oluşan bu güçlerin, Suriye’nin kuzey sınırında Ayn el Arap (Kobani) yakınlarında yoğunlaştığını belirtiyor. ABD’li yetkililerden biri, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonunun yakın olabileceğini söyledi.

Habere göre Türkiye’nin yığınağı Beşar Esad yönetiminin aralık ayı başında düşmesinin ardından başladı ve Türkiye’nin 2019’da Suriye’nin kuzeydoğusuna düzenlediği operasyon öncesi yaptığı askeri hamlelere benziyor. Bir başka ABD’li yetkili de “Bu konuya odaklanmış durumdayız ve itidal için baskı yapıyoruz” dedi.

PKK/YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Dış İlişkiler Sorumlusu İlham Ahmed, Başkan seçilen Donald Trump’a Türkiye’nin askeri operasyonunun olası göründüğünü söyledi ve Trump’tan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sınır ötesine asker göndermemesi için baskı yapmasını istedi.

SDG sözcüsü Ferhad Şami: ABD’nin bizi terk etmesinden korkuyoruz

The Wall Street Journal tarafından görüntülenen mektuba göre Ahmed, Trump’a Türkiye’nin hedefini şu olduğunu söyledi: “Siz göreve başlamadan önce topraklarımız üzerinde fiili kontrol kurmak ve sizi, topraklarımızın yöneticileri olarak kendileriyle muhatap olmaya zorlamak.” Ayrıca Ahmed “Eğer Türkiye işgaline devam ederse sonuçlar felaket olur” diye ekledi.

Türkiye’den gelen tehdidin SDG’yi, Biden yönetiminin görevi bırakmasına haftalar kala savunmasız bir konumda bıraktığını belirten WSJ, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Ankara’nın YPG’ye karşı operasyonları azaltacağına dair güvence almak üzere Türkiye’ye geldiğini hatırlattı. Ancak SDG sözcüsüne göre, SDG ile SMO arasında ABD arabuluculuğunda Ayn el Arap’ta yürütülen ateşkes görüşmeleri pazartesi günü bir anlaşma sağlanamadan çöktü. Sözcü, SDG’nin şu anda şehrin doğusunda ve batısında “önemli askeri yığınaklar” gördüğünü söyledi.

Ahmed, Trump’a yazdığı mektupta “Sınırın ötesinden Türk güçlerinin yığınak yaptığını görebiliyoruz ve sivillerimiz sürekli ölüm ve yıkım korkusu altında yaşıyor” dedi.

Trump pazartesi günü Florida’daki konutunda gazetecilere yaptığı açıklamada Türkiye’nin Heyet-i Tahrir Şam’ın (HTŞ) Suriye’yi ele geçirmesini organize ettiğini ima ederek “Türkiye çok fazla can kaybı olmadan bir ele geçirme gerçekleştirdi” dedi.

Ahmed, Türkiye’nin operasyonunun sadece Ayn el Arap’ta 200.000’den fazla Kürt sivili ve çok sayıda Hıristiyan topluluğu yerinden edeceğini iddia ederek Trump’ı uyardı.

WSJ’nin haberinde şu ifadeler yer aldı:

Trump ilk döneminde ABD askerlerini Suriye’nin kuzeydoğusundan kısmen çekerek yüz binlerce Suriyelinin ölümüne ve yerinden edilmesine neden olan geniş çaplı bir Türk işgalinin önünü açmıştı. Trump yönetimi sonunda Kürtlerin kilometrelerce sınır bölgesini Türklere bırakması karşılığında ateşkes sağlanmasına yardımcı oldu. Trump görevi 20 Ocak’a kadar Başkan Biden’dan devralmayacak olsa da Ahmed, seçilmiş başkandan Erdoğan’ı planlanan herhangi bir operasyonu durdurmaya ikna etmek için ‘eşsiz diplomasi yaklaşımını’ kullanmasını istedi.

Trump’la daha önce yaptığı bir görüşmeye atıfta bulunan Ahmed, o zamanki başkanın “ABD’nin Kürtleri terk etmeyeceği” sözünü verdiğini hatırlattı.

Ahmed, “Bu felaketi önleme gücüne sahip olduğunuza inanıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan sizi daha önce dinledi ve çağrınıza yine kulak vereceğine inanıyoruz” diye yazdı: “Kararlı liderliğiniz bu işgali durdurabilir ve barış ve güvenlik mücadelesinde sadık müttefikler olarak duran insanların onurunu ve güvenliğini koruyabilir.”

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Esad: Devlet terörün eline düştüğünde işgal edilen mevkiler anlamsızlaşır

Yayınlanma

Suriye Devlet Başkanlığı’na bağlı hesaplar tarafından kendisine atfedilen ve sosyal medyada paylaşılan açıklamada Beşar Esad, çatışmalar sırasında bulunduğu Rus üssünden ayrılma imkânı kalmayınca Moskova’dan gelen talimatla buradan götürüldüğünü söyledi.

Esad, Suriye’den ayrıldıktan sonra yaptığı ilk açıklamada “güvenlik nedenleriyle” açıklama yapmasının zaman aldığını söyledi. Suriye’den kaçışının planlı olmadığını ve 8 Aralık sabahına kadar Şam’da kalarak görevine devam ettiğini belirten Esad, “Suriye’den ayrılmam ne planlıydı ne de bazı iddialarda bulunulduğu gibi savaşın son saatlerinde gerçekleşti” dedi.

Esad terör örgütlerinin Şam’a ulaşmasıyla Rusya ile koordinasyon halinde çatışmaları yönetmek için Lazkiye’ye gittiğini ve Hımeymim Hava Üssü’ne varmasıyla son ordu mevzilerinin de düştüğünün anlaşıldığını belirtti.

Rus askeri üssünün de insansız hava araçları saldırısına uğradığını anlatan Esad, üsten ayrılmak için hiçbir yol kalmayınca 8 Aralık akşamı Moskova’nın, Hımeymim Hava Üssü Komutanlığına kendisi için Rusya’ya derhal bir “tahliye” düzenlenmesi talimatında bulunduğunu belirtti. Bu durumun, Şam’ın düşüşünden ve kalan tüm devlet kurumlarının felç olmasından bir gün sonra gerçekleştiğine dikkat çekti.

Olaylar sırasında geri çekilmeyi ya da sığınma talebinde bulunmayı hiçbir zaman düşünmediğini söyleyen Esad, savaşın ilk gününden itibaren, ulusun kurtuluşunu kişisel çıkarlar için takas etmeyi ya da halkını çok sayıda teklif ve vaat karşılığında tehlikeye atmayı reddeden kişinin, ön cephede subaylar ve askerlerle birlikte duran aynı kişi olduğunu bir kez daha vurguluyorum” dedi.

Kendisini her zaman Suriye halkının inandığı ulusal bir projenin koruyucusu olarak gördüğünü belirten Esad, “Devlet terörün eline düştüğünde ve anlamlı bir katkıda bulunma kabiliyeti kaybolduğunda işgal edilen mevkiler anlamsız hale gelir. Bu durum, Suriye’ye ve onun halkına olan aidiyet duygumu hiçbir şekilde azaltmaz. Bu aidiyet, Suriye’nin bir gün yeniden özgür ve bağımsız olacağı umuduyla doludur” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English