Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

“Irak ve Türkiye’nin güvenliği bölünmez bütündür”

Yayınlanma

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 13 yıl aradan sonra geldiği Bağdat’ta Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid ve Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile baş başa ve heyetler arası görüşme gerçekleştirdi.

Bağdat’taki Hükümet Sarayı’ndaki gerçekleşen görüşmenin ardından iki ülke arasında gerçekleştirilecek 26 işbirliği anlaşmasına imza atıldı. İmza töreninde, “Irak Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Su Alanında İşbirliği Çerçeve Anlaşması” ile “Stratejik Çerçeveye İlişkin Mutabakat Zaptı”, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Irak Başbakanı Sudani tarafından imzalandı.

Törenden sonra düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Erdoğan, “Ziyaretimin ve az önce imzalanan anlaşmaların, Türkiye-Irak münasebetlerinde yeni bir dönüm noktasını teşkil edeceğine inanıyorum. Sayın Başbakanla birlikte altına imza attığımız ortak işbirliği için stratejik çerçeve anlaşması, sağlam bir yol haritasını teşkil ediyor” dedi.

Anlaşma metniyle güvenlik, terörle mücadele, ekonomi, ticaret, enerji, ulaştırma, çevre, sınır aşan sular, sağlık, eğitim gibi pek çok alanda teknik müzakerelerin sürdürülmesini ve takibini sağlayacak ortak daimî komiteler kurulmasına karar verdiklerini anlatan Erdoğan, ayrıca güvenlikten ticarete, ulaştırmadan tarıma, pek çok başlıkta akdedilen metinlerin, ilişkilerinin ahdi zeminini güçlendirirken yeni işbirliği imkanlarını da beraberinde getireceğini kaydetti.

“Tüm desteği sağlamaya hazırız”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, imza altına aldıkları anlaşmaların bihakkın hayata geçirilmesi için de gereken koordinasyonu sağlayacaklarını belirterek, şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı Sayın Reşid ve ardından Başbakan Sayın Sudani ile gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde Türkiye-Irak ilişkilerini geniş bir yelpazede ele aldık. Güvenlik ve terörle mücadelede işbirliği, en önemli gündem maddelerimizden birini oluşturdu. Irak topraklarından Türkiye’yi hedef alan terör örgütü PKK’ya ve uzantılarına karşı alabileceğimiz müşterek adımları istişare ettik. PKK’nın, Irak’ta yasaklı örgüt ilan edilmesini memnuniyetle karşıladık. Resmen terör örgütü ilan edilerek Irak topraklarındaki varlığının en kısa zamanda sonlanacağına olan güçlü inancımı, bu vesileyle mevkidaşlarımla paylaştım. Bu komşuluk ve kardeşlik hukukumuzun da gereğidir. Irak Hükümeti’nin bu doğrultuda atacağı her adımda ihtiyaç duyacağı tüm desteği sağlamaya hazırız. FETÖ’yle ortak mücadeleye dair beklentimiz de bu kulvardaki gündem başlıklarımızdan birini teşkil etti.”

Irak’ın, önde gelen ticaret ortaklarından olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu: “Geçtiğimiz yıl 20 milyar dolar seviyesinde seyreden ticaret hacmimizi daha üst seviyelere taşımak istiyoruz. Sayın Başbakanla bu çerçevede atılacak adımları ele aldık. Ticaretimizin önündeki suni engellerin ortadan kaldırılması noktasında yapılabilecekleri değerlendirdik. Kalkınma Yolu Projesi’nin bu hedef bakımından hayati önemine değindik. Başta Irak olmak üzere tüm bölgemizin istikrarına ve refahına büyük katkı sunacak bu stratejik planlamaya dair kararlılığımızı, imzaladığımız Mutabakat Muhtırasıyla perçinlemiş olduk.”

Erdoğan, Irak’ın su konusunda yaşadığı sıkıntıların farkında olduklarını ve iklim krizi ile kuraklığın Irak’ı olduğu kadar Türkiye’yi ve bütün dünyayı olumsuz etkilediğini vurgulayarak, “Su miktarı kadar, israfın önüne geçilerek suyun verimli kullanılması da önemlidir. Tesis ettiğimiz ortak daimî komite, su alanındaki işbirliğimizi, akılcı, bilimsel temelde ve ortak çıkarlarımızı dikkate alarak daha ileriye taşıyacak. Görüşmelerimizde ayrıca enerji, sanayi, sağlık, eğitim, bilim, turizm ve diğer başlıklarda da mevcut işbirliğimizin geliştirilmesine yönelik ortak irademizi bir kez daha teyit etmiş olduk” diye konuştu.

Irak ziyaretini, Filistin’de yaşanan insanlık dramının yansımaları altında gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze’de akan kanın durması için elimizden geleni yapıyoruz. Mevkidaşlarımla İsrail’in Filistin’de uyguladığı zulüm ve ihtilafın bölgemize etkilerini de ele aldık. Atabileceğimiz müşterek adımlar hakkında istişarede bulunduk. İsrail ile İran ekseninde yaşanan gelişmeler savaşın yayılma ve tırmanma riskini arttırmakta, dahası Filistin’deki katliamı gölgelemektedir. Bu gerilimden Iraklı kardeşlerimiz de olumsuz etkilenmektedir. Buradan ilgili tüm taraflara gerilimi tırmandırıcı adımlardan kaçınmaları telkinimi tekrar hatırlatmak istiyorum. 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe haiz bir Filistin devletinin kurulması, bölge barışının anahtarıdır.”

Erdoğan, Irak’la ilişkilere dostluk, kardeşlik ve komşuluk hukuku açısından bakmaya devam edeceklerini belirterek, “Geçmişte olduğu gibi iyi ve kötü günlerinde Iraklı kardeşlerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz. Bölgesel gelişmeler açısından kritik bir dönemde gerçekleşen ziyaretimin inşallah yeni başlangıçlara vesile olacağına inanıyorum” diye konuştu.

“Irak topraklarından başka ülkeye saldırı düzenlenemez”

Irak Başbakanı Sudani de su düzeyinde de anlaşmalar imzaladıklarını kaydederek, “Bunlar (su anlaşmaları) sulama sistemlerini yenileyecek. Bu anlaşmanın ayrıca Irak’ın su hissesine de olumlu etkileri olacak ve komşu ülke Türkiye’ye de fayda sağlayacak. Biz (Irak ve Türkiye) birbirimize suyun yukarından (Türkiye) aşağıya (Irak) akmasındaki gibi tek bir yaşam çizgisiyle bağlıyız” ifadelerini kullandı.

İki ülke arasındaki güvenlik işbirliğine de değinen Sudani, “Türkiye ve Irak’ın istikrarını sağlayacak güvenlik işbirliğinde mutabık kaldık. Bu (güvenlik işbirliği), terörle işbirliği yapabilecek silahlı grupların oluşturabileceği ve iki ülkenin güvenliğini bozabileceği tehlikeye karşı mücadele etmesine yardımcı olacak. Bu ayrıca, sınır bölgelerindeki alanların daha fazla kontrol altına alınmasını da sağlayacak. Irak ve Türkiye’nin güvenliği bölünmez bir bütündür. Aramızdaki güvenlik işbirliği bölge için önemlidir. Böylece iki ülke arasındaki ilişkiler örnek alınacak düzeyde olur” diye konuştu.

Sudani, dengeli, ortak çıkar ve iyi komşuluğa dayalı politika izlediklerini vurgulayarak, “Irak topraklarından başka bir ülkeye saldırı düzenlenmesine izin veremeyiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinin, İsrail’in Gazze’ye düşmanca saldırılarının sürdüğü riskli ve tehlikeli bir dönemde gerçekleştirilmesinin önemli olduğunu ifade eden Sudani, “Kudüs, İslam’ın sembolüdür ve Filistin’in kutsallıklarına hakaret kabul edilemez” şeklinde konuştu.

4 ülke “Kalkınma Yolu”na imza attı

Ziyaret sırasında Erdoğan ve Sudani himayesinde Irak, Türkiye, Katar ve BAE arasında, Kalkınma Yolu Projesi’nde işbirliğine ilişkin 4’lü mutabakat zaptı imzalandı.

Bağdat’taki Hükümet Sarayı’nda imzalanan mutabakat zaptı, imza töreninde Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Irak Ulaştırma Bakanı Rezzak Muhaybis, Katar Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı Casim bin Seyf es-Sulayti ile BAE Enerji ve Altyapı Bakanı Süheyl Muhammed el-Mezrui de hazır bulundu.

“Kalkınma Yolu güvenlik ve istikrarı destekleyecek”

Türkiye ile çeşitli alanlarda ortak anlaşmalar imzaladıklarını ifade eden Sudani, “Bugün Kalkınma Yolun Projesi’ne ilişkin ilkeleri içeren dörtlü mutabakat zaptı imzaladık. Kalkınma Yolu Projesi, Dicle ve Fırat nehirlerinin Türkiye’den akıp Irak’a ulaşması gibi batıyla doğuyu birbirine bağlayacak ekonomik nehirdir. Bu yol, Irak’tan Türkiye’ye ve oradan da Avrupa’ya uzanıyor. Bu proje, aynı zamanda bölge haklarını ve onların kültürünü birbirine yakınlaştırır ve çeşitli alanlarda ortaklıkları geliştirecek. Kalkınma Yolu Projesi, bölgedeki güvenlik ve istikrarı destekleyecek” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Kalkınma Yolu Projesi, Basra Körfezi’nden kara ve demir yollarıyla Türkiye’ye ve Avrupa’ya uzanıyor. Irak ve Türkiye’yi birbirine bağlarken, küresel anlamda da önemli bir ticari koridor oluşturmayı amaçlıyoruz. Proje, ülkemizin ve bölgemizin ekonomik ve jeopolitik statüsünü de güçlendirecek.”

DİPLOMASİ

Xi’nin Avrupa gezisi: Batıya taviz çıkmadı, Macaristan ve Sırbistan ile ilişkiler perçinlendi

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ticaret, yatırımlar ve Ukrayna savaşı üzerine görüşmeler yaptığı Fransa, Sırbistan ve Macaristan ziyaretlerinin ardından beş günlük Avrupa turunu tamamladı.

Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Xi’yi lüks konyak şişeleri ve Pirene dağlarında çocukluğu geçirdiği bölgeye bir gezi ile karşılarken, Sırbistan’da Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, “Çin, Çin” sloganları atan ve Sırbistan başkanlık sarayının önünde Çin bayrakları sallayan on binlerce kişiyi bir araya getirerek büyük bir karşılama düzenledi.

Macaristan’da da Cumhurbaşkanı Tamas Sulyok ve Başbakan Viktor Orban Xi için kırmızı halı sererek, kendisini Macaristan Cumhurbaşkanlığı sarayında askeri törenle karşıladı.

Çin lideri ‘hasar kontrolü’ yapıyor

Xi’nin beş yıl aradan sonra Avrupa’ya yaptığı ilk gezi olan tur, Çin’in üç ülke ile ilişkileri açısından da sembolik bir döneme denk geldi. Bu yıl Çin ile Fransa arasındaki diplomatik ilişkilerin 60’ıncı, Macaristan ile olan ilişkilerin ise 75’inci yıldönümü.

Ziyaret ayrıca Kosova savaşı sırasında NATO’nun Belgrad’daki Çin Büyükelçiliğini bombalamasının 25. yıldönümüne de denk geldi.

Al Jazeera’nin aktardığına göre analistler, Xi’nin bu ziyaretteki ana amacının, ABD’nin ‘daha az baskın’ olduğu bir dünya için çabaları artırmak olduğuna inanıyor.

Bir diğer amaç ise, Avrupa’nın gümrük vergisi tehdidi ve elektrikli araçlara yönelik Çin sübvansiyonlarına ilişkin bir soruşturma nedeniyle ticaret gerilimleri artarken, Çin’in Avrupa Birliği ile olan bağlarındaki ‘hasarı kontrol etmek.’

Macron-Xi görüşmesinde ana gündem ticaret

Ticaret ve Rusya konusunda taviz yok

Xi’nin iki günlük Fransa ziyareti boyunca Macron, Çin liderine Pekin’in AB ile olan ticari dengesizliklerini ele alması ve Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin üzerindeki etkisini kullanması için baskı yaptı.

Macron, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’i Xi ile görüşmelerine katılmaya, Çin pazarına daha fazla erişim çağrıları konusunda Avrupa’nın birliğinin altını çizmeye ve bloğun elektrikli araçlar ve yeşil teknoloji alanındaki kapasite fazlalığına ilişkin şikayetlerini ele almaya davet etti.

İkili ayrıca Xi’yi Rusya’ya hem sivil hem de askeri amaçlarla kullanılabilecek (çift kullanımlı ürünler) ürün ve teknolojilerin satışını kontrol etmeye zorladı.

Buna rağmen Çinli liderin çok az taviz verdiği anlaşılıyor. Xi, Çin’in bir “kapasite fazlası sorunu” olduğunu reddetti ve Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı sona erdirmek için müzakere çağrılarını yineledi. Xi, tüm tarafları temas ve diyaloğu yeniden başlatmaya çağırdığını söyledi.

Xi, Avrupa ve NATO ile artan gerilim karşısında Macaristan ve Sırbistan’a güveniyor

Sırbistan ve Macaristan’da Çin yatırımları büyüyor

Xi’nin Fransızların isteklerini karşılamaması bir yana, AB aday ülkesi Sırbistan ve AB üyesi Macaristan’a yaptığı ziyaretlere siyasi bağları derinleştirme ve Doğu ve Orta Avrupa’daki yatırımları genişletme vaatleri damgasını vurdu.

Her iki ülke de Kuşak ve Yol Girişimi’ne (KYG) dahil.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic, Belgrad’da Xi’nin “ortak geleceğin küresel topluluğu” vizyonunu onayladı ve iki lider “sağlam bir ortaklığı” selamlarken, geçen yıl iki ülke arasında imzalanan serbest ticaret anlaşmasının 1 Temmuz’da yürürlüğe gireceğini duyurdu.

Diğer ekonomik vaatler arasında iki ülke arasında yeni hava bağlantılarının kurulması ve Sırbistan’ın tarım ürünleri ithalatına izin verilmesi de yer aldı.

Macar yetkililere göre Xi Budapeşte’de, başkent merkezini havaalanına bağlayan yüksek hızlı bir demiryolunun inşası ve nükleer sektörde işbirliği de dahil olmak üzere ulaşım ve enerji alanlarında daha fazla yatırım sözü verdi.

Xi ayrıca Macaristan’ın başkentini Sırbistan’ın başkentine bağlayacak 2,1 milyar dolarlık bir projede ilerleme sözü verdi. Büyük ölçüde Çin’den alınan bir krediyle finanse edilen plan, KYG’nin bir parçası.

ABD’den AB’ye ‘Xi-Orbán-Vučić ekseni’ uyarısı

ABD memnun değil

Bu arada ABD’nin, Xi’nin Belgrad ve Budapeşte ile ilişkilerini derinleştirmesinden rahatsız olduğu anlaşılıyor.

ABD’nin Batı Balkanlar temsilcisi Gabriel Escobar çarşamba günü Avrupa medyasına verdiği brifingde, “Seçtiği liderlerin [Orbán ve Vučić] Avrupa-Atlantik topluluğunun birliğine meydan okumaya en açık olanlar olduğunu düşünüyorum. Tüm ortaklarımıza ve muhataplarımıza Çin’in Avrupa’daki gündemine karşı çok dikkatli olmalarını söylüyoruz,” dedi.

Chatham House’da yer alan bir değerlendirmede, Xi’nin Avrupa turunun temel amacının, Washington ile olduğu gibi Avrupa ile de ilişkilerin daha da kötüye gitmesini engelleyerek hasar sınırlaması yapmak olduğu savunuluyor.

Xi’nin ayrıca Ukrayna ve ABD ile ilişkiler konusunda Avrupa içindeki bölünmelerden faydalanarak Çin’in ‘çok kutuplu dünya’ vizyonu için çalıştığı belirtiliyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Biden, Çinli EV’lere ve stratejik sektörlere gümrük vergisi getirmeye hazırlanıyor

Yayınlanma

Bloomberg’in aktardığına göre konuyla ilgili bilgi sahibi kişiler, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin önümüzdeki hafta içinde Çin’e yönelik gümrük vergilerine ilişkin kapsamlı bir karar açıklamaya hazırlandığını, bu kararın kilit stratejik sektörleri hedef almasının ve Donald Trump’ın istediği genel artışları reddetmesinin beklendiğini söyledi.

Karar, ilk olarak 2018’de Trump döneminde uygulamaya konulan 301. Bölüm tarifelerinin gözden geçirilmesinin sonucu. Yeni tarifeler elektrikli araçlar (EV), bataryalar ve güneş pilleri gibi sektörlere odaklanacak ve mevcut vergiler büyük ölçüde korunacak.

Haber üzerine yuan zayıflarken, Çin hisselerinden oluşan CSI 300 Endeksi erken işlemlerde %0,6 kadar düştükten sonra tekrar yükseldi.

Biden, çelik ve alüminyuma da vergi artırımı istemişti

Kaynaklar, salı günü bir duyuru yapılmasının planlandığını söyledi.

Kararın gecikme ihtimali olsa da, yine de ABD’nin Çin ile iktisadi rekabetteki en büyük hamlelerinden biri olacak.

Yeni vergiler, geçen ay Biden’ın Çin çelik ve alüminyumuna uygulanan gümrük vergilerini artırma çağrısı ve Çin’in gemi inşa sektörüne yönelik yeni bir soruşturmanın resmi olarak başlatılması üzerine geliyor.

Bu hamle, Biden’ın geçen ay Amerikan çelik sektörünü desteklemek ve seçim yılında işçilere göz kırpmak için bir dizi adımın parçası olarak Çin çelik ve alüminyumuna yeni %25 gümrük vergisi önermesinin ardından geldi.

Çin şu anda ABD’ye her iki metalden de çok az ihraç ettiği için bu söz büyük ölçüde sembolik olarak görülüyor.

Çin Dışişlerinden tepki ve tarifeleri iptal çağrısı

Çin Dışişleri Bakanlığı, önceki ABD yönetimi tarafından uygulanan gümrük tarifelerinin iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari alışverişi “ciddi şekilde sekteye uğrattığını” söyledi.

Washington’a kısıtlamaları iptal etmesi çağrısında bulunan bakanlık, Çin’in haklarını ve çıkarlarını savunmak için gerekli adımları atacağını da sözlerine ekledi.

Bakanlık sözcüsü Lin Jian cuma günü düzenlenen olağan brifingde, “ABD yanlış uygulamalarını düzeltmek yerine iktisadi ve ticari konuları siyasileştirmeye devam etti. Gümrük vergilerini daha da artırmak zarara bir de hakaret eklemektir,” dedi.

Yeni tarifeler etkisini hemen göstermeyecek

Bloomberg’e göre tarifelerin Çinli firmalar üzerinde hemen etkisi olmayacak çünkü dünya lideri EV üreticileri tarifeler nedeniyle ABD pazarından uzak duruyor.

Güneş enerjisi şirketleri ise kısıtlamalardan kaçınmak için çoğunlukla üçüncü ülkelerden ABD’ye ihracat yapıyor ve ABD’li şirketler de bu ticarette daha yüksek gümrük vergileri istiyor.

Amerikan seçimlerinde Çin faktörü

Bloomberg’in bildirdiğine göre Biden ve Trump, kasım ayındaki seçim rövanşına doğru ilerlerken Çin’e karşı sert görünmek için yarışıyorlar.

Biden geçtiğimiz ay, video paylaşım platformu TikTok’un Çinli ana şirketi ByteDance’den ayrılması ya da Amerikan pazarından çıkması için geri sayımı başlatan bir yasa tasarısını imzalamıştı.

Trump, yeniden seçilmesi halinde Çin’e uygulanan gümrük vergilerini tümüyle arttırma ve Çin’den ithal edilen tüm mallara %60 oranında vergi koyma sözü veriyor.

Birçok Demokrat, enflasyon nedeniyle zor günler geçiren ABD’li tüketiciler için fiyatları yükselteceği için bu yaklaşımı reddediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD, Almanya’nın en büyük ticaret ortağı olarak Çin’i geride bıraktı

Yayınlanma

Reuters’ın Alman İstatistik Ofisi’nin resmi verilerine dayanarak yaptığı hesaplamalara göre, ABD bu yılın ilk çeyreğinde Almanya’nın en önemli ticaret ortağı olarak Çin’i geride bıraktı.

Verilere göre Almanya’nın ABD ile ticareti, yani ihracat ve ithalatın toplamı, Ocak-Mart döneminde 63 milyar avro (68 milyar dolar) olarak gerçekleşirken, Çin için bu rakam 60 milyar avronun biraz altında kaldı.

2023 yılında Çin, 253 milyar avroya ulaşan hacmiyle üst üste sekizinci kez Almanya’nın en büyük ticaret ortağı olurken, bu rakam ABD’nin birkaç yüz milyon dolar önündeydi.

Commerzbank ekonomisti Vincent Stamer, “Almanya’nın ABD’ye ihracatı oradaki güçlü ekonomi nedeniyle daha da artarken, Çin’e hem ihracat hem de Çin’den ithalat düştü,” diyerek ilk çeyrekteki değişimi açıkladı.

Yapısal nedenlerin de bir faktör olduğunu söyleyen Stamer, “Çin değer zinciri basamaklarını tırmandı ve eskiden Almanya’dan ithal ettiği daha karmaşık malları giderek daha fazla kendisi üretiyor. Ayrıca Alman şirketleri de Almanya’dan Çin’e mal ihraç etmek yerine giderek daha fazla yerel üretim yapıyor,” açıklamasını yaptı.

Almanya, siyasi farklılıkları gerekçe göstermiş ve Pekin’i “adil olmayan uygulamalarla” suçlayarak Çin ile olan ticaretini azaltmak istediğini söylemişti. Fakat Berlin, bağımlılıkları azaltmaya yönelik politika konusunda henüz büyük adımlar atmış değil.

Alman ekonomi enstitüsü IW’den Juergen Matthes, Almanya’nın Çin’den yaptığı mal ithalatının ilk çeyrekte yıllık bazda neredeyse %12 düştüğünü, Çin’e yapılan mal ihracatının ise %1’in biraz üzerinde gerilediğini söyledi.

Matthes, “ABD ekonomisi beklentileri aşarken Çin ekonomisinin birçok kişinin umduğundan daha kötü performans göstermesi muhtemelen buna katkıda bulunuyor,” dedi.

ABD’ye satışlar şu anda Alman mal ihracatının yaklaşık %10’unu oluşturuyor. Matthes, Çin’in payının ise %6’nın altına düştüğünü söyledi.

Öte yandan BGA ticaret birliği başkanı Dirk Jandura, “Kasım ayındaki ABD seçimlerinden sonra Beyaz Saray yönetimi değişir ve piyasaları kapatma yönünde daha fazla hareket ederse, bu süreç durma noktasına gelebilir,” diyerek Almanya’nın ticaret rotasının Atlantik ötesine kayma eğiliminin durabileceğine da işaret etti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English