Bizi Takip Edin

ASYA

Japonya’dan ‘uzun süreli çatışma’ için dev savunma bütçesi

Yayınlanma

İkinci Dünya Savaşından beri sürdürdüğü meşru müdafaa politikasını değiştirerek, saldırı kabiliyetlerini güçlendirmeye karar veren Japonya’nın Savunma Bakanlığı, 2024 mali yılı için 7,7 trilyon Yen (52,5 milyar dolar) ile şimdiye kadarki en büyük bütçe talebinde bulundu.

Savunma Bakanlığı perşembe günü yaptığı açıklamada, Japonya’nın Öz Savunma Kuvvetleri’ni (SDF); üç kolu komuta edecek yeni bir ortak karargah, iki yeni Aegis donanımlı muhrip ve ülkenin uzun süreli bir çatışmayla mücadele etmesine olanak tanıyacak bir mühimmat stoku ile yenilemeye çalıştığı için 7,7 trilyon Yen’den de fazla bir bütçe istediğini söyledi.

Geçen yılki 6.82 trilyon Yen’lik rekor bütçe talebine kıyasla yaklaşık %12’lik bir artışa işaret eden bu bütçe talebi, Japonya’nın Rusya, Çin ve Kuzey Kore’yi tehdit sayarak aralık ayında başlattığı dev savunma planlarını uygulamaya kararlı olduğunu gösteriyor.

Çin’i ‘tehdit’ sayan Japonya savunma stratejisini ABD’yle uyumlulaştırdı

Geçtiğimiz yıl Başbakan Fumio Kishida, NATO ile uyumlu olarak, hükümetine 2027 yılına kadar gayrisafi yurtiçi hasılanın %2’sine eşit bir savunma bütçesi hedeflemesi talimatını vermiş ve ülkenin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi (NSS) ve Ulusal Savunma Programını kullanarak yaklaşık 43 trilyon Yen’lik (315 milyar $) beş yıllık bir harcama planının ana hatlarını çizmişti.

Son bütçe talebi SDF’nin daimi ortak karargahının inşasıyla ilgili 10.5 milyar Yen fon içeriyor. Bakanlık yetkilileri, bakanlığın bulunduğu Tokyo’nun Ichigaya bölgesinde yer alacak ve yaklaşık 240 görevlinin çalışacağı yeni komutanlığı Mart 2025’e kadar faaliyete geçirmeyi planladıklarını söylüyor.

NSS’de Japonya, “ortak operasyonların etkinliğini güçlendirmek amacıyla SDF hizmetlerinin her biri arasında barış zamanından beklenmedik durumlara kadar tüm aşamalarda alanlar arası operasyonları sorunsuz bir şekilde yürütebilecek bir sistem oluşturmak için” ortak komutanlığı kurma planlarını ortaya koydu.

Bakanlık yetkilileri, karargâhın stratejileri koordine etmek ve Japonya’nın ABD ordusuyla savunma işbirliğini artırmakla görevli olacağını ve yeni oluşturulan ve doğrudan Japonya savunma bakanına rapor verecek olan bir ortak komutan tarafından denetleneceğini söyledi. Bu görev, SDF’nin üç kolunun genelkurmay başkanlarıyla aynı rütbedeki bir general tarafından yerine getirilecek.

ABD ile tam koordinasyon hedefi

Savunma Bakanlığı yetkilileri uzun zamandır geçici bir ortak görev gücü oluşturma şeklindeki mevcut sistemde değişen durumlara hızlı bir şekilde yanıt vermenin zorluklarından ve SDF ile bölgedeki Amerikan askeri operasyonlarını denetleyen ABD Hint-Pasifik Komutanlığı arasındaki koordinasyonun yetersizliğinden yakınıyorlardı.

Savunma yetkilileri ve analistlere göre kalıcı bir ortak komutanlığa duyulan ihtiyaç, Çin’in Tayvan yakınlarındaki askeri atılganlığı ve Kuzey Kore’nin nükleer silahlanmasına ilişkin artan endişeler nedeniyle daha da arttı.

Çin’e karşı saldırı kabiliyetlerini güçlendirme

Bakanlık bütçe talebinde ayrıca, Japonya’nın teorik olarak uzaktaki düşman üslerini ve diğer bölgeleri vurmasına olanak tanıyan “karşı saldırı kabiliyetleri” edinme kararının ardından, yerli yapım uzun menzilli füzelerin tanıtımını hızlandırmayı amaçlıyor.

Harcamalar arasında Tip-12 gemisavar füzesinin menzilinin 200 kilometreden yaklaşık 1.000 km’ye ve nihayetinde 1.500 km’ye çıkarılması ve Tayvan’a yakın olanlar da dahil olmak üzere Okinawa Eyaleti’nin uzak güneybatı adalarını savunmak için yüksek hızlı süzülme silahlarının geliştirilmesine yönelik fonlar da yer alıyor.

Bakanlık ayrıca, teknik ve güvenlik endişeleri nedeniyle 2020 yılında hurdaya çıkarılan kara konuşlu Aegis Ashore füze savunma sistemini dengelemeye yardımcı olmak amacıyla iki yeni Aegis donanımlı muhrip inşa etmek için 380 milyar Yen arıyor. Bakanlık, ilk geminin 2027’de, ikincisinin ise bir sonraki yıl hizmete girmesinin beklendiğini söyledi.

Ayrıca, fırlatmadan sonra ve terminal aşamasından önce, gelen hipersonik silahları güçsüz uçuş aşamalarında imha etmek üzere tasarlanmış bir füze savunma programı olan Glide Phase Interceptor’ın ortak geliştirilmesi için 75 milyar Yen talep edildi. Bu silahın eninde sonunda Aegis gemilerine yerleştirilmesi bekleniyor.

Bakanlık ayrıca acil durumlarda Japonya’nın savaşta kalmasını sağlayacak kritik mühimmatın güvence altına alınması için yaklaşık 407 milyar Yen ve hızlı konuşlanma ve sivil koruma kabiliyetlerinin güçlendirilmesi için de 595 milyar Yen talep ediyor.

Buna gemiler ve helikopterler gibi nakliye varlıkları için fonların yanı sıra güneybatı adalar bölgesinde konuşlanma ve tahliye kabiliyetlerini geliştirmek üzere yeni bir ortak Öz Savunma Kuvvetleri “Deniz Nakliye Grubu” oluşturulması da dahildir.

Kishida, Savunma Bakanı Yasukazu Hamada ve diğer savunma yetkilileri, özellikle Çin’in geçen yıl Tayvan çevresindeki tatbikatlar sırasında yakın sulara beş balistik füze ateşlemesinin ve Rusya’nın Ukrayna müdahalesinin ardından bölgenin önemini vurguladılar.

Kishida ayrıca defalarca “bugün Ukrayna yarın Doğu Asya olabilir” benzetmesini yaptı – ki bu yorumlar yaygın olarak Çin’in Tayvan politikasına üstü kapalı bir gönderme olarak görülüyor.

Tokyo’nun Pekin’i “en büyük stratejik meydan okuma” olarak nitelendirdiği Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde Japonya ayrıca Çin’in “Tayvan çevresinde yoğunlaşan zorlayıcı askeri faaliyetlerinden” duyduğu endişeyi de dile getirerek, sadece bölgesel caydırıcılık kabiliyetlerini ve savunma duruşunu güçlendirmek açısından değil, aynı zamanda Tayvan konusunda olası bir çatışmaya hazırlanmak açısından da acil durum planlamasını ne kadar ciddiye aldığını açıkladı.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü düşünce kuruluşu Japonya Başkanı Robert Ward, “bütçe taahhüdünü sürdürmenin, hükümetin Japonya’nın tarihi savunma reformlarını yerine getirme konusundaki ciddiyetini göstermenin açık bir yolu olduğunu” söyledi.

Özellikle müşterek karargahın kurulmasının “Japonya’nın alanlar arası operasyonel kabiliyetleri ve Japonya’nın ABD ile güvenlik ittifakına katkıda bulunma kabiliyeti açısından kritik önem taşıdığını” söyleyen Ward, bunun emir komuta zincirini basitleştireceğini belirtti.

Ward, “Füze sistemlerinin Kara, Deniz ve Hava Öz Savunma Kuvvetleri’nde konuşlandırılacağı düşünüldüğünde, burada önemli bir ‘karşı saldırı kabiliyeti’ açısı da var” dedi.

Maliyetin nasıl karşılanacağı tartışmalı

Bütçe talebi Savunma Bakanlığının toplantısında onaylandı ve müzakereler için Maliye Bakanlığına sunuldu ancak dünyada nüfusu en hızlı yaşlanan ülke olan Japonya’nın ciddi sosyo-ekonomik sorunları da mevcut.

Ülkedeki doğum hızı azalırken ve yaşlı nüfusa yönelik bakım maliyetleri artarken bu harcamaların nasıl finanse edileceği tartışma konusu. Kamuoyu bütçenin ‘sözde savaş’ yerine, sosyal hizmetlere aktarılmasından yana.

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji işbirliğini geliştirme konusunda anlaştı

Yayınlanma

İki Güneydoğu Asya ülkesinin liderleri perşembe günü Malezya’da bir araya gelirken, Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji ve diğer alanlarda ilişkilerini güçlendirme konusunda anlaştı.

Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri To Lam, Malezya’ya üç günlük resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor. Bu, ağustos ayında göreve gelmesinden bu yana Malezya’ya yaptığı ilk ziyaret.

Ortak basın toplantısında konuşan Malezya Başbakanı Anwar İbrahim, To Lam’ın ziyaretinin iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin “kapsamlı stratejik ortaklık” düzeyine yükseltilmesi yolunda önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, “Vietnam, ülkelerindeki 700 projeyle 13 milyar doları aşan iş girişimlerimize büyük destek veriyor” dedi.

Daha geniş kapsamlı bir anlaşmanın parçası olarak Malezya’nın devlet petrol grubu Petronas ve Vietnamlı mevkidaşı PetroVietnam, karbonsuzlaştırma ve sürdürülebilir enerji alanında çözümler geliştirme konularında işbirliğine ilişkin bir mutabakat zaptı teati etti.

Anwar, Malezya’nın Vietnam ile savunma, denizcilik ve dijital teknoloji dahil olmak üzere çeşitli diğer alanlarda işbirliğini kolaylaştıracağını da sözlerine ekledi.

To Lam ise Vietnam’ın helal endüstrinin geliştirilmesi, karşılıklı iş yatırımları, yeşil ekonomi inovasyonu, eğitim, spor ve turizm gibi alanlarda işbirliğini genişletme niyetini vurguladı.

“Özellikle ASEAN, BM, Bağlantısızlar Hareketi ve APEC gibi çok taraflı forumlarda barış, güvenlik ve istikrar başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası konularda yakın bir şekilde çalışacağız. Mekong alt bölgesi de dâhil olmak üzere bölgesel entegrasyon alanındaki işbirliğini de güçlendireceğiz” dedi.

Genel sekreter ayrıca Vietnam’ın Güney Çin Denizi’nde “barış, güvenlik, istikrar, emniyet ve seyrüsefer ve uçuş özgürlüğünü” koruma taahhüdünü vurgulayarak, “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi dahil olmak üzere evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk doğrultusunda, tehdit veya güç kullanımı olmaksızın anlaşmazlıkların barışçıl çözümünü teşvik ediyoruz” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Trump’ın olası gümrük vergileri Güneydoğu Asya’yı nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

Güneydoğu Asya, Donald Trump’ın evrensel gümrük vergileri tehdidine ve Çin ile yeni bir ticaret savaşına karşı endişeli görünüyor. Bölgenin en büyük altı ekonomisinden beşi ABD ile ticaret fazlası veriyor.

Ancak uzmanlara göre, durum o kadar da kötü olmayabilir. Jeopolitik olarak tarafsız durmaya çalışan bölge, Trump’ın ilk başkanlığı döneminde 2017-2020 yılları arasında hem Çin hem de ABD ile brüt ticaretinde artış gördü. Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve ABD’den şirketlerin ABD gümrük vergilerinden kaçınmak için Güneydoğu Asya’daki üretim üslerini çoğaltmasıyla Vietnam, Endonezya, Malezya ve Tayland büyük kazanç elde etti.

Uzmanlara göre, ihracat ve ekonomik büyüme kısa vadede darbe alacaktır ancak bölge ticaret sapması ve ikamesinden kazançlı çıkabilir.

Trump’ın gümrük vergisi tehdidi nedir?

Trump’ın ticaret politikasının amacı, imalat işlerini ABD’ye geri döndürmek ve tedarik zincirlerini Çin’den ayırmak. Trump ve danışmanları Çin’in ticari avantajının kur “manipülasyonu, fikri mülkiyet hırsızlığı ve zorla teknoloji transferinden” kaynaklandığını iddia ediyor.

İlk döneminde Trump, Çin’den ithal edilen 250 milyar dolar değerindeki elektronik, makine ve tüketim mallarına %25’e varan gümrük vergileri uygulamak için yürütme yetkilerini kullandı. Pekin de ABD’nin tarım, otomotiv ve teknoloji ihracatına karşı benzer önlemlerle misilleme yaptı.

Şimdi Trump, ABD’ye giren tüm Çin mallarına %60 vergi ve diğer her yerden yapılan ithalata %20’ye varan gümrük vergisi uygulanmasını önerdi.

Güneydoğu Asya için ne kadar kötü olabilir?

Oxford Economics’e göre Kamboçya’nın ihracatının yaklaşık %40’ı Amerika’ya gidiyor ve toplam ihracata oranla ASEAN’daki en büyük ihracatçı konumunda; onu %27,4 ile Vietnam ve %17 ile Tayland takip ediyor. Tayland Ticaret Odası Üniversitesi Başkanı Thanavath Phonvichai, Trump’ın vaatlerini yerine getirmesi halinde Tayland ekonomisinin 160,5 milyar baht (4,6 milyar dolar) darbe alabileceğini söyledi.

Vietnam, ABD ile dünyanın en büyük dördüncü ticaret fazlasına sahip. Çinli, Tayvanlı ve Güney Koreli firmaların Trump dönemi gümrük vergilerini aşmak için Vietnam’ı kullanmasıyla bu dengesizlik hızla büyüdü. Vietnam’ın talihi, özellikle de ABD’nin Vietnam’ı daha yüksek gümrük vergileri gerektiren “piyasa dışı ekonomi” olarak sınıflandırmaya devam etmesi halinde, aynı hızla dönebilir.

Trump’ın gümrük vergileriyle ilgili belirsizlik, firmaların Güneydoğu Asya’daki yatırım planlarını duraklatmalarına ya da durdurmalarına neden olabilir. Şehir devletinin Ekonomik Kalkınma Kurulu’na göre, ABD şirketleri geçen yıl Singapur’daki 9,5 milyar dolarlık sabit varlık yatırımının yaklaşık yarısını oluşturdu. Başbakan Lawrence Wong, Trump’a gönderdiği tebrik mektubunda ABD’nin Singapur ile “istikrarlı bir ticaret fazlası” verdiğini hatırlatmakta gecikmedi.

Çin ekonomisine vurulacak herhangi bir darbe, Çin tüketimine, ihracat talebine ve turizmine bağımlı olan ASEAN ülkelerine de yansıyacaktır. Çin mallarına yönelik iştahın azalması, Çinli üreticilere girdi sağlayan Güneydoğu Asyalı tedarikçileri de etkileyecektir. Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomisi olan Endonezya, Çin’e olan %24,2 oranındaki ihracatı ve ağırlıklı olarak emtia ihracatı nedeniyle bu durumdan en fazla zarar görecek ülke olacaktır.

Mallarını ABD’ye gönderemeyen Çinli ihracatçılar, hükümetlerin metal, tekstil ve tüketim mallarındaki dampingden zarar gören yerel üreticilerin şikayetleriyle karşılaştığı Güneydoğu Asya’ya yönlendirebilir.

Güneydoğu Asya’nın avantajı nedir?

Güneydoğu Asya’nın mevcut üretim patlaması ticaret savaşı nedeniyle başladı. Analistler zaman içinde ticari ikame ve sapmanın büyümeye vurulan darbeden daha ağır basacağını düşünüyor.

Macquarie Capital ASEAN araştırma müdürü Jayden Vantarakis, “Çin’e yönelik daha büyük bir baskının, Çinli işletmelerin Asya’da daha fazla ticaret ve yatırım yapmasıyla tedarik zincirinde daha fazla sapmaya yol açabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Bazı Güneydoğu Asya hükümetlerinin agresif bir şekilde başvurduğu elektrikli araç fabrikaları ekonomik bir tampon sağlayabilir. “ABD dışında da elektrikli araç talebi artıyor, bu nedenle Endonezya’ya net bir fayda sağlayabileceğini düşünüyorum. Özellikle benzin fiyatları giderek pahalılaştığı için karbon nötr olmaya çalışan daha küçük ülkeler arzı devralmaya çalışacak ve daha fazla elektrikli otomobil satın alacaklar,” diyor Singapur Ulusal Üniversitesi İşletme Fakültesi profesörü Sumit Agarwal.

Trump’ın vaat ettiği gümrük vergileri, Tayland’ın bu yıl haddelenmiş çelikte yaptığı gibi, ASEAN hükümetlerine Çin mallarına antidamping tarifeleri uygulama konusunda itici güç sağlayabilir. Daha sıkı ABD menşe kuralları da hükümetlere daha fazla yüksek değerli parça üretimi ve montajının yerel olarak yapılmasını sağlama fırsatı verebilir.

Güneydoğu Asya para birimleri ve piyasaları nasıl etkilenecek?

Trump’ın gümrük vergileri Güneydoğu Asya merkez bankaları üzerindeki para politikasını daha da gevşetme baskısını hafifletebilir.

İngiltere merkezli Pantheon Macroeconomics’in gelişmekte olan Asya baş ekonomisti Miguel Chanco, “Esasen Trump’ın zaferi, planladığı gümrük tarifeleri nedeniyle dünya için enflasyonisttir, bu nedenle küresel parasal normalleşme veya gevşeme döngüsü muhtemelen Filipinler de dahil olmak üzere daha önce düşünüldüğü kadar keskin olmayacaktır” dedi.

Nikkei Asia’ya konuşan Chanco, Güneydoğu Asya para birimlerinin daha önce beklendiği gibi güçlenmeyeceğini, bunun kısmen piyasaların ABD Merkez Bankası’nın gevşeme hızını yeniden fiyatlandırmasından ve dolayısıyla doların güçlenmeye devam etmesinden kaynaklandığını söyledi.

Altı büyük Güneydoğu Asya ekonomisi arasında Tayland bahtı ve Malezya ringgiti, Trump’ın zaferinden bu yana en kötü performans gösteren para birimleri oldu ve çarşamba gününe kadar ABD doları karşısında sırasıyla %3,2 ve %2,9 değer kaybetti.

Taylandlı menkul kıymetler şirketi InnovestX, güçlü dolar ve zayıf bahttan faydalanacak hisse senetleri önerdi. Bunlar arasında CP Foods ve Delta Electronics gibi önemli ihracat gelirleri olan ya da Tayland Havalimanları, emlak geliştiricileri ve otelciler gibi turizmle ilgili şirketler yer alıyor.

Hükümetler, diğer ülke ve bölgelerle ilişkilerini derinleştirerek ve tarafsızlıklarını vurgulayarak ABD ya da Çin’e olan aşırı bağımlılıklarını azaltmak için şimdiden adımlar atıyor.

Özellikle Güneydoğu Asya ekonomilerinin de ASEAN içi ticareti güçlendirerek direnç oluşturmaya odaklanması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English