Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Washington’dan Afrika liderlerine Çin ve Rusya uyarısı

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden’ın davetiyle 49 Afrikalı lider üç günlük ABD-Afrika Liderler Zirvesi’ne katılmak üzere Washington’da buluştu.

Zirveye, Fransa’yı topraklarından kovan ve sömürge yanlısı hükümetleri deviren Mali, Gine, Burkina Faso ve Sudan liderleri davet edilmedi.

ABD; Batı’ya yönelik tepkilerin yükseldiği, Avrupa ülkelerinin askerlerini çekmeye başladığı, Çin, Rusya ve Türkiye’nin ise ilişkilerini geliştirdiği Afrika’da etkisini yeniden canlandırmaya çalışıyor.

Birleşmiş Milletler’deki en büyük bölgesel oylama bloklarından birine ev sahipliği yapan ve her geçen gün egemenlik vurgusunu artıran Afrika, büyük güçlerin odak noktalarından biri.

Üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi geçen hafta yaptığı açıklamada, “Zirvenin kökleri, Afrika’nın bugünümüzü şekillendiren ve geleceğimizi şekillendirecek olan kilit bir jeopolitik oyuncu olduğunun kabulüne dayanıyor” ifadelerini kullanmıştı.

ABD’li yetkililer, Biden’ın üç günlük ABD-Afrika Liderler Zirvesi’nin gıda güvenliği, ticaret, iklim değişikliği, iyi yönetişim, küresel sağlık ve bir dizi küresel soruna odaklanan görüşmeler yoluyla ortak öncelikleri ilerletmeyi amaçladığını söyledi.

‘İstikrarı bozuyorlar’

ABD-Afrika Liderler Zirvesi’nin ilki 2014’te Barack Obama döneminde düzenlenmişti. 8 yıl aradan sonra Afrikalı liderleri Washington’a davet eden ABD; Çin ve Rusya’nın Afrika’yı istikrarsızlaştıracağı uyarısında bulundu.

Üç günlük Zirvenin başında konuşan ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Çin’in artan ekonomik etkisiyle Afrika’da günden güne ‘ayak izini’ genişlettiğini savundu. Aynı şekilde Rusya’nın da Kıta’ya ucuz silah sattığını ve paralı askerler yerleştirdiğini söyleyen Austin, bu hamlelerin Afrika’da istikrarı bozduğunu öne sürdü.

Milyarlarca dolarlık vaatlerle Afrikalı liderleri ikna etmeye çalışan Biden’ın, Kıta için 3 yıl içinde 55 milyar dolarlık bir plan açıklayacağı bildirildi. İlk duyurulardan birinde Beyaz Saray, ABD’nin 2025 mali yılına kadar Afrikalı sağlık çalışanlarını eğitmek için 4 milyar dolar yatırım yapacağını söyledi.

Washington ile ilişkileri iki yıl önce patlak veren Tigray savaşı nedeniyle keskin bir şekilde bozulan Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed de, çatışmadan bu yana Washington’a ilk ziyaretini gerçekleştirdi.

Artemis Anlaşmaları

Zirve’de ayrıca NASA’nın Artemis anlaşmaları da gündeme alındı.

Artemis anlaşmaları, Ekim 2020’den bu yana 23 ülke tarafından imzalanan NASA’nın 1967 Dış Uzay Anlaşması’nın uzantısı olarak biliniyor.

Nijerya ve Ruanda ise, ABD ile uzay anlaşmaları imzalayan ilk Afrika ülkeleri oldu.

Artemis anlaşmaları, Rusya ile yaşanan gerilimlerin ve Çin’in kendi ay programını hızla geliştirmesinin ardından gelmişti.

G-20 çağrısı

Biden yönetimi Zirvede, hem güvenlik hem de diplomatik cephelerde Afrika Birliği ile çalışmayı vurguladı. Zirvede Biden’ın ayrıca, Afrika Birliği’nin G-20’nin daimi üyesi olmasına desteğini açıklaması bekleniyor.

Afrika Birliği Başkanı Moussa Faki Mahamat, ABD’nin desteğini övdü, ancak Orta Doğu’daki aşırılık yanlılarıyla mücadeleye hâlâ çok daha fazla odaklanıldığı konusunda uyardı. Ve bu durumu “çifte standart” olarak tanımladı.

Pekin: ABD karalamayı bırakıp somut adımlar atsın

Washington’daki Çin Büyükelçisi Qin Gang ise Çin’in Afrika’daki rolüne yönelik eleştirileri kıtanın “büyük güçlerin rekabet yeri” olmaması gerektiğini vurgulayarak reddetti.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin de bugün Pekin’de gazetecilere verdiği demeçte, Washington’ın diğer ülkeleri karalamak ve onlara saldırmak yerine Afrika halkının iradesine saygı duyması ve Afrika’nın kalkınmasına yardımcı olmak için somut adımlar atması gerektiğini söyledi.

Çin en büyük ticaret ortağı

Kıtanın en büyük ticaret ortağı olan Çin, 2000’den bu yana her üç yılda bir Çin-Afrika işbirliği konulu foruma ev sahipliği yapıyor. Çin’in geçen yıl Afrika ülkeleriyle ticareti 250 milyar doları aştı, bu oranın ABD’nin dört katı olduğu kaydedildi.

Avrupa Birliği, Türkiye, Japonya ve en son Rusya da kendi Afrika liderler zirvelerini düzenlediler.

DİPLOMASİ

Çin’in Ortadoğu’daki diplomatik nüfuzu risk altında

Yayınlanma

Pekin’in geçen yıl İran ile Suudi Arabistan arasında tarihi bir barış anlaşmasına aracılık etmesi, Çin’in Orta Doğu’yla proaktif katılımı açısından bir dönüm noktası olarak görüldü.

ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin ekonomik ve jeopolitik baskısı altında olan Tahran için anlaşma diplomatik bir atılım ve Pekin’in yardımıyla tecridin sona erdirilmesi için potansiyel bir fırsat anlamına geliyordu.

Ancak Suriye’de Beşar Esad’ın devrilmesi ve Hamas ile Hizbullah’ın İsrail’le savaşta kayıplar vermesiyle Tahran, bölgedeki güçlerinin parçalanması ve İsrail’den gelen jeopolitik tehditlerle karşı karşıya.

Uzmanlar, Donald Trump’ın şahin Orta Doğu politika kabinesi ile Çin-İran ilişkilerinin ortak baskı altında güçlenme ihtimalinin yüksek olduğu görüşünde.

Çinli uzmanlara göre, Pekin’in arabuluculuğunu sürdürme yeteneği, Tahran ile bölgesel güçler arasında artan çatışma olasılığının ortasında risk altında olabilir ve bu da Çin’in bölgedeki diplomatik mirasını karmaşık hale getirebilir.

Şangay Uluslararası Çalışmalar Üniversitesi Orta Doğu Çalışmaları Enstitüsü’nden profesör Fan Hongda, bir sonraki ABD yönetiminin İran’a güçlü baskı uygulamaya devam edeceğinin neredeyse kesin olduğunu söyledi.

Öte yandan Fan, “İsrail’in geçen yıl Hamas ve Hizbullah gibi İran destekli güçleri vurması ve yok etmesiyle birleştiğinde… [bu] İran’ı, Çin ve Rusya da dahil olmak üzere diğer güçlerle daha yakın işbirliğini tercih etmeye zorlayacak” dedi.

İran, Trump’ın ilk başkanlığından bu yana ekonomik zorluklar yaşadı. İran’ın nükleer sorununu müzakere etmek için çok kutuplu bir çerçeve olan İran nükleer anlaşmasından çekildikten sonra Trump, İslam Cumhuriyeti’ne daha sert ekonomik yaptırımlar uyguladı; bu, Washington’un “azami baskı” olarak adlandırdığı ve etkisi bugüne kadar süren bir kampanyaydı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Rusya: Moldova, Transdinyester’e askeri operasyon planlıyor

Yayınlanma

Rusya Dış İstihbarat Teşkilatı (SVR), Moldova’nın Transdinyester’de askeri bir operasyon planladığını bildirdi. SVR’ye göre, bu öneri Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu tarafından enerji arzı konulu bir toplantıda gündeme getirildi.

Toplantıda Moldova Başbakanı Dorin Recean, Rusya ile Ukrayna üzerinden gaz sevkiyatına ilişkin anlaşmanın sona ermesinin ardından elektrik arzında sorunlar yaşanabileceği uyarısında bulundu.

SVR’nin açıklamasında, “Cumhurbaşkanı, Başbakan Dorin Recean’ın Moldova’nın enerji sorunlarına ilişkin raporunun ardından öfkelendi. Sandu, ‘Moskova buraya gaz ulaştırmanın bir yolunu bulamazsa, Kişinev’in intikamını Rus yanlısı Transdinyester’den alacağını’ söyledi,” ifadeleri yer aldı.

Habere göre Sandu, Transdinyester yöneticilerine yönelik ayrılıkçılık suçlamasıyla ceza davaları açılmasını emretti.

Ayrıca SVR, Sandu’nun Moldova Devlet Elektrik Santralinin (Moldavskaya GRES) güç kullanılarak ele geçirilmesi ve bölgedeki Rus barış güçlerinin etkisiz hale getirilmesi için bir askeri operasyon planı hazırlanmasını talep ettiğini öne sürdü.

SVR açıklamasında, “Avrupa Birliği elbette Rusya’nın çıkar alanında yeni bir kriz bölgesi oluşmasına karşı çıkmazdı. Ancak Brüksel şu anda buna hazır değil,” denildi.

31 Aralık itibarıyla, Rusya’nın Gazprom şirketi ile Ukrayna’nın Naftogaz şirketi arasındaki Avrupa’ya gaz transitine ilişkin anlaşma sona eriyor.

Bu hat üzerinden doğalgaz, Moldova, Slovakya, Macaristan, Avusturya ve İtalya’ya ulaştırılıyor.

Moldova, Transdinyester bölgesine enerji ambargosu uygulamayı düşünüyor

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

IMF, Ukrayna’ya finansmanın devamı için üç yeni şart getirdi

Yayınlanma

IMF, Ukrayna’nın finansman programı kapsamındaki reform şartlarını üç yeni maddeyle genişletti. Bu şartlar arasında sermaye piyasası regülasyonu için strateji hazırlanması ve enerji düzenleme kurumunun performans değerlendirmesi yer alıyor.

Uluslararası Para Fonu (IMF), Ukrayna’nın Genişletilmiş Finansman Programı (Extended Fund Facility, EFF) kapsamındaki taahhütlerini yerine getirme durumunu değerlendirdiği son revizyonun ardından, Kiev’e üç yeni “yapısal mihenk taşı” ekledi.

Ukrayna Parlamentosu Finans Komisyonu Başkanı Daniil Getmantsev, Telegram kanalından yaptığı açıklamada, “EFF programının altıncı revizyonu kapsamında Ukrayna, ekonomik ve finansal politika memorandumunu güncelledi. Üç yeni yapısal mihenk taşı eklendi. Yapısal mihenk taşları, IMF programı kapsamında borç alan ülkenin belirli reformları belirli sürelerde gerçekleştirme taahhüdünü içerir,” ifadelerini kullandı.

Getmantsev’e göre, eklenen yeni şartlar menkul kıymetler ve sermaye piyasası regülasyonu için operasyonel bir strateji hazırlanmasını, bankalar, banka dışı kuruluşlar ve ödeme sistemlerinin karşılaştığı kritik risklere ilişkin bir yasa tasarısının hazırlanarak parlamentoya sunulmasını ve Enerji ve Kamu Hizmetleri Düzenleme Kurumunun (NCRCU) performansına yönelik harici bir değerlendirme yapılması ve sonuçlarının yayımlanmasını içeriyor.

Toplam yapısal “mihenk taşı” sayısının şimdi 51’e yükseldiğini belirten Getmantsev, bu şartlardan 34’ünün yerine getirildiğini, bunların beşinin gecikmeyle tamamlandığını ifade etti.

Mart 2023’te IMF, Ukrayna için 15,6 milyar dolarlık dört yıllık bir finansman programı onayladı.

İlk dilim olan 2,7 milyar dolar, 3 Nisan 2023’te Ukrayna’nın genel devlet bütçesine aktarıldı. Finansmanın devam etmesi için Ukrayna’nın belirlenen şartları yerine getirmesi gerekiyor.

Bu şartlar arasında bütçe disiplini, uluslararası rezervlerin durumu ve reformların gerçekleştirilmesi gibi maddeler yer alıyor.

20 Aralık 2024’te IMF İcra Direktörleri Kurulu, EFF programının altıncı revizyonunun ardından Ukrayna’ya 1,1 milyar dolarlık bir diğer dilimin tahsis edilmesini onayladı.

Ukrayna hükümeti, Batılı ortaklarından aldığı finansal desteğe bağımlı durumda ve bu desteğin devamı için reform taahhütlerini yerine getirdiğini düzenli olarak raporluyor.

Fakat, destek süreci giderek daha sıkı reform taleplerine bağlanıyor. Özellikle, geçen yıl ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Yardımcısı Michael Pyle’ın Ukrayna yönetimine gönderdiği bir dilekçenin sızdırılması, bu konudaki tartışmaları alevlendirmişti.

Dilekçede, Kiev’in gerçekleştirmesi gereken öncelikli reformlar listelenmişti. Ukrayna Parlamentosu üyesi Yaroslav Jeleznyak, bu yaklaşımı “reform karşılığında para” olarak nitelendirmişti.

IMF, Ukrayna’dan grivnanın devalüasyonunu hızlandırmasını ve vergileri artırmasını istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English