Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Yargı reformu son oylama için Meclis’te, İsrailliler sokakta direnişte

Yayınlanma

İsrail Cumhurbaşkanı’nın uzlaşı çabaları sonuçsuz kaldı. Sokaklardaki yüksek katılımlı eylemlere ve büyük şirketlerin grev kararına aldırış etmeyen İsrail Hükümeti, Yüksek Mahkeme’nin hükümet üzerindeki denetimini ortadan kaldıracak “makuliyet ilkesi” ile ilgili yasa tasarısını bugün İsrail Meclisi Knesset’te ikinci ve üçüncü tur oylamaya sundu. Tasarının kabul edilmesiyle yasalaşması bekleniyor.

Makuliyet ilkesi yasa tasarısı, hükümetin aylardır devam eden protestolara yol açan geniş kapsamlı yargı reformunun önemli bileşenlerinden biri. Söz konusu ilke, hükümet kararlarının yargı denetiminden geçmesine ve makul olmadığına hükmedilen kararların iptal edilmesine izin veriyor. İsrail hükümeti “öznel” olduğunu ileri sürdüğü bu ilkeye dayanarak yüksek yargının, halk tarafından seçilen hükümetin politikalarını engellediği görüşünde. Hükümet, anayasası olmayan ülkede, makuliyet ölçütünün dayanağı olmadığını ve bu durumun yargının keyfi kararlarına yol açtığını savunuyor. Başsavcının da aralarında bulunduğu muhalifler ise bu ilkenin yolsuzlukla mücadele ve vatandaşların keyfi hükümet kararlarından korunmasını sağlamak için gerekli olduğunu savunuyor.

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, dün akşam saatlerinde Başbakan Netanyahu, ana muhalefet lideri Yair Lapid ve Benny Gantz ile ayrı ayrı görüştü. Herzog, sabah saatlerinde yaptığı açıklamada, “uzlaşı için zemin olduğunu ancak taraflar arasında görüş ayrılığının sürdüğünü” belirtti.

Kanal 12’nin bildirdiğine göre, Adalet Bakanı Yariv Levin, oylamadan hemen önceki görüşmeleri sırasında uzlaşma taraftarı olan Netanyahu’yu, yasanın mevcut haliyle geçmemesi halinde hükümeti devirmekle tehdit etti. İsrail basını, muhalefet lideri Yair Lapid’in de uzlaşmadan yana olduğu ancak protesto hareketinin liderlerinin direnciyle karşılaştığını iddia etti.

Yüzlerce gösterici, sabahın erken saatlerinden itibaren oluşturdukları insan zinciriyle Meclis çevresindeki yolu kapatmaya çalıştı. İsrail polisi, güç kullanarak göstericileri alandan uzaklaştırmaya çalıştı. Foto: Mostafa Alkharouf /AA

Sokak eylemlerine iş dünyasından destek

Uzlaşı sağlanamadığının açıklanmasından sonra tasarının ikinci ve üçüncü tur oylama için Genel Kurul’a gelmesiyle ülke genelinde protestolar ve eylemler de hız kazandı. Bankalar, alışveriş merkezleri, benzin istasyonlarının da aralarında yer aldığı yaklaşık 150 şirketi temsil eden çatı örgüt bugün grev yapılacağını açıkladı. Yüksek teknoloji firmaları da çalışanlarına gösterilere katılabilmeleri için izin verdi.

İsrail basınındaki haberlere göre, aralarında alışveriş merkezleri, bankalar, benzin istasyonları, süpermarketlerin de yer aldığı yaklaşık 150 şirketi bünyesinde temsil eden İsrail İş Örgütü, hükümetin yargı düzenlemesine karşı bugün greve gidileceğini açıkladı.

Ülkedeki diğer kurum ve kuruluşları da “tek taraflı yasamayı durdurmak ve uzlaşı sağlamak üzere tarafları masaya oturtmak için bu acil durum adımına katılmaya” çağıran İsrail İş Örgütü, yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan’dan “doğacak felaketin boyutunu kavrayarak tasarıyı derhal askıya almasını ve müzakereleri başlatmasını” talep etti.

Öte yandan, İsrail ekonomisinin lokomotifi diye tanımlanan yüksek teknoloji sektöründeki 200 kadar şirket de çalışanlarına bugün protestolara katılmaları için izin verdiklerini açıkladı. İsrail’deki avukatları temsil eden farklı kuruluşlar ve şirketler de aynı şekilde gün içinde Netanyahu hükümeti karşıtı protestolarda yer alacaklarını duyurdu.

Hafta sonu, Batı Kudüs, Tel Aviv ve Haida gibi şehirlerde yapılan büyük gösterilerin ardından bu sabah binlerce kişi Meclis’in önünde toplandı. İsrail polis Batı Kudüs’te yolları kapatan protestocuları dağıtmak için tazyikli su kullandı.

Yedek askerlerin istifası ortalığı karıştırdı

Sokak protestolarına, ülke ordusunun işleyişinde çok önemli bir rol oynayan yedek askerler arasında daha önce görülmemiş bir direniş dalgası eşlik etti.

Cumartesi günü, 10 binden fazla yedek askerden oluşan Kardeşler Grubu gönüllü olarak görev yapmayı bırakacaklarını açıklarken, bir gün önce aralarında yaklaşık 400 pilotun da bulunduğu hava kuvvetlerinde görev alan bin 100 yedek asker de benzer bir açıklama yaptı.

Yedek askerlerin protestoları İsrail’in üst düzey yetkilileri arasında şaşkınlığa yol açarken, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, pazar günü askerlere yazdığı açık mektupta ordunun birleşik ve güçlü olmaması halinde İsrail’in “bu bölgede bir ülke olarak var olamayacağını” ifade etti.

Kanal 12, Netanyahu’nun oylama başlamadan önce IDF Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ile görüşmeyi reddettiğini bildirdi. Halevi’nin, yargı reformunun IDF içindeki yarattığı karışıklık hakkında Netanyahu ile görüşmek istediği kaydediliyor. Başbakanlık ofisi iddiaları reddetti ve toplantının 17:00 olarak ayarlandığını duyurdu.

İsrail İç İstihbarat Teşkilatı Şin-Bet’in (Şabak) Başkanı Ronen Bar ise ana muhalefet lideri Yair Lapid ile görüştü. Görüşmede Lapid’e endişelerini aktaran Bar, “Mevcut durum devletin güvenliğini zayıflatıyor ve İsrail toplumu içerisinde büyük şiddet olaylarının ve kaosun yaşanmasından endişe ediliyor” ifadelerini kullandı.

ORTADOĞU

İsrail’den Suriye ve Gazze’de uzun süreli işgal sinyali

Yayınlanma

Suriye’de Baas yönetiminin devrilmesinden saatler sonra Suriye topraklarındaki tampon bölgeye giren İsrail ordusu, bölgede uzun sürece kalacağının işaretlerini veriyor. Ayrıca ateşkes müzakerelerinin hızlandığı bir dönemde İsrail Savunma Bakanı, İsrail’in Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze’de de güvenlik kontrolünü sürdüreceğini söyledi.

İsrail basını, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Baas rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’nin Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede başlattığı işgalin gelecek yılın sonuna kadar devam ettirilmesi talimatını verdiğini yazdı. İsrailli yetkililer daha önce bu bölgedeki işgalinin geçici olduğunu iddia etmiş daha sonra kış ayları boyunca işgalin süreceğini söylemişti.

Kanal 12 televizyonunda yer alan haberde, Netanyahu’nun dün gittiği Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede İsrail ordusuna işgalin 2025 sonuna kadar sürdürülmesi talimatı verdiği ifade edildi.

İsrail Başbakanı, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’yle birlikte 7 Aralık sonrası işgal edilen Hermon Dağı’ndaki tampon bölgeye gitmişti. Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan açıklamada, Netanyahu’nun burada İsrail ordusunun Hermon Dağı’nda tampon bölgedeki işgalinin “geleceğine yönelik yönergeleri belirlediği” belirtilmiş ancak detay verilmemişti. Netanyahu, Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede yaptığı açıklamada, buradaki işgalin “İsrail’in güvenliğini sağlayacak düzenleme bulunana kadar” süreceğini belirtmişti.

İsrail Savunma Bakanı Katz da orduya tahkimat kurmalarını ve bölgede uzun süre kalmaya hazırlanmalarını söyledi. Katz, Hermon Dağı’nı “İsrail devletinin gözü” olarak nitelendirdi.

Esad yönetimini deviren saldırıyı yöneten HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Colani pazartesi günü verdiği bir röportajda İsrail ordusunun Suriye’de asker bulundurması için hiçbir gerekçe olmadığını söyledi. Katz ise yönetimi deviren isyancıları radikal olarak nitelendirdi ve caydırılmaları gerektiğini söyledi.

İsrail’in 1974’te İsrail ve Suriye arasında imzalanan ve Birleşmiş Milletler barış güçlerinin burada konuşlanmasını öngören bir anlaşmayla oluşturulan tampon bölgeye girmesi BM ve Fransa, Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Kuveyt, Mısır ve Ürdün gibi ülkeler tarafından kınandı ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden bir uluslararası hukuk ihlali olarak nitelendirildi. İsrail ise Şam’daki yönetimin çökmesiyle birlikte Suriyeli askerlerin görev yerlerini terk etmelerinin ardından anlaşmanın geçersiz olduğunu iddia ediyor.

Bu arada İsrail’in Gazze Şeridi’nde süresiz işgale hazırlandığına dair işaretler artmaya devam ederken Katz, ordunun işgal altındaki Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze’de de güvenlik kontrolünü sürdüreceğini söyledi. Katz, X’te yaptığı bir paylaşımda “Gazze konusundaki tutumum net. Hamas’ın Gazze’deki askeri ve hükümet gücünü yendikten sonra İsrail, tıpkı Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze üzerinde de tam hareket özgürlüğü ile güvenlik kontrolüne sahip olacaktır” dedi. Filistin Yönetimi Batı Şeria’daki bazı bölgeleri kısmen yönetirken İsrail bölgede sıkı güvenlik kontrolünü sürdürüyor ve düzenli olarak askeri baskınlar düzenliyor.

Katz’ın bu açıklamaları Gazze’de ateşkes için yürütülen diplomasinin hızlandığı bir dönemde geldi. İsrail’in Gazze’nin kritik bölgelerinde kuvvet bulundurma ısrarı konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle daha önceki ateşkes müzakereleri başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Wall Street Journal’a göre (WSJ) Filistinliler ve bazı İsrailliler  “güvenlik kontrolünün” bölgede uzun süreli askeri işgale yol açacağını düşünüyor.

Netanyahu’nun liderliğini yaptığı Likud partisi ve koalisyondaki diğer partilerin üyeleri, bölgede Yahudi yerleşimleri kurmak da dahil çok daha sıkı bir kontrolü desteklediklerini dile getiriyorlar.

Birleşmiş Milletler’in en yüksek mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanı Temmuz ayında verdiği bir kararda İsrail’in Gazze ve Batı Şeria da dahil Filistin topraklarını on yıllardır işgal altında tutarak çeşitli uluslararası yasaları ihlal ettiğini belirtti. Mahkeme, uluslararası hukuka göre işgalin geçici olması gerektiğini ve işgalci bir gücün işgal altındaki topraklarda yaşayanlara karşı yasal sorumlulukları olduğunu söyledi.

Mahkeme, İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin geçici olmadığını gösteren eylemlerde bulunduğunu ve işgalci bir güç olarak bazı görevlerini ihmal ettiğini söyledi. İsrail mahkemenin görüşüne ve yargı yetkisine itiraz etti.

Gazze’nin işgalinin ilk günlerinden bu yana İsrail ordusu, adını Gazze’deki eski bir Yahudi yerleşiminden alan ve Netzarim olarak bilinen geniş bir güvenlik koridoru inşa ediyor. Askeri üsler, ileri karakollar, elektrik direkleri, baz istasyonları ve hatta bir sinagogdan oluşan koridor, Gazze’yi ikiye bölüyor. Kuzeye geçmek isteyenlerin koridordan geçen iki kontrol noktasından birinden geçmesi gerekiyor.

Filistin Kurtuluş Örgütü’nün eski hukuk danışmanı ve UAD davalarında çalışmış olan Diana Buttu, WSJ’ye Katz’ın yorumlarının ve İsrail’in Gazze’de askeri altyapı inşa etmesinin uzun vadede “Gazze’deki Filistinlilerin yaşamlarının sadece etkin kontrolü değil, düpedüz askeri kontrolü yönünde ilerlediğini” gösterdiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas, rehine anlaşmasının savaşı sona erdirmesini istiyor

Yayınlanma

Gazze’de ateşkes ve esir takası için müzakereler sürerken İsrail basını Hamas’ın süreli bir ateşkese ikna olmadığını yazdı.

CIA Direktörü Bill Burns, Hamas ve İsrail heyetlerinin önceki iki gün Doha’da yaptığı görüşmelerin ardından Katar Başbakanı ile bir araya gelecek; Trump’ın elçisinin de Kahire ziyaretinin ardından Doha’ya gelmesi bekleniyor.

Axios haber sitesinin İsrailli bir yetkiliye dayandırdığı haberinde, CIA Direktörü Burns’un, Doha’da Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir araya geleceği belirtildi.

Haberde, Burns’un, Katar Başbakanı ile İsrail ve Hamas arasındaki dolaylı müzakerelere ilişkin son durumu ele alacağı kaydedildi.

İsrail devlet televizyonu KAN, 16 Aralık’ta, “kısıtlı yetkilere” sahip bir İsrail heyetinin, Gazze’de ateşkes ve esir takası müzakereleri için Katar’ın başkenti Doha’ya gittiğini aktarmıştı.

Hamas da yaptığı açıklamada “Katarlı ve Mısırlı kardeşlerimizin himayesinde Doha’da gerçekleşen ciddi ve olumlu görüşmeler ışığında, işgalin yeni koşullar dayatmaktan vazgeçmesi halinde ateşkes ve esir değişimi için bir anlaşmaya varmanın mümkün olduğunu teyit etmektedir” ifadelerini kullanmıştı.

Doha’daki görüşmelerin yanı sıra Kahire’de de müzakereler yürütülüyor ve toplantı hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar Reuters’a önümüzdeki günlerde bir anlaşma imzalanabileceğini söyledi.

Hamas’ın müttefiki Filistin İslami Cihad’ın başkan yardımcısı Muhammed el-Hind’in de Mısırlı yetkililerle görüştüğü belirtildi.

Görevi henüz devralmayan ABD’nin yeni başkanı Trump’ın kısa süre önce rehineler için atadığı özel temsilci Adam Boehler’in de esir takası ve ateşkes müzakereleri çerçevesinde dün Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere Kahire’de olduğu kaydedildi. Boehler’in pazartesi günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüştüğü bugün de Doha’ya gitmesinin planlandığı belirtiliyor.

‘Daha önce de bu noktaya geldik’

ABD Başkanı Joe Biden’ın, Trump’ın ekibiyle birlikte çalışarak 20 Ocak’taki yemin töreninden önce Gazze için ateşkes anlaşmasını sonuçlandırmaya çalıştığını ifade ediliyor.

Müzakerelerde ilerleme kaydedilmiş olsa da bazı noktalardaki anlaşmazlıkların sürdüğünü belirten İsrail medyasına konuşan kaynaklar anlaşmanın sonuçlanması noktasında temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby de Fox News’e verdiği röportajda “Daha önce de bu noktaya geldik, ancak sonuca ulaşamadık” dedi.

İsrailli kaynaklar ise daha şüpheci bir tavır sergileyerek anlaşmanın önünde hala büyük engeller olduğunu belirtiyor. Walla haber sitesi, üç üst düzey İsrailli kaynağa atıfta bulunarak, son haftalarda ilerleme kaydedilmiş olsa da taraflar arasında hala büyük farklar olduğunu bildirdi. Özellikle Hamas’ın, herhangi bir rehine anlaşmasının savaşın sona ermesini sağlaması gerektiği konusunda ısrar ettiği kaydedildi. İsrail, belli sayıda rehinenin serbest bırakılması karşılığında bir ya da iki ay sürecek bir ateşkes istiyor. Hamas ise savaş sonrası Gazze’nin yönetiminde yer almamayı bazı şartlar karşılığında kabul etti. Ancak olası bir anlaşmanın savaşı ve işgali sona erdirmesi konusunda geri adım atmıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Colani: Suriye, İsrail’e yönelik saldırılar için üs olarak kullanılmayacak

Yayınlanma

HTŞ lideri Colani, Suriye topraklarının İsrail’e saldırı için kullanılmayacağını söylerken Esad yönetimini deviren örgütler güneyde Suriye ordusundan kalan silah ve mühimmatları İsrail ordusuna teslim ediyor.

Esad’ı yönetimini devirerek Şam’da yönetimi devralan El Kaide bağlantılı HTŞ’nin lideri Ahmed eş-Şara (Ebu Muhammed el-Colani) Şam’da aralarında The Times’ın da olduğu yabancı basına konuştu.

İsrail’in Suriye’ye saldırının son bulması gerektiğini söyleyen Şara, “İsrail’in gerekçesi Hizbullah ve İranlı milislerin varlığıydı, artık bu gerekçe ortadan kalktı” dedi.

Beşar Esad’ın ülkeden ayrılmasından sonra İsrail’in ele geçirdiği Suriye topraklardan da çıkması gerektiğini söyleyen Şara, şöyle devam etti: “1974 anlaşmasına bağlıyız ve BM gözlemcilerini yeniden kabul etmeye hazırız. Ne İsrail ne de başka bir ülkeyle çatışma istemiyoruz ve Suriye’nin saldırılar için bir üs olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Suriye halkının artık bir nefes alması gerekiyor, saldırılar sona ermeli ve İsrail önceki pozisyonlarına geri çekilmeli.”

İsrail, HTŞ liderliğindeki örgütlerin Şam’ı ele geçirmesinden saatler sonra Golan Tepeleri’nde Birleşmiş Milletler tarafından korunan tampon bölgeye girdi. Suriye topraklarında ilerleyen ve kış ayları boyunca çekilmeyi düşünmeyen İsrail, bunun geçici bir savunma hamlesi olduğunu iddia ediyor.

Öte yandan Suriye sınırında bulunan HTŞ ile birlikte Esad yönetiminin devrilmesi operasyonuna katılan örgütler Suriye ordusundan kalan silah toplayıp İsrail ordusuna teslim ediyor. Suriye içinden çekilen videoda kamyonlara yüklenen tonlarca silah ve mühimmat görülüyor. İsrail ordusu mühimmatlardan bazılarının ‘kimyasal savaş malzemesi’ içerdiğini söylüyor.

Kanal 12’nin yayınladığı görüntülerde içinde mühimmat ve silah bulunan yüzlerce kasanın toplandığı ve daha sonra kamyonlara yüklendiği görülüyor. Habere göre, geçen hafta Esad yönetimini deviren isyancılar da silah teslimine yardım ediyor. Habere göre silahlar Suriye ordusuna ait üs ve karakollardan geliyor ve aralarında genellikle göz yaşartıcı gaz olarak kullanılan CS gazı gibi kimyasal silahlar da bulunuyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English