Avrupa
Alman Silahlı Kuvvetleri, orduyu yeni teknolojilerle donatmak istiyor

Alman Silahlı Kuvvetleri (Bundeswehr), yeni Amerikan yönetiminin izinden giderek silahlanma çabalarını yapay zeka gibi yeni teknolojilere yöneltmek istiyor.
Yeni federal hükümet, özellikle yüksek teknoloji projelerine odaklanarak yeni silahlanma projelerine mümkün olan en kısa sürede karar vermek durumunda.
Bu talep, Bundeswehr ve silah sanayisinin bazı kesimleri, özellikle askeri ekipman odaklı genç startup’lar tarafından destekleniyor.
Örneğin, Alman Silahlı Kuvvetleri, yüzlerce uydudan oluşan ve maliyeti 10 milyar avroya ulaşabilecek bir uydu filosunun satın alınmasını talep ediyor.
Ayrıca, silahlı kuvvetler, düşman sinyal bozucularının devre dışı bırakamayacağı yapay zeka (AI) ile kontrol edilen kamikaze insansız hava araçları (İHA) da dahil olmak üzere insansız araçların satın alınma sürecini başlattı.
AI kamikaze dronlar: Alman startup’ları Silikon Vadisi finanse ediyor
Yeni federal hükümet tarafından finanse edilecek ilk tedarik projelerinden biri, Alman silahlı kuvvetlerinin savaş dronlarıyla donatılması olacak.
Alman medyasında yer alan haberlere göre Berlin, Münih merkezli iki startup olan Helsing ve Stark Defence’den dron satın almayı planlıyor.
Eski askeri pilot Florian Seibel tarafından 2024 yılında kurulan Stark Defence, menzili 100 kilometreye kadar olan savaş dronları üretiyor. Kendi açıklamalarına göre, şirket yalnızca Alman tedarikçilerden gelen bileşenleri kullanıyor; fakat, finansmanı, ABD’li risk sermayesi şirketi Sequoia ve ABD’nin sağcı teknoloji milyarderi ve ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in akıl hocası Peter Thiel tarafından sağlanıyor.
2021 yılında kurulan ve başlangıçta tanklar, denizaltılar ve savaş uçakları için yapay zeka (AI) üretimine odaklanan Helsing, esas olarak patlayıcı yüklerini kullanıp hedefe çarparak onu yok eden kamikaze insansız hava araçları üretiyor.
HX-2 model insansız hava araçları, yapay zeka tarafından otonom olarak kontrol ediliyor ve hedef girildikten sonra harici kontrol olmadan 100 kilometreye kadar uzaklıktaki bir hedefe ulaşabiliyor. Bu, dronların sinyal bozucularla durdurulamayacağı anlamına geliyor.
Helsing şu anda bu dronlardan ayda yaklaşık 1.000 adet üretiyor ve 6.000 adedi Ukrayna’ya teslim edilecek.
NATO’nın doğu sınırına ‘dron duvarı’ planı
Helsing, NATO’nun doğu sınırında bir “dron duvarı” inşa etme planlarıyla bağlantılı olarak da iddialı hedefler peşinde.
Haberlere göre, şirket 2024 yılında Litvanya sınırında sensörler ve insansız hava araçlarından oluşan bir gözetleme sistemi kurmak için 40 milyon avroluk bir sözleşme imzaladı.
Bu projeden elde edilen deneyim, Helsing’in kurucu ortağı Gundbert Scherf’in, NATO’nun dış sınırlarının uydu gözetlemesi temelinde kurulması ve herhangi bir saldırıya karşı savunma amacıyla keşif odaklı insansız hava araçları ve çok sayıda intihar insansız hava aracı içermesi gerektiğini söylediği “insansız hava aracı duvarı” için kullanılabilir. Helsing’in HX-2 modeli, bu amaç için olası bir aday.
Helsing, Almanya’da şimdiye kadar olumlu medya tepkileri aldı, fakat son zamanlarda Bloomberg tarafından eleştirel bir incelemeye tabi tutuldu. Analize göre, Helsing ürünlerini kullanan Ukraynalı askeri personel, Alman insansız hava araçlarının bazı rakip modellere göre kalite açısından daha düşük ve aynı zamanda önemli ölçüde pahalı olduğunu düşünüyor.
Helsing’in “son derece iyi bağlantıları” olduğu düşünülüyor: Şirketin kurucu ortağı Scherf, eski bir McKinsey çalışanı, 2014-2016 yılları arasında Ursula von der Leyen’in Savunma Bakanlığında “Stratejik Silahlanma Kontrol Sorumlusu” olarak görev yaptı.
Daha sonra bir Bundestag soruşturma komitesi, o dönemde aktif olan McKinsey ağlarını inceledi.
Askeri girişimlerin kalesi Münih
Askeri kullanım amaçlı robotlar veya yapay zeka üreten diğer girişimler de yakın gelecekte Savunma Bakanlığından sipariş almayı umuyor.
Bunlar arasında dron savunma uzmanı Alpine Eagles ve otonom kara sistemleri geliştiren ve şu anda Ukrayna’da bir şirket kuran Arx Robotics bulunuyor. Helsing ve Stark Defense gibi, her ikisi de Münih’te bulunuyor.
McKinsey’in askeri uzmanı Jakob Stöber, “Bavyera havacılık endüstrisine yakınlık, Münih Teknik Üniversitesi ve Federal Silahlı Kuvvetler Üniversitesi gibi kurumlardan gelen yüksek nitelikli yetenekler” ve “hedefli girişim desteği”nin “bu alandaki yenilikçiliği özellikle desteklediğini” söylüyor.
Sektör uzmanları, Münih’teki Federal Silahlı Kuvvetler Üniversitesindeki İnovasyon Merkezini de övüyor. Merkezin kendi açıklamalarına göre, bu merkez “dijitalleşme ve teknoloji araştırmalarının sonuçlarını derin teknoloji yan şirketlerine aktarmak” ve “inkübatör ve hızlandırıcı programlarda erken aşamadaki startup’ları pazar girişine hazırlamak” amacıyla hizmet veriyor.
AB’nin savunma startup’ları konusunda ABD ile arasındaki finansman açığının azalması, Alman şirketleri için büyük bir avantaj oluşturuyor: 2017’den 2020’ye kadar Avrupa’ya sadece 310 milyon dolar yatırım yapılırken, ABD’de bu rakam 1,5 milyar dolardı. 2014’ten 2024’e kadar ise Avrupa’da bu rakam 2,2 milyar dolar, ABD’de ise 5,4 milyar dolar oldu.
Uydu takımyıldızları: Alman ‘Starlink’i kurma hedefi
Alman Silahlı Kuvvetleri, askeri kullanım amaçlı insansız hava araçları, savaş robotları ve yapay zeka alımının yanı sıra yeni uyduların satın alınmasını da görüşüyor.
Şu anda, Avrupa’daki NATO ülkeleri askeri kullanım için sadece 46 uyduya sahipken, ABD’de bu sayı 171.
46 Avrupa uydusunun 10’u Bundeswehr’e ait fakat bunlardan ikisi (Bremen merkezli OHB tarafından 2023’ün sonunda uzaya fırlatılan iki SARah keşif uydusu) çalışmaz durumda.
Handelsblatt gazetesinde yer alan bir habere göre, artık tam bir uydu konstellasyonu inşa edilecek; yani iletişim veya keşif işlevlerine sahip birkaç yüz ayrı uydudan oluşan bir ağdan söz ediliyor.
Bir uydu konstellasyonunun maliyetinin 10 milyar avroya kadar çıkacağı tahmin ediliyor ve birkaç konstellasyonun satın alınması da ihtimal dışı değil.
Haberlere göre, plan, yeni hükümetin kurulmasının ardından projeyi bütçeye dahil etmek. Siyasi olarak tartışmalı olan nokta, projenin muhtemelen Komisyon’un aralık ayında resmi olarak başlattığı ve uzaya bir veya daha fazla uydu konstellasyonu yerleştirmeyi amaçlayan IRIS2 projesinden ayrılması. Ortak proje şimdi ulusal proje ile değiştirilebilir.
Hamamböceği ordusu
Ulusal bir uydu konstellasyonunun tüm Alman uzay sektörü için, özellikle de şu anda “zayıf ticari uydu işinden” muzdarip yeni uzay şirketleri için fırsatlar sunduğu söylenirken, diğer örnekler gelecekteki yüksek teknolojili savaşların sadece uydular, insansız hava araçları, robotlar ve diğer temel olarak tanıdık askeri teçhizatla sınırlı kalmayacağını gösteriyor.
Örneğin, Kassel’deki startup Biotactics’in bir hamamböceği ordusu kurmayı planladığı bildiriliyor. Haberlere göre, hamamböcekleri elektronik impulslar kullanılarak “oyuncak arabalar gibi” uzaktan kontrol edilecek.
Pentagon’un bu konuyu onlarca yıldır araştırdığı söyleniyor; böceklere impulsları almak için minik elektromekanik sistemler implante edilecek. Amaç, bunları gözetleme amaçlı kullanmak.
Geçen yıl, başka haberlere göre, Singapur’daki uzmanlar ilk kez “sırtlarına bağlanan minik bilgisayarlar yardımıyla 20 hamamböceğinden oluşan bir grubu uzaktan kontrol etmeyi ve onları engebeli arazide birlikte manevra ettirmeyi” başardılar. Biotactics henüz bir atılım yapamadı, fakat haberlere göre “yatırımcılar şimdiden sıraya girdi.”
Avrupa
Elbit, Filistin yanlısı eylemcileri mahkum ettirmek için lobi yapmış

İsrail’in en büyük silah şirketi Elbit Systems, Palestine Action’ın (Filistin Eylemi) kurucularına yöneltilen suçlamaların reddedilmesinin ardından Birleşi Krallık İçişleri Bakanlığına yeniden yargılama için lobi yaptı.
Declassified’ın haberine göre Snaresbrook Crown Court’taki jüri üyeleri, Aralık 2023’te altı Filistin yanlısı aktivisti dokuz suçlamadan beraat ettirdi, fakat diğer 23 suçlamayla ilgili bir karara varamadı.
Declassified, Elbit’in İngiltere güvenlik direktörü Chris Morgan’ın 15 Ocak 2024’te Birleşik Krallık’ın o dönemki polis bakanı Chris Philp’e mektup yazdığını ortaya çıkardı.
Morgan, “Filistin Eylemi grubunun kurucuları ve kontrol eden zihinleri Richard Barnard ve Huda Ammori’nin çok sayıda suçtan yargılandığını” belirtti.
Morgan, “Barnard, tesislerimizden birinde suçlu bulunurken, jüri, ikisi 2020’de gerçekleşen iki hırsızlık suçu da dahil olmak üzere, ikisi hakkında diğer yedi suçlamada karar veremedi,” diye ekledi.
Bu nedenle Morgan, “yeniden yargılama kesin değil” endişesini dile getirdi ve “bu davanın en kısa sürede yeniden görülmesinin kamu yararına olduğunu” belirterek, “Filistin Eylemi’nin suçlarının çok sayıda ve ciddi olduğunu” vurguladı.
Mektup, Elbit Systems’ın İngiliz yetkililere Filistin yanlısı örgüte karşı sert önlemler alması için baskı yaptığına dair yeni kanıtlar sunuyor. İngiliz hükümeti, Filistin Eylemi’ni yasaklayacağını açıklamıştı.
Kraliyet Savcılık Servisi (CPS) daha sonra aktivistler için yeniden yargılama emri verdi ve duruşma 2027’de yapılacak.
Aktivistlerden biri, yeniden yargılama için beklemeyi “sanıklara yönelik bir psikolojik savaş biçimi” olarak tanımladı ve “Bu, hayatımızda ilerleyemeyeceğimiz bir buçuk yıl daha demek: uzun vadeli kararlar alamazsınız, iş bulamazsınız. Sonuçları, sadece bu duruşmayı beklemekten çok daha öteye gidiyor,” dedi.
Filistin Eylemi’ne yönelik baskı
Elbit’in Birleşik Krallık hükümetine yakınlığını gösteren tek kanıt bu değil.
Filistin Eylemi’nin başlatılmasından sadece bir ay sonra, Ağustos 2020’de, dönemin Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Dominic Raab, İsrail’in eski stratejik işler bakanı Orit Farkash-Hacohen ile bir araya gelmişti.
Farkash-Hacohen, Raab’a İngiltere’deki İsrail şirketlerine karşı doğrudan eylem protestoları konusunda baskı yapmış ve “Elbit Systems’ın Londra ofislerinin” birkaç hafta içinde dördüncü kez saldırıya uğradığını belirtmişti.
Israel National News’in haberine göre, Raab ona “kendisinin ve İngiliz hükümetinin bu tür olayları durdurmaya kararlı olduğunu” söylemişti.
İki yıl sonra, Birleşik Krallık’ın o zamanki içişleri bakanı Priti Patel, Elbit Systems UK’nin CEO’su Martin Fausset ile “protestolar ve güvenlik” konulu özel bir görüşme yapmıştı.
İçişleri Bakanlığı belgeleri görüşmenin amacının “Fausset’e, Elbit Systems UK’ye karşı yapılan suç niteliğindeki protesto eylemlerinin hükümet tarafından ciddiye alındığını temin etmek” olduğunu ortaya çıkardı.
Toplantıda Patel’e, Filistin Eylemi’nin Elbit’e karşı protestolarının “giderek şiddetlendiği” ve aktivistlerin “iyi organize, finanse ve eğitilmiş” olduğu söylendi.
Patel, “duyduğu her şeyden derin endişe duydu” ve bir dizi öneri hazırladı. Bu liste tamamen sansürlendi.
Patel’in Fausset ile görüşmesi sırasında, İngiliz yetkililer Filistin Eylemi aleyhine herhangi bir mahkumiyet kararı almayı başaramamıştı.
Fakat toplantıdan bir ay sonra, o dönemki başsavcı Suella Braverman (daha sonra İçişleri Bakanı oldu), köle tüccarı Edward Colston’un heykelini devirmekten beraat eden dört aktivistin davasını temyiz mahkemesine sevk etti.
Bu nadir görülen hareket, savunma avukatı Raj Chada tarafından “son derece hayal kırıcı ve hukuk sistemimizin bütünlüğüne önem veren herkesi endişelendirmeli” olarak eleştirildi.
Ardından gelen karar, “protesto sırasında mülke önemli zarar vermekten mahkumiyet”in Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin koruması dışında kalacağını belirtmişti.
Bu karar, İngiliz yetkililere Filistin Eylemi aktivistlerini kovuşturmak için daha geniş bir yetki alanı sağladı ve mahkumiyet kararları da kısa sürede verildi.
Elbit’in ‘istihbarat hücresi’
2023 ilkbaharında, Filistin Eylemi, Elbit ve Fransız silah şirketi Thales’in Leicester’da sahip olduğu bir drone fabrikası olan UAV Tactical Systems’a karşı bir kampanya başlatmıştı.
Kampanyanın ortasında Philp, “devam eden protestolar” hakkında Leicestershire polisinin başkomiser yardımcısıyla bir brifing düzenledi.
Mahkemede açıklanan bir polis raporu, görüşülenlerin ayrıntılarını içeriyor. Raporda, “17:00 Polis Bakanı ve İçişleri Bakanlığı ekibine brifing” yazıyor ve “Şirketin meşru işlerini desteklemek için gerçek bir baskı. Meta Facebook ve Instagram ile proaktif çalışma önerisi,” deniyor.
Belge şöyle devam ediyor: “Tutuklananların tutukluluk halinin devamı için baskı yapın ve proaktif eylemleri destekleyin, polis varlığını gösterin ve suç işleyenlere karşı harekete geçmemizi açıkça bekliyorlar. Barışçıl protestoculara ve onların eylemlerini kolaylaştırmaya değil, şirkete odaklanın.”
İçişleri Bakanlığı, bu şekilde polise, İnsan Hakları Yasasında güvence altına alınan toplanma ve ifade özgürlüğünü kolaylaştırmak yerine, şirketin çıkarlarını önceliklendirmesini ve aktivistleri tutuklu yargılamasını talimat vermiş gibi görünüyor.
Declassified tarafından görülen diğer belgeler, İsrailli silah şirketinin Birleşik Krallık’ta işleri kendi eline aldığını da gösteriyor.
Elbit Systems UK’in kendi istihbarat birimi var ve iki haftada bir ülke çapındaki polisle bilgi paylaşıyor. Bu bilgi, polis dosyasında bulunuyor.
Avrupa
Almanya’da sağcı Compact dergisi mahkeme kararıyla yayınına devam edecek

Almanya’da sağcı dergi Compact, Leipzig Federal İdare Mahkemesinin verdiği nihai karar ile yayın hayatına devam edebilecek.
Böylece, Federal İçişleri Bakanlığının bir yıl önce aldığı yasaklama kararı reddedildi.
Mahkeme, derginin içeriğinin büyük bir kısmı anayasaya aykırı olsa da, yargıçlar bu içeriğin dergiyi karakterize edecek eşiği “henüz” aşmadığını savundu.
Kararda, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün yüksek statüsüne işaret edilerek, abartılı ifadelerin de kabul edilebilir olduğu belirtildi.
Haziran 2024’te, dönemin SPD’li İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Compact-Magazin GmbH ve tüm basılı ve çevrimiçi yayınlarını yasaklamıştı; bu karar 16 Temmuz 2024’te kamuoyuna duyurulmuştu.
Faeser, dergiyi “aşırı sağcı sahnenin merkezi sözcüsü” olarak nitelendirmişti. Bakanlığa göre, şirket bir süredir Anayasa Koruma Dairesinin gözetimindeydi ve 2021’in sonunda aşırı sağcı örgüt olarak sınıflandırılmış ve gözlem altına alınmıştı.
Mahkeme bilgilerine göre, baş editör Jürgen Elsässer tarafından yayınlanan Compact dergisinin tirajı 40.000 olup çevrimiçi TV kanalı videoları 460.000 tık sayısına ulaşıyor.
Elsässer, Faeser’in kararına karşı harekete geçerek Federal İdare Mahkemesine dava açtı. Ağustos 2024’te mahkeme, orantılılığı konusunda şüpheler nedeniyle özet yargılamada yasağı kısmen askıya almıştı.
Bu, Compact’ın yayın hayatına devam etmesini sağladı. Salı günü, hakimler ana yargılamada kararlarını açıkladı.
“Şu anda Almanya’da devletin gerici-militarist yeniden yapılandırılmasını yaşıyoruz”
Hukuki açıdan, Compact’a getirilen yasak bir dernek yasağıydı ve bakanlığa göre, belirli koşullar altında şirketler de bu şekilde yasaklanabilir.
Bakan bir basılı yayın da Dernekler Kanununa dayanılarak yasaklanabilir miydi? Compact bunu kabul edilemez buldu. Ne var ki Federal İdare Mahkemesi salı günü yaptığı açıklamada, bunda bir sorun görmediğini belirtti.
İkinci soru, Compact’ta yer alan ifadelerin hâlâ görüşlerin ifadesi olarak kabul edilip edilemeyeceği ve bu nedenle basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü ile korunup korunmayacağıydı.
Duruşma sırasında derginin temsilcileri, yayının bazen kışkırtıcı ifadelerinin hükümeti devirme stratejisinin bir parçası olmadığını savundu. Elsässer, dergide birkaç sağcı yazar bulunmasına rağmen, “Compact sağcı değildir ve aşırı sağcı kesinlikle değildir,” dedi.
Yargıçlar ise farklı düşünüyor: Kararlarında, Compact’ın aşırı sağcı görüşlere platform sağladığını, “etnik” ideologlara ve Kimlik Hareketine yakınlığını gerekçe göstererek belirtiyorlar.
Yargıçlar, “Fakat Temel Yasa, özgür sosyal tartışmanın gücüne güvenerek, özgürlüğün düşmanlarına bile ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü garanti ediyor,” dedi.
Mahkemeye göre bir yasak, ancak “anayasaya aykırı faaliyetlerin dernek için belirleyici olduğu kanıtlanırsa” haklı olabilir ve bu durum Compact için “henüz” geçerli değil.
Kara göre derginin “komplo teorileri ve tarihsel revizyonizm” için bir forum sağladığı veya örneğin koronavirüs önlemleri veya Ukrayna’daki savaş konusunda “iktidar sahiplerine karşı polemik amaçlı abartılı eleştiriler” dile getirdiği gerçeği de bir yasağı haklı çıkarmıyor.
Avrupa
Finlandiya duvar örüyor, İsveç silahlanıyor

Finlandiya, Rusya ile olan kara sınırını süresiz olarak kapatıp duvar inşa etmeye başlarken, İsveç de Baltık Denizi’ndeki stratejik Gotland adasını korumak için Almanya’dan milyarlarca kronluk hava savunma sistemleri satın alıyor.
Finlandiya, Rusya ile olan kara sınırını süresiz olarak kapatma ve duvar inşa etme kararı alırken İsveç, milyarlarca kron değerinde yeni hava savunma sistemleri satın alıyor.
Finlandiya ‘sınırları yeniden inşa etme’ döneminde
Finlandiya Sınır Muhafaza Teşkilatı Operasyonel Yönetim Başkanı Samuel Siljanen, Reuters‘a yaptığı açıklamada, yetkililerin Rusya ile kara sınırını kapatma kararının sınır bölgelerindeki vatandaşlar üzerinde “çok büyük bir etki” yarattığını belirtti.
Siljanen, “Sınırları silme döneminden, onları yeniden inşa etme dönemine geçtik,” ifadelerini kullandı.
İki ülke, on yıllardır ticaret ve turizm bağlarını kademeli olarak geliştirmişti. Ajansın haberine göre, toplam 1340 kilometre uzunluğundaki sınır “neredeyse fark edilmez” bir hâle gelmişti.
Ancak Helsinki’nin Ukrayna’daki çatışmalar nedeniyle NATO’ya katılma kararı almasından bu yana gerilim yeniden tırmandı.
2023 sonbaharında Finlandiya hükümeti, Orta Doğu ve Afrika’dan gelen sığınmacılar nedeniyle sınırı kademeli olarak kapatmaya başladı.
Helsinki, bu durumdan Moskova’yı sorumlu tutarken, Rusya Dışişleri Bakanlığı ise suçlamaları reddetti. Geçtiğimiz bahar aylarında tüm geçiş noktalarının bir sonraki duyuruya kadar süresiz olarak kapatılmasına karar verildi.
Ayrıca Finlandiya, kameralar, sensörler, alarm sistemleri ve aydınlatma ile donatılacak olan 4,5 metre yüksekliğinde 200 kilometrelik bir duvarın inşasına devam ediyor.
Halk ikiye bölünmüş durumda
Reuters‘ın görüştüğü bazı Finlandiya vatandaşları, iki ülke arasındaki gerilim nedeniyle akrabalarını ziyaret etme imkanlarını kaybettiklerini ve ekonomik zarara uğradıklarını bildirdi.
Diğerleri ise gelecekteki bir çatışmaya hazırlanma ve caydırıcılık gerekliliğini öne sürerek hükümetin önlemlerini destekledi.
Reuters, Finlandiya hükümetinin Aralık 2024 tarihli bir raporunda böyle bir riskin varlığından bahsedildiğini belirtti.
İsveç’ten 9 milyar kronluk hava savunma hamlesi
İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve Savunma Bakanı Pål Jonson, Alman üretici Diehl’den 9 milyar kron (790 milyon avro) karşılığında IRIS-T SLM hava savunma sistemleri satın alınacağını duyurdu.
Başbakan Kristersson, Aftonbladet‘in aktardığına göre, “Artık daha önce sahip olmadığımız yeteneklere, yani askeri bir durumda ortaya çıkabilecek tehditleri püskürtme yeteneğine sahip olacağız,” dedi ve IRIS-T sistemlerinin “Ukrayna’da olağanüstü iyi bir performans sergilediğini” kaydetti.
İsveç, ek teçhizatla birlikte yedi adet sistem teslim alacak. Anlaşma bedeline lojistik ve bakım hizmetleri de dahil. Teslimatların 2028 yılında başlaması planlanıyor.
Gözler stratejik Gotland adasında
Yetkililer, IRIS-T sistemlerinin Baltık Denizi’ndeki stratejik Gotland adasında insansız hava araçları, helikopterler, savaş uçakları ve seyir füzelerine karşı korumayı güçlendirmeyi amaçladığını belirtti.
Ada, Letonya ile İsveç arasında, İsveç kıyılarından 100 kilometre uzakta ve St. Petersburg ile Kaliningrad arasındaki deniz yolu üzerinde yer alıyor.
İsveç ordusu, Gotland’ın stratejik öneme sahip olduğunu ve konumunun Baltık Denizi’nin güneyindeki hem hava hem de deniz trafiğini kolayca kontrol etmeye olanak tanıdığını vurguluyor.
Euractiv ise adanın askeri tehditlere ve potansiyel saldırılara karşı özellikle savunmasız olduğunu yazıyor.
Rusya’nın Stockholm Büyükelçisi Sergey Belyaev, İsveç’in Gotland’daki askeri varlığını Baltiysk’teki Rus deniz üssü nedeniyle güçlendirdiğini belirtmişti.
IRIS-T SLM füzelerinin maksimum menzili 40 kilometre, vuruş yüksekliği ise 20 kilometre. Almanya, 2022 sonbaharında bu sistemleri Ukrayna’ya teslim etmeye başlamıştı.
SIPRI’nin verilerine göre, 2024 itibarıyla Kiev’in elinde altı sistem bulunuyordu. Geçen eylül ayında ise dönemin şansölyesi Olaf Scholz, Kiev’e 17 adet daha IRIS-T sistemi gönderme planlarını açıklamıştı.
-
Görüş1 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Asya2 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Ortadoğu7 gün önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi1 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Avrupa6 gün önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Amerika2 hafta önce
ABD’de göçmen isyanı büyüyor: Deniz piyadeleri Los Angeles’ta
-
Görüş1 hafta önce
İsrail’in ‘Bildiği Şeytan” ile İşi Bitti mi?
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?