AMERİKA
İngiltere ve ABD’nin menzil farkı

İngiltere ve ABD arasında Ukrayna’ya askeri destek konusunda menzil farkı var. Londra Ukrayna’ya 300 km menzilli füzelerle birlikte stratejik silahların verilmesini savunurken Washington henüz o noktada değil.
Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı James Celverly ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Washington’da görüştü. Ortak basın toplantısında İngiliz dışişleri bakanı “İngiltere açısından elbette mali ve askeri yardım sağlamaya devam edeceğiz. Ukraynalılara kendilerini işgale karşı başarılı bir şekilde savunmaları için ihtiyaç duydukları araçları vermeyi amaçlıyoruz” dedi.
Ukrayna’nın kaybettiği toprakları geri alması üzerine sorulan bir soruya yanıt olarak ABD Dışişleri Bakanı Blinken, “Ukrayna’nın kendisini Rus saldırganlığına karşı etkili bir şekilde savunmak için ihtiyaç duyduğu şeye sahip olduğundan emin olmak bizim kararlılığımızdır” ifadelerini kullandı.
İngiliz bakan Ukrayna’ya askeri yardımın devamının önemine dikkat çekti. Ünlü düşünce kuruluşu Atlantik Konseyini de ziyaret eden Celverly burada önemli açıklamalarda bulundu. İngiliz bakan, “Bizim görüşümüz, Ukrayna’nın başarılı olması, muzaffer olması gerektiğidir. Bunu yapmanın en insancıl yolu, hızlı bir şekilde galip gelmeleridir ve bunu yapmanın en iyi yolu, onlara bu işi yapmaları için ihtiyaç duydukları araçları vermek ve bu araçları onlara bu noktada ve şimdi vermektir” siye konuştu.
İngiliz Dışişleri Bakanı Cleverly ülkesinin verdiği askeri desteğin ayrıntılarına da değindi:
“Hava savunmasının ve Ukraynalıların kendilerini hava saldırılarına karşı koruma ve engelleme yeteneklerinin önemli olduğunun farkındayız. Filomuzda F-16 yok. Bu, bağışlayabileceğimiz bir ekipman türü değil. Bu yılın başında tankları bağışlayabildik. Zırhlı araçlar ve çok önemli miktarda mühimmat bağışladık. Ayrıca, yeni nesil savaş pilotlarını, yeni nesil amfibi savaş birliklerini eğitmek için uluslararası ortaklarımız ve Ukrayna Ordusu ile çok yakın çalışma içindeyiz”
İngiltere uzun süredir Ukrayna’ya uzun menzilli füze verilmesini savunsa da ABD bu konuda nihai kararını henüz vermiş değil. Konuya ilişkin Politico kaynaklı bir habere göre de Washington’un pozisyonunda bir değişiklik yok.
Washignton Post’un haberine göre İngiltere Ukrayna’ya menzili 300 kilometreye ulaşan füze sistemleri vermeyi değerlendiriyor. İngiliz devlet dökümanlarına atıf yapılan habere göre Londra konu hakkında son kararını henüz vermedi.
Politico dergisi ise ABD’li bir yetkiliye dayandırdığı haberinde uzun menzilli füzelerle ilgili Washington’un pozisyonunda bir değişiklik olmadığını söyledi.
AMERİKA
Elon Musk: Özelleştirilmesi makul olan her şeyi özelleştirmeliyiz

Elon Musk, Devlet Verimliliği Departmanı’nın (DOGE) öncülüğünde “bürokrasiyi küçültme” çabasının bir parçası olarak federal hükümetin işlevlerini de özel sektöre devretmek istiyor.
Musk yakın zamanda hafta Morgan Stanley tarafından düzenlenen bir teknoloji konferansında Posta İdaresi’nin özelleştirilmesi gerektiğini söyledi ve “Özelleştirilmesi makul olan her şeyi özelleştirmeliyiz,” demişti.
Trump da zaman zaman Posta İdaresi’ni özelleştirmeyi ve Ticaret Bakanlığı ile birleştirmeyi öneriyor.
Sendika yetkilileri ve Demokrat Kongre üyeleri ise özelleştirme tartışmalarından endişe duyuyor ve böyle bir hamlenin çalışanlara zarar vereceğini, fiyatları yükselteceğini ve kırsal bölgelerdeki hizmetlere orantısız bir şekilde zarar vereceğini savunuyorlar.
ABD Posta İdaresi’nin müdürü de geçen ay milletvekillerine gönderdiği mektupta Elon Musk’ın DOGE ekibiyle “daha fazla verimliliğin belirlenmesi ve elde edilmesine” yardımcı olmasına izin veren bir anlaşmaya vardığını söylemişti.
Trump’ın ilk başkanlığı sırasında göreve gelen ve Biden yönetimi sırasında kurumun kadrolarını küçültmek için harekete geçen Posta İdaresi Genel Müdürü Louis DeJoy, geçen ay Musk’ın grubuyla bir anlaşma imzaladığını söylemişti.
ABD’de federal kurumların bazı işlevlerinin özel sektöre devri elbette yeni değil ve Musk’ın şirketleri de bu furyadan faydalanıyor. Örneğin NASA’nın SpaceX’e artan bağımlılığı gibi.
Şu ana kadar muhafazakârların uzun süredir hedefinde olan üç kuruluş Trump yönetiminin hedefinde: Demiryolu operatörü Amtrak, Posta Hizmetleri ve mortgage devleri Fannie Mae ve Freddie Mac.
Fannie Mae ve Freddie Mac, bir zamanlar hayati bir kamu hizmeti yürüten özel sektör şirketleriydi. Bu şirketler 2008 mali krizinde büyük bir sıkıntıya düştüler ve ABD hükümeti bu şirketleri devraldı.
Postane de zaten yarı özel bir kurum, çünkü çoğunlukla kendi kendini finanse ediyor, sadece federal hükümetten gelen çok küçük bir sübvansiyona dayanıyor.
Amtrak da özel sektöre ait raylar üzerinde çalışıyor.
AMERİKA
Trump ‘kurtuluş günü’ tarifelerini açıklayacak

ABD Başkanı Donald Trump, bugünü (2 Nisan) “Kurtuluş Günü” ilan etti. Bu kapsamda Başkan’ın, daha önce eşine rastlanmamış gümrük tarifelerini uygulamaya sokacağı belirtiliyor.
Çeşitli medya kuruluşları ve Trump’ın kendi yorumları, vergilerin geniş bir mal yelpazesinde %20’ye kadar çıkabileceğini ve ülkelerin misilleme yapmasının beklendiğini öne sürüyor.
Trump, çarşamba günü öğleden sonra yapılacak (TSİ akşam saatlerinde) “Amerika’yı Yeniden Zengin Yap” töreninde, ABD’nin küresel ticaret ortaklarına yönelik, adaleti yeniden tesis edeceğini, ülkeyi yabancı mallara bağımlılıktan kurtaracağını ve ekonomiyi canlandıracağını söylediği bir dizi yeni, karşılıklı gümrük vergisini resmen açıklayacak.
Wall Street Journal’ın haberine göre, konuya aşina olan kişiler Trump’ın ABD’nin ticaret ortaklarının çoğuna %20 civarında “büyük ve basit” bir gümrük vergisi ve sektöre özel potansiyel vergiler uygulayabileceğini söyledi.
Moody’s’in baş ekonomisti Mark Zandi, Axios’a gönderdiği bir e-postada “Söylemeye gerek yok, bu ciddi bir resesyonla sonuçlanır,” dedi.
Trump’ın ne açıklayacağı konusunda aslında çok az şey biliniyor. Bu belirsizlik, şirketler ve tüketiciler arasındaki duyarlılığı azalttı; bu da harcamalarda ve büyümede bir gerilemeye işaret edebilir, fakat somut veriler henüz gelmedi.
Amerikan imalat sektörü alarm veriyor: Daralma sürüyor
Dahası bu tarifelerin yardımcı olması için tasarlandığı imalat sektörü bile zarar görmeye başladı. Comerica’nın baş ekonomisti Bill Adams dün yayınladığı bir notta son dönemdeki zayıf verilere atıfta bulunarak, “İmalatçılar yüksek gümrük vergilerine kötü tepki veriyor,” dedi.
Gümrük tarifeleri teoride ABD içindeki üretimi ve istihdamı artırmayı amaçlıyor fakat mesele göründüğünden daha karmaşık. Kısa vadede ABD’li üreticiler bu tarifelerden zarar görecek ve uzun vadede daha fazla istihdama yol açıp açmayacağı soru işareti.
ABD’li üreticiler ürünlerini yurt içinde üretiyor olabilirler, fakat üretim için pek çok şeyi de ithal ediyorlar. Bunlar arasında motorlu araç parçaları, elektrikli ve elektronik bileşenler ve demir dışı metaller (alüminyum hariç) yer alıyor. Deloitte’un bugün yayınladığı bir raporda da belirtildiği üzere bu ürünlerin önemli bir kısmı Meksika, Kanada ve Çin’den geliyor.
Trump’ın gümrük vergileri geniş tabanlı olursa, bu “ara girdi” maliyetleri artacak. İmalatçılar şimdiden bu konuda endişeli ve bekleme modundalar. Tedarik Yönetimi Enstitüsü dün imalat sektörünün mart ayında daralmaya girdiğini ve faaliyet endeksinin 50,3’ten 49’a düştüğünü açıkladı. 50’nin altındaki endeks daralmaya işaret ediyor.
İmalatta ara girdi ithalatına bağımlılık Beyaz Saray’ın başını ağrıtacak
Öte yandan ABD’deki imalat sektörü büyük oranda gelişmiş ve yüksek düzeyde otomasyona dayalı. Ekonomik Analiz Bürosunun verilerine göre, Ocak 2020’den Şubat 2025’e kadar sektördeki reel GSYİH yaklaşık %11 artarak 2025’teki dolar cinsinden 2,8 trilyon dolardan 3,1 trilyon dolara yükseldi. Başka bir deyişle, yurt içinde daha fazla şey üretildi.
Fakat sektördeki istihdam gelişmiyor. Örneğin Ocak 2020’de imalat sektöründe 12,75 milyon işçi çalışıyordu. Çalışma Bakanlığı verilerine göre, Şubat 2025’te bu sayı 12,76 milyon.
Deloitte’tan Kilpatrick, imalat sektöründeki büyümenin, bir şeyler inşa etmek için ileri teknoloji kullanan, nispeten az sayıda ancak yüksek vasıflı işçiye sahip sektörlerde gerçekleştiğini söylüyor. Otomobil, temiz enerji ve savunma sektörleri bu alanlar arasında yer alıyor.
Öte yandan ABD’ye geri dönmesi beklenen emek yoğun fabrika işleri ise hâlâ denizaşırı ülkelerde çok daha kârlı bir şekilde yapılıyor. Kilpatrick, gümrük vergilerinin her türlü ithal malı kapsamak yerine bu gelişmiş sektörlere odaklanması gerektiğini savunuyor.
Moody’s’ten Zandi, işsizliğin 2025 sonunda %5,5’e yükseleceğini ve 2027’de %7’nin üzerine çıkacağını tahmin eden verileri de paylaştı. Şu anda işsizlik oranı %4,1 seviyesinde.
Axios’a konuşan bir Beyaz Saray yetkilisi gümrük vergilerinin yönetimin daha az regülasyon ve kamu harcamalarında kesinti içeren iktisadi gündeminin sadece bir parçası olduğunu söyledi.
Yetkili, “Bu konuda, gümrük vergilerinin iktisadi gündemimizin sadece bir parçası olduğunu açıkça ortaya koymayan herhangi bir haber kusurludur ve doğru bir resim sunmamaktadır,” dedi.
Dar gelirliler en çok zararı görebilir
Ayrıca gümrük tarifeleri, halihazırda yüksek enflasyonla mücadele eden düşük gelirlilere bir darbe daha vurabilir.
Yale Bütçe Laboratuarı tarafından yapılan bir analize göre, en düşük gelirli haneler, diğer ülkelerin kendi vergileriyle misilleme yaptığı %20’lik genel gümrük tarifeleri senaryosunda, harcanabilir gelirlerinin %5,5’e kadar düştüğünü görebilir.
En yüksek gelirli haneler için ise bu düşüş sadece %2,1.
Orta direkteki haneler için büyük tarifeler hane başına yılda ortalama 3.800 dolara mal olabilir. Yale Bütçe Laboratuvarı’na göre, en üst onda birlik dilimde yer alanlar için bu maliyet hane başına ortalama 9.500 dolar.
Yazarlara göre uzun vadede, varlık fiyatları düştükçe tarifelerin etkileri zenginleri de vurmaya başlıyor. Tarife eşitsizliği azalıyor, fakat bunun tek nedeni hisse senedi, tahvil ve gayrimenkul sahibi olanlar için durumun daha da kötüleşmesi.
Amerikalılar gümrük vergilerinden hoşlanmıyor
Amerikalılar da bu gümrük vergisi meselesini pek sevmiyor gibi görünüyor.
Associated Press-NORC Center for Public Affairs Research tarafından dün yayınlanan yeni bir ankete göre Trump yönetiminin ticaret politikaları hiç de popüler değil.
Ankete katılanların neredeyse yarısı yönetimin göçmenlik konusundaki çabalarını onayladıklarını belirtirken, Trump’ın diğer ülkelerle yürüttüğü ticaret müzakerelerini destekleyenlerin oranı sadece %38.
CBS News tarafından yapılan ayrı bir ankete göre Amerikalıların %72’si gümrük vergilerinin kısa vadede fiyatları artıracağına inanırken, %47’si fiyatların uzun vadede artacağını söyledi.
Gümrük tarifeleri tarihi: Büyük Buhran’da mıyız?
İthalat vergilerinin, ortalama tarifeyi yaklaşık %60’a yükselterek ABD’li çiftçileri ve üreticileri yabancı rakiplerden korumayı amaçlayan 1930 Smoot-Hawley Tarife Yasası kapsamında yürürlüğe girenlerden daha geniş olması bekleniyor.
Bu pek de rahatlatıcı bir emsal değil. Smoot-Hawley, diğer ülkelerin Amerikan ürünlerine gümrük vergileriyle misilleme yapmasına yol açarak Büyük Buhran’ı daha da kötüleştirmişti.
Bazı iktisatçılar ABD ekonomisinin 1930’da olduğundan daha fazla ithalata bağımlı olduğu konusunda uyarıda bulunuyor. O zamanlarda gelen misilleme sonucunda şeker ve yumurta fiyatları uçuşa geçmişti.
1890 McKinley Tarifesi, yerli sanayiyi yabancı sanayiden korumayı amaçlayan bir politika olarak neredeyse tüm ithalata yaklaşık %50 oranında vergi uygulamıştı.
Kanada’nın da aralarında bulunduğu bazı ülkeler tarım ürünlerine yönelik gümrük vergileriyle misilleme yapmış ve Büyük Britanya ile daha güçlü ticari bağlar kurarak yanıt vermişti.
1900’lerin başında ithal mallara ortalama Amerikan gümrük vergisi %27,5’ti. Bu oran, 1930’lı yılların bunalım dönemi bir yana bırakılırsa, ilk Trump dönemine kadar tarihsel olarak hep aşağı yönlü bir seyir izlemişti.
AB misilleme hazırlığında
Avrupa Komisyonu’a göre AB’nin ABD ile olan mal fazlası, ihracatın artması ve ithalatın azalmasıyla 2023’ten 2024’e kadar 41 milyar Avro artarak 198,2 milyar avroya yükseldi.
AB’nin misillemeleri arasında ABD firmalarının AB’nin kamu alımları pazarına erişiminin kısıtlanması, ABD’li büyük teknoloji firmalarına ek kontroller getirilmesi ve yarı iletken ekipman ve kimyasallar gibi kritik teknolojilerin ihracatının yasaklanması yer alıyor.
Salı günü AP milletvekillerine konuşan Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen de benzer şekilde AB’nin ABD ile ticaret müzakerelerinde “birçok kartı elinde tuttuğunu” belirtti ve “Ticaretten teknolojiye ve pazarımızın büyüklüğüne kadar… tüm enstrümanlar masada,” dedi.
Bloomberg ve Goldman Sachs kısa süre önce Trump’ın korumacı politikalarının Avro Bölgesi GSYİH’sini yaklaşık yüzde 1 puan azaltacağını tahmin ederken, diğer çalışmalar genel etkinin çok daha düşük olabileceğini öne sürüyor.
Bloomberg Economics, karşılıklı gümrük vergilerinin ABD enflasyonunu %2,5 oranında artıracağını ve GSYİH’yi %4 oranında azaltacağını, yani ABD üretimine vurulacak toplam darbenin 2008 mali kriziyle kıyaslanabilir olacağını tahmin ediyor.
Bloomberg ayrıca, AB’nin toplam üretiminin “sınırlı bir kısmı” etkileneceği için bloğa “ekonomik darbenin” muhtemelen “yönetilebilir” olacağını belirtti.
Kanada, Meksika ve Güneydoğu Asya’daki ülkelerin ise önemli ölçüde daha fazla etkileneceği belirtildi.
Bu arada Deutsche Bank, karşılıklı vergilerin ABD ekonomisi üzerinde daha küçük bir etkisi olacağını, GSYİH’nin %0,25 ila %1,2 puan daralacağını ve enflasyonun yüzde 1,2 puan artacağını söyledi.
Deutsche analistleri, Beyaz Saray’ın “piyasa ve ekonomi açısından acı eşiğinin ne olduğunun hâlâ tam olarak belli olmadığını” söyleyip “Şu anda yönetimden gelen söylem [bunun] yüksek olduğunu gösteriyor gibi görünüyor, ancak olağanüstü miktarda belirsizlik var,” diye eklediler.
AMERİKA
ABD’li senatörlerden Rus petrolü alan ülkelere yüzde 500 gümrük vergisi tehdidi

ABD Senatosu’nda, Rusya’nın Ukrayna ile barış anlaşmasını reddetmesi durumunda Rus kaynaklarını (petrol, doğalgaz, uranyum vb.) satın alan ülkelere yüzde 500 gümrük vergisi uygulanmasını öngören yasa tasarısı hazırlandı. Cumhuriyetçi ve Demokrat senatörlerin ortak hazırladığı tasarı, barış görüşmelerinin başarısız olması veya Rusya’nın anlaşmayı ihlal etmesi halinde devreye girecek.
ABD Senatosu’nda, Kremlin’in Ukrayna ile barış anlaşmasını reddetmesi halinde Rusya’ya karşı yeni yaptırımlar öngören bir yasa tasarısı hazırlandı.
The Washington Times‘ın haberine göre tasarı, Rusya’dan petrol, doğalgaz, uranyum ve diğer kaynakları satın alan ülkelerden ithal edilen ürünlere yüzde 500 gümrük vergisi uygulanmasını içeriyor.
Tasarıyı Cumhuriyetçi Parti’den Senatör Lindsey Graham ve Demokrat Parti’den Senatör Richard Blumenthal sundu.
Tasarının ortak imzacıları arasında hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat Partili 50 senatör bulunuyor.
Kaynak alıcısı ülkelere yönelik vergilere ek olarak, tasarı Rusya’yı destekleyen şahıslara karşı yaptırımlar da içeriyor.
Yaptırımların, barış görüşmelerinin başarısız olması veya bir anlaşmaya varılması ancak Rusya tarafından ihlal edilmesi durumunda yürürlüğe girmesi öneriliyor.
Senatörler ortak açıklamalarında, “Rusya’ya yönelik bu yaptırımlar hazır ve Senato ile Temsilciler Meclisi’nde oylamaya sunulursa her iki partiden ve her iki meclisten de öncelikli destek alacaktır,” ifadelerini kullandı.
Senatörler, Başkan Donald Trump ve ekibinin 2025 yılında savaşı sona erdirerek “özgür ve demokratik Ukrayna’nın korunmasını sağlayacağını” umduklarını belirtti.
Daha önce Başkan Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Ukrayna’da barış konusunda anlaşamaması halinde Rus petrolüne yüzde 25 ila 50 arasında gümrük vergisi getireceğini açıklamıştı.
Trump, Rusya’dan petrol alan yabancı şirketlerin ABD’de iş yapamayacağını kaydetti.
Trump ayrıca, Putin’in Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin meşru olmadığı yönündeki açıklamaları ve ülkede dış yönetim kurulması önerisi nedeniyle “çok kızgın” ve “öfkeli” olduğunu belirtti.
Reuters‘a konuşan konuya vakıf kaynaklar, Moskova’nın “Ukrayna’da ateşkes görüşmelerini uzatması” nedeniyle ABD Başkanı’nın yönetiminin “önümüzdeki aylarda” bir barış anlaşmasına varılamayacağı sonucuna vardığını söyledi.
Kaynaklara göre bu nedenle Beyaz Saray, Rusya’yı tutumunu yeniden gözden geçirmeye zorlayabilecek ekonomik ve diplomatik önlemleri tartışmaya başladı.
Beyaz Saray’da artık olası barış senaryolarından hiçbirinin tam olarak gerçekçi görülmediği belirtiliyor.
Reuters ajansının kaynakları, bu durumun Washington’un üç yıldan fazla süredir devam eden savaşın belirsiz bir süre daha uzayacağı ve Ukrayna’nın Batı’dan ek askeri ve mali desteğe ihtiyaç duyacağı yönündeki endişelerini artırdığını kaydetti.
ABD Hazine Bakanı: Yaptırımların geleceği Rusya’nın adımlarına bağlı
-
ORTADOĞU5 gün önce
Suriye İnsan Hakları Takip Komitesi: Sahil bölgesinde soykırım işlendi
-
DÜNYA BASINI1 hafta önce
Batı medyası ve siyasetinden temkinli İmamoğlu değerlendirmeleri
-
DÜNYA BASINI2 hafta önce
Ekrem İmamoğlu’na gözaltı dünya medyasının gündeminde
-
GÖRÜŞ1 hafta önce
Sosyalizmin yeni dünya-sistemindeki yeri – 2
-
DİPLOMASİ6 gün önce
Politico: İmamoğlu’nun tutuklanmasına rağmen AB, Türkiye’ye para göndermeye devam edecek
-
DÜNYA BASINI2 hafta önce
Zelenskiy’in Batı’ya başarısız yolculuğu
-
GÖRÜŞ1 hafta önce
Husiler’in Savaşı: “Altıncı Orta Doğu Savaşı” ve Filistin Anlatısı
-
AMERİKA2 hafta önce
Kennedy suikastı dosyaları Trump yönetimi tarafından yayınlandı