Avustralya’nın en üst düzey savunma yetkilisi cuma günü, planlanan nükleer denizaltı alımının ülkeyi ABD’ye borçlu bırakacağı yönündeki eleştirilere karşı çıktı.
Yorumlar, ABD, İngiltere ve Avustralya’nın, Avustralya’nın “en yüksek” nükleer silahların yayılmasını önleme standartlarını karşılarken resmi olarak nükleer reaktör, malzeme ve ekipman almasına olanak tanıyan güncellenmiş bir AUKUS anlaşması imzaladıklarının ortaya çıkmasının ardından geldi. Savunma Bakanı Richard Marles cuma günü yaptığı açıklamada anlaşmanın bu hafta başında imzalandığını ve ayrıntıların ABD Başkanı Joe Biden’ın Kongre’ye gönderdiği bir mektupta yer aldığını söyledi.
Mektupta, orijinal anlaşmanın şartlarının, ülkeler planlar üzerinde istişare ederken “deniz nükleer tahrik bilgilerinin değişimine” izin verdiği belirtildi. Avustralya, ABD ve Birleşik Krallık, Çin’in yükselişine karşı koyma çabalarının bir parçası olarak 2021 yılında AUKUS anlaşmasını duyurdu. Başbakan Anthony Albanese planları Avustralya’ya “üstün bir savunma kabiliyeti” kazandırırken kendi sanayi tabanını da geliştireceği şeklinde müjdeledi.
Avustralya’nın ulusal yayın kuruluşu ABC’ye konuşan ve aynı zamanda İşçi Partisi hükümetinde başbakan yardımcısı olarak görev yapan Marles, güncellemenin planlara yasal dayanak sağlayan “antlaşma düzeyinde bir anlaşma” olduğunu söyledi.
Marles ayrıca, anlaşmaya şiddetle karşı çıkan ve 1991-1996 yılları arasında ülkeyi yöneten eski Başbakan Paul Keating’in eleştirilerine de yanıt verdi. Keating, ABC’ye verdiği bir röportajda AUKUS’un ABD’nin “Avustralya’yı askeri olarak kontrol etmesi” anlamına geldiğini ve “Avustralya’yı ABD’nin 51. eyaleti haline getireceğini” söyledi. Ayrıca Avustralya’da artan ABD askeri varlığını da eleştirdi.
“Yanlış olan, ABD’nin ve ordusunun, ordumuzun ve dış politika ayrıcalıklarımızın yerini almasına izin verirsek, stratejik özerkliğimizi, Avustralya hükümetlerinin ve Avustralya halkının dünyada nereye ve nasıl karşılık vereceklerini belirleme hakkını tamamen kaybetmemizdir” dedi.
Marles, Keating’in yorumlarının AUKUS planının “adil bir nitelemesi olmadığını” söyledi.
“Yapmaya çalıştığımız şey, içinde yaşadığımız bölgenin kolektif güvenliğine katkıda bulunduğumuzdan emin olmaktır” dedi ve ekledi: “Kendi güvenliğimizi en iyi bu şekilde sağlayabiliriz.”
Marles ayrıca anlaşmanın nükleer atıkların Avustralya’ya getirilmesine yol açacağı yönündeki iddiaları da reddetti.
“ABD ya da İngiltere’den Avustralya’ya herhangi bir nükleer atık gelmesi söz konusu değil” diyen Marles, “Kendi nükleer atıklarımızla ilgileneceğiz, geçen yılın mart ayında da bunu duyurmuştuk” dedi.
Avustralya nükleer çöplüğe mi dönüşecek?
Başbakan Anthony Albanese de Keating’e yanıt vererek, “Paul’un kendi görüşleri var, bunlar iyi biliniyor. Başbakan olarak benim görevim Avustralya’nın 2024’te neye ihtiyacı varsa onu yapmaktır. Dünya farklı, 1996 ile 2024 yılları arasında dünya değişti,” dedi.
AUKUS anlaşmasının “birinci ayağı” kapsamında Avustralya 2030’larda ABD’den en az üç Virginia sınıfı denizaltı satın almayı ve İngiltere ve ABD teknolojisini kullanarak kendi denizaltılarını inşa etmeyi planlıyor. Canberra, 2050’lere kadar nükleer enerjiyle çalışan sekiz denizaltıya sahip olmayı hedefliyor.
ABD ve İngiltere’nin denizaltı programlarında yaşanan gecikmeler ve kasım ayındaki başkanlık seçimleri öncesinde ABD’deki siyasi belirsizlik göz önüne alındığında, planların uygulanabilirliği konusunda soru işaretleri ortaya çıktı.
Marles Sky News’e verdiği demeçte AUKUS’un Washington’da iki partinin de desteğini aldığını kanıtladığını söyledi.
“Bu yılın kkasım ayında ABD’de kim seçilirse seçilsin, geleceğin ne getireceği konusunda gerçekten kendimize güveniyoruz” dedi.
AUKUS planları Çin’i mi endişelendirmeli yoksa Avustralya’yı mı?