Diplomasi
BM Göç Direktörü: Suriye’ye büyük ölçekli geri dönüşler ihtimal dışı

BM Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Başkanı Euractiv’e verdiği mülakatta, AB’den Suriye’ye tam ölçekli sığınmacı geri dönüşünün şu anda mümkün olmadığını söyledi.
IOM Genel Direktörü Amy Pope, Brüksel göçmenlerin hangi ülkelere geri gönderilmesinin güvenli olacağını tartışırken tartışmaya müdahil olarak, “Çok kırılgan bir dönemden geçiyoruz,” dedi.
Beşar Esad yönetiminin aralık ayında devrilmesinden sadece bir gün sonra AB ülkeleri, “belirsizlik” ve ortaya çıkan durumun yeniden değerlendirilmesi ihtiyacını gerekçe göstererek Suriye’den gelen sığınma taleplerinin işleme alınmasını askıya almıştı.
Altı ay sonra, Suriye’deki durum istikrarsızlığını koruyor ve geçtiğimiz ay yaşanan ve azınlıklara yönelik hâlâ devam eden şiddet olayları süregelen istikrarsızlığın altını çiziyor.
Pope, “Hâlâ çatışmaların yaşandığı bölgeler var. Ülkede hâlâ geri dönmenin güvenli olmadığı bölgeler var. Evlerine dönmek ve ülkelerinin yeniden inşasının bir parçası olmak isteyen Suriyeli topluluklar arasında büyük bir heyecan olduğunu biliyoruz,” diye ekledi.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) verilerine göre 2024 yılı itibariyle Almanya, BM koruması altındaki 716.728 mülteci ve 64.504 sığınmacı ile Avrupa’daki en büyük Suriyeli topluluğuna ev sahipliği yapıyor.
Suriye içinde ise 7,4 milyon kişi ülke içinde yerinden edilmiş durumda. UNHCR’ın kısa süre önce yaptığı bir araştırma, hâlâ Suriye’nin kuzeybatısındaki kamplarda ve gayrı resmi yerinden edilme bölgelerinde yaşayan 1,95 milyon kişiden 1 milyondan fazlasının 12 ay içinde evlerine dönmeyi planladığını gösterdi.
Pope, “İnsanların evlerine dönmelerine yardımcı olmak istiyoruz, ama bunu güvenli bir şekilde yaptıklarından emin olmak istiyoruz,” dedi.
Fakat IOM şu anda UNHCR’ın Suriye’ye büyük ölçekli geri dönüşlerin mümkün olmadığı yönündeki görüşüne katılıyor.
Pope, “Büyük ölçekli geri dönüşlerin güvenli olup olmadığını belirlemek için UNHCR’daki ortaklarımıza bakıyoruz ve onlar şu ana kadar hayır dediler. Büyük ölçekli geri dönüşleri gerçekleştiremeyiz,” iddiasında bulundu.
AB Suriye’ye yönelik yaptırımları hafifletiyor
Pope, Suriye’deki HTŞ hükümetinin başarısının, daha fazla Suriyelinin evlerine güvenli bir şekilde dönebilmeleri için yapbozun hayati bir parçası olduğuna inanıyor.
Fakat bu hükümetin başarısının, “yaptırımların kaldırılıp kaldırılmaması ve sermayenin ülkenin yeniden inşasına yardımcı olmak üzere ülkeye geri dönmeye başlaması da dahil olmak üzere bir dizi faktöre bağlı” olduğunu da ekliyor.
Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana hem insanları hem de ekonominin kilit bölümlerini hedef alan geniş kapsamlı AB yaptırımlarına maruz kaldı. Bu tedbirler arasında petrol ihracatının yasaklanması ve uluslararası finans sistemlerine erişimin sınırlandırılması da yer alıyordu.
Esad’ın devrilmesinin ardından AB dışişleri bakanları ocak ayında Suriye’ye yönelik yaptırımların kademeli olarak kaldırılmasına karar verdi; ilk etapta iktisadi toparlanmayı desteklemek amacıyla enerji, ulaşım ve başlıca finans kuruluşlarına yönelik tedbirler hafifletildi.
Fakat Pope, “Mali soruların yanı sıra güvenlik ve istikrarla ilgili gerçek sorular da var,” dedi.
IOM’den ‘git ve gör’ ziyaretleri tavsiyesi
Şu anda IOM’in AB ülkelerine tavsiyesi “git ve gör” ziyaretlerine izin verilmesi yönündedir.
“Git ve gör” ziyaretleri, mültecilerin ev sahibi ülkelerdeki yasal statülerini riske atmadan seyahat etmelerine ve sahadaki koşulları değerlendirmelerine olanak sağlıyor.
IOM şu anda Lübnan ve Türkiye ile sınır noktalarında ve Ürdün’de çalışıyor.
“İnsanların gidip neler olup bittiğini öğrenmelerine yardımcı olabiliriz,” diyen Pope, bazı durumlarda gidilebilecek nispeten güvenli ve istikrarlı yerler olduğunu ve topluluklara destek sağlayabileceklerini söyledi.
Pope, “Gönüllü olarak evlerine gitmek isteyen insanlar varsa, devletlerin gidip bakmalarına ve ailelerini getirmenin güvenli olup olmadığına karar vermelerine izin vermelerini savunuyoruz,” dedi.
Bununla birlikte Pope, özellikle Suriye’nin aynı bölgelerinden gelen gruplar Avrupa’nın belirli bölgelerine birlikte yerleştikleri için, AB ülkelerinin Suriyeli topluluklarını anlamalarının önemini vurguluyor.
Pope’a göre, bu toplulukların geri dönmek isteyip istemediklerini, önlerinde ne gibi engeller olduğunu ve kalkınma ve insani yardımın güvenli ve gönüllü geri dönüşleri desteklemek üzere nasıl koordine edilebileceğini değerlendirmek çok önemli.
IOM lideri, “Ülkenin yeniden inşasının bir parçası olmak istiyorlar. Kendilerini bu işe adamış durumdalar ve birçoğu profesyonel ve birçoğu da Avrupa’da tam olarak kullanamadıkları becerilere sahip,” diye konuşuyor.
Bu insanların evlerine dönmek istemeyip sonsuza kadar Avrupa’da kalmak istemediklerini kaydeden Pope, “Evlerine dönüp umut ya da gelecek olmadığını görmek istemiyorlar,” dedi.
Pope’a göre bu, “işe yarayacak” bir strateji ile “sadece başarısız olmakla kalmayıp geri tepebilecek” bir strateji arasındaki farka işaret ediyor.
Diplomasi
Von der Leyen Papa’nın cenazesinde Trump ile görüşmeyi planlıyor

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, cumartesi günü Papa Francis’in cenazesinde Donald Trump ile yüzleşme fırsatı bulabilir.
Roma’daki Aziz Petrus Bazilikası, 88 yaşında hayatını kaybeden Papa Francis’e saygılarını sunmak için dünya liderlerinin bir araya geleceği cumartesi günü uluslararası diplomasinin odak noktası haline gelebilir.
Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’in yan yana oturacağı tahmin edilirken, liderler arasında bir etkileşim olması muhtemel görünüyor.
Komisyon, cenazenin Trump ile ilk doğrudan görüşme için bir fırsat olup olmadığına ilişkin soruları yanıtlamaktan kaçındı. Bir sözcü, “ikili görüşmelerin olacağı ihtimalinin dışlanamayacağını” belirtti.
Sözcü, “Cenaze töreninin kenarında başka fırsatlar ortaya çıkarsa, elbette bunlardan yararlanılacaktır,” diye ekledi.
Brüksel’deki yetkililer ve diplomatlar, Komisyon’un Beyaz Saray ile doğrudan bir iletişim kanalı olmamasına ilişkin şikayetlerini giderek daha yüksek sesle dile getiriyor.
Ocak ayında Trump’ın göreve başlamasından önce, von der Leyen’in çevresi yeni yönetimin “erken temaslar” kurmak için çaba göstermiş, hatta bir ziyaret olasılığını bile değerlendirmişti. Fakat bu çabalar sonuçsuz kaldı.
Çok az sayıda Komisyon üyesi Trump yönetimi ile doğrudan görüşme ayrıcalığına sahip oldu ve AB yetkilileri, ziyaretleri ayarlamaktan çok, üst düzey yetkilileri için Amerikalı meslektaşlarıyla görüşme ayarlamakta yaşadıkları zorluklardan şikayet ediyor.
Ticaret Komiseri Maroš Šefčovič, von der Leyen’in etkili başdanışmanı Björn Seibert’in de zaman zaman eşlik ettiği üç Washington gezisi ile öne çıkıyor. Seibert, dış ilişkiler faaliyetleri kapsamında, ABD’nin çelik ve alüminyuma gümrük vergisi uygulamaya koymadan hemen önce, şubat ayında Washington’da görüşmeler yaptı.
Fakat diplomatik girişimlerin somut bir etkisi olmadı. Von der Leyen’in yeni ABD yönetimine yönelik tavrı da gözle görülür şekilde sertleşti. Leyen, Zeit’a verdiği mülakatta, “Avrupa hâlâ bir barış projesidir. Kuralları koyan kardeşlerimiz ya da oligarklarımız yok. Komşularımızı işgal etmiyoruz ve cezalandırmıyoruz,” diye konuştu.
Trump ile doğrudan temas kurmak, von der Leyen’e şu anda 90 gün süreyle askıya alınmış olan gümrük vergileri konusunda Avrupa’nın taleplerini dile getirmek için nadir bir fırsat sunacak.
Avrupa Komisyonu’nun Avrupa’nın ticaret politikası üzerinde tek kontrol sahibi olmasına rağmen, Trump şu ana kadar von der Leyen ile doğrudan görüşmekten kaçındı ve bunun yerine İngiltere, Fransa, İtalya ve Norveç olmak üzere dört Avrupa lideriyle ayrı ayrı görüşerek “böl ve yönet” stratejisini tercih etti.
Bu arada, İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, von der Leyen ile Trump arasında ikili bir görüşme olasılığını soğuk karşıladı ve mevcut koşullar altında bunun zor olacağını söyledi.
Tajani, “Aceleye getirilmiş bir toplantı için doğru zaman olduğunu düşünmüyorum. İhtiyacımız olan şey, Avrupa ve ABD arasında doğru bir şekilde yapılabilmesi için yeterli zamanın ayrıldığı, derinlemesine bir diyalog,” dedi.
Trump’ın en sevdiği Avrupalı lider olan İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, geçen hafta Washington’a yaptığı ziyaret sırasında bir kez daha bu fikri gündeme getirerek, AB-ABD zirvesini kolaylaştırma planlarını canlandırmak istiyor.
Fakat AB zirveleri Avrupa Konseyi’nin yetki alanına girdiğinden, bu tür görüşmeleri başlatmak Cumhurbaşkanı António Costa’ya düşüyor.
Şu anda AB yetkilileri, yakın zamanda bir AB-ABD zirvesinin yapılmayacağını belirtiyor.
Haziran ayında Lahey’de yapılacak NATO zirvesi, özellikle birkaç gün sonra bir AB zirvesinin de yapılacak olması nedeniyle potansiyel bir fırsat olarak gösteriliyor.
Diplomasi
Trump: Hamaney ile görüşmeye açığım, Çin ile görüşüyoruz

ABD Başkanı Donald Trump, Time dergisine verdiği mülakatta İran Dini Lideri Ali Hamaney ile görüşmeye açık olduğunu belirtti. Trump, İran’ın nükleer silah edinmesini engellemek için gerekirse askeri müdahalede bulunabileceğini ima ederken, Suudi Arabistan’ın İsrail ile normalleşme anlaşmalarına katılacağını öngördü.
ABD Başkanı Donald Trump, Time dergisine verdiği mülakatta, İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney ile görüşmeye açık olduğunu vurguladı.
Trump, dergiye yaptığı açıklamada, İran ile nükleer müzakereler konusunda askeri gerilimin tırmanma olasılığına değindi. Bir anlaşmaya varılmasını umduğunu belirten Trump, “Saldırmadan bir anlaşmaya varabileceğimizi düşünüyorum,” dedi.
ABD’nin İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine saldırmasını engellediği yönündeki iddialara ilişkin ise Trump, “Onları engellemedim, ancak saldırıya hazırlamadım,” ifadelerini kullandı.
Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, diplomatik çabaların Tahran’ın nükleer silah edinmesini engellemede başarısız olması hâlinde İsrail’i İran ile askeri bir çatışmaya sürükleyebileceğini söyledi.
İran’ın nükleer silaha sahip olmayacağını belirterek, gerekirse saldırı düzenlemek “zorunda kalabileceğini” sözlerine ekledi.
Çin ile müzakereler
Öte yandan Trump, Washington’ın Pekin ile aktif olarak bir anlaşmaya varmak için müzakereler yürüttüğünü duyurdu. Çinli mevkidaşı Xi Jinping ile gümrük vergileri konusunda bir telefon görüşmesi yaptığını belirtti.
Normalleşme süreci
Time dergisinin “Washington, Suudi Arabistan ile normalleşmeye eskisinden daha mı yakın?” sorusuna yanıt veren Trump, Riyad’ın İsrail ile normalleşme anlaşmalarına “katılacağını” öngördü.
Suudi Arabistan’ın ABD ekonomisine 1 trilyon dolar yatırım yapmayı kabul ettiğini de açıkladı.
Trump ayrıca, selefi Joe Biden yönetimini normalleşme konusunda hiçbir şey yapmamakla eleştirdi.
Trump, “Orada 4 ülkemiz vardı, her şey hazırdı, tamamlayacaktık ve şimdi yeniden başlayacağız,” şeklinde konuştu.
Trump, Suudi Arabistan ziyareti sırasında dev silah satışı önerecek
Orta Doğu ziyareti
Röportajda yer alan bilgilere göre, gelecek Mayıs ayında Suudi Arabistan’ı kapsayacak şekilde planlanan Orta Doğu ziyaretine ilişkin Trump, daha sonra Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni de ziyaret edeceğini ve başka bir tur daha yapacağını belirtti.
Trump, “Orta Doğu’da ve sanırım tüm dünyada çok iyi ilişkilerim var,” ifadesini kullandı.
Üniversite protestoları
Bunun yanı sıra Time‘ın, Gazze’deki soykırımı kınayan protestoların ardından ABD üniversitelerine yönelik keyfi uygulamalar hakkındaki sorusuna yanıt veren Trump, “ifade özgürlüğünü desteklediğini” iddia etti.
Ancak, ABD’deki tüm üniversitelerde yaşanan “ayaklanmaları” desteklemediğini söyledi ve ülkenin “antisemitizm” olarak adlandırılan bir durum yaşadığını savundu.
Diplomasi
Trump: Kırım Rusya’da kalacak, Zelenskiy de bunu biliyor

ABD Başkanı Trump, Time dergisine verdiği mülakatta, Kırım’ın Rusya’da kalacağını ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’nin de bunu bildiğini belirtti. Trump, yarımadanın Rusya’ya geçmesinden Obama’yı sorumlu tutarken, Ukrayna savaşını 24 saatte bitirme vaadini ‘şaka’ ve ‘abartı’ olarak nitelendirdi.
ABD Başkanı Donald Trump, Time dergisine verdiği mülakatta, Kırım’ın Rusya’da kalacağını ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin de bunu bildiğini ifade etti.
Trump, yarımadanın Rusya’ya geçmesinden Barack Obama’yı sorumlu tuttuğunu belirtti. Ayrıca, Ukrayna’daki savaşı 24 saat içinde bitirme vaadini “şaka” ve “abartı” olarak nitelendirdi.
Reuters‘ın ulaştığı metne göre, ABD Başkanı’nın özel elçisi Steve Witkoff tarafından 17 Nisan’da Paris’te Avrupalı yetkililere sunulan Ukrayna’daki savaşı sona erdirme önerileri listesinde, “ABD, Rusya Federasyonu’nun Kırım üzerindeki kontrolünü hukuken tanır,” maddesi yer alıyordu.
Trump’ın başkanlığının ilk 100 gününe odaklanan mülakatta, Time Genel Yayın Yönetmeni Sam Jacobs ve kıdemli siyaset muhabiri Eric Cortellessa, Trump’a Kırım’ın Ruslara geçip geçmemesi gerektiğini ve nihai barış anlaşmasında Kırım ile Rusya’nın ele geçirdiği diğer dört bölgenin Rusya’ya bırakılmasının kendisi için kabul edilebilir olup olmayacağını sordu.
FT: Rusya, Ukrayna’da çatışmaları mevcut cephe hattında durdurmaya hazır
Trump, “Kırım [zaten] Ruslara geçti. Onu bana değil, Barack Obama’ya verdiler,” yanıtını verdi.
Trump sözlerine şöyle devam etti: “Eğer Kırım Rusya’da kalacaksa, sadece Kırım hakkında konuşmalıyız, çünkü hep ondan bahsediliyor. Kırım Rusya’da kalacak. Zelenskiy de bunu anlıyor, herkes oranın [Kırım’ın] uzun süredir onlarla [Rusya ile] olduğunu anlıyor. Ben gelmeden çok önce onlarlaydı. Tekrar söylüyorum, bu Obama’nın savaşı. Bu asla olmaması gereken bir savaş.”
Başka bir yanıtında Trump, daha önce defalarca yaptığı gibi, Rusya’nın Ukrayna ile savaşını “Joe Biden’ın savaşı” olarak nitelendirdi ve kendi başkanlığı döneminde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in komşu ülkeye asla saldırmayacağını da sözlerine ekledi.
Witkoff tarafından iletilen önerilerde, ABD’nin Rusya’nın Lugansk oblastı ile Zaporojye, Donetsk ve Herson oblastlarının bazı kısımları üzerindeki kontrolünü fiilen tanımaya hazır olduğu belirtiliyordu.
Ukrayna’nın ise toprak meselesinde yalnızca Rus birliklerinin küçük bir alanı kontrol ettiği “Harkov oblastındaki toprakların kontrolünü yeniden sağlayacağı” ifade ediliyordu.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Ukrayna anayasasının buna izin vermediğini belirterek Kırım’ın Rusya toprağı olarak tanınması ihtimalini reddetti.
Trump, başkanlığının ilk gününde neden söz verdiği gibi savaşı bitirmediği sorusuna, “Savaş üç yıldır sürüyor, ben ise sadece üç aydır durdurmaya çalışıyorum,” yanıtını verdi ve ekledi:
“Bunu mecazi anlamda söyledim ve abartı olarak söyledim, çünkü kendi görüşümü belirtmek için ve biliyorsunuz, bu tabii ki yalan haberlere konu oluyor. Açıkçası insanlar bunu söylediğimde şaka amaçlı olduğunu biliyorlar, ama aynı zamanda ona [savaşa] son verileceği de söylendi.”
Trump’a göre, Putin Rusya Devlet Başkanı, Zelenskiy de Ukrayna Devlet Başkanı olarak kalırsa savaşı bitirmek mümkün, ancak en önemlisi bunu yalnızca kendisi, yani Trump başarabilir.
-
Görüş2 hafta önce
Avrupa’da savaşa hazırlık tam gaz: Fransız askeri haritacılar Romanya’da ne arıyor?
-
Görüş2 hafta önce
İran-ABD müzakereleri: Maskat görüşmesi ne anlama geliyor?
-
Ortadoğu2 hafta önce
“Suriye ve İsrail normalleşmeye hazırlanıyor” iddiası
-
Dünya Basını2 hafta önce
Trump’ın anti-sosyal devleti
-
Dünya Basını2 hafta önce
FT: Xi’nin eli neden Trump’tan daha güçlü?
-
Avrupa4 gün önce
Almanya’da tren fabrikası tank üretimine başlıyor
-
Görüş2 hafta önce
ABD’nin İran’a baskısı: Yay gerildi ama henüz tam çekilmedi
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya’nın Berlin Büyükelçisi: ‘Ukrayna’da yabancı askerlerin konuşlandırılması kabul edilemez’