Bizi Takip Edin

Avrupa

Merkel, anılarında neden Ukrayna’nın NATO üyeliğine karşı çıktığını yazdı

Yayınlanma

Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, anılarını yazdığı yeni kitabında Ukrayna’nın NATO’ya kabulüne 2008 yılında karşı çıkmasının nedenlerini açıkladı. Merkel, bu kararın hem NATO’nun güvenliğini hem de Rusya’yla olası çatışmaları göz önünde bulundurarak alındığını belirtti.

Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel (2005-2021 yılları arasında görev yaptı), anılarında Ukrayna’nın 2008 yılında NATO’ya kabul edilmesine neden karşı çıktığını açıkladı.

Merkel, bu kararın alınmamasında yalnızca Ukrayna’nın durumu değil, aynı zamanda NATO’nun güvenliğine dönük endişelerin de etkili olduğunu belirtti.

Kitaptan alıntılar, bazı bölümlerinin ön baskı kopyasına ulaşan Die Zeit gazetesi tarafından yayımlandı.

Anılarının tanıtımı, 26 Kasım’da Berlin’de gerçekleştirilecek. Kitap, “Freiheit: Erinnerungen 1954 – 2021” başlığıyla yayımlanacak.

Merkel, kitabını uzun süre boyunca asistanlığını yapan özel kalemi Beate Baumann ile birlikte kaleme aldı.

Merkel, anılarında şu ifadelere yer verdi: “Yeni bir üyenin kabulü yalnızca o ülkeye değil, NATO’ya da daha fazla güvenlik sağlamalıdır. Bu nedenle, bir ülkenin üyeliğe kabul edilmesi için yalnızca askeri yetenekleri değil, aynı zamanda iç yapısına dair kriterler de göz önünde bulundurulur.”

Eski Şansölye, Moskova’nın tutumu dikkate alınmadan Ukrayna ve Gürcistan’a Üyelik Eylem Planı (MAP) statüsü verilmesinin “son derece pervasız” bir yaklaşım olduğunu ifade etti.

Merkel, Ukrayna’nın NATO’ya katılması durumunda ittifakın askeri yapılarının, Rusya’nın askeri güçleriyle doğrudan temasa geçeceğini belirtti.

Özellikle, o dönemde Rusya Karadeniz Filosunun Kırım’da konuşlanmış olduğunu vurgulayan Merkel, bu bağlamda, 2008’de varılan uzlaşmanın –Ukrayna ve Gürcistan’a MAP statüsü verilmemesi ancak bu ülkelerin NATO’yla yakınlaşmasının prensipte kabul edilmesi– “her uzlaşma gibi bir bedeli olmasına rağmen gerekli” olduğunu savundu.

Eski Şansölye ayrıca, Moskova’nın Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya katılım isteklerini “bir meydan okuma” olarak algıladığını dile getirdi.

Merkel’e göre, bu ülkelere aday ülke statüsü verilmesi durumunda Rusya’nın herhangi bir tepki göstermeyeceğine inanmak “kibir ve hayal siyaseti” olurdu.

Merkel, 2008 yılında Bükreş’te düzenlenen NATO Zirvesi’nde Ukrayna’nın NATO’ya kabul edilmesine sürekli olarak karşı çıkmıştı.

Avrupa

AB, Rusya yaptırımlarını ulusal düzeye taşımayı tartışıyor

Yayınlanma

Avrupa Birliği, Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın veto etme potansiyeli nedeniyle Rusya’ya yönelik ortak yaptırımları ulusal düzeye taşımayı değerlendiriyor. Politico’nun haberine göre, en az altı üye ülke bu seçeneği tartışırken, bazıları AB’nin birleşik cephesinin zayıflayacağından endişe ediyor. Çekya Dışişleri Bakanı Jan Lipavský, kararların giderek ‘gönüllüler koalisyonu’ düzeyinde alınabileceğini belirtti.

Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın, yeni ABD yönetiminin Rusya-Ukrayna savaşına yönelik tutumunu görme bahanesiyle ocak ayında Rusya’ya karşı yaptırımların uzatılmasını neredeyse engellediği belirtildi.

Politico‘nun haberine göre, AB ülkelerinin temmuz sonunda bu konuda tekrar oy kullanması gerekecek ve şimdiden süreci Orbán’ın olası vetosundan nasıl koruyacaklarını düşünüyorlar.

Değerlendirilen seçeneklerden biri, 27 üye ülkenin tamamının oybirliğini gerektiren Avrupa genelindeki yaptırımların ulusal düzeye taşınması.

Gazeteye konuşan altı diplomata göre, en az altı üye ülke yaptırımları kendi ulusal mevzuatlarına aktarmayı tartışıyor.

Diplomatlardan biri, kısıtlayıcı önlemlerin uzatılmama ihtimalini göz önünde bulundurarak “tüm yaptırım rejiminin sürdürülebilirliğini” sağlamanın gerekli olduğunu söyledi.

Bu adımı değerlendiren ülkeler arasında geçmişte AB çerçevesi dışında yaptırım uygulamaya sıcak bakmayan Belçika ve Çekya gibi ülkelerin de bulunması dikkat çekiyor.

Şimdiye kadar sadece Rusya ile sınırı olan birkaç ülke bağımsız olarak yaptırımlar uygulamıştı.

Fakat diplomatlar, Politico‘ya yaptıkları açıklamada, şu anda daha geniş bir üye ülke grubunun kendi ulusal tedbirlerini değerlendirdiğini doğruladı.

Tüm hükümetlerin bu fikri desteklemesi beklenmese de, birkaç öncü ülkenin bu adımı atması durumunda Macaristan’ın AB karar alma mekanizmalarını etkileme gücünün fiilen ortadan kalkacağı belirtiliyor.

Pazartesi günü AB dışişleri bakanları Rusya’ya yönelik 17’nci yaptırım paketini ele aldı.

Politico‘ya konuşan kaynaklardan biri, “Evet, eğer malum şüpheli [Macaristan] büyük bir sorun çıkarırsa, bunu aşmanın yolları bulunur,” dedi.

Ancak, özellikle Washington’ın Moskova ile tek taraflı olarak ilişkileri normalleştirme girişimleri göz önüne alındığında, AB’nin birleşik bir cephe olarak hareket etmesinin daha iyi olacağını düşünenler de var.

Ayrıca başka bir diplomat, bazı ülkelerin yaptırımları ulusal mevzuatlarına aktarma imkanına sahip olmadığını ve ayrı ayrı uygulanan yaptırımların AB yasalarının gücüne kıyasla daha zayıf kalacağını belirtti.

Öte yandan Çekya Dışişleri Bakanı Jan Lipavský, Orbán ile yaşanan sürekli anlaşmazlıkların, kararların giderek daha fazla Ukrayna’ya siyasi ve askeri destek sağlamak amacıyla bir araya gelen ülkeler grubu olan “gönüllüler koalisyonu” düzeyinde alınacağı anlamına geldiğini söyledi.

Lipavský, “Bu durum, AB kurumları içindeki ortak dış politikanın bir başarısızlığı olarak görülebilir, ancak siyasi bir çözüm bulmak zorundayız,” diye ekledi.

Alman siyaset bilimci Guérot’tan 9 Mayıs çağrısı: Avrupa barış için ses versin

Okumaya Devam Et

Avrupa

AB göçmenlerin geri dönüşü için yedi ülkeyi ‘güvenli’ ilan edecek

Yayınlanma

Euractiv tarafından görülen bir belgeye göre Avrupa Komisyonu, AB ülkelerinin sığınmacıları geri gönderebileceği yedi “güvenli üçüncü menşe ülke” önerecek.

Listede Bangladeş, Kolombiya, Mısır, Hindistan, Kosova, Fas ve Tunus yer alıyor.

Bu hamleyi, ilk olarak şubat ayında Euractiv tarafından haberleştirilen AB hukukundaki güvenli üçüncü ülke kavramının hızlı bir şekilde gözden geçirilmesinin takip etmesi bekleniyor.

Güvenli üçüncü ülke konsepti, sığınmacıların başvurdukları ülkede kalmak yerine koruma bulabilecekleri bir ülkeye gönderilmelerini sağlıyor.

Mart ayında Komisyon, AB ülkeleri ve Avrupa Parlamentosu üyelerinin şu anda tartışmakta olduğu, göçmenlerin geri gönderilmesine ilişkin yeni bağlayıcı kurallar teklif etmişti.

Liste, geçen yıl kabul edilen göç anlaşmasının bir parçası olan AB’nin iltica prosedürü yönetmeliğine bir değişiklik olarak dahil edilecek. Bu düzenlemenin 2026 yılında uygulamaya konulması planlanıyor.

Euractiv’e göre nihai listenin haziran ayından önce yayınlanması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Avrupa

AB, Rusya ile doğalgaz sözleşmelerini bedel ödemeden feshetmenin yollarını arıyor

Yayınlanma

Avrupa Komisyonu, Rusya ile yapılan uzun vadeli doğalgaz sözleşmelerini şirketlerin büyük cezalar ödemek zorunda kalmadan feshedebilmesi için hukuki yollar araştırıyor. Financial Times‘ın haberine göre bu girişim, Avrupa Birliği’nin 2027 yılına kadar Rus gazından tamamen bağımsızlaşma stratejisinin bir parçası olarak yürütülüyor ve mücbir sebep ilanı gibi seçenekler değerlendiriliyor.

Financial Times (FT), konuya aşina kaynaklara dayandırdığı haberinde, Avrupa Komisyonu’nun, şirketlerin büyük cezalar ödemek zorunda kalmayacağı şekilde Rusya ile uzun vadeli doğalgaz sözleşmelerini feshetmenin hukuki yollarını aradığını yazdı.

Bu planın, Avrupa Birliği’nin (AB) 2027 yılına kadar Rus gazından tamamen vazgeçme stratejisi kapsamında geliştirildiği belirtildi.

Habere göre, mücbir sebep ilanı ve Rus tedarikçilerle ilişkilerin kesilmesi gibi seçenekler inceleniyor.

Ukrayna’daki savaşın başlamasından bu yana AB ülkeleri, Rusya’dan boru hattı gazı ithalatını önemli ölçüde azaltırken, sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) alımlarını artırdı.

AB yetkililerinin ve bazı ülkelerin Rusya’ya LNG için ödeme yapmayı durdurma isteği, ticaret hukuku normlarına takılıyor; hükümetler şirketleri Rus tedarikçilerle olan uzun vadeli sözleşmeleri feshetmeye zorlayamıyor.

Ancak Financial Times‘ın haberine göre, Brüksel şimdi bu tür bir adım için Rusya’ya sözleşmelerin feshi nedeniyle ceza ödemekten kaçınmayı sağlayacak yasal olanakları araştırmaya başladı.

Gazeteye konuşan ve plan hakkında bilgi sahibi üç AB yetkilisi, Avrupa Komisyonu’nun sözleşmeleri ve ithalatçıların ek ücret ödemeden yükümlülüklerinden vazgeçmelerine olanak tanıyacak bir mücbir sebep ilanı olasılığını analiz ettiğini bildirdi.

Yetkililerden biri, “Eğer temel amaç Rusya’ya ödeme yapmamaksa, [tazminat ödemek] bu hedefi baltalayacaktır,” diye durumu açıkladı.

Komisyonun hukukçuları, bloğun 2027 yılına kadar Rus enerji kaynakları alımlarından tamamen kurtulmasına yönelik yol haritası kapsamında bu yasal olasılıkları inceliyor.

Bu planın açıklanması daha önce iki kez ertelenmişti, son erteleme mart ayında yapılmıştı. Bloomberg‘in konuya yakın kaynaklara dayandırdığı haberine göre, planın şimdi 6 Mayıs’ta duyurulması bekleniyor.

Kaynaklar, komisyonun Rus ithalatından kademeli olarak kurtulmak için kotalar veya gümrük vergileri gibi ticari önlemler de önerebileceğini belirtti.

Bu adımların hayata geçirilmesine yönelik yasal düzenlemelerin ise daha sonra sunulacağı ifade edildi.

Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi’nin (CREA) hesaplamalarına göre AB, Şubat 2024 ile Şubat 2025 arasındaki dönemde Rusya’ya gaz ve petrol için 21,9 milyar avro ödedi.

Savaş sürecinde Gazprom’un yakıt ithalatı yaklaşık üç kat düşerken, başta Novatek tarafından tedarik edilen LNG ithalatı yüzde 60 arttı.

Avrupa Komisyonu ve LSEG verilerine göre, geçen yıl Rus gazı AB ithalatının yüzde 18,8’ini oluşturdu (yüzde 11,4 boru hattı, yüzde 7,4 LNG). Savaş öncesi 2021 yılında ise Rusya’nın payı yüzde 40’tı.

Rus LNG’sinin ana ithalat merkezleri Fransa, İspanya ve Belçika limanları.

Novatek’in Yamal LNG projesinin, Shell ve Naturgy dahil olmak üzere AB’nin önde gelen bazı enerji şirketleriyle sözleşmeleri bulunuyor.

FT, Avrupa Komisyonu hukukçuları açısından zorluğun, sözleşme koşullarının gizli olması ve genellikle birbirinden farklılık göstermesi olduğunu belirtiyor.

Bir AB yetkilisine göre, Ukrayna’daki savaşın hukuki açıdan mücbir sebep ilanı için yeterli bir gerekçe olmayabileceği değerlendiriliyor.

Rusya’nın enerji kaynaklarından kurtulma planının hazırlanması, Donald Trump’ın başlattığı ve AB’yi Washington ile anlaşma yolları aramaya iten ticaret savaşıyla aynı döneme denk geldi.

Amerikan yönetiminin gümrük vergisi baskısına karşı koyma seçeneklerinden biri, ABD’den LNG alımlarını artırma konusunda bir anlaşma olabilir.

Ancak, TotalEnergies CEO’su Patrick Pouyanné gibi sektördeki bazı oyuncular, Avrupa’yı bu kez de Amerikan gazına aşırı bağımlı hale gelmemesi konusunda uyarıyor.

Hatta bazıları, Avrupa gaz piyasasını dengelemek için Rus yakıtının kısmen geri dönüşünün sağlanabileceğini öne sürüyor.

Avrupalı şirketler Rus gazına kısmi dönüşü değerlendiriyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English